25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 EYLÜL 2014 SALI 4 HABERLER Danıştay üyeleri Taci Bayhan ve Şaban Işık, HSYK’nin yeni üyeleri oldu Yargı Sil Baştan Dün HSYK seçimlerinin ikinci ayağı idari yargıda yapıldı. Bilindiği gibi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 12 Eylül 2010 referandumu ile yeniden biçimlendirilmiş bulunuyor. Bu biçimlendirmede, hükümet ile cemaat diye adlandırılan Fethullah Gülen örgütü birlikte hareket etmişlerdi. Tayyip Erdoğan ile Fethullah Gülen’in aralarının açılmasından sonra, hükümetin bir numaralı gündemi “yargıdaki paralel yapıyı temizleme” olunca HSYK seçimleri büyük önem kazandı. Bu seçimler üç aşamada yapılıyor. Birinci aşama Yargıtay’da yapıldı ve üç üyeliğin hiçbirini hükümet yanlısı adaylar kazanamadı. Dün yapılan ikinci aşama seçimde de Danıştay canibinden iki üye seçildi. 12 Ekim’de 13 bin hâkim ve savcının katılımıyla yapılacak üçüncü turda 10 üye seçilecek. Hükümet bu seçimde en aşağı 5 yandaşının kazanmasını bekliyor ki, 22 kişilik bu kritik kurulun, dolayısıyla yargının denetimini elinde tutsun. Beş üye hükümete yetiyor. Çünkü Adalet Bakanı ve müsteşarı kurumun üyeleri. Bunlara bir de Adalet Akademisi’nden gelen bir üyenin yanı sıra Cumhurbaşkanı’nın seçtiği 4 üyeyi katınca ediyor 7. Geriye karar nisabı için kalıyor 5 üye. HHH Bu üyelikler için kopan bu fırtınada; üç grup yarışıyor: Hükümete yakınlığıyla bilinen Yargıda Birlik Platformu. Yargıçlar Sendikası ile Yarsav’ın oluşturdukları cephe ve nihayet çeşitli eğilimlerden olan, bu arada cemaate yakınlığıyla bilinen isimlerin de yer aldığı “bağımsızlar”... Tabii HSYK’ye egemen olma hususunda, en şanslı hükümet cephesi. Çünkü yukarıda da belirttiğim gibi, zaten şimdiden 22 üyenin 7’sini elde etmiş durumda. Beş üye daha kazandı mı, HSYK’nin denetimi tümüyle hükümetin eline geçti demektir. Güçlü hükümet cephesinin amacı bağımsız yargı değil, amaç şu: Ona buna kimseye değil, ama yalnız bize bağımlı yargı. Hükümet bu amaca ulaşmak için elinden geleni yapıyor. Yüksek yargıçların, müfettişlerin önemli bir bölümünü seçim kampanyası için seferber ediyor. Bu arada yargı mensupları fişlenmiş. Gözdağı vermeler, tehditler, korkutmalar gırla... Seçimlere yönelik olarak, seçim rüşvetleri de hazırlanmış: 1115 liralık maaş zammı. Yarsav ve Yargıçlar Sendikası grubu mensupları, maaş zammının özellikle mesleğe yeni başlayanlar için gerekli olmakla birlikte, kamuoyunda olumsuz bir izlenim yarattığı, seçim rüşveti olarak algılandığını vurguluyorlar. HHH Seçimlerin, sonuçları ne olursa olsun, yargının sorunlarına çözüm getirmeyeceği açık. HSYK konusunda çözüm, kurumun yapısının yeniden düzenlenmesi, Adalet Bakanı ve Müsteşarı’nın doğal üyeliklerine son verilmesi. Ayrıca kurumun, 1961 Anayasası’nda olduğu gibi hâkimler ve savcılar için iki ayrı kurul haline getirilmesi, sekretaryasının Adalet Bakanlığı’nın sultasından kurtarılması gerekli. Ayrıca, hâkim ve savcı adaylarının saptanması sırasında uygulanan ve skandal boyutuna varmış kayırma öyküleri ayyuka çıkan mülakat yönteminin bırakılması, Adalet Bakanlığı kadrolarının hâkim ve savcı adaylarının oluşturulmasındaki etkilerinin ortadan kaldırılması gerekiyor. HSYK seçimleri ise bunların hiçbirini sağlamaya yönelik olmadığı gibi, adaylar hakkındaki suçlamaların, seçim rüşveti olarak görülmüş olan maaş zammı vaadinin de etkisiyle, yargının daha da itibar yitirmesine yol açmaktadır. Yargının bağımsızlığı ve adil yargı insanca düzenin ön şartı. Ama bu da yetmiyor. Yargı, gerçekten bağımsız ve adil olsa bile, yargının bağımsız ve adil olduğu algısının kamuoyunda yer etmiş olması da bir o kadar önemli. Bunun sağlanabilmesi için yargının her şeyiyle yeniden ele alınması ve sil baştan, tepeden tırnağa yeniden oluşturulması şart. Hükümet yine ‘sıfır’ çekti ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Yargıtay’ın ardından Danıştay’da yapılan HSYK üye seçimlerini de hükümet kaybetti. Danıştay’da iki asıl üyelik için yapılan seçimleri sosyal demokrat kökenli Taci Bayhan ile cemaate yakın olduğu iddia edilen Şaban Işık kazandı. Bu sonuçla iktidar, yüksek yargıda HSYK’ye 5 asıl üyelik için yapılan seçimlerde “sıfır” çekmiş oldu. 17 Aralık operasyonu sonrası HSYK üye seçimlerini “ölüm kalım” savaşına çeviren iktidar, bu kapsamda yapılan ikinci seçimden de eli boş döndü. Danıştay Büyük Genel Kurulu, dün HSYK’ye iki asıl, iki yedek üye seçmek için sandık başına gitti. 7 kişinin aday olduğu seçim öncesi mevcut HSYK üyesi Ziya Özcan son anda yarıştan çekildi. Yarış, üç grubun adayları arasında geçti. Danıştay’da sosyal demokrat kökenli üyeler, Taci Bayhan ve Gürsel Mekik’i; hükümet Emin Sınmaz ve Mustafa Gökçek’i; cemaate yakın grup ise Şaban Işık ve Hasan Turgut’u destekledi. Danıştay üyelerinin yaptığı seçim sonucunda 13. Daire Üyesi Taci Bayhan 83, İdari Dava Daireleri Kurulu Üyesi Şaban Işık 78 oy alarak HSYK’nin asıl üyeleri oldu. 12. Daire Üyesi Hasan Turgut 67, 6. Daire Üyesi Emin Sınmaz ise 65 oyla HSYK yedek üyesi oldu. Diğer adaylar İdari Dava Daireleri Kurulu Üyeleri Mustafa Gökçek 50 ve Gürsel Mekik 20 oyda kaldı. Bu sonuçla yarışı sosyal demokrat ve cemaate yakın üyeler kazanmış olurken, hükümet sadece bir yedek üyelik alabildi. Danıştay’da en çok oyu alarak HSYK üyesi seçilen Bayhan, 23 Eylül 2005 tarihinde dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından Danıştay Üyeliği’ne seçilmişti. Bayhan, 20062010 yılları arasında Danıştay Genel Sekreterliği görevini yürüttü. Işık ise 2010’daki referandum sonrası cemaathükümet ortaklığıyla oluşturulan HSYK tarafından Danıştay’a blok atanan isimlerdendi. Hükümet kaynakları, seçimi hükümetin kaybettiği yorumlarına karşı çıktı. Kaynaklar, Taci Bayhan’ı Yargıda Birlik Platformu’nun da desteklediğini kaydetti. Alınan bilgiye göre, Danıştay seçimlerinde bazı sosyal demokratlar ile hükümet destekli Yargıda Birlik Platformu ittifak yaptı. Plana göre Yargıda Birlik Platformu tarafı, sosyal demokratların adayı Taci Bayhan’a destek verecekti. Buna karşılık sosyal demokratlar da hükümetin adayı Emin Sınmaz’ı destekleyecekti. Ancak bazı sosyal demokrat üyeler, Sınmaz’a oy vermeyince hükümetin adayı asıl üye olarak seçilemedi. Buna karşılık YBP’nin oyları Bayhan’a gidince yarıştan sosyal demokratlar önde çıktı. ‘Çünkü PKK’nin adının önünde İslam yok ’ Erdoğan, IŞİD için koalisyon oluşturan Avrupa ülkelerinin PKK ile mücadele konusunda aynı hassasiyeti göstermediğini söyledi. Erdoğan, “Çünkü o terör örgütünün önünde İslam diye bir kelime yoktu. IŞİD’in de İslam ile alakası yok. İslam teröre asla yol vermez” ifadelerini kullandı. (Fotoğraf: AA) Sezer atamıştı Hükümet ittifakı tutmadı Erdoğan’dan AİHM ‘Zorunlu din dersi l kararına ilginç eleştiri kalkarsa uyuşturucu gelir’ İstanbul Haber Servisi Uluslararası Uyuşturucu Politikaları ve Halk Sağlığı Sempozyumu’nun açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersini tartışmaya açarsanız, kaldırırsanız, çok tabii olarak uyuşturucu gelir, onun yerini doldurur. Şiddet gelir, ırkçılık gelir, onun yerini doldurur” dedi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) zorunlu din dersi uygulamasıyla ilgili Türkiye kararını eleştiren Erdoğan’ın, “Dünyanın hiçbir yerinde; şimdi bir örnek veriyorum, zorunlu fizik dersinin, zorunlu kimya dersinin, zorunlu matematik dersinin tartışma konusu olduğunu göremezsiniz ama ne hikmetse zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersi her zaman tartışma konusu olur. Eğer din ve ahlak kültürü dersleri olsun mu olmasın mı diye tartışılacaksa, uyuşturucu bağımlılığından neden şikayet ediliyor?” sözleri dikkat çekti. Yeşilay’ın dün WOW İstanbul Hotel’de düzenlediği sempozyumun açılışında konuşan Erdoğan, zorunlu din dersiyle ilgili tartışma yaratacak açıklamalarda bulundu. AİHM’nin kararını eleştiren Erdoğan, şunları söyledi: “Bakın AİHM, geçen haftalarda Türkiye aleyhine bir karar aldı. Zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinden öğrencilerin muaf sayılmasını temin edecek yeni bir düzenleme istedi. Aslında bu karar yanlış bir karar. Çünkü Batı’da bunun uygulaması yok, böyle bir şey olmaz. Dünyanın hiçbir yerinde; şimdi bir örnek veriyorum, zorunlu fizik dersinin, zorunlu kimya dersinin, zorunlu matematik dersinin tartışma konusu olduğunu göremezsiniz ama ne hikmetse zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersi her zaman tartışma konusu olur. Eğer din ve ahlak kültürü dersleri olsun mu olmasın mı diye tartışılacaksa, uyuşturucu bağımlılığından neden şikâyet ediliyor? Terörden, şiddetten, ırkçılıktan, antisemitizmden, İslamofobi’den neden şikâyet ediliyor. Zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersini tartışmaya açarsanız, kaldırırsanız, çok tabii olarak uyuşturucu gelir, onun yerini doldurur. Şiddet gelir, ırkçılık gelir, onun yerini doldurur.” Erdoğan, manevi değerlerine bağlı bir nesilden söz ettiklerinde hem içeride hem dışarıda itirazların yükseldiğini, alkolle ilgili Avrupa ülkelerinde ve ABD’de olan, hatta onlardan çok daha hafif düzenlemeleri getirdiklerinde içeride ve dışarıda hedef yapıldıklarını söyledi. Bağımlılıkla mücadelenin ailede başlaması gerektiğini de kaydeden Erdoğan şöyle devam etti: “Evde mücadele yoksa ailede mücadele yoksa, güvenlik birimlerinin tek başına mücadelesi yeterli olmaz, olamaz. Gidin AMATEM’lere bakın. AMATEM’lerin önünde benim çocuğum asla kullanmaz diyen anne babaları göreceksiniz. Okul ve eğitim bu meselede en önemli mücadele zemini. Sadece öğretmen gözetimiyle değil, artık müfredatı da gözden geçirerek mücadeleyi en başta sınıflardan, en başta ders kitaplarından başlatmak zorundayız. 12 yıldır bu konuda istediğimiz adımları atamadığımızı bir özeleştiri olarak söyleyebilirim. Milli Eğitim müfredatımız, çocuklara pozitif bilimleri en kaliteli, en yeni şekilde aktarırken çocukları şiddetten, terörden, ırkçılıktan nefret suçlarından ve zararlı maddelerden uzak tutacak şekilde mutlaka yeniden ele alınmalıdır.” Yargıtay’ı da kaybetmişti Yargıtay’da geçen hafta yapılan HSYK üye seçimlerinde hükümetin desteklediği hiçbir sandıktan çıkamamıştı. Sosyal demokrat üyeler ile cemaate yakın kesimin yaptığı ittifak sonucu Yargıtay kontenjanından Yakup Ata, Mustafa Kemal Özçelik ve Kerim Tosun HSYK’ye üye olarak seçilmişti. Hükümet ise Alp Arslan ile sadece bir yedek üyelik kazanabilmişti. Bu sonuçların ardından hükümetin HSYK’de varlığını sürdürmesi için 12 Ekim’de adli ve idari yargıda yapılacak seçimleri kazanması gerekiyor. ‘Müfredat yeniden ele alınacak’ Fizik, matematik dersiyle kıyasladı Şentop: HSYK için gerekirse AKP’li başkanın sekreteri oy hırsızlığından şüpheli İstanbul Haber Servisi Kâğıthane’deki seçim hileleri ile ilgili soruşturma tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianameye göre birleştirme tutanaklarında CHP, MHP ve HDP’nin oyları rakamlarla oynanarak AKP’ye kaydırıldı. Sandık başkanları hakkında dava açıldı. İddianemede AKP’li başkanın sekreterinin şüpheli olarak yer alması dikkat çekti. Bilirkişi raporlarına göre 30 Mart yerel seçimlerinde CHP, MHP ve HDP’ye ait 4 bin oy kaydırma yöntemiyle AKP’ye yazıldı. Savcılık iddianamelerde 22 sandık başkanı hakkında resmi evrakta sahtecilik, oy verme sonucuna tesir etme ve görevi kötüye kullanma suçlarından 10 yıla kadar hapis istemiyle dava açtı. İddianamelerde oy hırsızlığında uygulanan yöntem örneklerle anlatıldı. Bir tutanakta CHP’ye ait 84 oyun benzer bir yöntemle 4 haline getirildiği, 80 oyun da birleştirme tutanağında AKP’ye kaydırıldığı vurgulandı. İddianameye konu olan 1002 numaralı sandıkta ise AKP’nin 99 olan oy sayısının başına 1 rakamı eklenerek 199’a çıkarıldığı belirtildi. 1244 nolu sandıkta da AKP’ye fazladan yazılan 10 oyla ilgili şüpheli olan sandık başkanı E.D.K.’nin Kâğıthane Belediyesi’nde sekreter olması dikkat çekti. referanduma gideriz Haber Merkezi AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu (HSYK) mutlaka yeniden yapılandıracaklarını belirterek, “Gerekirse 2015 seçimlerinden önce veya seçimlerle birlikte referanduma götürürüz” dedi. Katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Şentop, 2010’da yapılan referandumun amacının vesayetçi amaçla hareket edenleri tasfiye edip de yerine başka vesayetçileri getirmek olmadığını söyleyerek şunları söyledi: “Gerekirse seçimlerden önce. Bu konuda diğer siyasi partilerin de bu yönde bir takım görüş beyanları oldu. Özel görüşmelerimizde de oluyor. Eğer mümkün olursa 2015 seçimlerinden önce yapabiliriz. Gerekirse referanduma götürmek gerekiyorsa seçimle birlikte referanduma götürürüz. Ama 2015 seçimlerinden sonra muhakkak böyle bir yapılanmanın anayasadaki düzenleme itibariyle de zeminini bütünüyle ortadan kaldırmak lazım. Bugün para lel dediğimiz cemaat iddiasıyla bir yapılanmadır, yarın başka bir yapılanma olabilir. Biz zemini o kadar düzgün bir şekilde düzenlemek zorundayız ki bir daha bu tür vesayetçi başkaldırışlara imkan vermeyecek bir sistem düzenlemesi yapmak zorundayız. Bunu yapacağız, lamı cimi yok.” kdoğan ‘niyet okuma’ demişti A Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, geçen hafta Cumhuriyet’e verdiği demeçte HSYK seçimlerini kaybetmeleri durumunda Anayasa değişikliğine gidip gitmeyecekleri sorusuna, “Türkiye’nin kaderini 12 bin kişinin seçimi (HSYK seçimlerinde oy kullanan hâkim ve savcıları kastederek) değil, 55 milyon seçmenin tercihi belirler” demişti. Akdoğan, bu sözlerini gazetemizde, ‘AKP’nin B planı referandum’ şeklinde yorumlanmasına ise tepki göstererek, “Bu yapılan niyet okumadır” değerlendirmesini yapmıştı. Çiçek: Son ‘torba’ olsun ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Cemil Çiçek, yeni yasama yılı öncesinde yasa çıkarmayı çok etkin ve verimli yapamadıkları için torba yasa gibi çok garip bir yola sapıldığını belirterek, “Son yasa olmasını diliyoruz” dedi. TBMM Başkanı yeni yasamı yılı öncesinde basın toplantısı düzenledi. Geçtiğimiz dönemde yapılan çalışmalar hakkında bilgiler veren Çiçek, daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. Anayasa değişikliğiyle ilgili sorular üzerine Çiçek, “Eğer partilerimiz arzu ediyorsa, bu noktada bir mutabakat, kuvvetli irade varsa, cumartesi, pazar da çalışırız. Zaten yeteri kadar çalışma yapıldı. (...) Kısmi bir değişiklik isteniyorsa o da mümkün olabilir. Teorik olarak ona bir engel yok” dedi. Selçuk, HSYK seçim sürecinde yaşananları eleştirdi ‘Yargıçların birbirini ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Eski Yargıtay Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, yargıç ve savcı düzeyine gelmiş, hukuk fakültesi bitirmiş insanların yargılamaya karıştırmamaları gereken öznel ve kişisel dünya görüşleri ve inançları üzerinden birbirlerinden kuşkulanmasının ve birbirlerini kötülemesinin “üzücü” ve “yüz kızartıcı” olduğunu belirtti. HSYK seçimlerine inançların ve dünya görüşlerinin karıştırılmaması gerektiğini vurgulayan Selçuk, “Bu yüzden inançlar ve dünya görüşleri üzerinden değerlendirmeler ışığında yapılan bir seçimin sonucunda oluşan yargıyı benzer ölçütlerle halkın yap kötülemesi yüz kızartıcı’ ması, bir çöküşün başlaması demektir. Çünkü halk böyle bir yargıyı birilerine mal eder, asla güvenemez” dedi. Selçuk, bir bakıma değerler felsefesine yaslanan hukuk öğretiminden geçmiş insanların birbirinden kuşkulandığını, birbirini kötülediğini gözlediğini söyledi. Bunun çok acı bir durum olduğunu belirten Selçuk, şunları kaydetti: “Önemli olan, yargıçların görevlerini yerine getirirlerken, yargısal işlemlerde ve kararlarda bulunurlarken kendi dünya görüşlerini, inançlarını kararlarına karıştırmamalarıdır. Bunu ne denli başarırsanız, o denli iyi yargıç, hukukçu olursunuz.” Çiller yine gelmedi İstanbul Haber Servisi 28 Şubat davasında şikâyetçi olan eski Başbakan Tansu Çiller, davanın görüldüğü Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talimatı ile İstanbul’da görülen duruşmaya yine katılmadı. Avukatı tarafından mahkemeye sunulan mazeret dilekçesinde Çiller’in sağ ayak kemiğinde meydana gelen kırık nedeniyle ameliyat olduğu belirtildi. Çiller, 20 Haziran 2014’te görülen duruşmaya da yurtdışında olduğu için katılmamıştı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear