25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 HAZİRAN 2012 PERŞEMBE 4 mecbur kalmasaydı. Onun için önemli olan direnmekti, böbürlenmek, direnmeyi anlatmak değil. Pazar günkü yazımda da belirtmeye çalıştım, direnmesi büyük iç mücadelelerin sonucu değildi gibi gelmiştir bana hep. Çözülmemişti, direnmişti, çünkü çözülemezdi, direnmemezlik edemezdi. Satılmamışlık, çözülmemişlik, küçülmemişlik, dönekleşmemişlik, büyük tereddütlerin, iç mücadelelerin sonunda yapılmış bir seçim olmaktan çok, onun için başka türlüsü olamayacak olan, içten gelen bir davranış biçimiydi. Ne “Zirverbey’de ne yaptın İlhan Abi?” diye sordum ne de o anlattı. Yalnız bir gün konuşurken şunu söylediğini çok iyi anımsıyorum: İnsan yaşamı boyunca hep bir heykeli yontar, o kendi kişiliğidir. Bu benzetmeyi bir iki kez daha, sakince ve asla kendini kastetme havasına girmeden yinelediğini sanıyorum. ??? O zaman anladım, Ziverbey’de ne yaptığını. Coplar, cipler, darağacında sallanan ipler bir yanda ve öte yanda, İlhan Selçuk işkence altında bir şey olmamış gibi, heykelini yontmaya devam ediyordu, tıpkı yazı yazarken, söyleşirken, dostlarıyla sohbet ederken yaptığı gibi... Sonra arada, İlhan Abi’nin o sözleri gelirdi aklıma ve konuşulanları duymaz olur, birden karşımda beliren kendi heykelini yontan İlhan Selçuk görüntüsüne bakardım. Bana bir tümceyle İlhan Selçuk’u anlat deseler şunu söylerim: Bir ömür boyu bıkmadan usanmadan, bir aydınlanma bilgesinin, yani kendisinin heykelini yontan adam. Ortaya çıkan heykel tıpkı yazıları gibiydi: Berrak, duru, alçakgönüllü, dürüst, kaya gibi sert, sevecen, insancıl. İlhan Selçuk’un bu müthiş uğraşı, 21 Haziran 2010’da noktalandı. Heykel ortada, ama heykeltıraş iki yıldır, artık yok. Onu çok özlüyoruz. İlhan Selçuk’un ölümünün ikinci yıldönümünde bugün Beşiktaş Belediyesi onun Mehmet Aksoy tarafından yapılan heykelini dikiyor. Bakalım büyük bir sanatçı, başka bir büyük sanatçının, aydınlanma bilgesinin ömür boyu yonttuğu heykeli nasıl yorumlayacak? HABERLER CHP’li vekillerden oluşan heyet, cezaevinde yaşananlara ilişkin izlenimlerini Cumhuriyet’e anlattı Kendi Heykelini Yontan Adam Kırk yıl kadar önce, böyle solunması güç yaz günlerinden birinde, Selimiye Kışlası’nın mahkeme salonuna çevrilmiş büyük koğuşlarından birinin içinde Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından yargılanıyorduk. Uzayan duruşmanın ilerlemiş öğleden sonra saatlerinden birinde, bakışlarım, o zaman henüz lacivertliğini tam olarak yitirmemiş, canım Marmara’ya kaymıştı, gemilerin gidip gelişlerini, martıların uçuşlarını seyrediyordum. Birden İlhan Selçuk’un hâkime söylediği şu sözleri duydum: Sayın yargıç bunlar benim samimi ikrarlarımdır, lütfen virgülüne bile dokunmadan zapta geçirilsin! Kimse fark etmese de oturduğum yerden zıpladığımı hatırlıyorum. Ne yapıyordu İlhan Selçuk? Ziverbey Köşkü’nde işkence altında verdiği, kendini suçlayan ifadeyi kabul ediyordu. Aradan birkaç celse geçecek, İlhan Selçuk yeniden söz isteyecek, ifadelerini okutacak ve akrostişle, işkence altında olduğunu, zincire vurulduğunu daha Ziverbey Köşkü’ndeyken, ifade ettiğini belirtecekti. O heyet, birkaç ay sonra kararını verecekti: “Oybirliğiyle tümü hakkında beraat”... Mahkeme salonunda anlatılan bu olaydan İlhan Selçuk belki de bir daha hiç söz etmeyecekti, eğer aklıevvelin biri, bu ifadeye, aslında içindeki akrostişi fark etmeden “mal bulmuş mağribi” gibi sarılıp da, “İşte İlhan Selçuk itiraf ediyor!” diye ortaya atılmasaydı... ??? İlhan Abi, Ziverbey Köşkü’nden çıktığında bir gün işkence karşısında direnemeyenleri hiç suçlamamak gerektiğini söylemişti; bunun dışında başından geçenleri pek anlatmaz, işkenceyle ilgili bir şey konuşmazdı. İşkence karşısında ne yaptığını bilmiyordum, o olay vesilesiyle mahkeme salonunda öğrendim. O direnmişti. Ama direndiğini hiç söylemeyecekti ‘Yangında şaibe var’ cezaevinde yakalanan CHP milletvekillerinden oluşan heyet raporunda, 13 kişinin yaşamını yitirdiği ilk yangına en az yarım saat geç müdahale edildiği saptamasına yer verirken bunu yapılan otopsi sonucuna bağladı. CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker, Muğla Milletvekili Nurettin Demir’den oluşan ve Şanlıurfa Cezaevi’nde iki gün boyunca incelemelerde bulunan CHP he ? CHP heyetinde yer alan doktor milletvekili Mehmet Şeker, cezaevindeki yangında yaşamını ANKARA Şanlıurfa Ceza yitirenlerin otopsisine katıldığını belirterek ‘’İç organlarına kadar yanmışlar. Cezaevi idaresinin ‘34 dakika sonra yangına müdahale ettik’ açıklamasıyla cesetlerin durumu örtüşmüyor’ dedi. evi’nde çıkan ikinci yangına AYŞE SAYIN yeti, tutuklu ve hükümlüler ile cezaevi yönetimiyle yaptıkları görüşmelerin de yer aldığı raporlarını CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na sundu. İzlenimlerini Cumhuriyet’e anlatan Mehmet Şeker, yaşamını yitiren 13 kişinin otopsisine kendisinin de katıldığını belirterek uzun yıllar hekimlik yapmış bir kişi olarak görüntülerden çok etkilendiğini ifade etti. Cesetlerden 4’ünün tanınmayacak kadar “kömürleştiği” ni ve ancak DNA testiyle kimlik tespiti yapıldığını anlatan Şeker, “Birinin sadece bilekten aşağısı yanmamış, elinin üzerinde ‘canım annem’ yazılı dövme vardı, yüreğim burkuldu” dedi. Cezaevi yönetiminin “Hemen müdahale ettik, 34 dakika içinde yangın söndürüldü” iddiasıyla ilgili olarak Şeker, insanların organlarının bile yandığını, bu durumun en az yarım saat, 45 dakika boyunca yangına müdahale edilmediğini ortaya koyduğunu anlattı. Olayla ilgili “soru işaretleri” olduğunu belirten Şeker, aynı koğuşta kalıp tuvalete saklanarak kurtulan 5 kişinin ifadelerinin önemli olduğunu söyledi. Bu kişilerin kendileriyle fazla konuşmak istemediğini belirten Şeker, “Örneğin sağ kurtu ‘Soru işaretleri var’ Ş ‘Ziyaretçiler bile eziyet görüyor’ ANLIURFA CEZAEVİ GERÇEGİ SEVİL ARINAN İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN ANKARA Şanlıurfa Cezaevi’nde kalan tutuklu ve mahkumlar, yangından 6 gün önce İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) yazdığı mektupta, cezaevindeki zor koşullara dikkat çekti. Şanlıurfa’daki tutuklu ve mahkumlar, 11 Haziran 2012’de İHD Şanlıurfa Şubesi’ne gönderdikleri mektupta, şikâyetlerini dile getirdi. Haklarının cezaevi yönetimi tarafından gasp edildiğini kaydeden tutuklu ve mahkumların görüşleri şöyle: “Ortak alan haftalık 10 saat olması gerekirken bu hak uygulanmıyor. Ne bir sosyal alan ne de sportif faaliyet bulunmaktadır. Ziyaretçilerimiz geldiğinde onur kırıcı aramalar yapılmakta, terlikle görüş yerine gönderilmektedir. Koğuş aramalarında ayağımızdaki ayakkabımız çıkartılıyor. Biz de bunu protesto etmek için koğuş aramaları süresinde terlikleri çıkarıyoruz. Hasta arkadaşlarımız aylar sonra hastaneye götürülmekte. İdareye dilekçe veriyoruz, haftalarca bekledikten sonra revire çıkarılmakta. Koğuş değiştirmek için idareye verdiğimiz dilekçelere cevap bile verilmemekte. Disiplin cezaları için infaz hâkimliğine dilekçe ile itiraz ediyoruz. Ya dilekçe kayboluyor ya da süresi geçiyor. Ondan sonra da bize haber verilmiyor. Dolayısıyla ziyaretçilerimiz de haberi olmadığı için gelip kapıda disiplin cezası aldığımızı öğreniyor, geri dönüp mağdur oluyor. Dışarıda, yeni gelen arkadaşlarımıza yönelik onur kırıcı aramalar yapılmakta. Yeni gelenlerin elbiselerinin hepsi çıkarttırılıyor, insanlık onuruna yakışmayan davranışlarda bulunuluyor.” namikzafer@yahoo.com lanlardan birisi, ‘Battaniyeyi ıslattık, tuvalet kapısının altına koyduk, eylem yapanlar, bize ‘Siz tuvalete geçin’ dediler’ diye olayı anlatıyor. Bu durumda, yaşamını yitirenler, ‘Siz eyleme karışmayın’ diye onları göndermiş olabilirler, başka şeyler de olabilir, o yüzden iyi sorgulanmalı” diye konuştu. Cezaevinde sadece “klima” değil, kantinde “ıslak mendil, yumurta” satışının da yasak olduğunu belirten Şeker, özellikle bebekli annelerin, su sıkıntısı da olduğu için bebeklerinin temizliğini yapma konusunda büyük sıkıntı yaşadığını ifade etti. CHP heyetinin raporunda yer alan, tutuklu BDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan ve cezaevi müdürünün verdiği bilgiler ise şöyle: Cezaevi Müdürü Akif Bakan: Söz konusu yangın ve isyan olayı 22.39’da başladı. Kapının arkasında üst üste yığılmış yataklar sünger olduğu için yangın hızla yayıldı. Yangın tüpü ve suyla müdahale edildi. Yangın başlayalı yarım saat kadar olmuştu ki itfaiye geldi. İbrahim Ayhan: Hapishanede bu tarz olaylar yazın oluyor. Bu konuyla ilgili olarak daha önce defalarca yazdım. Acil müdahale edilmesi gerektiğini belirttim ancak kale alınmadı. Soda ve çiğ yumurta yasak. Koğuş veya oda değiştirilmesine izin verilmiyor. Bir doktor var, 1000’den fazla insana bakıyor. Doktorun tutumu iyi, ancak bir doktor yeterli değil. ‘Türban değil, iffetsiz aile kastediliyor’ AYŞE SAYIN ANKARA AKP’nin Harp Akademileri Yasası’nda yapılan değişiklikle “türbanlı eşi olanlara da kurmaylık yolu açıldığı” haberleri üzerine Genelkurmay; TBMM Milli Savunma Komisyonu’na brifing verdi. Düzenlemenin “cezaların şahsiliği” ilkesinden hareketle yapıldığını savu nan yetkililer, “Buradan türban anlaşılmamalı. Kişinin eşi ve çocuklarının işledikleri suçlar veya iffetsizlik gibi davranışlar nedeniyle cezalandırılmaması gerektiği düşüncesiyle hareket edildiğini” bildirdi. Genelkurmay temsilcileri, değişikliğin “doğrudan türban düzenlemesi” olarak anlaşılmaması gerektiğini, iffetsizlik gibi kriterler de bu lunduğunu belirtti. Genelkurmay temsilcileri “Teklifteki ‘kendisinin ve eşinin tutum ve davranışları’ ifadesinin çıkarılmasının gerekçesi, ‘cezaların şahsiliği’ ilkesinden hareket etmemizdir. Doğrudan türbana dönük bir düzenleme değil. İffetsizlik gibi kriterler de bulunuyor. Eşinin yaptığı için askerin cezalandırılmasının önüne geçiliyor” dedi. Darbe komisyonunun gündeminde ‘yurtdışı incelemeleri’ var Gezmeden olmuyor ERDEM GÜL/AYŞE SAYIN Cumhurbaşkanı Gül, Özal ailesini kabul etti ? İstanbul Haber Servisi8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal’ın eşi Semra Özal ve oğlu Ahmet Özal, Devlet Denetleme Kurulu’nun raporunun ardından dün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le görüştü. Cumhurbaşkanı Gül, Semra ve Ahmet Özal’ı Tarabya Köşkü’nde kabul etti. Saat 10.30’da başlayan görüşme, yaklaşık bir saat sürdü. Görüşme basına kapalı olarak gerçekleşti. ANKARA TBMM Darbeler ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu dünyadaki darbe örneklerini yerinde incelemek amacıyla gezi yapmayı planlıyor. Komisyon bünyesindeki 27 Mayıs12 Mart dönemi Alt Komisyonu, 27 Mayıs’ı gerçekleştiren MBK üyesi Mehmet Kadri Kaplan’ı dinledi. Kaplan, askeri müdahaleye toplumun tüm kesimlerinin büyük desteği olduğunu belirterek “1961 Anayasası’nı ortaya çıkararak müdahalemizi kanaatimize göre bir devrime dönüştürdük. Ordudan öncülük beklendi. Bu müdahale aslında toplumun büyük kesiminin müdahalesidir” dedi. Kaplan, Adnan Menderes’in idamı nedeniyle üzüntü duyup duymadığı sorusuna, “Elbette üzgünüz. Olmasaydı keşke. Şöyle demek daha doğru olur; keşke oldurtulmasaydı” yanıtını verdi. Komisyon Sözcüsü AKP Çankırı Milletvekili İdris Şahin, 28 Şubat27 Nisan Alt Komisyonu’nun bugün Recai Kutan’ı dinleyeceğini bildirdi. Şahin, komisyonda dünyadaki darbe örneklerini yerinde inceleme önerisi geldiğini, bu çerçevede Avrupa’da Yunanistan, İspanya, İtalya, Latin Amerika’da Arjantin, Şili, Afrika’daki ülkelere ziyaretlerin söz konusu olabileceğini belirtti. Çok sayıda ülke ziyareti gündeme gelirken ziyaretler konusunda kesin karar alınmadı. Komisyonun, darbe öncesi ve sonrasında yapılan toplantılar ile alınan kararlarla ilgili toplantı tutanakların istediği MGK Genel Sekreterliği, kuruluş yasasındaki “gizlilik” ilkesini gerekçe göstererek “ret” yanıtı verdi. MGK Genel Sekreteri Muammer Türker imzasıyla komisyona gönderilen yazıda MGK Genel Sekreterliği Yasası’nın 10. maddesi gereği, MGK kararlarının gizli olduğu ve MGK kararı olmadıkça yayımlanamayacağı ilkesinin düzenlendiği anımsatıldı. CHP’li komisyon üyesi Mehmet Şeker, MGK’den gelen yanıtıla ilgili olarak “TBMM’den gizli kapaklı işler yapılıyorsa bu ülkede demokrasiden söz edilemez. Bu belgeler önemliydi. Çünkü şahısların anlattıklarında yanılma ya da unutma payı olabilir ama belgeler öyle değil” dedi. MGK’den komisyona ret DAL görevlisi polis ifade verdi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 12 Eylül dönemindeki işkence iddialarıyla ilgili soruşturmayı yürüten savcı Murat Demir, dönemin “Derin Araştırma Laboratuvarı”nda (DAL) görevli emekli Başkomiser İbrahim Dedeoğlu’nun “şüpheli” sıfatıyla ifadesini aldı. Bir şikâyetçi, Dedeoğlu’nun kendisine işkence yaptığını öne sürmüştü. ‘Vatansızlar’ ikamet edebilecek ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı TBMM İçişleri Komisyonu’nda kabul edildi. Tasarı İçişleri Bakanlığı’na bağlı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarını düzenliyor. Vatansız kişilere, Türkiye’de yasal olarak ikamet edebilme hakkı sağlayan “Vatansız Kişi Kimlik Belgesi” düzenlenecek. Bu belge, ikamet izni yerine geçecek. CHP’li Malik Ejder Özdemir: CEMAATE GÜCÜNÜZ YETMEZ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’da, “Türkiye İnsan Hakları Kurumu Yasası Tasarısı”nın görüşmeleri sırasında Türkiye’deki cezaevleriyle ilgili tartışma yaşandı. CHP Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir, Genel Kurul’da hükümete, “Cemaate gücünüz yetmez, özel yetkili mahkemeleri (ÖYM) kaldıramazsınız” diye seslendi. Özdemir ile AKP’liler arasında tartışma yaşanması üzerine TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, birleşime ara verdi. BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, tutuklu bulunan BDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan’ın 13 Haziran’da gönderdiği ve “Urfa Cezaevi’nin durumunu anlattığı” mektubun eline geçtiğini belirterek mektubu mikrofona taktı. Kaplan konuşmasının ardından mektubu almadan yerine otururken, Başkanvekili Yakut, “Lütfen mektubu alın. Burası milletin kürsüsü, gösteri yeri değil” dedi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear