20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 27 Nisan 2015 EDITÖR: ZEKİ TEZER TASARIM: EBRU ADALI Saray’a para çok yoksula yardım yok E YOKSUL D ’ E İY K R Ü T R A ARTIYO L IZ H I IS Y SA Türkiye’de sosyal yardımlar GSYİH’nın yüzde 1.38’i oluşturuyor. Oysa bu miktar AB ve OECD ülkelerinde yüzde 2.5’e kadar çıkıyor. umhuriyet Halk Partisi (CHP) Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun emekliye iki maaş vaadetmesiyle başlayan sosyal yardımların kaynağının nereden sağlanacağı tartışması, cumhurbaşkanının 1000’i aşkın oda sayısı, özel uçakları ve örtülü ödenekleri ile tam bir lale devrini andıran ülkede, gözleri yapılan sosyal yardımlara ve bu yarıdımların Avrupa Birliği ve diğer ülkelerle kıyaslamasına çevirdi. Temel gereksinimlerini karşılayamayarak yaşamlarını destekle sürdürmek zorunda kalan yurttaşlara yapılan sosyal yardımlar GSYİH’nın ancak yüzde 1.38’ini bulurken, AB ortalaması yüzde 2.5’un üstünde. İzmir Tabip Odası Hekim Meclisi üyesi Dr. Ergün De ekonomi 9 Bildirge eçen pazar günü açıklanan Seçim Bildirgesi, kamuoyundaki etkisiyle CHP’ye çok güçlü bir bahar canlılığı sağladı. İki soru kaçınılmaz oluyor: Bu canlılık daha önce neden sağlanamadı? Çok daha önemlisi Bildirge ne getiriyor? HHH Kısaca belirtilmelidir ki CHP geçmişte şu yanlışları yapmasaydı Bildirgenin etkisi de çok daha güçlü olurdu! CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Genel Sekreter Gürsel Tekin işbaşına geldikleri 2010’dan bu yana CHP’yi ideolojisi ve kadrolarıyla sağcılaştırdı; söylemini kısırlaştırdı. CHP, özellikle eğitimde, toplumsal yaşamda ve dış politikada ülkeyi Siyasal İslam bataklığına sürükleyen AKP iktidarına ideoloji düzleminde, yani, Cumhuriyetin değerleri ve solun ilkeleri temelinde güçlü bir biçimde ve yeterince karşı çıkmadı. Buna karşın, toplam 85 seçim çevresinin yalnızca 45’inde önseçim yapılması, tüm eksiklerine karşın, CHP’yi çok olumlu etkiledi. Açıktır ki, üye yapısı sağlıklı kılınarak tüm seçim çevrelerinde önseçim yapılsaydı bunun getirisi çok daha büyük olurdu. Cumhurbaşkanı adayında olduğu gibi, şimdiki kontenjan adaylarının saptanmasında da büyük yanlışlar yapıldı; parti emeği hiçe sayıldı; kimi MYK üyeleri; özellikle AKP’nin Siyasal İslamcı gidişini eleştiren milletvekilleri, Kadın ve Gençlik Kolları başkanları aday yapılmadı. Kontenjanların saptandığı gün Cumhuriyet’teki haberin başlığı şöyleydi: Bu tutumun bir sonucu olarak parti içindeki siyasal deneyim ve birikim, 2011 seçimlerinde yapıldığı gibi, bu seçimde de dışarda bırakıldı. HHH Türkiye’de sağcı iktidarlar, ta 1950’nin ikinci yarısından bu yana, önce ekonominin gelişmesi gerektiğini, ancak bu sağlandıktan sonra hak ve özgürlüklerin genişleyebileceğini savunur. AKP de yıllardır inşaat diyor, özgürlükleri boğazlıyor; üstelik son yıllarda ekonomiyi de tökezletiyor. CHP Seçim Bildirgesi, sağın bu tarihsel ikilemini reddeden bir ilk adım özelliği taşıyor; sağlam bir yaklaşımla demokrasiye ve ekonomiye bütünlükçü bakıyor. Bildirgenin birbirini tamamlayan dört dayanağı var; özgürlük, üretim, paylaşım ve kurumlaşma. Özgürlük, katılımcı demokrasi, hukukun üstünlüğü, devletin saydamlığı ve hesap verilebilirliği öğeleriyle destekleniyor. Gerçekte, özgürlük, hak alma boyutuyla toplumsal akla yerleşirse ekmektir; yani ekonomidir. Üretim, katma değeri yüksek ürünler üreterek uluslararası rekabet gücünün artırılmasına dayandırılıyor. İşgücünün niteliğinin güçlendirilmesi ve bu amaçla eğitimin bilimsel temellere yerleştirilmesi, araştırma odaklı üniversite bu çerçevede gündeme geliyor. Cumhuriyetin temeli olan bilimsel eğitim yaklaşımı, adı konmasa da benimseniyor. Paylaşım, öncelikle işsizlik sorununa çözüm, sonra da açlık, yoksulluk, barınma ve sağlık alanındaki öneriler çerçevesine yerleştiriliyor. Kurumlaşma ile kamu yönetimi birimlerinin işlevlerini etkin bir biçimde yerine getirmeleri gerektiği belirtiliyor. Bu kurumlaşma anlayışı, kaçınılmaz olarak, devlet eliyle yandaş sermayedar yaratılmasını engeller. HHH Bildirgenin kimi tekil noktaları kullanılarak yalnızca ekonomi boyutu öne çıkarılıyor. Bundan kaçınılmalı; özellikle AKP destekçilerinin kaynak nerede tuzağına düşülmemelidir. Bildirgenin bütünlüğü korunarak ilgili toplum kesimleriyle organik bağı kurulmalı ve yapılabilirlik ya da uygulama yönü geliştirilmelidir. G C mir ve İstanbul Tabip Odası ve TTB delegesi Dr. Güray Kılıç’ın Aile ve Sosyal PolitikaOLCAY lar Bakanlığı ve BÜYÜKTAŞ Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü verilerinden yaptığı araştırmaya göre, 2002’de 1 milyar 376 milyon liralık yardım yapılırken, 12 yılda yoksul sayısının hızla artmasıyla 20 milyar lirayı aştı. Yardımların artışı yoksulluğun ne kadar hızlı arttığına işaret ederken veriler bu artışın bile gelişmiş ekonomilere kıyasla çok gerisinde kalındığını ortaya koyuyor. Üstelik yapılan yardımların önemli bir kısmı da devlet tarafından değil, belli vakıf, kurum, dernek ve benzeri organizasyonlar tarafından yapılıyor. Türkiye’de yapılan gıda, kömür, giyim ve benzeri ayni nitelikli yardımlar ile muhtaçlık durumuna bakılmaksızın tüm öğrencilere verilen ücretsiz kitap yardımı gibi uygulamalar ve sosyal yardımlarda mükerrerlik dikkate alındığında, gerçekleşen sosyal yardım harcamalarının GSYİH’ye oranı, neredeyse tamamı nakdi nitelik taşıyor. Düzenli destek olmalı Yoksullukla mücadelenin en insani yöntemi, ihtiyaç sahibi kişilere bir vatandaşlık hakkı olarak sağlanacak, sınırlı ama düzenli bir nakit gelir desteği programı ile mümkün. Nakdi değil, ayni Çelik işsizlerin yarısını sildi İşsiz sayısı 2.8 milyon değil 5.7 milyon Emekli çözüm bekliyor aklaşık 11 milyon emekli, 7 Haziran seçimlerinin ardından Meclis’e girecek siyasi partilerin intibak başta olmak üzere temel sorunlarını çözmesini bekliyor. Siyasi partilerin emeklilere vaatleri şöyle: AKP: Maaşı 1000 liranın altında olan emekliye 100 TL zam yapılacak. 10001100 lira arasında maaş alan emekli MUSTAFA ÇAKIR Y nin maaşı 1100 TL’ye tamamlanacak. CHP: Ramazan ve Kurban bayramlarında birer maaş ikramiye. En düşük emekli maaşı 1.500 TL olacak. İntibak Yasası derhal çıkarılacak. Muayene ve ilaç katılım payı kalkacak. HDP: En düşük emekli maaşı 1800 TL’ye çıkartılacak. İntibak yasası çıkarılarak ücret eşitsizliği giderilecek. Hastane katkı payı alınmayacak. Çalışan emekliden prim kesilmeyecek. MHP: Her yıl bir defa, eylül ayı içinde kışa hazırlık yardımı olmak üzere bir maaş ödeme yapılacak. Türkiye Emekliler Derneği Genel Başkanı Ergün: Emekliyi gerçek anlamda rahatlatacak kalıcı çözüm istiyoruz. HP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun işsizlikle ilgili açıklamalarına yanıt verenn Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, “iş bulma umudu olmadığı” için iş arama kanallarını kullanmayanları işsizden saymadı. Çelik, işsiz sayısının 2 milyon 853 bin kişi olduğunu savundu. Oysa son verilere göre “umutsuzlar” da dahil edildiğinde Türkiye’deki işsiz sayısı 5 milyon 794 bin kişi. Çelik “Kılıçdaroğlu’nun ‘6.2 miltiyor” diyor. Tüm bu tepkiler, iki gerçeği ortaya koyuyor: AB oligarşisi tamamen finans kapitalin “vesayeti” altındadır. İkincisi, iktidardakilerin kafası neoliberal programın dışındaki tüm seçeneklere kapalıdır. Bu vesayet ve dogmatizm tüm Avrupa’da işsizliği, çalışan kesimler arasında yoksulluğu artırıyor, ırkçılığı, göçmen düşmanlığını, faşist demagojiyi güçlendiriyor. C yon işsiz var’ ifadesinin işsizliğin tanımıyla ilgisi yoktur. Bu bakış doğru değildir. Türkiye’deki 2014 işsiz sayısı 2 milyon 853 bindir. Dünyanın yapmadığı bir hesaplamayı Kılıçdaroğlu yapıyor. Ne de olsa hesap uzmanı!!!” twetini paylaştı. Çelik’in bu açıklamasına karşın Ocak 2015 dönemi resmi işsizlik oranı yüzde 11.3. İşsiz sayısı da resmi rakamlara göre 3 milyon 258 bin kişi. umudunu kaybedenlerle birlikte işsizlik oranı yüzde 18.5’e çıkıyor. l ANKARA ya şu sıralarda, bu göçmenler krizinin ön safında, neredeyse tüm yükü üstlenmiş durumdalar. AB’nin zengin ülkeleri, her gün yüzlerce yoksul çaresiz insan Akdeniz’de yok olurken yardım elini uzatmıyor. Bu sırada televizyonlar, adeta “gemiler dolusu siyah insan Avrupa’ya doluyor” diyen görüntüleri sergiliyorlar. İtalya Başbakanı “sırada gelmeyi bekleyen bir milyon insan var” diyerek korkutuyor. Fransız kanalı TV5’te bir uzmanın, “Suriye’nin komşuları milyonlarca göçmeni kabul etti, Avrupa birkaç bin göçmen bile almak istemiyor” hatırlatmasına karşın, spiker uzmana kızgın gözlerle bakarak, “onlar sınırdaş ülke filan” gibi bir şeyler geveliyordu... Ortada, ne uluslararası ekonomik krize, ne de bu göçlere yol açan jeopolitik krizlere çare üretebilecek bir akıl ve güç var. Aksine, uygulamalar, en son Yemen’de olduğu gibi dağılmayı hızlandırıyor. Bu iki kriz birleşiyor, emekçi halkları birbirine düşman eden tek bir insani krize dönüşüyor. Yarın bu madalyonun öbür yüzüne bakacağım... Bir Büyük Trajediye Doğru eoliberal “Birlik” projesi Avrupa’yı, emperyalist müdahaleler Afrika ve Ortadoğu’yu adeta yangın yerine çevirdi. Bu yangınlar tek bir büyük trajedi oluşturacak biçimde kesişiyor. N Neoliberal “Birlik” projesinin hakikatini gösteren tipik örnek Yunanistan krizi. Yunanistan, başta Almanya olmak üzere merkez AB ülkelerinin, kendi üretim, sermaye fazlasını göndermek için adeta zorla verdiği kredileri tükettikten sonra şimdi, IMF ve özel bankalara borçlarını ödeyemiyor. Borçlarını servis edebilmek için, ek kaynağa, kaynak yaratacak ekonomik büyümeye ve zamana gereksinimi var. Yaşananlar ise tam bir saçmalık. 2009’da kriz patlak verdikten sonra da borçlarını servis edebilmesi için Yunanistan’a adeta zorla kredi vermeye (pardonyardım etmeye!) devam ettiler. Bu “yar Siyaseti bırak paraları ver... dıma” karşılık Yunanistan, vergilerini artırmayı, sosyal harcamaları azaltmayı, ücretlerin düşürülmesi gibi “kemer sıkma” politikalarını kabul etti. Başbakan Papandreou, “bunları bir de halka sorsak” deyince, AB baskısıyla istifaya zorlandı. Yunanistan ekonomisi daha da battı, yaklaşık yüzde 30 küçüldü. Ücretler yüzde 35’ten fazla düştü, sağlık sistemi çöktü, işsizlik yüzde 26’ya, gençler arasında yüzde 50’ye fırladı; borç yüküyse azalmadı. Yunanistan toplumu dağılırken, halk “kemer sıkma programını” kabul eden partileri cezalandırdı; sol eğilimli Syriza yükseldi. Syriza hükümeti, kuruldu ğundan bu yana, AB ile sıkı bir pazarlık içinde, adeta onlara aklın yolunu göstermeye çalışıyor. Syriza, “Halka verdiğimiz sözleri tutmak zorundayız” dedikçe, AB bürokrasisi kızıyor, Yunan halkıysa bu çabaları görüyor. Syriza’nın popülaritesi artıyor. Artık pazarlıklar sonuna gelmeye, süreç tıkanmaya başladı. Geçen hafta AB oligarşisi baskıları iyice artırdılar; adeta Yunanistan’ı destabilize etmeye, Syriza hükümetini devirmeye çalışıyorlar. Ancak onların da korkmaya başladıkları verdikleri demeçlerden belli oluyor. IMF Başkanı Financial Times’a “Syriza siyaseti bıraksın borçlarını ödesin” diyor. Bir analist Syriza’yı “istemem diye ayaklarını yere vuran çocuğa” benzetiyor. Biri de “aile içinden bazıları bu piçi evlatlık verip kurtulmak is Bu sırada, Afrika’da, Ortadoğu’da, emperyalist askeri, siyasi, mali müdahalelerin etkisiyle dağılmaya başlayan Libya, Suriye, Mali, Nijerya gibi toplumlardan can havliyle kaçanların Avrupa’ya sığınmaya çalışması, yollarda ölmesi, bir “göçmenler krizi” yarattı. Doğu Avrupa’da, Balkanlar’da, neoliberal politikaların, askeri müdahalelerin dağıttıkları ülkelerden kaçanların gelmesiyle Avrupa’da yabancı düşmanlığı artmıştı; şimdi, yeni gelenlerle daha da artıyor. İşsizliğin, yoksulluğun baskısıyla kıvranan Yunanistan, İtal 1 milyon siyah geliyor... Türkiye’de ultra zengin patlaması Dünya genelinde ultra zenginlerin sayısı artarken, Türkiye’de serveti 30 milyon dolar olan ultra zengin sayısı bir yılda 15 kişi artarak 915’e çıktı Wealth X ve UBS’nin 2014 Dünya Ultra Zenginler Raporu’na göre, serveti 30 milyon dolar ve üzeri olanlar, 2013’e göre yüzde 7.2 artarak, 2014 yılında 211 bine ulaştı.ABD 69 bin 560 ultra zenginle listenin ilk sırasında yer aldı. Almanya 19 bin 95 kişiyle ikinci sıraya yerleşirken, Japonya 14 bin 729 kişiyle üçüncü sırada. İlk üçü, 11 bin 510 kişiyle İngiltere, 11 bin 70 kişiyle Çin, 8 bin 595 kişiyle Hindistan, 6 bin 635 kişiyle İsviçre izliyor. Kanada, Fransa, Brezilya, Avustralya, Meksika, Hong Kong sıralamada başı çeken ülkeler arasında yer alırken, Türkiye listenin 20. sırasına yerleşti. l Ekonomi Servisi C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear