Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 4 OCAK 2015 PAZAR cumtv@cumhuriyet.com.tr 12 TELEVİZYON Baskıları kabul etmek mümkün değil Kimine göre 90’lı yılların belleklerimize kazıdığı “Süper Baba” dizisinin Celal karakteri, kimisine göre “Deli Yürek”in Bazo’su, “Kurtlar Vadisi”nin Aslan Bey’i, kimi için Halit Ziya Uşaklıgil’in romanından günümüze uyarlanan “Aşkı Memnu”nun Adnan Ziyagil’i; Selçuk Yöntem. Hepsinde de oynadığı karaktere kendinden bir şeyler katarak ustaca can vermeyi bilmiş. Özünde tiyatrocu olan ve Ankara Devlet KonDemokrasinin kadınlı ve erkekli servatuvarı’ndayken TRT’nin tek sosyal hayatta en büyük paylaşım kanal, televizyonun da haliyle siyahbeyaz olduğu, 70’lerin sonlaolduğunu söyleyen Selçuk, rında “Atlı Karınca” adlı diziy“Demokrasi çok geniş bir kavramdır. le ekranlara merhaba diyen usta oyuncuyla, tiyatronun önemini, Bir anda her şey değişebilir. Seçimler dizi sektörünün sorunlarını, gedeğiştirir, yaşamın cilveleri de rek televizyon ve gerekse sanatın değiştirebilir. O yüzden hiçbir şey birçok dalına uygulanan baskılasonsuza kadar gitmez. Hayata umutla rı konuştuk. bakmak lazım.” dedi Kim “Milyoner Olmak İster”le, Kenan Işık’ın koltuğunu emanet aldınız ve “Işık iyileşince koltuğu bırakırım” diyerek bu anınırlık oyunculukta programda yerinizi aldınız. Buönemli değil nu yapmaktaki asıl amacınız, bir Tiyatrodan televizyon dizilerinevi dostluğun değerlerine sane geçen nice oyuncu yıllar sonra hip çıkma konusunda, televizyon tanınıyor ya da maddi olarak radünyasına ve topluma mesaj verhata kavuşuyor. Elbette tanınırlık mek olabilir mi? bir ölçüt değil. Ancak Türkiye’de İlk etapta Sevgili Kenan’ın ratiyatrocuların değeri, ekranlarda hatsızlığından dolayı çok güzel bir tanınınca mı daha iyi biliniyor? dayanışma oldu. Bütün sanatçılar Tanınmak elbette önemli bir kavsırayla yarışmayı sundular. Ben de ram değil benim için. Yapımcıo zaman başka bir yarışma progralar artık tiyatrocuların olmasını istimı sunuyordum ve ona rağmen onyorlar. Çünkü bir oyunculuk mesedan öncesinde de çok severek izlesi oldukça önemli. Tiyatro yapılediğim iki üç programdan biriydi. yorsunuz ve seyircinin oranına göFakat bu süreç geçip herkes progre tanınıyorsunuz. Dizi yapıyorsuramı sunduktan sonra böyle bir teknuz ve bir yandan milyonlara ulalif geldi. İlk önce biraz tuhaf oldum şıyorsunuz. Ancak burada amaç ilk ve pek yapmak istemedim. Ancak önce mesleğimizi iyi yapmak olmateklif getirenlerin çok gerçekçi söylı. Elbette oyuncu arkadaşlarımızla lemleri oldu. Çünkü ben yapmazkendi aramızdaki sohbetlerde “yılsam bir başkası yapacaktı. Kısmet larca şu kadar oyun oynadık. Bir meselesi bu... Görev bana düştü ve dizi yaptık ve herkes bizi tanıdı. severek de yapıyorum. Ama sizin de söylediğiniz gibi, “Kenan iyile Oyunculuğumuzda bu yönde değerlendirilmeye başlandı” diyoşir iyileşmez ben koltuğu ona bıruz. Tiyatroya giden insanlarda çok rakacağım” açıklamasını yaptım. önemli seyirci, oradaki tanınmada 70’li yıllarda tiyatroya başlaçok önemli. Zaten orada tanındığıdınız. Kendi kuşağınızın usta tiyatrocularından biri olarak, 80’li mız için esasında bizi dizilerde oynatıyorlar. yıllarda dizi sektörüne geçişiniz na kanalların sanat nasıl oldu? örgüsü yok Esasında ben Ankara Devlet Siz şiir seven, tiyatrocu, ayKonservatuvarı’ndayken 197879 dın ve entelektüel bir oyuncu olayılları arasında “Atlı Karınca” dirak, sanat programlarının az saye bir dizide oynadım. O zamanyıda olduğu televizyonlarda kalar TRT tek kanal, televizyon siyahbeyazdı. Ancak mesleğimizdeki idealizm bizi ekranlara bir süre ara vermeye itti. O zamanlar çok ciddiydi dünya. Çok daha saftı ve çok daha temizdi. İşte bu dönemde ara verdim ekrana ama ben ufak tefek diziler yapıyordum. Mesela yine 80’li yılların ortalarında “Ahmet’in Günlüğü” diye bir dizi vardı. Çok da bilimsel bir tavrı vardı bu dizinin. Bir psikolog vardı dizinin sonunda ve ailenin çocuklarıyla olan ilişkilerini inceliyordu. Sonra 90’lı yılların sonunda Türkiye’de çok sevilen biz dizi “Süper Baba” ki hâlâ yankıları sürüyor. Oradan bir teklif geldi benim İstanbul’daki serüvenimin ilk ayağı bu diziyle başladı. litenin de düştüğünü düşünüyor musunuz? Bizler televizyonda bir dizi furyası görüyoruz. Onun dışında sanat programlarının çok olduğu, bir senfoni orkestrasının konserlerinin olduğunu görmüyoruz. Hep ufak tefek olarak haber kanallarından geçiyor. Ana kanalların maalesef ki bir sanat örgüsü yok. Diziye ve öğlen programlarına dayalı bir akış var. Böyle bir ortamda kaliteyi tutturanlar da var ancak az sayıda. Bir daire içinde dönüyor sosyal yaşam. Ama siz ne sunarsanız karşıdan da onu görmeye razı olursunuz. Çember böyle oluşuyor. Selçuk Yöntem, dayatmacılığın sonsuza kadar süremeyeceğini söyledi Haberin Yok Ölüyorum Ezra adında bir dizi başladı. 2 hafta önce. Show’da. Haberiniz var mı? Üçüncü bölümü göremedi. Yayımdan kaldırıldı. Duydunuz mu? Roman Havası’na ne oldu peki? Biliyor musunuz? Cennet Mahallesi’nin bilmem kaçıncı kopyası bu kez işlemedi. Hani Türker İnanoğlu’nun her işi tutuyordu? Sektörün duayeni de artık reytinglere söz geçiremez oldu. Küçük Ağa ve Arka Sokaklar da seyirci kaybı yaşıyor. Reaksiyon’un bittiğini duyduk mu? Büyük paralar harcanmıştı. Gelişinden herkes bir şekilde haberdar oldu. Ya gidişinden? Drogba’nın gelişi, Muhteşem’di. Gidişi, Reaksiyon gibi oldu mesela. Peki ya, “Beyaz Karanfil” diye bir dizinin başlayıp bittiğini kaç kişi biliyor. Hani şu Kurtlar’dan ayrılan Abdülhey vardı ya, işte ondan yeni bir karakter yaratma girişimiydi. Tutmadı. Memati Kaçak’ta direniyor hâlâ. Ömrü uzun olur inşallah. Yine atv’de Üç Arkadaş diye bir dizi başlamıştı. Ünlü Yeşilçam klasiği, herkesi göz yaşlarına boğan kör kızın hikâyesini sevmedi mi seyirci? Akıbeti ne oldu bu güzelim dramanın? Urfalıyam Ezelden Kanal D’den sonra Star’da da tutunamadı. Oysa bu yılın en iyi dizilerinden biriydi. Huzur Sokağı’ndan sonra ikinci muhafazakâr deneme Diğer Yarım da bitti. Bu sezon dizi kıyımında atv ile Kanal D kıyasıya mücadele ediyorlar. Şeref Meselesi de biterse Kanal D birinci olacak. Az kaldı. Gün birinciliğini yakalayamıyor, lakin kıyımda birinci olacak. Kesin. Onlarca dizi biterken bir o kadar da yenisi başlıyor. Yenilerden Star’da, “Paramparça” ve “Kaderimin Yazıldığı Gün” başarılı bir grafik çiziyor. Hikâyelerinin kalitesi ve düzeyi tartışılsa da reytinglerde çok iyiler. Dizi sektörü gün birinciliğini yakalamak için hikâyeleri basitleştiriyor. Olabildiğince. Alabildiğince. Çocuk hikâyelerine bel bağladılar tümden. Kaderimin Yazıldığı Gün taşıyıcı annelikten ve bebeğin annesinin kim olduğu sorunsalından ekmek yiyor. Paramparça da doğum esnasında karıştırılan kızların 17 yıl sonra akıbetinin ne olacağı çatışmasından besleniyor. Senelerce evde bir çocuk büyütüyorsunuz. Seviyorsunuz kızınızı. Çok. Bir gün geliyor bu çocuğun kendi öz kızınız olmadığını öğreniyorsunuz. Ne yaparsınız? Önünüze 17 yıl sonra başka bir kız çocuğu getiriyorlar. “İşte asıl kızınız bu!” diyorlar. Sahi ne yaparsınız? Hangi kız sizin? Emek verdiğiniz mi? Yoksa 17 sene hiç görmediğiniz öz kızınız mı? İşte bu soru bir dizinin reyting yarışında önde gitmesi için yetiyor da artıyor bile. Paramparça reyting panellerini paramparça ediyor. Fox’ta, “Kocamın Ailesi” diye bir dizi var. Perşembeleri Kurtlar Vadisi’yle yarışıyor. Konusu ne mi? Ben bulamadım bir konu. Dizinin adını aldığı başrol oyuncusu kadın diziden ayrılıyor ama dizi kan kaybetmeden birinci veya ikinci olarak her hafta perşembe akşamlarını önde kapatıyor. Benim seyircimin bildiği bir şey var. Mutlaka. Yoksa izler mi bu diziyi? Yine Fox’ta her pazar birinci olan, O Hayat Benim’e ne demeli? Anneyle kızının saatlerce salya sümük ağlamalarına, bağırıp çağırmalarına nasıl prim veriyor ülkem insanı? Neden bu diziyi gün birincisi yapıyor? Bilemedim. Kiraz Mevsimi’ne veya Güzel Köylü’ye hiç girmeyeyim? İçinden çıkılmaz bir hal alacak yoksa. Bence siz, Güllerin Savaşı’nı kaçırmayın. Onu da izlemezseniz Kanal D’ye Kurtlar hâkim olacak. Sonunda. Sakın ha. Her şeye rağmen korkacak bir durum yok. 2015’te değişen bir şey olmayacak. Biz bu yıl da Duman’ın şarkısı gibi, “Haberin yok, ölüyorum” diye ağlamaya devam edeceğiz. Çabuk tüketiyoruz Sizin oynadığınız Aşkı Memnu dizisi, bilindiği gibi Halid Ziya Uşaklıgil’in romanının uyarlaması... Bir romanın diziye uyarlanması sizce ne kadar doğru? İyi değil tabii ki. İnternet her şeyi çok çabuk dejenere etti. Evet çok önemli bir buluş. Ancak giderek kendi içinde çok büyük bir deformasyona uğramış durumda. Elbette bilgiye çok çabuk ulaşabiliyorsunuz. Ancak ulaştığınız bilgiyi bir gün sonra unutuyorsunuz. Çünkü internette o bilgiyi özümseyebileceğiniz altyapısını elde edebilecek zamanınız yok. Ancak kitap okumakta bu böyle değil. Kitap okuduğunuz zaman neyin ne olduğunu baştan sona hayatın tüm etkenleriyle öğrenmeye başlıyorsunuz ve o beyninizde, yüreğinizde kalıcı olarak kalıyor. Kitap okumaktan, araştırmacılıktan ve belgeselci olmaktan vazgeçmiş durumdayız. Kolaycılığa kaçmış durumdayız. Herkes her şeyi çabuk elde edip çabuk tüketiyor. Bu hiç iyi bir şey değil. Sosyal medyayı çok rasyonel kullanmak gerekiyor. Bizler televizyona da mahkum olmuş durumdayız. Dozajını kaçırıyor insanoğlu her şeyin. Böylelikle insanın ruhundaki yaratıcılık da gidiyor... Eskisi gibi güzel şarkılar üretemiyoruz, güzel ve kaliteli romanlar yazılmıyor. Yaşamın pırıltıları yok oluyor. Mutsuz ve güvensizlik oluyor. Bence isanoğlu bu olaydan da bıkacak. Her şeyin el emeği göz nuru olduğu zamanlara dönecek. Tiyatro hiçbir zaman değerini kaybetmeyecek. Binbir meşakatle çekilen bir sinema filmi değerini kaybetmeyecek. T A Sadece televizyonlarda olmamakla birlikte, tiyatro, sinema, bale ya da sanatın birçok dalında bir dayatmacılık, bir baskıcılık atmosferi olduğunu düşünüyor musunuz? Baskıları kabul etmek mümkün değil. Bu hayata nereden baktığınıza bağlı. Bir başkasıyla dans etmesinin yanlış bir tarafını göremiyorum, kendi hayat görüşümde. Kendi hayatımıza nasıl baktığımıza bağlı. Baskıyı kabul etmek mümkün değil. Demokrasi, kadınlı ve erkekli sosyal hayatta en büyük paylaşımdır. Bunun da değişik yerleri ve noktaları vardır. Yarışma programında bir kadınla bir erkeğin bir araya gelmesinin ne mahsuru olabilir. Bunu kabul etmek mümkün değil. Benim dünya görüşüme çok ters olan şeyler bunlar. Çünkü sanatı biz bir tek kadın ya da bir tek erkek için yapmıyoruz. Biz insan için iş yapıyoruz. İnsanın insanla paylaşımını ortaya getirmeye çalışıyoruz. Ne sansür ne baskı kabul edilebilir gibi değil. Hayatın her döneminde böyle durumlar olur. Olmuştur, olacaktır da ama yaşamın gerçekliğinde hep böyle devam etmesi mümkün değildir. Böyle gidecek demek değildir. Demokrasi çok geniş bir kavramdır. Bir anda her şey değişebilir. Seçimler değiştirir, yaşamın cilveleri de değiştirebilir. O yüzden hiçbir şey sonsuza kadar gitmez. Hayata umutla bakmak lazım. Umutsuz baktığımız zaman hiçbir şeyin değişemeyeceğini anlarız ama umutla baktığımız zaman her şeyin değişeceğine inanabiliriz. Onun için kimse umudunu yitirmemeli... insan için yapıyoruz Sanatı Fotoğraf: KAAN SAĞANAK İnsan haklarına aykırı 10.00 Haftasonu Keyfi 11.00 Falan Filan 13.20 İki Kahve Arası 14.10 Yeşil Doğa 15.10 Burada Hayat Var 16.00 Top Gear 17.00 Ana Haber 19.00 Bozayının İzinde:Sarıkamış 21.00 Para Dedektifi 23.00 Falan Filan 00.15 Haber (0 212 413 56 00). 10.00 İyilik Sağlık 11.00 Her Açıdan 14.00 Güniçi Gelişmeler 15.00 Haber Bülteni 16.00 Sol Şerit 18.00 Yerel Gündem 19.00 Makbule 22.00 Bakan Bakana 24.00 Haber (0 312 236 64 25). 08.00 Haftasonu 11.30 Feryal Önel’le 1001 Çiçek 13.45 Belgesel 15.15 Gündem Müzakere 17.00 Mikrafon 18.30 Gamurç 20.45 Ne Yiyorsak Oyuz 22.00 Medya Atlası 23.00 Gün Sonu 23.45 Belgesel (0 212 437 87 37). C meselesi. Ona göre değerlendirilmesi lazım. Giderek bu daha da aşağıya düşecek. Şu anda reyting zaten sıkıntılı bir pozisyonda ilerliyor. Çoğunluğun menfaatı zedelenmeye başladığı zaman herhalde bunların yok olacağını düşünüyorum. Ama insan tabii ki sevdiği bir kadro, sevdiği bir yönetmen, sevdiği bir projeyle bir araya geldiği zaman yine dayanamayıp çalışmayı kabul ediyor. Ancak nereye kadar. Hep böyle süreceğini zannetmiyorum. Bu sorunun ivedilikle çözülmesi gerekir. Dizilerin kalitesini de süre sorunu düşürüyor. Siz ne kadar 120 dakika boyunca kaliteli bir dizi yapabilirsiniz. Uzun zamandır tartışılagelen dizilerdeki süre sorunu konusunda nasıl sıkıntılar yaşıyorsunuz? Elbette hepimiz yaşıyoruz. Yaptığın işi severek yapmaktan uzaklaşıyorsun ki bu çok olumsuz bir şey. Bu durumda severek yapmadığınız bir işten nasıl severek sonuç elde edebilirsiniz. Bir kere 17 ya da 18 saat çalışmak insanın doğasına aykırı. Bu kadar çok saat çalışmak insan haklarına aykırı bir olay. Bunun bir kere ivedilikle çözülmesi gerek. Sonra giderek insanlar ne olursa olsun ben bu güce sahip değilim. Birazdan yaşamak istiyorum noktasına gelecekler. Bu böyle devam edemez. Bir yerde bu deniz bitecek. Bizdeki pasta herhalde o kadar büyük ve keyifli ki bu giderek lüzumsuz bir hal almaya başladı. Ana bölüm yayınlanmadan önce özet yayınlıyor. O da gerçekten öbür bölüm gibi. Hal böyle olunca da bütün bir bölüm diziyle kapanıyor. Sorun ivedilikle çözülmeli Bu durum seyirciye nasıl yansıyor? İzleyici de bundan mutlu değil. O sırada kanal değiştiriyor ama gerekli reaksiyonu da göstermiyor. Bunlar hep etki tepki İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni İcra Kurulu Başkanı Utku Çakırözer Akın Atalay Genel Yayın Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürü Cumhuriyet Reklam Genel Müdürü Ayşe Yıldırım Başlangıç Özlem Ayden Şalt Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya Dış Haberler: Ceyda Karan Ekonomi: Olcay Büyüktaş Kültür: Celâl Üster Spor: Arif Kızılyalın Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi Erdem Gül Ahmet Rasim Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 Reklam Genel Müd. Yrd: Nazende Körükçü Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No:44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Faks: (0212) 251 98 68 Rezervasyon: (0212) 343 72 74 Faks: (0212) 343 72 53 08.00 Haftasonu Sabahı 11.40 Kısa Film Ustaları 13.15 Sportürk 16.00 Haberler 16.20 Skala 18.00 Haftasonu Akşam Raporu 19.30 Spor Bültenleri 20.00 Enine Boyuna 23.30 Öteki Gündem 02.00 Haber (0 212 313 60 00). 09.15 Canım Doktor 11.15 Lezzet Avcısı: Fransa 12.00 Haber Bülteni 12.15 Tadı Damağımda 13.00 Haber Bülteni 14.15 Makam Farkı 15.00 Haber Bülteni 16.00 Haber Bülteni 16.25 Güzel Hayat 18.10 Yüzde Yüz Futbol 19.00 Haber Bülteni 19.15 2014 Dünya Kupası 19.45 Yüzde Yüz Futbol 20.00 Ana Haber Bülteni 20.55 YüzdeYüz Futbol 22.00 Haber Bülteni 22.15 Müze Ziyaretçisi. 23.00 Belgesel: Gurbet Pastası (0 212 335 00 00). 06.30 Akasya Durağı 09.00 Bkm Mutfak Çok Güzel Hareketler Bunlar 11.15 Yabancı Film: Hababam Sınıfı 3.5 13.15 Yabancı Film: Maskeli Beşler Irak 15.30 Şeref Meselesi 16.00 Ben Bilmem Eşim Bilir 19.00 Haber Bülteni 20.00 Şeref Meselesi 23.30 Film: Dehşetin Gözleri 01.15 Film: Örümcek Adam 2 (0 212 478 00 88). 08.30 Yerli Film: Ayşecikle Ömercik 09.45 Film: Beyoğlu Güzeli 12.45 Yerli Film: Ne Olacak Şimdi 13.45 Evdeki Mutluluk 14.30 Güzel Köylü 18.30 Ana Haber Bülteni 19.15 Star Life 20.30 Film: Geçit Yok 22.30 Gönül İşleri 00.30 Film: Geçit Yok 04.30 Yerli Film: Ayşecik ile Ömercik (0 212 413 50 00). 08.30 Çizgi Film: Ayı Kardeşler 09.00 Çizgi Film: Pepee 10.00 Pazar Sürprizi 13.00 Ev Kuşu 14.00 Lezzet Haritası 15.15 Yabancı Film: Don Kişot 17.00 Yerli Film: Nereden Çıktı Bu Velet 19.00 Ana Haber Bülteni 20.00 Yabancı Film: Shrek 3 22.00 Yabancı Film: M.Ö. 10.000 24.00 Yerli Film: Nereden Çıktı Bu Velet 02.00 Pazar Sürprizi (0 212 313 60 00). İzmir Temsilcisi Web Koordinatörü Serdar Kızık Oğuz Güven Halit Ziya Bulvarı editor@cumhuriyet.com.tr 1352 S. 2/3 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 guray@cumhuriyet.com.tr Okur Temsilcisi: Güray Öz 07.30 Çalar Saat 10.00 Kiraz Mevsimi 13.00 Bir Erkek Bir Kadın 2 Çocuk 15.00 Dizi: Karagül 17.30 Kelime Oyunu 19.00 Ana Haber 20.15 Dizi: O Hayat Benim 23.45 1 Erkek 1 Kadın 2 Çocuk 01.45 Yabancı Film: Yaratık 03.45 Bir Erkek Bir Kadın 2 Çocuk 05.00 Dizi: Çocuklar Duymasın (0 212 414 90 00). Adanalı 13.40 Dizi: Alemin Kıralı 16.55 Yabancı Film: K911 18.45 Ana Haber 20.00 Film: Su Dünyası 22.45 Kim Milyoner Olmak İster 23.50 Ankara’nın Dikmeni 02.35 Dizi: Aliya 03.40 Dizi: Hayat Devam Ediyor (0 212 354 30 00). 10.00 Nihat Hatipoğlu ile Kuran ve Sünnet 11.20 Dizi TV 12.20 Dizi: 10.00 Dizi: Hot in Clevelnd 11.00 Dizi: The Musketeers 14.00 Dizi: The Big Bang Theory 15.00 Dizi: Hot in Clevelnd 16.00 Konser: Robbie William 17.00 Dizi: Murder in The First 18.00 Dizi: Forever 19.00 Dizi: Fargo 20.00 David Blaine 21.00 Dizi: The Flash 22.00 Dizi: Mad Men 23.00 Dizi: Hannibal 00.00 Dizi: South Park (0 212 330 01 01). Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Utku Çakırözer (Bşk. Yrd.), Cüneyt Arcayürek, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. 4 OCAK 2015 PAZAR İmsak: 5.35 Güneş: 7.21 Öğle: 12.19 İkindi: 14.41 Akşam: 16.59 Yatsı: 18.232 C M Y B