29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 KASIM 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Pusulası Şaşanlar! Bu köşede yayımlanan 24 Ekim tarihli yazımızda Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından verilen bir özelgeye atıfla mükellef olmayan gerçek kişilere yapılacak işyeri kirası ödemelerinde gider pusulasının kesinlikle gerekli olmayacağını, kira kontratı ve banka dekontu ile kira ödemesinin belgelendirilebileceğini vurgulamıştık. Daha sonra inceledik ve gördük ki, benzer hatalı idare görüşleri farklı konular için de verilmiş. Vergi mükellefi olmayan gerçek kişilerden binek otomobil ve arsa alımlarında gider pusulasının düzenlenmesi gerektiği yönünde Gelir İdaresi Başkanlığı’nın özelgeleri ile karşılaştık. Bunlardan biri, Mersin Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 07.12.2011 tarih ve 720497 sayılı özelgesi, diğeri ise İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 13.08.2012 tarih ve 2532 sayılı özelgesi. Aslında bu özelgelerde doğru kanun maddelerine yer verildikten sonra yanlış sonuç ve kanaate ulaşıldığı görülüyor. Özelgelerde, gider pusulasının vergiden muaf esnaf tarafından verilen fatura hükmünde belge olduğu belirtildikten sonra, mükellef olmayan gerçek kişilerden yapılacak araç ve arsa alımlarında gider pusulası düzenlenmesi gerektiği belirtiliyor. Andığımız yazıda belirtmiştik, gider pusulası, vergiden muaf esnaftan yapılan mal veya hizmet alımlarını belgelemek için kullanılır. Gelir Vergisi Kanunu’nun 9. maddesi “vergiden muaf esnaf” başlığını taşır ve bunların kimler olduğu tek tek sayılır. Birkaç örnek verelim: 1. Motorlu nakil vasıtaları kullanmamak şartı ile gezici olarak veya bir işyeri açmaksızın perakende ticaret ile iştigal edenler. 2. Bir işyeri açmaksızın gezici olarak ve doğrudan doğruya müstehlike iş yapan hallaç, kalaycı, lehimci, musluk tamircisi, çilingir, ayakkabı tamircisi, kundura boyacısı, berber, nalbant, fotoğrafçı, odun ve kömür kırıcısı, çamaşır yıkayıcısı ve hamallar gibi küçük sanat erbabı. 3. Köylerde gezici olarak her türlü sanat işleri ile uğraşanlar ile aynı yerlerde aynı işleri bir işyeri açmak suretiyle yapanlardan 47’nci maddede yazılı şartları haiz bulunanlar ve diğerleri. Vergiden muaf bu gibi küçük esnaflar, defter tutmazlar, beyanname vermezler ve belge düzenlemezler. İşte bunlardan mal ve hizmet alımı yapan mükellefler, bu alımlarını belgelemek amacıyla gider pusulası düzenlerler. Oysa ki vergi mükellefi olmayan herkesin vergiden muaf esnaf olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu kapsamda, emekli Osman amcadan, devlet memuru Ahmet Bey’den veya ev hanımı Ayşe Hanım’dan yapılan taşıt ve otomobil alımları için gider pusulası düzenlenmesine kesinlikle gerek yoktur. Hepsinden daha da önemlisi zaten, taşıt alımları noter satış sözleşmesiyle, arsa alımları ise tapu devir işlemleri ile belgelendirilir. Noter satış sözleşmesi ile tapuyu bir kenara atıp gider pusulasının daha güvenilir bir evrak olduğunu iddia etmek akla ve mantığa da uygun değildir. “Mükellef odaklı hizmet anlayışı”nın sıklıkla dile getirildiği Gelir İdaresi’nde, mükellefleri bu tür ayrıntılarla yormamak ve evrak karmaşası altında boğmamak için neler yapılması gerektiğine daha çok kafa yormak, herkes için daha iyi sonuçlar doğurabilir. Kendi şirketinde SSK’li olmak Uygulamada bir kişi aynı anda birden fazla sigortalılık türünü kapsayacak şekilde çalışabilir. Yani kişi, iş sözleşmesi ile 4/a kapsamında çalışabildiği gibi aynı anda ticari faaliyeti nedeniyle vergi mükellefi ya da şirket ortağı da olabilir. Bu gibi durumlarda hangi sigortalılık statüsünden dolayı prim ödeneceği konusu ise hep tartışılır. Bu nedenle olsa gerek sigortalılar genellikle kendi şirketlerinden sigortalı olmak ister. 1 Ekim 2008’de yürürlüğe giren 5510 sayılı kanunla, limited şirket ortakları ile anonim şirketlerin yönetim kurulu üyelerinin ortağı/yönetim kurulu üyesi bulunduğu işyerinden 4/a kapsamında sigortalı bildirilebilmesi mümkün değil. Ortaklığın/yönetim kurulu üyeliğinin 4/a kapsamındaki sigortalılık tarihinden sonra gerçekleşmesi de sonucu değiştirmiyor. Kişi, şirkete ortak/ yönetim kurulu üyesi seçilince işveren sayıldığı için 4/a kapsamından çıkıyor ve 4/b, yani BağKur’lu kabul ediliyor. İlgili yasa 1 Ekim 2008 tarihinden önce kendi ortağı olduğu şirkette SSK sigortalısı olan ve durumları kesintiye uğrayanların sigortalılığına ise bir geçiş takvimi veriyor. 1 Mart 2011 tarihinden itibaren vergi mükellefi olanların durumu için de uygulama farklı. Vergiden muaf olup esnaf sanatkârlar siciline/meslek kuruluşlarına kayıt olanlar, tarımsal faaliyette bulunanlar ile şirket ortakları, bir başka işyerinde ortak olmadan 4/a kapsamında sigortalı olursa, bu sürede 4/b sigortalılığından dolayı prim ödemezler. GÖRÜŞ ERCAN YEŞİLYURT İşin Esası Bizim buradan bakınca, ekonomik kalkınma sağlanmadan, gelişmiş bir toplum yapısına, yeni yönetim biçimine yani demokrasiye ulaşmak mümkün değildir. Bugün siyasi yapılarca tartışılması gereken şeyin, kalkınmanın kimlerle, hangi yöntemlerle olacağı olmalıdır. Siyasi gündemi belirleyen, Meclis’e türbanla girilsin mi, kamuda türban olsun mu ya da liseler imam hatip olsun mu gibi çağdışı lüzumsuz konulardır. Bu abuk konuların hepsi fukaralıktan kaynaklanan lüzumsuz üst yapı kurumlarıdır. Bağımsız düşünüp kendi kendimize yapabileceğimiz kalkınmayı planlayıp gerçekleştirdiğimizde bu tartışmalar kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Soldaki siyasilerin, toplumu sosyal haklar ve yükümlülüklerini arayan toplum haline getirmek için yeni bir plan ve ekonomik program yapması gerekir. Ancak 24 Ocak 1980 kararları ve 12 Eylül’le dışa bağımlı kurgulanmış bir Türkiye var. Dünya kapitalizmi senin yerin burası diye bir rol biçmiş. Ülkemiz basit sanayi ürünleri üretebilen, basit teknolojilerde kalmış, onların sınırı içinde kalmış bir ekonomik yapıda. Sanayi var olabileceği halde, basit teknolojilerde kilitlenmiş bir ülke haline gelmiş. Bizim sermaye sınıfımız, çıkarlarını sağlama almış ve durumu kabul etmiş. Bizim sermaye sınıfının, kendi iktidarının devamı için demokratik yönetim ya da askeri yönetim diye bir talebi hiç olmamıştır. Onlar için çıkarları gerektiriyorsa Cumhuriyet de olmayabilir. Onlar için önce ANAP siyaset sahnesine çıktı görevini tamamladı kayboldu gitti. Şimdi yeni görevler için AKP sahneye indi. Aslında ANAP’ta AKP’de Türkiye siyaset sisteminin gelişmesinin ürünü değildir. İkisi de hiçbir siyasal birikimin ürünü değil, menfaat odaklı toplama yapılardır. Ekonomik menfaatlar çatışınca, AKP’nin sonu da ANAP gibi olacaktır. Din, iman sosu durumu kurtaramayacaktır. Sistemin yarattığı lumpen proleterya, yaratılan işsizlik, düşük ücretli taşeron çalışma sistemiyle yaratılan yeni ahlak sisteminin yarattığı toplumsal yapı iktidarın tabanı olsa da ekonomik çöküş AKP’yi de yıkacaktır. Ekonomiyi bugüne kadar borçlanmayla götürdüler. Herkes borçlanabilir aynen devlet gibi, burada tam bir eşitlik sağlandı. 29 Ekim’de büyük bir gürültüyle açılan Marmaray’ın tamamı borçla yaptırılmıştır. Proje kredileri Japonya ve Avrupa Yatırım Bankası ile Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası’ndan temin edildi. Yani bu Türkiye’nin borcudur. Yani AKP’nin yönettiği ekonominin kazancıyla yapılmamıştır. Türkiye’de işlerin kötü olduğu şuradan belli ki; Taksim’deki Cumhuriyet kutlamalarına bile gazla, copla, suyla müdahale ediliyor... Korkuyorlar, herkesi düşman görüyorlar. İletişim çağında her şey çok hızla gelişiyor, bekliyoruz. ÜÇ KOŞUL DA TAMAMLANMALI 1959 doğumlu erkek kardeşim 1981 yılında 20 ay öğretmen olarak çalıştı. 19901994 yıllarında ise 3 yıl 8 ay BağKur primi var. Halen SSK’li ve prim gün sayısı 2075. Ne zaman emekli olur? Günay Boztaş Kardeşinizin 25 yıl sigortalılık süresi 46 yaş ve 5075 gün prim ödeme ile SSK’den emeklilik hakkı var. 5075 günlük prim gün sayısını tamamlarsa emekli olur. SORU CEVAP Sorularınız için malicozum@ismmmo.org.tr adresine mail atabilirsiniz. Tüm sorular eposta ile tek tek cevaplanacaktır. Örtünme PERİHAN ERGUN KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK HHH 29 Ekim 2013 günü 90’ıncı yıldönümü günü, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını Ankara’da Tandoğan’da, İzmir’de Gündoğdu’ya sığamadıklarından tüm ara sokakları da doldurarak; İstanbul’da Tünel’de toplanıp İstiklal’de yürüme istemlerinin yasaklanmasına karşın milyonlara varan Cumhuriyet gönüllüleri, Şişhane’de toplanıp Karaköy yoluyla Dolmabahçe Meydanı’na kadar o uzun yolda tüm kalabalıkların da katılımıyla seslendirilen “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” tümcesi ve milli marşlarla Dolmabahçe’ye ulaşarak, anma törenlerini sürdürdüler. Böylece; Atatürk’ün kendilerine armağan ettiği Cumhuriyete sahip çıktıklarını kanıtladılar. Törenler tüm yurtta yasaklamalara karşın coşkuyla sürdürüldü. HHH Dünyada dost düşman tüm ülkelerde mucize olarak nitelendirilen “Kurtuluş” ve “Kuruluş”umuzun öncüsü M. K. Atatürk’le İsmet İnönü, Meraşal Fevzi Çakmak ve bir avuç asker sivil beraberliğiyle yaratılmış olan Cumhuriyetle devrimlerine sahip çıkmak en öncelikli görevimiz olmalıdır. Aksi halde tüm yaşam damarlarımız kurur. İşte bu nedenlerle Türk Gençliği Ata’larının 10’uncu yıl nutkunda gösterdiği yol haritasıyla çağdaş bir yönetim olan ve içeriğinde laik, demokratik, sosyal nitelemeleri ilke edinen Cumhuriyetimize sahip çıkmaktadırlar. Kadınlarımız devrimden önce şeriat yasalarına bağlı olan Osmanlı yönetimi nedeniyle toplumdan soyutlanarak çocuk yaşlarında dört eşli kocasının emrinde evlere kapatılarak çoluk çocuk üretip büyütmeye mahkum edilmişlerdi. Ancak ve ancak gene Atatürk Cumhuriyeti sayesinde erkeklerle eşdeğere getirilip üretime katkıda bulunma koşullarına sahip olabildiler. Öyle ki 5 Aralık 1934’te kadınlarımıza seç me seçilme hakkı anayasal hak olarak verildi. Böylece köylü kadınlarımız da dahil olmak üzere her sınıftan 18 kadınımız TBMM’ye girerek kadın haklarına sahip çıkabildi. Yasaklanmasına karşın “Andımız” eşliğinde “Ne mutlu Türküm diyene” sözünü hep sürdürelim... olsun! behicak@yahoo.com.tr İki binli yılların başında R.T. Erdoğan, her zaman iyi ve kötü gününde elinden tutan, hep yanında olan Erbakan’ın partisinden bir grup arkadaşıyla ayrılarak “Yenilikçiler” nitelemesiyle AKP’yi kurdu. Hemen de ilk genel seçimde aldıkları oyla iktidara geldiler. O günden bu yana 11 yıldır iktidarda kalmayı da başardılar. Bu başarılarında en büyük araçları da kutsal dinimiz İslamı siyasete alet etmeleri oldu. Ve hem de tesettürün (örtünmenin) inançlarımızın ön ilkesi olduğunu dile getirerek, Cumhuriyetin devrim yasalarından çağdaşlaşmanın önde geleni olan kıyafet ve 1924’ün üç temel yasasını yok sayarak, kadınların saçının telinin bile görünmesinin büyük günah olduğunu yıllardır dillerine dolayarak, vacibi farz haline getirip başlarını örtmelerini, yanlış tanımdakitürbanı yaygınlaştırdılar. Kendilerinden önceki dönemde seçimden sonra yeni Meclis’in ilk açıldığı gün tek örnek olarak Merve Kavakçı başı örtülü olarak Meclis’e girmişti. Tüzük gereği kendisine gösterilen büyük tepkiyle dışarı çıkmak zorunda kalmıştı. Sonradan bir de ABD vatandaşı olduğu ortaya çıkınca yasa gereği milletvekilliğinden de düşürülmüştü. AKP’liler bu olayı kınayarak söylemlerinde hep mazlumiyetle mağduriyeti siyasetlerinde bugüne değin en önde sürdürerek iktidarda kalmalarında en büyük etken haline getirdiler. Hacca gidip dönen AKP’li dört kadın milletvekilinin anayasanın kıyafet kurallarına aykırı olarak başlarını türbanla örterek ve laikliği hiçe sayarak Meclis’e girmeleri gerçek cumhuriyetçilerde büyük tepki yarattı. Bu olayın beni şaşırtan bir yönü de Cumhuriyet ilkeleri sayesinde eğitim görerek meslek sahibi olan bu kadınların çağdaşlığı inkârı oldu. Hele birinin “Bundan sonra başımı açarak bir daha kirlenmeyeceğim” diyerek başı açık hemcinslerini kirli sayması, hangi dinin ahlak kuralıdır? Bedenen gereksinimi nedeniyle pantolon giyme istemi içtüzük bahanesiyle engellenen CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey’in, kürsüden bizlerin de duygu ve düşüncelerini dile getirerek bir güzel cevapladığını öğrendiğimde içim serinledi. Sağ olsun, var ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com BULMACA HARBİ SEMİH POROY SEDAT YAŞAYAN CUMOK İSTANBUL ÇAĞRISI 7 KASIM 2013 Perşembe Saat: 13.00’te Yazarımız, CHP İzmir Milletvekili CUMOK İSTANBUL ÇAĞRISI 08 KASIM 2013 Cuma Saat: 14.00’te MUSTAFA BALBAY ve ÖZGÜRLÜĞÜNDEN HUKUKSUZ BİÇİMDE YOKSUN BIRAKILAN TÜM YURTSEVERLER İÇİN; GEZİ EYLEMLERİ, KİTLE HAREKETLERİ ve GENÇ TÜRKİYE KONULU PANELDE BULUŞUYORUZ. KATILIMCILAR: ODATV’nin değerli yazarı ve davasının sanığı “HUKUKSUZLUKLAR ve BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ” KONULU PANELDE BULUŞUYOR, SEVGİLİ BALBAY’A OKUYACAĞI YENİ MEKTUPLAR GÖNDERİYORUZ. Gazetemizin değerli yazarı BARIŞ PEHLİVAN; Türkiye Gençlik Birliği (TGB) Genel Başkanı ORHAN BURSALI; Ergenekon, Balyoz vb. davaların has savunmanı ÇAĞDAŞ CENGİZ; CHP Beşiktaş Gençlik Kolu Başkanı SELİM KAYAN; 68’liler Birliği Vakfı Kurucu Başkanı CUMOK Temsilcisi Av. CELAL ÜLGEN; CUMOK Temsilcisi, Poyrazköy davası sanığı Av. NAMIK KEMAL BOYA SEN GELMEZSEN BİR EKSİĞİZ. Yer: TÜYAP Fuar Merkezi, Marmara Salonu Beylikdüzü İstanbul. Stand: 4. SALON No: 110 İletişim: 0555 967 24 97 0532 281 54 54 www.facebook.com/cumokistanbul Av. NAMIK KEMAL BOYA SEN GELMEZSEN BİR EKSİĞİZ. Yer: TÜYAP Fuar Merkezi, Interexpo SalonuBeylikdüzü İstanbul. Stand: 4. SALON No: 110 İletişim: 0555 967 24 97 0532 281 54 54 www.facebook.com/cumokistanbul www.cumokistanbul.org www.cumokistanbul.org SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Batı Kara 1 deniz bölümü 2 kıyısında bir burun. 2/ Ya 3 pıt... Taş ya 4 da maden çı 5 karılan yer. 6 3/ Osmanlı ordusunda, 7 askerlik gö 8 revini bitir 9 dikten sonra yedeğe ayrı1 2 3 4 5 6 7 8 9 lan er... Koca. 4/ 1 K İ L İ K Y A A Şeytan çarpmasıy 2 A R A S A B A T la olduğuna inanı 3 O R A K A Y I lan, çırpınma ve 4 R Y A S A V U L K seğirme belirtileri 5 A R F O T O N gösteren bir sinir A S K İ N İ Ş hastalığı... Fas’ın 6 L A plaka imi. 5/ İs 7 A B A K A Y T kambil kâğıtlarıyla 8 K A R İ D E S oynanan bir oyun. 9 A N İ K O U Z O 6/ İtalya’da bir ova... Akım şiddeti birimi kiloamperin kısa yazılışı... Yeniçeri kışlası. 7/ Güzel kadın... Balıkçı kayıklarının balıkları çevirmek için denize fırdolayı ağ salmaları. 8/ Üzerinde besmele ya da maşallah yazılı altın nazarlık. 9/ Yayla fırlatılan ucu sivri çubuk... Temel, esas... Bir gıda maddesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Geminin baş tarafı. 2/ Sert esen rüzgâr... Bir ay adı. 3/ Şiirde bir uyaktan sonra yinelenen aynı anlamdaki sözcük ve eklere verilen ad... Kahraman, yiğit. 4/ Evlenme çağına gelmiş kız... Eski dilde su. 5/ Eski Mısır hükümdarlarına verilen san. 6/ Polonyum elementinin simgesi... Ford otomobilinin bir modeli... Serbest meslek adamlarını içinde toplayan resmi birlik. 7/ Kraliçe... “Vurgun, kazanç” anlamında argo sözcük. 8/ Küçük hamur parçalarının yağda kızartıldıktan sonra şerbete atılmasıyla yapılan bir tatlı. 9/ Y. K. Beyatlı’nın hece ölçüsüyle yazdığı tek şiiri... “Ey Ankara / Ey en iyi kalpli üvey ” (Cemal Süreya)... Mısır’ın plaka imi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear