25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25 ŞUBAT 2012 CUMARTESİ dishab@cumhuriyet.com.tr 12 DIŞ HABERLER Tunus’ta toplanan ‘Suriye’nin Dostları’, meşru temsilci saydığı muhalefete yardım kararı aldı Şam’a ‘yardıma izin’ çağrısı BAHADIR SELİM DİLEK Kin Manifestosu “Sözcükler taştır.” Ünlü bir İtalyan özdeyişi. “İsa Bu Köye Uğramadı” romanıyla dünya çapında üne kavuşan yazar Carlo Levi’nin, fazla bilinmeyen bir başka romanının artık özdeyiş halini almış adıdır; “sözcükler taştır” ifadesi. Sözlerin sanıldığı gibi uçup gitmediğini; “taş” kadar kalıcı, yıpratıcı, yaralayıcı ve iz bırakıcı olduğunu anlatmak için kullanılır. “Sözler” ayrıca binaların temelindeki “taşlar” gibi evrenimizin gerçekliğini tanımlar ve gerçekliği inşa ederler. Ağızdan bir kez çıktıktan sonra taş olur kalırlar. Ardından dizeymiş… şairmiş… alıntıymış.. hamasetmiş… belagatmış türü gerekçelerle sözcüklerin ağırlığı “hafifletilemez”. TUNUS Arap Birliği ve Türkiye’nin girişimiyle Tunus’ta bir araya gelen Suriye’nin Dostları, Şam yönetimine uluslararası baskının daha arttırılması kararı aldı. Konferanstan Suriye Ulusal Konseyi’nin “Suriyelilerin meşru bir temsilcisi” olarak tanınması, ülkeye insani yardımın ulaştırılması için bir yardım fonu kurulması ve Beşşar Esad yönetimine insani yardımın geçmesi için “izin ver” çağrısı çıktı. Bu kararla Suriye Ulusal Konseyi, uluslararası meşruiyet kazanmış oldu. Tunus’ta dün toplanan “Suriye’nin Dostları Grubu Uluslararası Konferansı”na ABD, AB ülkeleri başta olmak üzere 71 ülke, BM, Arap Birliği olmak üzere 8 uluslararası kuruluş davet edildi. Suriye’ye tüm dış müdahelelere karşı olan Rusya ile Çin konferansa davet edilmelerine karşın, Tunus’a temsilci göndermemeyi tercih etti. İran ise konferansa davet edilmedi. Suriye Ulusal Konseyi muhalefeti ise toplantıya temsilci gönderdi. nan Davutoğlu, BM Güvenlik Konseyi’nde veto edilen Arap Birliği planının aynen kabul edildiğini belirtti. Davutoğlu, askeri seçeneğin gündemde olup olmadığı yönündeki bir soruya ilişkin “İnsani yardım koridoru oluşursa, o koridorun korunması da gündeme gelebilir” diye konuştu. Önemli olanın insani yardımın ulaştırılması olduğunu söyleyen Davutoğlu, “İnsani trajedi devam ederse, diğer alternatifler de değerlendirilir” dedi. Davutoğlu, Tunus Başbakanı Cibali ile birlikte. (AA) BM VE ARAP BİRLİĞİ ATADI Kürtlere özerklik sözü Öte yandan, Suriye Ulusal Konseyi’nin Başkanı Burhan Galyun da konferansta yaptığı konuşmada, Kürtlere seslendi ve Esad sonrasında Suriyeli Kürtlerin, kendi iç işlerini yönetebileceklerini dile getirdi. Konferansın sonuç bildirisinde, Arap Birliği’nin kararlarına destek beyan edildi ve Suriye için kapsamlı siyasi geçiş süreci öngörüldü. Bildiride, geçiş sürecinde Suriye Ulusal Konseyi’nin, “barışçı ve demokratik değişim arayışındaki Suriyelilerin meşru bir temsilcisi” olarak tanınması kararlaştırıldı. Ayrıca, kurulacak olan Suriye İnsani Yardım Forumu’nun Suriye Ulusal Konseyi’ne maddi destekte bulunması kararı alındı. Bu forum, 5 Mart’ta Kahire’de ilk toplantısını yapacak. Öte yandan, İstanbul’da da mart ayında ikinci bir uluslararası konferans düzenlenecek. Sonuç bildirisinde, BM’ye de Suriye’ye ilaç ve gıda ulaştırılması konusunda çağrıda bulunuldu. Annan, Suriye özel temsilcisi Dış Haberler Servisi Birleşmiş Milletler’in (BM) eski genel sekreteri Kofi Annan, Suriye özel temsilcisi olarak atandı. BM Genel Sekreteri Ban Kimun ve Arap Birliği Genel Sekreteri Nebil el Arabi tarafından önceki gece yapılan açıklamada, Annan’ın BMArap Birliği ortak özel temsilcisi olarak atandığı duyuruldu. Açıklamada, “İki genel sekreter, Sayın Annan’a bu önemli görevi, bu kritik zamanda kabul etmesi dolayısıyla müteşekkirdir. Özel temsilci, Suriye’de tüm şiddetin ve insan hakları ihlallerinin sona erdirilmesi ve krize barışçıl bir çözüm bulunabilmesi için iyi niyet misyonunu yerine getiKofi recektir” denildi. Protestoyla başladı Konferansta Esad’ın yönetimi bırakması için formül aranırken, Esad yanlıları ise konferansın yapıldığı La Palace Oteli’nin önünde büyük bir protesto gösterisi düzenledi. Sayıları 300’e yakın Esad yanlısı bir grup, otelin bahçesinde Esad’a destek pankartları açarak slogan attı. Göstericilerin slogan sesleri, toplantı salonu na kadar gidince, güvenlik görevlileri Esad yanlılarına coplarla müdahale etti. Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun temsil ettiği konferansta Suriye’nin Dostları, Esad’a çağrıda bulunarak, operasyonların devam ettiği bölgelere yardım ulaşttırılmasına izin verilmesini istedi. Konferansta Esad yönetimine uluslararası baskının artırılması çerçevesinde, Şam’a petrol ihracatını durdurması ve Suriye ordusuna silah satışını durdurma konuları gündeme geldi. Davutoğlu, konferansta yaptığı konuşmada, “Demokratik bir Suriye için Suriye muhalefeti güçlendirilmelidir” dedi. Konferans sonrasında gazetecilere değerlendirmelerde bulu Balkon konuşması ne oldu? Ezberleyegeldiğimiz “dininin, beyninin, ilmininin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlikten bahsediyorum” sözleri de içimizde işte böyle bir ağırlık ve kalıcılık kazandı. “Kininin davacısı gençlik” sözleri; “taş” gibi beynimize yüreğimize kazındı. Günler geçti ama “kin” sözcüğünün kasveti dağılmadı, yükü azalmadı. Bilakis. Zaman geçtikçe etkisi katmerlenip içimizde dal budak salıyor. “Demokrasi tramvaydır”, “Amaç değil araçtır” gibi Başbakan’ın bundan böyle ismiyle müsemma hale gelen ifadeler gibi bu sözler de belleklerde yer etti. Başbakan yaşadıkça da onun bu “kininin davacısı gençlik” tasavvuru olarak hatırlanacak. Başbakan’ı her görüşümüzde, kulağımızda bu sözleri yankılanacak. Erdoğan; “üstadı” saydığı Necip Fazıl Kısakürek’ten alıntıladığı bu satırlardan dolayı, pişmanlık duymak şöyle dursun; aldığı tüm tepkilere karşın muhtemelen hâlâ çok büyük gurur duyuyordur. Başbakan’ın, kendilerini bu sözlerin hedefinde bulan insanların hissiyatını bir an için durup anlaması mümkün değil. Mesele de zaten burada. Erdoğan’ın farklı düşünenlere, düşünce dünyaları kendisiyle ayrışan çevrelerle, “empati” kurması olası değil. Onun için de zinhar birleştirici olamıyor. Aramızdaki mesafeleri sanki büyütmek, kurcalamak, çoğaltmak için özel gayret sarf ediyor. Kucaklayıcı olmak yerine sistemli biçimde yurttaşları ayrıştırıyor… “Kucaklayıcılık”, Erdoğan’ın ancak seçim zaferleri ardından yaptığı “balkon konuşmalarının” uzunluğu kadar sürebiliyor. Hatırlarsanız 12 Haziran seçimleri ardından da gene balkona çıkıp, “Herkesi kucaklayacağız!” demişti. Bununla kalmamış “ Oy verenlerin de, vermeyenlerin de yaşam tarzı, inançları, onurumuz, namusumuz, şerefimizdir” diyerek üstelemiş; “Özgürlükler genişleyecek, herkes fikrini çok daha rahat ifade edecektir” diye teminat vermişti. O gün bugün hapisteki gazetecilerin sayısı katlandı ve Çin’i arkada bıraktı. Ana akım medyada kapı önüne konan gazeteciler yüzünden neredeyse artık ağız tadıyla okunan yazar kalmadı. Bu geniş çaplı saha temizliğinden sonra da; “Herkesin yaşam tarzını korumak namusumuzdur” sözlerinin yerini “kininize sahip çıkın” mesajları aldı. Sureten verilen balkon söylevleri ve helallik sözleri üzerinden sanki asırlar geçmiş gibi. Oysa o gösteri yalnız yedi ay öncesindeydi. Annan. ‘SURİYE’NİN DÜŞMANLARI’ Esad’ın görevi bırakması için neden yok Dış Haberler Servisi Çin’le birlikte Tunus’taki Suriye toplantısına katılmayan Rusya’dan üst düzey bir milletvekili, Şam ziyaretinin ardından Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın görevi bırakması için bir neden olmadığını söyledi. Parlamentonun alt kanadında dış ilişkiler komitesi başkanlığını yürüten Aleksei Puşkov, Esad’la yaptığı görüşmenin ardından dün yaptığı açıklamada Suriye Devlet Başkanı’nın koltuğu bırakmak yönünde bir işaret vermediğini kaydetti. RIANovosti haber ajansından alınan habere göre Puşkov, “Esad, bırakmaya hazır birisi gibi görünmüyor. Ayrıca bunun için bir neden de yok, çünkü nüfusun geniş katmanlarının desteğini alıyor” diye konuştu. Puşkov, daha önce bu konuda görüş bildiren Rus diplomat ve vekiller gibi, Batı ile Arap Birliği’ni, Dış Haberler Servisi Rusya’da yapılan son ka Suriye muhalefetini samuoyu yoklamaları, Başbakan Vladimir Pu vaşmaya ve müzakeretin’in, 4 Mart’ta yapılacak devlet başkanlığı se leri reddetmeye teşvik çimlerinin ilk turunda kazanacağını gösteriyor. etmekle suçladı. MuhaRusya’nın en büyük bağımsız kamuoyu araştır lefete silah tedarikinin iç ma merkezlerinden Levada’nın son çalışmasına savaşı körükleyeceği göre, bir ay önce oy oranı yüzde uyarısı yapan Puşkov, 50’nin altında görünen Putin, son Tunus’taki toplantıya da 1 aydaki kampanyası ve seçim va“Suriye’nin düşmanatleri sayesinde oy oranını yüzde ları” ifadesinin daha 6366’ya yükseltti.Levada şirketi çok yakıştığı mesajını Başkanı Lev Gudkov dün düzenleverdi. Rusya Dışişleri diği basın toplantısında, seçmenleBakanlığı da dün, Hurin yüzde 35’inin seçimlerin dürüst Putin. mus ve diğer bölgelerde şekilde yapılacağından kuşku duyçatışmalara son verilduğunu ve son derece “kirli” bir mesi çağrısı yaptı. Baseçim yaşanacağına inandığını, ankete katılan kanlık ayrıca tüm tarafların yüzde 44’ünün ise seçimlerin adil olacağı ların insani kriz için bir nı düşündüğünü söyledi. Araştırmaya göre, Pu an önce adım atmasını tin’in rakiplerinden Komünist Parti lideri Gen istedi. Açıklamada, eski nadiy Züganov yüzde 15, aşırı milliyetçi Liberal BM Genel Sekreteri KoDemokratik Parti Başkanı Vladimir Jirinovski fi Annan’ın özel temyüzde 8, milyarder işadamı Mihail Prohorov silci olarak atanmasına yüzde 6 oranında oy toplayacaklar. destek çıkıldı. Putin kesin favori Afganistan’da tepki dinmiyor Afganistan’da Bagram Hava Üssü’nde aralarında Kuranıkerim’lerin de bulunduğu dini içerikli kitapların yakılmasına yönelik tepkiler dün de devam etti. Taliban’ın halka “işgalcileri öldürün” çağrısı yaptığı Afganistan’da, göstericiler NATO üslerine ve başkent Kâbil’de bulunan Devlet Başkanı Hamit Karzai’nin sarayına yürümeye çalıştı. Karzai’nin sarayına yürümek isteyen kalabalığa açılan ateş sonucu bir gösterici yaşamını yitirdi. Altı gösterici ise ülkenin batısındaki Herat eyaletinde ABD Konsolosluğu’nu basmaya çalışırken vuruldu. Baglan eyaletinin Pole Homri bölgesinde de iki kişi yaşamını yitirdi. Dışişleri Bakanlığı yazılı bir açıklama yaparak Kuranıkerim’lerin yakılmasının büyük bir tepki ve üzüntüyle karşılandığını belirtti. ABD Devlet Başkanı Barack Obama ise Karzai’ye mektup yazarak duyduğu üzüntüyü dile getirmişti. (AFP) ULUSLARARASI KRİZ GRUBU ‘İran konusunda Türkiye’den ders alın’ Dış Haberler Servisi Uluslararası Kriz Grubu, Batılı ülkelere, “İran ile nükleer krize yaklaşım konusunda Türkiye’den ders almaları” çağrısında bulundu. Brüksel merkezli düşünce kuruluşunun “Tehlikeli sularda: İran’ın nükleer programı, savaş riski ve Türkiye’den dersler” başlıklı raporunda, “İsrail’in İran’ı hedef alan ve Tahran’a nükleer faaliyetlerini durdurması ve uluslararası topluma da bu amaçla baskılarını arttırması mesajlarını içeren söylemindeki çarpıcı tırmanış, bir blöften ibaret olabilir ya da olmayabilir. İsrail’in bakış açısından İran’ın nükleer programı, ciddi bir tehdit arz ediyor, İran’ın bomba üretmeye yönelik olduğu varsayılan çalışmalarına bir saldırıyla cevap verileceği an hızla yaklaşıyor ve bu nedenle yakın gelecekte bir askeri harekât, elle tutulur bir ihtimal haline geliyor” denildi. Yeniden başlayacak gibi görünen nükleer görüşmelerin, bu akıbetin önüne geçilmesini sağlayabileceği belirtilen raporda, bunun gerçekleşebilmesi için, yepyeni bir zihniyete acilen ihtiyaç duyulduğu, uluslararası camianın Türkiye’nin deneyiminden ders çıkarmasının yerinde olacağı kaydedildi. Raporda, sonuçları hayal bile edilemeyecek askeri müdahale seçenekleri yerine Türkiye ve Brezilya’nın İran’la 17 Mayıs 2010 tarihli Tahran Deklarasyonu’yla sonuçlanan müzakerelerinin örnek alınması istendi ve bunun reddedilmesiyle önemli bir fırsatın kaçırıldığı da belirtildi. Raporda şu ifadeler yer aldı: “Türkiye, oldukça farklı bir görüşü savunuyor. Yaptırımlara son derece şüpheli yaklaşıyor ve askeri harekât seçeneğini dışlıyor. İranlı yetkililerle doğrudan diplomasi yürütmenin gerekliliğine inanıyor.” C MY B C MY B FRANKFURT (Cumhuriyet Bürosu) Federal Almanya’da Neonazilerden oluşan bir çetenin 20002007 arasında katlettiği 8 Türk, bir Yunan ve bir de kadın polisin yakınları için düzenlenen devlet töreni, Alman kamuoyunda geniş yankı buldu. Medyanın, töreni ve sonuçlarını bütün boyutlarıyla haberleştirdiği gözlendi. Bild, Die Welt, Süddeutsche Zeitung gazeteleri Başbakan Angela Merkel’in “Cinayetler ülkemiz için utanç verici” sözlerini tören fotoğrafları eşliğinde manşete çıkarırken, Frankfurter Rundschau gazetesi “Üzüntü ve umut” başlığıyla birinci sayfadan verdiği haberde, aşırı sağcılar tarafından öldürülen Mehmet Kubaşık’ın kızı Gamze Kubaşık’ın mum tutarken çekilmiş bir fotoğrafını tam sayfa olarak yayımladı. Tüm haberlerde kurbanlardan duyulan asılsız kuşku nedeniyle Merkel’in af dilemesi geniş yer buldu. Berlin’de yayımlanan B.Z gazetesi, birinci sayfadan girdiği haberde, “Almanya diyor ki” üst başlığı altında Türkçe olarak “Biz özür diliyoruz” ifadesine yer verdi. Morgenpost gazetesi de “Almanya özür diliyor” başlığıyla haberi kullandı. Gazeteler, Berlin’deki devlet töreninin yanı sıra Almanya çapında birçok yerde anma etkinliği düzenlendiğini, birçok yerde kurbanlar için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunulduğunu da hatırlattı. Alman gazetesinden Türkçe özür Cinayet silahını sağlayan eski Neonazi atliamları gerçekleştiren ve kasım ayı başında intihar ettikleri belirtilen Uwe Mundlos ile Uwe Böhnhardt’a cinayet silahı olan “Ceska 83” marka tabancanın, susturucusu ve 50 mermisiyle beraber Carsten S. tarafından sağlandığı açıklandı. Halen tutuklu bulunan eski NPD üyesi, cinayet silahını Böhnhardt’a kendisinin 1999’da Chemnitz kentinde teslim ettiğini, silahın 2 bin 500 Alman Markı’na mal olduğunu, bu parayı NPD yöneticilerinden Ralf Wohlleben’in karşıladığını anlattı. Bu silahla 9 kişinin öldürüldüğünden kesinlikle haberi olmadığını savunan Carsten S., 2000’den bu yana aşırı sağ kesimlerden tümüyle koptuğunu da ileri sürdü. Carsten S., ocak ayı sonundan bu yana gözaltında bulunuyor. Milli Görüş gömleği hani çıkmıştı? Zembereğinden boşalan sertleşmenin Erdoğan’a şimdi getirisi ne? Gençlere “kin” telkin etmek ya da kin/garez yoluyla “halkı ayrıştırmak”, bazı siyasetçiler tarafından bilinçle takip edilen bir oy avcılığı stratejisidir. Bu; genelde siyasi yelpazenin aşırı uçlarda olan parti liderlerinin tevessül ettiği bir tercihtir. Seçmenlerin yüzde 50’sinin desteğini toplayan ve muhafazakâr Türkiye şartlarındasözüm ona “merkezde” olduğu iddia edilen bir partinin; bu “kin” söylemlerine şimdi “oy arttırmak” için başvurmadığı aşikâr. Demek ortada Batı demokrasilerinde gördüğümüz şablonlarla hiç karşılaştırılmayacak başka bir dava var. “Dindar nesil” söylemiyle dillendirilen ve karşılığını “Milli Görüş” ideolojisinde bulan, Türkiye’ye yeni bir şekil vermek davası bu. Geçende Fatih Altaylı uzun uzun yazmıştı... “Kindar gençlik” mesajları; “Milli Görüşçülerin” fi tarihinde ev toplantılarında çok kullanılan ve nerdeyse parolaya dönüşen bir ifadeymiş... “AKP değişti. Milli Görüş gömleğini çıkarttı. Avrupalı Hıristiyan Demokratlar gibi bundan böyle muhafazakâr demokrat bir parti oldu” diye yıllar yılı RTE’ye kefil olanların kulakları çınlasın! “Nerede hani? Erdoğan’ın değiştiğine dair tek işaret gösterin!” dediğimiz için yıllarca bize “değişimi reddeden dinozor” gözüyle baktılar. “Yetmez ama evetçiler”; bu “kin” manifestosu karşısında da şimdi pardon demeyeceklerse ne zaman diyecekler? K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear