25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 ŞUBAT 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 15 17. TÜRKİYEALMANYA FİLM FESTİVALİ ‘PEN Öykü Ödülü’ Tahsin Yücel’e Kültür Servisi “2012 PEN Öykü Ödülü” Tahsin Yücel’e sunuluyor. Ödül gerekçesinde Prof. Dr. Tahsin Yücel’in öykü, roman, deneme, inceleme ve eleştiri alanlarında etkili eserler vermiş uluslararası bir değer olduğu belirtilerek “Tahsin Yücel’in çeviri alanındaki katkıları da önemlidir. Aynı zamanda, yaratıcılık ile akademik disiplini birlikte sürdürmek bakımından parlak bir örnektir. Tahsin Yücel titiz verimliliği ile bir esin kaynağıdır” deniliyor. PEN Öykü Komitesi Başkanı Zeynep Aliye’nin öncülüğünde düzenlenen ödül töreni, “Dünya Öykü Günü” bağlamında 14 Şubat’ta saat 19.00’da İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nde yapılacak. (www.pen.org.tr) Köklere dönüş UĞUR HÜKÜM Remzi Raşa’nın yapıtları 58 yıl sonra Türkiye’de ilk kez, santralistanbul’da izleyiciyle buluşuyor Ünlü bariton Licinio Montefusco öldü ? Kültür Servisi Türkiye’de birçok değerli sesi yetiştiren ünlü İtalyan bariton Licinio Montefusco 75 yaşında hayatını kaybetti. 1962’de İstanbul Şehir Operası tarafından sahnelenen Rigoletto operasına Milano’dan getirilen ilk solist sanatçı olma unvanını taşıyan ve uzun yıllar Türkiye’de birçok opera sanatçısının eğitimini üstlenen şan pedagogu, öğrencilerinin deyimiyle “Meastro” Licinio Montefusco bugün saat 11.00’de Pangaltı’ndaki Latin Katolik Şapeli’nde yapılacak törenin ardından defnedilecek. PARİS İkinci Paris Okulu’nun yaşayan son ressamlarından Remzi Raşa’nın eserleri, 58 yıl sonra memleketinde sergileniyor. Antakya Kırıkhan’da toprak zengini Kürt bir ailenin çocuğu olarak 1928’de dünyaya gelen Remzi Raşa’nın Güzel Sanatlar Akademisi’nden Montparnasse’a uzanan hikâyesinin de kapsamlı bir özeti olan “Yalnızlığı Seçmek: Bir Retrospektif: 19462006” başlıklı sergisi yarından başlayarak 15 Mart’a kadar santralistanbul’da. Sergi, nisan ayında da Diyarbakır’a taşınacak. Niçin bu kadar uzun süren bir ayrılık? Bu topraklar sizin eserlerinizden niçin bu kadar uzun süre mahrum kaldı? Mesele Türkiye’den kaçmak değil, onulmaz bir çocukluk yarasıydı. Hem anne hem babanın reddettiği karanlık çocukluk yıllarından kaçmak, uzaklaşmak isteği... Çok kuvvetli bir yalnızlık duygusu ve yeni bir ülkede yepyeni bir hayat kurmak arzusu… Önce 1947’de İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ne attım kendimi. Orada okurken Léopold Lévy ve de özellikle Bedri Rahmi Eyüboğlu atölyelerinde, içinde olduğum “Onlar” grubunda müthiş bir Fransa hayranlığı vardı. Benim aklım da Paris’teydi. Mezun olur olmaz ilk fırsatta, sanırım 1953’te oradaydım. ‘Mavi Kanepe’ Cem Karaca anılıyor ? İSTANBUL (AA) Anadolu rock müziğinin ünlü ismi Cem Karaca, ölümünün 8. yılında düzenlenecek geceyle anılacak. Yarın saat 20.00’de, kendi adını taşıyan Bakırköy Cem Karaca Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek anma gecesinin sunuculuğunu Onur Kırat yapacak. Cem Karaca’nın eserlerinin seslendirileceği gecede, Karaca’nın son orkestrası olan “Yol Arkadaşları” sanatçının eserlerini seslendirecek. ırıkhan’dan Montparnasse’a Yani hayatınızı Fransa’da kurmaya kararlıydınız... Evet. Dönemin önemli sanatçı mahallelerinden Montparnasse’ta küçük bir otele yerleştim. Hem çiziyor hem de günü kurtarmak için duvar boyacılığı, marangozluk gibi başka işler yapıyordum. Tek arzumsa araştırmak ve çizmekti. O dönemde hocam Léopold Lévy bana arka çıktı. Nejat Devrim de resmimi çok seviyordu. 1956’da Paris’te açılan 1. Uluslararası Çağdaş ve Modern Sanatlar Sergisi’ndeki Türkiye bölümünde birkaç tablomun yer almasını sağladı. Sonrasında da 80’lerde dönemin kaçınılmaz siyasi kapışmaları, irademin ötesinde kısırdöngüler Türkiye’yle araya mesafeler koydu. Resimle ilişkiniz nasıl başladı? Ressam olarak doğmuşum dersem mübalağalı gelebilir, ama doğup K ? “Bu sergi bir anlamda hayata gözlerimi açtığım anlardan itibaren var olan bir yaranın, acı hatıraların ilelebet kapanmasının sembolü. Eserlerimin burada sergilenmesi, ressam ve insan olarak bütünleşmem, bir çemberin tamamlanması demek. Köklerimin toprağına mutluluk ve huzurla geliyorum.” büyüdüğüm Kırıkhan’da ne ressam bilinirdi ne de resim. İlk tablomu 14 yaşında, bir otomobil tamircisinden aldığım yağlar ve otomobil boyalarıyla yapmıştım. 1947’de Kırıkhan’da sergi bile açtım. Babamın bir arkadaşı resimlerimi görünce, “Bu oğlanın resme kabiliyeti var; onu mutlaka Güzel Sanatlar Akademisi’ne yollamalısın” diyor. Ben zaten o gün aklıma koymuştum akademiye gitmeyi. Sınavlara girdim ve kazandım... Rüyalarımın ilk adımı gerçek olmuştu. Sonra niçin Paris, niçin Fransa? Çocukluk yıllarımın önemli bir kısmının geçtiği Hatay, Fransız mandası altındaydı. Benimle pek ilişkisi olmasa da Urfalı bir Kürt olan babam özerk Suriye Meclisi’nde Hatay yöresi vekillerindendi. Belli bir Fransız hassasiyeti o zamandan vardı. Sonra akademi döneminde sa natın olmazsa olmaz merkezi zaten Fransa’ydı. Akademinin resim bölümü başkanı Fransız Léopold Lévy, atölye hocam Bedri Rahmi, neredeyse bütün okul arkadaşlarım, hepimiz Fransız kültürü hayranıydık. Rembrandt, Goya, Cézanne, Van Gogh, Matisse ve kısmen de Picasso’dan etkilendim denebilir. Fransa’da kısa bir süre meraktan soyut resimle de ilgilendim. Fakat derhal kendimi en serbestçe ifade edebildiğim ve bugüne kadar sürdürdüğüm figüratif anlatıma geçtim. Bir sürgünün, bir yalnız insanın can simidi diyebileceğim çeşitli mesleklerden insanlar, kadınlar veya çiçek, koltuk, tezgâh gibi son derece basit, tanıdık nesneler resmimin öznesini oluşturdu. Kürtçe, Arapça, Türkçe, daha sonra Fransızca... Bu çokdilliliğin, çokkültürlülüğün sanatçının oluşumunda, güzergâhında yeri nedir, neydi? Kendimi daima duyguların ressamı, kültürlerarası bir sanatçı olarak gördüm. Kürt kimliğinden ötürü zaman zaman dışlanmışlık duygusu yaşamış olsam da farklı kimliğimin ve niteliklerimin temelde faydasını gördüm. Peki Türkiye’den hiç teklif gelmiyor muydu o süreçte? 1956’da İstanbul Şehir Galerisi’nde ilk ve tek kişisel sergimi açtım. 1962’de yine İstanbul Şehir Galerisi’nde TİP’in düzenlediği bir kolektif sergiye dayanışma adına bir tablo yollamıştım. Bir de Turan Erol’un zoruyla Ankara Dostlar Galerisi’nde birkaç çalışmam sergilendi. Aynı yıl askerlik yapmadığım için Türk vatandaşlığından çıkarıldım. Özlemse 90’lı yıllarda depreşti. 1991’de ‘Körfez Savaşı’ sırasında 35 yıl aradan sonra Türkiye’deydim. Doğduğum toprakları görmekse ancak 2009’a, ikinci sefere kısmet oldu. Türkiye’ye dönmek nasıl bir duygu? Bu dönüş bana olağanüstü bir heyecan ve zevk veriyor. Bu sergi bir anlamda hayata gözlerimi açtığım anlardan itibaren var olan bir yaranın, acı hatıraların ilelebet kapanmasının sembolü. Eserlerimin burada sergilenmesi, burada tanınması benim ressam ve insan olarak bütünleşmem, bir çemberin tamamlanması. Köklerimin toprağına mutluluk ve huzurla geliyorum. ‘Gölgeler ve Suretler’ Yarışma filmleri belli oldu Kültür Servisi Bu yıl 17’ncisi yapılacak TürkiyeAlmanya Film Festivali’nin yarışma filmleri ve seçici kurulu belli oldu. 1 11 Mart tarihleri arasında yapılacak festivalde “En İyi Film”, “En İyi Kadın Oyuncu” ve “En İyi Erkek Oyuncu” olmak üzere toplam üç ödül verilecek. Bu yıl Almanya’dan beş, Türkiye’den ise dört filmin yarışacağı festivalin seçici kurulunda Markus Aicher, Jochen Schmoldt, Melisa Sözen, Ece Temelkuran, Christian Zübert yer alıyor. Yarışmaya Almanya’dan Christian Petzold’un “Barbara”, Anja Jacobs’un “Bruno Gibi Biri”, Enkeljd Lluca’nın “Frankfurt Tesadüfleri”, Leo Kashin’in “Bir Dost İçin Hayır Duası”, Emily Atef’in “Öldür Beni” filmleri Türkiye’den ise Raşit Çelikezer’in “Can”, Derviş Zaim’in “Gölgeler ve Suretler”, Reis Çelik’in “Lal Gece” ve M. Caner Alper, Mehmet Binay’ın “Zenne” filmleri katılacak. Zamfir beş konserle Türkiye’de Kültür Servisi Romanyalı panflüt virtüözü Gheorghe Zamfir 915 Şubat tarihleri arasında beş konser için Türkiye’de olacak. “Once Upon a Time in America”, “The Karate Kid” gibi filmlerin müziklerine imza atan Zamfir, Quentin Tarantino’nun “Kill Bill” filminde, James Last Ortchestra ile kaydedilen “The Lonely Shepherd” parçasıyla da büyük dikkat çekti. Romanya’nın folkloruna duyduğu sevgiye müziğinde her zaman yer veren Zamfir, bunları Puccini, Verdi, Mozart, Schubert gibi bestecilerin eserleriyle bir arada çalarak etkileyici performanslar sergiliyor. Sanatçı, 9 Şubat’ta Bodrum Marmara Koleji Konser Salonu’nda, 11 Şubat’ta Ankara Milli Eğitim Bakanlığı Şura Salonu’nda, 12 Şubat’ta İstanbul Kültür Üniversitesi Akın Güç Oditoryumu ve Sanat Merkezi’nde, 13 Şubat’ta Caddebostan Kültür Merkezi’nde, 15 Şubat’ta ise Eskişehir Anadolu Üniversitesi AKM’de konser verecek. Ünlü yazarın 200. doğum yıldönümü bugün tüm dünyada çeşitli etkinliklerle kutlanıyor Redd Bronx Sahnesi’nde ? Kültür Servisi Rock müzik topluluğu Redd, 17 Şubat Cuma günü Bronx Sahnesi’nde konser verecek. Redd, Temmuz 2011’de Bon Jovi’nin alt grubu olarak TT Arena’da konser vermişti. Şu sıralar yeni albüm hazırlıkları için stüdyoda olan topluluk kısa bir süre önce de Çağan Irmak’ın “Prensesin Uykusu” filminin soundtrack albümünü piyasaya sürmüştü. 2012 Charles Dickens yılı ? Yapıtları sinema, tiyatro ve müzikallere de uyarlanan Dickens, bugün de güncelliğini koruyan eserleriyle, Shakespeare’den sonra küresel kültür ortamına en çok etki eden yazar olarak kabul ediliyor. 200. doğum yıldönümü de ünlü yazarın hayatı ve yapıtlarını yakından öğrenebilmek için pek çok olanak sunuyor. Kültür Servisi Karakter betimpek çok olanak sunuyor. lemeleri ve hikâye anlatma tekniğiyle ‘Victoria Dickens’ın elyazmaları, resimleri, kişisel eşDönemi’nin en önemli yazarları arasında yer alan yalarının da yer aldığı 100 binin üzerinde maCharles Dickens, bugün doğumunun 200. yılında teryale sahip Londra’daki Charles Dickens Mütüm dünyada çeşitli etkinliklerle anılıyor. 19. yüzyılın İngilteresi’nde, endüstri devriminin gölgesinde işçi sınıfıyla soylular arasındaki farkları, dönemin kasvetli atmosferini yarattığı zengin karakterler üzerinden başarıyla anlatan Dickens’ın “Oliver Twist”, “Büyük Umutlar” (Great Expectations), “David Copperfield” ve “Bir Noel Şarkısı” (A Christmas Carol) gibi eserleri hâlâ dünyanın en çok okunan kitapları arasında. Yapıtları sinema, tiyatro ve müzikallere de uyarlanan Dickens, bugün de güncelliğini koruyan eserleriyle Shakespeare’den sonra küresel kültür ortamına en çok etki eden yazar olarak kabul ediliyor. 200. doğum yıldönümü de ünlü yazarın hayatı ve yaLondra’daki Charles Dickens Müzesi’nde 100 binin üzerinde materyal sergileniyor. pıtlarını yakından öğrenebilmek için zesi, 1957 yılından bu yana bugün ilk kez Kraliyet Ailesi’nden ziyaretçileri ağırlayacak. Galler Prensi Charles ve Cornwall Düşesi Camilla’nın müzeyi ziyaretinde, Emmy Ödüllü oyuncu Gillian Anderson özel bir okuma gerçekleştirecek. Öğleden sonra ziyarete açılacak müzenin ilk 200 ziyaretçisine Dickens için doğum günü pastası ikram edilecek. Galler Prensi Charles ve Cornwall Düşesi Camilla, ayrıca Dickens ailesinden Mark Dickens, ünlü biyografi yazarı Claire Tomalin , oyuncu ve yönetmen Ralph Fiennes’ın da yer alacağı Westminster Manastırı’ndaki çelenk koyma törenine de katılacak. Aralık 2011’den bu yana Londra Müzesi’nde süren “Dickens ve Londra” adlı sergi ise 40 yıldan bu yana Dickens üzerine Britanya’da düzenlenen ilk kapsamlı sergi olma özelliğini taşıyor. Resim, fotoğraf ve kostümlerle Victoria dönemi Londrası’nın atmosferinin oluşturulduğu sergi, Dickens’ın eserlerindeki kenti keşfetmek için iyi bir vesile. Dickens’ın doğum yeri Portsmouth’ta açılan “Bir Şehrin Masalı” (A Tale of One City) sergisi ise Dickens’ın doğduğu ve müzeye dönüştürülen evde, 1812 1870 yılları arasında kentteki hayatın izlerini ortaya koyuyor. Dickens’ın 200. doğum yılı etkinlikleri İngiltere ile sınırlı değil. Fransa’dan Hollanda’ya, Filipinler’den Almanya’ya, Pakistan’dan Singapur’a British Council, 50’den fazla ülkede bir dizi kültürel etkinlik gerçekleştirecek. (http://www.dickens2012.org) Ayten Alpman JC’s’de ? Kültür Servisi Sadece dönem dönem caz konserleri veren Ayten Alpman uzun bir aradan sonra 14 Şubat’ta İstanbul Jazz Center’da dinleyenleriyle buluşacak. İlk plağını 1959 yılında çıkaran Alpman, son olarak 2007’de piyasaya çıkan “Bir Başkadır Ayten Alpman” albümünde Türk popunun dünü ve bugününden seçilmiş 10 şarkıyı yeniden yorumladı. Sam’dan yeni albüm ? Kültür Servisi Şarkıcı Leman Sam, 13 yılın ardından solo albümüyle yeniden dinleyicilerinin karşısında. “Nereye Kadar” adını taşıyan albüm, Kalan Müzik etiketiyle piyasaya çıktı. Düzenlemeleri Vedat Sakman’a ait olan akustik albümde, Erkan Oğur, Sarp Maden, Levent Güneş gibi müzisyenler sanatçıya eşlik ediyor. Hazırlıkları tam iki yıl süren albümde, 10 yeni beste yer alıyor. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear