02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 MART 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 15 DOĞUMUNUN YÜZÜNCÜ, ÖLÜMÜNÜN YİRMİNCİ YILINDA ABİDİN DİNO l Abidin Dino, Türkiye’de sindedir. Nev’in sergi progsanatın resmi kültürden söramlarının hazırlanmasından külmesinde, hatta bu kültürtutun, Paris’teki ilişkilerinin le yüzleşmesinde; yani sakurulmasına, katalog metinnatın özerkleşmesinde ve silerinin yazılmasına kadar her yasetle kaynamasınzaman yanımızda olda son derecede muştur. Ayrıca onu, etkin bir rol oyAli ArtuN: çağdaş ve renknamıştır. Onun SANATI li entelektüestetiğini bu tarihsel boyuöZERKLEŞTİREN... el enerjisi sayesinde, “akla zatu hesaba katrar” birçok konumadan ve sanatını da uzun uzun sohbethayatından arındırarak lere daldığım, Paris’i gezip değerlendirmek anlamsızdır. tozduğum, gencecik, neşe Abidin’in Galeri Nev’le ilişdolu bir dost olarak da hakisi ise, galerinin temsil ettiği tırlıyorum. bir sanatçı olmanın çok ötel Abidin Dino’yla ilk ve son fikrim; son derece nazik, zarif, kişiyi saran ve kendinizi yanında iyi hissettiren biri olmasıdır. Abidin Dino’nun yazarlığı da ressamlığıyla eşdeğerdedir. Kişilerin sanatlarındaki örneklerden çok, sanat yaşamları daha mühim olabiliyor, sanat insanı oluyorlar. Kişilikte, birçok yönüyle o sanat gözükür ve taşınır. Abidin Dino’nun önemi buydu. Bir resim adamıydı. Resmi görebilen ve söze dönüştürebilen bir gücü vardı. Bu çok mühim bir nokta. Politik düşünceyi resminin içinde tutan ve bunu ortaya koyan bir yapıya sahipti. Sanatı, çok yönlü yaşayabilen ve yayabilen bir yapı. Bu tabii ender insanlarda olan bir şeydir. Abidin Dino’da bu vardı. Upuzun parmaklı bir el... ‘ ARA GÜLER’İN OBJEKTİFİNDEN Yıl 1990. Paris. Abidin Dino, ressamlar kahvesi Palette’te. Abidin’in sözlerini, düşüncelerini, gözlemlerini hiç unutamıyoruz. Hiç güncelliğini yitirmiyor. Neden? Galiba hep ileriye baktı da ondan. Geçmişin özlemini çekmedi. Olayları, geleceği düşünerek değerlendirdi.’ MEhMEt GülEryüz: RESmİ göREBİLEN... göKŞİN SİPAHİOĞLU’NUN OBJEKTİFİNDEN Sanat ve hayat ustası HIFZI TOPUZ l Abidin Dino, Fransa’daki Mayıs 68 gösterilerini yakından izlemiş, üniversitelerdeki serigrafi atölyelerinden afiş hazırlayan öğrencilere yol göstermişti. Dino, Paris’teki gösterilerden birini izleyip defterine eskizler çizerken, ünlü gazeteci ve fotoğrafçı Gökşin Sipahioğlu’nun objektifine “yakalanmıştı”. (SİPA PRESS) l “Geçmiş ve Gelecek” adlı yeni koleksiyon sergimizde Dino’nun Kuvayımilliye İnsanları’nı da sergiliyoruz. Dino’nun politik kimliğini, illüstrasyon gücünü, anlam arayışını görmek açısından kuvvetli örnekler bu desenler. Dino sanatın disiplinler arası bağını görebilmiş ilk Türk sanatçısı olsa gerek. Resimden heykele, çizimden belgesele, görsel dünyaya, insan ilişkilerine, meraklı, kolay sınırlandırılamayan bir sanatçı Abidin Dino. Abidin aramızdan ayrılalı 20 yıl oluyor. Ama biz onu anılarımızda yaşatıyoruz. Abidin tükenmek bilmiyor. Ne zaman Paris ile ilgili bir anımı anlatsam mutlaka Abidin’in adı geçiyor. Ne zaman 68 olaylarını düşünsem Abidin’i anıyorum. Ne zaman Paris’te Nâzım’dan, Avni Arbaş’tan, Nejad Devrim’den, Sabahattin Eyüboğlu’ndan, Zekeriya Sertel’den, Pertev Boratav’dan, Hasan Âli Yücel’den, Mübin Orhon’dan, Tülay German’dan söz etsem Abidin aklıma geliyor. Abidin her zaman Paris anılarımın doruğunda yer alıyor. Abidin’in sözlerini, düşüncelerini, gözlemlerini, önerilerini hiç unutamıyoruz. Kolay değil bunca yıl canlı kalmak. Abidin de Atatürk gibi, Tevfik Fikret gibi, Nâzım gibi, Sabahattin Ali gibi, Bedri Rahmi gibi hiç güncelliğini yitirmiyor. Neden böyle diye düşünüyorum. Galiba Abidin hep ileriye baktı da ondan. Gözü hiç arkada olmadı, geçmişin özlemini çekmedi. Olayla rı geleceği düşünerek değerlendirdi. Abidin çok geniş kültürü ve hoşgörüsüyle her zaman büyük sempati yarattı. Yıllar önce Paris’te Elele Derneği’nin yayımladığı bir kitapta onun hakkında şunları yazmıştım: “Abidin ile dostluğumuz otuz bir yıl sürdü. Onun hiç kavga edercesine tartıştığını anımsamıyorum. Soğukkanlılığını hiç yitirmedi ve düşüncelerini açık açık söylemekten hiç çekinmedi. Abidin ile herkes her şeyi konuşabilirdi. O ince zarafeti ve nezaketiyle hiç kimseyi kırmamaya özen gösterir, kendine ters düşen konularda karşısındakini dinlemekle yetinirdi.” Abidin sosyal ilişkileri çok zengin olan bir aydındı. Dostları arasında kimler yoktu ki! Aragon, Picasso, Prevert, Cocteau, Tristan Tzara, Yves Montand, Lurçat, Giacometti, Maxim Rodenson, Pignon, Jean Daniel, Pierre Biro, Roger Caillois, Eric Rouleau ve daha kimler kimler... Dostları arasında yalnız solcular mı vardı? Hayır. Aklıma şu adlar geliyor: Ziyad Ebuz ziya, Füreya Koral, Cenan Sahir Sılan, Nevin Menemencioğlu, Fikret Adil, Ahmet Ertegün, Nazım Kalkavan... Hayatta en yakın dostu eşi Güzin ve Nâzım Hikmet’ti. Nâzım onun için şöyle der: “En büyük düşmanım Marat’dır (İsmail Bilen ya da Laz İsmail), en iyi dostum da Abidin.” Abidin ile ya bizim evde buluşurduk, ya UNESCO’da ya da onlarda. İstanbul’dan konuklarım geldiği zaman mutlaka Abidin’i ve Güzin’i de çağırırdım. Abidin genel kültürü ve sıcak havasıyla büyük sempati toplardı. Birçok kimsenin kafasındaki sakıncalı komünist imajının yıkılmasına yardımcı oldu. O gerçek bir demokrat ve gerçekçi sosyalistti. Abidin’in önemli bir özelliği de son derece sır saklamasıydı. Bir dostundan duyduğu bir olayı asla başkasına anlatmazdı. Onunla dertleşenler anlattıklarının duyulmasından hiç endişe etmezlerdi. Abidin yüzlerce kişinin dert ortağıydı ve sanki bir ağlama duvarıydı. Yıllar boyu hepimiz her şeyimizi onunla paylaştık. lEvENt ÇAlıkoğlu: SINIR TANImAyAN... Ankara Galeri Nev, Bekir Akbaş’ın Abidin Dino desenleri koleksiyonunu sergiliyor Yüz yıl, yüz desen u 6 Nisan’a kadar açık kalacak sergiye, Galeri Nev yayınlarından çıkan bir katalog eşlik ediyor. Katalogda, Akbaş Koleksiyonu’nun oluşum sürecine tanıklık eden tarihçi İlhan Alemdar’ın bir metni de yer alıyor. GAyE PEtEk: yüREĞİNİ ELLERİNDE TAŞIyAN… l Abidin ve Güzin Dino çocukluğumdan beri “koruyucu meleklerimden” oldular; Abidin Bey’le hayatımın birçok heyecanını paylaştım ve ELELE Derneği’ni kurduğumda, doğal olarak logosunu bir tek onun çizebileceğini düşündüm, “vaftiz babası” olmasını istedim. Her zamanki coşkusuyla, fırıl fırıl dönen güzel, çok anlatımlı elleriyle, türlü türlü el desenleri çizmeye atıldı hemen, taa ki yumuşacık birbirine dolanmış iki parmakcık çıkagelene kadar… Abidin, eli açık, cömert bir insandı Güzin Hanım her ne kadar, sağlığını düşünerek programını sıkı kontrol altına almış olsa bile gençlere hep vaktini verir, hesaplamazdı. Abidin’in yanından ayrıldığınızda mutlaka biraz daha akıllı ve zengin, her defasında biraz daha büyümüş ve kendinize güvenli çıkardınız. Ressam olsaydım, Abidin’i nasıl simgelerdin diye soran olsaydı, belki ilk aklıma gelen imajı şöyle tarif ederdim: Bakımlı, anlamlı, çok yaşamış, çok vermiş, çok işlemiş, upuzun parmaklı bir el ve avucunun içinde hiçbir zaman durmayacakmış gibi atan bir yürek… (Fotoğraf: CANAN GEREDE ABİDİN’İN, ‘KURTULUŞ SAVAŞI DESTANI’ İÇİN ÇİZDİKLERİNDEN Kültür Servisi Ankara Galeri Nev, yaklaşık 30 yıldır düzenli olarak temsil ettiği, Türkiye’de sanatın belki de en “ikonik” figürü Abidin Dino’yu, 100. doğum yıldönümünde, 100 desenin yer aldığı bir sergiyle anıyor. Koleksiyoner Bekir Akbaş’ın 10 yıldan fazla bir zaman içinde tutku ve sebatla oluşturduğu koleksiyon, “Yüz Yıl, Yüz Desen” sergisiyle birlikte ilk kez gün yüzüne çıkıyor. Sergi 6 Nisan gününe kadar izlenebilecek. Eserler aynı zamanda, Akbaş Koleksiyonu’nun oluşma serüvenine tanıklık eden tarihçi İlhan Alemdar’ın kaleme aldığı metin eşliğinde Galeri Nev yayınlarından çıkan bir katalogda da bir araya geldi. Söz konusu katalog, koleksiyonu belgelemekle kalmıyor, bu eserlerin çoğunluğunu oluşturan, Yaşar Kemal’in “Deniz Küstü” romanı ile Nâzım Hikmet’in “Kuvayi Milliye Destanı”nın da aralarında bulunduğu, Abidin’in yakın dostlarının elinden çıkma edebi başyapıtlar için gerçekleştirdiği illüstrasyonların izini de sürüyor. “Görüyor boylu boyuncu karşısında Mehmet’i yalınayak.” “Nurettin Eşfak baktı saatine...” “Üçüncü kekemeydi...” İlhan Alemdar, katalogdaki yazısında, Abidin Dino’dan şöyle söz ediyor: Çok yönlü bir kültür adamı olarak tanınır Abidin Dino. Yazar, karikatürist, illüstratör, tiyatrocu, makyajdan dekora rejiden senaryoya eğitim almış bir sinemacı, heykeltıraş, yazılarında da çizgilerinde de halktan yana tavır almış sol görüşlü bir aydın. Ancak bütün kimliklerinin içinde en baskını ressam kimliğidir. (...) Çizgi ve fırça darbelerindeki büyü, herkesin sığınacağı bir iskele, gölgesinde huzur bulacağı bir çınar gi bi, toplumun her kesiminden insanla kurduğu uzun ve sağlam dostlukların büyüsüne denktir. Abidin Dino insanı kâmildir. (...) Abidin Dino, sinema eğitiminin de etkisiyle, tek konu etrafında, birbirini tamamlayan, izleyen pek çok seri desen yapmıştır. Anlık olarak sürekli biçim değiştiren bu desenleri, arka arkaya bir projeksiyon cihazında izlesek rahatlıkla bir film, aynı sırayla kâğıda bassak bir fotoroman oluşturabilirler. 68’ olaylarının tanıklığıyla gerçekleştirdiği desenler, “Kurtuluş Savaşı Destanı” veya “İnce Memed” illüstrasyonları kendisinin “çizgili senaryo” adını verdiği bu serilerin çarpıcı örnekleridir. (...) Öte yandan desenlerindeki ince işler hat sanatından, minyatürlerden de derin izler taşır. Eşi Güzin Dino’nun anlattığına göre, ağabeyi Arif Dino ile beraber Hattat Nuri Hoca’dan dersler almış, bu dersler eserlerindeki kaligrafik altyapıyı belirlemiştir. 1938’de hattatlara mahsus bir kuştüyü sayesinde, elini hiç kaldırmadan uzun ince çizgiler çizebilmesinin Picasso’yu meraktan deliye döndürdüğü bilinen bir hikâyesidir...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear