14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2 ARALIK 2013 PAZARTESİ 8 WASHINGTON CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve beraberindeki parti yöneticileriyle Ankara ayağını da eklediğimizde 12 saati aşan uzun bir yolculuktan sonra Washington’a ulaştık. Washington’da CHP liderinin söyleyecekleri merakla bekleniyor. Kılıçdaroğlu üç mesajı güçlü biçimde vurgulama niyetinde: 1. Türkiye’de baskıcı ve otoriter bir iktidara karşı demokrasi ve özgürlükler mücadelesi veriliyor. Gezi protestoları bunun en çarpıcı örneğidir. 2. CHP; Suriye, Mısır, Irak, İsrail ve Çin’den füze alımı gibi temel dış politika konularında AKP’den farklı görüşlere sahiptir. 3. CHP iktidarında ekonomik istikrar korunacaktır. Washington’da CHP’nin görüşleri kadar ‘gücü’ de merak ediliyor. Bunu ise liderin konuşmaları değil sandıktan çıkaracağı sonuç belirleyecek. Bu gerçeğin farkında olan Kılıçdaroğlu da AnkaraWashington yolunda yerden 10 bin metre yükseklikte dahi mesaisinin ağırlıklı bölümünü yerel seçim stratejileri ve aday belirleme çalışmalarına ayırmış durumda. Kafasındaki soru çok basit: Nerede, hangi taktikle kazanırız? Örneğin Beyoğlu... Gezi Direnişi’nin gücünü sandığa yönlendirmek istiyor. Eski Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Onanç’ın şansını soran gazetecilere Beyoğul planını açıkladı: “Beyoğlu’nda adayı biz belirlemeyeceğiz. Taksim Dayanışması bileşenlerine çok açık söyledim. ‘Sizin ortaklaşa bulacağınız aday CHP’nin adayı olacaktır’ dedim. Onların ortak adayını bekliyoruz...” HABERLER il de Adana. Yıllardır hep sağ partilerden (AKP, MHP, ANAP) belediye başkanı seçilen Aytaç Durak hâlâ güçlü bir isim. Anketlere göre CHP aday adaylarının hiçbirinin kişisel popülaritesi Durak’a erişemiyor. Ancak hakkındaki yolsuzluk iddiaları nedeniyle CHP örgütü Durak’a çok soğuk bakıyor. Kılıçdaroğlu seçimi kazanmak için Durak’ı istiyor, diğer yandan ise kamuoyu ve tabanda olumsuz bir algı oluşmaması çabasında. Bunun için bir “hibrid çözüm” yaratmışlar. Durak CHP’den aday gösterilecek. Seçilmesi halinde ise yardımcıları CHP yönetimi tarafından belirlenecek ve tüm icraatları çok sıkı parti denetimi altında tutulacak. CHP lideri ilk kez Adana’da uygulayacağı bu modeli merkez ya da sağdan aday göstereceği başka seçim bölgelirinde de kullanmayı düşünüyor. ortaya wçıktığı belirtiliyor. Geçmişte ANAP ve CHP’de siyaset yapan İlhan Kesici’nin anketlerde çok iyi sonuç elde edemediğini öğrendik. İsmi konuşulan Lütfullah Kayalar ise CHP tarafından ankete bile konmamış. n Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Kılıçdaroğlu’ndan Adana ve Hatay Sürprizi Dün arkadaşımız Ayşe Sayın’ın da ortaya koyduğu gibi, CHP kazanma şansını artıracağına inandığı yerlerde yelpazenin ‘sağındaki’ isimlere kapılarını açmada tereddüt göstermeyecek. Bunun kamuoyunda çok ses getirecek iki örneğini bu yolculukta öğrendim: Hatay ve Adana. CHP’nin geleneksel olarak Alevi kökenli seçmenlerden aldığı oy Hatay’da seçim kazanmasına yetmiyor. Kılıçdaroğlu bu kez AKP’nin karşısına Sünni kökenli ve geçmişte MHP’den belediye başkanlığı yapan bir ismi çıkaracak. CHP’nin Hatay adayının eski İskenderun Belediye Başkanı Mete Aslan olmasına kesin gözüyle bakılıyor. CHP benzer bir hamleyi de Alevi kesimlerin desteğini aldığı Sivas’ta yaparak Sünni bir adayla oylarını daha da artırmaya çalışacak. Adayı Prof. Gülümser Heper olacak. Bursa’da ise tercih, geçmişte DYP’de siyaset yapan İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Necati Şahin olacak. Kılıçdaroğlu’nun “kazanacak isim” arayışı nedeniyle “ince taktik” izlediği bir büyük Hatay’da MHP’li aday Yolda da adayları çalıştı Kılıçdaroğlu dün gezide kendisine eşlik eden heyetle sohbetinde “Partiyi gençleştirmek lazım. Bu yerel seçimler bunun ilk işareti olacak” dedi. Nitekim bu yönde kararlar da almış. CHP’deki “gençleşmenin” önde gelen isimlerinden Özgür Özel’in Manisa’dan aday gösterilecek. Kazanma ihtimali düşük değil. Ancak kazanamasa dahi önemli oy artışı sağlaması bekleniyor. Elazığ’da da 27 yaşında bir adayla seçmen karşısına çıkacak CHP. CHP’de Mustafa Sarıgül’ün “adaylık” takvimi de belirlenmiş. Önce başvuru yaparak resmen aday adayı olacak. Aralık ayının ikinci haftası CHP’nin yeni İstanbul İl Başkanlığı binasının açılışında Kılıçdaroğlu ile Sarıgül bir araya gelecek. Meydandan halka açıklanacak adaylık, aralık ortasında parti meclisinde yapılacak oylamayla da resmiyet kazanacak. İstanbul için hevesli diğer aday adaylarının da artık kendilerini bu gerçeğe alıştırdıkları söyleniyor. HHH Kılıçdaroğlu iç ve dış politikada AKP’den farklı duruşunu ABD yönetiminin karar vericilerine anlatmak için Washington’da... Ve bu güçler üzerinde en etkili mesajın İstanbul’da ve Anadolu’da sandıktan çıkacak sonuç olacağını çok iyi biliyor. ‘Partiyi gençleştirmek lazım’ Ve Sarıgül... nketten Nazlıaka çıkıyor ama... Ankara... “CHP’nin adayı yok” deniyordu ama ankete konacak CHP içinden ve dışından yaklaşık 10 isim rahatlıkla bulundu. Anketin sürprizi?.. Aylin Nazlıaka... Grup başkanvekili de olan popüler aday Muharrem İnce ile aralarında sadece bir oy var. Gezi Direnişi ve ODTÜ olayları sırasında başkentte kamuoyunun yakından tanıdığı Nazlıaka anketten çıktı ama parti yönetiminde istenen etkiyi henüz yaratmış değil. Milletvekilliği avantajını kullanan bu iki isim karşısında, Ankaragücü eski başkanı işadamı Cengiz Topel Yıldırım’ın da güçlü bir alternatif olarak A Beyoğlu’nu ‘Geziciler’ belirlesin Durak’a ‘koşullu’ adaylık İhalede sahtecilik TMMOB’DEN AKP’YE: ALİCAN ULUDAĞ AKP’li vekil oğlunun sahte belgeyle TOKİ’nin toplu işlerini aldığı anlaşıldı Fotoğraf: GÖKHAN KORKMAZ Ülkenin toprakları rant oldu u TMMOB, AKP döneminde yerel yönetimlerin, merkezi vesayet altında birer “çıkar tezgâhı” gibi çalıştığını belirterek rant düzenlemelerine karşı 3 binin üzerinde dava açtıklarını açıkladı. EMRE DÖKER ANKARA AKP Malatya Milletvekili Mahmut Mücahit Fındıklı’nın yüzde 50 ortağı olduğu Sima İnşaat’taki hisselerini milletvekili seçilmesinin ardından devrettiği oğlu Hasan Tahsin Fındıklı’nın TOKİ’den “sahte belge”yle 12 milyon 65 bin liralık “IspartaGelendost TOKİ Toplu İnşaat işini” aldığı, savcılığa yapılan bir şikâyetle ortaya çıktı. Tahsin Fındıklı tarafından ihale dosyasına sunulan “iş bitirme” belgesinin altında milletvekili olmasına karşın Mücahit Fındıklı’nın imzasının bulunduğu belirtildi. TOKİ, bu ihalede “anahtar teknik porsenel kamu ihale mevzuatına uygun personel çalıştırılmadığı” gerekçesiyle şirkete 646 bin TL ceza kesti. Bu ceza ise şirketin ihalesini kazandığı Bardakçı Köyü Toplu Konut İnşaatı’ndan aldığı 34 milyon 104 bin liranın içinden tahsil edildi. Fındıklı ailesinin ortağı olduğu şirketin, 20092012 yılları arasında TOKİ’den toplam 76 milyon 503 bin liralık ihale aldığı öğrenildi. Malatya’da faaliyet gösteren Sima İnşaat Şirketi’nin yüzde 50 ortağı olan İbrahim Yıldız, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na 12 sayfalık bir dilekçe vererek AKP Milletvekili ve aynı zamanda Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı olan Mahmut Mücahit Fındıklı ve oğlu Hasan Fındıklı hakkında suç duyurusunda bulundu. Vekil Fındıklı ve oğlunu “Resmi evrakta sahtecilik yapmak, ihaleye fesat karıştırmak ve emniyeti suiistimal etmekle” suçlayan İbrahim Yıldız, şu çarpıcı iddialarda bulundu: l Mücahit Fındıklı, 2007 yılı genel seçimlerinden milletvekili seçilmesi üzerine şirket hisselerinin tamamını emaneten oğlu Tahsin Fındıklı’ya devretmiştir. Şirketin ekonomik ve mali işlerinin özellikle Tahsin Fındıklı tarafından idare edilmeye başlanmasından sonra şirket ciddi finansal sorunlar yaşamaya başlamıştır. l Şirket bu finansal darboğazı yaşarken bu kez TOKİ Başkanlığı’nın 26 Mayıs 2011 tarihli ihbarnamesi ile SimaMeşe Adi Ortaklığı’nın TOKİ’den almış olduğu Isparta Gelendost Toplu Konut İnşaatı işinde “Anahtar teknik personel kamu ihale mevzuatı”na uygun personel çalıştırılmadığı gerekçesiyle toplam tutarı olan 646 bin TL ceza kesilmesi öngörülmüştür. l İhaleden 2 yıl süreyle yasaklama kararı verilmesine neden olan olayın gelişimi şu şekildedir: İhale şartnamesinde aranan iş bitirme belgesi ve şüpheli Tahsin Fındıklı’nın diploma, yeterlilik ve oda kayıt belgelerinin sahte olduğu ortaya çıkmıştır. Tahsin Fındıklı tarafından anılan ihaleye sunulan 22 Şubat 2008 tarihli Bostanbaşı Belediyesi ve Arma Yapı İnşaat Şirketi tarafından birlikte hazırlanan iş bitirme belgesinde şüphelilerden Mücahit Fındıklı’nın arama şirketi kaşesi altında imzası bulunmaktadır. Yine Tahsin Fındıklı’nın Yakındoğu Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünden mezun olduğu iddiası ile YÖK’ten aldığı denklik belgesinin de sahte olduğu anlaşılmış ve bu sahtecilik nedeniyle Tahsin Fındıklı hakkında Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesi’nde ceza davasa açılmıştır. Mahkemenin beraat kararının gerekçesi sahteciliğe konu belgenin sahte olmaması değil, sahte belgenin iğfal kabiliyetinin olmaması nedeniyledir. abartmış olmayız. AKP tipi partiler usul usul oy kaybına uğramazlar, ani oy kırılmaları yaşarlar. Bunu bilen AKP koalisyonu ne pahasına olursa olsun, yüzde 50 civarında blok oyu tutmuş havası vermek istiyor. Bunun için de iki ana yöntem kullanıyorlar. Birincisi, AKP’nin seçeneksiz olduğu, ola ki iktidardan giderse her şeyin kötüye gideceği düşüncesini yerleştirmek. İkincisi, AKP’ye seçenek oluşturabilecek her hareketi mümkünse ortadan kaldırmak, değilse yıpratıp gücünü kırmak. HHH Yerel seçim iklimine girdik. Yukarıda sözünü ettiğimiz iki yöntem de tüm hızıyla işletiliyor. İklim sertleştikçe yöntemlerin de hem sertleşeceği hem de kendi içinde çoğalacağı anlaşılıyor. Tablo ortaya çıktı ki; başlıca büyük illerde yarış AKP ile CHP arasında geçecek. Kimi yerlerde 34 puanlık farklar sonucu belirleyecek. Bunu dikkate alan AKP koalisyonunun CHP’den bu oranda oy kırpabilecek üçüncü parti adaylarına gereksinim duyacağı anlaşılıyor. Bunun izleri şimdiden ortaya çıktı. Yakın gelecekte daha net görebileceğiz. AKP koalisyonu medya birliklerinin yanı sıra, anket birlikleri ve dedikodu üretim merkezleriyle de CHP’yi hiç gündemde olmayan ittifakların içine sokup sonra da böyle bir ittifaka karşı çıkanların CHP’ye yüklenmesini sağlayacak organizasyon gücüne sahip. AKP koalisyonunda ciddi çatlamalar görünse de CHP’nin hesaplarını buna göre yapmaması gerekiyor. CHP’yi güçlü kılacak olan; iktidar yelpazesindeki farklılaşmalar değil, kendisinin iktidar seçeneği olma gücüne ulaştığını halka inandırması. Anadolu’da bir söz vardır: Elden gelenle öğün olmaz. HHH Önümüzdeki seçimlerin AKP koalisyonu açısından önemini başta vurguladık. Bu seçimler bir o kadar da CHP ve Türkiye’nin temel değerleri konusunda hassas olan tüm kesimler açısından önemli. Bu yelpaze içinde de öteden beri seçimler öncesi iki eğilim oluşur: Seçime hazırlananlar, seçim sonrasına hazırlananlar. Seçime hazırlananlar başarı için olabildiğince her şeyi yapmaya çalışırlar. Bütün güçlerini ortaya koyarlar. Seçim sonrasına hazırlananlar ise başarısızlık olasılığına karşı planlarını kurarlar. Alınacak kötü sonucun ardından yeni bir mücadele zemini oluşturmaya çalışırlar. Normal bir dönemde bunun çok da yadırganacak yönü yoktur. Ancak gün o gün değil. Gün, AKP koalisyonunun karşısına sandıktan güçlü bir seçenek çıkarma günü. CHP’ye düşen, toplumun olabildiğince geniş kesimlerinin oy vermesini sağlayacak, CHP’ye gönül verenlerin de içini ısıtacak adaylarla yürümek. AKP’nin Türkiye’yi iyi bir yere götürmediğine inanan kesimlere de düşen, CHP’yi yerel yönetimlerin kazananı yapmak. Demir parmaklıkların arkasından haykırmak istediğim şu: Bir oyu bir yere verip büyük bir güç yaratmak gerekiyor. Görünen gelecekte bunun dışındaki her şey lükstür. Çarpıcı iddialar İZMİR TMMOB Genel Başkanı Mehmet Soğancı, AKP döneminde yerel yönetimlerin, merkezi vesayet altında birer “çıkar tezgâhı” gibi çalıştığını, kamusal hizmetlerin pervasızca özelleştirildiğini söyledi. Planlama, imar, kentsel altyapı ve ulaşım hizmetlerinde yolsuzlukların arttığını belirterek rant düzenlemelerine karşı 3 binin üzerinde dava açtıklarını açıkladı. Soğancı, Türkiye’nin devlet yapısının liberal temellerle ranta dayalı çıkarlar doğrultusunda yapılandırıldığını söyledi. Bu politikaların yaşama geçirilmesinde kamu hizmetlerinin merkezi yönetimden koparılıp küresel piyasaya açılması ve kamu hizmet alanlarının daraltılmasının geldiğini belirterek “Kamu iktidarı yönetsel düzeyde sermayeye devrediliyor. Bu süreçte yürütülen özelleştirme, kamusal hizmetlerin piyasaya açılarak ticarileştirilmesi ve üretimden vazgeçilerek ülke topraklarının dünyanın emlak rant piyasası haline getirilmesini yerel yönetimlere ve kentlere doğrudan yansımıştır. Bu nedenle tarım, orman, su, mera, kıyılar gibi doğal kaynakların, enerji, gıda ve çevreye ilişkin politikalarda mesleki denetim ve bilimsel kriterler devre dışı bırakıldı” dedi. TMMOB, AKP döneminde “halk” kavramının yerini “müşteri”nin aldığına dikkat çekti. ‘Başka canlar yanmasın’ İstanbul Haber Servisi Her ayın ilk pazar günü Galatasaray’da Vicdan ve Adalet Nöbeti tutan acılı aileler, “Kaza değil cinayet. Vicdanınız yok mu, sorumlular yargılansın, bir daha iş cinayetleri olmasın” yazılı pankart açtılar. “Sorumlular belli, adalet istiyoruz” yazılı dövizler ve “iş cinayetlerinde” ölen işçilerin fotoğraflarını taşıyan işçi aileleri adına basın açıklamasını 2011’de Ankara’daki Ortadoğu Sanayi ve Ticaret Merkezi’nde (OSTİM) meydana gelen patlamada yaşamını yitiren Makine Mühendisi Dilek Gürer’in kardeşi Nihat Gürer okudu. “Adalet Arayan İşçi Aileleri” adını yapılan açıklamada, iş kazalarına ilişkin yargılamaların kanunlara göre yapılmadığı belirtilerek “Bilirkişi heyetleri raporları süresinde vermiyor, kendisini mahkeme yerine koyuyor. Yargılama uzun sürdükçe, mahkeme heyetleri değişiyor. Vicdan sahibi adalet duygusunu yitirmemiş herkes bu vahşeti anlayarak davranmalı ve biz, en çok canı yananlar, geride kalanlar için ‘başka canlar yanmasın’ diye Galatasaray Meydanı’nın önünde Vicdan ve Adalet nöbetimizi tutmaya devam edeceğiz” denildi. Özel bir hastanede çalışırken elektrik akımına kapılarak yaşamını yitiren Eren Eroğlu’nun babası Erdinç Eroğlu oğlunun elektrik akına kapılmasının ardından çalıştığı hastanede tedavi edilmediğini başkan hastaneye kaldırıldığını anlattı. DANIŞTAY’DAN ‘ÖĞRETMEN’ KARARI: İş bırakma eylemi ceza gerektirmez CEMİL CİĞERİM Kaypakkaya posterine soruşturma açıldı ‘Ölülerden bile korkuyorlar’ SİBEL BAHÇETEPE Türk halk müziği sanatçısı Pınar Aydınlar ve birçok sanatçıya bağlaması ile eşlik eden müzisyen Kenan Yersiz hakkında, “13. Munzur Kültür ve Doğa Festivali”nde 68 kuşağının devrimci önderlerinden İbrahim Kaypakkaya’nın fotoğrafının bulunduğu dövizi açtığı gerekçesiyle soruşturma açıldı. Soruşturma kapsamında İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde talimat ile ifade veren Yersiz, “Kaypakkaya’nın suçluluğu yargı önünde kesinleşmemiş olmasına karşın nasıl soruşturma açılıyor, bunu anlamak güç” dedi. Festivalde Pınar Aydınlar’ın ekibinde bağlama çaldığını, konserde Gezi olaylarında yaşamını yitirenlerin fotoğraflarının bulunduğu resimleri kaldırdıklarını anımsatan Yersiz, şunları söyledi: “Kaypakkaya, mahkemeye bile çıkamadan işkence sonucu ölmüştür. Yasalar önünde suçluluğu sayılmayan birinin fotoğrafını taşımak suç mudur? Ölmüş bir insanın fotoğraflarından, adını bile duymaktan korkuyorlar. Herhangi bir örgüt, sendika, dernek gibi bir kuruluşa üyeliğim yok. Anlam vermek oldukça güç.” SAMSUN Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 11.12.2003 tarihinde KESK’in çağrısına uyarak parlamentoda tartışılmakta olan kamu yönetimi kanun tasarısını protesto etmek üzere düzenlenen bir günlük ulusal eyleme katılan öğretmene ceza verilemeyeceğine karar verdi. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun bu kararıyla sendikaların iş bırakma veya grev eylemlerine katılan sendika üyelerine ceza verilemeyeceği Danıştay’ın en üst organı tarafından da kabul edilmiş oldu. Eğitim Sen üyesi Ahmet Murat Özhan adlı öğretmen, görev yaptığı Amasya’nın Merzifon ilçesinde 11.12.2003 tarihli iş bırakma eylemine katıldığı için 1/30 oranında aylıktan kesme cezasıyla cezalandırıldı. Bu cezanın iptali istemiyle açılan davada Samsun İdare Mahkemesi davanın reddine karar verdi. Bu kararın temyiz edilmesi üzerine Danıştay 12. Daire, bozma kararı verdi. Ancak, Samsun İdare Mahkemesi ilk kararında ısrar ederek yine davanın reddine karar verdi. Bunun üzerine ısrar kararının bozulması istemiyle Eğitim Sen Hukuk Bürosu Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz başvurusunda bulundu. Söz konusu temyiz başvurusunu kabul eden Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu bozma kararı verdi. Bu kararda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu iç hukuk hükmündeki uluslararası sözleşmelerin yasalarla çelişmesi durumunda sözleşme hükümlerinin öncelikli uygulanacağını kurala bağlayan anayasanın 90/son maddesi uyarınca AHİS’nin örgütlenme özgürlüğünü koruyan 11. maddesini ve AHİM kararını esas idari mahkemesinin ısrar kararının bozulması gerektiği soncuna vardı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear