23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 31 ARALIK 2013 SALI 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada Acaba ülke AKP kâbusundan kurtulabilecek mi? Soruyu yanıtlayacak tek olanak var: Şayet bu ülkenin insanlarında insafın zerresi varsa; RTE’nin meydan meydan gezerek yolsuzluk iddialarını, iktidarını karalamaya, devirmeye yönelik darbe girişimleridir palavrasını yutar ve.. …elindeki tek demokratik silahı kullanarak artık ne olduğu ve olacağı bilinen bu Başbakan’a oy vermezlerse, ancak o zaman aydınlık günler gelebilir... Oysa kutu kutu dolarların üstünü korkuyla örtmeye çalışacağına ufak bir işaret, maile pazar gezisinin bir durağı olan Akhisar’da yaşandı. Bir kadın, sonradan öğrenildi ki emekli, maaşı ile geçinemeyen bir kadın; yaşamsal sorununu RTE’ye ayakkabı kutusu göstererek anlatmaya çalışmış. Polis kadını oracıkta yaka paça gözatına almış. Gezi eylemlerine katılmak yasak… Dershaneleri kapatmaya karşı çıkmak yasak ve bu toplumsal olaylar, hükümeti, daha doğrusu bulunmaz Hint kumaşı sanki, başbakanlarını devirme girişimi.. …bu sallama saplantılara ek olarak şimdi yolsuzluk ve rüşvet sotuşturmasını açan savcıyı darbe yapmaya çağırdı diye suçluyorlar.. Ayakkabı kutusunu RTE’ye göstermek, suç sayılır hale geldi, geliyor. HHH Memleketi gül gibi yönetiyorlarmış da 11 yıldır iktidara paralel, devlet içinde devlet dediği çeteleri on, on beş gün önce dört bakanın kabine dışında kalmasına önayak olan ilk yolsuzluk soruşturması ile anlayıvermişler. Kim inanır bu palavra gerekçeye ve bu çetelere savaş açan RTE’nin yolsuzlukları darbe gösteren meydan konuşmalarına? İçişleri Bakanı Erkan Ala da ezelden AKP’li olduğunu, daha doğrusu müsteşarlık görevindeyken bile iktidarla iç içe ve emrinde olduğunu kanıtlayan ve dünün ünlü siyasetçilerine parmak ısırtacak ustalıkta bir siyasetçi gibi iktidarın yolsuzlukları örtme çabalarına katkıda bulunan açıklamalar yapıyor. Başbakan’ın örtme çabalarına da Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin bir örnek veriyor: “Yargıtay’da cemaatin imamı diye nitelendirilen bir kişi varmış. Kendisini tanıyormuş. İsmi bende saklı diyor. Bu kişi bir holdingin başındaki şahsın dosyasıyla ilgili ne karar verilmesi gerektiği hususunu Pensilvanya’ya (ABD’de Fethullah Gülen’in yaşadığı yer) gönderdi.” O günden bugüne bu konuda sesi çıkmayan bakanın, o sırada hükümete gerekli bilgiyi vererek Yargıtay’da cemaatin imamı diye nitelenen üye hakkında gerekli kovuşturmanın veya soruşturmanın yapılmasını sağlayacak girişimlerde neden bulunmadığını bugün söylemiyor. Söyleyemiyor; zira eski müsteşar; o sıralarda, sonradan “cemaat ne istediyse verdiğini itiraf eden” Başbakan’a bağlı. Eski müsteşar bugün bu olayı neden açıklıyor. O günlerde susmak zorunda. Çünkü o günlerde iktidarla gül gibi geçinen ve bu hoşgörü döneminde devlet içinde yuvalanan, şimdi devlet içinde çeteleştiğini söylediği bir cemaat yok! HHH Başbakan yönetmelik değişikliğiyle önlediği 100 milyarlık ikinci soruşturmayla; İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya göre, “Başbakan’ın evlatlarına çamur bulaştırmak isteniyor.” Başbakan ise meydanlarda “Babamın oğlu da olsa yolsuzluk yaptı ise gözünün yaşına bakmam” diyor, ama oğlu Bilal hakkında da soruşturma başlatılacağı haberi gelince.. ...yüksekten atan bütün afralar tafralar zınk diye stop ediyor. Oğlumuz Bilal’in 2 Ocak’ta savcılığa gitmesini engellemek amacıyla bir gecede adli kolluk yönetmeliğinde değişiklik yapıveriyor: Savcının polise talimatını yerine getirmesini engelleyen bu değişiklik anayasa ve kimi yasalara aykırı. Kim açıklıyor bu gerçeği: Yüksek Savcılar ve Hâkimler Kurulu... Aynı gün ardından Danıştay da yürütmeyi durdurma kararı veriyor. Başbakan’a ve yeni Adalet Bakanı’na göre, asıl HSYK’nin kararı anayasaya aykırı ve üstelik Danıştay’ı etkilemek için alınan bir karar! HHH Üstünü örtebilmek için soruşturmaları başka yönlere saptırmaya çalışan bu hükümetle dal budak salmış yolsuzluk ve rüşvet olaylarının üstüne gidilebilir mi? Yargının bağımsızlığı korunabilir ve hukukun üstünlüğü sağlanabilir mi? Soruları yanıtlayacak, elbette evet diyecek tek bir kişi var. O da yargıyı baskı altında tutan, hukukun üstünlüğünü koruduğu ve savunduğunu iddia eden, ama aksine uygulamalarıyla ünlenen tek bir kişi: O da ne yazık ki anayasasında sosyal, laik ve hukuk devleti olduğu yazılı bu ülkenin Başbakanı: RTE! HABERLER Fotoğraf yakmak suç değil ALİCAN ULUDAĞ GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY 1 Mayıs kutlamaları sırasında üzerinde Başbakan Erdoğan’ın resminin bulunduğu ABD bayrağını yakan 10 kişi beraat etti, mahkeme eylemin eleştiri amacı taşıdığını vurguladı ‘Bıçak güvenliği aşamadı’ Samatya’da Ermeni asıllı Maritsa Küçük’ün (85) öldürülmesiyle ilgili dün görülen davada incelenmesi istemiyle mahkemeye sunulmak istenen ameliyat bıçağına adliye girişinde güvenlik nedeniyle el konuldu İstanbul Haber Servisi Samatya’da Ermeni asıllı Türk yurttaşlarına yönelik saldırılar sonucunda katledilen Ermeni asıllı Maritsa Küçük’ün (85) öldürülmesiyle ilgili evde yapılan incelemenin ardından kanlı ve sürüntülü 2 adet örtü ve ameliyat bıçağı bulundu. Küçük ailesinin avukatı Eren Keskin’in incelenmesi istemiyle mahkemeye sunulmak üzere adliyeye getirilen ameliyat bıçağı ise adliye girişinde güvenlik nedeniyle el konulduğu için mahkeme sunulamadı. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle tutuklu yargılanan Murat Nazaryan ile Nazaryan tarafından öldürüldüğü iddia edilen Maritsa Küçük’ün çocukları Yaşar Küçük, Zadik Küçük ve Bahizer Midilli katıldı. Küçük ailesi avukatı Keskin, Maritsa Küçük’ün yatak odasında bulunan iki örtüyü mahkemenin örtülerin üzerindeki kan lekesi ve sürüntü örneklerinin daha önce analizi yapılan tüm örneklerle karşılaştırılarak sanık Murat Nazaryan, ölen Maritsa Küçük veya üçüncü şahıslara ait olup olmadığının tespit edilmesini istedi. Ermeni asıllı yurttaşlara yönelik saldırıların mağdurlarından Sultan Aykar’ın soruşturmasına takipsizlik verildiğini belirten avukat Eren Keskin, Aykar’a yönelik soruşturmayı yapan polis memurlarının bu davada tanık olarak dinlenmesini talep ettiklerini ifade etti. Aykar soruşturmasının özensiz bir şekilde yapıldığını vurgulayan Keskin, şunları söyledi: “Sanık Murat Nazaryan ile Sultan Aykar yüzleştirilmemiştir bile. Sultan Aykar ile Aykar soruşturmasında tanık olarak ifade veren S.E, S.E, H.Ç’nin de tanık olarak dinlenmesini istiyoruz.” Sanık Nazaryan’ın avukatı Cafer Gül de “Sanıkla cezaevinde görüştüm. Bu işte olan kişilerin özelliklerini bana ve mahkemeye anlatmasını istedim. Bilgi vermedi. Polisin sabıkalılara ait albümünü görmesi halinde olayın faillerini tanıyabileceğini, bilgi verebileceğini söyledi” ifadelerini kullandı. Mahkeme, avukat Keskin’in tanık istemlerinin bir sonraki celse değerlendirilmesini kararlaştırdı. Maritsa Küçük’ün kızı Eva Baymuş, “Annemin gerçek katilleri bulunsun. Biz Ermeniyiz ama Amerika’da herkese Türküz diyoruz. Biz evimizde Türkçe televizyonlar izliyoruz. Neden benim anneme bunu yaptılar” dedi. Öte yandan duruşma öncesi açıklama yapan İnsan Hakları Derneği (İHD) sanık Nazaryan’ın korku içinde olduğunu beyan ettiğini anımsatarak “Sanığa güvenlik sağlanmalı, bilgileri paylaşması sağlanmalıdır. Mahkeme bunu sağlamalıdır” değerlendirmesini yaptı. ANKARA Başkentte 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlamaları sırasında ABD bayrağı üzerine yerleştirilen Başbakan Tayyip Erdoğan’ın resmini yaktıkları gerekçesiyle “hakaret” suçundan yargılanan 10 kişi beraat etti. Mahkeme gerekçesinde, eylemin AKP’nin ABD ile yürüttüğü politikalara eleştiri amacı taşıdığını vurguladı. 2010 yılı 1 Mayıs kutlamalarının Ankara ayağında çeşitli parti ve sivil toplum örgütleri, Tren Garı’ndan Sıhhiye’ye yürüyüş düzenledi. Gençlik Muhalefeti’ne üye bir grup adliye binası önündeki arama noktasından geçerken üzerinde Başbakan Erdoğan’ın resminin bulunduğu, AKP yazan bir Amerikan bayrağı yaktı. Olay eylemi izleyen polisler tarafından görüntülenerek savcılığa intikal ettirildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da yakma eylemine katıldıkları gerekçesiyle 10 kişi hakkında Başbakan Erdoğan’a hakaret suçundan dava açtı. İddianamede, “Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın resimlerinin ABD bayrağı ile birleştirilip yakılmasının açıkça Başbakan’a hakaret suçunu oluşturduğu düşünüldüğünden dava açılması gerekmiştir” denildi. Savcı, ABD bayrağının yakılmasına ilişkin, ilgili devlet şikâyetçi olmadığı için soruşturma yapılmadığını bildirdi. 10 kişi hakkında dava Ankara 12. Sulh Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılamada karar çıktı. Mahkeme, 9 sanığa, bayrak yakma eylemine katıldıklarına ilişkin yeterli, inandırıcı kanıt olmadığı gerekçesiyle beraatlarına karar verdi. Geriye kalan bir sanığın ise bayrak yaktığının görüntülerden anlaşıldığını belirten mahkeme, bu kişi hakkında Başbakan Erdoğan’a hakaret suçundan beraat kararı verdi. Mahkeme gerekçesinde, “eylemin Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yürütmüş olduğu politikalara istinaden özellikle ABD ile yürütülmüş politikalara eleştiri amaçlı gerçekleştirildiği” yorumunu yaptı. ‘Eylem eleştiri amaçlı’ Örtüdeki kan kime ait? Fotoğraf: EYÜP KELEBEK DHA Yüksek Hızlı Tren hattında çökme Eskişehir’de Yüksek Hızlı Tren (YHT) hattının kentiçi yeraltı geçişi çalışmalarının sürdüğü Hoşnudiye Mahallesi Eskişehir Garı yakınlarında yıkılan istasyon köprüsünün olduğu yerdeki demiryolu hattında sabah saatlerinde çökme oluştu. YHT hattının yer altına alınması çalışmaları nedeniyle oluştuğu belirtilen çökme, YHT seferlerini aksattı. Eskişehir’den Ankara ve Konya’ya karşılıklı sefer yapan YHT’ler demiryolu hattındaki çökme nedeniyle gara gelemedi. Ankara ve Konya’ya gidecek olan yolcular Eskişehir Garı’ndan otobüslere bindirilerek Şarhöyük Mahallesi’ndeki Muttalip hemzemin geçidinde bekleyen YHT’lere götürüldü. Devlet Demiryolları yetkilileri, çökmenin olduğu yerde çalışmaların sürdüğünü, kısa sürede çalışmaları tamamlayıp YHT’lerin gara gelmesinin sağlanacağını bildirdi. Oysa bana 15 gün kısa gelmişti! Zaman göreceli bir kavram. Bazen haftalar kısa, günler uzundur... Genel Yayın Yönetmenimiz İbrahim Yıldız’la yeni yazı düzenini konuştuk. Bundan böyle cuma ve cumartesi dışında haftada 5 gün birlikte olacağız. Yazının başına oturunca, zamanı özgürce kullanarak yazı yazmanın sıkıntılarını da anımsadım. Başlıca sıkıntı şu: Hangi konuyu seçmeli? Böylesine konu bolluğu dünyanın çok az ülkesinde vardır. Yazıda peşrev olmaz, konuya girelim... HHH Türkiye’de pek çok şeyin yer değiştirdiği bir dönemden geçiyoruz. Yıllardır bu sütunlarda dile getirdiğimiz olumsuzlukları hükümetin parti kanadının ve cemaat kanadının bizden daha ağır sözcüklerle söylediğini görüyoruz. Meğer, devletin içinde çeteler varmış. Onlar kumpas peşindeymiş. Yargı gücünü çok acımasızca kullanıyorlarmış. Meğer, paralel bir devlet oluşmuş. Devletin içine sızan çete üyeleri kendi devletlerini kurmuşlar. Böyle bir şey kabul edilemezmiş. Meğer, savcılar çok yanlış uygulamalar içindeymiş. Onlara her şeyi yapma yetkisi vermek çok ama çok yanlışmış. Meğer, 12 Eylül 2010’daki referandumla kabul edilen anayasa değişikliklerinde yanlışlıklar yapılmış. Meğer, anayasa değişiklikleriyle yapılan yeni yargı düzenlemesi “yetmez ama evet” değil, “yanlış ama evet”miş. Meğer, yolsuzluklar üzeri örtülemeyecek boyutlara gelmiş. Bunların soruşturulmasını engellemeye girişmek iktidar gücünü kötüye kullanmakmış. Meğer, çağrılsa gelecek insanların sabaha karşı evlerinden alınıp Emniyet’e götürülmesi insan haklarına aykırıymış. Meğer, darbe dönemlerinde bile görülmemiş uygulamalarla karşı karşıyaymışız. HHH Her biri ayrı yazı konusu olabilecek bu “meğer”lerin devamında ne olacak? Meğerlerin değerleri olacak mı? Eğer toplumsal uyanışla birlikte siyaset yeni bir iktidar seçeneği üretemezse, mevcut iktidar yapısı kendi içindeki yer değişikliklerini “yenilik” olarak sunup yoluna devam eder. Bugün Türkiye’nin genel görünümü Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’sinde çizdiği tablodan bile daha olumsuzdur. Kimin yetkisi kimin elinde, belirsizdir. Sandıkla gelmiş iktidarın kurduğu koalisyonların ucu belirsizdir. Devleti küçülteceğiz, insanı yücelteceğiz diye iktidara gelenler, devleti öylesine küçük düşürdülerdir ki, kimin elinde oyuncak olduğu belirsizdir. Toplumsal sorunlar beraberinde çözümleri de getirir. İktidar partisine oy verenler dahil, toplumun büyük bir kesiminde yeni bir Türkiye özlemi var. Demokrasilerde pek çok şey yaşayarak öğreniliyor. Sobanın sıcak olduğunu söylemeniz yetmiyor. Ancak dokununca anlatabiliyorsunuz. Özellikle 1980’lerden sonra içimizdeki ve çevremizdeki gelişmeler, küresel aktörlerin kurguları, Türkiye için böyle bir dönemi “yarattı”. Şimdi işin yarısı, tabloyu tüm açıklığıyla ortaya koymaksa öteki yarısı bugünkü sakatlanmış yapının yerine ne konabileceğini iyi belirlemek ve bunu topluma iyi anlatmak. Yeni bir Türkiye özleminin içini çok iyi doldurmak gerekiyor. 2013, bu özlemin alanlarda dile getirildiği bir yıl oldu. 2014, gerçekleştirildiği yıl olacak... Toplum sandıklardan bu özlemi çıkaracak... işçiler 24 ocak’ta ankara’ya yürüyecek Milas Türkiye’yi birleştirdi OLCAY AKDENİZ Suriyeli eylemcide cephanelik Polisten TGC’ye ‘sigara içilmez’ baskını İstanbul Haber Servisi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) her ay sonu Cağaloğlu’nda bulunan lokalinde düzenlediği yemeğe polis sigara içildiği ihbarı olduğu gerekçesiyle baskın düzenledi. Gazetecilerin duruma tepki göstermesi üzerine polis, cezai işlem uygulamadan masalardaki gazetecilerin fotoğraflarını çekerek lokalden ayrıldı. Gazeteciler bu durumun son dönemde basın üzerinde artan baskının bir örneği olduğunu belirterek, TGC’ye daha önce benzer bir baskın yapılmadığını ve bunun da farklı bir mesaj olarak algılanması gerektiğini belirttiler. MİLAS Muğla’daki Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallarıyla bunlara kömür sağlayan ocakların özelleştirilmek istenmesine karşı mücadele veren işçilerin hafta sonu Milas’ta gerçekleştirdiği ve yaklaşık 30 bin kişinin katıldığı mitingin yankıları sürüyor. Türkiye Maden İşçileri Sendika sı Yatağan ve Havalisi Şubesi Başkanı Süleyman Girgin, mücadelelerinde Türkiye’yi birleştirdiklerini belirtirken aynı bilinçle 24 Ocak’ta Ankara’ya yürüyeceklerini ifade etti. Girgin, emek dostlarını dayanışmaya çağırdı. Siyasi partilerin yanı sıra çok sayıda sivil toplum örgütünün destek verdiği mitingte özelleştirme ve yolsuzluk protesto edilirken hükümet de istifaya çağrıldı. n MARDİN (Cumhuriyet) Nusaybin’de durumundan şüphelenilen bir kişi polisin ‘dur’ ihtarına uymayarak elinde bulunan bir çantayı atarak kaçmaya başladı. Kovalamaca sonunda Suriye uyruklu F.H. yakalandı. Ekipler Suriyeli F.H’nin çantasının içinde yaptığı aramada 2 Kalaşnikof tüfek, 4 el bombası, 10 adet Kalaşnikof tüfeğe ait dolu şarjörler, 299 adet Kalaşnikof tüfeğe ait fişek, 2 hücum yeleği, 6 pantolon ve 2 tişört ele geçirildi. Suriye F.H, sevk edildiği mahkemede tutuklanarak cezaevine konuldu. Karakolda darp iddiası: 3 yaralı ÜNİVERSİTEDE ÜLKÜCÜKÜRT ÖĞRENCİ KAVGASI ADLİYE BİNASINDA ÇAYCI OLARAK ÇALIŞIYORLAR Tehlikeli gerginlik BOLU (Cumhuriyet) Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde ülkücü ve Kürt öğrenciler arasında, birkaç gündür süren gerilimin ardından dün öğle saatlerinde, iddiaya göre, servis aracında cep telefonu ile görüşürken Kürtçe konuşan R.İ’ye ülkücü olduğu öne sürülen bir grup öğrenci saldırdı. Yaralanan öğrenci kaldırıldığı Köroğlu Devlet Hastanesi’nde tedaviye alındı. Tedavi sürerken Kürt öğrenciler de saldırıları protesto etmek amacıyla kampusta bulunan aktivite merkezi önünde oturma eylemi başlattı. Oturma eylemi devam ederken öğrenciler polis çemberine alındı. Öğrenciler daha sonra arkadaşlarını hastanede ziyaret için kent merkezine yürüdü. Gölköy Kampusu’nda toplanan bir grup öğrenci de yüzlerini atkılarla kapatarak “Faşistler nerede?” diye bağırarak karşıt görüşlü kişilere saldırdı. Yüzleri kapalı kişilerce tekme tokat dövülen Y.E. ile adı öğrenilemeyen bir öğrenci yaralandı. Mahkuma angarya DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Diyarbakır Açık Ceza ve İnfaz Kurumu’nda hapis cezasını çeken bazı hükümlüler, cezalarının bitimine 1 yıldan az süre kaldığı için bu yılın başından itibaren adliye binasında çaycı olarak çalıştırılmaya başlandı. Mesai saatleri içinde hâkim ve savcı katlarındaki çay ocaklarında çalıştırılan hükümlüler, mesai bitiminde ise yeniden cezaevine götürüldü. Adliyede çalışan hükümlülerden, geçen ay depoda bulunan bazı dolapların taşımaları istendi. Hükümlülerden 10’u, adliyede çaycılık yapmak için getirildiklerini ve dolap taşımanın kendi işleri olmadığını belirterek talimatı reddetti. Bunun üzerine hükümlüler, Cezaevi Müdürü’nün disiplin cezası ile Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’ne nakledildi. Hükümlülerin avukatları İnfaz Hâkimliği’ne itiraz başvurusu yaptı. İnfaz hâkimi cezayı haksız bulunca 10 hükümlü yeniden Açık Cezaevi’ne nakledildi. Bu hükümlülerin, çay ocağına gönderilmedikleri belirtildi. n DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Hakkâri’nin Şemdinli ilçesine bağlı Yeşilova köyü sakinleri, askeri operarasyonlara karşı karakol önünde yol kapatma eylemi yaptı. Askerler eyleme müdahale etti. Olaylar sırasında gözaltına alınan Muhyettin Kaya ile olayı duyarak karakola giden babası Bekir Kaya ve kardeşi Sadık Kaya’nın karakolda darp edildikleri iddia edildi. Yaralanan Muhyettin Kaya, Derecik Sağlık Ocağı’na götürüldü. Diğer mağdurlar Sadık Kaya ve Bekir Kaya’nın hafif yaralı olduğu bildirildi. Palalı tehdide biber gazı! Isparta belediyesine haciz ISPARTA (Cumhuriyet) Isparta Defterdarlığı, Isparta Belediyesi’nin 8 milyon liralık vergi borcunu tahsil etmek için belediyenin tüm taşınmazlarına haciz koyduğunu duyurdu. Isparta Defterdarlığı Davraz Vergi Dairesi Başkanlığı, 11 Aralık’ta Valilik Tapu ve Sicil Müdürlüğü’ne “haciz bildirisi” göndererek belediyenin tapu kayıtlarının kendilerine bildirilmesini talep etti. Yazıda tapuda kayıtlı tüm mallarına haciz konulması da istendi. Eski başkan AKP’li Hasan Balaman döneminden 125 milyon TL borç devraldıklarını, başkan seçildiğinde belediyeye afiş astırarak duyuran Isparta Belediye Başkanı MHP’li Yusuf Ziya Günaydın, “Önceki dönemden kaybımız 621 trilyon. 125 trilyon da borç vardı. Ödüyoruz. Seçim arifesinde bu da oldu” dedi. n ADANA (DHA) Merkez Yüreğir ilçesinde çok sayıda suç kaydı bulunduğu belirtilen E.D, husumetli olduğu Ş.E’nin evinde olduğu haberini aldı. İddiaya göre Ş.E’nin evinin önüne gelen E.D, üzerinde taşıdığı palayı çekip dışarı çıkmasını istedi. Ş.E, durumu polise bildirdi. Olay yerine gelen polis, tehditler savuran E.D’yi biber gazı sıkarak etkisiz hale getirip gözaltına alındı. Bir kişiye 262 bin lira n ANKARA (AA) On Numara’da 10 bilen bir kişi, 262 bin 722 lira ikramiye kazandı. Kazandıran numaralar 4, 11, 19, 25, 33, 38, 39, 41, 45, 48, 49, 51, 53, 54, 58, 62, 63, 65, 68, 76, 78 ve 80 olarak belirlendi. 9 bilenler 1843 lira, 8 bilenler 100 lira, 7 bilenler 19’ar lira, 6 bilenler 3 lira ve hiçbir numarayı doğru tahmin edemeyenler 1 lira doksan beşer kuruş ikramiye alacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear