23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 ŞUBAT 2015 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 HDP, İslami kimliğiyle öne çıkan Hüda Kaya’yı seçimlerde aday gösterecek Başörtüsü açılımı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 7 Haziran genel seçimlerine 81 ilde 550 adayla girmeye hazırlanan HDP; yüzde 10 barajını geçme hedefi doğrultusunda seçmenin önüne her kesimin kendini temsil edebileceğini düşündüğü bir listeyle çıkmaya hazırlanıyor. HDP içinde bu kapsamda İslami kesime yakın aday arayışında; parti yönetiminde iki dönemdir görev yapan Hüda Kaya’nın ismi milletvekili adaylığı için öne çıkıyor. Başörtü eylemleriyle gündeme gelen Kaya’nın 7 Haziran’daki genel Liberal Muhalife Övgü! Seviniyoruz. Yakın geçmişte AKP’nin, 12 yıllık hükümetin açık destekçisi olan yaygın adlandırmayla “kamuoyu oluşturucusu” liberal arkadaşlar artık AKP’ye ve hükümete kuşkuyla bakıyor, hatta siyasal iktidarı sertçe eleştiriyorlar. Seviniyor ama aynı zamanda neden, nasıl diye soruyor, itirazlarının kalıcı olup olmayacağını, bir paradigma değişikliği anlamına gelip gelmediğini de merak ediyoruz. Geçmişte hükümete desteklerinin etkin olduğunu, bugün karşı karşıya kaldığımız vahim noktaya giden yolda katkılarının büyük olduğunu düşündüğümüz için, bundan sonrasını merak ediyoruz ister istemez. HHH İyimser miyiz? Doğrusu pek değil. Bu karamsarlığımızın da nesnel temelleri var: Her şeyden önce liberalizmin; zamanımızın egemen düşünce kalıbı olarak neoliberalizmin parçalı yapısının renk değiştirmeye, iktidar destekçiliğinden “sert muhalifliğe” geçişe uygun karakterinin payını unutamayız. Bu da pek teşne olduğumuz, çabucak kapıldığımız iyimserliğimizi biraz frenliyor. “Gerçek mi, gerçekten muhalif misiniz bu gidişe?” diye sık sık soruşumuz bundan. Bu konu üzerine kafa patlatanlar da zaten neoliberalizmin bir tür yamalı bohça özelliğini sık sık vurguluyorlar. HHH Onlardan birisinin, Londra Üniversitesi öğretim üyesi Hintli bilim adamı Subir Sinha’nın neoliberalizm tanımı da bu yamalı bohça nitelemesini güçlendiriyor. Şöyle diyor Subir Sinha: “Neoliberal siyaset çeşitli unsurların bir bileşkesinden oluşuyordu: Bireycilik, seçim, piyasa toplumu, laisses faire, hükümetin ekonomiye asgari ölçüde müdahalesi, iktisat dışı alanlarda güçlü hükümet, toplumsal otoriteryanizm, disiplin toplumu, hiyerarşi ve tahakküm...” ve hatta “ulusun putlaştırılması.” (Neoliberalizm; Yordam Kitap; sf. 273) Kuşkusuz bütün bunların aynı kişide, kişilerde, aynı anda bir arada bulunması gerekmiyor. Zaman zaman, geçişli olarak, dönme hızına endekslenerek... Ağır mı oldu? Hemen geri alabiliriz. HHH Ama neoliberal aydınların bu çok renkliliğini kapitalizmin tek renkliliğinden ayıramayacağımızı temel bir bilgi olarak söylemeden geçemeyeceğiz. Çünkü neoliberalizme dahil her şey bu temel üzerinde yükseliyor. Sık sık değişen görüşlerin temelinde uluslararasılaşmış ekonomi politikanın, ideolojinin “zengin” hazinesi var. Peki ama yakın geçmişte oldukça militan bir şekilde AKP hükümetinin arkasında durmuş, ona yol yordam göstermiş arkadaşların bugün “gerçeği görmüş” olmaları değersiz bir gelişme midir? Kuşkusuz hayır. Büyük mutluluk duyuyor, bu “tarihsel gecikme“ için teessüflerimizi bildiriyoruz yalnızca. Yahu arkadaşlar, nerelerdeydiniz, gözlerimiz yollarda kaldı! HHH Hayır, şaka yapmıyoruz. Yalnızca itirazların işin esasına yönelik olup olmadığı konusundaki kuşkularımızı gidermeye çalışıyoruz. Bazı konularda bu hızlı geçişi, gerçeğin bu hızlı kabulünü, bazı kolay geçiş yollarının sağlamlığı konusunu test etmek gibi bir merakımız var. Geçiş noktaları arasında çevrecilik, cinsiyet ayrımcılığına karşı mücadele, sivil toplum kuruluşlarının fonksiyonları, sendikalar, işçi sınıfının mücadelesine destek gibi konular var ve biz de merak ediyoruz ister istemez. Bir de kimse size Marksist olun demiyor da; antikomünizm illeti hâlâ sizi etkiliyor mu diye sormadan edemiyoruz. HHH Bu konularla ilgili soruları açmak, derinleştirmek, artık gidişteki vahameti görmüş ve muhalefet saflarına geçmiş arkadaşlara hiç değilse çevrecilik konusunda bir soru soralım da kapatalım bu bahsi. Arkadaşlar sizin bu konudaki gayretlerinizin çok işe yaradığını, toplumsal bilinçlenmede gerçekten büyük değer taşıdığını yabana atmıyoruz. Ama bu sorunun sistemle bir bağı olduğunu da kabul edersiniz herhalde. Hiç kuşkusuz Avrupa’da sistem partilerinin tümünün çevreci kesildiklerinin ve çevreciliğin patronlar katında verimli, kârlı bir sektör olarak çoktan benimsendiğini de biliyorsunuzdur. Kısacası; kapitalizm çevreciliğe uyum gösterdi ama çevrenin kapitalizme uyum göstermediğini ve gösteremeyeceğini de biliyor musunuz? HHH Çevre konusu içtenlik testinin önemli bir noktasıdır. Yine de iktidara karşı özellikle otoriterleşme, laiklik konularındaki muhalefetiniz bizi, yani solda olanları, hâlâ şu “Ortodoks” inadı bırakamayanları memnun ediyor. Devam arkadaşlar, eleştirilerimiz sizi üzmesin. Onu her koşulda yaptık, aslında sizin içindir, yine yaparız. Diyarbakır Müftüsü de HDP’den aday adayı Diyarbakır Müftüsü Nimetullah Erdoğmuş, HDP’den milletvekili adayı olabilmek için görevinden istifa etti. Erdoğmuş, “10 Şubat tarihinde istifa etmem tesadüf değil. 4 yıldır Diyarbakır’da bulunduğum süre içinde camia ve toplum arasındaki ahengin hep korunmasına hizmet etmeye çalıştık. Bu hizmeti verince insanlarla bir yakınlaşma süreci başladı. Diyarbakır’ın arayıp bulamadığı köklere bu seçimlerde aday olması durumunda HDP içinde ilk başörtülü milletvekili adayı da olacak. Parti yönetiminde İslami kimliğiyle öne çıkan bazı isimlerin ismi de milletvekili adaylığı için geçiyor. HDP yönetiminde yer alan Hüda Kaya, iki dönemdir Merkez Yürütme Kurulu üyesi olarak partide görev yapıyor. Kaya’nın ismi başörtüsü eylemleriyle gündeme gelirken, bölge partisi imajını kırıp Türkiye partisi hedefiyle kurulan HDP içinde 2013 yılından bu yana görev yapıyor. HDP’de Kaya’nın milletvekili adaylığının kesinleşmesi durumunda HDP’nin ilk başörtülü milletvekili adayı da olacak. Hüda Kaya HDP MYK’de görev yapmaya başlamasının ardından Özgür Gündem gazetesinde de süre zarfında ulaşabildim. Bu nedenlerden dolayı bir sorumluluk almak istedim. Özgürlüğün manevi alanda inşası için birtakım çalışmalarım var. Bu düşüncelerimi gerçekleştirmek için aday olmaya karar verdim. Kutsal olan bir barış ümidi var. Buna hizmet etmek istiyorum. Özgürlüğün kayıp bir parçasının peşine düşeceğim. Çözüm sürecine katkı sunmak istiyorum” diye konuştu. köşe yazıları yazmaya başlarken, HDP’nin mütedeyyin kesimlerle diyaloğunu geliştirmeye yönelik bazı girişimlerde de bulundu. HDP içinde İslami kimliğiyle öne çıkan aday arayışında İhsan Eliaçık gibi kamuoyunda tanınan isimler de konuşulurken, iki dönemdir parti yönetiminde görev yapan Kaya’nın adaylığına kesin gözüyle bakılıyor. Kaya’nın parti yönetiminde görev yapmasıyla birlikte HDP’nin bölge partisi imajının kırıldığı,Türkiye partisi olduğu söylemi doğrultusunda HDP içinde AKP seçmenine hitap edebilecek ancak muhalif kimlikleri de olan isimlerin adaylar arasında olması bekleniyor. Adaylığı kesin gibi Dışişleri’nden 9 diplomat istifa etti Dışişleri Bakanlığı’ndan milletvekili aday adaylığı için istifa eden 9 isim olduğu öğrenildi. Bu adaylardan en genci ise 27 yaşındaki 2. kâtip olan Dursun Erman Birdal. Bakanlıktan ayrılarak başta AKP olmak üzere milletvekilliğine aday olanlar arasında büyükelçilerden Hulusi Kılıç, Ömer Faruk Doğan, Hüseyin Avni Bıçaklı, Kani Torun’un yanı sıra Seyit Mehmet Apak, Dilek Ertürk, Mikail Yılmaz, Vahid Özdemir de yer alıyor. l Fidan tartışması Roboskili köylüler: Ya sınır kapısı, ya iş AKP’deki uyum bozulur mu endişesi Haber Merkezi MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın milletvekilliği adaylığı için görevinden istifa etmesi tartışmaları sürüyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Fidan’ın adaylığını onaylamadığını belirtmesinin ardından, gözler AKP’ye yönelirken, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “Fidan’ın adaylığına ilişkin sözlerimin arkasındayım” ifadesi AKP’ye yakın köşe yazarları arasında da kendine yer buldu. Yenişafak Gazetesi Ankara Temsilcisi ve köşe yazarı Abdülkadir Selvi, Erdoğan ve Davutoğlu arasında AKP’ye özgü “aile hukuku” olduğunu belirterek, yaşanan durumun AKP siyasetini ve ilişkilerini etkilemeyeceğini dile getirdi. Dünkü yazısında Türk Siyasetinin yakın tarihinden örnekler veren Selvi, Özal’ın Cumhurbaşkanı olmasının ardından ANAP’taki dağılışa dikkat çekti. Türk siyasi tarihinde AKP kadrolarının uyumuna işaret eden Selvi, “Milletvekili adaylığına sıcak bakmadığını söylemesine rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da Hakan Fidan konusundaki görüşlerinin değiştiğini sanmıyorum” ifadelerini kullandı. Habertürk gazetesi yazarı Ruşen Çakır ise medyanın istifaya ilişkin yorumunda, istifanın Erdoğan’ın bilgisi dahilinde olduğu algısıyla hareket ettiğini belirterek Erdoğan’ın açıklamasın ardından, gazetecilerin ezici bir çoğunluğunun “tam bir şok yaşadığını” ifade etti. Çakır, AKP tabanın da konuyu şaşkınlıkla izlediğini dile getirerek, aradaki güven ilişkisine dikkat çekti. Erdoğan’ın, Davutoğlu’nun açıklamalarından örnekler veren Çakır, konunun taraflarının da şaşkınlık yaşadıklarına vurgu yaptı. Çakır, “Bu olay CHP ve MHP çevrelerinde egemen olan, “Davutoğlu’nun hiçbir iktidarı yok” önermesini de büyük ölçüde geçersiz kıldı” ifadesini kullandı. Kaçağa MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde 28 Aralık 2011’de kaçaktan dönen 34 kişinin savaş uçakları tarafından bombalanarak öldürülmesinin ardından AKP iktidarı ve yerel yöneticiler, sorunun çözümü için bölgeye sınır kapısı açılacağını vaat etti. Ancak aradan geçen 3 yılda adım atılmadı. Roboskili gençler hem kendi ihtiyaçlarını karşılamak hem de ailelerinin yaşamlarını devam ettirmek için “Ölüm Yolu” olarak adlandırılan 15 Nolu Sınır Taşı bölgesinden, Kuzey Irak’ın Haftanin bölgesine kaçağa gitmeyi sürdürdü. Zaman zaman köylü ile keyfimizden gitmiyoruz sınırda nöbet bekleyen asker, kaçakçılık faaliyeti nedeniyle karşı karşıya geldi. 31 Ocak’ta asker ile köylülerin karşı karşıya geldiği ve 1 astsubayın başına isabet eden taşla ağır yaralandığı olayın ardından önceki gece yine asker ve kaçakçılar karşı karşıya geldi. 34 kişinin öldürüldüğü katliamda kardeşi Serhat Ercü’yü yitiren Roboski köylülerinden Veli Encü, köyde 6 bin kişinin yaşadığını belirterek “Uludere’nin arazisi sarptır, dağlık ve tarıma elverişli değildir. Hayvancılık yapmak da pek olanaklı görünmüyor. Kaldı ki köylünün elinde hayvan alacak sermayesi de yok. Çalışacağız desek iş yok. 28 Aralık 2011’de kaçaktan dönen 19’u çocuk 34 kişi savaş uçakları tarafından bombalanarak öldürülmüştü. AKP’de aile hukuku var Ya sınır kapısını açsınlar ya bize iş imkanı yaratsınlar” dedi. Birçok devlet yetkilisinin sınır kapısının açılacağı yönünde kendilerine söz verdiğini anlatan Encü, kaçağa gitmenin kendileri için, “bilerek seçmedikleri bir yazgı” olduğunu, bunu da ancak sınır kapısı açılarak, ticarete olanak sağlanmasıyla durabileceğini belirtti. DBP’li Uludere Belediye Eşbaşkanı Zeynep Üren de “Bu karda kışta donma tehlikesi varken, zorlu coğrafyada, Uludere’nin asi dağlarında binbir tehlikeye maruz kalmak olası iken o insanlar güle oynaya gitmiyorlar ki bu işe. Bunu da kendileri istemediler, hayat dayattı” dedi. Çakır: Herkes ters köşe l 1 haftada 3. toplantı İç güvenlik krizinde çözüm yok MAHMUT LICALI ANKARA Çözüm sürecinde müzakerelere geçiş için temel konularda sağlanan uzlaşı zemini; AKP’nin iç güvenlik paketini yasalaştırma inadı tehlikeye soktu. İç güvenlik paketi konusunda yaşanan krizde taraflar arasında bir hafta içinde üçüncü görüşme dün TBMM’de yaşandı. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile HDP’li Sırrı Süreyya Önder AKP Meclis Grubu’nda sürpriz bir şekilde bir araya gelirken, Çözüm Süreci Kurulu üyesi AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal da görüşmeye katıldı. Önder, paketin sürecin ruhuna uygun olmadığı ve bazı sıkıntılara neden olabileceği kaygılarını iletirken Akdoğan, paketinin geri çekilmesi ya da değişiklik yapılması taleplerine olumsuz yanıt verdi. HDP heyetinin birkaç gün içerisinde Kandil’e giderek KCK yöneticileriyle bir görüşme yapması ve İmralı’ya gitmesi bekleniyor. Toplantıdan çıkan Önder, paket ve süreçte gelinen noktanın ele alındığını belirterek, “Kaygılarımızı ilettik. Konuşmaya devam ediyoruz” açıklamasını yaptı. Önder, “Kandil’e gidecek misiniz?” sorusuna da “Kandil’e gideceğim” yanıtını verdi. Akdoğan ise paketin Genel Kurul’a gelip gelmeyeceğine ilişkin soruya “İç güvenlik paketi gelecek” yanıtını vermekle yetindi. Balbay, Kırklar Meclisi toplantısında konuştu l Köşesi yayımlanmadı ‘Diyarbakır’dan vekil çıkarmalıyız’ CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, Diyarbakır’daki sivil toplum örgütü temsilcilerinin oluşturduğu Kırklar Meclisi toplantılarının ilk konuğu oldu. HDP’nin Türkiye partisi olmasını desteklediğini belirten Balbay, HDP’nin ana ekseninin AKP’ye ders vermek olması gerektiğini söyledi. Diyarbakır halkının CHP’ye kızgın olduğunu ifade eden Balbay, “Eğer halkın CHP’den bir beklentisi olmasa idi o zaman bizim için ölümdü. CHP’nin Diyarbakır’dan bir milletvekili çıkarmasını arzu ederim” dedi. Nuh Albayrak şakaya mı sığındı? l Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak’ın, “Fidan, MİT’i yine yönetebilir” başlıklı köşe yazısı önceki gün “gazetede yer yok” denilerek yayımlanmadı. Yazı sadece internet sitesinden yer aldı. Konuyu Twitter’da attığı mesajla duyuran Nuh Albayrak, “Bugün sayfalarda yer bulunamadığı için sadece internete yayınlanan yazım... Fidan, MİT’i yine yönetebilir” dedi. Albayrak yine Twitter’da kendisine yöneltilen, “Genel Yayın Yönetmeni’ne mi yer bulunamadı gazetede?” sorusuna ise, “Evet aynen öyle” yanıtını verdi. Albayrak bir medya sitesine yaptığı açıklamada kendisine sansür uygulanmadığını söyleyerek “Bir şakaya bu kadar anlam yüklenmesi garip” açıklaması yaptı. Kırıkkanat’a para cezası Koç: Saray’dan Fidan kaçırma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Sözcüsü Haluk Koç, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın AKP’den milletvekili aday adayı olmak için istifa etmesini “Şu anda oynayan filme Saray’dan Fidan kaçırma diyebiliriz” sözleriyle yorumladı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın istifaya itirazını anımsatarak “Kendisine dönük planlar hazırlayan baş muktedir acaba alttan alta kendi adamları tarafından mı kuşatılıyor?” sorusunu yönelten Koç, “Kafalarındaki Osmanlı ama, çevirdikleri tam bir Bizans” diye ekledi. “Bu kişi, taşıdığı tüm sırlarla beraber, sarayın gemisinden ineceğini söyledi” diye söze başlayan Koç, böylesine kritik bir konumda görev yapan bir bürokratın bir anda siyasete dönmesinin yadırganacak bir gelişme olduğunu söyledi. Kamuda yaşanan istifa furyasına da değinen Haluk Koç, “AKP döneminde devlet bürokrasisi, liyakattan, kıdemden uzaklaştırıldı. Şimdi o parti devletinin yarattığı bürokratlar her biri kendilerine ait sorumluluk alanlarında hesap vermemek adına nereye kaçıyorlar? Meclis’teki siyasi dokunulmazlığa...” dedi. n İstanbul Haber Servisi Adnan Oktar’a “basın yayın yoluyla hakaret” ettiği iddiasıyla 3 yıl 4 aya kadar hapis cezası istemiyle yargılanan gazetemiz yazarı İclal Mine Kırıkkanat’ın yargılanmasına Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Kararını açıklayan mahkeme hâkimi, Kırıkkanat’ı 109 gün karşılığı adli para cezasına çarptırdı. Sanığın cezayı, günlüğü 20 liradan 2 bin 180 lira şeklinde ödemesine karar veren hâkim, hükmün açıklanmasını geri bıraktı. Nöbette intihar n KONYA(DHA) Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı Karapınar Atış Poligon Grup Komutanlığı’nda vatani görevini yapan Mardin nüfusuna kayıtlı piyade er Şaban Büyük, iddiaya göre nöbet sırasında tüfeğiyle göğsüne ateş etti. Büyük, kanlar içinde yere yığılırken yanında nöbet tuttuğu arkadaşı komutanlarına haber verdi. Çağrılan ambulansla Karapınar Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Büyük, yapılan tüm müdahaleye rağmen yaşamını yitirdi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear