22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 ŞUBAT 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER KİPTAŞ, Başbakanlık yetkilisi ve Bosphorus 360 şirketi yöneticilerinin Etiler buluşmasını doğruladı: 7 Milyarlık sohbet! AYKUT KÜÇÜKKAYA Beyaz Türklerin Gafleti Üzerine Otoriter yönetimleri savunmanın bin bir yolu var. Şu günlerde hepsi bir bir deneniyor. En revaçta olanı, “tek parti iktidarlarının engel tanımadan iş yapmaktaki maharetlerini” övmektir. Gerçekten de öyle; engel tanımıyorlar. Sandıktan “yetkiyi” aldıktan sonrası “iş”tir. Yol yap, yolsuzluk yap, AVM yap, HES yap, kentlerin canına oku, yeşili kov gökdelen yap; engel olmaya çalışanı nasıl olsa “büyümeyi engellemeye çalışmakla” suçlar, “gayri safi milli hasıla düşmanı” ilan edersin. “Büyüdük mü, büyüdükse bize bir şey düşmedi mi” diye soran safdillere de güler geçersin. “İstikrarın simgesi” tek parti iktidarı böyle bir şeydir. HHH “Sandık her şeydir” sloganının işe yaramadığı durumlar da var. “Sandıktan çıkanın hukukla imtihanı” sloganı karşısında tek particilerin, hukuku da kendilerine uydurmaya çalışmaları, “bu kez olmadı yeniden” diye kendi yaptıklarını bozup yeniden yapmaları, itirazların arttığı zamanlarda sıklıkla başvurdukları yöntemdir. Birlikte iş tuttukları elemanların harcanması, hukuksuzlukta paralelken, paylaşmada çapraz olmaları, “destan yazanların” bu kez “tayin terfi” makasına tabi tutulmaları böyle zamanların işidir. Demokrat Parti zamanında pek moda olan, benim babam gibi devlet memurlarının sürgün edilmeleri, “Vatan Cephesi”ne girmemekte direnenlerin; radyoda isimlerinin okunmasına itiraz edenlerin oradan oraya turistik geziye yollanmaları, şimdi bakıyorum da pek ilkelmiş. Toplu sürgün nereden baksanız daha bir modern duruyor. Hatta paralel olanların garantili bir şekilde iki üç kere halledilmeleri de şimdiki modern yöntemin bir inceliği olarak karşımıza çıkıyor. HHH Yalnız bir önemli sakınca var ki, tek parti iktidarının bu sakıncayı gidermesi pek mümkün görünmüyor. Yıllarca birlikte iş tuttuğun takımı tasfiye etmeye niyetlenmişsen, tasfiye ettiklerinin deposunda ne var ne yok iyice bileceksin. Bak şimdi torbadan turp üstüne turp çıkıyor. Hatta iddia odur ki büyüğü de hâlâ heybedeymiş. Sen, “ne gam, ben heybenin ağzını büzerim” diyorsun da bak işte yanıldığın ortada. Hukuksuz işlerinde ortaklık ettiğin, destek çıktığın, savcılık yaptığın zamanlarda pek sık kullandığın alışkanlık, o senin eski ortağında berdevam. Kısacası sen o torbanın, heybenin ağzını büzemezsin. İstediğin kadar torba yasa çıkar, yasadışı olan, senin torbalı yasanı dinlemez, bildiğini okur; turp üstüne turp çıkarır heybesinden. HHH İşte tek parti muktedirleri eskiden böyle durumlarda “uzun bıçaklar gecesi”nin karanlığına sığınır, eski dostlarını bir şekilde halletme yöntemlerine başvurur, işleri biten ortaklarını bire kadar kırarlardı. Sen öyle yapamazsın; hem devir o devir değil, sana haksızlık olur, hem de ortak kırılacak gibi durmuyor; sen bile bilemiyorsun kaç kişidir, neyle meşguldür, “abisi, ablası” kim, “imamı” nerededir? Yine de senin bu eski ortakla mücadele bahanesiyle memleketi yeniden “dizayn etme” çaban her türlü takdire şayandır! Biz henüz tam ayılamadık. “Şu ortağı bir halledeyim, aslında maksadım demokrasi” masalını yutmaya hazır olan “yetmez ama evetçi kuş” sayısında artış gözle görülür hale geldi. “E ne yapsın bu çeteyi halletmek için elbette böyle yasalara ihtiyaç var” diye kırıtanların sayısı arttı. Değiştirilen yasaların “kişiye özel, yalnızca Cemaat için” olduğunu zanneden, “bana dokunmayan bin yaşasın” saflığında olanların sokaklarda avare dolaştığını gördükçe, “meheldir” diyesim geliyor, ama zorbalığın altında gittikçe ümüğü sıkılan halkın ne suçu var? Ben de mi “halkı tan eyleyeyim”, ben de mi sanki kendim halkın parçası değil, her şeyi bilenlerden biri gibiymiş gibi davranayım? “Beyaz Türk” müyüm ben yahu!.. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın değeri bir milyar dolar olduğu belirtilen Etiler’deki polis okulu arazisinin oğlu Bilal Erdoğan’ın gizli ortağı olduğu öne sürülen Bosphorus 360 şirketine verilmesiyle ilgili dönemin Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala’yı bizzat görevlendirdiği ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Kadir Topbaş’a emir verdiği iddiasıyla ilgili ses kayıtları geçen hafta gündeme bomba gibi düşmüştü. 17 Aralık yolsuzluk soruşturması dosyasındaki polis fezlekesinde hem teknik hem fiziki takibe takılan isimlerden birisi de KİPTAŞ Genel Müdürü İsmet Yıldırım’dı. Yıldırım’a, polis fezlekesindeki, “Etiler Polis Okulu arazisi önce Hazine’ye sonra KİPTAŞ’a devredilecek ardından da Başbakan Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın gizli ortağı olduğu öne sürülen Bosphorus 360 adlı şirkete verilecekti” iddiasını sorduk. Yıldırım, soruşturma dosyasın TOPBAŞ’TAN YILDIRIM’A: PROJENİN YÜKSEKLİĞİ AKMERKEZ’İ GEÇMESİN Twitter’da Haramzadeler adlı hesaptan yayımlanan polis fezlekesinde Etiler Polis Okulu arazisine yapılacak AVM ve rezidans projesinin Başbakan Erdoğan tarafından izlendiği öne sürülüyor. Önceki gece internete sızdırılan ve fezlekede yer alan telefon görüşmesi kayıtlarında İBB Başkanı Topbaş’ın Etiler arazisine yapılacak projenin Akmerkez’i geçmemesi konusunda KİPTAŞ Genel Müdürü’nü uyardığı iddiası yer alıyor. Sosyal medyada ve internette yer alan haberlere göre, KİPTAŞ Genel Müdürü İsmet Yıldırım’la telefonda görüşen Topbaş, proje yüksekliğinin Etiler Akmerkez’i geçmemesi için uyarıyor ve sürece dair gelişmelerden bilgi istiyor. İddiaya göre projenin kendisine gösterilmeden Erdoğan’a gösterilmesi durumunda Başbakan’ın kendisine soracağından bahseden Topbaş, bu şehrin başkanı olarak görmem gerekiyor, diyor. YILDIRIM: Tapu, iddiaları çürüttü KİPTAŞ Genel Müdürü İsmet Yıldırım kendisine yönelttiğimiz soruya şu yanıtı verdi: “Etiler Polis Okulu arazisi ile ilgili iddiaların gerçeği yansıtmadığı Büyükşehir Belediye Başkanımız Sn. Kadir Topbaş beyefendinin basın toplantılarında yaptığı açıklamalar ve medyaya sunmuş olduğu tapu kayıtları ile de çürütülmüştür. Kamuya açık olan bir otelin lobisinde Başbakanlık Yatırım Destekleme Ajansı Başkanı ve onun misafirleri ile yapılmış olan bir sohbet resmedilerek hukuka aykırı plan ve programlar yapılıyormuş gibi iddialarda bulunulması suç olduğu gibi hukuk ilkelerimizle basın ahlakına aykırıdır. Yazınızda da belirttiğiniz gibi tüm bu hususlar bir iddiadan ibaret olup bu yorum ve haberler mesnetsiz iddialara gerekçe oluşturma çabasıdır. KİPTAŞ’ın işleri ve faaliyetleri hakkında brifing verilmesi gerekiyorsa, KİPTAŞ Genel Müdürlüğü binasında bu işler için düzenlenmiş iki adet toplantı ve konferans salonu mevcuttur.” da yer alan Bosphorous 360 şirketinin ortakları Cengiz Aktürk, Usame Kutub, şirketin genel müdürü Abdülkerim Çay ve Başbakanlık Yatırım Destekleme Ajansı Başkanı İlker Aycı’nın bir otelin lobisinde buluşmasını ve “KİPTAŞ Genel Müdürü İsmet Yıldırım henüz yapılmayan ihale hakkında brifing veriyor” başlığı ile duyurulan fotoğrafı, “kamuya açık olan otelin lobisindeki sohbet” olarak savundu. Yıldırım’ın oteldeki “sohbete” katılan Bosphorus 360 şirketinin yöneticilerinin Başbakanlık Yatırım Destekleme Ajansı Başkanı’nın misafirleri olduğunu belirtmesi ise dikkat çekti. Yıldırım, Etiler’deki araziyle ilgili iddiaları “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş’ın tapu kayıtlarıyla çürüttüğü” tezine dayandırarak yanıtladı. Ancak Topbaş’ın açıklamaları 17 Aralık operasyonunun hemen ardından yapılmış; polis fezlekesine yansıyan telefon kayıtları ve fotoğraflar kamuoyunun gündemine geçen hafta yansımıştı. Fezlekedeki telefon kayıtları ve fotoğraflar daha ihale yapılmadan araziyi alacak kişinin belli olduğunu, hatta projenin bi le tamamlanarak maketinin yapıldığını ortaya koyan iddiaları içeriyordu. Hatta polis fezlekesine giren ve maketin etrafında poz veren isimler Yıldırım’ın “sohbet” toplantısındaki işadamlarından oluşuyordu. Aynı şirket yöneticilerinin isimleri 17 Aralık’ın ikinci dalgasında gözaltına alınacak 41 kişilik listede yer almış; Bosphorus 360’ın malvarlığına savcılık kararıyla el konulmuştu. Gözaltı kararı veren savcının görevden el çektirilmesinin ardından kısa bir süre sonra malvarlıklarıyla ilgili el konulma kararı kaldırılmıştı. UZMANLAR YORUMLADI Kabataş’ın raporu da şaibeli u Adli Tıp Profesörü Şebnem Korur Fincancı, Kabataş’taki saldırı iddiası ile Z.D.’nin Adli Tıp’tan aldığı raporun idialarıyla uyuşmadığına dikkat çekerek, ‘İktidar uydurduğu hikâyeyle devlet şiddetini meşrulaştırıyor’ dedi. İKLİM ÖNGEL Etiler’deki Polis Okulu arazisinin, Başbakan Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’In da ortakları arasında yer aldığı iddia edilen Bosphorus 360 şirketine devredilmeden proje için maket hazırlandığı öne sürüldü. İnternete sızdırılan görüntülerde Yasin el Kadı, oğlu Muaz Kadı ve Usame Kutub ile diğer ortaklar projenin maketi ile birlikte görülüyor. Güler’den, 17 Aralık’ta oğlu ile yaptığı görüşmeye garip savunma: ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Kabataş görüntülerinin kamuoyuna yansımasının ardından, “Nerenize koyacaksınız raporu?” dediği Adli Tıp raporunu, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı ve Adli Tıp Profesörü Şebnem Korur Fincancı değerlendirdi. Raporda belirtilen çürüklerin herhangi bir çarpma sonucunda olabileceğini söyleyen Fincancı, iç yanlarda olan çürüklere dikkat çekti. Darp sırasında insanların rahim içi bebek pozisyonu aldığını söyleyen Fincancı, “Yere düşüp darp edilen bir insanın iç kısımlarında yaralanma beklemeyiz” dedi. Z.D.’nin olay nedeniyle savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu ve Adli Tıp raporunun da bu olay için düzenlendiğini dile getiren Fincancı, “Adli Tıpçının ne olduğunu sorması ve ona göre muayene etmesi gerekir. Raporda bir hikâye yok. Raporun sonunda da morlukların iddia edilen olaya ilişkin olup olmadığının yorumu yapılmalı. Ancak uzman bunu da yapmamış. Çok eksik bir rapor” dedi. “Başbakan’ın kadına şiddete özen göstermeyip, bu olayda böylesine titiz davranması şaşırtıcı değil. Bu hikâye ile devlet şiddetini meşrulaştırıyor” diye konuştu. Başkasının telefonuydu İstanbul Haber Servisi Başbakan Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın da şüphelileri arasında bulunduğu 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı işadamı Nihat Özdemir şüpheli sıfatıyla ifade verdi. Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde gelen Özdemir’in ifadesi yaklaşık yarım saat sürdü. Özdemir, ifade işleminin ardından adliyeden ayrılırken gazetecilerin “25 Aralık soruşturması ile ilgili ifade mi verdiniz” sorusunu, “Evet” diye yanıtladı. ‘Postpartum iddiası mantıksız’ Gazi Üniversite si öğretim üyesi Doç. Dr. Burhanettin Kaya ise, yazar Koru’nun görüntülerin Z.D.’nin anlattıklarıyla bağdaşmaması üzerine ortaya attığı “postpartum depresyonu” iddiasına ilişkin Cumhuriyet’e açıklama yaptı. “Postpartum depresyonu”nun kadınların ilk 1 aylık loğusalık döneminde yaşandığını kaydeden Kaya, “Postpartum depresyonu olan kişinin sokakta gezmesi beklenmez, dışarı çıkamaz ve o kişinin hasta olduğunun farkında olmamak mümkün olmaz” değerlendirmesini yaptı. Özdemir ifade verdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun yapıldığı 17 Aralık günü oğluyla yaptığı iddia edilen ve “Kaç para oğlum” ifadelerini içeren tapelerle ilgili olarak açıklama yaptı. AKP Grup toplantısı öncesinde, 17 Aralık soruşturması kapsamında oğlu ve hakkında çıkan iddialarla ilgili soruları yanıtlayan Güler, soruşturmadaki gizlilik ve kısıtlılık kararı nedeniyle şüpheli ve onların müdafilerinin dahi ulaşamadığı belgeler ve kişisel verilerin, basından ve sosyal medyadan öğrenildiğine dikkati çekti. Soruşturma konusu haberleşme içeriklerinin ifşa edilmesinin suç olduğunu söyleyen Güler, oğluyla yaptığı ve “Kaç para oğlum” ifadelerini içeren görüşmeyle ilgili olarak da, “17 Aralık günü, ne ben oğlumu aradım ne de oğlum beni aradı. Aynı gün İçişleri Bakanlığı adına kayıtlı özel kalem ve danışmanlık tarafından kullanılan telefondan, arama yapılan evde hazır bulunan oğlumun müdafisi aranmıştır. Yetkililerin izniyle ve bu telefonlardan oğlumla görüştüm. Bu telefonlar nasıl dinlendi? Soruşturma kapsamında hangi telefonların mahkeme kararıyla dinlendiğine dair liste, müdafilerin talebi üzerine İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nca resmi yazı ile bildirildi. Bu listede belirttiğim telefonların dinlenmesi ve kayda alınmasına ilişkin kararlar yok. Yani tamamen hukuka aykırı bir dinleme ve konuşmanın birçok yeri çıkartılıp servis ediliyor” diye konuştu. 17 Aralık günü eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı’yı da aradığını belirten Güler, “Yıllarca birlikte çalıştığımız başsavcıdan sadece soruşturmanın konusunu sordum. Bu konuşma da internete düştü. Bu nasıl oluyor? Demek ki ya İçişleri Bakanı olarak benim ya da İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Turan Çolakkadı’nın veya her ikimizin telefonları dinlenmiş ve kayda alınmış. Bu illegal dinlemedir; haberleşme özgürlüğünün ihlalidir ve de suçtur” dedi. Güler, hakkında hazırlanan fezlekelerle ilgili de şunları söyledi: “Bir bakan hakkında makul şüphe doğmuşsa niçin dosya hemen ayrılıp, Başsavcı’ya bilgi verilmemiştir? Bakanlar hakkında soruşturma açmaya yetkili olan TBMM’ye niçin derhal gönderilmemiştir? Bakanların amiri konumundaki Sayın Başbakan’a niye bilgi verilmemiştir?” Çolakkadı’yı aradım ‘Neden derhal Meclis’e gitmedi’ BAKANLARIN FEZLEKELERİNİN İADESİNİN ÜSTÜNDEN BİR BUÇUK AYI AŞKIN SÜRE GEÇTİ HASTANEYE KALDIRILDI Fezlekeler 3. kata çıkamadı CANAN COŞKUN Türkiye’nin gündemini sarsan 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması kapsamında 4 eski bakanla ilgili hazırlanan ve Adalet Bakanlığı tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na iade edilen fezlekeler, 1 ayı aşkın süredir İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu tarafından konuyla yetkili Başsavcı Vekili Ali Cengiz Hacıosmanoğlu’na devredilmedi. 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması kapsamında eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, eski Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış ile eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2 Ocak’ta Adalet Bakanlığı’na gönderilen fezlekelerle ilgili aradan geçen 49 günde somut bir adım atılmadı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın “Geldiği gibi iade ettik” dediği fezlekelerin konuyla yetkili Başsavcı Vekili Ali Cengiz Hacıosmanoğlu’na henüz ulaşmadığı, fezlekelerin bir ayı aşkın süredir İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu’nda beklediği ortaya çıktı. Toplam 27 klasör ve 504 sayfadan oluşan dosyalar, soruşturmayı yürüten savcılık tarafından 2 Ocak’ta Adalet Bakanlığı’na gönderilmiş, 4 Ocak’ta Adalet Bakanlığı kayıtlarına girmişti. Rıza Sarraf’a kanser tetkiki İstanbul Haber Servisi 17 Aralık’ta Türkiye’yi sarsan “Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu”nda tutuklanan işadamı Rıza Sarraf, dün hastaneye kaldırıldı. Sarraf, tutuklandığı gün ifadesinde “Kanserim” demişti. Metris Cezaevi’nde tutulan Reza Sarraf dün böbrek üstü bezlerinde bulunan kitlenin tetkikleri için Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Reza Zarrab ifadesinde, 4 günlük gözaltı süresi içinde tümörünün 1 cm. büyüdüğünü ve acilen kemoterapi tedavisine başlaması gerektiğini kaydetmişti. Sarraf tetkiklerin ardından cezaevine geri götürüldü. BAKANLAR HAKKINDAKİ SUÇLAMALAR l Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan: 28 kez toplam 52 milyon dolar rüşvet almak, suç işlemek için örgüt kurmak, sahte belgelerle ihracat ve Kaçakçılık Yasası’na muhalefet. l Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler: 10 kez toplam 10 milyon dolarlık rüşvet almak, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, nüfuz suiistimali, suçluları kayırmak. l Eski Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış: 3 kez 1.5 milyon dolarlık rüşvet almak. meşrulaştırıyor’ ‘İktidar şiddeti Kadına yönelik şiddetin Türkiye’de geldiği noktaya dikkat çeken Fincancı, iktidarın devlet şiddetini meşrulaştırmak amacıy la bir hikâye uydurduğunu ve buna kılıf hazırladığını belirterek,
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear