25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 ŞUBAT 2015 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada 13 GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada ... olarak adlandırılır. Ancak çağımızda savaşları kazanmak için kitle imha silahları yerine, deyim yerindeyse kitle imal silahları kullanılıyor. Böylece ülkeyi ya da hedef bölgeyi yönetenler, kontrol edenler, oradaki insanların çoğunluğunun kendilerini mutlak olarak kabul etmesini sağlıyorlar. Çağımızın iletişim araçları, buna son derece uygun. Bunları etkili bir şekilde kullandığınızda, her şeyinize evet diyecek bir kitle imal edebilirsiniz. Küresel aktörler, hedef ülkeleri kontrol altında tutmak için artık klasik savaş silahlarıyla değil, algı operasyonlarıyla ilerliyorlar. Bu tabii ki sadece küresel aktörlerin tekelinde bir yöntem değil; ülke yöneticileri de kullanıyor. Devir algı devri... Ne söylersen söyle, söylediğin karşı tarafın anladığı kadardır sözünü algı devrine göre şöyle değiştirebiliriz: İletişimi öyle kullan ki, ne söylüyorsan karşındaki onu düşünsün! HHH Peşrevi biraz uzattık ama Türkiye’de AKP iktidarının başarılı olduğu alanların başında algı operasyonu geliyor. Eline geçirdiği medya gücüyle en kötü tabloyu bile pembeleştirebiliyor. Büyük bir başarısızlık, olağanüstü bir başarı gibi gösterilebiliyor. Halkın, daha iyiyi aramak yerine, mevcutla yetinmesi sağlanabiliyor. İş dünyası gerçeği anlatmak yerine, dünyanın en iyi ekonomisi diye bir tablo çizebiliyor. Bütün bunların devamında toplumun en azından yarısı algı operasyonuna boyun eğip başka bir şey düşünemez hale geliyor. Süleyman Şah’ın türbesinin Türkiye sınırındaki mayınlı araziye getirilmesi yukarıda özetlediğimiz durumu bir kez daha gündeme getirdi. Tüm dünya medyası, Türkiye’nin Suriye’deki uluslararası hukukla kendisine ait olduğu onaylanmış bir toprak parçasından çekildiğini duyuruyor. Üstelik çekilme sonrasında türbe olarak belirlediği yerin de hukuksuz olduğunu işliyor; ama hükümet medyası şunu söylüyor: “Dünya bize hayran... Tüm dünya bize saygı duruşunda...” HHH Algı operasyonun bir başka hedefi ise şu: AKP zihniyeti gibi düşünmeyenlerin iradesini esir alıp onları yenilgiyi kabul ettirmeye zorlamak. Bu, öteden beri savaşlarda, keskin mücadelelerde kullanılan bir yöntemdir. Savaş stratejisi denince akla gelen başlıca isimler olan, çok farklı çağlarda çok farklı coğrafyalarda yaşamış Sun Tzu ve Clausewitz’in üzerinde birleştikleri stratejilerden biri budur; derler ki en kestirme zafer rakibinin iradesini teslim almaktır, bunu başardığın an mücadeleyi baştan kazanmışsın demektir. Türkiye’de pek çok kişi, kendilerince haklı gerekçelerle AKP iktidarının kısa sürede gitmeyeceğini, önümüzdeki dönemde de iktidarda kalmaları halinde her şeyin daha da kötüleşeceğini düşünüyor. Öyle insanlar var ki bunun terse çevrilebileceğini, bu kadar da kötümser bakmamak gerektiğini söylediğinizde size, suç işlemişsiniz, çok fena bir şey yapmışsınız gibi bakıyorlar. Dağlar ne kadar yüksek olursa olsun, mutlaka bir yanı yoldur. Örneğin sosyal medyadaki bilinçli bireyler bu yolun yapıtaşlarıdır. AKP’nin bu karanlık algı operasyonları karşısında mücadele için birinci koşul, irademizi esir vermemektir. İrademizi sağlam tuttuğumuzda devamı gelecektir. CÜNEYT ARCAYÜREK ...Şah Türbesi’ne saldırı olasılığına gösterdikleri tepkiler kalınca bir kitap olur. Hükümetlerin, o dönemin başbakanının bu konuda söylediklerini anımsatsak belki bugün Süleyman Şah Türbesi’ni büyük bir telaşla kaçırmalarını zafer ilan edenlerin dün söylediklerini bugün kafalarına vursak... beklenmez ya iktidarda olanların Kaçak Saray’da yaşayanın yüzü kızarır mı acaba?.. Bir deneyelim isterseniz ve daha önceki milliyetçilik, kahramanlık içeren sözleri yüzlerine vurulunca, sözü edilen kişilerin her gün ekranda görünen yüzüne bakınız lütfen. Bakalım yüzlerinde en ufak utanma izi görecek misiniz? HHH İşte dünden bugüne iktidar olanların Süleyman Şah Türbesi’nin dokunulmazlığını savunan, dokunanı yakarım ha diye özetlenecek sözleri: “Üç saatte Şam’a girer, orada namaz kılarız. Şah Türbesi toprakları bizimdir. Seyirci kalmayız. Hassasiyetimiz bellidir. Haddini bildiririz. Hiç kimse bizim kudretimizi test etmeye cüret etmesin. Hiç kimse bizim sabrımızı test etmeye kalkışmasın. Türbeye en ufak müdahale olursa hiç tereddüt etmeyiz, o an gireriz. Onuru, vatanı, bayrağı, kutsal değerleri için yaşayan bir milletiz. İstiklal Marşımızın emrettiği gibi kükremiş sel olur, bendimizi çiğner aşarız.” HHH Bu sözlerin üzerinden kısa bir süre geçtikten sonra türbeden tası tarağı toplayarak yangından mal kaçırır gibi türbeyi sınırımıza naklettiler. O kadar aceleleri vardı ki türbenin nakledildiği Suriye’deki Eşme köyündeki toprağın sahibini araştırmayı ve gerekiyorsa bedel ödemeyi bile akıllarına getiremediler. Türbenin naklini yorumlayan CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun şu saptaması gerçeğin ta kendisi değil midir: “Koskoca Türkiye Cumhuriyeti kendi toprağını savunamamıştır ve geri çekilmiştir.” HHH Fakat asıl tartışma MHP lideri Bahçeli’nin nakil olayını zelil bir vaka olarak tanımlayan, bu arada Kaçak Saray’a ve hükümete yüklenirken Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’e “Senin için vatan nedir? Yoksa Harbiye’de vatan konusu işlenirken dersi mi kırdın, okuldan mı kaçtın” diye komutanı haksız bir ifadeyle eleştirmesi büyük yankılar uyandırdı. Bu tartışmayı saldırılarına konu yapan Bay RTE, Bahçeli’ye karşı orgenerali savunurken “Sen Genelkurmay Başkanı’nın tırnağının bir paresi olamazsın” diyor ama ... ...nedense Atatürk’e, devrimlerine haksız yere saldırdığı, küçümsediği günlerde bu sütunlarda defaatle sen Atatürk’ün tırnağı olamazsın söylemini anımsadı galiba... HHH Üstelik şimdi hararetle savunduğu orduya geçen yıllar balyoz indirerek perişan eden sanki Kaçak Saray’da bugün oturan kişi değil. Darbe yapacaklar sözde iddiasıyla Hava, Deniz ve Kara’nın güzide aydın, ülkenin sorunlarıyla yakından ilgili komutanlarını tasfiye eden sen değil misin? Seninle üç dört yıl birlikte görev yapan Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un yıllarca içeride yatmasına ses çıkarmayan yine sen değil misin? Bugün askere vurduğun bu darbeleri unutuyor, kurduğun korku imparatorluğunun bir parçası olmak zorunda kalan askerleri savunuyorsun. HHH Şunu bilesin: Seçmen affetse bile tarih bu gerçekleri asla unutmayacak! Seninle beşe bir güreş tutacağız HAKAN DİRİK Şakran Kadın Cezaevi’nde ‘A Takımı’ denilen gardiyan grubu kadınlara çıplak işkence yapıyor: MUSTAFA BALBAY İZMİR “A Takımı” görevinin başında! Çocuk cezaevlerinin yanı sıra kadınların kaldığı cezaevlerinde de kötü muamele iddiaları gündemden düşmüyor. Son olarak Gezi tutuklularından Elif Kaya’nın çırılçıplak soyulmasıyla gündeme gelen Şakran Kadın Cezaevi’nde, söz konusu uygulama “A Takımı” tarafından gerçekleştiriliyor. Cezaevleriyle ilgili mevzuatta “acil müdahale mangası” olarak adlandırılan birimin Şakran’daki kodu “A Takımı”. CHP Cezaevlerini İzleme Komisyonu, İnsan Hakları Derneği ve Çağdaş Hukukçular Derneği’nin elde ettiği bilgilere göre, diğer cezaevlerinden nakledilen kadınlar, jandarma tarafından “A Takımı”ndaki gardiyanlara teslim ediliyor. Onlar da “Seninle beşe bir güreş tutacağız” diyerek kadınları boş odaya atıp çırılçıplak soyuyor ve üzerlerini arıyor. Kadınların ifadelerine göre, kimi zaman kapı da açık bırakılarak jandarma personelinin kadınları izlemesi sağlanıyor. ÇHD ve İHD’nin yanı sıra Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve tutuklu yakınları dernekleri Şakran’dan gelen şikâyetler üzerine buradaki kadın mahkumlarla görüşerek yeni bir rapor hazırladı. Yaklaşık 1.5 ay önce tamamlanan rapora göre “A Takımı”nın çıplak arama uygulaması devam ediyor. Uygulamayla ilgili rapora yansıyan bölümler şöyle: “Kadınlar, birkaç aydan beri ‘aylık arama’ adı altında A Takımı adlı gardiyan ekibi ile koğuşlara ani baskınlar yapıldığını, aramalarda bütün eşyaların hoyratça dağıtıldığını, açık görüşlerden önce ve sonra çıplak arama dayatıldığını, bu aramalarda taciz edildiklerini belirtmişlerdir. Bu aramalardan biri olan 25 Aralık 2014 tarihinde koğuşlara baskın yapıldığı, kapılar açılır açılmaz mahkumlara saldırıldığı, önlerine çıkan mahkumlar sağa sola fırlatılarak çıplak arama dayatıldığı, kabul edilmeyince Müdür Nedim Ateş’in talimatıyla çok sayıdaki gardiyan grubu ile mahkumlara saldırılıp darp edildiği, bu saldırı sonucunda üç çocuk annesi Fethiye Çakmak’ın iki parmağının kırıldığı, ayrıca aynı elin bileğinde kesikler olduğu, elinin şu anda alçıda olduğu, kolda morarma olduğu ve damar çatlaması ihtimalinin olduğu, geceleri ağrıdan uyuyamadığı belirtilmiştir. Görüş esnasında da ağrısının olduğu, elinin alçıda olduğu tarafımızdan da gözlenmiştir.” Kaya’nın avukatı ve İHD Ege Bölge Temsilcisi Ali Aydın, Kaya’nın uğradığı mağduriyet sonrası Aliağa Cumhuriyet Savcılığı’na yaptıkları iki başvuruya da “kovuşturmaya yer yok” kararı verildiğini, ağır ceza mahkemelerine yaptıkları itirazların da kabul edilmediğini kaydetti. l ‘Farkındalık için hazırlanmış bir rapor’ Şakran’a hem inceleme hem tuhaf açıklama İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) “Şakran Cezaevi” olarak bilinen İzmir Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda çocuk mahkumların birbirine işkence ve cinsel taciz yaptığının kurum içi yazışmalara yansımasının ardından Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, cezaevinde inceleme yaptı. Yıldırım, iddiaların bir kısmının doğru, ama genellikle duyumlara dayalı olduğunu söyleyen Yıldırım, “Üç cinsel taciz vakası var. Birisi cezalandırıldı. Gerekli incelemeleri yaptırmak için iki kontrolör görevlendirdik. Yazılanlar, duyumlara dayalı, halk arasında konuşulanları ifade eden bir perspektifte hazırlanmış. Farkındalık yaratmak için yapılmış bir rapor” dedi. Yıldırım ayrıca, “Bu yayınlar, çocukların sosyal yaşamlarını olumsuz yönde etkilemektedir” dedi. Yıldırım bilirkişi ve doktor incelemesi yapılacağını da vurguladı. En çok şikâyet cezaevlerinden Kobani eylemcisi çocuğa işkence l Gözaltında cinsel tacize uğradı, bir de ruh sağlığı hastanesine yollandı YUSUF ZİYA CANSEVER Fotoğraf: DHA l DİSK Genel Sekreteri Çerkezoğlu’nun da aralarında olduğu gruba sert müdahale İnsan haklarında acı tablo Genel Yayın Yönetmenimiz Dündar ve yazarımız Toker hâkim karşısında FIRAT KOZOK ANKARA Türkiye İnsan Hakları Kurumu’nun (TİHK) hazırladığı rapor, insan haklarındaki acı tabloyu bir kez daha gözler önüne serdi. Rapora göre, Türkiye’de insan hakları kurumu ile il ve ilçelerdeki kurullara yapılan başvurularda tutuklu ve hükümlü haklarına yönelik ihlal iddiaları başı çekti. Kuruma yapılan başvurularda 3 büyük kent başı çekiyor. 2014’te kuruma toplam 578 başvuru yapıldı. Başvuruların 134’ü tutuklu ve hükümlü hakları, 126’sı adil yargılanma hakkı, 65’i de sağlık ve hasta hakları konu başlıklarından oluştu. İşyerinde taciz ve kötü muamele yasağına ilişkin başvurular da en yoğun şikâyetlerin geldiği diğer iki konu olarak sıralandı. 1 yıl içerisinde il ve ilçe insan hakları kurullarına yapılan başvuru sayısı ise 2 bin 717’ye ulaştı. İl ve ilçelerde en yoğun şikâyet konusu 855 başvuruyla tüketici hakkı olurken tutuklu ve hükümlü haklarına ilişkin 340, sağlık ve hasta hakkına ilişkin olarak da 332 başvuru yapıldı. Cezaevlerinde sağlık hakkına erişim konusunda aksamalar yaşandığı, bazı ceza infaz kurumu doktorlarının gerekli tedaviyi uygulamadığı ya da görevi ihmalde bulunduğu iddiası; cezaevlerinde mahkeme kararı olmasına rağmen diyet yemek verilmediği, hükümlüler arasında ayrımcılık yapıldığına dair iddialar, fiziki ve psikolojik işkence iddiası, insan hak ve onuruna aykırı davranıldığı, din, vicdan ve ibadet hakkının kısıtlandığı yönünde iddialar, yasal hakların gasp edildiği, görev ve yetkilerin kötüye kullanıldığı, eğitsel, kültürel, psikolojik ve sosyal ihtiyaçların karşılanması konusunda yetersiz kalındığı iddiaları başvurulara örnek. VAN İzmir Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda çocuk mahkumlara yönelik cinsel saldırı, tecavüz ve işkence skandalının ardından bir taciz skandalı da Van’da ortaya çıktı. Tutuklu Yakınları Derneği (TUYADER) tarafından görevlendirilen iki avukat, Van M Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki çocuklarla görüşerek rapor hazırladı. Dernek Başkanı Ahmet Aygün, Kobani eylemlerinde çıkan olaylar nedeniyle Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde gözaltına alınan 17 yaşındaki G.Y. adlı çocuğa, polisler tarafından şişe veya benzeri bir cismin makatına sokularak işkence yapıldığını iddia etti. Olaylar nedeniyle tutuklanarak Van M Tipi Cezaevi’ne konan G.Y’nin gördüğü ağır işkence ve cinsel taciz nedeniyle altını ıslattığını ifade eden Aygün, cezaevi yönetiminin çocuğu 100. Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne sevk ettiğini söyledi. G.Y’nin Elazığ Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’ne sevk edildiğini ifade eden Aygün, G.Y’nin burada yapılan muayenesinin ardından tekrar cezaevine sevk edildiğini ve yargı süreci sonunda tahliye edildiğini anlattı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu da yaşanan olayı Meclis’e taşıdı. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi veren Tanrıkulu, Yüksekova’da gözaltına alınan bir çocuğun, dipçikle darp edildiği, gözaltında küfür ve hakaret dışında makatına cam şişe sokulmaya çalışıldığı, bir kız çocuğunun da gözaltında tacize maruz kaldığını belirtti. 35 İŞÇİYE GÖZALTI İstanbul Haber Servisi Maltepe Üniversitesi Hastanesi’nde işten atılan işçilerin geri alınması için, rektörle görüşme talebiyle üniversitenin yönetim binasını işgal eden DİSK Genel Sekreteri ve Devrimci Sağlıkİş Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve 35 işçi, polisin sert müdahalesiyle gözaltına alındı. Gözaltına alınan işçilerden birinin omzunda çürükler oluştu, birinin kolu çıktı. İki kadın işçi ise fenalaşarak Acil’e kaldırıldı. Çerkezoğlu ve işçiler, karakolda ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı. Devrimci Sağlıkİş üyesi işçiler, 81 gündür direnişte. Kadın işçiler dün rektörle görüşmek amacıyla, üniversitenin yönetim binasını işgal ederek, pencereden, “Atılan işçiler geri alınsın” yazılı pankartı astı. Bir süre sonra, binanın önü çevik kuvvet ekipleriyle sarıldı. İlk önce binanın girişini tutan erkek işçileri gözaltına alan polis, kadın işçilere de sert müdahalede bulundu. İşçilere destek olan hasta ve hasta yakınları da polislerce tehdit edildi. Bu sırada, polislere “Hırsızları alın” diye tepki gösteren Halkevleri üyesi bir kişi de gözaltına alındı. Hastane önünde, “O rektör buraya gelecek! Maltepe’de direniş kazanacak” pankartı açan işçiler adına konuşan Nimet Ölmez “Bizi işten atanlar, bizimle görüşmek yerine çevik kuvvet gönderdiler” dedi. Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey üyesi Hüseyin Demirdizen Meclis’te görüşülen İç Güvenlik Yasası’na dikkat çekerek, “Yasa çıktıktan sonra daha vahim durumlar yaşanacak” dedi. Müdahalede omzu çıkan işçi Turan Erdem ise “Biz burada sadece hakkımızı aradık” dedi. Serbest kaldıktan sonra açıklama yapan Çerkezoğlu, “Gözaltı, rektörün tutumunu göstermesi açısından önemli. Üniversite yönetimini aklıselime davet ediyoruz” dedi. Gazetecilik yargılanıyor İstanbul Haber Servisi – Genel Yayın Yönetmenimiz Can Dündar ve yazarımız Çiğdem Toker bugün saat 10.00’da Çağlayan’daki İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıkıyor. Can Dündar’ın kapatılan 25 Aralık yolsuzluk soruşturması fezlekesi yazı dizisi nedeniyle 5 yıl 4 aya kadar hapsi istenirken Çiğdem Toker’in ise 2 yıl 4 aya kadar hapsi isteniyor. Dündar’ın şüphelileri arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın da bulunduğu 1725 Aralık yolsuzluk soruşturması fezlekesini konu alan “Arkadaşın Babası” başlıklı yazı dizisi hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlanmıştı. İddianamenin şikayetçileri arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan, Yasin el Kadı, Muaz Kadı, Cengiz Aktürk, Abdulkerim Çay, Usame Kutub ve Hasan Doğan yer alıyordu. Dündar’a yöneltilen suçlama ise hakaret ve soruşturmanın gizliliğini ihlal olarak iddianamede yer aldı. Yazarımız Çiğdem Toker hakkında savcılıkça hazırlanan iddianamede ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş şikayetçi olarak yer alıyor. Toker’e ise 29 Eylül 2014 tarihli Fatih Belediyesi’nin imara açtığı afet toplanma alanını satın alan kişinin Topbaş’ın damadı olduğunu konu alan “Vatan’da Damat Afeti” başlıklı yazısıyla hakaret suçunu işlediği gerekçesiyle 2 yıl 4 aya kadar hapsi isteniyor. Kadir Topbaş şikâyetçi C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear