22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 ARALIK 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA 15 Avukatlara sahip çıkın Merhaba, Ülkemizdeki adaletsizlik, adalet için mücadele etmenin sebebidir. Bu sebep ortadan kalkmadıkça adalet için mücadele de hiç bitmeyecektir. Ülkemiz hapishaneleri tarihin en kalabalık dönemini yaşıyor. 12 Mart ve 12 Eylül gibi yasaların rafa kaldırıldığı hiçbir “hakkın” ve hukukun olmadığı dönemlerde bile hapishaneler bu kadar kalabalık olmamıştı. Bu, AKP iktidarının başarısıdır. Hem de kendinden önceki iktidarları kıskandıracak kadar büyük bir başarıdır. AKP sadece yasalara karşı gelenleri değil kendine muhalif olan her kesime saldırıyor. Ne yasa tanıyor AKP ne de hukuk. Adaletin olmadığı bir ülkede adalet için mücadele eden herkes AKP’nin saldırılarından nasibini alıyor. Ancak bir ülkenin, halkın hukukçuları bile sadece mesleki görevlerini yaptıkları için tutuklanıyorsa o ülkede faşizm artık katmerleşmiş demektir. Evet AKP faşizmi halkın hukukçularına saldırıyor. İşçinin, emekçinin hakkını savunmanın bedelini ödetiyorlar halkın avukatlarına. 18 Ocak 2013 tarihinde Halkın Hukuk Bürosu ve Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukatlar, yıkılıp dökülen, harabeye çevrilen derneklerinden gözaltına alınıp tutuklandılar. Ve tam 10 aydır tutuklular. Tutuklanışlarından 11 ay sonra 242526 Aralık 2013 tarihlerinde ilk kez mahkemeye çıkacaklar. Onların “suç”ları çok büyük. AKP’nin sevmediği türden “suç”lar bunlar. İşçinin, emekçinin, sendikalının, gecekondulunun, gençliğin... Kısacası tüm halkın avukatı onlar. Halka “hak” aramanın sadece adliyelerin tozlu koridorlarında ömür tüketmek olduğunu değil, halkın direnişle, mücadeleyle kazanılacağını gösterendir onlar. Yürekleri dağlanan halkın adalet talebinin yok edilmeye çalışıldığı, halkın sesinin kırılmak istendiği yerde halkın sesidir onlar. Kısacası onlar halktır, halkın avukatlarıdır. Yürekleri, zulme, zorbalığa boyun eğdirilemeyen büyük insanlıkla birlikte atıyor. Onlar halkın avukatı olmanın bedelini tutsaklıkla ödüyorlar. Ama biliyoruz gurur doludurlar. Halkın avukatı olmanın haklı onurunu yaşıyorlar. Şimdi 242526 Aralık tarihlerinde Silivri Yerleşkesi’nde mahkemeye çıkacaklar. İşçinin, emekçinin hakkını neden savunduklarını savunacaklar yine onlar. Niye patronların değil de işten atılan, halkları gasp edilenleri savunduklarını soracaklar. Neden katillerin, tecavüzcülerin, işkencecilerin değil de yürekleri dağlanan anne, babaların, namusuna göz dikilen halkın, işkenceye uğrayanların haklarını savunduklarını soracaklar. Zulmün temsilcileri halkın avukatlarına gerçekten de bunları soracaklar. Çünkü onlar tüm bu sebeplerden dolayı tutuklandılar. Biz avukatlarımızın müvekkilleri olarak sizi bu yürekli insanları sahiplenmeye çağırıyoruz. Onların faşizmi nasıl yargıladıklarını tanık olmaya çağırıyoruz sizi. Gelin ve karar verin; “Adalet isterken bir başka adaletsizliğin kurbanı olunan bu düzenin adı ne?” Av. Barkın Timtik Beraber Yürüdünüz!.. Aydınları, askerleri, gazetecileri, bilim adamlarını, muhalifleri, düzmece operasyonlarla, sahte delillerle, gizli tanıklarla cezaevi hücrelerine, hapislere atarken... Birbirleriyle ilgisiz, birbirini tanımayan, görüşmeyen insanları sabaha karşı gözaltına alırken, çete ve örgüt üyesi yaparken... Dinlemeler ve takiplerle kişi hak ve özgürlüklerine darbe üstüne darbe vururken... Türkiye’yi korku imparatorluğuna döndürürken... Ülkenin varını yoğunu özelleştirmelerle yandaşlara ve yabancılara peşkeş çekerken... Despotik yönetim adım adım büyürken... HHH Genç subayları, bir ülkenin Deniz Kuvvetleri’nde görevli komutanları fuhuş yapmakla, topluca ajanlıkla suçlarken... Soruşturmanın gizliliği ihlal edilirken, insanların özel yaşamlarıyla ilgili konuşmalarının yer aldığı iddianameler çarşaf çarşaf yayımlanıp itibarsızlaştırma operasyonları sürdürülürken... Gazetelerinizde, televizyonlarınızda “onu da tutuklayın, bunu da içeri alın” derken... Muhalefet belediyelerine özel yetkili mahkemeler aracılığıyla çete davaları açarken... Ülkeyi dünyanın tutuluklu gazeteciler sıralamasında ilk sıraya sokarken... HHH Terör örgütlerine sıcak, terörle mücadele edenlere soğuk yaparken... Gezi eylemlerinde gencecik çocuklar ölürken, polis orantısız güç uygularken, gaz fişekleriyle insanların gözleri kör edilirken... “Polisimiz destan yazıyor” derken... Parasız eğitim istediği, kırmızı kaşkol taktığı, anma törenlerine katıldığı gerekçeleriyle çocukları, gençleri gözaltına alıp tutuklarken... Seçim öncesi seks kasetleriyle CHP ve MHP dizayn edilirken... Asrın yolsuzluğu Deniz Feneri davası örtbas edilirken... Hepsinde, her birinde ortaktınız, beraber yürüyordunuz bu yollarda... HHH Paralel devlet, yargı ve poliste çeteler, örgütler yok muydu o zaman? Şimdi öküz öldü, öyle mi? Yolsuzluk dosyaları, kasetler, tapeler, karşılıklı ağır suçlamalar... “Ne istedilerse vermiştin” hani. Dün sizleri iktidara taşıyan dış güçleri, bugün kendinize operasyon yapmakla suçlamalar... Ne oluyor? Daha yolsuzluk soruşturması bitmeden devreye girmeler... “Poliste ve yargıda çete var, örgüt var, komplo” demeler... Bu suçlama doğruysa hani bunun soruşturması? Görev değişikliği ve atamalarla çete ve örgüt yapılanması dağıtılmış mı oluyor bu durumda ? HHH Dindarlık, inançlı olmak! Sosyal medyada tıklama rekoru Gülen’in, “Allah onların evlerine ateşler salsın, yuvalarını yıksın” bedduası bir yanda, “devletin içindeki çetelere müsaade etmeyeceğiz, didik didik onları inlerinden çıkaracağız” diyen Erdoğan’ınki diğer yanda. Dindar ne yapsın şimdi? Cemaat diyor ki: “Firavun, nemrut,seviyesiz, şer cephesi, harami, kara ruhlu, kara vicdanlı, çirkin, seviyesiz!” AKP diyor ki: “Paralel devlet, çete, şebeke, eşkıya, kirli oyun, edepli ol, uluslararası merkezlerin taşeronu...” Millet ne desin artık? Yazarımız rahatsızlığı nedeniyle yazısını yazamamıştır. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Nasrettin Hoca’yı Aşan Fıkra Durumları! Arkadaşlar vallahi benim çocuğun ayağı 49 numara, bu hesaba göre köşeyi dönmem lazım! Ne desteler sığar o kutuya! İmam hatip için saklıyormuş! Şaka bir yana, geçen hafta hükümetyargıEmniyethukuk ilişkilerinin Türkiye’de koca bir guguk olduğu yine tescillendi! Böyle yüzsüzlük görülmedi; utanıp istifa edeceklerine iddiaları yok etmeye çalışıyorlar! Yolsuzlukla mücadeleden anladıkları: Soruşturmayı yürütenleri görevden al, yerine adamını koy, medyayı tehditle sustur! Helal! İşte ileri demokrasi! Hükümetten biri çıkıp “soruşturma gittiği yere kadar gitsin” diyor, ama herkes tasfiye ediliyor! Törkiş majik! Arınç sakin konuştukça herkes hipnotize olacak sanıyor. Bir yandan göstermelik “Böyle yolsuzluklar varsa sonuna kadar araştırılsın” denirken bir yandan da gazetecilere Emniyet binası yasaklanı yor! “Yolsuzluk soruşturması düşmanıma yapılırsa adalet süreci işleyecektir, kutsaldır, bize yapılıyorsa savcılar görevden alınmalıdır.” Ama zaten “Tek bira içen bile alkoliktir ama eğer AKP’ye oy veriyorsa alkolik sayılmaz” diyen, aynı zihniyet değil miydi? Gezi’deki “kahraman polisimiz” şimdi “çete” oldu! Daha dün “Bağımsız yargı işliyor, n’apalım ” diyenler, şimdi panik içinde “Çeteler temizlenecek” diyorlar! Her gün “yargıya saygı”dan dem vuran bir hükümet tanıyordum. Şimdi insan hakları ve masumiyet karinesi ağızlarından düşmüyor! Fesüpanallah! Hem bir Atatürkçü, hem de bir Fenerbahçeli olarak çok duygulandım, özellikle Arınç “yürütülen psikolojik savaşla” yıpratıldıklarını vurgularken! Bu hangi muz cumhuri yetinde olur, söyler misi niz? Soruşturulan hükümet, dosyanın polis müdürleri ve savcılarını kendi adamlarıyla değiştirecek! Öte yandan bir daha bunun yaşanmaması için artık “üstünü araştıran” mecburen haber verecek! Bu kadarını Nasrettin Hoca bile düşünemememişti: “Amirim izninizle yarın hakkınızda bir takibat başlatacağım!” İmam’a zorla “evet içtiler” dedirtmeye çalışanlar, hâkimsavcı da değiştirir, yolsuzluğu da hokus pokusla örterler! “Ben o parayı yerde buldum” bile bir açıklama gayreti(!) olabilirdi. Ama soruşturanı yok etmeye çalışanların özürleri kalmaz. İspanya’da polis, iktidar partisine baskın yapmış, yolsuzluk belgesi aramış. Sorun bakalım başbakan savcıyı görevden almış mı? Bu iktidarın, artık uluslararası planda meşruiyeti kalmamıştır. Ama kaç kişi farkında? Bizim evde çalışan kıza annem sordu: “Gördün mü şu olup bitenleri?” Yanıt: “Ne olmuş ki abla?” Tayyip Bey de bu konularda bizden daha çok şey biliyor ve bu iletişimsizliğe güveniyor! Dün “Ben bu davanın savcısıyım” diye davul çalanlar, şimdi bir diğer davanın avukatı ve koruyucu meleği oluverdiler! Her gün “ahlak” nutukları atarak başımızı şişirenler, şimdi o kavramın göğüs çatalında olmadığını anladılar. Ne öğrendik? Doymadıklarını, yılların hırsını para açgözlüğüyle doldurmaya çalışan köpekbalıklarına benzeyip türevlerini yetiştirdiklerini... Hükümet, konuyu sihirbazlık metotlarıyla Gezi’ye bağladı. Gezi’yi de Ergenekon’a bağla mışlardı, demek ki Cemaat de Ergenekoncuymuşşş!! Ergenekon’da götürülenlerin suçu Nutuk okumak, Cumhuriyet mitingi, muhalefet hakkı kullanmaktı. Bunların suçu dünyayı ayakkabı kutusuna hüplemek! Muhteşem iktidarımız, ortada yerleşik bir “Hizmet örgütü” olduğunu kendisi de ısırılınca 11 yıl sonra birden öğrenmiş! Düne kadar ortaklardı! Bonjour Tristesse! Zaten medya durumları çok karışık! Bu kapışmada, safını belirleyemeyen kimi gazete müdürleri, yazar lar, bürokratlar, işadamları, kimbilir ne zordadırlar! Nazlı Ilıcak’ın Sabah’tan atılması; ilahi ders mi, yanlış avukatlığın beklenen sonu mu? Medya tehdidi, taciz artık “kendi içlerinde” yaşanıyor! AK GENÇLİK “Niye bizi kandırıp yolsuzluk yaptınız?” diye Parti Merkezi’ne yürüyeceğine, “Niye yolsuzluğu yazıyorsunuz?” diye Zaman’a yürümüş! Bizim liberallerde ise sorgulamak caiz de, cesaret noksanlığı ve patronların avuç içine geçirilmiş halleri çok acıklı! Açık bir toplumda Ankara Emniyet Amiri cinayeti veya intiharı her yerde 8 sütun manşet olurdu; tabii burada değil... Tüm basının neredeyse yok saymasına anlam veremedim! Krizin ilk gününden itibaren yine sormak durumunda kaldık: “Alooo? Penguen medya? Buzlar çözüldü mü? Yoksa sıra ‘Timsah Gözyaşları’ belgeselinde mi?” Süregelen iddialara aranızda “çok şaşırdım” diyen var mı? Eurovision’a “alternatif” üretmiş “Appabı kutucuları”... Böylece “ahlak”ları(!) korunmuş olacak, dekolteler açılmayacak! Yeni bir şarkı çıkmış, çok ilgi görüyormuş, harika bir nakaratı var, tavsiye ederim: “Beraber yürüüttüüük, biz bu yollaaaarda...” Vallahi kazanabilirdi yarışmayı! HARBİ SEMİH POROY BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Balıkçıların 1 denizde sığlık 2 ları belirtmek için kullandıkla 3 rı işaretlerin tü 4 mü. 2/ Bilgisiz, 5 kültürsüz kim6 se... Yararlanılan uygun ko 7 şul. 3/ Atın eşkin 8 yürüyüşü... Suu 9 di Arabistan’ın plaka imi. 4/ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Boyu yüz metreyi 1 S A D A B A D T aşabilen bir ağaç. 5/ 2 A C U N N A P A Yersiz şakaları ve hoş 3 olmayan davranış 4 R A V İ Y O L İ U R A A F A R A larıyla çevresinde5 H K E T E N H kileri rahatsız eden S A L B E kimseler için kulla 6 A T C A N nılan sözcük... Briçte 7 N İ H A L R OMA N E S K sanzatunun kısa ya 8 zılışı. 6/ Uçurum... 9 T E R E K E M E Verme, ödeme. 7/ Bir nesnenin uzayda kapladığı yer... İspanya ve Portekiz’in yer aldığı yarımadanın adı. 8/ İpekli bir kumaş cinsi... Eski ve bilinmeyen bir tarihi anlatmakta kullanılan deyim sözü. 9/ Kullanma süresi... AleviBektaşi törenlerine verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bilimsel bir sorunu incelemek ya da siyasal, ekonomik, diplomatik sorunları tartışmak için yapılan akademik toplantı. 2/ Bir kimsenin davranışlarına temel olan ahlak ilkelerinin tümü... Çok büyük, ulu. 3/ Hıristiyan. 4/ Altı aylıkla iki yaş arasındaki koyun... Madencilikle ilgili kuruluşumuzun kısa yazılışı. 5/ Yabancı... Asya’da bir ırmak... Terbiyesiz kimse. 6/ Kendisine aziz süsü vererek yerleştiği sarayda türlü entrikalar çevirmesiyle ünlü Rus papaz. 7/ Ayak direme... Eski dilde su. 8/ Güney Afrika Cumhuriyeti’nin plaka imi... Ses... Kabadayı. 9/ Tahmin.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear