23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19 ŞUBAT 2014 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Cumhurbaşkanı, Başbakan’ın ‘Alo Fatih’ müdahalesi karşısında gazetecileri isyana çağırdı ‘Olamaz böyle bir şey’ Gül, ‘Alo Fatih’ Demecini Nasıl Verdi? Cumhurbaşkanı ile Budapeşte’ye gelen basın heyeti “karma”... Cumhuriyet de var; Akit de... Sabah da var, Zaman da... Habertürk de var, Vatan da... Malumunuz, Başbakan, kendisine rahatsız edici soru sormayacak gazetecilerle yolculuk ediyor. Gidişteki basın toplantısında “ters” soru soran olursa da azarlıyor. Gül’ün böyle bir kompleksi, korkusu ya da öfkesi yok. Herkesle konuşmaya, her türden soruyu duymaya hazır bir özgüveni var. Uçakta her birimizle tek tek ilgilendi, sohbet etti. Ancak demeç seansını uçaktan otele taşıdı. İki gece kaldığı Budapeşte’deki otelde iki kez buluştu bizimle... İlkinde aşırı temkinliydi; gazeteci tabiriyle “manşetlik malzeme” vermedi. İkinci buluşma önceki gece geç vakitteydi. “Sarıgül talimatı”ndan haberdardı. Macar Cumhurbaşkanı’nın yemeğinden gelmişti; keyifliydi. Türkiye’de “Alo Fatih” serisinin “Sarıgül” bölümü sızmıştı. Herkes onu konuşuyordu. Tabii bizim heyet de... Cumhurbaşkanı’nın haberi var mıydı? Evet vardı. Bir soruyu yanıtlarken, “Ahmet Bey biraz önce beni bilgilendirdi” demesinden anladık bunu... Belli ki, yılların gazetecilik deneyiminden gelen Basın Başdanışmanı Ahmet Sever, gelebilecek sorulara dair brifing vermişti. “‘Alo Fatih’ sorusu kesin gelir”di. Nitekim Deniz Zeyrek, “Bazı kayıtlar ortaya çıktı” diye soruya girince Gül hiç şaşırmadı; cevap verirken de zorlanmadı. Her zamanki sakin üslubuyla, ama daha kararlı vurgularla konuştu. Ve Milliyet günlerinden hatırladığımız bir demeç verdi. Dündar, Gül’le Gellert Tepesi’nde sohbet etti. sormuştu. Gül, “Eğer gazeteye bir empoze varsa, gazete de orada direnecek kardeşim” demişti. Budapeşte’de bu tavrını sürdürdü, hatta öteye götürdü. “İsyan” çağrısı yaptı. Çıkışta “isyan” sözcüğüne dikkat çektim. Diğer meslektaşlarım sözcüğü yakalamamışlardı. Gezilerin usulü gereği, en genç olanımız deşifreyi üstlendi. Deniz Zeyrek’in deşifresi, gece yarısı mesaj kutularımıza düştü. Hemen baktık ve “isyan”lı cümleyi gördük: “Gazeteci doğru gördüğüne karşı bir şey görüyorsa da orada isyan edecektir.” sın hayatında yanlış yapılırsa bu ayrı, ama evrensel anlamda basın özgürlüğü, bir ülkenin gurur duyacağı bir şeydir. edyaya müdahale olmaması lazım’ Bir anlamda şikâyetler çoğalıyor. Çok hızlı telafi etmemiz lazım. Algı ile gerçek arasında daima fark var. Algı çok daha tehlikeli oluyor. Gerçeğe giderseniz de algı devam ediyor bir süre. Bunlara yol açan şeyler varsa düzeltmemiz ve fırsat vermememiz ‘M lazım. Kesinlikle... Başbakan’ın medya organlarıyla diyaloğuna dair bazı kayıtlar ortaya çıktı. Hükümetin medyaya baskısı olduğuna dair bir eleştiri var. Sizce böyle bir ortam var mı? Varsa nasıl düzelecek? Herkes kendi işine sahip çıkacak, doğru olduğuna inanıyorsa, arkasında duracak. Kim ne derse desin, kimse kolayına da kaçmayacak. Yaşanan şeyler olabilir. Bir yayın kuruluşu doğru bildiğini yapmalıdır. Niye çekinecek ki? Gül Galiçya Şehitliği’ni ve Gül Baba’yı ziyaret etti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, başkent Budapeşte yakınlarındaki Galiçya Şehitliği ile Gül Baba türbesini ziyaret etti. Resmi ziyaret için bulunduğu Macaristan’nda Gül ve eşi Hayrünnisa Gül dün Birinci Dünya Savaşı’nda şehit düşen 480 kadar Osmanlı askerinin mezarına karanfil ve gül bıraktı. Şehitlikte önce Galiçya şehitleri anısına dikilen anıta çelenk koyan Gül, saygı duruşunda bulundu, şehitlik şeref defterini imzaladı. Gül, şehitlerin memleketlerinin mezar taşlarına yazılmadığını fark etmesi üzerine, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen’e bu konuda bir çalışma yapılması talimatı verdi. Gül’e şehitlik çıkışında, Müslüman Macar gençleri, Macarca Kuranıkerim meali hediye etti. Budapeşte’de bir cami yapılması talebinde bulunan gençlere Gül, “Başbakanımız da söyledi. Buraya cami yapma çalışması var” dedi. Gül ve eşi Hayrünnisa Gül, buradan Gül Baba türbesine geçti. Gül Baba türbesinin bahçesine gül fidanı diken Gül, burada dua etti. Gül’ün son durağı Gellert Tepesi oldu. Gül burada Budapeşte manzarasını seyreti. Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, Gül Baba türbesinin restorasyonu için de protokol imzalandığını söyledi. edef Bahçeli değil, Gül’dü İzlenimimi yazayım: O ana kadar Cumhurbaşkanı, Erdoğan’la ters düşecek bir pozisyon almamaya özellikle itina gösteriyor gibiydi. Bu “sıkıntı”sına dünkü yazımda dikkat çekmiştim. “Alo Fatih” kayıtları, Çankaya’yı da perde arkasında medyanın nasıl bir baskı yaşadığına dair “birinci elden” aydınlatmış olmalı... Başbakan, Fas’tan Habertürk’e yaptığı altyazı müdahalesini, “Bahçeli bize hakaret ediyordu” diye savunmuştu. Oysa altyazıda Bahçeli’nin hakareti değil, Gül’ü Gezi olayları konusunda göreve çağıran demeci vardı. Yani aslında Başbakan’ın hedefi Bahçeli değil, kendi yokluğunda Gezi’de uzlaşma arayan Gül’dü. Gül, elbette bunun farkındaydı. H ‘Onun hiç mi suçu yok?’ Kaldı ki, talimatların “Sarıgül” versiyonunda ne hakaret vardı, ne başka mazeret... Apaçık bir şekilde “Medya komiseri”nden muhalefetin adayını TV’ye çıkarmamasını istiyordu. “Herkes işine sahip çıkacak. Başka bir alışverişi yoksa tabii” cümlesiyle, iktidara boyun eğen medya yöneticileri ile ihale ilişkisi içindeki medya patronlarını hedef aldı Gül... Dayanamayıp sordum: “Müdahale edenin hiç mi suçu yok?” Hiç tereddütsüz ekledi: “Olamaz böyle bir şey.” ‘İnternet yasasındaki sıkıntı yönetmelikle düzelmez’ İnternet yasasında bir yönetmelik değişikliği sizi tatmin edecek mi? İnternet yasası yönetmelikle halledilecek bir konu değil... İtiraz ettiğiniz konu, başka bir torba kanuna, başka bir madde eklenerek sonradan düzeltilebilir mi? Önemli olan mahsurlu, problemli olan şeyleri düzeltmek... İki durum var. Bir, gerçekten problemli görülen bir şeyi düzeltmek, ikincisi, algıyı da tekrar pozitif hale getirmek lazım. O da çok önemli... Öyle bir algı çıktı ki ortaya, iyi olan hiçbir şey konuşulmuyor. Problemli noktalar olunca konuşuluyor. Hem problemli noktaları düzeltmek gerekir, hem algıyı… Türkiye’nin dış görüntüsü açısından da önemli. Bunun birkaç yöntemi var: Herkes beni bir siyasi pozisyona zorluyor, ama benim amacım neticedir. Neticede işlerin düzgün ortaya çıkmasıdır. Metodum budur. ‘Özerkliğin faydası olmaz’ BDP’lilerin mesajları, özerklik lafları, Apo posterleri… Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz? Anayasa ve kanunlar ortadayken çeşitli fikirler söylenebilir. Ancak böyle bir özerkliğin kesinlikle Türkiye için doğru olmadığı, kimseye de faydası olmayacağı kanaatindeyim. Avrupa Konseyi’nin yerel yönetim şartı var. Şartta bir iki noktada rezervlerimiz vardı. Resmi olarak duruyor ama uygulamalarımızda bunların bir mahsuru olmadığını ispatlamışız. Bu rezervleri kaldırdığımızda İzmir’dekine de, Diyarbakır’dakine de, Kayseri’dekine de daha çok imkân ve yetki tanıyan bir düzenleme... Bunun ötesine geçilmesinin kesinlikle doğru olmadığı kanaatindeyim. Avrupa Yerel Yönetim Şartı’nın birçok şikâyetleri gidereceğine inanıyorum. Ötesi özerkliktir... Arkasında şiddet olmayan fikir söylenebilir, ayrı konu, ama kesinlikle bu söylenenlerin fayda getirmeyeceği kanaatindeyim. Hatırlayacaksınız, Hasan Cemal, bir yazısı nedeniyle Başbakan’ın öfkesine maruz kalıp Milliyet’ten ayrılmak zorunda kaldığında Ruşen Çakır, bir başka gezide Cumhurbaşkanı’na bu konuyu İsyan çağrısı HSYK yasasında en az 10 sorun var HSYK ile ilgili de bu yasa Meclis’e geldiğinde ilk taslağı aldım. 15’e yakın mahsurlu nokta vardı. İyikötü olması ayrı bir konu. Size göre iyi, ötekine göre kötü yasa olabilir. Ama benim anayasa problemi olarak gördüğüm 10’dan fazla nokta vardı. Bunları Adalet Bakanı ile paylaştım, düzeltilmesini önerdim. Bir sürpriz imza hikâyesi Budapeşte’de İnternet Yasası için aramızda iddialaşıyorduk: “Gül imzalayacak” diyenlere karşı, “imzalamayacak” diyenler... Ben “3. bir yol deneyecek” diyordum: “Yasayı değiştirtip imzalayacak.” Öyle yapmadı. Daha doğrusu yaptı da yapmadı. Ancak Türkiye’de olacak türden bir garabet denendi: İnternete sansür getiren düzenleme torba yasa içindeydi. Gül veto etse, torbadaki seçim yatırımı sayılandiğer düzenlemeler de çöpe gidecekti. Hükümet zora düşecekti. Gül, hükümetle ters düşmemek için veto yoluna gitmedi; kendi sözleriyle ters düşmemek için de “yargı denetimi” koşulundan vazgeçmedi. Hükümete “Bunu düzeltin” talimatı verdi. Hükümet önce “Yönetmelikle düzeltiriz” dedi. Çankaya’dan “Olmaz” cevabı geldi. Bunun üzerine imzalanacak torba yasadaki iki vahim maddenin, bir başka “torba”da düzeltilmesi yoluna gidildi. Gül, gelecek tepkiyi tahmin ettiğinden revizyonu hemen istedi; “Kaygılar yarın düzeltilecek” diye açıklama yaptı. Neden düzeltme gelene kadar bekletmedi? “Çünkü yasa onaylanmadan düzeltilemezdi” diyor Köşk kaynakları... Yasa çıktığının ertesi günü kadük olacak. Karmaşık. Ama bence bu karmaşada kaybeden yine de Gül oldu; baştan beri “İnternete getirilecek düzenlemenin yargı denetimine tabi olması gerekir” diye ısrarla söylediği yasayı onaylayan isim durumuna düştü. Ve dün gece internetteki tepkilerin hedefine oturdu. Dileyelim beklenen düzeltme bugün gelsin. Hoş, arkasından HSYK geliyor. O onaylanırsa, artık yargı denetiminin de bir anlamı olmayacak. Çünkü denetleyen yargıcı da hükümet denetleyecek. CUMHURBAŞKANI’NIN VETO OLASILIĞINI GÖZE ALAMAYAN AKP, ONAY KARŞILIĞINDA YASADA DEĞİŞİKLİK KARARI ALDI Gül onayladı, yasa değişiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sansür ve fişleme eleştirilerine ve AB’den gelen tepkiler üzerine internet yasası konusunda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile anlaşan hükümet onay karşılığında yasada değişiklik kararı aldı. AKP hükümeti, internet yasası konusunda Cumhurbaşkanı Gül’ü ikna edemedi. Eleştirilen düzenlemelerle ilgili yönetmelik değişikliğiyle sorunun çözülebileceğine ilişkin önerisini de kabul etmeyen Gül’ün veto sinyalinin güçlenmesi üzerine AKP geri adım atmak zorunda kaldı. Gül, Macaristan ziyareti öncesinde son olarak tekrar Elvan ile görüştü. Gül, veto ile hükümeti zor duruma düşürmemek için yasada değişkilik yapılmasını istedi. AKP de bunun üzerine Çankaya Köşkü ile hükümet arasında bir çatışma görüntüsü yaratmamak için değişkilik yapılması kararı aldı. Muhalefetle görüşmelerin ardından Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfü Elvan, “Mahkeme kararı olmaksızın hiçbir işlem gerçekleştirilemeyecek. Trafik bilgileri mahkeme kararı olmaksızın hiçbir şekilde verilemeyecek. Özel hayatın gizliliğin korunmasına ilişkin TİB Başkanı erişime engelleme kararı verecek ancak 24 saat içinde Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurması gerekecek. Mahkeme kararına göre TİB Başkanı gereken uygulamayı gerçekleştirecek” açıklamasını yaptı. Bu gelişmelerin ardından Cumhurbaşanı Gül Macaristan dönüşü hemen yasayı onayladı. Gül Twitter’dan, dün akşam, “Mesajlarınızda özellikle iki husus üzerinde itirazlar ilettiniz. Hükümetimizle temasa geçip bu iki noktaya ilişkin düşüncelerimi paylaşmış ve bunların düzeltilmesini istemiştim. Memnuniyetle görüyorum ki iki maddeyle ilgili kaygılar yarın (bugün) yeni bir yasal düzen ‘Kaygıları hükümete ilettim’ lemeyle giderilecek” açıklamasını yaptı. AKP Köşk’ün onayın ardından 3. havalimanına ilişkin düzenlemeyi içeren torba yasa önerisini internet yasasındaki değişiklikleri de ekleyerek TBMM Başkanlığı’na yeniden sundu. Elvan’ın hem trafik bilgisi hem de TİB Başkanı’nın yetkileri ile ilgili düzenlemelere ilişkin açıklama yapmasına karşın öneride sadece trafik bilgileri ile ilgili eleştirilerin karşılık bulması dikkat çekti. AKP’nin sunduğu yeni öneriyle TİB tarafından yer sağlayıcıların tutacağı trafik bilgilerine erişime sınırlama getiriliyor. Meclis’te kabul edilen düzenlemeye göre yer sağlayıcılar (sunucular) kullanıcıların trafik bilgilerini 6 ay ile 2 yıl arasında tutma zorunluluğu getirilirken, TİB’in trafik bilgilerine dilediği gibi erişim hakkı tanınıyordu. Yeni öneriyle TİB’in trafik bilgilerine erişimi bazı koşullarla sınırlandırıldı. TİB’e yer sağlayacılardaki trafik bilgilerini dilediği gibi erişme imkanı da yeni öneriyle ancak bir suç soruşturması ve ‘ Budapeşte Cumhurbaşkanı abdullah Gül, Macaristan gezisinin ikinci gününde gazetecilerin sorularını yanıtlarken günlerdir kamuoyunu meşgul eden “alo Fatih” hattına dair bir soruyu cevaplandırdı ve açıkça Başbakan’ın müdahalesine karşı tavır aldı. “Basın özgürlüğü bir ülkenin gururudur” diyen Gül, “Yayıncılık bir kamu görevidir, yeri geldiğinde doğru gördüğünde ısrar edecektir, doğru görmediğine isyan edecektir” dedi ve ekledi: “tabii başka bir alışveriş ilişkisi içinde değilse...” Gül, soruları şöyle yanıtladı: Basın özgürlüğünde türkiye hızla geriye düştü. Gelinen nokta, sizi rahatsız ediyor mu? Basın özgürlüğü, gelişmiş demokrasilerde ülkelerin onurudur ve daima güç verir. Açıklıkla söyleyeyim: İstismar, yanlışlar söz konusu olursa, bunlar serbestlik anlamına gelemez. Ba ‘ Herkes beni bir siyasi pozisyona zorluyor, ama benim amacım neticedir. Neticede işlerin düzgün ortaya çıkmasıdır. Metodum budur. Yaptırım endişesinden olabilir mi? Niye cezalandırma olsun ki? Bir alışveriş ilişkisi varsa o zaten yanlıştır. asın yeri geldiğinde isyan edecektir’ Müdahale edene hiç mi uyarınız olmayacak? Söylüyorum, bunların, bu tür müdahalelerin olmaması lazım. Olamaz böyle bir şey. Ancak siyasetin doğasında şu var ki, herkes benimle ilgili iyi yazsın ister. Ama aynı zamanda yayıncılık bir kamu görevidir açıkçası... Siz milyonlarca insana hitap ediyorsunuz. Orada da bir sorumluluk vardır. Yeri geldiğinde kendi otokontrolünü yapacaktır, yeri geldiğinde kendisi çeşitli ahlaki kurallara uyacaktır. Yeri geldiğinde doğru gördüğü şeyde ısrar edecektir. Doğru gördüğüne karşı bir şey görüyorsa da orada isyan edecektir. Başka bir alışveriş ilişkisi içinde değilse açıkçası… ‘B Türk büyükelçi, ‘Kara Lahana Kralı’ seçildi Dış Haberler Servisi Almanya’da Oldenburg Belediyesi’nce her yıl geleneksel olarak düzenlenen etkinlikte Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu, “Kara Lahana Kralı” seçildi. Karslıoğlu, yaptığı açıklamada, “Kara Lahana Krallığı”nın 61 yıldan bu yana Oldenburg şehrinin bir geleneği olduğunu ifade ederek dikkatin Oldenburg şehrine çekilmesi amacıyla daha önce ödülün hep Alman siyasetçilere verildiğini hatırlattı. İstanbul Haber Servisi Halkevi üyesi bir grup Kadıköy Rıhtım’da seçim videoları oynatan AKP’nin standına yumurta attı. Çevik kuvvetin müdahale ettiği olayda 5 kişi gözaltına alındı. Grup üyelerine Kadıköylüler de slogan ve alkışlarla destek verdi. Olayın ardından Rıhtım’da oturma eylemi gerçekleştirmek isteyen Halkevi üyelerine AKP’liler saldırdı. Saldırı üzerine araya giren polis AKP’lileri uzaklaştırırken, bölgede bulunan AKP standı da toplandı. AKP standına yumurta Durak bağımsız aday ADANA (AA) İçişleri Bakanlığı tarafından 28 Mart 2010’da Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Aytaç Durak, bağımsız olarak Adana Büyükşehir Belediyesi başkan adaylığı başvurusu yaptığını açıkladı. Durak yaptığı açıklamada, “Beni görevden alanlar 4 yıldır Adanalıyı mahkum etmişlerdi. Adana, seçmedikleri bir kişi tarafından yönetildi” dedi. ya kovuyturması kapsamında mahkemeler tarafından talep edilmesi halinde alınabilecek. Aynı şekilde TİB, ancak mahkeme kararıyla içerik (internet siteleri) ve erişim (internete erişim hizmeti veren firmalar) sağlayıcılardan da trafik bilgilerini alabilecek. Trafik verisi olarak trafik bilgisinden fazla bilgi talep edilemeyecek. AKP yetkilileri AKP yetkilileri torba öneride intenet yasasası ile ilişkin bir madde yer almasını için öneriyi bu şekilre yer aldığını belirterek diğer düzenlelemein komisyon ve genel kurul aşamasında yapılabileceğini kaydettiler. Öte yandan Gül’ün yasayı onayladığını açıklamasından sonra Twitter hesabındaki kullanıcı sayısı 4 milyon 390 binden 4 milyon 381 bine düştü. Cumhurbaşkanı Gül kısa sürede yaklaşık 10 bin kullanıcı kaybetti. Gül’ün kullanıcı sayısının hızla azaldığı gözlemlendi. Onay, takipçi kaybettirdi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear