29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 11 ŞUBAT 2014 SALI 6 HABERLER Akdoğan’ın Habertürk’ü ‘Biz kapattırıyoruz, siz canlı veriyorsunuz’ sözleriyle azarladığı ortaya çıktı Meclis TV itirafı Ağaoğlu ve Bayraktar’a yurtdışı serbest İstanbul Haber Servisi 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının TOKİ ayağında, aralarında eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar ve işadamı Ali Ağaoğlu’nun da yer aldığı 23 şüpheli hakkında uygulanan yurtdışı çıkış yasağı ve en yakın emniyete haftada bir gün imza verilmesi uygulaması kaldırıldı. 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasında İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu’nun talimatıyla savcı Mehmet Yüzgeç görevden el çektirilmişti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TRT 3 üzerinden yayımlanan Meclis TV yayınlarını haftada 3 gün 5’er saatle sınırlanmasının ardında AKP baskısının yattığı, dinlemeye takılan ve internete düşen tapelerle bir kez daha kanıtlandı. Habertürk TV yöneticisi ile konuşan AKP’li Yalçın Akdoğan “Biz Meclis TV’yi kapattırıyoruz kimse duymasın diye, siz canlı Meclis’i veriyorsunuz” sözleriyle Meclis TV yayınlarının kısaltılmasının perde arkasını ortaya koydu. Yayımladığı tapelerle AKP hakkındaki yolsuzluk iddialarını gündeme taşıyan “Haramzadeler” isimli Twitter hesabından yeni tapeler yayımlandı. Tapelerde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı Akdoğan’ın, Habertürk Yönetim Kurulu üyesi Fatih Saraç’ı CHP’lilerin Meclis konuşmalarının yayımlan İki Büyük Kazanç İkisi de kaybetti.. Türkiye kaybetti.. Bir an önce aralarındaki bu savaşa son versinler.. Savaştıkça kaybediyorlar.. İslam kaybetti.. İslami partiler kaybetti.. Kazan kazan, kaybet kaybet oyununa dönüştü.. Bu laflar gırla.. Patronlar katından tutun pek çok gazeteciye kadar.. Neredeyse hüngür hüngür oturup ağlayacaklar... “Bize bunu nasıl yaparlar?..” İktidardan yana yazar, “Bugüne kadar asla görmeyeceğim bir kâbus bu çatışma” diyor. Kimisi “Siyasal İslamın karizması çizildi” diyor... Yani şu mu: Kardeşim ne güzel, devletin, muhalefetin, ülkenin defterini düre düre gidiyorsunuz.. Biz de besleniyorduk bu durumda, çanak çömlek patlatmanın âlemi var mıydı? HHH Düzgün gitmeyen, yanlış olan her şeyin çanağı çömleği patlar. Önce, siyasette bunun en doğal ve normal bir durum olduğunu herkes bilecek! Daha önce kısmen yazmıştım: Bu savaştan Türkiye kazandı, kötüler kaybetti, görmüyor musunuz? Hakikat kazanıyor.. Pis siyaset, yolsuz siyaset, rüşvet ve yolsuzluk ağı kaybediyor.. Devlet içinde Emniyet, yargı vb.’yi bizzat kendi adamlarıyla denetleyerek, kendine yeni iktidar alanları açmak ve “düşmanları”nı mahvetmek için kullanan çeteler kaybediyor.. Görmüyor musunuz?! Bu duruma bakarak üzülenler şunu mu istiyorlar: Yolsuzluk ve rüşvet sürsün.. Devletin polisi ve yargısı büyük sahtekârlıklara alet edilsin.. Yarım demokrasi de tamamen yok edilsin.. Cemaat ve Tayyip Erdoğan büyük hanedanlığı, elbirliği ile bu ülkeyi yiyip yiyip bitirsinler. HHH Rüşvet ve yolsuzluklarla, kayırmalarla, arsa rantlarıyla, aile vakıflarına bu milletin arsalarını aktarmakla ve peşkeş çekmekle, içinde bulunduğumuz dünyanın gidişatına aykırı bir siyasal iktidar yaratmakla, yalana ve demagojiye dayalı bir iktidar söylemiyle... özgürlükleri sürekli kısmakla... suçsuz insanları hapiste tutmakla... ...Bir iktidar varlığını sürdürebilir mi? Sürdürülebilir bir ekonomi yaratabilir mi? Toplumu bir arada tutabilir mi? Temel soru budur... Cemaat dediklerine gelince.. Hizmet hizmet diye diye, aslında tamamen bir siyasi iktidar savaşı veren Cemaat Siyasal Hareketi, bir dini toplumsal hizmet örgütlenmesi olarak kalabilir mi? Hâlâ kendini bir sivil toplum olarak nitelendirebilir mi? Silivri yargılamalarında tamamen sahte delillere ve düzenbazlıklara dayalı bir yargılama yapmaya nasıl cesaret edebilir? Siyaset ve iktidar savaşı böyle bir şeydir. Sanır ki yediğim haltları kimse görmeyecek.. Yaptığım sahtekârlıklar ve hırsızlıklar ebedi olarak hasır altı edilecek ve bunları sadece ben bileceğim! Dünyanın neresinde böyle bir şey vardı ve var olabilir? Sadece ve sadece, eninde sonunda hakikatlerin kazanacağını, şu kadarcık hayatınızda hiç mi öğrenemediniz? O zaman kafalarınıza dağların yıkılmasını da normal karşılayacaksınız.. HHH Siyasal İslam uzun zamandır iktidar olmak için yanıp tutuşuyordu.. 2001 öncesinde Türkiye’yi yöneten merkez sağın, Türkiye’yi tamamen talan edip 20 kez çökertmesi ve ortadan yok olması sonucu, siyasal İslamın partisi iktidara geldi.. Hem de bonusuyla: Cemaat! Sonrası: Bir yiyicilik, bir yolsuzluk, bir rüşvet.. yandaş ihaleleri... Bu politikalarıyla, 12 yıl içinde koskoca bir orta sınıf yarattılar.. Sormuştum: Acaba, mesela 10 milyonluk bir İslami orta sınıf yaratmak için, kaç yüz milyar lira aktarılmak zorunda kalındı? 12 yıl içinde ortaya çıktı: Siyasal İslamın kuruluşları, eskilerden de kötü çıktı. Anası rüşvetçi, bonusu da sahteci, baskıcı... Bu gerçeklerin ortaya çıkması kötü mü oldu!? Türkiye için çok iyi oldu.. Hatta onlar için iyi bile oldu: İşte diyorum, ne AKP sırtındaki bu rüşvet ve yolsuzluk yükü ve bunlar ortaya çıkmasın diye baskıcı bir rejimle bundan sonra birlikte yaşayabilir.. Ne de Cemaat, küfesindeki binlerce insanın haksızlığa feryadı ile.. Siz kendinizi temizlemezseniz, sırtlarınızdaki yükler sizleri fena halde temizleyecek, haberiniz olsun.. HHH Hocam Doğan Kuban ile dün sabah telefonla sohbet ediyorduk... Bu ülkede her şey sil baştan olmak zorunda artık, dedi.. Evet. Sil baştan! Geldiğimiz nokta budur. Canlı yayına müdahale Akdoğan ması nedeniyle fırçaladığı görülüyor. Akdoğan, Saraç’ı “Biz Meclis TV’yi kapattırıyoruz kimse görmesin diye, siz canlı Meclis’i veriyorsunuz” sözleriyle azarlıyor. Diğer bir tapede ise Akdoğan’la konuşmasının hemen ardından Saraç’ın Habertürk’ten Abdullah isimli çalışanı arayıp durumu düzeltmeye çalıştığı görülüyor. Meclis TV yayınlarının sınır Saraç landırılması, “muhalefetin sesinin kısılması” olarak yorumlanmış ve yoğun tepki çekmişti. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, eleştirilere “Bize kanun ile görev vermeniz lazım. TRT’nin bir kanalı tamamen Meclis yayınına tahsis edilmesi gerek. Böyle bir kanun getirin karşımıza, mecbur kalırız, TRT’nin bir kanalını tahsis ederiz” diye yanıt vermişti. Bir başka ses kaydında ise Başbakan, Bahçeli’nin basın toplantısı yayınına da müdahale etmişti. Erdoğan, bu ses kaydında da yine Saraç’ı arayarak “Fatih sen izliyor musun şu andaki basın açıklamasını? Fatih siz ne yaptığınızın farkında değilsiniz ya” demişti. Saraç’ın, bütün partilerin grup toplantılarını yayımladıklarını söylemesi üzerine Erdoğan “Olur mu canım? Mecbur musunuz böyle bir şeyi vermeye? Bu ne biçim iş ya! Vay anasını ya” karşılığını vermişti. Erdoğan Fas’ta bulunduğu sırada televizyondaki altyazıya da müdahale etmişti. Başbakan’ın kızıp 3 gazeteciyi işinden ettiği habere konu olan bebekle ilgilenen olmamış Bir bebeğin acı öyküsü İKLİM ÖNGEL Aslan’ın mal varlığındaki tedbir kaldırıldı İstanbul Haber Servisi 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklu bulunan ve evinde ayakkabı kutusunda 4.5 milyon dolar bulunan Halkbank eski Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın maaşı ve mal varlığına konulan tedbir kararı kısmen kaldırıldı. Aslan’ın imam hatip yaptırmak üzere kullanacağını ifade ettiği 4.5 milyon doların üzerindeki tedbir kararının ise Aslan suçsuz bulunursa iade edileceği belirtildi. 2. dalga olarak bilinen soruşturma kapsamında da işadamı Avni Çelik ifade verdi. Çelik’in avukatları müvekkillerinin “bilgi sahibi” sıfatıyla ifade verdiğini belirtti. İstanbul Emniyeti’nde deprem sürüyor İstanbul Haber Servisi İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde, aralarında komiser ve başkomiserlerin de bulunduğu 75 polisin görev yeri değiştirildi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nde görev yapan, aralarında komiser, başkomiserlerin de bulunduğu 75 polisin görev yerlerinde değişiklik yapıldı. Görev yeri değişen polislerin çoğunun Ergenekon Büro Amirliği ve Teknik Takip Büro Amirliği’nde çalışan personel olduğu öğrenildi. Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ile ilişkisi kesilen polisler İstanbul’daki çeşitli ilçelerde görevlendirildi. ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, “Bu mu sağlıkta çağ atlatan Türkiye” başlıklı habere öfkelenerek aradığı Habertürk yöneticisi ile telefon konuşması “sağlıkta dönüşüm” perdesini yıkarken, arkasında da 3 yaşındaki bir bebeğin acı öyküsünü bıraktı. Erdoğan’ın “kızdığı” haberin konusu olan 3.5 kiloluk 3 yaşındaki, doktorların bir türlü teşhis koyamadığı belirtilen S.S.Ç, Erdoğan’ın telefonu üzerine yapılan “Bakanlık Sedef için seferber oldu” başlıklı “olumlu haber”den çok kısa bir süre sonra yaşamını kaybetti. S.Ç’nin babası Erhan Çoban, “Haberin ardından Sağlık Bakanlığı Müsteşarı ile Kocaeli İl Sağlık Müdürü aradı. Ancak haberde yazıldığı gibi evde sağlık hizmeti verilmedi. Hastalığının ne olduğuna ilişkin teşhis bir türlü konamadı. Çocuğum 11 Ekim’de vefat etti” dedi. Hükümetcemaat kavgasıyla ortaya çıkan ses kayıtlarına önceki akşam bir yenisi daha eklendi. Kayda göre Erdoğan, 24 Eylül 2013’te 3 yaşında ancak 3.5 kilo olan S.Ç’nin hikâyesini anlatan ve hükümetin çok övündüğü sağlıkta dönüşüm programını eleştiren haberden rahatsız oldu ve kanalın yöneticisini telefonla aradı. Erdoğan’ın telefonunun ardından konuyla ilgili 3 çalışanın işten çıkarıldığı yine telefon kayıtlarıyla ortaya çıkarken, kayıtlara göre ertesi gün Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ile ilk sayfadan girecek “olumlu” bir haber yapılması planlandı. ‘MİT soruşturuyor’ Arınç, Paris’te öldürülen 3 PKK’linin suikastında MİT’in dahli olduğu iddialarıyla ilgili olarak da “MİT bunun düzmece olduğunu, bunun kurum içinden de bir şekilde düzenlenerek dışarı sızdığını zannediyorum kabul etti. Kendi içinde bir soruşturmaya başladı. Belki faili de tespit edildi. Bu düzmece bir belge benzeri bir yazıysa, bunun sorumlusunun MİT tarafından açıklanmasını beklemeliyiz” dedi. haberi Ertesi gün ‘seferberlik’ Müezzinoğlu yurtdışında olunca “olumlu” haber, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanı Ali İhsan Dokucu ile gerçekleşti. Erdoğan’ın müdahalesinin ardından yapılan “Bakanlık S.Ç. için seferber oldu” başlıklı haberde Dokucu, S.’ye evde bakım hizmeti verileceğini ve gerekenin yapılacağını kaydetti. Ancak bu habere karşın Erdoğan’ın ve siyasi danışmanı AKP Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan’ın devreye girdiği sağlık skandalında, S.’nin kimsenin aklına gelmediği öğrenildi. Cumhuriyet’e konuşan baba Erhan Çoban, Erdoğan’ın istediği olsun diye, hemen yapılan “Sağlık Bakanlığı olaya el attı” yönündeki haberin doğru olmadığını açıkladı. Haberin ardından Sağlık Bakanlığı Müsteşarı ve İl Sağlık Müdürü’nün kendisini aradığını söyleyen Çoban, yetkililerin “İlgileneceğiz, evde bakım hizmeti yapacağız” dediğini kaydetti. Buna karşın kendi imkânlarıyla tedaviye devam ettiklerini dile getiren Çoban, “Bakanlığın bir katkısı olmadı. Çok mücadele ettim, başvurmadığım yer kalmadı, ama sonuç alamadık. Çok şey yaşadık, ama yaşadıklarımızı anlatmaya gücümüz kalmadı” diye konuştu. Arınç: Aracılık yapılması doğru değil ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bakanlar Kurulu Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. Toplantı sonrasında açıklamalarda bulunan Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, HSYK ile ilgili yasa teklifinin yeniden gündeme gelip gelmeyeceği yönündeki bir soru üzerine öngörülen anayasa değişikliğinin gerçekleşmemesi durumunda yasadaki değişikliğin mutlaka yapılacağını söyledi. Arınç’a son günlerde kamuoyunda yoğun tartışma yaratan dinleme tapeleri de soruldu. Bazı işadamlarının Sabah gazetesi ile atv’nin satışı konusunda Başbakan’ın talimatıyla havuz oluşturdukları yönündeki kayıtların anımsatılması üzerine Arınç, “Ben doğrusu böyle bir şeyin olmasını, olabileceğini bir kısım insanların yönlendirilmesini, bir gazetenin satışında veya alışverişinde birilerinin aracılık etmesini doğru bulmam ama nedir, ne değildir, eğer bunlar soruşturmaya konu olacaksa gizlilik içinde yapılmalı” diye konuştu. 17 Aralık yolsuzluk operasyonunun ardından özellikle Emniyet’te başlatılan görevden alma işlemleri ile ilgili bir soru üzerine, “Paralel yapı soruşturması, paralel devlet soruşturması diye bir soruşturma mevcut değildir. Biz sadece 4 tane mülkiye müfettişinin Emniyet Genel Müdürlüğü’nde bir idari soruşturma yaptığını biliyorum. Türkiye genelinde yaygın bir teftişin olmadığını söyleyebilirim” dedi. AKP, Adalet Komisyonu’nda bugün görüşülecek yargı paketinde bazı değişiklikler planlıyor ‘Ergenekon’ tartışması BAL: TEHDİT EDİLİYORUM ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’den istifa eden Kütahya Bağımsız Milletvekili İdris Bal, sosyal medya üzerinden “görürsek vururuz” şeklinde tehditler aldığını söyledi. Bal, Meclis’teki basın toplantısında üzerinde silah olup olmadığı sorusuna “Ben taşırım, çünkü benim güvenlikle alakalı sıkıntılarım var. Emniyet’ten koruma talebim oldu. Ciddi anlamda tehdit alıyorum. Daha iki gün önce üst düzeyden ‘Görürsek seni vururuz’ diye tehdit aldım” karşılığını verdi. EMİNE KAPLAN Altaylı: Medyaya baskı ortaya çıktı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Habertük Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı, ses kayıtları ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın habere sinirlenmesi üzerine 3 muhabirin kovulması ile ilgili, “Bu gazete bugün bu kadar çok fırça yiyorsa iktidardan, bu şundan, bu gazete çünkü yaramazlık yapıyor. İstediklerini yapmamış ki telefonlar geliyor. Kayıtların tamamı yayınlansa benim ne dediğim anlaşılacak. Bu çocukları ben tanıyorum, gazetecilik heyecanıyla yapmışlar diyorum. Sağlık Bakanı’nı ararım diyorum. Ben işten atmadım ama daha sonra bu arkadaşlar daha üst otoriteler tarafından işten atılmış. İsyan etmekten başka ne yapabilirsin. Çok mutlu olacaklarsa istifa edeyim” dedi. CNN Türk’ün sorularını yanıtlayan Altaylı, medyada çalışan herkesin böyle durumlarla karşılaştığını belirterek “İlk defa medyaya baskının etiyle kemiğiyle ortaya çıkmasıdır bu. Bir baskı var ama önemli olan şu, ben bu baskıyı gazeteme ne kadar yansıttım” dedi Anket manipülasyonu ile ilgili olarak Altaylı, “Direndim işte, değiştirmedim ki aynen koydum anketi. O ankette değişiklik yapsaydım bırakırdım bu işi. Ortada başka bir hedef var. Ben de arada meze olarak kullanılıyorum” diye konuştu. ANKARA AKP’de bazı hukukçu kurmaylar, TBMM Adalet Komisyonu’nda bugün görüşülecek olan yargı paketindeki terör suçlarında tutukluluğu 5 yıla düşüren düzenlemeyle ilgili olarak Yargıtay sürecinin bu süreden sayılıp sayılamayacağı konusunda değerlendirme yapıyor. Pakete eklenecek bir maddeyle temyiz süreci de dahil olmak üzere hüküm kesinleşinceye kadar tutukluluk süresinin 5 yıl olarak öngörülebileceği belirtiliyor. Ancak bu düzenleme yapılsa bile 2 yıldır Ergenekon davasında tutuklu bulunan eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un durumunu etkilemiyor. Parti içinde ağırlıklı olarak Veli Küçük başta olmak üzere bazı isimlerin tah liyesini sağlayacağı için düzenlemeye sıcak yaklaşılmıyor. Yasa önerisi üzerinde görüşmeler sırasında bazı değişiklikler yapılabileceği belirtiliyor. Paketin tartışılan tutukluluk süresini 5 yılla sınırlandıran maddesiyle ilgili olarak Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Tutuklamanın başladığı tarih ile mahkumiyet kararı verilene kadar olan süre tutukluluktur. Karardan sonra temyizde geçen süre buna dahil değildir, hakkında hüküm bulunanları kapsamamaktadır” diyerek temyiz süreci henüz başlamayan Ergenekon davasında hükmen tutuklu bulunan isimlerin bu düzenlemeden yararlanamayacağını açıklamıştı. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise “Temyiz safhasından geçmemiş davalar var. Dolayı Birleştirmeye Çiçek engeli sıyla orada tutuklu bulunanları kapsayacak yasal bir düzenleme olması lazım” demişti. AKP’de bazı hukukçu kurmaylar da Arınç’ın söylediği biçimde bir düzenleme yapılabileceğini belirtiyor. Bir AKP’li, Ceza Muhakemesi Yasası’nın tutukluluk süresini düzenleyen 102. maddesinde bu yönde bir değişiklik olabileceğini belirterek “Temyiz süreci de dahil hüküm kesinleşinceye kadar” ifadesinin getirilebileceğini belirtti. Hükümetin yargı paketini Anayasa Komisyonu gündeminde bekleyen çözüm süreci paketiyle birleştirme planından TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in karşı çıkmasıyla vazgeçtiği ortaya çıktı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear