20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 5 Aralık 2015 haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: ZARİFE SELÇUK Büyükanıt 8.5 yıl sonra muhtıra ifadesi verecek Eski Genelkurmay Başkanı, 2007’deki ‘emuhtıra’yla ilgili şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrıldı nkara Cumhuriyet Başsavcılığı, Abdullah Gül’ün aday olduğu Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde 27 Nisan 2007’de Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinden yayımlanan “emuhtıra” ile ilgili olarak dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ı şüpheli sıfatıyla ifadeye çağırdı. Başsavcılık, Büyükanıt’ın ifadesinin alınması için İstanbul Başsavcılığı’na talimat yazdı. Sözcü’nün haberine göre soruşturmaya bakan Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosu’nda görevli Savcı Selda Binboğa Kurtuluş, geçen hafta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na talimat yazarak, dönemin Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın “şüpheli” sıfatıyla ifadesinin alınmasını istedi. Büyükanıt’ın tek şüphelisi olduğu öğrenilen soruşturma kapsamında yazılan talimat yazısında, herhangi bir suçlama yöneltilmedi. 6 Basın ve ahlakı asın ahlak yasası “basın çalışanı gazetecilerin uymayı kabul ettikleri yasal dayanağı olmayan bir anlaşma metni” olarak tanımlanıyor... “Yasal dayanağı olmayan anlaşma” kavramını irdelemeyi sona bırakarak metnin kendisine göz atalım... 14 ülkeden 34 gazeteci dünyada basın özgürlüğünü savunmak üzere 1950 yılı Ekim ayında New York Colombia Üniversitesi’nde yaptıkları bir toplantıda “Uluslararası Basın Enstitüsü”nün (International Press Institut/IPI) kuruluşunu ve ilkelerini açıklıyorlar. Bu toplantıda bir Türk gazeteci, Ahmet Emin Yalman da yer alıyor... (Yalman, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Nazi karşıtı yazılar yazmış bir gazeteci. O yılların Türkiye’sinde Nazi karşıtı yazılar yazmak herhalde kolay bir şey değildi. 1952’de uğradığı ve ağır yaralandığı silahlı saldırının gerisinde de demokrat kişiliği olsa gerek...) HHH Basın ahlak yasası diye adlandırılan gazetecilik ilkeleri New York’taki toplantıda açıklanışından iki yıl sonra, 14 Şubat 1952’de,Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nce “Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi” adıyla ülkemizde de yayımlanıyor. Fakat yaşama geçirilmesi için de Demokrat Parti yönetiminin sona ereceği 1960 yılına kadar beklemek gerekiyor... Ancak 24 Temmuz 1960 tarihinde, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın düzenlediği bir toplantıda gazeteciler ve yayın kuruluşları temsilcilerince imzalanıyor... HHH Söz konusu ilkelerin neler olduğunu metne bakmadan da sıralamak zor olmasa gerek. Bunların en başta geleni her halde doğru ve nesnel habercilik yapmak olmalıdır. Nitekim metinde bu ifade geçmiyor olsa da “gazetecilik mesleği kişisel yarar için ve kamu zararına kullanılamaz/ haberler doğruluğuna emin olunmadan yazılamaz/taraf tutan fikirler haber metninde verilemez” gibi ilkelerle hedeflenen esas olarak budur. Bunlardan birinin de “din istismar edilemez” ilkesi olduğunu belirtelim... HHH “Yasal dayanağı olmayan” kavramını irdelemeye gelince... Gerçi yine bu metinde yer alan “şeref ve haysiyetlere karşı haksız yayın/kişi ve kurumlara karşı iftira” gibi kavramlar ceza yasalarının hükümleri içindedir. Buna karşılık, yalan haber vermemek, gerçeği saptırmamak; şu ya da bu kişi, çevre kurum yararına toplumu yanıltıcı gazetecilik yapmamak gibi ilkeler, yasalardan çok ahlakla, insanın insan olarak sahip olması gereken değerlerle ilgilidir... Günümüz Türkiye’sinde basına ve bütünüyle medyaya baktığımızda ise, basın ahlak yasası ilkelerinin ötesinde en temel insanlık ilkelerinin; ahlak, vicdan, insaf, doğruluk, dürüstlük değerlerinin çiğnenerek paspasa, paçavraya dönüştürülmüş olduğunu görüyoruz... Böylece de “basın” kavramıyla birlikte düşünmeye alıştığımız “ahlak” kavramı, yerini giderek daha da paçavralaşan, yerlerde sürünen, tiksindirici bir ahlaksızlığa bırakmış oluyor... A ‘BENİMLE MEZARA GİDECEK’ DEMİŞTİ “Emuhtıra” olarak tarihe geçen 27 Nisan 2007’de Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinden yayımlanan açıklama, Türkiye siyasetinin yakın tarihini etkiledi. Ahmet Necdet Sezer’in emekliye ayrılmasından sonra AKP’nin Cumhurbaşkanı adayı olarak Abdullah Gül’ü belirlemesine ordudan itiraz geldi. 27 Nisan 2007’de Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinden laiklik ve irticai faaliyetlerle mücadele vurgulu sert bir açıklama yapıldı. Açıklamada özetle “Son günlerde, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. Türk Silahlı Kuvvetleri, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir” denilmişti. Bu bildirinin ardından dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan ile Büyükanıt, 4 Mayıs 2007 tarihinde Dolmabahçe’de özel bir görüşme yaptı. Erdoğan, bu görüşmenin ardından yaptığı açıklamada “Benimle mezara gidecek” demişti. B ‘Gündem değiştiriyor’ Dolmabahçe görüşmesi nedeniyle geçmişte Yaşar Büyükanıt’la davalık olan CHP Mersin Milletvekili Fikri Sağlar, ifadeye çağrılma için “Geç kalınmış bir olay. Ama danışıklı dövüş olduğu düşüncesindeyim” dedi. Büyükanıt’ın “Bu açıklamayı ben yazdım” dediğini, dönemin Başbakanı Erdoğan’ın 2007 erken seçim lerinde bunu kullanarak seçim propagandasını bunun üzerine kurduğunu anlatan Sağlak, “Bu sayede oylarını yüzde 49’a çıkardılar. Ancak daha sonra aynı Erdoğan, bu bildiri için muhtıra değil Büyükanıt’ın kişisel düşünceleri dedi. Başbakan, toplumu aldatmıştı. Şimdi tekrar ifadeye çağrılmanın zamanla ması manidar” dedi. Vurulan uçak nedeniyle Putin’in Türkiye’yi sıkıştırdığı söyleyen Sağlar, “Sıkışan Erdoğan, kaçış arıyor, gündemi değiştirecek konular arıyor. Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanması, Tahir Elçi’nin öldürülmesi, Büyükanıt’ın ifadeye çağrılması ile topluma mesaj veriliyor” dedi. l ANKARA Faili meçhul davasında mahkemeden utandıran ‘beraat’ gerekçesi: Şüphelendik ama... rın beraatına karar veren mahkeme 1061 sayfalık bir gerekçeli karar kaleme aldı. l ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR!: Gerekçede sanıkların iddia edilen suçları işledikleri yönünde mahkemede de şüphe oluştuğu belirtildi, ancak bu şüphenin sanıklar aleyhine sonuç doğuramayacağı savunuldu. Kararda şöyle denildi: “Dosyada mahkememiz nezdinde de şüphe oluşturan hususlar vardır. Lakin mahkemelerin görevi sadece şüpheye dayalı işlem yapmak değildir. Bu tanık beyanları olay tarihlerinden yaklaşık 15 yıl sonra alınmıştır. Mahkememiz dosyada şüphe olduğunu düşünmektedir. Fakat kararımızın içeriğinde de belirtildiği gibi hukukun en temel ilkesi ‘şüpheden sanık yararlanır’ prensibidir. Hiç bir mahkeme vereceği kararda bu ilkeyi göz ardı edemez.” l ‘BEYAZ TOROS’ SAVUNMASI: Gerekçede, tanıkların sanıklara ait olduğunu belirttikleri “beyaz Toros” marka aracın suçun delili olamayacağı şu gerekçelerle savunuldu: “Ülkemizde otomobillerde en çok kullanılan rengin beyaz olduğu yolunda istatistik mevcuttur. Ayrıca suç tarihi itibarıyla ülkemizde ve özellikle kırsal bölgede en çok kullanılan araç da ifadelerde bahsi geçen araçtır. Bu araçlar, terör grupları tarafından anti propaganda için kullanılabileceği gibi, kendisine devlet görevlisi süsü veren suç işlemeyi amaç edinen kişiler tarafından kullanılabilecektir. Dosyada Hüsnü Çetin isimli şahsın beyaz Toros marka araç kullanarak gasp suçu işlediğine dair bilgiler vardır. Bu olay da beyaz Toros marka araçların meşru veya gayri meşru amaçlar ve işler için kullanıldığının bariz göstergelerinden birisidir.” l GİZLİ TANIKLAR: Davanın gizli tanıklarla, tanıkların anlatımları doğrultusunda açıldığını ancak davanın çeşitli aşamalarında ifadeler arasında çelişki bulunduğunu savundu. Gerekçeli kararda gizli tanık ve tanıklara yönelik dosyaya konulan tehdit mektupları ise tartışılmadı. Tahir Elçi, öldürülmeden önce Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bu kararını Yargıtay’a taşımak için çalışıyordu. skişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Diyarbakır’da öldürülen Baro Başkanı Tahir Elçi’nin uzun uğraşlarıyla açılan ve Elçi’nin müdahil avukat olarak yer aldığı JİTEM (Temizöz) davasında verdiği beraat kararının tartışma yaratacak gerekçelerini açıkladı. Mahkeme, sanıkların çete kurarak 21 kişiyi öldürdüklerine ilişkin “şüpheleri” olduğunu ancak şüpheden saKEMAL nık yararlanır ilkesi geGÖKTAŞ reği beraat kararı verdiğini bildirdi. Cizre’de işlenen faili meçhul cinayetlerle ilgili açılan davada dönemin İlçe Jandarma Komutanı Cemal Temizöz ve korucular dahil bütün sanıkla E Yargıtay’a taşıyacaktı ELÇİ, ‘KAOS İÇİN EN İYİ HEDEFİM’ DEMİŞTİ iyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin hem ortağı, hem aile avukatı, hem de en yakın arkadaşı olan avukat Neşet Girasun, suikasttan 10 gün önce Elçi’ye koruma tahsis edilmesini önerdiğini belirterek, “10 gün önce bu konuyu konuşurken ‘Türkiye bir karanlık tünelin içerisine doğru hızla yol alıyor. Girasun Bir kaos ortamı var. Bu toplumsal barışı daha da bozmak isteyenler, dinamitlemek isteyenler için, karanlık güçler için en iyi hedeflerden biri benim’ demişti. Tahir Elçi bu şeyi görüyordu, aslında hissetmişti. Vefatından 10 gün önce. Hatta Hrant Dink ile bir şeyle kurmuştu, yani hem başlangıç boyutu hem gelişme boyutu hem de sonunun da ona benzeyebileceğini ifade etmişti” diye konuştu. l DHA Bağımsız ekip istendi Diyarbakır Barosu: Tahir Elçi soruşturması polisten alınmalı ahir Elçi bizce polistir” soruşturdedi. Özmen, masının başınbaro olarak tadan beri dosyaleplerini şöyle nın incelemesıraladı: “Şüpye açılmadığını helisinin poMAHMUT ORAL vurgulayan Dilis olduğu olayyarbakır Barolarda soruştursu Başkan Yarmanın yine podımcısı Ahmet Özmen, lisçe yürütülmesi, so“Hukuken alınmış bir ruşturmanın bağımsızgizlilik kararı olmadığı lığına ve tarafsızlığıhalde, adeta soruşturna gölge düşürmektemaya fiili gizlilik kodir. Bu nedenle, soruşnulmuştur. Kısmen ta turmanın polis teşkirafımıza verilen tutalatı dışında kurulacak nak ve belgelerden de bağımsız bir ekip tarasoruşturmanın etkifından yürütülmesinili bir şekilde yürütültalep ediyoruz.” mediği anlaşılmaktaAA tarafından yadır” dedi. Şüpheli olayımlanan haberde ise rak ifadesi alınan veya polis ve jandarma kriminal ekiplerinin TÜaçığa alınan hiçbir polis bulunmadığına dik BİTAK ile ortak çalıştıkat çeken Özmen, “Ba ğı belirtilerek, olayla ilro Başkanımızın katle gili ses ve görüntü analizi yapıldığı belirtildi. dilmesine yönelik salDİYARBAKIR dırının baş şüphelisi Dink ailesi: İddianame iade etme yetkisi yok gos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin kamu görevlileri hakkında hazırlanan ek iddianame, örgüt soruşturmaHrant Dink sının tamamlanmaması ve Reşat Altay, Engin Dinç ve Ahmet İlhan Güler hakkında iddianame düzenlenmesine yeterli irtibat ve delil bulunmadığı gerekçesiyle soruşturma savcılığına iade edilmişti. Dink ailesi adına avukat Hakan Bakırcıoğlu, iddianame iade kararının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe sundu. Avukat Bakırcıoğlu, başsavcılığın soruşturma savcısı tarafından düzenlenen iddianameyi iade etme yetkisinin bulunmadığı, iade yetkisinin mahkemelere ait olduğunu kaydetti. Dilekçede, “Reşat Altay, Engin Dinç ve Ahmet İlhan Güler hakkında ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘resmi belgede sahtecilik’, ‘resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek’, ‘suç işlemek amacıyla kurulan örgüte yardım’ suçlarından iddianame düzenlenmesini zorunlu kılan çok sayıda delil, belge ve ifade vardır. Bu nedenlerle iddianamenin iadesi kararı yasalara ve soruşturma dosyasındaki delil durumuna aykırı ve ciddi şekilde hatalı bir karardır” denildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet A T D Deliller mevcut Diyarbakır Barosu üyesi avukatlar dün adliye önünde yaptıkları eylemle Tahir Elçi’nin öldürülmesiyle ilgili soruşturmada 1 haftada hiçbir ilerleme kaydedilmemesini protesto etti. Eyleme Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi de katıldı. Eylem sırasında ayakta durmakta zorlanan Türkan Elçi, sık sık eşinin fotoğraflarına bakıp daldı. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear