23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 ŞUBAT 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 emperyal sistemin boyunduruğuna girer. Sermaye, dünyanın her ülkesinde kendi çıkarlarının kutsalı olur. O nedenle elmalar, armutlar aynı torbaya doldurulup kimi zaman askeri kimi zaman sivil baskıcıdiktatoryal düzeni kurar... Emekçilerin sendikal hak ve özgürlükleri ellerinden alınır; çokuluslu şirketler o gelişmekte olan ülkelerin dağlarını, ovalarını, koylarını, büklerini eline geçirir. İşin doğasıdır bu! Bir gazeteyi, vakfı, kurumu ele geçirmek için çabalar... İster sağ, ister muhafazakâr, ister kendisini sosyal demokrat sanan partiler iktidarda olsun, fark etmez... Bu acıyı geçmişte Ecevit de yaşamıştır, Demirel, Erbakan ve Turgut Özal’ın kurduğu ANAP da... İnsan hakları, hukuk devleti, laik düzen bir yıldız gibi kayıp gitmiştir... Tarikat şeyhleri bu düzenden yararlanmış, hukukun çiğnendiği yerde devletin en duyarlı birimlerinde örgütlenmiştir. Bu yüzden kimse kimseyi şikâyet etmesin... Hele hele “paralel yapı”, “devlet içinde devlet” falan demesin. Sermayenin, emperyal düzenin diniimanı yoktur; o güçler kendi çıkarları için vardır; bu onların vazgeçilmezidir. Bu köşede, insan olmayı, hukukun dilini anlamayı, demokrasi ve özgürlükleri bir yaşam biçimi olarak görmenin gerekliliğini sürekli vurgulamamın nedeni bu! HHH Kirli çıkar ilişkisinin bataklığına saplananlar buradan kendilerini geçmişte de kurtaramadılar, bugün de kurtaramayacaklar... Er ya da geç bu olacak! Bu bataklıkta darbeciler, çeteciler yatıyor... Tıpkı sivrisinekler gibi bataklığı severler ve oralarda ürerler. Yolsuzluk bunların en önemli besin kaynağıdır... Bu düzen büyür, obezleşir! Siyasal İslamın değerleri, cemaat, aşiret, ahbap, din, ırk ilişkileri, inançlar bataklığının büyümesine, sivrisineklerin çoğalmasına neden olur... Önceliğimiz insan hakları, evrensel hukuk, yargının bağımsızlığı, adalette eşitlik, demokrasi, özgürlük ve çağdaş bir anayasa... Tüm saydıklarım gerçekleşmezse eğer... Vallahi sonucuna hep birlikte katlanırız! ‘Ellerinden geleni yapsınlar’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, iradelerinin ipotek altına alındığını ileri sürdüğü CHP ve MHP’nin tehdit edildiğini, TÜSİAD üyeleriyle ilgili cemaatin elinde CD’ler olduğunu söyledi. Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve MHP’li yöneticilerle ilgili kasetlerin arkasında paralel yapının olduğunu belirten Erdoğan, şimdi de AKP’nin kasetlerle yıpratılmaya çalışıldığını kaydetti. Erdoğan, “Hodri meydan, ellerinden geleni yapsınlar. Ellerinde hangi kirli araçlar varsa buyursunlar kullansınlar” diye konuştu. Erdoğan, Fethullah Gülen için “örgüt lideri” ifadesini de kullandı. Erdoğan, partisinin grup toplantısında şu görüşleri dile getirdi: Faiz, vaiz ve sermaye lobisi: Bu ülke artık faiz, vaiz, medya ve sermaye lobisi tarafından idare edilemez. 30 Mart öncesinde siyaset dışı yöntemlerin kullanıldığı bir saldırıya karşı mücadele veriyoruz. Bu saldırıda, bir kısım yargı ve Emniyet güçleri, ses kayıtları ve görüntüler, kara propaganda kullanılıyor. Hodri meydan: Bu süreçte CHP ve MHP iradesine ipotek konulmuştur. Gizli görüntü, ses kayıtları CHP’yi de MHP’yi de esir almıştır. CHP gizli görüntü kayıtlarıyla nasıl şekillendiğini, Deniz Baykal’ın nasıl gönderildiğini gördü; bu oyunun arkasında da paralel yapı vardı. CHP’nin aday belirleme sürecinde kendisini çok net biçimde hissettiriyor. Paralel yapının yedeğinde uçuruma yuvarlanıyorlar. CHP ve MHP bu yapının oyuncağı haline gelebilir, biz gelmeyeceğiz. Hodri meydan, ellerinden gelenleri yapsınlar. Şantaj yapmışlar: Mersin’de bütün partiler dinlenmiş, kaydedilmiş. Sadece ben ve Cumhurbaşkanı değil bakanlar, milletvekilleri, işadamları, sanatçılar, gazetecilerin görüşmeleri dinlenmiş. Bunlar şantaj amacıyla kullanılmış. İşadamlarına ‘Şunu şunu yap, yapmadığın takdirde arkadan bu geliyor.’ Sıkıysa yapma. Şimdi CHP ve MHP çıkıyor ‘Hükümetsin, gereğini yap.’ O zaman HSYK ile ilgili anayasa değişikliğine neden yanaşmadınız. İnternet yasası paralel yapıyı, dinlemeleri çökertmeye yöneliktir. Sizi kimin neyle tehdit ettiğini açıklayın. CHP ve MHP tehdit ediliyor: Başta AB olmak üzere birçok ülkede internetle ilgili düzenlemeler var. Kaset zorbalığı da siber zorbalıktır. Özel hayatın yanında milli iradeyi ağır bir tehditten korumaya çalışıyoruz. CHP ve MHP gibi siber zorbalığın acısını çekmiş partiler düzenlemenin karşısında duramaz, duruyorlarsa orada başka tehdit vardır. CHP ve MHP’nin üzerindeki o tehdidi de kaldıracağız. Twitter’la uğraşacak zamanım yok: Bir Azeri gazetecinin bizim iktidarımızda sınır dışı edildiği söyleniyor. Benimle ilgili tweet atmış, bundan haberim bile yok. Ne tweet kullanırım ne takip ederim. Müslüman kardeşe yapılmaz: Bir Müslüman, bir Müslüman kardeşini kaydeder, bunları şantaj olarak kullanabilir mi? Bırakın Müslüman olmasını, bir insanın mahremine girebilir mi? Yapılanların dine, imana, vicdana sığar yanı var mı? Örgütün lideri, birilerinin izlendiğini, bu izlenme bilgisinin kendisine ulaştığını, bunları engellediğini, buna benzer vakaların kendisinde olduğunu itiraf ediyor. Şimdiye kadar bir tane genel başkan çıkıp bunun hesabını sormadı. İşveren ağzını açmadı. Çünkü onların da CD’leri, kasetleri var ellerinde. Bir tane savcı dava açmadı. Artık yetti. Madem ki onlar yazıyor, çiziyor, dinliyor, CD’lerle ülkemizi idare etmeye çalışıyor, artık biz de hem konuşacağız hem adımlarımızı atacağız. Ameliyat tapeleri: Ameliyatımızı bile gündem konusu yapıp, “Beddualarımız bile tutmadı” diyor. l Gülen için ‘örgüt lideri’ ifadesini kullanan Erdoğan, cemaate ‘Hodri meydan. Hangi kirli araçlar varsa kullansınlar’ diye seslendi Sivrisinek... Gün gün temel hak ve özgürlükler ayaklar altına alınırken, medyaya yön verilirken “demokrasi paketi” kandırmacasına inanacak mıyız? Sınır tanımaz bir güç kullanımı, biber gazı, basınçlı su... Yaralanan insanlar! Korku sarmalı! Hangi çağda yaşıyoruz Tanrı aşkına söyleyin! Geride kalan yıllara bakıyorum... Ölümler, acılar, hüzünler! Öldürülen gençler, bombalar, tuzaklar, kıyımlar... Ülke “yolsuzluk, çete, hükümete darbe” iddialarıyla çalkalanırken, diktatöryal güç kendini gösteriyor; eski ortaklarını “paralel yapı”, “devlet içinde devlet” olarak suçluyor... Sanki Türkiye’de yolsuzluk, rüşvet yok... Yolsuzluk neymiş? Devletin kasasından para çalmakmış... HHH Eee, cancağızım daha başka... Kutulardan çıkan milyonlarca liralık döviz, para nedir peki? Şey yani nasıl anlatsam, size El Cezire televizyonu... Dur bakalım, biraz düşüneyim... Tamam tamam, buldum... O mangırlar devletin kasasından çalınmamış... Araştırdım, ortaya çıktı... Ben bakanlarıma güvenirim... Güvenmesem bakan yapar mıyım! O çocuklar var ya o çocuklar... Arkadaşlarımın çocukları... Bana güvenin, devletin kasasından çalınmamış o paralar. Alınmamış, diyorsa “Sultan”ım alınmamıştır, o kadar... Fazla soru sorulmaz. Efendim, kurulu düzenin çarkları emperyal sömürüyle birlikte yürütülür... Yolsuzluk ve rüşvet dünyanın her ülkesinde görülür. Bu gerçekler ortaya çıktığı zaman, demokratik düzenin gereği yapılır! Başbakanlar, bakanlar hukuka karşı duramaz... Yargı şakır şakır işler... HHH Sandıktan çıkan güçlü, 12. yılına basmış bir siyasal iktidar, günümüzde piyasalar düzenine, Erdoğan: Evet, Fas’tan aradım ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara’da bulunan İspanya Başbakanı Mariano Rajoy ile ortak basın toplantısı düzenleyen Başbakan Erdoğan gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Erdoğan, Zaman gazetesi muhabirinin sorduğu “Fas’tan Habertürk yöneticisi Fatih Saraç’ı arayıp, Bahçeli’nin konuşmalarının yer aldığı altyazıyı yayından kaldırtmak isteyip, istemediğine” yönelik soruyu şöyle yanıtladı: Erdoğan, “Fas’tan arama noktasında, evet aradım. Bu çok açık, net ortada. Sadece hatırlatmayı yaptım. Hatırlatmayı yaptığım şahıslarla altyazı ile alakalı olarak bizimle yapılan hakaretlerle ilgili. Yurtdışında bulunan bir başbakana karşı bu tür hakaretlerin yapıldığı bir konuşmayı kendilerine de söyledim. Kendileri de gerekli uygulamayı yaptılar. Yani ben bir gazetenin, sizin patronlarınıza da yeri gelmiş, bu tür hakaretler yapıldığı zaman, ya arkadaşlarım ya da şahsım açıp, hukukumuza da dayalı olarak, ‘Bu tür hakaretler yapılıyor. Biz şu anda Fas’tayız’ demişizdir. Bunu demek yanlışsa, onu bilemiyorum ama bu tür şeyleri de öğretmek durumundayız. Çünkü yapılan hakaretler, sıradan hakaretler değildi” dedi. Erdoğan İzmir’in Urla ilçesinde kendisine ait olduğu ileri sürülen villalarla ilgili olarak da şunları söyledi: “Urla ile ilgili olay şahsımla alakalı değil. Hukukta bir kaide vardır, bunu öğren. Müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Müddei kim? Mensubu olduğun medya organı. Önce bu gazete iddiasını ispatla mükelleftir. O söylenen yer, 35 yıl önce inşa edilmiş bir yerdir. Bunun bir yargı süreci vardır. Şu anda yargı sürecinde olan burayla ilgili şahsa neden yöneltmiyorsunuz da bunu gelip bana yöneltiyorsun? Bunu patronlarına sor önce. Şahsımla bunun zerre kadar alakası yok. Ben, son 5 yıl içinde senede üçbeş gün gittiğim, ailece görüştüğüm, çok sevdiğim bir dostuma ait olan bir yerdir. Orası Hazine arazisi değildir. Bunu da patronlarına söyle. Bununla ilgili Başbakan’ı lekeleyemezsiniz. Ne evraklarınız ne de gücünüz buna yeter.” Erdoğan, Sabah atv’nin satışına yönelik “havuz oluşturulduğu” yönündeki soruya da şu yanıtı verdi: “Sabahatv ile ilgili havuz ifadesini kullanıyorsunuz. Bunu siz uyduruyorsunuz. Ne havuzu? Hisselerini amcasına satıyor. Havuz mu bu? Bunları patronlarına söyleyecek irade zaten sende yok. Söylesen de netice alamazsın.” Aynı sorulara İspanya Başbakanı Mariano Rajoy da “Adalet herkes içindir. Herkes adalet karşısında eşittir” yanıtını verdi. ‘En kötü’ 11. lider Ankara’ya geldi Dünyanın “en kötü” 11. lideri seçilen Gambiya Cumhurbaşkanı Yahya Jammeh, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün davetlisi olarak önceki gece Türkiye’ye geldi. Eylül ayında katıldığı BM Genel Kurulu toplantısında, homoseksüelliğe olan karşıtlığını vurgulayarak “İnsan varlığına en büyük tehdit eşcinselliktir” ifadesini kullanan, 2008 yılında ise kendi ülkesindeki eşcinsellere seslenerek “Ülkeyi terk edin. Gitmezseniz başınızı uçururum” tehdidinde bulunan Gambiya Cumhurbaşkanı Jammeh, dün Anıtkabir’i ziyaret ederek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la görüşüp TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in onuruna verdiği yemeğe katıldı. (Fotoğraf: AA) Sansür skandalına sert çıkan Bahçeli, Erdoğan’ı ‘çakma basın komiseri’ olmakla suçladı ‘Alo Fatih yayını kes’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın talimat vererek MHP haberlerinin sansür edilmesi skandalıyla ilgili olarak “Alo Fatih, haberiniz olsun tehlike büyük. Yayınımızı derhal kesin, durum raporunu da sahibinize takla ata ata bildirin” diye konuştu. Bahçeli, Erdoğan’ın canını sıkmaması gerektiğini belirterek “Bu kadar dert etme, her şeyin orta yolu vardır: Bize bir ‘Alo’ demen kâfidir” dedi. Bahçeli, atanamayan öğretmenlere atıf yaparak, para kasalarına tıkıştırılan milyon dolarlarla azan bakan çocukları ile kamu arazilerini zimmete geçiren Başbakan çocuklarının masum, ancak hakkını isteyen öğretmenlerin suçlu olduğu izlenimi yaratıldığını bildirdi. AKP’nin etrafında yalancı, dedikoducu, karanlık suratlı bir yığın adamın toplandığını; maneviyat sömürüsüyle günahın ve şeytani heveslerin özel kuryeliğine soyunduğunu söyleyen Bahçeli, “Herhalde bu sözlerimize Başbakan yine dayanamayacak, uzandığı ilk telefonla Fatih’lere emirler yağdıracaktır” dedi. Erdoğan’ın paralı askerleri, yandaş lejyonerleri, medyadaki soytarılarının 24 saat eksiksiz hizmet verdiğini kaydeden Bahçeli, şunları dile getirdi: “Demek ki, ‘Alo Fatih’ hattı biz konuşurken sürekli açık ve çalışır vaziyettedir. Erdoğan dünyanın neresinde olursa olsun aslan parçası Fatih’leri, kula kulluk eden iki ayaklı dama taşları tetikte beklemişler, adeta amuda kalkarak emre amade olduklarını göstermişlerdir. Şimdi de biz Fatihçiklere sesleniyoruz: Alo Fatih, haberiniz olsun tehlike büyük, çünkü MHP sel gibi, kurşun gibi, fırtına gibi geliyor. Bu nedenle yayınımızı derhal kesin, durum raporunu da sahibinize takla ata ata bildirin ve ezile büzüle en kısa yoldan ulaştırın.” Bahçeli, Başbakan’ın manşetlerde neyin verilip verilmeyeceğini, nelerin yazılıp yazılmayacağını tek elden tayin eden çakma basın komiseri olduğunu kaydetti. Açılış töreni için kenti afişlerle donattı Metro bakanlığın reklam Gökçek’in FIRAT KOZOK ‘ÇÖZÜM SÜRECİ KOPTU KOPACAK’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 17 Aralık’tan bu yana TBMM’ye yağmur gibi AKP’yi koruma yasaları gelirken, bir yıldır yürütülen çözüm sürecinin güvenliğiyle ilgili tek bir yasa bile çıkarılmadığını belirterek “Çözüm süreci koptu kopacak. Kendi çocukları için yasalar hızla sevk ediliyor, yoksul çocukları için tek bir yasa çıkmıyor” dedi. Demirtaş, TBMM’de geçen hafta kabul edilen internet yasaklarıyla ilgili yasaya ilişkin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e veto çağrısı yaptı. Medyada her alanda sansür yaşandığına işaret eden Demirtaş, “Her kanalda Başbakan’ın Fatih’i var. Sanmasınlar yalnızca Habertürk’te var; her kanalda var. Hiçbir dönem bu kadar pervasız olmadı” diye konuştu. Demirtaş, rüşvet parasıyla kanal satın almanın yetmediğini, muhalefetin sesini kısmak için geri kalan bütün medya kanallarının da sansürle baskı altına alındığını kaydetti. Bir yıldır yürütülen çözüm sürecinin güvenliğiyle ilgili tek bir yasa bile çıkarılmadığını söyleyen Demirtaş, “Çözüm sürecinin güvenliği 75 milyon insanın güvenliğini ilgilendiriyor. Yoksul çocuklarının güvenliği için tek bir yasa çıkarmıyorlar, kendi çocukları için yasalar hızla sevk ediliyor” dedi. Çözüm sürecinin kopmak üzere olduğunu kaydeden Demirtaş, “Sabırlar taştı taşacak” diye konuştu. Demirtaş, çözüm süreci bitmesin diye hükümetle her hafta görüştüklerini söyledi. Demirtaş, Öcalan’ın sorgu görüntülerini de değerlendirdi. Öcalan’ın İmralı’da 15 yıldır nasıl bir mücadele verdiğini iyi bildiklerini söyleyen Demirtaş, “Her birinizi 15 saat o adaya koysalar bütün değerlerinizi satarsınız be” dedi. Topbaş yine gelmedi, duruşma seçim sonrasına İstanbul Haber Servisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İETT Genel Müdürlüğü’nce açılan 500 otobüs alım ihalesinin usulsüz ve kanuna aykırı olarak yapıldığı iddiasıyla “görevini kötüye kullanma” suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı davaya yine katılmadı. Topbaş’ın avukatı Fahri Biçer, Topbaş’ın iş yoğunluğu nedeniyle duruşmaya katılamadığını ifade etti. Mahkeme Kadir Topbaş’ın mazeretini kabul ederek duruşmayı seçimden sonraya, 27 Mayıs’a erteledi. Topbaş’ın da aralarında bulunduğu sanıklardan şikâyetçi olanlar arasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da bulunuyor. Topbaş, CHP’li belediye meclis üyeleri Bülent Soylan ve Hakkı Sağlam’ın şikâyeti doğrultusunda metrobüs ihalesinde belediyeyi zarara uğrattığı gerekçesiyle de 1 yıldan 3 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor. Topbaş, bu davaya da 2 yıl boyunca katılmadı. Metrobüsten de yargılanıyor ANKARA 13 yıldır bitiremediği metroyu devletin sırtına yükleyen Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Ulaştırma Bakanlığı tarafından yapımı tamamlanan metronun açılışı için belediyeyi seferber etti. Gökçek, kentin her noktasını “Belediyemizin başlattığı, hükümetimizin tamamladığı Sincan metrosu açılıyor” yazılı afişlerle donattı. Gökçek, afişlerde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yanına kendi fotoğrafını yerleştirdi. Ankara’nın uzun yıllardır beklediği SincanBatıkent metrosunun açılış töreni bugün yapılacak. Yapımına Büyükşehir Belediyesi tarafından 2001 yılında başlanan ve kaynak yetersizliği yüzünden bitirilemediği için 7 Mayıs 2011’de düzenlenen bir törenle Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na devredilen metronun açılış tarihi önce 2014 Nisan olarak belirlendi. Bakanlık Altyapı Yatırımları Ge nel Müdürü Metin Tahan, hattın açılış tarihinin revize edilerek, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri kapsamında İstanbul’daki Marmaray ile birlikte açılacağının bilgisini vermişti. Fakat, İstanbul’daki Marmaray’ın açılışına ağırlık verilince, Sincan Metrosu ikinci planda kalarak açılamadı. Başbakan Erdoğan’ın 11 Aralık 2013’te deneme sürüşünü yaptığı metronun açılış tarihi konusunda Twitter’dan açıklama yapan Gökçek, “Sincan’a söz vermiştik ve söz yerini buldu. İnşallah 13 Ocak itibarıylavatandaşımızın hizmetine resmen girecek. Sincan Metrosu hayırlı olsun” yazmıştı. Ancak bu tarih de havada kalınca, Gökçek yine Twitter üzerinden yeni tarihi şöyle açıklamıştı: “Sincan metrosu şubat ayında hizmette.” Tüm bu yılan hikâyesi bugün Başbakan Erdoğan’ın katılımıyla yapılacak törenle sona erecek. Yıllarca tamamlayamadığı metroyu bakanlığın sırtına yükleyerek rahatlayan Melih Gökçek ise açılışın “keyfini sürecek”.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear