20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 5 Aralık 2015 haber EDİTÖR: CAN DOKER 14 IPI’dan cevap mektubu ünyanın en köklü basın özgürlüğü örgütlerinden, 120 ülkeden seçkin gazetecilerin üye olduğu Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Can Dündar ve Erdem Gül’e açık mektupla cevap verdi. IPI İcra Direktörü Barbara Trionfi mektupta şunları yazdı: “Sizin ve Erdem Gül’ün tutuklanma kararını duyduğumuzda çok üzüldük. Bizimle beraber dünyanın her yerinden gazeteciler, basın ve ifade özgürlüğü savunucuları, endişelerimizi paylaşarak, yüzleşmekte olduğunuz bu utanç verici ve haksız suçlamaları hep birlikte, şiddetle reddetti. Bilmenizi isteriz ki, bizler sizin gazeteciliğinizi destekliyoruz ve tutukluluğunuzun son bulması için de elimizden geleni yapacağız. Basın özgürlüğünün böylesine acı verici bir baskıya maruz kaldığı bir ortamda, işinizde göstermiş olduğunuz cesur tutumunuza da ayrıca hayranlık duyduğumuzu belirtmek istiyoruz. Bunun yanı sıra, aleyhinizde yürütülen bu dava boyunca takınmış olduğunuz cesur tavrı da son derece takdir ediyoruz. Böylesine yüz kızartıcı suçlamaların hedefindeyken dahi, bunları şeref madalyası olarak görüp, suçlamaları da oldukça nazik ve mizahi bir üslupla karşıladınız. Gerçekleri ortaya çıkaran siz ve Türkiye’deki diğer bütün gazeteciler muazzam zorluklarla karşılaşıyorlar, fakat biliyoruz ki ‘gerçekler susturulamaz.’ Gazetecilerin mesleki görevleri gereği sahip oldukları haklar için savaşmaya ve halkın bilgi alma ve paylaşma hakkını savunmaya devam edeceğimize dair size söz veriyoruz. Ayrıca, çok vahim sonuçlarla karşılaşmanıza rağmen, bir gazeteci olarak bu hakları savunmanız ve ülkenize ve Türk halkına hizmet etmek için çalışmanız sebebiyle de, size çok teşekkür ediyoruz. Özgürlüğünüze kavuştuğunuz gün ile birlikte, gazetecilerin taciz, tehdit ya da haksız yasal işlem görme korkusunun olmadığı bir Türkiye görmeyi de dört gözle bekliyoruz.” IPI, Dündar ve Gül’ün tutuklanmasından kısa süre sonra yaptığı ilk açıklamada, “Bugün gazetecilik tutuklandı” demişti. ‘Utanç verici’ D Daktiloya yasak! CHP’li Çam ve Çelebi’nin getirdiği daktiloya cezaevi yönetimi izin vermedi. Çam, “1930’larda Nâzım Hikmet cezaevinde daktilo kullanırken 2015 Türkiye’sinde buna izin verilmiyor” dedi İT TIR’ları haberi nedeniyle 9 gündür Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Can Dündar ve Erdem Gül’ü dün CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu’nun yanısıra milletvekilleri Musa Çam, Hilmi Yarayıcı, Utku Çakırözer ve eski İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi ziyaret etti. Ziyaretin ardından konuşan İzmir Milletvekili Musa Çam, Can Dündar ve Erdem Gül’ün yanı sıra Nokta dergisi çalışanlarını da ALİ ziyaret ettiklerini söyledi. AÇAR Dündar’a verilmek üzere cezaevine daktilo getirdiklerini, ancak cezaevi yönetiminin yasak olduğu gerekçesiyle içeri almadığını söyleyen Çam, “Can Dündar’a verilmek üzere cezaevine daktilo getirdik. Ancak cezaevi yönetimi yasak olduğu gerekçesiyle içeriye alamayacaklarını ve Dündar’a veremeyeceklerini söyledi. 1930’larda Nâzım Hikmet’in, 1970’lerde Deniz Gezmiş ve 1980’lerde Bülent Ecevit’in cezaevinde daktilo kullandığı bir Türkiye’den şimdi daktiloların cezaevine sokulmadığı bir Türkiye’deyiz. İnsanların düşüncelerine ve ellerine kelepçe vurulmak isteniyor. Bu kararı kınıyoruz ve Meclis gündemine getireceğiz. Türkiye, özgürlükler ve demokrasi bakımından 1930’lardan çok daha geri vaziyette” dedi. 9 GÜNDÜR TUTUKLU BULUNAN DÜNDAR VE GÜL’E GÖNDERİLEN HEDİYEYE İZİN ÇIKMADI M CEZAEVİNDEN MEKTUP VAR: Elimizden geleni yapacağız Çelebi: Bizim bile daktilomuz vardı Cumhuriyet çalışanlarına “Moralleri yüksek tutun” diyen Çelebi ve Çam, hediye etmek istedikleri fakat ‘yasak’ sebebiyle izin verilmeyen daktiloyu anlattı. Daktiloyu 50 yıl Levent Muhtarlığı yapan Muzaffer Türk’ün yolladığını söyleyen Çelebi, “Bizim idamla yargılandığımız davalarda bile daktilomuz vardı” dedi. diye konuştu. Daktilo yasağının faşist 12 Eylül askeri darbesinde bile olmadığını kaydeden Çelebi şunları söyledi: “Ben 12 Eylül döneminde 4 yıl cezaevinde kaldım. O zaman askeri diktatörlük vardı ve buna rağmen elimizde daktiloyla savunmalarımızı hazırlayabiliyorduk. Askeri darbe konusunda sürekli ahkâm kesenler, bugün kendi koydukları yöntemleriyle insanların temel haklarını kullanmasına izin vermiyorlar. Burada çok kötü koşullarda Can Dündar ve Erdem Gül, kendilerini ziyeret eden Hilmi Yarayıcı ile birlikte dışarıda kendilerine destek olanlara mektup gönderdi. Can Dündar gönderdiği mektupta, “Sevgili dostlar; Başbakan son 1 haftada tam 5 kez tutuksuz yargılanmamız gerektiğini söyledi. Bu ısrarlara daha fazla dayanamayacağız. Bu aralar çıkmayı düşünüyoruz. Destek olan, mektup yazan, haber yollayan tüm dostlara selam olsun” dedi. Erdem Gül de gönderdiği mektupta “Bu iyi ülkenin çileli ve iyi tüm insanlarına; Hapiste ya da değil hepimiz adaleti, iyiliği ve haklılığı arıyoruz. Bu ülke adaleti, iyiliği ve hakkının verilmesine layık, bunu hak etmiş bir ülke. Şimdi biz bu arayışta tutuklanıp tecrit edildiğimiz için bir miktar devre dışı kalmış durumdayız. Ama kalbimiz ve düşüncemiz hep bu arayışla dolu. Umutsuzluğun zamanı değil. Mutlu olmak için elde o kadar yeterli malzeme olmadığını biliyorum. Ama umutsuz asla, tersine umutlu olmanın tam zamanı. Herkese dostça selamlar” ifadelerini kullandı. yıcı ise Dündar ve Gül’ü gayet moralli bulduğunu söyledi. Tutuklu bulunan gazetecilerin hukuki çerçevede değil, Cumhurbaşkanı’nın isteğine göre savcı ve hakimler tarafından tutuklandığını kaydeden Yarayıcı, “Cumhurbaşkanı bunları rahat bırakmam demişti ve gereğini yaptı. Şu an yargılanan Can Dündar ve Erdem Gül değil. Yargılanan hukuk, demokrasi, bağımsızlık ve gazetecilik. Bu yanlıştan bir an önce dönülmeli ve gereği yerine getirilmeli. Biz CHP olarak burada olmaya devam edeceğiz” dedi. Bu aralar çıkmayı düşünüyoruz Gerçekler susturulamaz ‘İnfazları başlamış!’ Süleyman Çelebi ise tutuklu bulunan 4 gazetecinin de Türkiye’nin geleceğinden kaygıları olduğunu söyledi. Can Dündar ve Erdem Gül’ün kendi yaşanmışlıklarından ziyade Türkiye’nin geleceğinden kaygıları olduğunu anlatan Çelebi, “Türkiye’nin karanlığa gitmesinden kaygıları var. Yeni bir sayfanın açılması konusunda bütün muhalefet partilerine tarihsel bir sorumluluk düşüyor. Hukukun uygulandığı bir sürece ihtiyaç var” ‘Yargılanan gazetecilik’ kalıyorlar. Adeta tutuklu değil infazları başlamış durumda. 12 Eylül’de dahi tek kişilik hücreler yoktu. Bugün onların yaşanıyor olması Türkiye’deki hukukun geldiği noktanın sonucu. Maalesef Türkiye’de hukukun olmadığı ve padişahın ağzından çıkan cümlelerin uygulandığı bir süreci yaşıyoruz. Tabi bizde bütün bu süreci seyredip, ağıt yakmayacağız. Tüm solcu, devrimci, sosyalist, demokratlara görev düşüyor. Toplumsal örgütlülükle bunun üstesinden geleceğiz.” CHP Hatay Milletvekili Hilmi Yara CNN TÜRK’TE YAYIMLANAN ‘NE OLUYOR’ PROGRAMINA KATILAN AKIN ATALAY: Suçu ifşa etmek görevimiz a d ’ a y n a m l A i m e l y e k e dest Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Atalay, “Gazetecilik için ‘bekçi köpeği’ ifadesi kullanılır. Ama bu iktidarın değil, demokrasinin bekçi köpeğidir” dedi umhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, CNN Türk’te Şirin Payzın’ın sunduğu ‘‘Ne Oluyor’’ programında gazetecilerin tutuklanmasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Atalay, bir istihbarat kuruluşunun bir ülkeye silah taşımak gibi bir görevi olmadığına dikkat çekerek, “Bu nedenle bu devlet sırrı değildir. Bu suçtur. Suçu ifşa etmek de gazetecinin görevidir. Gazetecilik için ‘bekçi köpeği’ ifadesi kullanılır ama bu iktidarın değil demokrasinin bekçi köpeğidir” dedi. MİT TIR’ları haberi ve gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklanan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcimiz Erdem Gül’ün konu edildiği programda konuşan gazetemiz İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Dündar hakkında savcılığa sunduğu suç duyurusu dilekçesinin 3 yerinde haberle ilgili “gerçek dışı haber” ifadesinin kullandığını anımsatarak, “Madem bu gerçek dışı bir haber, bu iki gazeteci neden devlet sırrını ifşa etmekle suçlanıyor” diye sordu. Atalay, “Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış. Bakın bu haber 29 Mayıs 2015 tarihinde yayımlandı. Ben bu dosyaya vakıfım. Bununla ilgili ocak ayında Meclis’e soru önergesi verildi. Resmi olarak Meclis’e, bu TIR’larda silah taşınıyordu’ diye soru önergesi verildi. Başka gazetelerde bu fotoğraflar yayınlandı. Olay şu: Cumhuriyet gazetesi 91 yıllık bir gazete.. Burada yayımlanınca etkili oldu” ifadelerini kullandı. Atalay, “TIR’ların içerisinde silah olduğunu nereden biliyorsunuz” diye soran konuşmacılara, “Eğer bu silah değilse, bu görüntüler sahte ise, montaj ise, o zaman nasıl olur da devlet sırrını ifşa etmekten tutuklarsınız? En fazla yapacağınız iş, ‘yalan haber C Zeyrek’ten Gül karikatürü Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek, CNN Türk’te birlikte katıldıkları bir programda gazetemizin Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün karikatürünü çizmişti. Cumhuriyet Gazetesi Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün tutuklanması Köln’de, Alman devlet televizyonu WDR binası önünde protesto edildi. Birleşik Haziran Hareketi’nin organize ettiği gösterideki açıklamada, Türkiye’de toplumsal muhalefet ve basın tamamen susturulmadan, tüm demokratik güçlerin birlikte mücadele etmesi gerektiğinin altı çizildi.Gösteride, üzerinde Almanca, “Can Dündar ve Erdem Gül’ü serbest bırakın! Türkiye’de basına özgürlük!” yazan pankart açıldı. Göstericiler, basının susturulmasını ağızlarını bantlayarak sembolize etti. Akın Atalay bu’ dersiniz, yalan haberin bir yaptırımı varsa, onu uygularsınız” diye yanıt verdi. ‘Kargalar bile gülmez’ Penguen’den kapak Mizah dergisi Penguen, bu haftaki sayısının kapağına MİT TIR’ları haberi nedeniyle tutuklanan gazetemiz genel yayın yönetmeni Can Dündar ve Ankara temsilcisi Erdem Gül’ü taşıdı. Kapaktaki karikatürde Dündar, Erdem’e “Gazetecilikten tutuklanmadığınız iddia ediliyor” diye soruyor. Gül, “Lan bi dur” diye yanıt veriyor. İlerici Kadınlar Derneği’nden ziyaret İlerici Kadınlar Derneği’nden Aysel Tekerek, Birsen Sunter ve Berçem Göktürk, Dilek Dündar’ı Can Dündar’ın odasında ziyaret ederek desteklerini iletti. Atalay, “Cumhuriyet cemaatle ittifak yaptı” şeklindeki iddialara ise sert cevap verdi. Gazetenin sorumlu müdürüne cemaat ile ilgili yaptığı haberler nedeniyle dava açıldığını da anımsatan Atalay, “O zaman cemaate ‘yardım edin, bunları koruyup kollayın’ diyen hükümet ve iktidar çevreleri, cemaati ifşa etmiş, bunların zulmüne uğramış Cumhuriyet gazetesini ve yazarlarını cemaate bilerek ve isteyerek yardım etmekle suçluyorlar. Buna kargalar bile gülmez, kusura bakmayın” dedi. Programın sonunda Voltaire’in ‘‘Hükümetler hatalıyken haklı olmak çok tehlikelidir’’ sözlerini anımsatan Atalay, “Can ve Erdem’in yaşadığı budur. Gazetedeki arkadaşlarımız, ailesi, dostları, hepimiz onları çok özledik. Onlarla gurur duyuyoruz. Onların masumiyetlerinden, duruşlarından, gazeteciliğinden kimsenin kuşkusu olmadığını görüyoruz. Onların bir an önce aramızda olmalarını diliyoruz” diye konuştu. l Haber Merkezi C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear