Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Perşembe 17 Eylül 2015 yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY 20 rtadoğu bataklık değildir!” demişti. (Ramazan ayı, 20 Temmuz 2014. Parti toplantısı) “Dinsel kavramlar ile duygular nasıl sömürülür, nasıl demogoji yapılır?” konusunda şahane bir sunum yapar gibiydi: “Biz, o bataklık dedikleri Şam’ı, ‘Şamı Şerif’ olarak bilmişiz. O bataklık dediğiniz Mekke ve Medine’yi Kâbe bilmişiz. Ortadoğu’daki Bağdat’ı kardeş bilmişiz. Ortadoğu bataklık değildir. İnsanlığı ayağa kaldıran o aziz vahyin merkezidir, Hira’nın merkezidir”. HHH Suriye siyasetini eleştirenlere verdiği yanıta bakar mısınız? “Ortadoğu, bataklık değil Hira’nın merkezidir!” Hira malum, Hz. Muhammet’e peygamberlik müjdesinin geldiği, Kuranıkerim’in Cebrail tarafından kendisine ayet ayet tebliğ edildiğine inanılan dağın adıdır. Maceracı, hayalci ve mezhepçi güdülerle komşu ülkelerin içişlerine karışmanın tehlikesine dikkat çekenlere karşı, Hira’yı susturuculu bir silah olarak kullanmak şeytanın bile aklına gelmeyecek bir yöntem. Ama tıkır tıkır işleyeceğine hep inandığı bu yöntem ne yazık ki ters tepti. Ege kıyılarına vuran bebek cesetleri, sınırlarımızı aşıp Hatay’dan Edirne’ye uzayan ve Avrupa’ya dayanan göç dalgası bunun kanıtı. HHH Seçim kampanyasına başlayacağı da dün resmen açıklandığına göre, siftahı Bodrum sahillerinde, can yelekleriyle bekleşen Suriyeli ailelerle bir miting yapsa... Onlara “Ortadoğu’nun bataklık olmadığını” anlatsa... Güvence verse ve Hira coğrafyasına geri dönmelerini sağlasa... O ramazan gecesi Ahmet Davutoğlu’nun söylediği sözler hâlâ taze: “Onların ‘bataklık’ diye andıkları Ortadoğu’dan, büyük medeniyet meşalesini ayağa kaldıracağız, Allah’ın izniyle...” Allah’tan, Allah izin vermedi... “Ortadoğu’yu sömüren güçler” diye nitelediği ülkelere haddini bildirmeye kalkmadı. HHH Suriye bataklık değilse... “O Goebbels’in piyanosu Varank’ın çetelesi azeteciler bir piyanonun tuşları gibi olmalı, biz o tuşa bastığımızda istediğimiz sesi çıkarabilmeliyiz” dedi Hitler’in propaganda bakanı Goebbels ve harekete geçildi. Yıl 1933. Önce bir basın kanunu çıkarıldı ve gazeteciler “devlet görevlisi” haline getirildi. Ne yazıp ne yazmayacakları, hangi başlığı atacakları her sabah yapılan toplantılarla doğrudan Goebbels tarafından söyleniyordu. Ama bu yeterli değildi. Uymayan gazeteler ve gazeteciler vardı. Onları sindirmek için para cezaları ve meslekten atma cezaları devreye sokuldu. Boyun eğmeyen gazeteciler ise çeşitli bahanelerle suçlanıp toplama kamplarına gönderildi. Yetti mi? Hayır. Hitler ve Goebbels gazeteleri doğrudan içeriden kontrol etmek istiyordu. Onun için ele geçirme planları yapıldı. İlk hedef Almanya’nın en eski gazetesi Vossische Zeitung’du. 1704 yılında kurulan gazetede her siyasal görüşten yazar vardı. Sahibi Almanya’nın en büyük yayıncı ailesiydi. Genel yayın yönetmeninden yazarlarına kadar herkesi korkutup kaçırdılar. Öyle ki 230 yıllık gazete 1 Nisan 1934 yılında kapanmak zorunda kaldı. En etkili gazete tasfiye edildikten sonra diğerlerini halletmek kolaydı. Bazıları “gönüllü” olarak kapanmak zorunda kaldı, bazıları ise düşük fiyatlarla Hitler’in adamları tarafından satın alındı. Hiç yabancı gelmedi değil mi? Sansüre Karşı Dayanışma Ağı, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde “Savaşın kırk günlük basın bilançosu”nu yayımladı. Rapora göre, 24 Temmuz1 Eylül tarihleri arasında 103 internet sitesi sansüre uğrayıp kapatıldı, 20 gazeteci işten atıldı. 23 Twitter hesabına erişim engellendi, 10 gazeteci saldırıya uğradı, 3 gazeteci görev başında polis tarafından tehdit edildi. Aralarında gazeteciler ve kapatılan sitelerin hesabının bulunduğu 23 Twitter hesabına erişim engellendi. 21 gazeteci hakkında toplam 157.5 yıl talebiyle dava açıldı. Son iki hafta içindeyse Hürriyet’e yönelik iki saldırı girişimi yaşandı, terör soruşturması açıldı. Nokta dergisi basıldı ve toplatıldı. Derginin yazıişleri müdürü gözaltına alındı. Üçü yabancı yedi gazeteci gözaltına alındı. Cumhuriyet’in internet sitesi engellenmeye çalışıldı. İnternet sitelerine neredeyse her gün getirilen içerik engellemeleri izlemek ise neredeyse imkânsız... Mayınsız arazide borulu kardeşlik oyunu “Ortadoğu bataklık değil” dese de milyonlarca Suriyeli aksini düşünüyor. Sadece can derdinde olsalar, sınırı aştıktan sonra kendileri için hazırlanan korunaklı ve güvenli kamplarda yaşamlarını sürdürürler. Bataklığın görünür bir gelecekte kuruyacağına inanmıyorlar. Türkiye’yi de yeterince güvenli görmüyorlar. Bebeklerine çocuklarına yeni bir yurt, yeni bir gelecek için ölümü bile göze almaları bundan. HHH Kardeşlik oyununu kim yazdı 2008’den itibaren sahnelenen “Beşşar Esad ile Kardeşlik Oyunu”nunda eşiyle birlikte bizzat rol aldı... Hemen ardından iki ülkeyi ayıran sınır boylarındaki mayınların sökülmesine karar verdi. Neden ve kimin telkini ile? Kimse sormadı. TBMM sabahlara kadar sadece bu iş için “torba yasa” mesaisi yaptık. İktidarı, muhalefeti ve medyası ile cümleten bir tek konuya odaklandık: Mayınların sökülmesiyle kazanılacak 900 km uzunluğunda milyonlarca dönümlük verimli topraklardaki “organik tarım”! HHH Uzun süre “Bu araziler İsrail şirketlerine bırakılacak” “G haberleri ve yorumları ile oyalandık. tanahmet@gmail.com www.ahmettan.com En büyük kaygımız 49 yıllığına kiralanacak, bu birçok küçük AB ülkesi büyüklüğündeki arazide İsrail’in yapabileceği stratejik şeytanlıklardı. Ya Batman petrollerimizi gizlice hortumlarlarsa... Ya toprak altından yatay boru döşerlerse... HHH Çok şükür bunlar olmadı. Sınır boylarındaki mayınlar temizlendi. Ve “boru” başka biçimde döşendi! HHH Mayınların söktürülmesi kararını veren elbette Erdoğan’ı da aşan üst ve süper bir akıldır. Ki bu sayede “ümmet coğrafyası”nı yakınen tanımış olduk. Bu sayede mesela Kobani diye bir “kanton”u ve bunun bizim nüfusumuza kayıtlı “Lice” diye bir kardeşinin olabileceğini öğrendik. Size Hayranım Fuat Amca! uat Amcacığım, size gerçekten hayranım; çünkü siz her şeyi en az bir hafta önceden biliyorsunuz. Annem her sabah kahvaltı masasını kurarken babam da laptopunu açıyor ve ailecek o gün ne dediğinize bakıyoruz. Annem babama, “Bak” diyor, “Şu illetten ne zaman kurtulacakmışız.” Sizin bu doğru bilgilere nasıl ulaştığınızı çok merak ediyoruz: Babam, “Uydudan dinliyordur!” diyor. Annem de odalarına bulunamayacak kadar küçük dinleme böcekleri yerleştirdiğinizi düşünüyor; “Belki bunlar gerçek böceklere, karafatmalara yerleştiriliyor da ondan bulamıyorlardır” diyor. Halamın kızına göre de, “Oğlu sağda solda ağzından kaçırıyordur herhalde.” Bana göre işin aslı şu: Sizde dehşetli bir öngörü, bir önsezi var. Olacaklar bu yüzden erkenden içinize doğuyor. Size bu mektubu özel bir soru sormak için yazdım aslında: Ben lise ikideyim. 1.69 boyundayım, 55 kiloyum. Saçlarım kestane renkli. Okulun değil ama sınıfın güzel kızlarından sayılırım. Dört aydır tanıdığım, sadece arkadaşça konuştuğum ancak giderek samimileştiğim bir oğlan var. Üç aydır çıkıyoruz. Geçen hafta sonunda beraber sinemaya gittik. Onunla en son geçen hafta görüştük. Üç gün önce de “Vatsap”laştık . Ancak dün üç defa mesaj attığım halde geri dönmedi. “Birbirimizi yeterince tanımıyoruz” demiştim. Acaba ona mı bozuldu; o yüzden mi cevap vermiyor? Başka bir kıza takmış olabilir mi? Onu beğenmesem içim içimi bu kadar yemez. Neden cevap vermiyor? Taktik mi bu? Kaçarsa kovalayacağımı mı düşünüyor? Yine arayayım mı yoksa onun aramasını mı bekleyeyim? Ararsa soğuk mu konuşayım? Anlayacağınız ben de Yezit gibi bir köşeye sıkıştım. Halamın kızı, “Ararsa, sadece hasta mısın onu merak ettiydim, de” diyor. Öyle mi yapayım? Ya hiç aramazsa? Her şeyi önceden eksiksiz bildiğinize göre eminim, benim ilişkimin de nereye varacağını bilirsiniz. Ne olur bunu bana söyler misiniz? Ha, bir sorum daha var: İşler iyi gitmiyorsa ona, “Fuat Avni ile çıkmayı düşünüyorum” diyebilir miyim? Kıskançlıktan çıldıracağına eminim. Sevgili Fuat Avni, size son bir soru: Anladığımıza göre Yezit, yolun sonuna gelmiş böyle diyorsunuz ve kendini kurtarma telaşına düşmüş; yani yakında yolcudur Abbas! Böyle bir şey olduğunda siz artık tvit’lerinizi kesecek misiniz? Biz her sabah Bünyamin Sürmeli’den sonra artık kime bakacağız? Annem, “O zaman eski güzel günlerimizde olduğu gibi Saatli Maarif Takvimi’nden yaprak koparır, günün yemeğini, günün özdeyişini okuruz!” diyor. Ne dersiniz? F KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Sansürün bilançosu 40 kanal karartıldı Üç gün önce RTÜK, Özgür Gün TV’nin yayın yaptığı Digi Medya 1 ve 2 ile Güç Medya 1 ve 2 platformunda yayın yapan tüm kanalların yayınını durdurdu. Kapatmalara, “Platformların yayın haklarına uymadığı” gerekçe gösterildi. Böylece özellikle Güneydoğu’da birçoğu Kürtçe yayın yapan 40 kanal sessiz sedasız karartıldı. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr Önceki gün kanalların HDP’li milletvekillerini çıkaramadığından yakındı Şirin Payzın. Ve anında saldırılar başladı. Onlara girmeyeceğim ama Erdoğan’ın danışmanı Mustafa Varank’ın kendilerini ele veren bir tweet’i düştü dün internete. “Şirin payzın diyor ki Türkiye’de basın özgürlüğü yok çünkü HDP’lileri ekrana çıkaramıyoruz. Bu liste çıkaramadığı hali” dedi Varank ve CNN’in hangi milletvekilini hangi tarihte çıkardığını gösteren bir liste yayımladı. Liste temmuz ayından sonra HDP’lilerin ekrana çıkışının nasıl bıçak gibi kesildiğini gösteriyor ama daha ilginç olanı Varank’ın elinde neden böyle bir listenin olduğu. Demek ki “medyayı fişleme” ekrana çıkan isimlerin çetelesinin tutmaya kadar varmış. Buraya kadar yazdıklarıma bakıp da Türkiye’de yaşanılan süreci Hitler Almanyası’na benzettiğimi düşünmeyin. Çünkü hiç değilse Hitler bütün bu yaptıklarından sonra miting kürsülerinden, “Almanya’daki kadar özgür medya hiçbir ülkede yok” diye nutuk atmıyordu. 17 EYLÜL 2015 SAYI: 32852 Fişleme itirafı HARBİ SEMİH POROY ŞANS TOPU 6, 16, 18, 19, 26 + 6 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç Akın Atalay İcra Kurulu Başkanı Genel Yayın Yönetmeni 5+1 BİLEN: 340 bin 689’ar TL (2 kişi) 5 bilen: 4 bin 867’şer TL 4+1 bilen: 190.45’er TL 4 bilen: 30.25’şer TL 3+1 bilen: 14’er TL 3 bilen: 3.65’şer TL 2+1 bilen: 5.20’şer TL 1+1 bilen: 3.30’ar TL Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu l Haber l Ekonomi: Reklam Tanıtım ve Halkla İlişkiler Genel Koordinatörü Ayşe Cemal Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Ceyda Karan Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Grafik: Ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Ahmet Rasim Bulvarı 1352 S. 2/3 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. 4 Ağustos’ta büyük bir sel felaketi yaşandı. Valilik açıklamasına göre, felaketin bilançosu şöyle: 8 kişi hayatını kaybetti, 3 kişi kayboldu, 27 kişi yaralandı, 6 bina yıkıldı, 17’si ağır, 11’i orta olmak üzere 239 konut hasar gördü. Toplam bin 434 kişi selden doğrudan etkilendi. Bölgede metrekareye düşen 255 kilogram yağışın Konya Ovası’nı bile göle çevireceğini iddia eden Artvin Valisi Kemal Cirit, yaşananların doğal afet olduğunu, ancak insan ve kamudan kaynaklı hatalar da bulunduğunu vurguladı. Artvin ilinin tamamında, Ağustos 2015 itibarıyla, faal gelir vergisi mükellefi sayısı 3 bin 913. Kurumlar vergisi mükellefi sayısı 913. Selden etkilenenlerin sayısı ise bin 434. Bu rakamlar durumun vehametini ve mükelleflerin yaşadığı zorluğu açıkça gözler önüne seriyor. 2 rin borçlarını faizsiz olarak erteledi ve taksitlendirdi. SOSYAL GÜVENLİK Hopa, Arhavi ve Borçka için yetmez... için 24 Ağustos 2015 ile 29 Şubat 2016 tarihleri arasında (bu tarihler dahil) vergi uygulamaları bakımından mücbir sebep hali ilan edildi. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.10 04.56 05.22 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06.38 13.06 16.35 06.23 12.51 16.19 06.47 13.13 16.42 Akşam 19.22 19.06 19.28 Yatsı 20.43 20.26 20.45 Bu durumda vergisel açıdan bazı düzenlemeler yapmak gerekiyordu. Gelir İdaresi devreye girdi. Önce, Artvin iline bağlı Arhavi, Borçka ve Hopa ilçelerinde; 24 Ağustos 2015 tarihinde meydana gelen doğal afet nedeniyle, bu ilçelerdeki mükellefler Mücbir sebep Böylece vergisel ödevlerin yerine getirilmesi, bu tarihler içinde ertelenmiş oldu. Gelir İdaresi bununla da yetinmedi. Bu ilçelerde bulunan mükellefle Erteleme ve taksitlendirmeden yararlanabilmek için, doğal afet nedeniyle ilan edilen mücbir sebep hali kapsamında olan bu ilçelerdeki mükelleflerin, 30 Haziran 2016 tarihi mesai saati bitimine kadar bağlı bulundukları vergi dairelerine tecil ve taksitlendirme talep formu ile başvuruda bulunmaları gerekiyor. Yapılan başvurular 6183 sayılı kanunun 48. maddesi ve tecile ilişkin diğer mevzuat çerçevesinde değerlendirilecek ve talebi uygun görülen mükelleflerin borçları azami 24 ay (katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi ile bunların fer’ileri azami 12 ay) süre ile taksitlendirilebilecek. Normal şartlarda taksitlendirilmeyen KDV ve ÖTV bu kapsamda özel olarak taksitlendirme kapsamına alınmış. Orada büyük bir felaket yaşandı. Gelir İdaresi mücbir sebep hali ilanı ve borç taksitlendirmesi ile yetindi. Çok daha fazlasını yapabilirdi. Ama toplum olarak bu tür felaketlerde yapabileceğimiz çok daha fazla şey var. Başkasından beklemeden sorumluluk üstlenmekte fayda var. Başvuruda bulunulmalı! Ara dinlenmeler çalışma süresinden sayılır mı? ş Kanunu’na göre, çalışma süresi haftada en çok İ kırk beş saattir. Aksi kararlaştırılmamışsa bu süre, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanır. Örneğin, haftanın beş günü çalışılan bir işyerinde günlük 9 saat ve haftalık 45 saat; haftanın altı günü çalışılan bir işyerinde de günlük 7.5 saat ve haftalık 45 saat çalışma yapılabilecektir. Yeraltı maden işlerinde çalışan işçilerin çalışma süresi torba kanunla yapılan düzenleme ile günde en çok yedi buçuk, haftada en çok otuz yedi buçuk saat olarak değiştirilmiştir. Günlük çalışma süresinin ortalama bir zamanında o yerin gelenekleri ve işin gereğine göre ayarlanmak suretiyle işçilere; a) Dört saat veya daha kısa süreli işlerde on beş dakika, b) Dört saatten fazla ve yedi buçuk saate kadar (yedi buçuk saat dahil) süreli işlerde yarım saat, c) Yedi buçuk saatten fazla süreli işlerde bir saat, ara dinlenmesi verilmesi gerekmektedir. Bu dinlenme süreleri en az olup aralıksız verilmesi gerekmektedir. Ancak bu süreler, iklim, mevsim, o yerdeki gelenekler ve işin niteliği göz önünde tutularak sözleşmeler ile aralı olarak kullandırılabilir. Dinlenmeler bir işyerinde işçilere aynı veya değişik saatlerde kullandırılabilir. Uygulamada ara dinlenmelerinin çalışma süresinden sayılıp sayılmayacağı yönünde tereddütler bulunmaktadır. İş Kanunu’na göre, ara dinlenmeleri çalışma süresinden sayılmaz. İşe ve geleneğe göre C M Y B