22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 ŞUBAT 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 13 “Görsel ve yazılı medyada, TSK’den YAŞ kararlarıyla resen emekliye sevk edilen ‘Yaşzedeler’e dair, sanki hepsine iadei itibar yapılmış gibi bir yalan haber furyasıdır gidiyor. Oysa Yaşzedeler için çıkartılan 6191 sayılı yasanın 32. maddesinden tüm askeri personel yararlandırılmadı. Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde kurulan bir komisyon, 226 ‘Yaşzede’nin yasadan yararlanma talebini reddetti. TSK’den resen emekliye sevk edilen tüm askerler, sadece irticai nedenlerle atılmış gösterilerek, kamuoyu yanıltılıyor. Aralarında demokrat, çağdaş, laik, Atatürk devrimlerine inanmış, ama haksızlıklara tepkili ve dik duruş sergileyen devrimci kimliğe sahip askerler de aynı akıbete uğradı. Ama medya, bunlardan hiç söz etmiyor! Asıl sorun, YAŞ kararlarının başlı başına hukuk dışı bir uygulama olduğudur. Mahkeme, hâkim, savcı, yargıç ve her suçun bir karşılığı olan TSK personel kanunu, iç hizmetler kanunu, Askeri Ceza Kanunu varken YAŞ ve kararname kararlarına neden ihtiyaç duyulur? HHH Kanun, sürekli disiplin suçu işlemeye meyilli personel cezalandırılır, uyarılır, ikaz alır, en sonunda mahkemeye sevk edilir diyor. Oysa gerek YAŞ kararları, gerekse bakan onayıyla mahkemeye sevk edilmeden orduyla ilişiği kesilenler arasında, hiçbir uyarı, ikaz almayan, sicilleri çok çok iyi olanlar var! Bir başka sıkıntılı konuysa şahsi dosyalardaki bilgilerin ne kadar gerçeği yansıttığıdır. Kuvvet komutanlıklarından, niçin emekliye sevk edildiğimizi ‘ G ’ N O K T A S I LE PETIT JOURNAL Gündem Olamayanlar öğrenmek Milli Savunma Fotoğraf : ALMANAK 2012 için Bakanı, bunların yaptığımız arasında silahlı başvurulara çatışmaya girenler, verilen bölücü yıkıcı yanıtlarda faaliyetlere katılanlar gerçekdışı, var, diyor. Bakana hayali soruyorum: Bu suçlamaların iddialar zaten suç yer aldığını oluşturmakta, niye fark ediyoruz. sanıklar mahkemeye Hakkımız sevk edilmediler olduğu üzere zamanında? isnat edilen Ben ve benim suçların kanıtı gibi mağdurların olabilecek TSK ile ilişiği, ikaz belgelerin bile edilmeden, birer uyarılmadan, kötü kopyasını sicil almadan kesildi. defalarca talep etmemize Ne Genelkurmay Başkanlığı rağmen istediğimiz bu evraklar ne de kuvvet komutanlıklarıyla gönderilmemektedir. Çünkü bir sorunumuz yok. Hakkımızda mağdur edilen şahısların kasıtlı, yanıltıcı, gerçekdışı dosyalarında somut kanıt mevcut bilgi ve belgeler üreterek değildir. Sol görüşlü olanlarımızın YAŞ’ı yanıltanların yargı önüne şahsi dosyalarına konulan istihbari çıkarılmasını talep etmekteyiz. bilgiler, kasıtlı ve yanıltıcıdır. Saygılarımla.” HHH FİKRET KEMAL TEKİN 6191 sayılı yasa, YAŞ mağdurları için çıkarılmış olmasına rağmen, Milli Savunma Bakanlığı “Çakı gibi askerler, bir bünyesindeki komisyonun, yüzyıldan beri üniform alarını pek bazı mağdurları kanundan güzel taşıyorlar. Ama yararlandırırken bazılarını AYİM’ye kaderlerini taşıyamıyorlar.” havale etmesi ayrımcılıktır. Ya tüm ‘Yaşzedeler’ AYİM’de yargılanır GEORGES BERNANOS ya da hiçbiri. Yasa birine başka, diğerine başka uygulanamaz. Türkiye’de yaşayan Fransızlarla, Fransızca konuşan Türklerin bir internet gazetesi var: lepetitjournal.com/istanbul. Adı gibi küçük ve sevimli bu gazete; 2009’da kurulduğundan beri Türkiye gündemini Fransızca dilinde izleyen ve yorumlayan tek medya. Üstelik çok başarılı bir dağıtımı var; kâğıt pahalı, baskı gecikti, bayide kalmadı gibi sorunları yok. Bilabedel üye olan okurların mesaj kutusuna her sabah, aynı saatte metronom dakikliğiyle bir bülten olarak düşüyor. Lepetitjournal.com’un İstanbul baskısını, iki Fransız hanım hazırlıyor. Genel yayın yönetmeni, on yıldır Türkiye’de yaşayan Meriem Draman. Editörlüğünüyse RFI muhabirliğinden gelen, Anne Andlauer yapıyor. Le Monde ve Le Figaro gibi sözde kallavi gazetelerin Türkçe bilmeden Türkiye hakkında ahkâm kesen, bu yüzden de olan bitene tamamen “Fransız kalan” muhabirlerine inat; Meriem Draman ve Anne Andlauer çok iyi derecede Türkçe biliyorlar! “Küçük gazete” deyip geçmeyin, arkasında idealistlerden oluşan küresel bir medya grubu var: lepetitjournal.com’un belli başlı kentlerindeki 43 bürosu, 43 yerel baskı yapıyor. Fransızca konuşan halkları ve göçmen Fransızları, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, birbirlerine bağlıyor. Lepetitjournal.com’un İstanbul ekibi, minik gazetenin dördüncü yaşgününü kutlamak üzere, kâğıt baskı bir almanak çıkardı. 10 bin adet basılan “Un an en Turquie” (Türkiye’de Bir Yıl) adlı Almanak 2012, gerçekten çok estetik bir tasarım. 2012 yılına Fransız gözlüğünden bakmak isteyenler ki fena bir bakış açısı değildir “Un an en Turquie” almanağını İstanbul, Ankara ve İzmir’deki Fransız kültür merkezlerinden, İstanbul’daki TürkFransız Ticaret Derneği’nden hem de ücretsiz olarak alabilirler! CHP’nin İlk Yılları Anımsamak amacıyla… Yunanistan’ın İzmir’e asker çıkarmasıyla birlikte Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde ortaya çıkan ve “Müdafaai Hukuk Cemiyetleri” olarak adlandırılan direniş örgütleri, 411 Eylül 1919’da toplanan Sivas Kongresi’nde “Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti (ARMHC)” adı altında birleştirilmiştir. Bu kongre CHP’nin 1. Kurultayı olarak kabul edilir. 23 Nisan 1920’de toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi de ARMHC delegelerinden oluşmuş, ancak 1922 yılında TBMM’deki vekiller Birinci Grup ve İkinci Grup adıyla iki gruba ayrılmıştır. Ulusal kurtuluş savaşının zaferle sonuçlanmasından sonra Mustafa Kemal önderliğindeki Birinci Grup, ülke çapında siyasi örgütlenmeye girişmiş ve 8 Nisan 1923’te yapılan seçimlere tek liste ile girerek biri dışında bütün milletvekilliklerini elde etmiştir. Birinci Grup’un lideri Mustafa Kemal, 9 Eylül 1923 günü “9 Umde” adı verilen siyasi programını ilan etmiş, iki gün sonra da İçişleri Bakanlığı’na verilen bir dilekçeyle kendisine bağlı milletvekillerinden oluşan Halk Fırkası’nı kurmuştur. Parti kurucuları Refik Saydam, Celâl Bayar, Sabit Sağıroğlu, Münir Hüsrev Göle, Cemil Uybadın, Kazım Hüsnü, Saffet Arıkan ve Zülfü Bey, ilk genel sekreter ise Recep Peker’di. Cumhuriyet yönetimini kuran önemli reformların birçoğu 15 Ekim 1927’deki 2. Kurultay’dan önce gerçekleştirilmiştir. İkinci Kurultay’da Gazi Mustafa Kemal, Büyük Nutuk’unu okumuş, kurultayda kabul edilen tüzüğe Cumhuriyet Halk Fırkası’nın (CHF) “cumhuriyetçi”, “halkçı”, “milliyetçi” siyasi bir cemiyet olduğu, fırkanın değişmez Umumi Reisinin Gazi Mustafa Kemal olduğu yazılmış, Başvekil İsmet İnönü, Umumi Reis yardımcılığına atanmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi’nin ardından Türkiye, devletçi ekonomik kalkınma politikasına başvurur, önemli yatırımların devlet eliyle yapılması kararlaştırılır. 1930 yılında krizin derinleşerek sürmesi ve toplumda ciddi huzursuzlukların baş göstermesi üzerine Mustafa Kemal, yakın arkadaşı olan Fethi Bey’i (Okyar) bir muhalefet partisi kurmakla görevlendirir. 1930 yılı Ağustos ayı başında Serbest Cumhuriyet Fırkası (SCF) kurulur. CHF’den 15 milletvekili SCF’ye geçer. Ülke çapında büyük heyecanla karşılanan SCF’nin 5 Eylül’de düzenlediği İzmir Mitingi, Ege Bölgesi’nde rejime karşı genel bir ayaklanmaya dönüşme eğilimi gösterince SCF kendini feshe zorlanır. CHF’nin tek parti yönetimi kökleşir. 1931 yılında toplanan 3. Kurultay’da tüzük yenilenir ve partinin yeni programı belirlenir. Bu kurultayda partinin üç temel ilkesine “laiklik”, “devletçilik” ve “inkılapçılık” ilkeleri eklenir. 1934 yılında ilk Beş Yıllık Plan devreye sokulur. 1935 yılı Mayıs ayında toplanan 4. Kurultay’da partinin adı, Cumhuriyet Halk Partisi olarak değiştirilir. “Kemalizm” sözcüğü ilk kez parti programına girer. Bu kurultaya damgasını vuran “devletçilik” ilkesidir. “Kişinin yapamayacağı işleri devlet yapar” anlayışının yerine “özel girişimi kontrol etme” anlayışını geçiren yeni devletçilik ilkesi tepkiler doğurur. 1936 Haziranı’nda yayımlanan bir genelgeyle bütün illerde parti il başkanlığı valilikle birleştirildi ve İçişleri bakanı resmen, parti genel sekreterliği görevini üstlenir. 1937 Şubatı’nda yapılan anayasa değişikliğiyle, CHP’nin “altı oku” Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na resmen dahil edilir. Böylece “Tek Parti”nin devletle özdeşleşmesi süreci tamamlanmış olur. Bu uygulama bir buçuk yıl kadar sürecektir. Konuyu sürdüreceğiz. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ‘Kemalist Solcu’ Başkan Kitabın adı “Belediye Başkanı”. Yazarı Muğla’nın 1973’ten 89’a üç dönem başkanı Erman Şahin… 60’lardan 12 Eylül’e Muğla’yı ve Muğlalıları anlatan; yaşamla iç içe bir belediyeciliği belgeleyen, kentteki “Atatürk ve cumhuriyet sevdası”nın hemen her seçime nasıl yansıdığını sergileyen 560 sayfalık “1’inci cilt”. (Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Basım EviOcak 2013) Yazarı, kent halkıyla bütünleşmiş belediye başkanlığına hazırlayan yıllar, “27 Mayıs Devrimi”ni yaşadığı Ankara Hukuk Fakültesi’ndeki öğrenciliğinden başlıyor; çünkü devrimle yükselen “ulusal kalkınma bilinci”nin temelinde bırakan Şahin’i 1984’teki yerel seçimlerde halk yeniden “göreve iade” etti. 1991’de SHP milletvekili olarak Demirelİnönü koalisyonunda atandığı Devlet ve ardından Bayındırlık bakanlıklarına rağmen, hemşerileri ve dostları arasında hep “Başkan” olarak anıldı. Şahin’in tam bir Muğla âşığı olarak yürüttüğü yerel yöneticiliğini, yaşamın içinden gerçekçi gözlem ve resimlerle destekleyerek aktardığı; hatta kentin kimi mimari özgünlüklerini kendi desenleriyle belgelediği kitabını bu yazıda özetlemek bile olanaksız. Ancak kitabın farklı bir yanı var ki kenti “insan”larıyla anmak… berberinden aşçısına, kasabından mimarına herkesle yaşanan belediyeciliği tüm “kahramanlar”ıyla anlatmak.. Örneğin Muğla’nın yaslandığı “Asar (Hisar) Dağı”nın sarp yamaçlarındaki yoksul ve kimlikli insanlara hiç “kamulaştırma yapmadan yol kazandırmak” nasıl olabilmişti? Bahçelerinden, hatta evlerinden yola giden yerleri “Erman’a”, yani belediyeye “gönüllü” olarak “bedava” veren insanlar, imar tarihinin efsane isimleriydiler... Meclis üyesinden teknik elemanına, işçisinden bürokratına hiç abartısız “24 saat” görev yaparak, kentin sorunlarıyla “fazla mesai bile almadan” soluksuz ilgilenen belediyeciler de yerel yöneticiliğin destansı isimleri... Ya kentin 3’te 2’sini oluşturan eski semtlerdeki “sit” kararıyla imar hakları kısıtlanan binlerce Muğlalının “Sizi bu beladan kurtaracağız” diyen “sağ”cı adaylara değil, “sit Muğla için onurdur” diyen Erman’a oy vermelerine ne demeli? Bütün bu inanılmaz özverilerin lideri olabilmenin ayrıntılarını keyifle okuduktan sonra asıl “sır”rını ise kitabın arka kapağındaki tanımda bulacaksınız: “Kemalist Solcu Başkan…” Efsane isimler ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY yatan “halk için, halkla beraber” anlayışı, kentini yönetirken de rehberi olacak… Ya TrabzonTonya’ya bağlı Çayırbağı köyünde 196062’deki yedek subay öğretmenliği’ne ne demeli? Yaşamı boyunca ödün vermediği yurtseverliğinin mayasındaki “ihtilalin öğretmeni” kimliğini özgeçmişine armağan ediyordu.. İşte böyle başlayan serüvendeki ilk 20 yılın anıları 12 Eylül 1980 tarihli bir “tebligat”la noktalanıyor. Denizli 11. Piyade Tugay ve Denizli, Aydın, Muğla Sıkıyönetim Komutanı Tuğgeneral İlhan Özcan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yönetime el koyduğunu, belediye başkanlığının sona erdiğini anımsatarak diyor ki: “Durumu sükunet ve olgunlukla karşılayacağınızı ümit ederim.” Sonrasını 2. cilde BAŞSAĞLIĞI Baromuzun 14372 sicil sayısında kayıtlı AVUKAT MURAT YALÇINKAYA 04.02.2013 tarihinde vefat etmiştir. Cenazesi 05.02.2013 Salı günü kaldırılan meslektaşımıza Tanrı’dan rahmet, kederli ailesine, yakınlarına ve Baromuz mensuplarına başsağlığı dileriz. İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI 1/ Katır yav 1 rusu. 2/ Tarla 2 larda sele karşı taştan yapılmış 3 set... Yergi, hi 4 civ. 3/ Bir no 5 ta... Muğla’nın 6 Fethiye ilçe 7 sinde antik bir kent. 4/ Bü 8 yük çivi... Biz 9 mut elementi 1 2 3 4 5 6 7 8 9 nin simgesi. 5/ Ta1 B O NM A R Ş E vuğun göğüs etiyle U C A hazırlanan ve piş 2 İ D E A L 3 J A R G O N E S miş hamurla ye 4 U O N E R V E nen bir tür çorba. 6/ Hayvanlara vu 5 T A N E N A İ T T A H İ T İ rulan damga... Bir 6 E L R A Y L tür yabanmersini. 7/ 7 R A F Eski dilde prens... 8 İ C A R K E L E A NOM İ A N Et kıymakta kulla 9 nılan büyük bıçak. 8/ Gümüşhane’nin 17 km kuzeydoğusunda yer alan ünlü manastır... Ukrayna’nın plaka imi. 9/ Denizli iline özgü, kuru fasulye ve bulgurla yapılan bir yemek. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Akdeniz Bölgesi’nde yetişen ve patatese benzer yumruları yiyecek olarak kullanılan bir bitki. 2/ Uzak... Erişmiş, ulaşmış. 3/ Çıplak vücut resmi... Suudi Arabistan’ın plaka imi... Üstü kapalı olarak anlatma. 4/ Tatar mutfağına özgü, içine kıyma konularak yapılan bir tür mantı. 5/ Fırında ekmek, börek, çörek çevirmeye yarayan bir tür kürek... Romanya’nın plaka imi. 6/ Nâzım Hikmet’in soyadı... Rahatsız, usanmış, bezgin. 7/ Artvin yöresine özgü bir halkoyunu. 8/ Bir eğrinin iki noktasını birleştiren doğru parçası... Rutenyum elementinin simgesi. 9/ Eski Mısır’da güneş tanrısı... Ölenlerin kılınmamış namazları ve tutulmamış oruçları için verilen sadaka. 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear