23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA 10 HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK Fethullah Gülen cemaatinin ABD’de etkin sivil toplum kuruluşlarından Türk Amerikan Birliği’nin (TAA) Washington’da yapılan 3. genel kuruluna CHP iki genel başkan yardımcısı, milletvekilleri ve belediye başkanlarıyla birlikte katıldı. Heyete başkanlık eden Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın ile dönüşünde Washington izlenimlerini ve CHP kulislerinde tartışma yaratan “cemaatle buluşma” tartışmalarını görüştük. Mesajları şöyle: “Kongre’de AKP pembe tablo çizerek Türkiye’yi ekonomi ve demokrasi alanında atılım yapan ülke gibi gösterme gayreti içindeydi. CHP adına yaptığım konuşmada iktidarın övündüğü ekonomik başarının aslında 90 yıllık Cumhuriyetin büyüme hızıyla aynı olduğunu anlattım. Basın özgürlüğünde Tanzanya, Haiti ve Arnavutluk’un gerisinde olduğumuzu aktardım. Enerji alanında dışa bağımlılık sorununa dikkat çekerken, dış politikada da komşularla sıfır sorun politikasının, sıfır komşuya dönüştüğünü anlattım. Türkiye’nin laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti kimliğinin aşınmakta olduğuna dikkat çektim. Konuşma sonrasında büyük ilgi ile karşılaştık. Türkiye’de güçlü bir muhalefet partisi varlığını hissettirdiğimize inanıyorum.” “ABD’de yönetimin temel ayaklarından biri olan Kongre’den çok sayıda senatör ve Temsilciler Meclisi CUMHURİYET 19 MART 2013 SALI GÜNCEL ? Baştarafı 1. Sayfada Halkın çözüm sürecini tek başına yürüten hükümetin, tabii RTE’nin yanında olduğunu ilan ediyordu; Sık sık yaptırdığı anketler içine kuşku düşürmüş olmalı ki; Çanakkale’de bir de baktık, halktan destek dileniyor. Dün söylediklerini bugün yalanlayan söylemleri artık şaşırtıcı olmuyor. İşte taze örnek: Çanakkale’de yine Esad üzerinden ana muhalefete saldırdı. Halka, “100 bine yakın insanı öldüren diktatörle yan yana kol kola resim çektirenlerin kim olduğunu biliyorsunuz; ana muhalefet lideri” dedi. Ana muhalefeti eli kanlı Esad’la görüşüyor diye suçlayan, saldıran bu Başbakan’ın halkının gözünün içine bakarak söylediğine bakın. 30 yılda ülkesinin 35 bin insanını katleden terörist başı el kanlı Apo ile can ciğer kuzu sarması. Masaya oturdu pazarlık yapıyor. Pazarlık, yalnız teröristin silah bırakması, yurdu terk etmesiyle ilgili değil. Halkına doğruları söylemekle övünen bu Başbakan yalanlamadığına göre başkanlık sistemini gerçekleştirmek için, Apo+PKK+BDP ortaklığının öne sürdüğü veya süreceği dayatmaları dikkate alarak barışa, yeni anayasa yapmaya hazırlanıyor. ??? Çözüm sürecine başlangıçta 4 koşullu destek veren, ne ki söz ile uslanmayanın hakkı (eylemsel) kötektir özdeyişini anımsamayan ana muhalefet; RTE’ye bu kez gerçekleşmeyeceğine inandığı 4 uyarı ile seslendi: On yıldır içtenliğine ve dürüstlüğüne inanamadığı RTE’ye çözüm sürecinde “samimi ve dürüst ol” diyor. Parlamentonun, muhalefetin ve demokratik kurumların, örneğin hatta Cumhurbaşkanı’nın ve TSK’nin bilgisi dışında, MİT Müsteşarı’na devlet adına teröristlerle görüşme adı altında pazarlık yapma görevi veren hükümetin; hukuk dışına çıktığını bile bile; “hukuk dışına çıkma” diye nafile uyarılarda bulunuyor. Dürüstlük olmasından söz ediyor ana muhalefet ve nihayet hükümetin şeffaf olmasını istiyor. RTE’ye, İmralı ile pazarlık aşamasında teröristlerin desteğiyle başkanlık rejimini gerçekleştirmeyi öngördüğünü içeren söylentilerden kaynaklanan kuşkuları da yalanla, diyor. “İmralı görüşmelerinden ana muhalefeti bilgilendir” diyen CHP’ye beklediği yanıt başefendiden değil, ama yanı başından, dizi dibinden ayrılmayan kimi bakanlarından geldi. ??? Öyle yanıtlar ki bunlar; ezcümle şeffaflılığı da ana muhalefetin İmralı görüşmeleriyle ilgili bilgi edinme dayatmalarını da rafa kaldırdı. TV’lerden önce İmralı görüşmelerinde “Somut sonuçlara erişilince ana muhalefet elbette bilgilendirilecek” diyen bir Başbakan Yardımcısı’nın kısa açıklaması duyuldu. Pazar günü hasta Başbakan ile İstanbul’daki evinde MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın “baş konuk olduğu ve saatlerce Apo’ya Kandil’den ve Avrupa’daki PKK’den gelen mektupların masaya yatırıldığı” toplantıda bulunan Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e soruldu: “İmralı ile görüşmeler bitince son kararı kim verecek?” Bakan Ergin soruyu şöyle yanıtladı: “Elbette bu görüşmeleri aktif olarak yürüten MİT. Diğer yanda da İmralı’daki hükümlü var. (Görüşmeler) Belli bir olgunluğa geldiyse, parlamentoya takdim noktasına geldiyse, hukuki altyapıya bürünmesi gereken aşamaya geldiyse, parlamento ve muhalefetle paylaşma zarureti çıkacak.” ??? Bakan, açık seçik ilan ediyor. Hükümet (RTE) tek başına: Apo ve önderin aracılığıyla PKK ile ulusal yararlarla ne ölçüde bağdaşacağı veya RTE’nin siyasal ihtiraslarına hizmetten kaynaklanan; daha bugünden kuşkulu yasal, anayasal koşulları, kuralları saptayacak ve sonra teröristlerle birlikte saptadığı bu yasal ve anayasal kural ve koşulların hukuki altyapıya bürünmesini sağlamak için parlamento ve muhalefetle paylaşacak! Hangi parlamentoya? Terör örgütüyle kurallar koşullar gizli kapaklı saptanıncaya dek muhalefetin, kamuoyunun yok sayıldığı günler yaşayan parlamentoya… Hangi parlamentoya? RTE’nin emir eri gibi davranan AKP grubunun çoğunlukta olduğu parlamentoya! ??? Son konuşmasında, şıracının bozacıyı, bozacının şıracıyı tanık gösteren ünlü öyküden yola çıkan Devlet Bahçeli’nin dediği gibi: Başbakan RTE şıracı, İmralı’daki terörist başı da bozacı. Birbirlerini destekliyor. Birbirlerine tanıklık ediyorlar. Nasıl şeffaf demokrasi ama? Laikdemokratik kimlik aşınıyor ABD’ye Giden CHP Heyeti: ‘Erdoğan’ın Demokrat Algısı Bitmiş’ üyesi ile, dışişleri bakanlığından da bir müsteşar yardımcısı ile görüştük. Hem konferans hem de sonrasında Kongre ve düşünce kuruluşlarındaki temaslardan edindiğimiz ana gözlemlerimiz şunlar: 1. ABD’de Türkiye konusu önemli bir dış politika başlığı değil. Çin, Rusya, İran ve İsrail’i konuşuyorlar ama Türkiye gündemlerinde değil. 2. Türkiye’nin dış politikasının Amerika ile bire bir uyumlu olduğu tespitini sıkça duyduk. Ancak Suriye konusunda Esad sonrasında köktendinci unsurların egemen olmasından kaygı duydukları için frene basmış durumdalar. 3. Rasyonel Amerikan politikası kendisine hasmane tutum takınmayan tüm liderlerle çalışmaktan yana. AKP ve Başbakan Erdoğan’a da bugüne kadar hep böyle bakmışlar. Ancak şimdi Erdoğan’ın öngörülemeyen ve tutarlılık taşımayan söylemleri ciddi biçimde eleştiriliyor. Bunun son örneği Siyonizmi insanlık suçu gören sözleri. Hem 89 Temsilciler Meclisi üyesi hem de Güvenliği Koruma Konseyi bu sözleri sert biçimde kınayan bildiriler kaleme aldılar. 4. AKP’nin AB sürecinde frene basması da çok yakından izleniyor. AKP’ye yönelik ilk yıllardaki ‘liberal demokrat’ algısı yerini ‘demokrasi için kontrol edilmesi gereken bir güç’ algısına bırakmış. 5. Amerika’da CHP görüşleri bilinmiyor. Her görüşmemizde ‘CHP ABD ile daha fazla ilgilenmeli’ beklentisini duyduk. ABDTürkiye Dostluk Grubu’nun Senato ve Temsilciler Meclisi’ndeki her iki eşbaşkanı da ülkemizde tutuklu milletvekilleri olduğunu bizden öğrendiler. 6. ABD’de kontrol ve denge üzerine kurulu bir başkanlık sistemi var. AKP’nin önerdiği sistemi anlattığımızda bunun Latin Amerika ülkelerinde olduğunu ve demokrasiyi getirmekten uzak olduğunu ifade ediyorlar.” Erdoğan’ı ‘öngörülemez’ buluyorlar CHP’den ilgi bekliyorlar ABD ile uyumlu dış politika CEMAATTEN BAŞKANLIK VE KÖŞK MESAJLARI CHP heyeti ziyaret sırasında sadece Kongre’ye katılmakla kalmayıp cemaatin Washington’daki etkin örgütü olan Rumi Forum’u ve Rethink Enstitüsü’nü de ziyaret etmiş. Günaydın’a bu temaslarda cemaatin görüşlerine ilişkin izlenimlerini sorduğumuzda şu yanıtı verdi: “Onlar gidişimizden memnunlar. ‘Görüşlerinize katılırız, katılmayız ama ana muhalefet partisinin buradaki varlığı ve düşüncelerini açıklaması bir zenginliktir’ dediler. Yeni anayasa, İmralı süreci, milletvekillerinin tutukluluk halleri, üniversite öğrencilerine baskılar, medyanın kontrol altına alınması ve sivilasker ilişkileri hakkında görüş alışverişinde bulunduk. Onlar bizim, biz de onların düşüncelerini anlamaya çalıştık. Farklı konularda farklı sinyaller aldık. Mesela ‘başkanlık’ sistemine çok sıcak bakmıyorlar. Seneye yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda ise ilk turda bir isim seçilemezse sürecin her türlü sürprize açık olduğu izlenimi edindik.” GİDİP KENDİMİZİ ANLATMAYALIM MI? Ziyaretle ilgili basında ve CHP kulislerinde başlayan “cemaat” tartışmasına ilişkin de Günaydın şu değerlendirmeleri yaptı: “Heyet TAA’nın CHP’ye daveti üzerine, partimiz tarafından görevlendirilerek gitti. Gezinin sponsorları da Ziraat Bankası, Halkbank ve THY idi. Genel Başkan görevlendirme yaparken kendisine bu konunun parti içinde tartışma malzemesi yapılabileceği görüşümü ilettiğimde ‘Gidip partimizin görüşlerini anlatmak mı daha iyi yoksa hiçbir yere gitmeden oturmak mı?’ diyerek gidilmesinden yana tavır koydu. Bizlerin siyasi ve ideolojik duruşu bellidir. Kendimize ve partimize güvenerek biz bu ziyarete çıktık. Önemli olan bizim görüşlerimizi net ifade etmiş olmamızdır. Bunu da başarıyla yaptık.” “Cemaat ile yakınlaşma diye bir şey yok. Ama CHP toplumun tüm kesimlerinde ne olup bittiğine yönelik bir duyarlılık içinde. Önümüzde bir anayasa süreci, cumhurbaşkanlığı seçimi var. Tarafların pozisyonunu öngörebilmek ve CHP’nin politikasını tüm verileri toplayarak belirlemek siyasetin alfabesidir. Dolayısıyla çağdaş bir sosyal demokrat parti olarak CHP tüm bu süreçlere açık ve duyarlı olacaktır. Avrupa’da ve Amerika’da tüm iş ve siyaset çevrelerinde bulunmak, ağırlığımızı hissettirmek ve görüşlerimizi açıklamak da aslında doğal görevimiz. AKP hakkındaki ‘demokrat’ algısını Avrupa’da nasıl tersine çevirmeyi başardıysak ABD’de de aynısını yapacağız.” ‘Her kesime duyarlıyız’ Başbakan Erdoğan, Çanakkale’nin etnik bir kökenin, kavmin zaferi olmadığını söyledi Çanakkale’de sürece gönderme! MEHMET CELEN ANAYASA UZLAŞMA KOMİSYONU Uyuşmazlıkta uzlaştılar AYŞE SAYIN ANKARA Yeni anayasanın “yargı” bölümü görüşmelerini sürdüren TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu, “uyuşmazlık mahkemesi” maddesinde uzlaştı. Kabul edilen maddeye göre, mevcut anayasaya göre Anayasa Mahkemesi’nce seçilen uyuşmazlık mahkemesinin başkanını, üyeleri arasından kendisinin seçmesi benimsendi. Uzun süredir hiçbir maddede tam uzlaşma sağlanamayan komisyonun dünkü görüşmesinde varılan uzlaşmaya göre, uyuşmazlık mahkemesinin “adli ve idari mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını” çözmeye yetkili olduğu benimsendi. “Askeri merciler” bu kapsamdan çıkarıldı. Komisyonda AKP; “savaş halinde asker kişilerin görevleriyle ilgili işledikleri suçlara ait davalara bakmakla” görevli askeri mahkemeler kurulmasını önerdi. Görüş birliği oluşmadı. ÇANAKKALE Çanakkale Deniz Zaferi’nin 98. yıldönümü düzenlenen törenlerle kutlandı. 18 Mart Stadyumu’ndaki törende konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Çanakkale Zaferi bir etnik kökenin, bir kavmin zaferi değildir. Anadolu ve Trakya’nın olduğu kadar dünya üzerindeki kardeş halkların zaferidir” dedi. Kentte ilk tören, sabah Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk anıtına çelenklerin konulmasıyla başlandı. Ancak aralarında ADD’ye ait olanların da bulunduğu çok sayıda sivil toplum örgütünün çelengine, geçen yıl getirilen yasak nedeniyle izin verilmedi. ADD’li bir grup bu yasağı, tören sonunda anıta karanfiller koyarak ve Gençliğe Sesleniş’i okuyarak protesto etti. Daha sonra 18 Mart Stadyumu’nda yapılan törende konuşan Başbakan Erdoğan, Çanakkale’de Mehmetçiğin yazdığı büyük destanın dua boyutunun da olduğunu söyledi. “Baku’nun, Tebriz’in minberlerinden 1915 yılında Mehmetçik için hep birlikte dualar edildi. Saraybosna’nın, Tunus’un mihrapları önünde Mehmetçik için gözyaşları içinde dualar edildi. Mekke ve Medine’de eller semaya açıldı. Mehmetçiğin muzaffer olması için Allah’a yalvardılar” dedi. Konuşmasında, üstü kapalı olarak PKK’yle yürütülen görüşmelere de gönderme yapan Erdoğan, şunları söyledi: “Çanakkale zaferi bir etnik kökenin, bir kavmin zaferi değildir. Anadolu ve Trakya’nın olduğu kadar dünya üzerindeki kardeş halkların zaferidir. Bu büyük zafer karşısında İstanbul ne kadar sevindiyse Diyarbakır da o kadar sevindi. Bu muhteşem kahramanlık karşısında İzmir ne kadar iftihar ettiyse Bağdat ve Şam da o kadar iftihar etmiştir. Çanakkale zaferi bunun için önemlidir. Bu sadece Mehmetçiğin değil tüm dünya mazlumlarının zaferidir. Ben istiyorum ki; kasabalarda, köylerde, ilçelerde yaşayan bütün insanlarımız Gelibolu’ya gelsin, şehitlikleri gezsin. Bakın oradaki mezar taşlarında Bağdat, Şam, Kudüs var, Baku var, Saraybosna var. O mezar taşlarında Gazze var, Gümülcine var. Biz Halep’le, Humus’la, Şam’la yakından ilgileniyoruz. Çanakkale’yi anlayamayan, Türkiye’yi asla anlayamaz. Bu ruhu anlayamayan milliyeti de milliyetçiliği de anlayamaz” dedi. Törenlere daha sonra Gelibolu Yarımadası’ndaki Şehitler Abidesi’nde devam edildi. Vali Coş Atatürk’ü unuttu ADANA (Cumhuriyet) 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 98. yıldönümü nedeniyle Adana’da ilk tören, Asri Mezarlık Şehitlik Abidesi önünde düzenlendi. Törende duygu dolu anlar yaşandı. Ardından Buruk Mezarlığı’ndaki Emniyet Şehitliği’ndeki tören de benzer duygu dolu görüntülere sahne oldu. Çukurova Üniversitesi’ndeki 57. Alay Camisi Temel Atma Töreni’nin ardından devlet övünç madalyası tevcih töreni düzenlendi. Bu arada, Adana Valilisi Hüseyin Avni Coş’un 18 Mart mesajında Atatürk’ün adını bile anmaması dikkat çekti. ‘Katil makam sahibi oldu’ Haber Merkezi 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 98. yıldönümü için yurt genelinde çeşitli etkinlikler gerçekleştirildi. İstanbul’da Edirnekapı Şehitliği’nde düzenlenen törende şehit aileleri hükümet ile İmralı arasında yürütülen müzakerelere tepki gösterdi. İzmir Kadifekale Şehitliği’ndeki törende de, PKK’yle görüşmeler yürüten AKP protesto edildi. İSTANBUL: Edirnekapı’daki şehitlikte devlet protokolünün katıldığı törende şehit aileleri AKP ile İmralı arasındaki müzakarelere tepki göstererek çocuklarının şehitliğinden utandıklarını belirtti. İstanbul Valiliği’nce düzenlenen törenden ayrı olarak gittikleri şehitlikte ağıt yakan aileler gazetecilerin görüntü almasına da tepki gösterdi, “Gidin PKK’yi çekin, bütün kanallarda gazetelerde onlar var, defolun burdan” dedi. Açıklama yapan şehit Komando Çavuş İbrahim Doğan’ın babası Cuma Doğan, “Barışı kim istemez ki ama barış katile yalvararak mı gelecek bu ülkeye? Ben şehit babasıyım, içim acıyor, beni de içeri atsınlar da bunları görmeyeyim” dedi. Oğlunun eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un döneminde şehit olduğunu ve komutanlara yapıştırılan “terörist” damgasını kabullenemediğini anlatan Doğan, “İlker Başbuğ teröristse niye benim oğlumu ona teslim ettiler? Benim oğlum onun döneminde şehit oldu. Komutanları ile göğüs göğüse çarpışarak şehit düştü. Teröristler ‘kahraman’, kahramanlar ise ‘terörist’ oldu. İmralı’daki katili de makam sahibi yaptılar. Oğlum vatana şehit oldu diye gurur duyarken son süreçten sonra utanıyorum” diye konuştu. Bir başka şehit annesi ise “Oğlum boşuna öldü, gelinen duruma bakın, içim acıyor. Tür Şehitleri Anma Günü’ne, Öcalan’la görüşme yapılması büyük tepki çekti Amasya’da türbanlı öğrenciler sahnede AMASYA (Cumhuriyet) 18 Mart Şehitleri Anma Günü nederiyme Saraydüzü Kışlası Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen anma etkinliğine kız öğrencilerin türbanla katılması damgasını vurdu. Etkinlikte konuşmaların ardından öğrenciler Çanakkale Zaferi ve savaşı konulu şiir okudu, mini konser verdi. Şiir, kompozisyon yarışmasında dereceye giren öğrencilere de ödül verildi. Etkinlikte iki kız öğrencinin türbanlarıyla şiir okuması dikkat çekti. kiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak ‘dur’ deme hakkımız var. Biz teröristlerle görüşmeyi kabul etmiyoruz” dedi. İstanbul Valiliği’nce Edirnekapı Şehitliği’nde düzenlenen törene askeri ve mülki erkanın yanı sıra askerler, gaziler, şehit yakınları ve yurttaşlar katıldı. Çanakkale Zaferi’nin 98. yıldönümü, yerel yönetimlerce bir dizi etkinlikle kutlandı. Kartal Belediyesi, Kartal Meydanı Ekolojik Eğitim Çadırı’nda, ADD Kartal Şubesi işbirliğiyle “Çanakkale Savaş Malzemeleri Özel Müzesi” kurdu. 16 Mart’ta halka açılan müze 24 Mart’a kadar 09.0018.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. İZMİR: Kadifekale Şehitliği’ndeki törende, PKK’yle görüşmeler yürüten AKP protesto edildi. İzmir Valisi Cahit Kıraç, Ege Ordusu ve Garnizon Komutanı Orgeneral Abdullah Atay ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun da katıldığı törende Ö.S. adlı bir şehit yakını, AKP’li milletvekilleri Rıfat Sait, Ali Aşlık ile Nesrin Ulema’ya, “Hangi yüzle buraya geliyorsunuz? Siz gidin İmralı’da yapın bu işi! Vatan hainleri” diye bağırdı. Ö.S. gözaltına alındı. TRABZON: Atatürk Anıtı’na çelenk bırakıldıktan sonra Sülüklü Mezarlığı’ndaki şehitlik ziyaret edildi. Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezi’ndeki bir etkinlikte ise şehit annesinin sözleri yürekleri dağladı. Şehit annesi Nuran Özer, “Bir ana gencecik yavrusunu kınalayıp nasıl gönderir askere? Anasının kınaladığı o çocuk kocaman yüreğiyle sormayacak mı, ‘Biz neden öldük?’ diye. Var mı verecek cevabınız buna? Mehmedimizin kanıyla suladığı vatan toprağını bu aşağılık ruhlu insanlar kirletti. İçiniz cız etmedi mi? ‘Şehitler ölmez, vatan bölünmez’ demeye kimin yüzü var?” dedi. Çanakkale Türküsü’nün en eski kaydı bulundu Kültür Servisi Çanakkale Türküsü’nün şu an için bilinen en eski kaydı ortaya çıktı. 18901943 arasında yaşamış İstanbul Rumlarından Marika Papagika’nın 1923’te Amerika’da kaydettiği albüme, müzik alanında ulaştığı arşivlerle de bilinen Kalan Müzik’in sahibi Hasan Saltık ulaştı. Kalan Müzik önümüzdeki günlerde Osmanlı Dönemi Rembetiko Şarkıları ismiyle bu kayıtları yayımlamayı planlıyor. Yunan Rembetiko müziğinin önemli seslerinden biri olan ve 1890 yılında dünyaya gelen Papagika, 1. Dünya Savaşı’nın en sıcak günlerinde müzisyen eşi Kostas (Gus) Papagika ile ABD’ye göçtü. 1918 yılında ilk plağını kaydeden Marika Papagika, 1943’te New York’ta yaşamını yitidi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear