14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 EYLÜL 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 13 B ir yılı aşkın süredir 6102 sayılı yeDurumun vergi kanunları açısından ni Ticaret Kanunu uygulamada. değerlendirilmesinde de problemler Süreçte yaşanan bazı sorunlar mevcut. Gelir Vergisi Kanunu uyaartık daha iyi anlaşılmakla birlikte, kirınca, huzur hakkı ve maaş niteliğinmi çözümsüzlükler herkesin elini kodeki ödemeler ücret sayılır ve ücret lunu bağlıyor. olarak vergilendirilir. Kurumlar VerGörüyoruz ki, bu sorunların kaynagisi Kanunu’na göre ise gelir vergiğında, yapılan kanuni düzenlemelerin, sinin kapsamına giren 7 gelir unsuru diğer kanunlar karşısında yaratacağı kurum kazancı olarak değerlendirilir. sorunların hesap edilmemesi var. ÖrO halde, tüzelkişiliğin elde ettiği huneğin, Ticaret Kanunu’nda bir düzenzur hakkı ya da maaş gelirleri, kurum leme yapılırken bunun vergi kanunlakazancı sayılacak ve kurumlar vergirındaki yansıması dikkate alınmayabisine tabi tutulacak. Ancak sorun burada bitmiyor. Yaliyor. Şimdi detayını ileteceğim sorun pılacak huzur hakkı ya da maaş ödeda işte tam bu türden… mesi için elde eden tüzelkişi tarafınYeni Ticaret Kanunu, tüzelkişilerin, anonim şirketlerin yönetim kuruluna, limited tim kurulu üyesi ya da müdür olan tüzelki dan fatura düzenlenecek ya da KDV heşirketlerin de müdürlüklerine seçilmelerine şiliğe mi yapılacak, yoksa bu tüzelkişi adı saplanacak mı? Elde edilen kazanç, tüizin verdi. Eski Ticaret Kanunu uygulama na temsilcilik yapan gerçek kişiye mi yapı zelkişi açısından kurum kazancı sayılacasında, tüzelkişiler, A.Ş’lerin yönetim kurulu lacak? İkinci sorun ise yapılacak bu ödeme ğı için Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca, vergiye tabi bir işna, Ltd. Şti’lerin de müdürlüğüne seçilemi lerin vergilendirilmesi konusu. Eğer ödeme yönetim üyesi ya da müdür lem yapılmış kabul edilecek ve düzenleyor, sadece buralarda atadıkları gerçek kişiler aracılığıyla temsil ediliyorlardı. Yeni Ti olan tüzelkişiliğe yapılacaksa ciddi bir ver necek faturada KDV hesaplanması gerecaret Kanunu uyarınca, tüzelkişiliğin kendi gilendirme sorunu ile karşı karşıyayız. Çün kecek. En nihayetinde, hiç olmamış bir si doğrudan doğruya yönetim kurulu üye kü böyle bir durumla ilk kez karşılaşıyoruz. şey olacak ve ücret nitelindeki bir ödeme si ya da müdür olarak seçilebiliyor. Bu gö Eski Ticaret Kanunu uygulamasında böyle KDV’ye tabi tutulmuş olacak. Eğer huzur hakkı ya da maaş ödemesi, rev yine, atadığı gerçek kişiler eliyle yapılı bir ödeme yapılması mümkün değildi. Tüyor ama yasal açıdan tüm yetki ve sorumlu zelkişiler yönetim kurulu üyesi ya da müdür toplantılara katılan ya da müdürlük görevini olamıyordu. ifa eden gerçek kişilere ödenecekse soluk tüzelkişiliğe ait. run nispeten daha kolay aşıSorun nerede diyelabilir. Yapılan ödeme, ücret ceksiniz… Buraya kaolarak kabul edilecek ve verdar herhangi bir sorun gi kesintisi yoluyla gelir veryok. Sorun, yönetim kuEMEKLİLİK İÇİN İKİ TERCİHİNİZ VAR gisi alınacak. rulu üyesi olan tüzel1975 yılından beri sigortalıyım, Evet, somut olarak yaşakişiye toplantı başına 4100 prim ödeme günüm var. Askerlik nan bir sorunu özetlemeye huzur hakkı ödemeSORU CEVAP borçlanması yapmadım. Ne zaman emekli ve çözüm önerilerimizi paysi yapıldığında ya da olabilirim? Ahmet Tekin laşmaya çalıştık. Bu sorumüdür olan tüzelkişiSorularınız için malicozunun, bundan sonraki dölere bu görevleri için m6ismmmo.org.tr adresine 15 yıl sigortalılık süresi, 55 yaş ve 3600 mail atabilirsiniz. Tüm sonemde daha sık yaşanmamaaş ödemesi yapılgünü tamamlayarak yaştan emekli olabilir rular eposta ile tek tek sı kaçınılmaz. Özetle, Malimak istendiğinde orcevaplanacaktır. veya askerlik borçlanmasıyla birlikte ye Bakanlığı, ödemenin kitaya çıkıyor. 5000 prim gün sayısını tamamlayarak me ve vergilemenin de ne Birinci sorun, ödenormal emekli olursunuz. şekilde yapılacağını tez elmenin kime yapılacaden net olarak açıklamalı. ğı... Ödeme, yöne Hangi SGK primi sabitlendi? Sosyal Güvenlik Sistemimize göre, iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık yardımlarının sağlanması için Kısa Vadeli Sigorta Kolu (KVSK) primi alınır. İşyerlerinin tehlike sınıfları arttıkça, işçilerin iş kazası riski de artar. Bu yüzden KVSK primi yüzde 1 ile yüzde 6.5 arasında değişir. Bu bilgiyi neden mi verdik! 1 Eylül 2013’ten itibaren mevzuat değişikliği ile artık az tehlikeliçok tehlikeli ayrımı olmaksızın bütün işyerlerinde KVSK primi yüzde 2 olarak sabitlendi. Öte yandan, daha yüksek prim ödeyen çok tehlikeli işyerlerinde de bu oran yüzde 2’ye düşeceğinden artık daha az prim ödenecek. KVSK priminin tamamını işveren ödediğinden, özellikle az tehlikeli işyerlerinde işverenlerin işçilik maliyeti artacak. Ayrıca emekli olup 4/A sigortalısı olarak çalışmaya devam edenlerin de KVSK primi artacak. Daha önce yüzde 7.5 işçi, yüzde 22.5 + 1 KVSK primi olmak üzere yüzde 31 oranında prim ödeyen işyerleri artık yüzde 32 olarak prim ödeyecek. Asgari ücret üzerinden prim ödeyen bir işyerinde ise, yüzde 1 olan KVSK priminin yüzde 2 olarak uygulanması durumunda 1 puanlık artış kişi başına 10.21 lira ek maliyet getirecek. Aynı şekilde çok tehlikeli işyerlerinde de prim oranı, yüzde 3’ten yüzde 2’ye gerilemesiyle bu işyerleri 1 Eylül 2013 tarihinden asgari ücretli işçiler için maliyetlerinde kişi başına 10.21 lira daha az prim ödeyecek. GÖRÜŞ MİTHAT MELEN Adil Çorba Biz kendimize itiraf edemiyoruz galiba. Türkiye’de her ne kadar herkes siyasetle ilgilenmiyorum, televizyonları açmıyorum, gazete okumuyorum, kafamı dinliyorum kardeşim, diyorsa da hepimizin aklı fikri dünyadaki birçok ülke vatandaşlarından daha fazla olarak siyasette. 2013 yılı bitip 2014’e üç ay kaldığı için artık hepimiz belediye ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerini konuşup spekülasyonlar yapmaya başladık. Birçok partide adayların çoğunluğu seçimlere soyunmaya hazır. Aralarında yarış bile başlamış. Genel merkezle il teşkilatları ezelden beri çekiştikleri için adaylar konusunda şimdiden kulisler dönüyor. Aslında yerel seçimler çok önemli. Çünkü halkı bire bir ilgilendiren konularla uğraşıyorlar. Suydu, elektrikti, çöptü, yoldu, cenazeydi, evlilikti... Bir yerde vatandaşın günlük meselelerini yerel yönetimler çözüyor. Vatandaş da kendi evinin önünü, içini ilgilendiren meselelere belki daha hassas. Bu, Ankara’yla ilgilenmiyor anlamına gelmiyor. Ama şimdi bir sosyal kart almak için günlerce kuyrukta beklerseniz yerel yönetime küfrü basarsınız. Halkımız belediye başkanına doğrudan ulaşmaya çalışıyor. Ama belediye başkanının altındaki belediye meclislerini bile doğru dürüst tanımıyor. Türkiye’de yerel yönetimlerin en büyüğü doğaldır ki İstanbul. İstanbul belediye başkanı neredeyse 15 milyon kişinin temsilcisi oluyor. Ama Ankara’daki İçişleri Bakanlığı’nın bir yazısı üzerine bakan görevinden alabiliyor. İşte, burada denetim mekanizması ve dengeler konusunda çözüm getirmek şart. Aslında 1961 Anayasası’nın Türkiye’ye getirdiği en önemli kurumlardan birisi Cumhuriyet Senatosu’ydu. Biz o olanağı boşa harcadık. Biraz da o kurumu antidemokratikleştirdik. Bütün gelişmiş ekonomilerde senato çok işleyen bir sistem. Ama konumuz bu olmadığı için şimdi bu parantezi kapatmakta yarar var. İstanbul’dan söze başladığımız için onunla devam edelim. İstanbul Türkiye’nin mozayiği. Neredeyse Türkiye nüfusunun beşte biri. Gayri safi milli hasıladan da yüzde 50’ye yakın pay alıyor. Böyle ekonomik, tarihi, kültürel büyüklüğü yadsınamaz bir kentin yerel yönetimini ele geçirmek sadece siyaset açısından değil psikolojik açıdan da Türkiye’yi ele geçirmek oluyor. Söylemeye gerek var mı? İktidara nereden geliyorsunuz? Bizde son 11 senedir izlediniz. İktidar partisinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı almak için elinden gelen her şeyi yapacağı açık. Ayrıca da ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Hizmet getirmeniz lazım. İstanbul’a getirilen hizmetleri hep birlikte görüyoruz. Onun için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı muhalefetin kazanabilmesi ancak ümit vermesiyle mümkün. Sadece yerel olarak yapacaklarıyla değil, yarın iktidar olunca yapabilecekleriyle ilgili. Türkiye’de muhalefet deyince akla iktidarın her yaptığının ve dediğinin tersini söylemek ve yapmak geliyor. Halbuki projelerinizle sadece İstanbul için değil Türkiye için bir gelecek vaat etmeniz lazım. Ve kitlelerin vicdan ve teşebbüs hürriyetlerini kısmadan, yolsuzluğa bulaşmadan istihdam edilmelerini sağlamalısınız. Yani çorbanın kaynatılması ve mümkün olduğu kadar adil çorba içebilmek mühim. Bir partinin genel başkanı olmak, bence her şeyden önce sadece parti için değil, ülke için fedakârlık yapmayı gerektirir. Bu fedakârlık da eğer iktidara gelmeye niyetiniz varsa bazı görevlerden ayrılmanızı gerekli kılabilir. Sözü fazla uzatmadan... Türkiye’de muhalefet partisi İstanbul’da belediye başkanlığı seçimini almak istiyorsa belediye seçimlerinde deneyimi olan, çok güçlü bir adayla ortaya çıkması lazım. Bu güçlü aday da genel başkandan başka kimse değil. Seçimi kazanırsa İstanbul’u yönetir, sonra ülkeyi yönetmeye talip olur. Seçimdir bu. Kazanmazsa yerinde kalır, devam eder. Veyahut da yeni bir genel başkan gelir. Yoksa şimdi söylendiği gibi partiler arası koalisyon sözü tutmaz. Tek tutacak şey halkın benimseyeceği bir adaydır. Projeleri olan bir aday... Hukukçularımız da uğraşır belediye başkanlığıyla genel başkanlık bağdaşır mı? Belediye başkanı seçildikten sonra seçimlere girmek için yola nasıl devam edilir? Ayrıca hazır anayasa değişikliği yapıyorken niye bu detay gibi görünen basit (!) konularla uğraşmıyorsunuz? Düşünelim hanımlar, beyler ve sevgili çocuklar... Vergide ‘TüzelGerçek’ İkilemi Övündüren, Şaşırtan, Üzüntü Veren Oluşumlar... Perihan ERGUN Gün ağarır ağarmaz hemen her gün yaşama adım attığımızda taraf olmayan iki üç yazılı ve görüntülü medyadan okuyup gördüklerimizle önce şaşkına dönüyor sonra da üzülüyoruz. Bu niteleme Atatürk Cumhuriyeti’yle yetişip ona gönülden bağlı olanları kapsıyor. İçinde bulunduğumuz haftanın başında yeni güne girdiğimde acaba yurdumu yönetenlerle ilgili gene hangi şaşkınlığı göreceğiz derken, gazeteyi elime aldığımda o günün, 9 Eylül olduğunu gördüm. Hemen heyecanla hafızamda yaşayan ve hep de yaşayacak olan o günlere döndüm. 6 yaşıma kadar aile mekânımız olan İzmir’deki 9 Eylül’lerin coşkulu izlenimlerini tekrar anımsadım. Şöyle ki; bahçe içinde iki mekânlı evlerimizin bir bölümünde oturan aile yakınımız Remziye Teyzem anaokulu öğretmeniydi. Beni sıklıkla okuluna götürüp öğrencileriyle tek çocuk oluşumun sıkıntılarını giderirdi. Etkin bir pedogogdu. 5 yaşımdayken beni de yuvadaki çocuklarla birlikte beyazlar içinde kanatlı melek giysileriyle bezeyip geçit törenine katılan arabada onlarla birlikte sunuma katmıştı. Güzergâhımız, Basmane’den Namazgâh,Tilkilik yoluyla Kordon Boyu’na inip Hükümet Konağı’na çekilmiş olan “kurtuluş bayrağı”na selam durup İstiklal Marşı’nı seslendirdikten sonra Kordonboyu yoluyla Gazi Mustafa Kemal heykelinin önünde toplanmış olan ilk, orta, lise öğrencileriyle hükümet erkânıyla askeri temsilcilerin yanında yer almaktı. Biz donanımızla heykele konan kurtuluş çelenklerinin arasında süs bebeği gibiydik. Büyürken aralıksız, Kurtuluş Savaşı’nda iki oğlunu şehit vermiş olan büyükannemin canlı anıları yanında tarihimizi de okuyarak, törenlerde yaşayarak öğrendiğim 9 Eylül 1922’nin 30 Ağustos Zaferi’nden sonra işgalci İtilaf Devletleri’nin adeta taşeronluğunu yüklenmiş olan efsonların (Yunan askerlerinin) İzmir’den denize dökülmesinin 91. yılıdır. Türk askerlerinin düşmanı cephelerden kovalayarak denize dökmelerini canlı olarak yaşayan annemle, büyükannem şöyle anlatırlardı: HHH Halk işgalin getirdiği yağmalamalar, yok etmeler, öldürmelerle İzmir’in de tüm öteki illerimiz gibi kaybedileceği varsayımıyla matem içindeymiş. Daha önce işgalcilerce patlatılan iki bombadan sonra halk patlatılacak olan 3. bombanın getireceği yok oluşun korkuları içindeymiş. Belki bir süre daha yaşayabiliriz ümidiyle Kadife Kale’den düşmanın gireceği yeri gözlemektedirler. Süvari alayının kahramanları, Yunan askerlerini aldatıp oyalamak için başlarındaki şapkalarını onlar gibi dikey yaptıklarından kaleden onları izleyenler “Eyvah bittik” diye üzüntüye gark oldukları sırada birdenbire Vilayet Konağı’na Türk bayrağının çekildiğini görürler. Sevinç ve heyecanla tepeden hep birlikte Hükümet Konağı önüne koşarlar. Bayrağı konağa çekmek için oraya atıyla var gücüyle koşmaktayken düşman kurşunuyla yaralanmasına karşın Yüzbaşı Şerafettin Hükümet Konağı’na özgürlük simgesi bayrağımızı çekerek şerefle mutluluğunu ulusuyla paylaşır. Tarihimize 91 yıl önce Türk milletinin yenilmezliğini bir kez daha yazmış olur. HHH Gene bir önemli gün de M. K. Atatürk’ün zaferden sonra 9 Eylül 1923’te milletinin Cumhuriyete yürüyen yolda çağdaşlaşmasının temel yönetmeliği sayılan CHP’yi kuruşunun 90. yılıdır. O tarihte adı Halk Fırkası olan halkçı, devrimci kuruluşun adı 1932’de Cumhuriyet Halk Partisi olarak değiştirilmiştir. Mustafa Kemal’in kurduğu bu parti, Cumhuriyetin ilk yıllarından 1950’de Demokrat Parti’nin iktidara gelişine değin öncelikle eğitimde, sanayide, ulaşımda özellikle demiryollarında, kültürümüzün çağdaşlaşmasında, önünde ceket iliklettiren dış siyasetinde, komşularla dostluk çerçevesindeki tutumuyla dünyada saygı kazandırması ve sayılamayacak başarılarıyla ulusuna hep övünç getirmiştir. Gönül yeni yönetimlerce de bu vitrinin sürüp gitmesini istemektedir. Çünkü AKP iktidarınca hızla karanlığa sürüklenen ülkemizin, aydınlığa kavuşturulması ön görevdir. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com HARBİ SEMİH POROY BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN Bir çocuk daha okusun diye... KÖY ENSTİTÜLERİNİN ACI KAYBI Merhume Salli Selvi’nin değerli eşi, Nihat, Suat, Fuat, Rafet ve Serpil’in kıymetli babaları, Gülay, Saadet, Zeynep ve Filiz’in kayınbabası, Özgür, Özge, Ece, Başak, Ozan ve Aleyna’nın sevgili dedesi, Pulur Köy Enstitüsü mezunu değerli öğretmen ve mümtaz insan 21. YÜZYIL EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (YEKÜV) Tel : 0212.274 15 02213 74 02 Fax : 0212.275 52 44 www.yekuv.org yekuv@yekuv.org Vakıflar Bankası: Osmanbey Şubesi 00158007287986476 ZARİF SELVİ 11 Eylül 2013 tarihinde aramızdan ayrılmıştır. Tüm sevdiklerinin ve Köy Enstitüsü mezunlarının başı sağ olsun. 1/ Sularda bu 1 lunan ve ancak 2 mikroskopla görülebilen 3 hayvan ya da 4 bitki topluluğu. 5 2/ Bir ilimiz... Atılgan, gözü 6 pek. 3/ Tuza 7 ğa düşürülen 8 şey... Boyna ya da bele asılı 9 olarak taşınan 1 2 3 4 5 6 7 8 9 su kabı. 4/ I. Dünya Savaşı’nda Osman 1 S A Z L I G Ö L lı ordusunda kulla 2 A Ğ A R OD E O nılan bir tür başlık. 3 K I R T I L B İ 5/ Utanç duyma... 4 L G AM Ş E D Çemberin çevresi 5 I R A K MA N İ nin çapına oranını S A H İ P gösteren sayı. 6/ Çe 6 G Ö N U çenlerin kendi ülke 7 Ö T A N A Z İ lerine verdikleri ad. 8 L A A D İ D A S 7/ Pirinçle pişirilen 9 R O Z E E Ş bir tür yemek... Hitit. 8/ Rus imparatorlarına verilen san... 106 taşla oynanan bir oyun. 9/ Şarkı söylemeyi meslek edinmiş kimse, şarkıcı. 1/ Marksist terminolojide, dünyayı değiştirmeyi amaçlayan etkinliklerin tümüne verilen ad. 2/ Osmanlı devletinde iki alaydan oluşan askeri birlik... Hamsigillerden küçük bir balık. 3/ Azerbaycan’ın plaka imi... Kırmızı tüylü bir çeşit yabankazı. 4/ Büyüme, gelişme... Âşık, vurgun, tutkun. 5/ Akdeniz Bölgesi’nde bir akarsu. 6/ Az pişmiş et... Ateş. 7/ Taş ya da maden çıkarılan yer... Kayıkta dümeni kullanmak için baş tarafına takılan kol. 8/ “Bakır lengerlerde kızarmış kuzular idi” (Nâzım Hikmet)... Hamura sarılan et, balık ya da sebzeyi fırında pişirerek yapılan yemek. 9/ İstanbul’un bir semti... İstenilen nitelikleri taşıyan. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 YUKARIDAN AŞAĞIYA: AİLESİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear