02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 MART 2013 PERŞEMBE 14 KÜLTÜR Ayhavar ‘Novruz’umuza 18. izmir Kitap Fuarı 20 nisan’da başlıyor 21 Mart Dünya Şiir Günü Atalarımızdan galma 3 min ilin tabiat bayramını siyasete alet elemesinler ‘Şiir herkese tanıdıktır’ Kültür Servisi PEN Şiir Ödülü’ne değer görülen Eray Canberk odaklı Dünya Şiir Günü etkinliği bugün saat 19.00’da İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nde yapılacak. Yeşim Ağaoğlu’nun düzenlediği ve Esra Karaosmanoğlu’nun Fransızca katkıda bulunacağı etkinliği Gülsen Tuncer sunacak. PEN İkinci Başkanı Halil İbrahim Özcan ile Fransız Kültür Müdürü Berenice Gulmann’ın açılış konuşmalarını, İsa Çelik’in dia gösterisi izleyecek. Afşar Timuçin, Ataol Behramoğlu, Egemen Berköz, Gülsüm Cengiz, Gürol Sözen, Masis Kürkçügil, Ömür Candaş, Sari Koz, Sennur Sezer ve Turgay Fişekçi’nin sunum yapacağı etkinlikte Dünya Şiir Günü Bildirisi’ni kaleme alan Eray Canberk, bildiriyi oku yacak. E tkin lik PEN Yönetim Kurulu’nun Canberk’e ödül plaketini sunması ile bitecek. Canberk’in yazdığı 2013 Dünya Şiir Günü Bildirisi’nden bir bölüm: “Şiir herkese tanıdıktır; herkesin bildiğidir. Kırgının fısıltısı, öfkelinin haykırışıdır. Şair de Fuzulî’nin dediği gibi yoksul bir hükümdar, görkemli bir yoksul olabilir. Şair herkes için de söylese, kendi için de söylese türküsünü sözcükler bir kere dizeye dökülüp şiir oluştu mu herkesindir artık şiir. Şiir yazanların çokluğundan tedirgin olmamalı; şiir okumayanların çoğalmasından korkmalı. Duyuyor musunuz? Birileri “Şiire gel!” diye seslenip duruyor.” Onur konuğu Ahmet Cemal Kültür Servisi TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım AŞ tarafından Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliğiyle bu yıl 18. kez düzenlenen İzmir Kitap Fuarı, yaklaşık 350 yayınevi ve sivil toplum kuruluşuna ev sahipliği yapacak. Fuarın Onur Konuğu ise çevirmen ve yazar, gazetemiz köşe yazarı Ahmet Cemal. Bu yıl 2028 Nisan tarihlerinde Uluslararası İzmir Fuar Alanı’nda gerçekleşecek fuarda, dokuz gün süresince aralarında söyleşi, panel, şiir dinletilerinin de bulunduğu yaklaşık 100 dinleti gerçekleştirilecek. Fuar bu yıl alan olarak da genişliyor. Bu yıl ilk kez açılacak 3. no’lu salonda, eğitim ve kaynak kitaplarla sınavlara hazırlık yayınları yer alacak. Özellikle öğrencilerin ihtiyaçlarına yönelik hazırlanan salon, eğitim yayınlarını bir arada görme imkânı sunacak. Öte yandan, 18. İzmir Kitap Fuarı’nın Onur Konuğu Ahmet Cemal, 1942’de dünyaya geldi. Sankt Georg Avusturya Lisesi’ni ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Çevirmen olarak dünya edebiyatının önemli isimlerini Türkçeye kazandırdı. Uzun yıllar estetik, sanat tarihi, tiyatro tarihi ve çağdaş tiyatro üzerine dersler verdi. Öykü, deneme, makale ve şiir kitapları yazan Ahmet Cemal, gazetemizde köşe yazarlığına devam ediyor. Girişin ücretsiz olduğu 18. İzmir Kitap Fuarı, her gün 11.0020.00, kapanış günü 28 Nisan’da ise 11.0019.00 saatlerinde ziyaret edilebilir. Kadıköy’de ‘şiirli’ yürüyüş Kültür Servisi “Şair Yollarda, Şiir Her Yerde” adıyla gelenekselleşen 21 Mart Dünya Şiir Günü yürüyüşü bu yıl Kadıköy’de düzenlenecek. Yürüyüş için Kadıköy Postanesi önünde saat 11.00’de toplanılacak. Eray Canberk’in yazdığı Şiir Günü Bildirisi’nin okunmasıyla başlayacak buluşmada şiirler okunacak ve şiir dergileri dağıtılacak. Hörmetli ohurlar. Bilirsiz 1950’lerde Kars’taki “Ekinci Pedalhanesi”nde basılan “Ayhavar” (yetişinimdat) mizah gazetiDünya Bayramı nin hatırasına arada bir galeme alAzerilerin işte bele gucahladıhdığım “anadili”mdeki yazılarımdan bugünkünü de “Novruz”umuza ları Nevruz’a Özbekler “Navruz”, ayırdım; çünkü irehmetli gazetbaz Türkmenler “Nowruz”, Kazaklar Cengiz Ekinci de deyirdi ki: “Bu “Naurız”, Kırgızlar “Nooruz”, Kıbayram Anadolu’dan Asya’ya, rım Tatarları “Navrez”, Kürtler de Balkanlar’dan Kafkasya’ya ha “Newroz” deyirler. mımızın (hepimizin) tabiatla guDünya küresinin şimalinde, o da cahlaşma bayramıdı. Heç kim feancah 4 mevget (sadece) simi yaşayan özüne maorta kuşakletmesin. ta kıştan yaza İnanmakeçildiği üçün yan Bakü de eyni bölgeradyosuna deki Fars, Kürt gulah asve Türk mensın..” şeyli milletO iller lerin “ortah de (yıllarbayram”ıdı. da) televiFikreyliziya yohuyin ki (düşüdu; ama Banün ki) Novkü radyosu ruz bir İslam Kars’ta ele inancı değilse gözel çekirdi ki evlerbile böğünkü Azerbaycan’da kutlama kartı de, tükanlarİran’da Molla da seherden Rejimi’nde de ahşama açıh gageyd edilen (reslar; sesleri küçemen kutlanan) bu lere (sokak) yabayram 2010 ilinyılan mahnılara, de Birleşmiş Miloyun havalarına letler terafından yoldan keçenler “Dünya Bayramı” de gatılardı. Hele ilan edildi. Her 21 ki Novruz gelenMart’ta birçoh ülde, beh beh.. hake BM’nin bu geTürk Silahlı Kuvvetleri’nin mı ele coşardı ki rarıyla “bayram” Nevruz’u kutlama afişi.. tamam şeher ele edirken, UNES bil toy meydanı CO da aynı bayrakimiydi. Havah ki mın kutlanmasını (ne zaman ki) rad“Dünya Manevi yoda “Danışır BaMirası Listesi”ne kü” deyende, hamı geydeledi. durar havadislere guİndi bir deyin ay lah asardı. ohurlar... Novruz’un İndi de Bakü teAzerbaycan da hatıra pulu feget “Kürt bayraleviziyasına bir bahasız. Nevruz mı” kimi (gibi) takiçin “garşılama konsertlerihoş gel dim edilmesi; hususiyetle de “siyadin şenlihleri” bir aydı fasılasız sü si” emeller üçün gullanılması, bu rür… tabiatın bayramı üçün şeher gözel günün asıl manası olan “taler, evler güller, çiçehlerle bezenir. biatın goynunda hamı bir ve garO mahnıda (şarkı) deyen kimi: “gı daştı” fikriyle tezat teşkil etmir mi? zıl laleler düzleri (kırları) gaplıyır Ama diyesen (galiba) asıl gebahat, / gocalar da Novruz’da cavanla öz ananelerimize haricileşen (yabanşır (yaşlılar gençleşiyor)” cılaşan) kimi “ziyalı”larımızda (ayAzeriler, anadan olduhları günle dınlar..) Çünkü minlerce ilin kültürrini bilmeyenlerin “tevellüt”lerini lerini daşıyan Anadolu’nun da 3 min de Novruz’da kutlar. Ateşler yahılar, üzerlerinden atlanar, hamı bir yıllıh bu bayramına kafi miktarda den “tevellüdün mübarek” mah sahap çıhmadılar; bir Azerbaycan, nısını el çırparak ohuyar. Belelihle bir İran, bir Kırım geder gucahlanhem ilin “teze gün”ü, hem de go masına önderlik elemediler. O geca kişi ve arvatların “anadan olma der ki şu “İmralı” ziyaretlerinde en gün”leri üçün en gözel gün yaşanar.. “mühim” deyilen “davet çıhışları” İrehmetli atam da diyerdi ki: “Ay (çağrı açıklamaları) üçün bile Novbalam; asıl ilbaşı 21 Mart’dı. Çün ruz gününü seçtiler. Ne diyeh? kü tabiat indi canlanır; vahşi heyAyhavar Novruzumuza... vanlar da yuhularından uyanır; çiçehler heç su vermesen de öz özüBayramımız mübarek.. ne açırlar.” Yani demeh istiyirdi ki 31 Aralık ile 1 Ocak arasında tabiat (aynı) eynidi; amma 21 Mart’da yeni bir mevsim başlıyır. Kıştan yaza geçişin bu “yeni gün”ünden evvel cemreler de tüştüğü üçün, insanların, heyvanların, bitkilerin heyatlarına heyat gatılır.. Gazeteciler... Geçen cumartesiydi. Gazetemizin birinci sayfasında Yağmur Balbay bana bakıyordu. “Yağmur, Norveç’teki konferansta dinleyenleri duygulandırdı” diyordu haber. “Terörist kızı diye damga yedim...” Deniz A. Held, Oslo’dan bildiriyordu. Norveç’te, Institutt for Journalistikk tarafından düzenlenen “Özgür Medya Konferansı”nda yaşananların haberini okudum. Yağmur’un “Evimize oyuncak silah bile girmemişken...” diye başlayan tümcesi gün boyu yakamı bırakmadı. Ama gelin görün ki, okuduğum haber bana yetmedi... Dahası olmalıydı... Neyse ki, “gazete” çok ülkemizde. Öyle ya, 12 yaşında bir kız çocuğunun yurtdışında “Özgür Medya Konferansı”nda gazeteci babasıyla ilgili yaptığı Fransızca konuşma, mutlak öteki gazetelere de “haber” olmuştur diye düşündüm. Hani her gün karşılaştığımız sıradan bir olay değil diye düşündüm. Bu, dünyanın her yerinde “haber”dir sandım. Her gazeteden farklı bir ayrıntı okusam, belki resmin bütününe ulaşabilirdim. “Habercilikleriyle” övünen Hürriyet ve Sabah’a baktım, tek satır yok. “En çok satmakla” övünen Zaman ve Posta’ya baktım, tek satır yok. Artık neyle övündüklerini bilemediğim Milliyet’e baktım, yok. “Alternatif” olmakla övünen Radikal ve Taraf’a baktım, yok. Yandaş olan tüm gazetelere, “dini bütün” gazetelere, “solcu” gazetelere, muhalif olduklarını ilan eden gazetelere baktım, tek satır yok... Anlaşıldı... Son yıllarda sadece “haber” kavramı değil, “vicdan” kavramı da değişmişti. Aradığımı Odatv’de buldum. Yağmur ve Gülşah Balbay’ın konuşmalarını yayımlamışlardı. Okudum ve bu kez de Gülşah’ın konuşmasına vuruldum. Özenle hazırlanmış, akıl ve duygu dengesi sağlanmış, Norveç kültürünün referanslarıyla desteklenmiş (Edward Munch, İbsen, Norveç atasözleri vb) bir konuşmaydı. Herkes okumalıydı. Bu ülkede yaşayan herkes! (Zeynep kendine gel! Bütün Türkiye değil de Cumhuriyet okurlarına okutsan...) Ama tümü çok uzundu. O anda kafamda ya da yüreğimde bir şimşek çaktı: Bizim “kızlar” ne güne duruyor! Pazar günleri Cumhuriyet’te, Nilgün Cerrahoğlu, Mine Kırıkkanat, Işıl Özgentürk ve benim köşelerimiz var. Hemen üçünün peşine düştüm... Bu arada yeni Yazıişleri Müdürümüz Ayşe Başlangıç’a tasarımı açtım, heyecanını görmeliydiniz! Derhal Ankara’dan konuşmaların özgün ve tam metnini sağladı. Planımı duyan “kızların” hiçbiri ikiletmeden, “tamam varım” dediler. Mine yurtdışında internetsiz telefonsuz bir stüdyoya kapanmak üzere olduğundan katılamam ama tüm kalbimle sizinleyim dedi... Bölüştürme işi bana düştü. Veee.... Basın tarihimizde belki de ilk kez, bir yazı, üç köşede sürdü. Gülşah ve Yağmur Balbay’ın çarpıcı konuşmaları, Nilgün’ün köşesinde başladı; benimkinde devam etti, Işıl’ın köşesinde sona erdi... Birinin bıraktığı yerden öteki devam ederek... Hani bayrak yarışı gibi... Sonra... Sonra, sizden gelen tepkilerle taçlandık. HHH Evet sevgili okurlar, Hasan Cemal’in Milliyet gazetesinden ayrılmak zorunda kalması (onlar benim gibi kovulmak demiyorlar, nedense!) utanç vericidir. Ama bu utancı gazeteciler, kendimiz yarattık. Umur Talu, Yalçın Doğan Milliyet’ten; Zeynep Atikkan, Emin Çölaşan Hürriyet’ten; Bekir Coşkun, Hürriyet’ten ve HaberTürk’ten kovulurken susanlar şimdi konuşuyor... (Örnekleri çoğaltın artık siz.) Günaydıııııııııııın! Dilerim o gazeteleri okuyanlar, ellerindekinin nasıl bir gazete olduğunun bilincindedir... Beşikçioğlu Dt’den istifa etti mi? SELDA GÜNEYSU ANKARA “Bir Ankara Polisiyesi: Behzat Ç.” adlı dizideki rolüyle ünlenen Ankara Devlet Tiyatrosu (DT) oyuncularından Erdal Beşikçioğlu’nun DT’den istifa ettiği ileri sürüldü. Beşikçioğlu’nun ayrılmak istemesiyle, rol aldığı “Bir Delinin Hatıra Defteri” adlı oyunun da nisan ayı programından kaldırılacağı belirtiliyor. Beşikçioğlu’nun istifa dilekçesinde “yoğun iş temposu nedeniyle yorulduğunu” bildirdiği de dile getirildi. İstifanın ardındaki asıl nedenin ise DT’nin 5 sezondur kapalı gişe sahnelenen “Bir Delinin Hatıra Defteri” adlı oyuna, aynı gün “matine ve suare” olmak üzere yer vermesi olduğu iddia edildi. DT Genel Müdürlüğü yetkileri de Beşikçioğlu’nun “işlerinin yoğunluğu nedeniyle” ayrılmak istediğini kendilerine bildirdiğini dile getirdiler. Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. GÜLCAN GÜNEY ERKUL Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. ASYA ERKUL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear