14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 18 MAYIS 2013 CUMARTESİ 6 HABERLER CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal Ergenekon’da son savunmasını yaptı ‘Darbe delili nerede?’ HATİCE TUNCER Ergenekon davasında tutuklu sanık CHP Zonguldak Milletvekili, Başkent Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof.Dr. Mehmet Haberal, esas hakkındaki mütalaaya karşı son savunmasını yaptı. Prof. Haberal “Dünyanın hiçbir ülkesinde seçilmiş milletvekili tutsak değildir. Halkın seçtiği vekiller, halka rağmen hâlâ içeride” diye konuştu. Prof. Fatih Hilmioğlu, rahatsızlığı nedeniyle son savunmasını hazırlayamadığını belirterek “120 milyon say u Mahkeme başkanının ‘Son savunmanıza hazır mısınız? sorusuna, ‘’Savunmadan ziyade suçlamalara cevap vereceğim’’ yanıtını veren Mehmet Haberal, çapraz sorgusu sırasında darbe teşebbüsüne dair hiçbir soru sorulmadığına dikkat çekti. Kendisine sorulan 185 sorunun içinde hiçbirisinin şiddet, cebir, terör ya da darbe ile ilgili olmadığını belirten Haberal, ‘’İddia makamının talebinden anlaşılıyor ki darbeyi hayatında görmemişler ve de yaşamamışlar’’ diye konuştu. falık iddialara karşı 2 saatlik süre kısıtlaması getirdiniz. Bunu dünyadaki hiçbir kantar tartamaz” dedi. Ergenekon davasının 299. duruşması yapıldı. Başkan Hasan Hüseyin Özese’nin “Esas hakkındaki mütalaaya karşı son savunmanıza hazır mısınız” sorusu üzerine Haberal “Savunmadan ziyade şahsımla ilgili hiçbir maddi delile dayanmayan suçlamalara cevap vereceğim” dedi. Tam 50 aydır tutuklu olduğunu belirten Haberal “4 yıl bir ay oldu. Ben cerrahım. Haftada 34 tane organ nakli yaparım” dedi. 17 Nisan 2009’da neden tutuklandığını bilmediğini belirten Haberal “Tutuklanmamın 356. gününde 56 Nisan 2010 tarihinde sorgum yapıldı. Çapraz sorgumda iddia makamı ve mahkemeniz tarafından bana 185 soru soruldu. Ama bunlardan hiçbirisi şiddet, cebir, terör ya da darbe ile ilgili değildi. Bana sorulan sorular sadece ‘o toplantıya katıldın mı, bu toplantıya ka tıldın mı, onu tanıyor musun, bunu tanıyor musun’ içerikliydi” diye konuştu. Avukatlık Mesleği Üzerine Avukatlık mesleğinin benim için simge adı Orhan Adli Apaydın’dır. Orhan ağabeyi, hapishane arkadaşı olmamızdan çok önce tanıdım. Ölümünden sonra yazdığım “Orhan Apaydın’ı Yitirmiş Olmak” başlıklı yazımda söz ettiğim anılarımı burada tekrar etmeyeceğim. Orhan Apaydın, bir insanın kırılgan denecek kadar narin, zarif, fakat aynı zamanda çeliksi bir bükülmezliğe sahip oluşunun eşsiz örneğidir. Benim gözümde bir insanlık ve hukuk anıtıdır. Yaşamımda büyük önem taşıyan bir başka avukat arkadaşım, dostum, kısa süre önce yitirdiğimiz Gülçin Çaylıgil’dir. Barış Derneği davasından yatarken, bir de hükümete hakaretten bir yıl hapse mahkum edilmiştim. Hapiste, bir başka davadan hapse mahkum edilmek… Yaklaşık bir yıllık hapislikten sonra çıktığımda, bu kez öteki mahkumiyetten içeri girecek olmaktan, cezaevinde geçirdiğim süreyi bu ikinci cezaya “mahsup” ettirerek (saydırarak) beni Gülçin abla kurtardı. Şimdi yazması kolay, ama o günlerin sıkıntısını yaşayan bilir… Ben, Gülçin ablada, avukatlık mesleğinin sıradan bir savunmanlık değil, bir yorumlama ve yorumlatma becerisi olduğunu somut olarak gördüm… Avukatlar derken, gerçekten kadim dostum, değişmez savunmanım Orhan İzzet Kök’ü, kardeşim Namık Kemal Behramoğlu’nu unutmam olanaksızdır… Adları yakın siyaset tarihimizin onurlu sayfalarında yer alan Halit ve Şekibe Çelenk’ler, yine bir hukuk anıtı sayılması gereken Turgut Kazan, stajını Apaydın’larla yapan ve sanki Orhan Apaydın’ın gerçek oğlu ya da bir küçük kardeşi saydığım Fikret İlkiz, kardeş yakınlığında dostlarımız Başar ve Suzan Yaltı… Amacım avukat dostlarımın eksiksiz bir listesini vermek olmadığı için burada kesiyorum… Avukat arkadaşlarım çoğaldıkça ve elbette en başta kardeşim Namık Kemal’inkiler olmak üzere onların çabalarına ve sıkıntılarına tanık oldukça, bu mesleğin nasıl zorluklarla dolu olduğunu, avukatın hem nasıl belalar, hem de ekonomik güvensizlikle karşı karşıya bulunduğunu görecektim… HHH Bu konuyu bana, son yılların ülkemize kazandırdığı en seçkin aydınlardan, Ankara Barosu Başkanı, avukat, Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun, 26 Mayıs Pazar günü gerçekleşecek olan seçimlerde Türkiye Barolar Birliği başkanlığına adaylık açıklaması düşündürdü. Bu açıklamada, esas olarak üç ana sorunun vurgulandığını gördüm. Bunlardan ilki, günümüzdeki siyasal iktidarın, avukatlık mesleğini değerden düşürmek için gözle görülürcesine giriştiği çabalardır. (İstanbul Barosu’nun değerli başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal’a ve Baro Yönetim Kurulu’na karşı açılan inandırıcılıktan uzak dava bu olgunun bir kanıtıdır.) İkinci ana sorun, avukatın ekonomik güvencesizliğidir. Buna bağlı olarak Sayın Feyzioğlu’nun açıklamasıyla ilk kez, “yabancı avukatlık şirketleri” deyimi ve olgusuyla karşılaştım ve dehşetle irkildim… Hiçbir yeni şey üretemeyip her şeyin yabancısını ithal eden günümüz siyasi iktidarı, demek yabancı avukat ithal etmeyi de planlıyormuş… Bunların yapamayacağı hiçbir şey yoktur… Sıra yabancı yargıçlara, savcılara da gelecek demektir… Zaten birtakım davalarda bunun kokusunu almıyor muyuz?.. Kimlik kartlarında TC yurttaşı yazılıyor olması, tek başına ne anlam ifade eder ki… Feyzioğlu’nun adaylık açıklamasının bir başka ana dayanağını, avukatlık mesleğinin temeli “demokrasi, hukuk devleti ve özgürlükler” olduğuna göre, ülkedeki kötüye gidiş karşısında avukatın (bu demektir ki baroların ve Türkiye Barolar Birliği’nin) sessiz kalmaya hakkı olmadığı görüşü oluşturuyor… HHH Türkiye Barolar Birliği’nin 28 Mayıs’taki seçimlerine katılacak başkan adayları konusunda ne ayrıntılı bilgi, ne önyargı sahibiyim… Yukarıdaki sorunlardan ve ilkelerden uzak düşmeyecek her adaya başarı dilerim. Fakat gerek Ankara Barosu başkanı olarak, gerekse daha önceki çeşitli toplumsal etkinliklerde sergilediği ödünsüz duruşuyla, seçkin aydın ve hukuk adamı kimliğiyle, bu göreve Metin Feyzioğlu’nun çok yakışacağını düşünüyorum…. Mütalaanın tekrarı “İddianameye ne yazılmış ise mütaalada da tekrarlanmış durumda” diyen Haberal şunları söyledi: “Halk arasında ‘Ya sayı saymasını bilmiyorsun ya da dayak yemedin’ şeklinde bir tabir vardır. İddia makamının talebinden anlaşılıyor ki darbeyi hayatında görmemişler ve de yaşamamışlar. Ben ülkemizde yapılan bütün darbeleri yaşamış, adı ne olursa olsun her türlü antidemokratik uygulamalara karşı çıkmış ve bunun da bedelini ödemiş bir kişiyim.” Zonguldak halkının kendisini milletvekili seçtiğini anlatan Haberal, savunmasını “Sayın Başkan, Ben sizin de vekilinizim. Dünyanın hiçbir ülkesinde seçilmiş milletvekili tutsak değildir” sözleriyle bitirdi. Haberal, tutuklu milletvekili arkadaşı Mustafa Balbay ile ellerine birleştirip yukarı kaldırarak izleyicileri selamladı. İzleyiciler ise iki tutuklu milletvekilini coşkuyla alkışladı. Mustafa Balbay “Bizi burada çürütemeyecekler” diye seslenirken izleyiciler de “Buna izin vermeyeceğiz” diye bağırdı. Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Başkan Hasan Hüseyin Özese, Malatya’daki İnönü Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun “rahatsızlığı nedeniyle savunmasını hazırlayamadığına ilişkin” dilekçesini okudu. YARGITAY Savcı Doğan’a Haberal cezası ANKARA (AA) Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Bakırköy Savcısı Cevdet Doğan’ı, Adalet Bakanlığı’na, Ergenekon davasının tutuklu sanığı Mehmet Haberal’ın kaldığı hastane odasına yapılmadığı halde demir parmaklık yapıldığı şeklinde yazı yazması nedeniyle görevi kötüye kullanmaktan 6 ay, doktor raporuna rağmen Haberal’ın cezaevine 27 gün boyunca naklini sağlamadığı için de görevini ihmal suçundan 7 ay 15 gün hapisle cezalandırdı. İlk derece mahkeme sıfatıyla davaya bakan Yargıtay 11. Ceza Dairesi, savcı Doğan’ın resmi evrak düzenleme suçundan beraatına karar verdi. Savcı Doğan’a, Adalet Bakanlığı’na, Ergenekon davasının tutuklu sanığı Mehmet Haberal’ın kaldığı hastane odasına yapılmadığı halde demir parmaklık yapıldığı şeklinde yazı yazması sebebiyle görevi kötüye kullanmaktan 6 ay hapis cezası veren daire, Doğan’ın ayrıca doktor raporuna rağmen Haberal’ın cezaevine naklini sağlamayıp 27 gün boyunca hastanede kalmasına devam etmesine neden olarak görevini ihmal ettiği sonucuna vardı. Doğan’ın, görevi ihmal suçundan cezasını “aynı suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirdiği” gerekçesiyle, 1/4 oranında artırarak 7 ay 15 gün hapisle cezalandırılmasına karar verildi. Savcı Doğan’ın, geçmişi, yargılama süresindeki davranışları dikkate alınarak cezasında indirime gidildi. Doğan hakkında verilen hükmün açıklanması geri bırakıldı. Duruşmanın ertelemesinin ardından İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, dışarıda gazetecilere açıklama yaptı. Kocasakal, şunları kaydetti: “Yargı kendi kendini yargılıyor ve kendi ile ilgili hüküm verecek. Biz mesleğimizin gereğini ve onurunu yaptık” dedi. (Fotoğraf: ALİ AÇAR) İstanbul Barosu yönetiminin yargılandığı dava başladı Savunma duruşma salonuna sığmadı HİLAL KÖSE / ALİ AÇAR İstanbul Barosu Başkanı Doç. Duruşma salonundan kı Dr. Ümit Kocasakal ile 9 yönesa bir süreliğine çıkan yargıç tim kurulu üyesinin “yargı göEgemen’in geri geldiğinde elinde revini yapanı etkilemeye tetespih bulunduğunu fark eden bir şebbüs” iddiasıyla 2 yıldan 4 avukat, “Ya sabır mı çekiyoryıla kadar hapis cezası istemiysunuz Hâkim Bey” dedi. Yarle yargılandıkları dava, duruşgıç Egemen de tespihi kürma salonunun fiziki koşullasünün üzerine bıraktı. Yargıç rının yetersiz oluşu nedeniyu Baro yönetiminin yargıyı etkilemeye Egemen daha sonra salonun le başlar başlamaz ertelendi. teşebbüs suçlamasıyla yargılandığı fiziki yapısının yetersizliği 5 bin avukatın savunma için dilekçe verdiği duruşmayı, davada mahkemeye savunman olarak nedeniyle davayı 12 Ekim’e Türkiye’den ve yurtdışından 5 bin avukatın ismi verildi. Salondaki erteledi. Tutanağın avukatlara verilmesinin ardından, 12 100’ü aşkın baro başkanı, huizdiham nedeniyle duruşma hemen Ekim’in Cumartesi gününe kukçu ile CHP milletvekilleri Mahmut Tanal, İlhan ertelenirken mahkeme yargıcının elindeki denk geldiği fark edildi. Bu sırada yargıç salondan çıkCihaner ve Dilek Akagün tespih tepki çekti. tı. Daha sonra, mübaşir duYılmaz ve çok sayıda yurtruşmanın 10 Ekim’e ertetaş izledi. Silivri 2. Asliye Ceza Mahke mayı izlemek için yurtdışın lendiğini söyledi. Avukatlar itimesi’ndeki davanın ilk oturu dan gelen 40’a yakın yabancı raz ederek tutanakta değişiklik munu, tayini çıkan mahkeme baro temsilcisinin büyük bö yapılması halinde suç duyuruyargıcı Zuhal İşgören’in ra lümü ise salonda yer olmadı sunda bulunacaklarını söyledi. Duruşmanın ertelemesinin arporlu olması nedeniyle Sulh ğı için içeri giremedi. Tutanağa, sanık avukatı ola dından Ümit Kocasakal, dışarıHukuk Mahkemesi Hâkimi Mustafa Egemen gerçekleş rak Barolar Birliği Başkanı Ve da gazetecilere açıklama yaptirdi. İzleyiciler için 7, avukat dat Ahsen Coşar, Ankara Baro tı. Kocasakal, “Duruşmayı 12 lar içinde 3 sandalyenin bulun su Başkanı Metin Feyzioğlu, Ekim’e erteleyerek avukatlar duğu salona, destek vermek is İstanbul Barosu’nun eski baş gelmez diye düşünüyorlarsa teyen yüzlerce avukat girmek kanlarından Turgut Kazan ve son derece yanılıyorlar. Buraisteyince izdiham yaşandı. Ad Kâzım Kolcuoğlu ile TBMM da siz yargılanıyorsunuz. Biliye binasının üçüncü katında eski başkanlarından avukat Hü zim hakkımızda hüküm verilki duruşma salonunun önüne sametin Cindoruk’un da ara meyecek. Yargı kendi kendibiber gazları ve gaz maskele larında bulunduğu 18 avukatın ni yargılıyor ve kendi ile ilgiriyle gelen polisler avukatla ismi yazıldı. Savunman olarak li hüküm verecek. Biz meslerın tepkisi üzerine alt kata in yaklaşık 5 bin avukatın isim ğimizin gereğini ve onurunu mek zorunda kaldı. Daha sonra lerinin yer aldığı liste mahke yaptık” dedi. Kocasakal ve 9 sanık alkışlarla salona girdi. Ayrılan 10 sandalyede yabancı baro temsilcileri oturunca, sanıklar ayakta durdu. Baro yöneticilerinin avukatlığını yapmak için Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen yaklaşık 60 baro başkanı ve yüzlerce avukat ile duruş meye sunuldu. Tespih tepkisi Suç duyurusu Duruşmada daha sonra emekli deniz subayı Altunay Şahin, Recep Gökhan Sipahioğlu, Aydınlık dosyasından Zafer Şen, Ertuğrul Orta, Bahadır Berk savunmalarını tamamladı. Mahkeme heyeti son savunmalarındaki beyanları nedeniyle Aydınlık gazetesi yazarı Hikmet Çiçek, emekli Kızılay Müfettişi Kemal Aydın ve emekli Albay Fikri Karadağ hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. Dava 20 Mayıs’a ertelendi. Duruşmaya CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi ve CHP milletvekilleri Uğur Bayraktutan, İlhan Demiröz, Ali İhsan Köktürk, İzzet Çetin, Mevlüt Dudu, Mahmut Tanal, Ali Özgündüz ile eski bakanlardan Yaşar Okuyan izledi. Haberal’ın savunmasını izleyen 9 CHP milletvekili duruşmaya ara verildiğinde salonun önünde basın açıklaması yaptı. Hamzaçebi, Silivri’deki yargılamanın usulen yapıldığını ifade ederek “Hüküm peşinen verilmiştir” dedi. Tüm Öğretim Elemanları Derneği İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu üyeleri de duruşma salonu önünde basın açıklaması yaparak Haberal’a destek verdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear