23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 28 Mayıs 2015 TASARIM: ZARİFE SELÇUK haber 11 Deniz’lerin emanetini geleceğe taşıyacaklar 68 kuşağının devrimci önderi Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının anısını yaşatacak vakfın kurucu heyeti, aile üyeleri Bora Gezmiş, Hamdi Gezmiş, Nural Gezmiş ve Aynur Gezmiş’ten oluşuyor kuşağının devrimci önderi Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının anısını yaşatmak üzere, devrimci mücadeleye kattıkları değerleri gelecek kuşaklara aktaracak olan “Deniz Gezmiş Bağımsızlık ve Özgürlük Vakfı” kuruldu. Vakıf Sözcüsü Hamdi Gezmiş, şöyle dedi: “Vakıf düşüncesi esas olarak, Deniz abimlerle ilgili yapılacak araştırma, etkinlik ve üretilecek yapıtlar nedeniyle gelen talepleri kurumsal bir kimlik altında karşılama ihtiyacı ve bireysel çabaların kurumsal yapı içinde daha faydalı sonuçlar verebileceği düşüncesinden kaynaklandı. Özellikle ‘Abim Deniz’ eserinin hazırlık aşamasında da, aile üyeleri olarak Deniz ve arkadaşlarının anıları ve manevi mirasının daha iyi yaşatılabileceği düşüncesiyle Deniz Gezmiş adına bir vakıf kurma hazırlığına girdik. ‘Abim Deniz’ kitabı ve bu konudaki diğer eserlerin telif haklarından elde edilecek gelirlerin de bu vakfa bağışlanmasını kararlaştırdık. Böylece geçtiğimiz yaz aylarında vakıf senedini oluşturma çalışmalarına başladık.” Gezmiş ailesinin, Deniz Gezmiş’in 68. doğum gününde müjdelediği vakfın kuruluşu, tescil davasının kesinleşmesiyle 12 Mayıs’ta resmen gerçekleşti. Vakfın kurucu Mütevelli Heyeti, aile üyeleri Sürat köprüsü! iyanet İşleri Başkanlığı hiç bugünkü kadar siyasetin malzemesi olmamıştı. Koltuğa oturanlar, hangi iktidar döneminde olursa olsun toplumda genel kabul gören kişiler olmuştur. Ancak AKP iktidarının bütün makamları kendine benzetme, devlete değil kendine ait bir kurum haline getirme huyundan bu kurum da etkilendi. Eskiden Diyanet İşleri Başkanlığı bütçe döneminde biraz kabarık rakamları nedeniyle gündeme gelirdi. Biraz da değişik konularda fetva verdiğinde... Bugün ise doğrudan Diyanet İşleri Başkanı’nın makamı, makam aracı, harcamaları ve AKP politikalarının yanındaki tutumu ile haber oluyor. Pek çok dinde olduğu gibi İslamiyette de başlıca kurallardan biri şudur: İsraf haramdır! Diyanet İşleri Başkanı’na trilyonluk makam aracının verilmesinin ardından konunun kamuoyunun ağzında sakız, Maliye Bakanı’nın avucunda çerez haline gelmesiyle birlikte uygun olan, aracın iade edilmesiydi. Öyle anlaşılıyor ki Görmez de bu eğilimdeydi. Ancak kendisini oraya atayan tersini düşünüyordu. Büyük bir projenin eseri olarak Görmez’in hizmetine trilyonluk zırhlı araç sunuldu. Tartışma büyüyünce doğal olarak araç da büyüdü. Yanına bir de uçak verilecek. HHH Erdoğan yaptığının ne kadar doğru olduğunu anlatmak için Papa’yı örnek verdi. Papa’nın da uçağı vardı, zırhlı araçları vardı. Diyanet İşleri Başkanı’nın neden olmasındı. Etrafındakiler Erdoğan’a söylemez, söylese de dinlemez, ama biz kamuoyuna aktaralım... Papa her şeyden önce o koltuğa seçimle geliyor. Seçim bazen haftalar sürüyor. Herkes seçimin tamamlandığı haberini almak için bacadan yükselecek dumanı bekliyor. Son Papa 1. Franciscus öncekilere oranla kısa sürede iki günde seçildi. 115 kardinalin oyuyla 266. Papa oldu. Böylece 1.5 milyarlık Hıristiyan âleminin ruhani liderliğini üstlendi. Papa aynı zamanda devlet başkanı statüsünde. Roma’nın ortasındaki 44 kilometrekarelik Vatikan devletinin başı. Papa ve maddi olanaklarının ayrıntılarına girersek hem sütun yetmez hem Erdoğan’ın ağzı fazlasıyla sulanır. Girmeyelim. HHH Erdoğan ufuk tanımadığı için Papalıkla Diyanet İşleri’ni karşılaştırıp, Görmez’i uçağa bindiriyor ama Papalığın genel anlamda bütün Katolik dünyasını birleştirme gücüne ulaştığı ortada. Oysa İslam dünyasında sınırları yan yana olup, iyi geçinen üç ülke bulmak olanaksız. Kaderin cilvesine bakın ki, İslam ülkeleriyle en kötü ilişkimiz kendisine dini referanslar atfeden AKP döneminde. Zira AKP için din de tıpkı demokrasi gibi amaç değil araç. Her şeyi araç olarak görürseniz doğal olarak aklınız fikriniz araçta olur. Bu kadar hırsa zırhlı Mercedes yetmez, uçak havuzu da gerekir. Erdoğan’ın bütün sülalesiyle birlikte Diyanet İşleri’nden, Yüksek Seçim Kurulu’na kadar etrafındaki kadroların sırat köprüsünden nasıl geçeceği de tartışma konusu. Ancak bu tartışma Erdoğan’ın kendisi için geçerli değil... Zira onun için sırat köprüsü değil sürat köprüsü var. Bakalım bu hızla nereye çarpacak! D 68 Son sözünde bilim demişti Deniz Gezmiş’in kardeşi, Vakıf Sözcüsü Hamdi Gezmiş: “Deniz ağabeyimin ölüme giderken en çok vurgu yaptığı şey bilim ve bilgiydi. Vakfın çıkış noktası bu. Yeni kuşağa bilim arzusunu aşılamak istiyoruz. Araştırmalara, tezlere, incelemelere destek vermek istiyoruz. Adaletsizlikten canı yanmış bir aileyiz. Adalete, insan haklarına vurgu yapan alanlarda çalışmalar yapacağız. Bizimle dayanışacak insanları bu projelere katacağız. Başarılı olmak için yola çıktık.” ‘Abim Deniz’ Sessiz bekleyiş anlam kazandı Projelerini anlattılar olan Bora Gezmiş, Hamdi Gezmiş, Nural Gezmiş ve Aynur Gezmiş’ten oluşuyor. Halen kuruluş adresinde bulunan Vakfın kalıcı yeri Kadıköy’de olacak ve bir açılış töreni ile tanıtılacak. Deniz Gezmiş’in ağabeyi Bora Gezmiş, “Vakfın adı Deniz Gezmiş olsa da, Deniz’i, Yusuf’tan, Hüseyin’den asla ayrı tutmuVakıf Başkanı Bora Gezmiş (altta, sağda) başkan yardımcısı ve vakıf sözcüsü Hamdi Gezmiş (altta solda), Hukuk İşlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Murat Topçuoğlu (ayakta, solda), Genel Sekreter İbrahim Ekdial (ayakta, sağda) ve sayman Damla Gezmiş Buzkan, Cumhuriyet’e vakfın projelerini anlattı. yoruz. O kuşağı, onun arkadaşlarını, yeni nesillere tanıtmak, onların düşünce ve ideallerini bugünlere taşımak aile olarak bizim görevimizdi” diyor. Vakıf kendi kaynaklarıyla var olacak, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını sevenlerin yardımlarıyla yaşayacak. Vakıf yönetim kurulu, ilk iş kalıcı yer temini ve Danışma Kurulu oluşturmak için çalışmalarına başladı. Vakfa uygun bir mekan arayışında, kılı kırk yaran bir titizlikle haraket ediyorlar. Bora Gezmiş’in, en çok önemsediği konuların başında, vakfın öğrencilere burs verme projesi var. l İSTANBUL/ Cumhuriyet Vakfın Genel Sekreteri avukat İbrahim Ekdial: “Gezmiş ailesi ülkesine hiçbir zaman kinlenmemiş, ülkesi aleyhine olumsuz duygu paylaşmamış, 43 yıl böyle bir acıyı taşıyarak, sessizce bugünlere gelmişler. Ailenin bu saygın bekleyişi, vakfın kurulmasıyla çok büyük anlam kazandı. İnsan haklarının önemi tüzüğümüzde yer aldı. Deniz’lerin uğruna hayatlarını verdiği bağımsızlık ve özgürlük kelimelerinin ağırlığını taşıyoruz.” 68. yıl müjdesi Kaynaklarıyla... Emel Özkan Boyacı müdür görevden alındı ski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün geçen yılki ziyareti öncesinde Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nde bulunan tarihi toplar ile surları plastik boyayla boyatan ve bu nedenle hakkında soruşturma başlatılan müze müdürü Emel Özkan görevden alındı. Muğla Müze Müdürlüğü’ne atanan Özkan, o dönemde tarihçilerin büyük tepkisini çekmişti. l BODRUM / DHA E umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu, Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) Yönetim Kurulu Üyesi Bilal Erdoğan, önceki gün geldiği Malatya’da STK’larla bir araya geldikten sonra esnafı ziyaret etti. İnönü Caddesi’nde bulunan esnafları dolaşan Bilal Erdoğan, vatandaşlarla sohbet etti ve bol bol selfie çektirdi. Esnafları tek tek dolaşan Bilal Erdoğan, girdiği bir pastanede ise dondurma tezgahının arka Bilal Erdoğan Malatya’da halka dondurma dağıttı C sına geçerek çevresindekilere dondurma ikram etti. Okçular Vakfı tarafından 2729 Mayıs tarihleri arasında organize edilecek 3’üncü Uluslararası Fetih Kupası’nın tanıtım ve bilgilendirme toplantısı dün Hakkâri’deki tarihi Meydan Medresesi’nde gerçekleştirildi. Yapılan konuşmaların ardından Bilal Erdoğan, “Ya hak” diyerek ok atışı yaptı. Bilal Erdoğan ve Vali Canbolat, daha sonra bir otelde verilen yemeğe katıldı. Erdoğan pastanede dondurma tezgâhının başına geçti... 20 yıldır gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini soran Cumartesi Anneleri dün de İstanbul Adliyesi önünde adalet talebinde bulundu CANAN COŞKUN ‘Geçmişinizle hesaplaşın’ G Arazi sahibi liselilere ateş açtı: 1 öğrenci öldü masya’nın Gümüşhacıköy Anadolu İmamhatip Lisesinden bir grup 4. sınıf öğrencisi, gezmek ve avlanmak için Gürcü Yaylası’na gitti. Avlandıkları arazinin sahibi olduğunu söyleyen Orhan Ç. (38) ile öğrenciler, kısa süreli tartışmanın ardından uyarı üzerine alandan ayrıldı. Başka bir alanda avlanmaya devam eden öğrenciler, Orhan Ç. olduğunu iddia ettikleri kişinin ateş açması üzerine kaçmaya başladı. Boynuna kurşun isabet eden öğrencilerden Mücahit Kepiç (18) ağır yaralandı. Kepiç, minibüsle hastaneye götürülürken hayatını kaybetti. Orhan Ç’yi gözaltına aldı. l AMASYA/ AA AYM, gazdan ölümü görmedi Anayasa Mahkemesi, Serdar Kadakal’ın ölümüne ilişkin başvuruyu dayanaksız diyerek reddetti. AİLCAN ULUDAĞ A özaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini öğrenmek için 20 yıldır Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri, sivil itaatsizlik eyleminin 20. yılında İstanbul Adliyesi önünde adalet talebinde bulundu. Cumartesi Anneleri adliye önünde yakınlarını temsilen bağcıksız ayakkabılar getirdi. Hak savunucularının gözaltında kaybedilen yakınları için Taksim’deki Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirdiği oturma eylemi dün 20. yılına girdi. Cumartesi Anneleri, 20. yıl nedeniyle Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde bir araya gelerek yakınlarını gözaltında kaybeden faillerin yargılanmasını talep etti. “Kayıplar nerede, adalet nerede” pankartı açan yakınlar, “Kullanılmayan adalet zamanla aşınır” ve “Failin suç ortağı zaman aşımıdır” dövizleri taşıdı. Eylemde konu Cumartesi Anneleri, dün akşam20. yıl nedeniyle Galatasaray Meydanı’nda buluştu. (Fotoğraflar: VEDAT ARIKCAN EROK) şan 21 Kasım 1980 kayıplarından Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren, “Adalet zamanla aşınır” diyerek, adaletsizliğe son verilmesini ve kayıpların faillerinin yargılanmasını talep etti. Eren, “Türkiye’de adalet sarayları yapılıyor ama içinde yargı olmayan adalet sarayları yapılıyor” diye konuştu. İzmir’de 1994 yılında gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız ise, “Ne yazık ki 20 yıldır bizim için adalet olmadığını gördüm. Oğlum gözaltında kaybedildi. 20 yıldır sokaklardayız” dedi. Adliye önüne savcı ve hâkimlere seslenmek için geldiklerini kaydeden anne Yıldız, “Görsünler ki biz 20 yıldır ne arıyoruz? Biz 20 yıldır kayıplarımızı arıyoruz. Adalet arıyoruz. Ne yazık ki bu ülkede adalet bizim için yok sayılıyor” dedi. Çocuklarını kaybedenlerin yargılanmadığını vurgulayan Yıldız, “Sanki bizler yargılanıyoruz. Bizler suçluyuz ve 20 yıldır ceza çekiyoruz. Bütün insanlığa savcılara hâkimlere sesleniyoruz. Birazcık vicdanınız varsa gelin Galatasaray’da biz ne yaşıyoruz? Siz ne yapıyorsunuz?” diye konuştu. nayasa Mahkemesi (AYM), 2013’te Ahmet Atakan’ın ölümünün protesto edilmesi nedeniyle sıkılan yoğun biber gazından etkilenen, bu nedenle bayılan ve birkaç gün sonra çalıştığı barda kalp krizi geçirerek yaşamını yitiren Serdar Kadakal’ın kardeşinin yaptığı başvuruyu reddetti. Kalp yetmezliği olan 35 yaşındaki Kadakal, kalp pili ile hayata tutunuyordu. Kadakal, Kadıköy’de çalıştığı barda 13 Eylül günü otururken kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi. Adli Tıp, ölümün kalp hastalığı nedeniyle meydana geldiğini rapor etti. Savcılık da kalp krizini biber gazının tetikleyip tetiklemediğini araştırmayıp dosyayı kapattı. Sedat Kadakal’ın kardeşi, soruşturmanın eksik yapıldığını belirterek Anayasa Mahkemesi başvurdu. Yüksek Mahkeme, başvurunun “açıkça dayanaksız olması” gerekçesiyle başvuruyu reddetti. ANKARA A C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear