25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3 EYLÜL 2014 ÇARŞAMBA 8 HABERLER GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, çözüm süreci, bölgedeki n Baştarafı 1. Sayfada gelişmeleri ve Türkiye’ye yönelik dinlemeleri değerlendirdi: GÜNDEM MUSTAFA BALBAY n Baştarafı 1. Sayfada ... anlatıldıktan sonra şu uyarı yapılır: “Çocuklu yolcuların önce kendi gaz maskelerini takmaları, sonra çocuklarına yardımcı olmaları gerekmektedir.” Bu uyarı yaşamın her alanına uyarlanabilir. Örneğin ülkeyi yönetme iddiasındaki bir partinin de önce kendi iç düzenini ve hedefini iyi belirlemesi, sonra ülkesine hizmet etmesi gerekir. Uçakta nasıl kendi hareket gücünüz azaldığında çocuğunuza yardımınız eksik olacaksa, siyasette de partinizin hareket gücü azaldığında hedefe yürümeniz güç olacaktır. CHP 18. Olağanüstü Kurultayı’na hazırlanırken bu yaşamsal gerçeği bir kez daha paylaşmak istedik. CHP’nin kurultay sürecinde nasıl bir Türkiye var? AKP’ye oy veren ve bu gidişin öyle ya da böyle parçası haline gelmiş kesimlerin dışında büyük bir umutsuzluk hâkim. Daha doğru anlatımla, Türkiye’nin öteki yarısında “Bu iş bitti, tepemizdeki artık istediğini yapar... Bakalım neyi getirecek neyi götürecek” anlayışı hâkim. 10 Ağustos’un yankıları sürerken bu tür karamsarlıklar olabilir, diye düşünmek iyimserlik olur. Bu kez umutsuzluğun daha kalıcı hale gelme tehlikesi seziliyor. HHH CHP Kurultayı toplumdaki bu görüntünün dışında düşünülemez. Olağanüstü kurultay umutsuzluk, karamsarlık, durgunluk zincirini kırabilir mi? AKP’nin “havada ikmal” şeklinde geçen kurultayının ardından ortaya çıkan yeni hükümet tablosu dikkate alınınca bu sorunun yanıtını şöyle vermek gerekiyor: Kırmak zorunda... Hem kendisi hem Türkiye için... Kurultay öncesi medyanın CHP’ye yakın uzak tüm yelpazesinde yer alan haberler, yorumlar daha çok parti içine ve partinin çizgisine yönelik. Elbette bunu yadırgamamak gerekir. Başta vurguladığımız gibi CHP’nin öncelikli yapması gereken, iç düzenini en iyi hale getirmek. Ama hemen devamında da iktidar için mutlak seçenek olduğunu göstermek. Özünde biri ötekinden kopuk değil. Son 10 günlük Anadolu gözlemlerinden de edindiğim izlenim o ki; CHP’nin tabanında da, örgüt kadrolarında da temel beklenti, kurultaydan güçlenerek çıkılması ve devamında partinin tamamen dışa dönük hale gelmesi. Bu şöyle de tarif edilebilir: Kurultaydan, bir taraf ötekini yendi duygusu değil, CHP Genel Merkezi 2015 seçimine hangi kadro ile hazırlanacağını belirledi görünümü çıkmalı. Bunun başlıca yolu da partiden kimsenin dışlanmaması, genel anlatımla “ötekileştirme” olmaması. HHH Girişte sözünü ettiğimiz olumsuz duygular, bir başka açıdan bakıldığında AKP iktidarının “başarılı” olduğu alanlardan birisi. Siyasal mücadelede senin gibi düşünmeyenlerin iradesini etkilemek çok önemli bir kazanma ilkesidir. Rakibinizin tabanı, önümüzdeki seçimi ve her seçimi sizin kazanacağınızı kabul etmiş ve değil zafer kazanmak, sandığa gitmekle gitmemek arasında bir duyguya sıkışmış... Bu durum sizin yarışa çok önde başlamanız, hatta başlarken zaferinizi ilan etmeniz anlamına gelir. Kırılması gereken ana zincir budur. Son 3 seçim için “en önemli seçim bu” tanımı yapıldı, ama önceki bütün seçimlerin toplamından önemli olan 2015 seçimleridir. Burada en ağır sorumluluk CHP’nindir. Demokrasilerde halka kızılmaz. CHP’nin başta sandığa gitmekgitmemek ikilemine girenler olmak üzere toplumun tüm kesimlerine umut veren bir gelecek üretmesi gerekiyor. Bu anlamda kurultay, 2015 seçimlerine hazırlığın başlangıcı havasında olmalıdır. ... davulun sırtında tokmağın da Çankaya’da olduğunu Meclis’te okuduğu, yeni Türkiye’nin somut adımlarını açıklayan hükümet programı ile kanıtladı. Bağlılığın bu kadarına hayran kalıyor insan... RTE’nin başbakan iken yapmayı tasarladığı lakin bir türlü gerçekleştiremediği, başaramadıklarını uygulamaya koyacağını bir güzel açıklayıverdi. Örneğin galiba yalnız bizim gazetede iç sayfaya sıkışmış bir haber, bu kanının ilk uygulaması. HHH Haberin başlığı yeni hükümetin dış politikasını özetliyor: Diyanet aracılığıyla din diplomasisi! AD, Dışişleri Bakanlığı sırasında yakın komşularıyla ilişkilerindeki mezhep ayırımcılığı uygulamalarını o eski patronundan miras üslupla yalanlayabilir, ama şu soru yanıt arıyor: Diyanet İşleri Başkanlığı’nı başbakan olarak neden kendine bağladı? Laik bir devlette abes bir soru gibi görünür, ama yanıtı dost düşman herkesin dilinde. Bugüne dek IŞİD, Hamas, Müslüman Kardeşler, Hizbullah gibi terörist örgütlerle din adamları aracılığıyla temas yürütüldüğünü içeren haberde bu ilişkilerin mimarı olan AD; Diyanet aracılığıyla bu ilişkileri sürdürmek ne demek, bu politikayı daha derinlemesine artırmanın arifesinde. Böylece bütün İslam âleminin birlikte hareket etmesini sağlayacakmış! Tabii İslam âleminin lideri de ya 12’nci ya da kendisi olacak!. Al sana dünyaya nizam vermeyi hayal eden bir yenisi! Özet mi? Al birini vur ötekine, verecekleri yanıtı içeren ses aynı! HHH Bu bilgilerin ışığında hükümette yer alan bakanlar arasında bir de başında kocaman bir sarık, Diyanet’i ve diğer ilgili kurumları temsilen bir bakan aradı gözlerim. Din adamları ile diplomasi yürütmenin temel kurala dönüştüğünü öğrenince, yakında Dışişleri Bakanlığımızda da bu konudaki AD emirlerini organize ederek diğerlerine bir an önce din bilgileriyle aktaracak bir büro kurulmalı ve başına da gecikmeden takkeli bir genel müdür atanmalı diyorum. Mademki bu yol açıldı. İslam dünyasının olası liderliğine soyunduk. Bu yolda da ilk olarak şeriatla yönetilen öteki İslam ülkelerinde olduğu gibi Meclis oturumlarının, Bakanlar Kurulu toplantılarının dualalarla açılması sağlamalı... İlan ettiği devlette restorasyonun ilk hamlesini bir an önce yapmalı. HHH İnanılır gibi değil, ama yolsuzlukla mücadelede güçlü bir irade göstereceklerini milletin meclisine söylediği sırada; RTE zamanında 25 Aralık’ta üç savcının uğraşarak bakan çocukları, hatta oğul Bilal’e, RTE hükümetine dek uzanan rüşvet ve yolsuzlukları ortaya çıkaran.. o zamanlar olası palavra darbe iddialarına temel yapılan dosyalar.. ...yeni gelen üç savcının emriyle, Sabah gazetesine yüzlerce milyon dolar toplanan havuz, Bilal’in TÜRGEV’i, El Kaide soruşturma dosyalarının ortadan kaldırılacağı açıklandı. Aynı gün Yargıtay Başkanı Ali Alkan; yeni hükümete de yönelik eleştiriler sıralıyor.Yargı dünyasına, “hiçbir makama ve unvana ve göreve tamah ve tenezzül etmeyin. Başınızı dik tutun” diye sesleniyordu. HHH Giden tek adamlığını uygulamalarla gerçekleştirdi; gelen ise din barış süreci gibi temel konuları kendine bağlayarak hemen her konuda bakanların değil, benim borum ötüyor, başbakanım ama giden gibi temel konularda tek söz sahibi benim, ne dersem o demeye hazırlanıyor. 12’nci, Genelkurmay Başkanı’nın süreçteki gelişmeleri gazetelerden okuduklarını söylemesinin nedenini ve hesabını haftalık görüşmelerimizde sorarım diye Kıbrıs’tan duyuruyor. Hükümet adına yine sözcülük görevini üstlenen Bülenç Arınç ise o her zamanki bilgiç tavrıyla “Bilmedikleri hiçbir şey yok” diye Genelkurmay Başkanı’na azarlar gibi ders veriyor. HHH Küçük ama anlamı büyük bir habere göre; “BM İnsanı Geliştirme Raporu”na göre Türkiye, 2013’te olduğu gibi yine yerinde saydı. 187 ülke arasında 69. sırada. Burnu büyüyenler iktidarda ama... Başkanlık sistemi TÜREY KÖSE pazarlığı olmaz ‘Paris cinayetlerine istihbarat ANKARA HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş çözüm süreciyle ilgili olarak “Erdoğan’ın muhataplığı bırakmayacağı kanaatindeyim, bizim için ismin kim olduğu önemli değil. Barajın kalkması için basıncı Cumhurbaşkanı üzerine yönelteceğiz” dedi. IŞİD’e karşı PKK’nin savaştığını vurgulayan Demirtaş, “Türkiye, PKK’ye silah yardımı yapmalı mı” sorusuna, “Madem barış olacak. Neden olmasın?” karşılığını verdi. Demirtaş Türkiye’nin dinlenmesi ve Paris cinayetleri konusunda da “Hiçbir devlet temiz değil. Türkiye MİT’i içerisinden bir ekiple bunların yapıldığı artık bir sır değil. Bu katliama bu ülkelerin istihbaratları bulaştı, şimdi birbirlerine karşı şantaj unsuru olarak kullanıyorlar” görüşünü dile getirdi. Selahattin Demirtaş, bir grup gazeteciyle sohbet etti. Demirtaş’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle: Seçimlere parti olarak girebilir misiniz: Seçimlere partiyle girip girmeyeceğimize seçime yakın bir dönemde karar vereceğiz. Heyetlerimiz AKP’ye barajın kalkması talebini hep iletiyor. Baraj kalkarsa milletvekili sayılarının bir hayli düşeceğini görüyorlar. “Biz koymadık, niye biz kaldıralım” diyorlar. Barajı koyan Kenan Evren, adam da gelip kaldırmıyor ne yapalım? AKP ipe un seriyor. Bu, Davutoğlu’nun vereceği bir karar değil, Cumhurbaşkanı barajın kalkıp kalkmayacağına karar verecek. Yeni dönemde basıncı Cumhurbaşkanı üzerine yönelteceğiz. Türkiye’ye yönelik dinlemelerde Paris cinayetleri arasında bağlantı kuruluyor. Bu dinlemeleri nasıl değerlendiriyorsunuz: Ülkeler birbirini dinliyor. Biz de siyasetçi olarak dinleniyoruz. Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin görevi dinlemeyi önlemektir. Biz Türkiye Cumhuriyeti’nin milletvekilleriyiz, bürokratlarıyız, siyasetçileriyiz... Bu kadar rahat şekilde hem kendi ülkemiz bizi dinliyor yasadışı şekilde, hem de başka ülkeler dinliyorsa işin cılkı çıkmış demektir. Sadece telefonlar değil, toplantılarımız, aile ortamlarımız dinleniyor. Benim evimde arkadaşlarımla misafirlik toplantıları bile dinleniyor. Dışarıya araç geliyor, bazen korumaları gönderip uyarıyoruz, gidiyorlar. Hiçbir devlet temiz değil. Özellikle Paris cinayetleri konusunda Almanya’nın, Fransa’nın henüz verilmemiş bir hesabı var. Türkiye MİT’i içerisinden bir ekiple bunların yapıldığı artık bir sır değil. Fakat birbirine karşı şantaj olarak kullanıyorlar zannedersem bu mevzuyu. Bu katliama bu ülkelerin istihbaratları bulaştı ama bir araya gelip çözmek yerine birbirlerine karşı şantaj unsuru olarak kullanıyorlar. Bu dinlemeleri de bunun için yapıyorlar daha çok. örgütleri bulaştı’ lü olarak tartışılıyor fakat yazılı bir takvim yok. Önümüzdeki ekim, kasımda Meclis’ten çıkarılacak yasalar var. Terörle Mücadele Kanu’ndan tutun ifade özgürlüğüne, TCK’ye kadar bazı düzenlemeler olabilir. Bir af düzenlemesi değil, ama geri dönüşü de kapsayan bir çalışma olabilir. Aydınlık gazetesinde yayımlanan tutanaklar gerçek mi: Bizim tutanağımız değil, devletin tutanakları olduğunu da düşünmüyorum. Başka yerlerde düzenlenmiş sanki. Kaynakları bilmiyorum ama ben süreci yakından takip eden biri olarak, hiç tutanakları görmesem onları yazabilirim. Biz kendi tuttuğumuzu yayınlamaya hazırız. Devlette tabii sağlıklısı var ama henüz şeffaflaşma konusunda bizim kadar cesur değiller. Öcalan’ın “Tutanaklar kitaplaştırılsın, yayımlansın” önerisi var. “Devlet de kabul ediyorsa ben kabul ediyorum” demişti. Ama hükümet bunu kabul etmiş değil. Müzakerelere ne zaman geçilecek: Müzakere diyalogdan farklıdır. Diyalog için bir masa iki sandalye yetiyor, müzakere için yetmiyor. O masada gözlemcilerin olması gerekiyor, sekreterya, dışarıyla bilgi akışı sağlayacak ekip gerekiyor. Devletin nasıl kendi mekanizmalarıyla temasa geçme imkânı varsa iç kimseye sorumluluk vermemiş’ Çözüm süreciyle ilgili görevlendirmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz: Sorumluluk Başbakan’da olacak, Cumhurbaşkanı da bu işleri takip edecek öyle görünüyor. Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak kontrol kendisinde olsun istiyor. Hiç kimseye tam sorumluluk vermemiş, Başbakan birinci derece sorumlu, diyorlar, e tabii öyle olacak. Bir boşluk var, bir heyet olarak yürütecekler anladığımız kadarıyla. Erdoğan’ın muhataplığı bırakmayacağı kanaatindeyim. Çözüm sürecinde 1. derece sorumlu kendisini görecektir. Fakat isim bizim için fark etmez, bizim için çok önemli değil. 1 Eylül için bazı beklentiler vardı, olmadı. Ortada netleşmiş bir takvim var mı: Valla basından okudum. Arkadaşlarıma sordum, görüntülü mesaj yok, dediler. Fakat gündeme gelince olsun istedik, görüntülü, sesli mesaj. Fakat olmadı. Söz ‘H ‘AKP cesur değil’ ‘Hayata geçsin istiyoruz’ ‘KÜRTLER IŞİD’E KARŞI ORDU KURSUN’ Diyarbakır’da konuşan HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, IŞİD’in saldırılarına karşı Kürtlerin ortak savunma mekanizmasını kurup, ordulaşmaya kadar gitmesi gerektiğini söyledi. Demirtaş, “IŞİD vahşetini durdurabilmenin yolu uluslararası güçlerden medet ummak değil, kendi özgücüne dayanarak bulunduğu her yerde kendi savunmasını geliştirmek gerçekleştirmektir” diye konuştu. Demirtaş, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden de IŞİD’in saldırdığı Sincar (Şengal) için Kürdistan içinde özerk bir yönetimi, savunma gücü ve özerk bir bütçesi olan bir bölge statüsü vermesini isteyeceklerini söyledi. Öcalan’ın kendi örgütüyle temasa geçmesi imkânı gerekiyor. Bugünlerde bunun hayata geçmesini istiyoruz artık. Cemil Bayık’ın ‘HDP bazı marjinal yaklaşımlardan kendisini kurtarmalı’ sözlerini nasıl karşıladınız: Cemil Bayık ciddi bir isimdir, 40 yıllık devrimcidir, bir öneri yapıyorsa eksik de yanlış da olsa değerlendiririz. HDP yönetimi şunu düşünür: Bizim için marjinal diye nitelendirilen kesimler kimliği, cinsel yönelimi ne olursa olsun hak ve özgürlükleri savunulması gereken kesimlerdir. Ezilenden yana “ama”sız “ancak”sız bir tavrımız, duruşumuz vardır. Yanındayız ezilenin marjinal de olsa. Bayık tehlikeli bir marjinal anlayıştan, dar sokaklara, barlara hapsolmuş siyaset anlayışından söz ediyor tahmin ettiğim kadarıyla. Beyoğlu solculuğu diye bir şey vardır, bu bar, kafe solculuğudur. Buradan çıkması lazım, Türkiye devrim hareketinin, solculuğun. HDP de buradan çıkıp sokaklarda, meydanlarda büyümelidir gibi, ben böyle anladım. IŞİD saldırılarından sonra peşmergeye silah yardımı gündeme geldi. Sizin bu yönde talebiniz oldu mu: Olmadı. Talep ederlerse, Türkiye’nin destek olması gerektiğini düşünürüz. Orada insanlar kendilerini savunabilecek imkânlara sahip değilken, sadece dualarımızla yardımcı olabilecek durumda değilsek Türkiye olarak sunabileceğimiz destek neyse sunabilmeliyiz. Silah yardımı olmalıdır. Türkiye asıl şu soruyu sormalıdır: Orada daha çok PKK savaşıyor. PKK, Türkiye’den silah yardımı isterse ne diyecek? Türkiye’nin PKK’ye silah yardımı olabilir mi: Madem barış olacak neden olmasın? IŞİD gibi bir barbarlığa karşı onlar PKK’liler savaşıyor. Türkiye’de de barış olacak, PKK Türkiye’ye karşı silahları bırakacak. Orada da halkı savunan tek güç olarak da neredeyse onlar kaldı. Niye olmasın, marjinal gibi geliyor olabilir ama... GENELKURMAY BAŞKANI’nın 30 AĞUSTOS ÇIKIŞININ PERDE ARKASI Kaçakçılarla asker çatıştı: 1 ölü CEMİL BAYIK YARDIM İSTEDİ KİLİS (DHA) Kilis’in Suriye sınırındaki Duruca köyü yakınlarında önceki gece Türkiye’ye yasadışı yollarla çay, sigara ve akaryakıt getirmeye çalışan bir grubu fark eden Şimşek Hudut Karakolu’nda görevli askerler, gruba “Dur” ihtarında bulundu. İddiaya göre kaçakçılar, uzun namlulu silahlarla ateş açarak karşılık verdi. Bunun üzerine askerler de ateş açtı. Kaçakçılar Suriye tarafına kaçarken, Türkiye vatandaşı Mehmet Kör yaşamını yitirdi, Suriye uyruklu Abdo Mahaddo yaralandı. Özel’in kızgınlığı ‘teminata’ BARKIN ŞIK PKK mezarlığına operasyon DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Batman’ın Hasankeyf ve Siirt’in Güneşli köyü arasında çatışmalarda öldürülen PKK’liler için mezarlık yapıldı. Ancak, askerler öncek gün 07.00 sıralarında 2 kepçe ve 50 tane zırhlı araç ile mezarlığı yıktı. Bunun üzerine bölge haklı çadır kurarak mezarlıkta nöbet eylemi başlattı. HDP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, DBP Batman İl Başkanı Serdar Atalay, MEYADER Batman Şubesi Eş Başkanı Şükrü Baytar ile DBP ve HDP Kurtulan İlçe örgütü yöneticileri mezarlığa giderek incelemelerde bulundu. Ata, olayı kınadıklarını bildirdi. Siirt Valiliği’nden yapılan açıklamada ise “Yapılan işlem hukuk çerçevesindedir” denildi. TİKKO HES’i bombaladı TUNCELİ (Cumhuriyet) Ovacık ilçesinde önceki gece özel bir şirkete ait HES’i basan bir grup TKP/ML TİKKO militanı, çalışanları silah tehdidi ile etkisiz hale getirdikten sonra santralın ana kumanda merkezine 30 kilo bomba yerleştirip, uzaktan kumanda ile patlattı. Patlamada ana kumanda merkezi hasar görürken, santralda elektrik üretimi durdu. Bölgeye Tunceli’den helikopterlerle Jandarma Özel Harekât timleri sevk edilerek operasyon başlatıldı. Aynı HES’e yaklaşık 1 ay önce yine TİKKO üyeleri tarafından saldırı düzenlenmişti. ANKARA Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in Köşk’teki 30 Ağustos Zafer Bayramı Resepsiyonu’nda “Hükümetin bir politikası var ve o yürüyor. Yol haritası bize verilmedi. Biz de basından öğreniyoruz” şeklindeki eleştirilerinin perde arkası ortaya çıktı. Özel’in, “Genel af olmayacak. Ancak örgüt üyelerinin özellikle de silahlı eyleme katılmamış olanların geri dönmesi halinde yargılanmayacaklarına dair teminat verilecek” şeklinde basına yansıyan haberlere tepkili olduğu öğrenildi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın çözüm süreci çalışmaları ile ilgili MGK’de görüşmeler yapıldığı yönündeki tespitine ilişkin olarak ise kaynaklar, “Yol haritasının sivil bürokrasi ile asker bürokrasisi arasında görüşülmesi gerekir. Böyle görüşmeler yapılmıyor. MGK’deki görüşmeler, yaşanmış gelişmeler ve olası tehditler ile sınırlı. Hükümetin atacağı adımlar, yani yol haritası ile ilgili bir bilgilendirme söz konusu değil” dedi. Çözüm süreci çalışmalarını yürütürken kabine dışı kalan eski Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın, “Af kavramını kullanmıyoruz” sözlerinin ardından, örgütün genel affa karşı olması nedeniyle farklı bir çözüm yöntemi üze rinde durulduğu basına yansımıştı. Bu formüle göre, genel af olmayacak, ancak örgüt üyelerinin özellikle de silahlı eyleme girmemiş olanların geri dönmesi halinde yargılanmayacaklarına dair teminat verilecekti. Bu konuyla ilgili yasal çalışmaların ise yakın zaman içinde başlayabileceği kaydediliyordu. ‘Silah yardımını PKK hak ediyor’ DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Almanya’da IŞİD’e karşı Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’ne silah gönderilmesi yönündeki tartışmalar sürerken, Frankfurter Allgemeine Zeitung’a konuşan KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, Almanya. Avrupa ve Amerika’dan silah istedi. IŞİD’e karşı direnişte güç birliği içinde olmak ve yardımlaşmanın bir insanlık görevi olduğunu belirten Bayık, çetelerin sadece Kürtleri değil, AsuriSüryani, Kakai ve Türkmenler de dahil olmak üzere tüm inanç ve etnik toplulukları katlettiğini belirtti. IŞİD’e karşı en çok direnen, Kürtlerle birlikte diğer inanç ve kimlikleri koruyan gücün HPG, YJASTAR, YPGYPJ olduğunu belirten Bayık, Almanya’nın IŞİD’e karşı Kürtlere silah yardımında bulunmak istiyorsa PKK’nin IŞİD saldırılarını durdurarak güvenliği sağlayan pratiğini göz önüne alması gerektiğini savundu. ABD, Almanya ve diğer Avrupa devletlerinin Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi hükümetine silah yardımında bulunmasına karşı olmadıklarını vurgulayan Bayık, “Fakat bu yardımı en çok hak edenin de PKK olduğunu gerçeğe saygımız gereği açıklıkla belirtmek durumundayız. PKK’ye silah yardımında bulunmak, DAİŞ’i (IŞİD) darbelemek anlamındadır. Bununla birlikte Kürt, Hıristiyan, Türkmen vb. inanç ve kültürleri korumak anlamındadır. Bu nedenle biz başta Almanya olmak üzere, Amerika ve Avrupa devletlerin gecikmeden direnen halkımıza, PKK’ye silah yardımında bulunmasını sorumlulukları gereği olarak görüyoruz” dedi. Psikolojik üstünlük uyarısı Orgeneral Özel’in, 30 Ağustos’ta bu haberlere tepkisi nedeniyle konuştuğu öğrenildi. Kaynaklar, örgütün genel af istemidiğinin altını çizerken, “Bunun iki nedeni var. Birincisi, psikolojik üstünlüğü elde tutmak istiyorlar. ‘Biz mücadelemizde haklıyız, suç işlemedik ki’ mesajı veriyorlar. Genel af talebi suç işlediğini kabul etmek anlamına gelir. İkincisi ise örgütün üst düzey yönetimi genel af çıkması durumunda dağda kalma gerekçesini kaybeder. PKK’nin her dediğine ‘evet’ demek çok yanlış” değerlendirmesinde bulundular. PKK ‘etkin pişmanlığa’ da karşı Aynı kaynaklar, “silahlı eyleme katılmamış” kriteri ile ilgili olarak da, “20 Ağustos’ta Van’da şehit edilen Teğmen Emre As’ın katil zanlılarının böyle bir düzenlemeden yararlanmayacağını nasıl bilebiliriz? Silahı elinize alıp dağa çıktığınız andan itibaren suç işliyorsunuz ve Türk Ceza Kanunu’nda bunun karşılığı var” tespitinde bulundu. Aynı kaynaklar, eyleme katılmayanların yargılanmaması şeklindeki bir teminatın, örgüt lideri Abdullah Öcalan’a kadar uzanacağına da işaret etti. Yürürlükte olan TCK’deki “Etkin Pişmanlık” düzenlemesinin işletilmesine de PKK’nin karşı olduğu ve bu yüzden yeni bir yasal düzenlemeden “toplumsal bütünleşme ve eve dönüş” gibi kavramlardan söz edildiği belirtildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear