29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 EYLÜL 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11 Hanehalkları 2013 yılında bütçelerinden en fazla payı konut ve kira harcamasına ayırdı Ekonomi Servisi Türkiye genelinde 2013’te hanehalklarının tüketim amaçlı yaptığı harcamalar içinde en yüksek payı yüzde 25 ile konut ve kira harcamaları alırken harcamaların yüzde 19.9’u gıda ve alkolsüz içeceklerden oluştu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2013 Hanehalkı Tüketim Harcaması istatistiklerini açıkladı. Hanehalkları toplam harcamalarının yüzde 2.1’ini sağlık harcamalarına, yüzde 2.4’ünü ise eğitim hizmetleri harcamalarına ayırdı. Hanehalkı başına aylık ortalama tüketim harcaması 2012 yılında 2 bin 366 TL iken 2013’te 2 bin 572 TL olarak tahmin edildi. 2013’te kentsel yerlerde 2 bin 851 TL olan hanehalkı başına aylık ortalama tüketim harcaması, kırsal yerlerde bin 910 TL olarak hesaplandı. Araştır Ev sahibine çalışıyoruz u Türkiye’de hanehalkı başına aylık ortalama tüketim harcaması 2013’te 2 bin 572 TL olurken, düşük gelirli hanelerin yüksek gelirlilere göre gıdaya iki kat daha fazla pay ayırdığı görüldü. Yurttaşlar sağlık, ulaştırma, eğitim, lokanta, haberleşme ve alkolsüz içeceklere önceki yıla göre daha fazla para ayırmak zorunda kaldı. manın 2012 ve 2013 sonuçları karşılaştırıldığında; 2012’de yüzde 19.6 olan gıda ve alkolsüz içecekler payının 2013’te yüzde 19.9 olduğu, giyim ve ayakkabı harcamaları payının yüzde 5.4 iken yüzde 5.3; konut ve kira harcamaları payının yüzde 25.8 iken yüzde 25; ev eşyası harcamaları payının yüzde 6.7 iken yüzde 6.6; kültür ve eğlence harcamaları payının ise yüzde 3.2 iken yüzde 3.1 olarak gerçekleştiği görüldü. Alkollü içecek, sigara ve tütün harcamaları payı değişmeyerek yüzde 4.2 seviyesinde kaldı. Diğer yandan 2012’de yüzde 1.8 olan sağlık harcamaları payı 2013’te yüzde 2.1; yüzde 17.2 olan ulaştırma harcamaları payı yüzde 17.4; yüzde 3.9 olan haberleşme harcamaları payı yüzde 4; yüzde 2.3 olan eğitim hizmetleri harcamaları payı yüzde 2.4 ve yüzde 5.8 olan otel ve lokanta harcamaları payı ise yüzde 5.9 olarak tahmin edildi. Gelire göre sıralı yüzde 20’lik gruplar itibarıyla tüketim harcamalarının dağılımına bakıldığında; birinci yüzde 20’lik grupta (en düşük gelir grubu) yer alan hanehalklarının gıda ve alkolsüz içececekler harcamasına ayırdıkları pay yüzde 28.8 iken, beşinci yüzde 20’lik gruptaki (en yüksek gelir grubu) hanehalklarının ayırdığı payın yüzde 14.6 olduğu görüldü. Eğitim hizmetleri harcamalarının oranı ise birinci yüzde 20’lik grup için yüzde 0.7 seviyesindeyken beşinci yüzde 20’lik grup için yüzde 4 oldu. Temel gelir kaynağı maaş, ücret, yevmiye geliri olan hanehalkları gıda ve alkolsüz içecekler harcamasına yüzde 17.9 oranında pay ayırırken, emeklilik geliri olan hanehalklarının ayırdığı pay yüzde 24.8 oldu. Konut ve kira harcamalarına ayrılan payın en yüksek olduğu grup yüzde 34.5 ile temel gelir kaynağı diğer karşılıksız transfer geliri (yaşlılık maaşı vb.) olan hanehalkları olduğu görüldü. Kapitalizmin Büyük Durgunluğu Yirminci yüzyılın mucizeleri geride kaldı. Kapitalizmin evrensel zaferi diye nitelendirilen “Tarihin Sonu’nun” ilan edilişinin üzerinden daha anca çeyrek yüzyıl geçmişti ki, kapitalist dünya sermaye birikimin ve üretkenlik kazanımlarının durma noktasına geldiği; işsizlik, durgunluk ve gelir dağılımındaki çarpıklıkların yaygınlaştığı bir yapısal tuzağa sürüklendi. Sorunun boyutlarını daha iyi görebilmek için yirminci yüzyıla kuşbakışı bir bakalım. Tüm yirminci yüzyıl boyunca küresel kapitalizmin iki hegemonik gücü, ABD ve İngiltere’de potansiyel milli gelir, neredeyse kesintisiz biçimde artış gösterdi. ABD’de 1990’lara değin yüzde 3 civarında seyreden potansiyel milli gelir artış hızı, 1990 sonrasında internet teknolojisinin ve finansallaşmanın yarattığı rant köpüklerinin de ivmesiyle yüzde 3.5 düzeyine sıçradı. Doğal işsizlik oranı yüzde 4’e değin geriledi. Aşağıdaki grafik söz konusu iki ülkede fert başına milli gelirin yüzyıllık tarihçesini betimlemekte. Hükümet programında dalga geçer gibi yoksulluk vaadi Savaştan kaçan çocukları u Antakya’daki Suriyeli binlerce çocuk mülteci ailelerine destek olmak için okula gitmeyip çalışıyor. Çocuklar 40 TL için haftanın yedi günü 14 saat çalışıyor. Ekonomi Servisi İngiliz The Guardian gazetesi, Türkiye’deki Suriyeli çocuk işçiler meselesini irdelediği haberinde Suriyeli çocuklarla birlikte Türkiye’deki çocuk işçi sayısında büyük bir artış olduğu uyarısı yaptı. Türkiye’deki Suriyeli çocuklarla konuşan gazete, Gaziantep, Kilis ve Antakya’da çok sayıda çocuğun düşük ücretle çalıştırıldığını gözler önüne serdi. Gazete, çocuklar hakkında şu bilgileri verdi: 4 Yedi yaşındaki Hamza ailesine destek için günde 12 saate varan sürelerde ve haftanın altı günü Antakya’daki bir fırında çalışıyor. 4 12 yaşındaki Halepli Samir, Kilis’te ayakkabıcılık yapıyor. Haftanın yedi günü sabah 08.00’den hava kararana dek çalışıyor ve haftada 35 lira kazanıyor. 4 12 yaşındaki Azazlı Ayşe haftanın altı günü çalışıyor, ayda 200 lira kazanıyor. Hatice’nin diğer 9 yaşındaki erkek kardeşi de dahil üç kardeşi okula gitmeyip çalışıyor. 4 8 yaşındaki Mahmud ve 12 yaşındaki Rıdvan Kilis’te bisküvi satıyor. İki kardeş günde 12 lira kazanıyor. Durmak yok: Hedef 140 TL! İKLİM ÖNGEL 40 TL’ye işçi yaptılar Kaynak: IMF ve www.ggdc.net/ Maddison ANKARA Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, TBMM Genel Kurulu’nda okuduğu hükümet programında Türkiye’deki yoksulluğun acı tablosu ortaya çıktı. Kişi başına düşen gayrisafi milli hasılayı her fırsatta artırdığıyla övünen AKP Hükümeti, 62. Hükümet programında bunun doğru olmadığını itiraf etti. Programın “Toplum Hizmetinde Devlet” başlığında “2015 yılına kadar aylık 65 doların altında bir gelirle yaşamak zorunda olan vatandaşımız kalmayacaktır” ifadeleri dikkat çekerken, gün itibariyle hükümetin hedefinin aylık 140.4 TL’nin üzerine çıkmak olduğu anlaşıldı. Başbakan Davutoğlu, önceki gün Genel Kurul’da 62. Hükümet Programı’nı okudu. Programda AKP hükümetlerinin bugüne kadar eğitimden sağlığa, sosyal güvenceden ekonomiye kadar heler yaptığının anlatıldığı programda Türkiye’deki yoksulluk verileri dikkat çekti. Programda, “Toplum Hizmetinde Devlet” başlığı altında “2002 yılında kişi başına aylık 30 doların altında bir gelire sahip 136 bin kişi varken, 2012 yılında 30 doların altında bir gelire sahip nüfus kalmamıştır. Aylık 65 doların altında bir gelirle yaşayan nüfus 2002 yılında 2.1 milyon kişi iken, 2012 yılında 46 bin kişiye düşürülmüştür” ifadeleri kullanıldı. Türkiye’de resmi verilere göre 900 bin çocu ğun çalıştığı tahmin ed iliyor. 15 yaş altı nüfusun çalışması yasal ol mamasına rağmen 61 4 yaş arası çalışan 300 bin çocuk var. Guardian’a konuşan Kocaeli Üniversitesi’nden Çocu k Hakları Uzmanı Dr. Ha kan Acar, gerçek rakam ların resmi istatistikle rin çok daha üzerinde old uğunu vurguladı. 900 bin çocuk işçi Okula gitmeyip çalışıyorlar Birleşmiş Milletler’e göre, Türkiye’deki yaklaşık 10 milyon Suriyelinin yarısı çocuk. Kamplarda kalan çocukların yüzde 60’tan fazlası okula gitse de kamp dışında yaşayanların yüzde 73’ü okula gitmiyor. UNICEF’e göre Türkiye’de her 10 Suriyeli çocuktan biri ya tarlada, restoranlarda, evlerde ve dükkânlarda çalışıyor ya da dileniyor. Suriyeli mültecilerin Türkiye’de çalışma izinleri yok. Bu nedenle çocuk işçi rakamları da kayıtlarda yok. Bu durum küçük yaşta çalışmak zorunda kalan çocukları daha da savunmasız yapıyor. Gazeteye konuşan Suriyeli aktivist Muhannad alNader, “Mülteci kamplarına yakın okul olmaması Suriyeli çocuk işçi sayısını artırıyor” dedi. Batı’nın gözü İran petrolünde u İran’ın nükleer programı sebebiyle uygulanan ambargoların hafifletilmesiyle Türkiye’nin de aralarında olduğu Avrupa ve Asyalı şirketler, İran petrol sahalarında yatırım yapmak için başvurulara başladı. verilen burslar... Davutoğlu, “Eğitim, AKP’nin bariz öncelikli konusu olmuştur” diyor. Doğru. Yeni Türkiye’yi şekillendirmede önemli misyonu olduğu kesin. Doludizgin süren TEOG karmaşası, on binlerce öğrencinin, evlerinden kilometrelerce uzaktaki üstelik hiç tercih etmedikleri halde, imam hatip liselerine yerleştirilmiş durumda olmaları işin bir boyutu. Ancak konu eğitimin kalitesine gelince sus pus. OECD’nin Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı PISA 2013’te 10 yıldır olduğu gibi yine en alt sıralarda yer almamız örneğin... Bina inşa etmekle eğitimde kalite yükselemiyor ne yazık ki... Bugün geldiğimiz noktada ilköğretim okullarından tutun liselere hatta üniversitelere kadar her alanda büyük bir nitelik çöküşü yaşanıyor. Eğitimde “orta kalite tuzağı” diye bir Ekonomi Servisi İran petrolüne uygulanan uluslararası yaptırımların hafifletilmesinden sonra bazı petrol şirketleri, ülkedeki petrol sahalarında yatırım fırsatlarını inceliyor. İran resmi haber ajansı İRNA’nın haberine göre, İran’ın nükleer programı sebebiyle uygulanan ambargoların hafifletilmesi ve bazılarının kısmen kaldırılmasıyla, bölge ülkeleri ve Avrupa ve Asya’dan şirketler, İranlı yetkililere petrol sahalarında yatırım yapma isteğinde bulundu. Güney Pars Özel Enerji Bölgesi Genel Müdürü Mehdi Yusufi, Türkiye, Almanya ve Katar’dan şirketle rin bölgedeki petrol ve gaz projelerine yatırım yapmak için hazır olduklarını söyledi. Yusufi, İzmir Ticaret Odası’ndan bir heyetin de daha önce Pars Özel Ekonomi Bölgesi’ne gelerek incelemelerde bulunduğunu söyledi. Çin ve Bahreyn’den yatırımcıların da İran’ın Huzistan eyaletine gelerek petrol ve doğalgaz sahalarındaki yatırım fırsatlarına baktıkları belirtildi. Öte yandan İran ve Irak arasındaki finansal işlemlerin kolaylaştırılması amacıyla ortak banka kurulacağı belirtildi. Irak ile ortak banka KISA KISA... l İş Bankası, Geleneksel Bayram Kredisi kampanyasını başlattı. Kampanya 13 Ekim’e kadar devam edecek. Kampanya kapsamında yüzde 0.95 faiz oranı ve 25 TL tahsis ücretiyle 12 ay vade ve 5 bin TL’ye kadar kredi kullanılabiliyor. Ayrıca, 50 bin TL ve 36 aya kadar farklı seçeneklerle kredi imkânı da sunuluyor. l VakıfBank, KOBİ’lere sunduğu kredi paketlerine iki yeni ürün ekledi. VakıfBank’ın “KOBİ’lere Hesap Ortada Kredisi” sıfırdan başlayan faiz oranları ile ayda bir veya üç ayda bir eşit taksit ödemeli seçenekleri sunuyor. Bir diğer yeni kredi de “2015’e Erken Merhaba Kredisi” ile KOBİ’ler 100 bin TL’ye kadar krediyi 60 ay vade ve indirimli faiz oranları ile kullanabiliyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu 62. hükümetin programını önceki gün açıkladı. 178 sayfalık kitapçığın içinde “İnsani Kalkınma”ya da ayrılan hayli geniş bir yer var. Bir dolu laf salatası. “Yeni Türkiye’nin yeni nesilleri, bölgesinde ve küresel düzeyde aktif bir ülkenin sahipleri ve en değerli varlıkları olacaklardır” cümlesi gibi... Yeni Türkiye’nin eğitimi ve yeni nesilleri şekillendirme yetiştirme konusundaki kararlılığı programda çok net biçimde görülüyor. Türban yasağının nasıl kaldırıldığı, 28 Şubat’ta mağdur edilen öğretmenler, Siyeri Nebi ve Kuranıkerim’in isteğe bağlı olarak müfredata dahil edilmesi özenle yerleştirilmiş programa. Ve sayılar tabii... “2002 yılında 53’ü devlet, 23’ü vakıf olmak üzere toplam 76 olan üniversite sayısı, bugün 104’ü devlet, 73’ü vakıf olmak üzere 177’ye yükselmiştir” gibi... Ya da 4+4+4 sisteminin yarattığı harikalar, açılan yurtlar, Yeni Türkiye, Eğitim ve İnsani Kalkınma kavram vardır. İşte Türkiye tam da bu tuzağın içine düşmüş durumda. Eğitim Reformu Girişimi’nin Eğitim İzleme Raporu Türkiye’de “eğitimde düşük nitelik durumunun” sürdüğünü ısrarla vurguluyor. Ve aynı raporda dönüştürülen okulların tamamlanma sürecinde olduğu ve bunun sonucunda okul dönüşümlerindeki en yüksek oranın yüzde 73 artışla imam hatip liselerinde bulunduğu da belirtiliyor. Hatırlarsınız Bilal Erdoğan’ın Milli Eğitim’e “İmam hatiplerin sayısını artırın” diye talimat verme sini... 62. hükümetin programında İnsani Kalkınma Perspektifi “AK Parti olarak ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ anlayışı tüm politikalarımızın ana temasını oluşturdu. Yaratılmışların en şereflisi olarak insan, her türlü hizmeti hak eder ve her gelişmenin arkasındaki gerçek nedendir...” diye başlıyor. Programda Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından her yıl güncellenen insani gelişme istatistiklerine de yer verilmiş. Davutoğlu, Türkiye’nin insani gelişme bakımından 187 ülke arasında 69’uncu sıraya yükseldiğini büyük bir gurur tablosu olarak gösteriyor. Peki, Türkiye’nin önünde kimler var? Libya, Malezya, Lübnan... İnsani Gelişme Endeksi (İGE) insani gelişmenin 3 temel boyutundaki uzun vadeli gelişmeyi değerlendirmek için kullanılan bir ölçüm yöntemi. Bu 3 temel; uzun ve sağlıklı bir yaşam, bilgiye erişim ve insana yakışır bir yaşam standartı. 62. hükümetin programında UNDP raporundan alıntı yapılarak satın alma gücü paritesine göre kişi başına gelirimizin 2000 yılında 12.890 dolar iken 2013 yılında 18.391 dolara yükseldiği gururla anlatılıyor. Ancak dünyada gelir dağılımı eşitsizliğinin en fazla yaşandığı 3 ülkeden birinin Türkiye olduğu gerçeği göz ardı ediliyor. Eşitsizlik arttıkça, insani gelişmedeki kayıp da artıyor. Tabii yıllardır süregelen bölgesel eşitsizlik de cabası... Yeni Türkiye işte böyle şekilleniyor. Sıradanlık; vasatlık eğitimden sağlığa toplumun her alanına damgasını vuruyor. AKP ise başarılı bir algı mühendisliği ile bunu çok iyi yönetiyor. Şekilden görüleceği üzere, gerek ABD, gerekse İngiltere 2000’li yıllara hızlı bir büyüme patikası içerisinde girmiş idi. Ancak 2007/2008 krizi bu süreci tersine çevirdi. Her iki ülkede de büyüme hızı sert bir düşüş gösterdi. Amerikan ekonomisinde potansiyel büyüme hızı, IMF’nin tahminlerine göre, yüzde 2’nin altına indi. ABD’de işgücüne katılım oranında da ani bir çöküntü yaşandı. İşgücüne katılım oranı son on yılda yaklaşık yüzde 8 puan gerilerken, işgücü arzının yıllık ortalama büyüme oranı da sadece yüzde 0.3 düzeyinde gerçekleşti. Söz konusu olumsuz edinimlerin nedenleri arasında en önemli olanı, Amerikan nüfusunun yaşlanması ve umudu kırılan kitlelerin işgücüne katılmaktan vazgeçmeleri olarak değerlendirilmekte. İkinci Dünya Savaşı’nın hemen ardında Amerikan nüfusunda patlama yaratan “bebek çoğaltan nesil” artık emeklilik aşamasında ve işgücü arzının daralmasında çok büyük bir etken olduğu biliniyor. Bunun yanında, uzun süreli işsizlik koşullarının sürmesi ve işgücü piyasalarının parçalı yapısı ile birlikte ortalama ücret düzeyindeki reel olarak yüzde 7’yi aşan gerilemeler neticesinde, umudu kırılmış geniş orta sınıf kitleleri artık işgücüne katılım kararlarını ertelemiş gözüküyor. Bütün bunlara koşut olarak işgücü verimliliğindeki kazanımlar da yavaşlamaya başlamış durumda. Veriler 2008 krizi sonrasında Amerikan ekonomisinde işgücü verimliliğindeki artışların sadece yüzde 1.1 düzeyinde olduğunu belgeliyor. Halbuki İkinci Dünya Savaşı sonrası kapitalizmin altın çağı diye anılan dönemde ABD’de işgücü verimliliği yılda ortalama yüzde 2.7 artış içindeydi. Kuşkusuz tüm bu süreçleri tersine çevirecek biricik gerçek, sabit sermaye ve teknoloji yatırımlarının yeniden ivmelenmesi olabilirdi. Ancak, ABD para piyasalarında net 3.5 trilyon dolarlık bir likit para sermayesinin yarattığı finansal rantlar ve varlık fiyatlarındaki köpükler, küresel sermayenin yatırım önceliklerini bu tür alanlardan giderek uzaklaştırıyor. Tüm bu gerçeklere karşın yerel veya uluslararası sermaye çevrelerinin biricik beklentisinin “miktar kolaylaştırması” diye anılan “para basma” operasyonuna Avrupa Merkez Bankası’nın da katılması ve önümüzdeki kış aylarının da negatif reel faizler ve finansal köpüklerin yarattığı tatlı kazançlarla savuşturulması umutları olduğu gözleniyor. Yirmi birinci yüzyıl, küresel sermayenin kumarhane kapitalizmi masalarında oyun kâğıtlarının yeniden karılması beklentileriyle geçiyor. AB, Rus şirketlere yasakları genişletecek Ekonomi Servisi Avrupa Birliği (AB) diplomatları, AB’nin halen sadece Rus devlet bankaları için geçerli olan Avrupa’da borçlanma veya sermaye sağlama yasağını genişleterek Rusya’nın devlet kontrolündeki bütün şirketlerine de uygulamayı değerlendirdiğini söylediler. Reuters’ın haberine göre; diplomatlar Rusya Savunma Bakanı Sergei Shoigu’nun AB’ye girmesinin yasaklanmasının değerlendirildiğini de belirtti. Avrupa Komisyonu’nun Moskova’ya uygulanacak yeni yaptırımlar çin nihai planı bugün belli olacak. AB hükümetlerinin de paketin son hali üzerinde cumaya kadar karar vermeleri bekleniyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear