26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 10 KASIM 2014 PAZARTESİ 12 EKONOMİ [email protected] Yıllardır gömlek değiştirir gibi cep telefonu değiştiren Türkiye, bu yıl alımları düşürdü CeBIT’ten davet Cepte frene bastık u Hem ithalatçı firmalar hem de yurtdışı seyahatleriyle yolcu beraberinde getirilen cihaz sayısı ilk defa düştü. İthal edilen cihaz sayısında 2014’ün ilk altı ayında yüzde 15’lik bir düşüş yaşandı. Yıllardır gömlek değiştirir gibi cep telefonu değiştiren Türkiye, bu yıl frene bastı. 1 Şubat 2014 itibarıyla yürürlüğe giren cep telefonlarına getirilen taksit sınırlaması, ilk mobil cihaz ithalatçı firmaların iştahını kesti. 2013 yılı ortalaması dikkate alındığında ithal edilen cihaz sayısında 2014’ün ilk altı ayında yüzde 15’lik bir düşüş yaşandı ve kayıt altına almak için yapılan ithalat başvurusu sayısı 6 milyon 231 bin 243’te kaldı. Yılbaşında 2.10 seviyelerinde olan dolar kurunun, 2.25’lere çıkması yurtdışından getirilen cihaz sayısını azalttı. 2014’ün ilk yarısında yolcuyla gelen cihaz sayısı yüzde 56 düşüşle 287 bin 896’ya geriledi. Öte yandan ithal mobil cihazların pahalı olması yerli cebe olan talebi de artırdı. Türkiye’de imalat başvurusu ile kayıt altına alınan cihaz sayısı 2014’ün ilk 6 ayında, geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 860 artarak 600 bin 445’e çıktı. Geçen yıl yüzünü tamamen iş dünyasına çeviren CeBIT’in 2015 yılı ana teması “d!conomy” olarak belirlendi. 1620 Mart 2015’te Hannover’de Almanya düzenlenecek olan CeBIT’in 2015 için Türk şirketleri de davet edildi. Deutsche Messe Sözcüsü Gabriele Dörries, Türk bilişim ve yazılım şirketlerinin, alanında dünyanın lider fuarı olan CeBIT’te yer almalarının önemli olduğunu belirtti. CeBIT 2015’te yazılım ürünlerinden IT güvenliğine, bilgi işlem merkezlerindeki güvenlik önlemlerinden gelecekle ilgili yaratıcı fikirlerin yer alacağı inovasyon alanlarına kadar pek çok bölümün bulunacağını dile getiren Dörries, partner ülke olarak belirlenen Çin’den de pek çok önemli konuşmacıyla birlikte yaklaşık 600 katılımcı beklediklerini açıkladı. Spor artık mobilden izleniyor Soma’nın Bitmeyen Rantı Dikkatinizi çekti mi? Soma ile Ermenek... İktidarın, iki maden faciasına takındığı tutumlar arasında belirgin fark var. 18 işçiden ikisinin cenazesinin çıkarıldığı, 16’sına ise iki haftadır ulaşılamayan Ermenek ile 301 işçinin yanarak öldüğü Soma’ya karşı gösterilen tepki birbirine benzemiyor. Ermenek’te, iş güvenliği önlemini almadığı için meydana gelen su baskınına büyük bir pişkinlikle “doğal afet” diyen maden sahibinin cevabını, herkesten önce Enerji Bakanı Yıldız verdi mesela: “Kusura bakmasınlar doğal afet değil.” Hükümete yakın medya deseniz, ilk günden itibaren, Has Şekerler firması aleyhine yayın yaptı. Oysa Alp Gürkan’ın Soma Holding’ine, iktidardan kimse laf etmeye kıyamamıştı. Ermenek’te Has Şekerler’e gösterilen tepkinin birazının, Soma Holding’den esirgenmesindeki bu tuhaflığı, beş ayda tekamül eden vicdanla mı açıklayacağız? Hayır tabii ki. HHH Bu tuhaflığı anlamak için, madenlerin yarattığı rant kapasitesi arasındaki farka ve Soma’daki şirketleri kollayan TKİ’nin usulsüz işlemlerine bakmak gerekiyor. Soma’da Türkiye Kömür İşletmeleri’ne (TKİ) ait maden ocaklarını işleten iki şirketin, ihalesiz ve yönetim kurulu kararı alınmadan tanınan süre uzatımlarıyla kömür çıkardığını biliyor musunuz? CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, günlerdir büyük bir yolsuzluk dosyasını duyurmaya çabalıyor. Kanunsuz protokollerle çıkarılan kömür miktarının Soma AŞ için 30, İmbat AŞ için ise 39 milyon ton olduğunu, TKİ’nin bu iki şirkete hukuk dışı verdiği işlerin toplam tutarının 4 milyar TL’yi aştığını, 10 yılda Soma AŞ’nin 1 milyar 590 milyon; İmbat AŞ’nin ise 13 yılda 2 milyar 457 milyon TL hasılat elde ettiğini, Soma’nın bu yılki ocakhaziran dönemi satış gelirinin 181 milyon 783 bin; İmbat AŞ’nin ise 253 milyon 331 bin TL olduğunu belgeleriyle açıklıyor. Dahası, 301 kişinin yanarak öldüğü Soma’da, Enerji Bakanı’nın hakkında soruşturma yapma izni vermediğini hatırlatıp TKİ Genel Müdürü’nün “Bakan beni almaz. Akıllı adamdır” dediğini, basın açıklamasıyla duyuruyor. Ne oluyor derseniz, hiç... Ermenek’te, benzerine az rastlanan hızda ilerleyen savcılık soruşturması, gözaltı kararlarının aksine, Soma’daki bu büyük yolsuzluk iddiasına karşı başlatılan ciddi girişim yok. Ne adli ne bürokratik... Bilakis, her iki şirket de “Nasıl olsa TKİ’nin alım garantisi var” güdüsüyle, o ilkel ölüm madenlerinde kârlarına kâr katacak faaliyetlerini gayet rahat sürdürüyor. Soma ve İmbat’ın 2005’ten bu yana elde ettiği hasılatların artış hızı ise ayrı bir korkunçlukta. 2005 yılı hasılatı 12.7 milyon TL olan Soma Holding, 2013’e gelindiğinde bu rakamı 310 milyon TL’ye çıkarıyor. Peki yatırım mı yapmış da kârını katlamış? O madenin, insanı insan olduğuna utandıran koşullarına tanıklık etmiş bir gazeteci olarak, bu soruya şu cevabı verebilirim: Bizim madenlerde işçinin sefaletiyle patronun kârı doğru orantılıdır. HHH Ermenek’te 16 işçi hâlâ yerin altında. Maden sahibi teslim oldu. Enerji Bakanı Yıldız, Ermenek’ten ayrıldı. Peki altı ayrı, üstü ayrı sömürülen Soma? Şüphesiz ki, ölçeği Has Şekerler ile kıyaslanamayacak kadar devasa olan Soma AŞ ile İmbat AŞ, TKİ’nin kanunsuz süre uzatımı sayesinde faaliyetlerini sürdürecek. İhalesiz çıkarılan milyonlarca ton kömür ve o kömürle yaratılan haksız kazancın hesabının sorulmasını daha çok bekleyeceğiz. Ola ki bir savcı çıkıp bu iddialarla ilgili soruşturma başlatmazsa, Ermenek’te raftan inen iğreti matem maskeleri; Soma’da, paylaşılan bu büyük rantın sinsi sinsi hazırladığı muhtemel facialarda yeniden takılacak. Perform’un hazırladığı Spor Medyası Tüketim Raporu’na göre, sporu mobil cihazlardan takip edenlerin sayısı artıyor. Akıllı telefon ve tablet kullanarak spor içeriğini takip edenlerin oranı yüzde 64’ten 2014’te yüzde 68’e yükseldi. Bir sporsever, mobil cihazlar üzerinden spor takibine haftada 2 saat ayırıyor. izleyenler Obama yönetiminin birçok ulusal güvenlik konusuna yaklaşımının esas olarak Bush yönetimininkinden farklı olduğunu düşünecektir” cümlesiyle başlıyor. Ben kitabı yeni okumaya başladım. Edvard Luce’un tanıtma yazısından da yararlanarak aktarırsam, Glennon, ABD’de esas olarak biri hiç değişmeyen, öbürü seçimlere gidip gelen iki hükümet olduğunu savunuyor; ayrıntılı, “akademik olarak güçlü” analizlerle ve örneklerle, ister parlamento, ister Kongre seçimlerini kim kazanırsa kazansın, bunların hiç değişmeyen bir aparatın elinde kukla olmaktan öteye geçemediklerini gösteriyor. Glennon, Bush’a döneminin sonuna doğru sorulan bir “Sizi en çok ne şaşırttı” sorusuna “Aslında ne kadar az otoritem olduğunu görmek” cevabını verdiğini aktarıyor. Kararları devlet başkanı veriyor, ama gerçekte bu kararlar bu “değişmeyen” hükümetin kurumları tarafından hazırlanıp başkanın önüne konuyor. Eski bir meclis üyesi, “Bize mantarmışız gibi davranıyorlar, karanlıkta tutup gübre ile besliyorlar” diyormuş. Özetle, temsilciler, senatörler, başkanlar itişip kakışsa bile sonunda bu değişmeyen hükümetin “programı” uygulanıyor. Modern bir kapitalist demokrasi de zaten, ideal olarak böyle işliyor; seçilenlerin kaprislerine göre değil. Ama yine de hükümetten hükümete, başkandan başkana bir tarz değişikliği, hız, taktik farklılıklarının oluştuğunu da kabul etmek gerekiyor. Bu noktada yine seçim sonuçlarına dönersek, uluslararası ilişkilerde, dış politikada şimdi gündemde bir tarz değişikliği beklemek gerekiyor. Her şey bir yana, Silahlı Kuvvetler Hizmetleri Komisyonu, İstihbarat Komisyonu ve Dış İlişkiler komisyonlarının başına, “İslamofaşizm” kavramını ilk kullanan yenimuhafazakâr çevrelerden, askerisınaiistihbarat kompleksiyle, petrol lobileriyle ilişkileri son derecede güçlü, fanatik düzeyde İsrail yanlısı, İran’la anlaşmaya, Ukrayna’da Rusya’ya taviz vermeye karşı, Ortadoğu politikasını yeniden militarize etmeyi amaçlayan senatörler geliyorlar. Obama’nın da bu komisyonlara uyum sağlayacağına emin olabiliriz. ABD’de Cumhuriyetçi Parti’nin Zaferi Üzerine Düşünceler Geçen hafta salı günü Cumhuriyetçi Parti hem meclisin hem de senatonun kontrolünü eline geçirdi. Obama yönetimi, 2016 Başkanlık seçimlerine kadar sürecek zor ve belirsiz bir döneme girdi. Yorumcuların büyük çoğunluğu, Obama’nın bir “topal ördek” başkan olacağını, kendisinden önceki başkanların ikinci dönemin sonuna doğru yaptıkları gibi, içerde yasama organında karşılaşacağı sıkıntılardan, dışilişkilerdeki sorunlar üzerinde yoğunlaştırarak kurtulmaya çalışacağını düşünüyorlar. Dünyada çok kritik ekonomik ve siyasi sorunların birikmeye devam ettiği bir dönemde, ABD’de yasama ve yürütme organları arasında oluşan bu yeni dengenin iç ve dış politikada yaratabileceği etkiler de yoğun biçimde tartışılıyor. Bundan altı yıl önce umut kaynağı olarak “yapabiliriz” sloganıyla işe başlayan Obama’nın artık düş kırıklığı yaratmış bir başkan olduğunu, kamuoyu desteğinin tarihsel olarak en düşük düzeylerde seyretmekte olması da doğruluyor. Bu nedenlerle seçim öncesi kampanyalarda Demokrat Parti’nin adayları bile Obama ile aralarına mesafe koymaya çalıştılar. “Obama’yı destekliyor musun” sorusuna cevap vermeyenler bile oldu. Bu tutum, düş kırıklığının ötesinde Obama yanlısı seçmenin bile hevesini kaçırdı, sandığa gitmemesine neden oldu saptamalarına siyasi yelpazenin her iki tarafındaki yorumcularda sıkça rastlanıyor. Bu sonuçların tam ekonomi toparlanır, işsizlik (ücretler artmasa bile) azalırken gerçekleşmiş olması da “Cumhuriyetçiler kazanmadı, Demokratlar kaybetti” savını destekliyor. kaygısıyla, savunma harcamalarına konan kesintilerin, petrol aramayı ve genelde petrol, gaz sondajlarını, sanayi üretimini olumsuz etkileyen çevre koruma önlemlerinin kaldırılmasını içerecek. Kısacası, Cumhuriyetçi Parti’nin “avcıları”, seçimlerde vurup topal bıraktıkları “ördeği”, önümüzdeki dönemde tüm halkçı imajını silerek öldürmeyi hedefliyorlar. Ben bu amaca ulaşmalarının kolay olmayacağını düşünüyorum. Obama yönetimi ve Demokratların, “sağlıkbakımyardım programını” kimi tavizlerle de olsa koruma, asgari ücreti artırma uygulamalarını yaygınlaştırma karşılığında birçok uzlaşma noktası bulabileceği, aksi takdirde, başkanın veto gücünü kullanarak “halkı koruyan başkan” rolüne sığınacağı düşünülebilir. Ancak vetolar çok sıklaşırsa, Obama’nın “koruyucu başkandan” “hayır diyen başkan” konumuna kayması işten bile değil. Diğer taraftan Obama, mecliste tıkandığı takdirde, başkanlık yetkisini (executive order) kullanarak istediği yasaları uygulamaya koyabilir. Cumhuriyetçilerin de, en önemli siyasi stratejisti sayılabilecek Karl Rove’un uyardığı gibi, her konuda başkanı engelleyen, ideolojik nedenlerle yürütmeyi felç eden parti durumuna düşmemeye dikkat etmeleri gerekiyor. Bu nedenlerden dolayı, önümüzdeki dönemde çok şiddetli yönetim krizleri beklemiyorum. Ancak bir nedenim daha var. Yeni Lumia geliyor Microsoft’un ilk defa Nokia adını kullanmadan satışa sunacaği Lumia’nın yeni modeli, bu hafta tanıtılacak. ABD merkezli şirketin 11 Kasım’da tanıtmaya hazırlandığı yeni akıllı telefon, daha önceki Lumia modellerinin aksine Nokia adını taşımayacak ve ‘Microsoft Lumia’ adı ile raflardaki yerini alacak. Piyasadaki diğer akıllı telefonlara oranla daha düşük bir fiyat ile piyasaya sürülmesi beklenen ürünün 5 inçlik qHD ekrana, 1.2 GHz işlemciye, 1GB’lık RAM’e ve 8 GB’lık hafızaya sahip olması bekleniyor. Cumhuriyetçiler kazanmadı, Demokratlar kaybetti rin kimi özelliklerine bakınca, aslında, meclis ve senato seçimlerini, Cumhuriyetçilerin kazanmadığını, Demokratların, özellikle de Obama’nın kaybettiğini söylemek olanaklı. Cumhuriyetçilerin önemli gazetelerinden Wall Street Journal bile, “Cumhuriyetçi Parti adaylarını birleşik bir politik gündem sunamadıklarını ama, Obama karşıtı etkin propaganda ile sonuç aldıklarını kabul ediyor. Gerçekten de seçimlere katılım yüzde 40’ın altında kaldı. Cumhuriyetçilerin seçmenin yüzde yirmisinden biraz fazlasının oyunu alabildikleri söylenebilir. Kamuoyu yoklamaları, oy verenlerin içinde orta ve yukarı yaşlardaki, ağırlıklı olarak Cumhuriyetçileri destekleyen seçmenin oranının, genel seçimlere göre yüksek, gençlerinkinin ise daha 3 10 Kasim 6 st x 18.5 cm.pdf 1 düşük kaldığını gösteriyor. Cumhuriyetçi ‘avcılar’ ve bir topal ördek Bu seçimlere giden sürece, seçimle Seçimlerin sonuçlarına bakınca, Cumhuriyetçilerin adaylarının, Obama’yı en sert biçimde hedef alanlarının kazandığını, Demokratlardan da güçlü demokrat çoğunlukların egemen olduğu bölgelerden aday olanların kazandığı görülüyor. Bu nedenle, güçlü bir Obama nefreti ile gelenlerin uzlaşma eğiliminde olmayacağı, Demokratların da, seçmenlerini yabancılaştırmaktan korkmadan direneceğini söylemek olanaklı. Buradan ABD’de yürütmenin ve yasamanın kilitlenmesinden kaynaklanacak bir yönetim krizi senaryosu üretilebilir ama bu gerçekliğe tam uymaz. Financial Times’a göre Cumhuriyetçiler, tam anlamıyla iş çevrelerinden yana bir gündem izleyecekler. Bu gündem, vergilerin mali krizden dolayı 07/11/14 azaltılması, 20:33 getirilen finansal denetimlerin, bütçe ‘Çift hükümet’ Council on Foreign relations üyesi, yıllardır çeşitli meclis komisyonlarına danışmanlık yapan, anayasa profesörü Michael Glennon, geçen hafta Financial Times’ta da tanıtımı övgüyle yapılan “Ulusal Güvenlik ve Çift Hükümet” başlıklı kitabına, “dünya olaylarını SEKTÖRDEN 4 Samsung, MediaCat’in bu yıl 6. kez gerçekleştirdiği MediaCat ve IPSOS işbirliğiyle 1560 yaş arasında 2000 kişiyle yapılan ‘Türkiye’nin Lovemark’ları 2014’ araştırmasında en çok sevilen cep telefonu markası seçildi. 4 Çinli akıllı cihaz üreticisi Lenovo, Motorola’nın Google’dan satın alma işleminin tamamlandığını duyurdu. Motorola’nın satın alınmasıyla sonuçlanan anlaşma ile Lenovo, Motorola bünyesindeki Moto X, Moto G, Moto E ve DROID gibi akıllı cihazlar ile dünyanın en büyük üçüncü akıllı telefon üreticisi haline geldi. 4 Vodafone Türkiye, 4G konusunda çalışmalarına hız verdi. Şirket, Mayıs ayında duyurduğu 4G uluslararası dolaşım hizmeti ağının kapsamını 28 ülkeye çıkardı. Vodafone Grubu’nun 4G şebeke erişimi, Avrupa nüfusunun yüzde 52’sini kapsar hale geldi. 4 Netaş, yılın ilk 9 ayında satış gelirlerini, geçen yılın aynı dönemine göre TL bazında yüzde 41 artırarak, 476 milyon TL tutarında satış gerçekleştirdi. Netaş’ın bu dönemdeki brüt kârı 42 milyon TL, brüt kâr marjı oranı ise yüzde 8.8 oldu. 2014’ün üçünçü çeyreğinde toplam 169 milyon TL sipariş alan Netaş’ın toplam sipariş tutarı 647 milyon TL oldu. C M Y CM MY CY CMY K Akçansa’nın satış geliri 1 milyar TL’yi aştı Ekonomi Servisi Akçansa, yılın ilk 9 ayında 1 milyar 79 milyon TL satış geliri ve 206 milyon TL net kâr elde ettiğini açıkladı. Akçansa Genel Müdürü Mehmet Hacıkamiloğlu, büyümenin, istikrarlı bir şekilde artan altyapı ve kamu yatırımlarından kaynaklandığını belirtti. Akçansa, üçüncü çeyrekte 366.6 milyon TL’lik satış geliri elde etti. Eylül ayı itibarıyla Akçansa Genel Müdürlüğü görevini üstlenen Hacıkamiloğlu, Akçansa’nın enerji yönetiminde, tedarik ve tüketimde sektörün en iyisi olma misyonu doğrultusunda; piyasadan en uygun enerji alımı yapmayı, atıklardan enerji geri kazanımını artırmayı, enerji verimliliği uygulamalarını yaygınlaştırmayı ve alternatif enerji kaynakları yaratmayı hedeflediğini söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear