23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 EYLÜL 2013 PAZARTESİ 8 HABERLER Bir yıldan az bir süre içinde Türkiye iki önemli seçimi yaşayacak. Yerel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın gelecek hafta açıklayacağını duyurduğu yeni reform paketi hem hükümetin seçimlere yönelik stratejisi, hem de bizzat Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı hedefine yönelik planları açısından önemli. Bu paketin Erdoğan’ın Köşk’e çıkışı için gerekli “yüzde 50 artı 1” oyu bulmaya yönelik toplumsal uzlaşı arayışının parçası olduğunu düşünenlerin sayısı hiç de az değil. BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile hafta içinde yaptığımız sohbet sırasında AKPBDP ilişkileri ve Erdoğan’ın Köşk hesaplarını da ele alma fırsatı bulduk. BDP’den Erdoğan’a Köşk İçin Oy Yok zorladı. Bugün de, çıkacak paketin güçlü bir demokrasi geleneğinden yansıyan bir anlayışın ürünü olmayacağını bilmek için kâhin olmaya gerek yok. Zaten hazırlıklarından da bu belli oldu”. Demirtaş’ın aktarımına göre, İmralı’da yatmakta olan Abdullah Öcalan’ın da Erdoğan’ın “demokrasi” anlayışı konusunda itirazları var: “Öcalan şunu söylüyor: ‘Başbakan hâlâ sokağın sesini dinlemiyor. Oysa ülkenin batısı da doğusu da özgürlük istiyor. Başbakan bunu anlamıyor’ diyor. Bu çerçevede çözüm ve demokratikleşmeye katkı verebilecek her çevreyle ilişki kurulmasından yana”. Öcalan’da şikâyetçi sistemin korunması mı) hem de “Çankaya” hesapları açısından ağırlığını “Kürt” kökenli yurttaşların oluşturduğu BDP seçmeninin nasıl davranacağı çokönemli. “BDP ve Kürtler Erdoğan’ı destekleyecek mi?” sorusuna Demirtaş’ın yanıtı şöyle oldu: “Hayır BDP’den Erdoğan’ın istediği biçimde bir başkanlık sistemine de Cumhurbaşkanlığı adaylığına da destek gitmez. Kürtlerin genelinden de ciddi bir oy alacağını düşünmüyorum. Çünkü bizim parti tabanımızdaki ruh halini biliyorum. Erdoğan’ın ‘hayırlı’ bir cumhurbaşkanı olmayacağını biliyorlar.” GÜNDEM MUSTAFA BALBAY n Baştarafı 1. Sayfada Tarihte, savaş sonrası yapılan ilk anlaşmanın Kadeş Anlaşması olduğu kabul ediliyor. Kadeş; bugün Suriye toprakları içinde, SuriyeLübnan sınırının hemen iç kısmında, Asi ırmağı kıyısında. Tarihi kentten bugüne az da olsa kimi izler kalmış. Kadeş Savaşı, Mısır Firavunu Ramses’le Anadolu’da kurulu Hitit imparatorluğunun kralı Hattuşili’nin, “bölgenin birinci gücü olma” mücadelesinin en önemli parçasıydı. İ.Ö. 1286’da başlayan savaş İ.Ö. 1270’te anlaşmayla sona erdi. Tarihçilere göre uzunca süren savaşın son günlerinde Hititler bir savaş hilesine başvuruyor. 4 Hitit askeri bilerek Ramses’in askerlerine yakalanıyor. Sorguya çekiliyorlar. Diyorlar ki: “Hitit ordusu korktu, tümüyle çekildi. Biz de çekilirken yakalandık.” Ramses rahatlıyor. Ancak kısa sürede anlaşılıyor ki; Hitit ordusu 3 kilometre ötede. Mısır ordusu geri çekiliyor. Arada Asi ırmağı kalıyor. İki taraf da kendi ülkelerine, “savaşı biz kazandık” haberi veriyor. Anlaşma da bu anlatıma uygun bir dille yapılıyor! HHH Coğrafyamızın kaderi ya da gerçeği, bu topraklar tarih boyunca hep uzun süren savaşlara, kısa süren barışlara sahne oldu. Hitit tabletlerine göre 4 bin yıl önce Hititlerin iki ana sorunu şuydu: Bölge güvenliği ve iç barış. İmparatorluk sınırları içinde konuşulan dil sayısı 9’du. O günden bu güne 35 uygarlığa beşiklik etmiş Anadolu’da kurulan devletlerin sorunu, özünde değişmedi. Bu kadar uzak tarih yeter, yakın tarihe gelirsek... Soğuk savaşın bitimindeki bütün sıcak durumlar bölgemizde yaşandı. Biz de bu sıcaklığı ensemizde hissettik. Balkanlar’da yaşanan tüm acılar bizim de sinir uçlarımıza dokundu. Coğrafi yakınlık bir yana, gerek Balkan ülkelerinde yaşayan Türk kökenliler, gerekse Türkiye’deki 10 milyonu aşkın Balkan kökenli, Ankara’yı da “acil çözüm arayışlarının” tarafı yaptı. Benzer tablo Kafkaslar’da da yaşandı. Kafkas ülkelerinin kendi aralarındaki gerilim, Rusya’nın “arka bahçe” politikasından ödün vermeyen tutumu ve Türkiye’deki yaklaşık 6 milyon Kafkas kökenli yurttaşımız... Soğuk savaşın hemen sonrasında NATO’nun kriz haritalarında yer alan 25 sorunlu noktanın 16’sı Türkiye’nin etrafındaydı. Türkiye o süreçte, sorunun değil, çözümün parçası olmaya özen gösterdi. Uluslararası toplumla birlikte hareket etti. Ülke sınırları dışındaki soydaşlarına da şu iki temel ilkeyi benimsetti: Kimliğinizi ve kültürünüzü koruyun. Bulunduğunuz ülkenin yasalarına uyun. HHH Bugün bambaşka bir dış politika anlayışıyla karşı karşıyayız. Çözümden çok sorunun parçasıyız. Uluslararası toplum Türkiye’ye “gerilimi yükseltmemek için kontrol altında tutulması gereken ülke” muamelesi yapıyor. Etrafımızdaki ülkelerin içinde taraf tutuyoruz. Tutmakla kalmıyor, her türlü yardıma ve özel işbirliğine giriyoruz. Yönetim anlayışı olarak, dışımızdaki sorunlara iç işimiz gibi öncelik veriyoruz. Böyle bir dış politika sürdürerek hiçbir sorun çözülemez. Tam tersine bu anlayış yeni sorunları beraberinde getirir. Üstelik bu sorunlar içimizdeki gerilimleri artırıcı sonuçlar doğurabilir. Bugün Suriye krizinde öyle bir noktaya geliyoruz ki; neredeyse Esad’dan daha yalnızız. Bir güç ne kadar büyük olursa olsun, yalnızlaştıkça güçsüzleşir. Tamam; coğrafya ülkelerin kaderini belirler ama, ülkeler de o kaderi yönetebildikleri kadar vardır. yok ki’ ‘Demokrasi gelenekleri oy yok Kürtlerden Erdoğan’a avaş kışkırtıcılığı yapıyorlar BDP’nin Erdoğan ve AKP konusundaki tavrında sadece iç politika değil, hükümetin izlediği dış politika da belirleyici. Özellikle de Suriye politikası: “Başbakan ve Dışişleri Bakanı, Suriye’de savaş kışkırtıcılığı içindeler. Hem Kürt bölgesi hem de ülkenin geneli açısından böyle. Bence Suriye helikopterinin düşürülmesi de bu savaş kışkırtıcısı stratejinin bir parçası. Aynı hava operasyonuna destek gibi. Bu barışçıl bir tutum değil. O helikopter gerçekten sınır ihlali de yapmış olabilir. Ama bu düşmanca bir ihlal miydi? Bir saldırı mı yapıyordu? Böylesine tartışmalı bir dönemde düşürmek savaş seçeneğini öne çıkarmaktan başka bir anlam taşır mı? Aslında bu tür uçuşlar sürekli oluyordu ve Türkiye göz yumuyordu. Böyle bir dönemde gerilim stratejisinin parçası olarak vurdular.” S Erdoğan’ın hem “sistem” (başkanlık mı, yarı başkanlık mı yoksa mevcut Erdoğan ve AKP, Kürt sorununun çözümü amacıyla İmralı’da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum Abdullah Öcalan da dahil ve PKK’nin üst yönetimi ile müzakerelere oturmuş durumda. “Çözüm süreci” adı verilen bu süreç acaba aynı tabana hitap eden BDP’nin Erdoğan’ın “Köşk” hesaplarına destek vermesini sağlar mı? Demirtaş, hem bu soruya ham da AKP’nin “demokratikleşme paketi” dediği hazırlığa nasıl baktıklarını şu sözlerle ortaya koydu: “Biz AKP’yi iyi tanıyoruz. Demokratikleşme konusunda bizleri olumlu anlamda şaşırtacak hiçbir şey yapma kapasitesine sahip değiller. Bugüne kadar hangi adımı attılarsa da zorlana zorlana attılar. Halk ve taban Bir dönemin özeti: ‘Gizli Tanıdık’ Arkadaşımız İlhan Taşcı çok ses getirecek bir kitaba daha imza attı. Cumhuriyet Kitapları’ndan yeni çıkan “Gizli Tanıdık”, Türkiye’de “gizli tanık”ların anlattıklarıyla insanların birer birer özgürlüklerini, eşlerini, düşlerini, çocuklarını, tüm yaşamlarını nasıl yitirdiklerinin hikâyesi... İstanbul’dan Diyarbakır’a, Erzurum’dan Bingöl’e kadar pek çok kentteki siyasi davaların dosyalarından gizli tanıklık öykülerini gözler önüne seriyor... Ergenekon’dan KCK’ye, üniversiteli gençlerden seçilmişlerin yargılandığı tartışmalı davalarda “gizli” tanıklar nasıl rol oynadı? Sağır odalarda hangi pazarlıklar yapıldı, “gizli tanık”ların figüranlığında hangi senaryolar yazıldı? Taşcı’nın dediği gibi: “Olağanüstü yargılama dönemlerini özetleyen sözcükler vardır. Bir dönem ‘Sayın muhbir vatandaş’ girmiştir literatüre. İçinden geçmekte olduğumuz AKP dönemini en iyi özetleyen ise ‘gizli tanık’lar...” Şii ekseninin yeni lideri Ruhani, Ankara’ya ilk mesajında ‘Mezhep çatışmasına karşıyız’ dedi ‘İşbirliği yapmalıyız’ UTKU ÇAKIRÖZER ANKARA İran’ın yeni Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Ankara’ya, “Bölgemizde mezhep çatışması istemiyoruz. Türkiye ve İran bölgenin en ağırlıklı ülkeleri. Sorunları birlikte çözelim” mesajı gönderdi. Ankara’nın PKK terörüne destek vermekle suçladığı İran’da, 3 Ağustos’ta yapılan seçimleri kazanarak işbaşına gelen Ruhani, “Terörün her türlüsüne karşı olduklarını” mesajını da iletti. İran’a resmi ziyarette bulunan TBMM Başkanı Cemil Çiçek, dün programı çerçevesinde İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile bir araya geldi. İran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bu yana Ankara ile Tahran arasında yapılan ilk üst düzey teması oluşturan görüşmenin ayrıntılarını Çiçek Cumhuriyet’e aktardı. ‘Türkiye ve İran bölgenin en ağırlıklı iki ülkesi’ Çiçek, Ruhani’nin Türkiye’ye bakışına ilişkin şunları söyledi: “Türkiye ile ilişkilere çok önem veriyor. ‘Türkiye ve İran bölgenin en ağırlıklı iki ülkesidir’ diyor ve meselelerin çözümü için birlikte inisiyatif almamız gerektiği mesajını veriyor. Biz de kendisine iki ülkenin ‘kilit’ önemi olduğu karşılığını verdik. İlişkilerin geliştirilmesi ve bölgesel konulara bakışta söylemde aramızda paralellik var.” Ruhani, Çiçek ile görüşmesinde, bölgedeki ‘mezhep çatışmaları’ konusunda da sürpriz bir mesaj verdi. İran yönetimi, Suriye ve Irak’taki ‘Şii’ liderlerin en büyük destekçisi. Her iki ülkede yaşanan mezhep çatışmalarında parmağı olduğu Batı kamuoyunda dile getirilen bir iddia. Çiçek, İran Cumhurbaşkanı’nın ‘mezhep çatışması’ konusunda mesajını da şöyle aktardı: “Öncelikle ‘Terörün devletten ya da örgütten her türlüsüne karşı olduklarını’ ifade etti. Bölgede etnik ve mezhepsel çatışmalardan rahatsızlığını ifade etti. Çatışma riskini azaltmak için birlikte mücadele etmemiz gerektiğini vurguladı. ‘Mezhep çatışması’ riskinnin önlenmesi gerektiği yönündeki sözünü oldukça önemsiyorum.” Ruhani’nin üzerinde durduğu ikinci konu ise ‘demokrasi’ oldu. ‘Reformcu’ yanıyla dikkatleri çeken İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin görüşmede “Bölgemizde halkın seçitkleri iş başında olmalı” vurgusu da yaptığı öğrenildi. Ruhani’nin Türkiye ile ikili işbirliğinin artmasından yana olduğunu belirten Çiçek, “Ben de kendisine işbirliğinin somut örneklerinin ortaya konması gerektiğini belirttim. Türkiye’nin gerçekleşmemiş beklentileri var. Terçihli ticaret anlaşması, bankacılık ve finansmandaki işbirliği gibi. İkili ticaret hacmimizin artması için atılabilecek adımları Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ile belirleyecekler” dedi. Cumhurbaşkanı Gül ile Ruhani’nin New York’ta BM Genel Kurulu toplantıları sırasında ikili bir görüşme yapacaklarını belirten Çiçek, “İki ülkenin hem ikili hem de bölgesel meselelerde atacakları ortak adımlar o görüşmede belirlenecek. Ben buradan aldığım izlenimi Sayın Cumhurbaşkanına aktaracağım” bilgisini verdi. ‘Mezhep çatışmasından rahatsızız’ Cemevi’nin Ruhi Su, ezgili yüreklerle anıldı ‘Silivri temeli atıldı Büyük ozan Ruhi Su, ölümünün 28. yıldönümünde Kadıköy Belediyesi tarafından önceki akşam Barış Manço Kültür Merkezi’nde düzenlenen törenle anıldı. İstanbul Haber Servisi Halk müziğinin çağdaş ustası, büyük ozan Ruhi Su, Uluslararası Barış Günü’nde ölümünün 28. yıldönümünde Kadıköy Belediyesi tarafından önceki akşam Barış Manço Kültür Merkezi’nde düzenlenen törenle anıldı. “Uluslararası Barış Günü’nde Ezgili Yüreklerden Ruhi Su Türküleri” başlıklı etkinlikte, sanatçılar Sadık Gürbüz, Ufuk Karakoç bağlamalarıyla Ruhi Su türkülerini yorumladılar. Ruhi Su Dostlar Korosu da etkinlikte vokalleriyle yer aldı. Gülsüm Çıta’nın sunumunu yaptığı etkinlikte gazetemiz yazarı Ali Sirmen ve fotoğraf sanatçısı İsa Çelik yaptıkları konuşmalarda Ruhi Su’nun halk müziğine tutkusunu, sanatını ve mücadelesini dile getirdiler. Kemal Yurtnaç, makam odasında dinleme cihazını nasıl bulduklarını anlattı: Demokrasi mesajı verdi Böceği koku ele verdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) “Böcek” operasyonunda gözaltına alınanların Emniyet’teki sorguları sürerken Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Kemal Yurtnaç, makam odasında dinleme cihazını nasıl bulduklarını anlattı. Yurtnaç, gazetecilere yaptığı açıklamada, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın kurulduğu 2010’dan bu yana çalışmalarıyla büyük bir boşluğu doldurduğunu belirtti. Kısa sürede alanında kabul gören başkanlığın son derece önemli hizmetler sunan bir kuruluş haline geldiğini vurgulayan Yurtnaç, her alanda hassasiyetle hareket ettiklerini söyledi. Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nda dinleme cihazı bulunduğuna yönelik haberleri de anımsatan Yurtnaç, “böceği” nasıl bulduklarını şöyle anlattı: “Odamda otururken bir yanık kokusu hissettim. Bunun kablo yanığı olabileceğini düşünerek ilgili teknik ekibi çağırdık. Meğer o koku önümdeki CD kabının plastik kokusuymuş. Teknik ekip üçlü prizi buldu. Üçlü prizi kaldırırken ağır olduğunu fark etti. Bunun üzerine üçlü prizi açtı. İçinde bir ortam dinleme aygıtı vardı. Bir de içinde sim kart. Derhal Emniyet’e haber verdik, İçişleri Bakanlığı’nı aradık. Emniyet’ten özel bir ekip geldi. Gece geç saatlere kadar ifadeler alındı. Olay 8 ay önce gerçekleşti. Derhal emniyet birimlerine bildirilerek olayın soruşturulmasını, faillerin tespit edilerek yargılanmalarını talep ettim. Yani müşteki biziz. Şikâyetçi olduğum bir konuda, ‘gayri ahlaki ve gayri hukuki işlerle uğraşılıyor’ intibasını veren haber ve yorumların yapılması hepimizi derinden yaralamıştır.” İstanbul Haber Servisi Silivri Belediyesi’nin desteğiyle Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı tarafından yaptırılacak olan “Silivri Cemevi”nin temeli atıldı. Silivri Mimar Sinan Mahallesi’nde dün gerçekleştirilen temel atma törenine Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Silivri Şubesi Başkanı Tamam Köroğlu, Silivri Kaymakamı Salih Keser, CHP İstanbul Milletvekili ve sanatçı Sabahat Akkiraz ve birçok yurttaş katıldı. Törende konuşan Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez, “Aleviliğin temelinde barış ve insan sevgisi vardır ve ne yazık ki Alevilik bu topraklarda kendisine yer bulamıyor” dedi. Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar ise, “Bugün önemli bir gündür, milattır. Ben de mübadelenin çocuklarından biriyim. 3 semavi dini birlikte yaşayan bir yanımız vardı yok edildi. Tek bir yapıya dönüştürüldük. Kimlikleri, kültürleri yok ettiler. Ben de Bektaşi geleneğinden gelen bir ailenin evladıyım. Kendi inancımızı yüzyıllarca yaşattık. Bundan sonrada yaşatmalıyız. Bu cemevinin belediye hizmet binası olarak açlması da içimde ayrı bir acıdır. Devletin bunu çözmesi gerekiyor” diye konuştu. Silivri Kaymakamı da, “İnançlarımız bizi ayrıştırıcı değil, birleştirici olmalıdır. Herkes cumhuriyette eşit vatandaştır” ifadelerini kullandı. ötü niyetliler ortaya çıktı, masumlar korundu “Dikkatimiz sayesinde belki bir sürü masum kişinin canı yanacakken kötü niyetli insanlar ortaya çıkarılmış oldu” diyen Yurtnaç, konunun kamuoyunda “böcek”, “casusluk ve gayri meşru”, “gayri ahlaki ilişkiler” olarak yansıtılmasını da eleştirdi. K Karadayı duruşmalara katılamayacak ANKARA (AA) 103 sanığın yargılandığı 28 Şubat davasında davasının 16. duruşmasına bugün saat 10.00’da başlanacak. Tutuksuz yargılanan dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, bu haftaki duruşmalarda da hazır bulunamayacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear