29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 7 KASIM 2013 PERŞEMBE 6 HABERLER Talimatı aldılar l Adana Valisi Hüseyin Avni Coş: Gerekli çalışmalar yapılıyor l Bakanlığı bağlamaz Haber Merkezi Sağlık Bakanlığı Müşaviri doktor Ahmet Özdinç sosyal paylaşım sitesi Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Üniversite öğrencilerinin kürtaj başvurularında patlama olduğunu” iddia etti. Bu tweete tepki gösteren takipçileri Özdinç’i soru yağmuruna tuttu. Özdinç, “İddiasını hangi araştırmayla temellendirdiğini” soran doktor Alp Sirman’a, “Üniversite bölgelerindeki jinekologlarla görüşmenizi öneririm” yanıtını verdi. Sahada elde edilen bilgilerin neden raporlanmadığı Sağlık Bakanlığı Basın sorusuna yanıt Müşavirliği’nden yapılan açıklamada, Özdinç’in bu görüşünün vermeyen Özdinç, kendisinin kişisel görüşü olduğu, bakanlığı hiçbir şekilde bağlamadığı Sirman’ın, vurgulandı. Ayrıca bakanlığın üniversiteli kız öğrencilerde kürtaj “Kürtaj yaptıran patlaması olduğuna ilişkin bir saha çalışması bulunmadığı bildirildi. üniversiteli kız öğrencilerin fişlenip fişlenmediği” sorusunu da cevapsız bıraktı. ADANA (Cumhuriyet) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kız ve erkek öğrencilerin kaldığı öğrenci evlerinin denetleneceği konusundaki açıklaması Adana Valisi Hüseyin Avni Coş’u harekete geçirdi. Coş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kızlı erkekli olarak kalınan ‘öğrenci evleri’ ile ilgili sözlerinin kendilerine verilen talimat olduğunu söyledi. Coş şöyle konuştu: “Sayın Başbakanımızın talimatları doğrultusunda gerekli çalışmalar tabii ki yapılıyor. Arkadaşlarımız ayrıntılar üzerinde değerlendirme yapıyorlar. Genel ahlakın korunması da devlete ait görevler arasındadır. Bu manada vatandaşımızın hassasiyetleri, gençliğin korunması, gençliğin kötü alışkanlıklardan korunması anayasa ile devlete verilmiş görevler arasındadır. Bu bağlamda devlet de üzerine düşen görevi bütün kurum ve kuruluşları ile yapacaktır. Valiliğimiz de bütün kurum ve kuruluşları ile üzerine düşen görevi yapmaktadır” diye konuştu. Özdinç: Kürtaj patlaması var Bakanlık: Kişisel görüşü Gündemi Değiştiriyorum! Evet değiştiriyorum, Başbakan’ın kuyruğundan ayrılıyorum, erkekkızkadın ayrımını hayatın her alanında dayatmaya kararlı olan RTE’yi bugün de yeterli insan eleştirecektir. Bana ihtiyacınız şimdilik yok (varsa bildirin!)... Ve dün İstanbul’da başlayan Uluslararası Küresel İklim Değişimi Konferansı’na dönüyorum. Dünkü “İklim Değişimi ve Medya” başlıklı konuşmam için edindiğim ilginç bilgileri paylaşacağım. HHH Hiç duydunuz mu: Türkiye, Küresel İklim Değişimi sürecinin içine girdi. Bunlar konferansta anlatılıyor ama ben Mikdat Kadıoğlu’nun 2012 sonunda hazırladığı “Türkiye’de İklim Değişikliği Risk Yönetimi” başlığı altında hazırladığı 170 sayfalık raporu okuyunca, ülkemizin iklim değişiminin içinde olduğu net olarak ortaya çıkıyor. Kadıoğlu özetle saptamalar yapıyor: l Sadece büyük şehirlerimizde sel hasarlarının neden olduğu maddi kayıplar, depremlerin neden olduğu maddi kayıplara yaklaştı. l Türkiye, yüzyılın sonlarına doğru Avrupa ve Orta Asya bölgesinde aşırı hava olaylarına en çok maruz kalacak ülkeler listesinde üçüncü sırada gösteriliyor. l Türkiye’de, üst tropiklerdeki iklime benzer sıcak ve kuru bir iklim hâkim olmaya başladı. Sahra Çölü gibi bölgelerdeki yüksek basınç kuşağı kuzeye Türkiye’ye doğru kayıyor. Değişen iklimle birlikte yaşadığımız düzensiz, yani şiddetli yağışlar ve seller heyelanları, erozyonu ve çölleşmeyi artırıyor. Rüzgâr fırtınaları, dolu, hortum, yıldırım, şehir selleri gibi afetler daha sık, şiddetli, daha uzun süreli ve her yerde etkili oluyor. l 1963’te 140 civarında sel yaşanmışken 2010 yılında 160’tan fazla sel meydana geldi. Şiddetli rüzgârlara bağlı fırtınaların sayısı yılda 50’nin altında seyrederken 2010’da 250’ye yaklaştı. l Pek tanımadığımız meteorolojik hortumlar son iki yıldır her yerde yıkıcı olmaya başladı. Sadece fırtınalarla birlikte görülen yıldırımların Türkiye’de neden olduğu can kaybı sayısı son yıllarda 400 kişiyi aştı. l Su Fakirliği: Kişi başına düşen 3.070 metreküptü. Artan nüfus ve küresel iklim değişiminin de etkisiyle daha kurak bir iklim koşullarında, 2050’de bir yılda kişi başına düşen su miktarı 700 metreküpe kadar düşebilir. 2050 yılında ülkemiz su fakiri olur.. HHH Hey, dünyamızda çok kötü şeyler oluyor! Uyumayın! Bilim insanlarının saptadıkları bu olgu, veriler, bilgiler, yorumlar, doğrudan 7 milyar insana iletilmeli... Mesele salt hükümetlerin meselesi değil. Hatta eğer bu ciddi konu salt hükümetlere bırakılırsa, büyük hata olabilir. Çünkü hükümetler önlemler almak zorunluluğu içinde, ekonomi yeniden yapılanacak, yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik verilecek, fosil yakıtlardan kaçınılacak, insan davranışları değişecek... Kuzey buzullarında erimeler, büyük buzullarda parçalanma ve kopmalar, şüphesiz ki kuzey ayıları ve diğer canlılar, öncelikle kuzey kutup dairesinde olan bitenler, iklim değişiminin simgesel olayları haber olarak medyamızda bol bol yer alıyor. Televizyon kanallarında gösteriliyor. Fakat köşe yazarlarının son bir aylık konuları arasına, örneğin dünyada son yapılan hükümetler arası iklim değişimi paneli toplantısının bir değerlendirmesi görülmedi. Oysa panel sonuçları görülmemiş iklim değişikliklerini haber veriyordu! 11 köşe yazarıgazeteci meslektaşıma sordum: İklim değişiminin büyüklükle orantılı olarak, medyamızın haber ve yorumlarla konuya gerekli ilgiyi gösterdiğini düşünüyor musunuz? Sağ olsunlar yanıt verdiler. Özet: l Türkiye’de medya bu konuda yeterince uyarıcı yayın yapmıyor.. Hatta hiç yapmıyor bile denebilir... Bir sayfada diyelim ki, iklim değişikliği ile ilgili bir haber var, ekonomi sayfalarında bir termik ya da nükleer santral yatırımının ne şahane olduğundan bahseden başka bir haber görürsünüz. l İklim meselesi “kutup ayısı ve buzul” imajıyla da olsa zihinlere yerleşti. Fakat gazeteciler bile bilimsel araştırmalardan, sosyal, ekonomik, politik sonuçlarından ve iklim değişikliğiyle mücadele önlemlerinden bihaber. Hal böyleyken “anti iklim değişikliği” teorileri gibi “şok” haberler daha çok yer bulabiliyor medyada. l Eski ABD Başkan Yardımcısı Al Gore’un yaptığı bir belgesel ve Türkiye’ye gelmesinden sonra farkındalık gerçekleşti. İklim değişikliği konusu, “biriki deli”nin medyada ilgi gösterdiği, geri kalanın ise pek ilgilenmediği bir konu maalesef. l Türkiye’nin “ağır siyasi ikliminin” etkisi maalesef yazar ve gazetecilerin iklim değişikliğinin etkilerini göz ardı etmelerine neden oluyor. Gündemin hızı ve yoğunluğu nedeniyle, iklime sıra gelmiyor. Bu durumun nedenleri üzerine de ayrıntılı açıklamalarını dün konferansta paylaştım... Gazetelerde bu konular üzerinde duran çok az (çoğu kadın) yazar var. Ama ana akım medya dışında, Türkiye’de iklim değişikliği konusunda canlı bir hayat var. Örneğin Açık Radyo ve Ömer Madra, çevre ve iklim değişikliği haberlerine hemen her sabah yer veriyor. Geçen ilkbaharda bir grup aydınla birlikte, Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e seslendiler: “İklim Değişikliği Tehdidine Karşı İstanbul Manifestosu” “Gezegen Elden Gidiyor Buna Razı Gelemeyiz” diye imza kampanyası açtılar... Vicdanlara ve ruhlara hitap eden kısa bir açıklama var... Ama ben dünya ekonomik sistemi, kapitalizmin kısa vadeli kazanç hesapları üzerine kurulduğu sürece, vicdansız ve ruhsuz kalacağına inanıyorum.. Çünkü iktidar da bu konularda sağır ve dilsiz... Yine mi kızlı erkekli oturdunuz Avukat Altınbaş: Öğrenciler ‘ahlak polisi evimizi mi basacak’ diye tedirgin hocalar ise derste Erdoğan’ın sözleriyle dalga geçiyor ? ‘AKP kendi yasasını çiğner’ OZAN YAYMAN İZMİR İzmir Barosu Kadın Komisyonu Sorumlusu avukat Ayşegül Altınbaş, kız ve erkek öğrencilerin aynı evde kalmalarını engelleyecek bir yasal düzenlemenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne açık biçimde aykırı olacağını vurgulayarak “18 yaşını tamamlamış her birey, kendisini yaşama hakkına sahiptir” diye konuştu. Altınbaş, AKP hükümeti döneminde, 2006 yılında TCK’de yapılan bir düzenlemeye de dikkat çekerek “Bu yasaya göre, kimse kimsenin cinsel bütünlüğüne onun rızası dışında müdahale edemez. Eğer Başbakan cinsellik kavramını öne sürerek kız ve erkek öğrenciler aynı evde olamaz diyorsa, açık biçimde yasaya aykırı davranıyor. Sözleri, bireylerin cinsel bütünlüğüne, onların rızası dışında müdahale etmek anlamına geliyor” dedi. Altınbaş, Başbakan’ın konuyla ilgili söyleminin başta kadınlar olmak üzere özgür bireyleri saldırıya açık hale getirdiğini de söyleyerek “Kız ve erkek öğrencilerin aynı evde olmaması için yasal düzenleme yapılacağını söylüyor. Demokratik ülkelerde böyle bir yasal düzenleme yok ve olamaz. Başbakan’ın derhal istifa etmesi gerekiyor. Bu konuşmayı yapan bir kişinin Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı olmaya devam etmemesi gerekiyor. Eğer Başbakan’ın, Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetim sistemini tümden değiştirme fikri varsa orası ayrı konu” diye konuştu. Altınbaş, Erdoğan’ın, “Valilere talimat verdim. Denetimler yapacaklar” yönündeki açıklamasının da yasaya aykırı olduğunu söyleyerek, “Kanun dışı emir uygulanamaz. Valilere böyle bir emir vermek, tuzun koktuğu yerdir” dedi. Öğrenci anladı: Başbakan gündem değiştiriyor Denizli’de yaşayan öğrenciler DHA’ya şunları söyledi: l Pamukkale Üniversitesi öğrencisi Çiğdem Kabadayı: “1+1 dairede tek başıma oturuyorum. Bazı arkadaşlar ‘Ekonomik olsun’ diye bu dairelerde iki kişi kalıyor. 2+1 dairelerde ise 34 arkadaşımız oturuyor. Ancak, bunlar kız ve erkek karışık değil” dedi. l Üniversite öğrencileri Müesser Karademir ile Yunus Emre Şimşek ise aynı apartta farklı dairelerde kaldıklarını ifade etti. Kapı komşusu olan üniversitelilerden Müesser Karademir, “Başbakan gündem değiştiriyor. Hiç kimsenin aynı dairede kaldığı falan yok” dedi. l Yusuf Emre Şimşek ise “Biz sadece kapı komşusuyuz ve arkadaşız. Kimse bu durumdan rahatsız olmuyor” diye konuştu. l Mustafa Tülü ise aynı dairede bir erkek arkadaşı ile kaldığını belirterek, “Apartlarda kız ve erkek öğrencilerin aynı dairede kaldığına tanık olmadım” dedi. l Başbakan Erdoğan’ın konu hakkında yanlış bilgilendirilmiş olabileceğini de söyleyen apart işletmecisi Nevzat Deniz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Acaba, kapı komşusu olan öğrencilerin aynı dairede kaldıkları falan mı söylendi bilmiyorum. Devlet bunları tartışacağına cemaat, tarikat ve vakıfların yurtlarında, evlerinde kaç öğrenci var ona bakmalı. Çünkü, Denizli’de yurtta kalan 5 bin, apartlarda kalan ortalama 14 bin öğrenci var. 20 binin üzerindeki öğrenci nerede kalıyor? Devlet, bu alana yatırım yapılmasını belki de bu nedenle istemiyor.” EMRE DÖKER Bornova’daki öğrenci evinde öğrenciler yemeklerini bölüşüyor. İZMİR Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kızlarla erkeklerin aynı evde kalmalarına yönelik yaptığı açıklamaların ardından öğrenciler tedirginlik yaşamaya başladı. Ege Üniversitesi öğrencileri kampus içindeki kafeteryalarda ve derslerde birbirlerine, “ahlak polisi bizim de kapımızı çalacak” şakaları yapıyor. Öğrenci evlerinde de Başbakan Erdoğan’ın “şeriatçı” söylemleri tepkiyle karşılanırken hükümetin işin ekonomik yanını göz ardı ettiği vurgulanıyor. İzmir Bornova’da okuyan bir öğrenci için yurt önemli bir sorun haline gelirken ev kiralarının da 600 liradan başlaması öğrencileri birlikte eve çıkmaya zorluyor. Birçok öğrenci ev kirasını bölüştüğü gibi yemeklerini de bölüşmek zorunda kalıyor. Dar gelirli ailelerin çocukları mesleklerini edinene kadar, paylaşım içinde öğrenimlerini sürdürmek istiyor. Önceki akşam Bornova’da bir öğrenci evinde çekilen fotoğrafta öğrenciler yemeklerini bölüşüyor, aynı zamanda ülke geleceği hakkında düşüncelerini söylüyor. Gıda Mühendisliği 1. sınıf öğrencisi Seray Ercan, karşıdevrim sürecinin hızlandığını, üniversite öğrencileri olarak buna izin vermemeleri gerektiğini belirtiyor. Ziraat Mühendisliği Bölümü öğrencisi Doğan Başaran da AKP’nin sistemli bir şekilde Cumhuriyeti ortadan kaldırdığını, öğrencileri baskı altına aldığını vurguluyor. Ortak tavanın içinden yenen yemeğe siyaset ve ülke geleceği sohbeti eşlik ediyor. Öğrenci evinde Başbakan Erdoğan’ın söyleminin aksine, “karmaşık şeyler” dönmüyor. Öğrenciler, ülkenin geleceği için kafa yorarken ailelerinden gelen az miktarda parayla yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Din esaslı devlet isteği TÜREY KÖSE ANKARA HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın öğrenci evleriyle ilgili sözlerine dikkat çekerken “Sosyalistler uyanıklığı elden bırakmamalı. Muhafazakârlık adına din esaslı bir devlet kurmak istiyorlar” görüşünü dile getirdi. Tüzel, türban tartışmalarıyla ilgili olarak da “Türbanın özgürlük meselesi olarak getirilmesi doğru değil. Yasakçı değiliz ama kadının türban takmasını alkışlamıyoruz da” dedi. HDP Eşbaşkanı Sebahat Tuncel konuya özgürlük açısından yaklaşarak türbanlı milletvekillerine destek verdi. Eski Emek Partisi Genel Başkanı, İstanbul Milletvekili Levent Tüzel ise Twitter’da “Kadın bedeni ve toplumsal yaşamı üzerinde bu denli şiddete göz yummuş AKP iktidarının Meclis’te son başörtüsü hamlesi masum değildir. AKP’li kadın vekillerin başörtüsü hamlesi kadın özgürlüğü adına değil, AKP’nin inanç istismarının ürünü olduğu için karşı çıkılmalıdır” görüşünü dile getirdi. Tüzel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Genç kızlarla erkeklerin bir arada olmaması, yurtların ayrılması, evler için valilere görev verilmesi; bütün bunlar kafalarındaki çok açık bir şekilde ortaya koyuyor. Toplumun bunu görüp karar vermesi gerekiyor. Böyle bir ülke mi istiyorlar? Herkesin birbirinden ayrı durduğu, şüphelendiği, ihbarcılığa zorlandığı böyle bir toplumda mı yaşamak istiyorlar? Başbakan’ın açıklamaları iktidarın niyetlerini göstermesi açısından çok önemli. Muhafazakârlık adına din esaslı bir devlet kurmak istiyorlar.” HDP: Sosyalistler uyanıklığı elden bırakmamalı Dervişin fikri... Kampusta da öğrencilerin ve öğretim üyelerinin birinci gündem maddesini Erdoğan’ın “Kızlı erkekli aynı evde kalıyorlar” söylemi oluşturuyor. Kafeteryaların birçoğunda bu söz daha çok şaka amaçlı kullanılıyor. Sosyoloji öğrencisi Gülşah Barutça, “Dervişin fikri neyse zikri de odur” deyimini anımsatarak Erdoğan’ın bu söyleminin birçok öğrenciyi şaşırttığını belirtiyor. Su Ürünleri Bölümü öğrencisi Erdem Şahin de AKP’nin iktidara geldiği günden bu yana sistemli olarak ülkeyi dönüştürdüğünü, baskıların son dönemde giderek sertleştiğini anlatarak “Üniversitede öğretim üyeleri bile, ‘harem selamlık ayrılın’, ‘yine mi kızlı erkekli oturdunuz’ şakaları yapıyor. Sanırım bu konuşmalar artık şaka olmaktan çıktı. Birçok öğrenci işin ciddiyetinin farkında değil. Ahlak polisi kapımıza dayandığında vereceğimiz tepki için umarım çok geç olmaz” diyor. Kanun dışı emir
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear