02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 ARALIK 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 17 Manastırın 76 yıllık ‘Misafir’i ASLI ULUŞAHİN Mardin’deki Süryani manastırında yıllardır ailesini bekleyen Bahe’nin öyküsü Sponsor desteğinde sanat uBakanlık, Devlet Tiyatroları ile Devlet Opera ve Balesi gibi sanat kurumlarının özerkliğini ortadan kaldıran Türkiye Sanat Kurumu ile Sanatın Desteklenmesi Hakkında Yasa Tasarısı Taslağı’nda değişiklik yapma kararı aldı. Sanat çevrelerince büyük tepkiyle karşılanan yasa tasarısı taslağındaki değişiklikler yerel seçimlerden hemen sonra gündeme getirilecek. SELDA GÜNEYSU Kültür ve Turizm Bakanlığı, TÜSAK yasa tasarısında değişikliğe gidiyor ANKARA Kültür ve Turizm Bakanlığı, Devlet Tiyatroları (DT) ile Devlet Opera ve Balesi (DOB) gibi sanat kurumlarının özerkliğini sağlayan yasalarını lağveden, kısa adı “TÜSAK” olan “Türkiye Sanat Kurumu ile Sanatın Desteklenmesi Hakkında Yasa Tasarısı Taslağı”nda değişikliğe gidiyor. Yıl içinde sahneye taşınacak eserlere yine TÜSAK tarafından oluşturulan üst kurul karar verecek, ancak bu eserler Ankara, İstanbul ve İzmir üzerinden bölgelere “turne” yoluyla dağılacak. Bugüne değin DT ve DOB’un Anadolu’daki bölgelerinde (Erzurum, Van gibi) çalışan oyuncular da 3 merkez ilde toplanacak. Söz konusu düzenlemenin yerel seçimlerden hemen sonra Meclis gündemine geleceği belirtiliyor. Geçen yıllarda çokça tartışılan ve sanat kurumlarının özerkliğini lağveden TÜSAK, Gezi eylemleri nedeniyle belli bir süreliğine rafa kaldırılmıştı. Ancak Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, 2014 yılı bütçe görüşmeleri sırasında hem Plan ve Bütçe Komisyonu’nda hem de Meclis Genel Kurul’da yasa tasarısı taslağını yeniden gündeme getirdi. Çelik, “DT ve DOB’un hiçbir şekilde kapatılmayacağını” belirtmişti. Bakanlığın yeniden üzerinde çalıştığı TÜSAK’ta gerçekleştirilmek istenen değişiklikler şöyle: 3 merkezde toplanacak: Kültür ve Turizm Bakanlığı, DT ile DOB’un merkez teşkilatlarını, Ankara, İstanbul ve İzmir’i elinde tutacak. DT ve DOB’un Erzurum, Van, Diyarbakır, Antalya gibi bölgelerinde çalışan sanatçılar 3 merkezde toplanacak. oluşturulacak üst kurul karar verecek. Bu projelerin, Ankara, İstanbul ve İzmir üzerinden Anadolu’ya “turne” yoluyla ulaşması sağlanacak. Sahnelerin denetimi yine mevcut taslakta öngörüldüğü üzere TÜSAK yönetiminde olacak. Kurum sanatçıları, Anadolu’daki turnelere teşvik edilecek. Anadolu’daki turnelere katılacak oyuncular, daha fazla teşvik ücretleri üzerinden maaş alacak. Merkezde kalan ve daha az eserde rol alan oyunculara ise daha az maaş öngörülüyor. Sanatçıların daha önce aldığı teşvik ve ikramiye ücretleri ise kaldırılacak. Sanatçılar, performans kriteri üzerinden teşvik ücretlerinde değerlendirmeye tabi tutulacak. Rol sayısına göre maaş: Devlet değil sponsor destekli sanat: Bakanlık, Yıl içinde sahneye taşınacak eserlere TÜSAK’ta öngörüldüğü gibi Sanatta turne kuryeliği: sanat eserlerinin maddi giderlerini ise sponsorlar aracılığıyla sağlamayı hedefliyor. Buna göre Anadolu’da da sponsorluk sistemi geliştirilecek. Lotodan sanata pay: Öte yandan yine mevcut taslakta yer alan Milli Piyango İdaresi tarafından gerçekleştirilen bilet satışlarından elde edilen gelirlerden de tiyatro, opera ve bale gibi sanat kurumlarına ödenek ayrılacak. Kişi ya da kurum ve kuruluşların ayni ve nakdi bağış ve yardımları da üst kurul tarafından kabul edilebilecek. TiyaTRo PlaTfoRmu ve TüRkiye BaRolaR BiRliği, külTüR Bakanlığı’na Dava açıyoR Bakanlık hakkında suç duyurusu CEREN ÇIPLAK AKP’nin sanata müdahalesine karşı bir araya gelen sanatçılardan oluşan Tiyatro Platformu ve Sanatçılar Girişimi, Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) desteğiyle, Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM) tadilatıyla ilgili mahkeme kararına uymayan Kültür ve Turizm Bakanlığı hakkında suç duyusunda bulunacak. Sanatçılar Girişimi, Tiyatro Platformu ve TBB Başkanı Metin Feyzioğlu önceki gün Ankara’da u AKM’nin tadilatıyla ilgili mahkeme kararına uymayan bakanlık hakkında suç duyurusunda bulunulacak. Destek yardımından yoksun bırakılan özel tiyatrolar adına da bakanlığa dava açılacak. bir araya gelerek bir toplantı gerçekleştirdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, “Gezi’ye destek” verdikleri gerekçesiyle bu yılki destek yardımından yoksun bıraktığı pek çok özel tiyatro topluluğunun, TBB’nin desteğiyle bakanlığa dava açacağını duyurmuştuk. TBB Başkanı Feyzioğlu ve Tiyatro Platformu adına Orhan Aydın ve Ragıp Yavuz’un da katıldığı Ankara’daki toplantıda bu davanın önümüzdeki hafta açılmasına karar verildi. Öte yandan, Tiyatro Platformu ile TBB’nin oluşturduğu Kültür Sanat Komisyonu, ortak sanat alanlarının sorunlarının tartışılacağı bir çalıştay gerçekleştiri lecek. 2014 Ocak ayında yapılması öngörülen çalıştay sonrası hukukçuların hazırlayacağı sanatla ilgili yasa maddeleri oluşturulacak ve öneri olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulacak. Orhan Aydın, iktidarın sanat kurumlarını, sanatı ve sanatçıyı düşman ilan edip cezalandırmaya çalıştığını söyledi. Aydın, önce iç hukuk yoluyla mücadele edeceklerini, gerekirse de konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyacaklarını belirtti. Eczacıbaşı Fotoğraf Sanatçıları Dizisi’nden ‘Sami Güner’ kitabı Türkiye’den insan manzaraları Kültür Servisi Eczacıbaşı Fotoğraf Sanatçıları Dizisi’nin yeni kitabı, fotoğraf sanatçısı Sami Güner’in eserlerinin bir derlemesinden oluşuyor. 40 yılı aşkın zamandır Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı tarafından yayımlanan “Sami Güner” kitabı, sanatçının Türkiye’nin değişik dönemlerini yansıtan fotoğraflarından, ülkemizden insan manzaralarına kadar uzanan geniş bir seçkiyi sunuyor. Konsept ve tasarımı Bülent Erkmen’e ait olan, editörlüğünü Merih Akoğul’un üstlendiği, Türkçe ve İngilizce yayımlanan kitapta, Sami Güner’in kızı Nazan Ulutekin ve oğlu Fuat Güner ile yapılan röportaja da yer veriliyor. Merih Akoğul ise kitaptaki giriş yazısında sanatçıyla ilgili şunları söylüyor: “Türkiye’nin fotoğraf tarihine farklı dönemleri ele alarak kuşbakışı baktığımızda, en popüler ilk fotoğrafçı kim diye sorulsa, 15 sene öncesine kadar hiç düşünmeksizin Sami Güner’in adı hep bir ağızdan söylenirdi. Sami Güner bir ülkü olarak da ele alabileceğimiz ülkesel değerleri, her zaman milli sınırlarının içinde kalan coğrafya üzerinden büyük bir azim ve kararlılıkla savunmuştur.” ‘Kendinden Uzak’ Kültür Servisi Önder Çevik, “Kendinden Uzak” adlı dans gösterisiyle, 27 Aralık Cuma günü saat 20.00’de Akbank Sanat’ta dans tutkunlarıyla buluşacak. Bedenin yanı sıra ruhsal süreçlerden ve doğadan da esinlenen dans gösterisinin koreografisini de Önder Çevik gerçekleştirdi. Gösterinin müzik ve ses tasarımını Mehmet Can Özer , ışık tasarımını Murat Selçuk, kostüm tasarımını da Nurten Şankaya üstlendi. 2006 yılından beri modern dans dersleri veren ve koreografiler hazırlayan Önder Çevik, 1981 yılında İstanbul’da doğdu. Yıldız Teknik Üniversitesi Modern Dans Bölümü’nü tamamlayan Önder Çevik, CRR ve ZTDP Dans Projesinde ve uluslararası alanda projelerde yer aldı. 2007’de burs alarak katıldığı New York Martha Graham School’da çağdaş dans öğrenimi gördü. Avrupa ve ABD’de modern dans, doğaçlama ve klasik bale workshoplarına katıldı. Önder Çevik Akbank Sanat’ta ardınKültür ‘Hızlı ve Öfkeli’ 2015’e kaldı dan çeServisi kimleri “Hızlı ve Öfertelenen filmin, vizyon tarikeli” (Fast and Furious) sehinin 10 Nisan 2015 olacağırisinin oyuncusu Vin Diesel, nı duyurdu. Facebook sayfasından filmin Walker ile sette çekilen son yeni vizyon tarihini açıkladı. fotoğrafını paylaşan Diesel, Başrol oyuncularından Paul “Paul ilk sizin bilmenizi isterWalker’ın trajik bir kaza sonucu hayatının kaybetmesinin di” yazdı. Fotoğraf: ÖMER KILIç Mardin’de 76 yıl önce annesinin Süryanilerin Deyrulzafaran Manastırı’nda bıraktığı ve o günden beri manastırda ailesini bekleyen 86 yaşındaki Bahe’nin (Circis Kaplan) yaşamını anlatan “Misafir” belgeselinin galası önceki akşam garajistanbul’da yapıldı. Cannes Film Festivali dahil birçok ulusal ve uluslararası festivalde gösterilen, 8. Boston Belgesel ve Kısa Film Yarışması’nda “en iyi belgesel” ödülüne değer bulunan filmin yönetmenliğini 28 yaşındaki Mardinli yönetmen Haydar Demirtaş üstleniyor. Demirtaş, çocukluğundan beri Bahe’yi tanıdığını, ama hikâyesinden ancak 2010 yılında haberdar olduğunu söylüyor. Belgeselin çekimleri sırasında Suriye’de Bahe’nin halen hayatta olan ablasına ulaştıklarını anlatan Demirtaş, ancak Suriye’de süregiden iç savaş nedeniyle henüz Bahe ile ablasını bir araya getiremediklerini belirtiyor. Annelerinin 38 yıl önce öldüğünü söyleyen Bahe’nin ablası “Manastır artık onun anne babası olmuş” derken, manastırın rahibi ise, bir süredir Mardin Park Hastanesi yoğun bakım servisinde tedavi gören Bahe’yi şöyle anlatıyor: “O artık manastırın taşı haline geldi. Vefat ederse manastırdan bir taş eksilmiş olacak.”“Misafir”, Bahe’nin yaşamının yanı sıra Mardin’deki Süryani cemaatini, kültürlerini ve manastırdaki günlük yaşamı anlatıyor. Filler Sevişirken Ülke yıllardır emeli meşum bir iktidar tarafından yönetiliyor. Yakın bir zamana kadar koalisyonun ortağı olan emeli meşum bir başka gölge iktidar da dişlerini sivriltip tırnaklarını çıkarmış, azimli bir ana muhalefet vazifesini üstlenmiş durumda. Bu iki iktidarın yakın bir zamana kadar ortak oldukları hiç de gizli bir bilgi değil. Sadece son on yıl içinde yazılan makaleleri bir yana bırakın, sayısız kitap var, cemaatin devlet içindeki örgütlenmesinin devasa boyutlarını anlatan. Onları iki fil kral olarak düşünün. Yıllardır birbiriyle dost iki fil kral. Birlikte hayaller kuruyorlar, birlikte gelecek planları yapıyorlar. Birbirlerinin yollarını açıyorlar. Birbirlerine yol veriyorlar. Tahtları paylaşıyorlar. Tebaaları paylaşıyorlar. Askerleri paylaşıyorlar. Yedikleri içtikleri ayrı gitmiyor. Biz onların dostluklarından haberdarız. Bunu çoktan kanıksamışız. Ama haberdar olmadığımız, bizden gizledikleri bir şey var. Bunlar sadece arkadaş değiller, aynı zamanda sevgililer de. Biz onları hep karşılıklı iki tahtta hayal ediyoruz. Oysa bir de darmadağınık bir yatak var ortada. Hayallere sığmaz... O zaman tabii ki her şeyin boyutu değişiyor. Biz iki dostun düşman oluş kavgasına tanık olduğumuzu sanıyoruz. Oysa bu, sevişen iki fil kralın kavgası. O yüzden daha acımasız, daha kinli, daha belden aşağı, daha hissi ve daha tehlikeli. Birbirinin en mahremine sahip iki fil kral düşman olmaya görsün. Aşkı vahşi yapan budur. Aşk, işler yolunda gitmedi mi fena hırçınlaşır. Biz bu hırçın ve derin aşkın şuursuz seyircileriyiz. Onlar bir gün eski ateşli günlerin hatırına birbirlerini affedebilirler. Hatta daha da fenası yeniden yatağa girebilirler. Biz onların tepiştiğini sanırken onlar sevişebilirler. Filler sevişirken... etrafta ne varsa ezilir. Bizim hatamız, fil kralların krallığını kanıksamak. Bizi şehvetli fillerin yönetme olasılığını yadırgamamak. Bu iştahlı ve şişman iktidar taliplerinin iştahını kabartacak kadar şuursuz olmak. Şu günlerde sanal ortamda pek şahane bir laf dolaşıyor: “Torunlar sorarsa direndik devirdik diyoruz; dershane falan karıştırmıyoruz, okey?” Biz ne dersek diyelim torunlar yutmayacaklar. Fil krallar birbirleriyle sevişiyorlar mı, tepişiyorlar mı, hiç umursamadan çekirdek çitleyerek ve oh olsun çekerek izlemeyi sürdürürsek torunlara rezil olmak kaçınılmaz. Onlar iktidara dualarla gelinebileceğine ve beddualarla gidilebileceğine inanabilirler. Bunda sorun yok. Sorun bizim de buna umut bağlamamızda. Oysa iktidara nasıl gelindiğini ve iktidardan nasıl düşüldüğünü en iyi biz biliriz!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear