02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19 ŞUBAT 2012 PAZAR [email protected] 16 KÜLTÜR Alev Ermiş Mavitan’ın camaltı resimleri 3 Mart’a kadar Siyah Beyaz Sanat Galerisi’nde Eski teknikle çağdaş resimler Nur Gürel’in İstanbul’daki ilk kişisel sergisi ? Son beş yıldır camaltı çalışan Alev Mavitan, ‘Geçmişi yinelemek yerine risk alarak, üstüne bir şeyler katarak kendi resmimi yapmaya çalışıyorum’ diyor. Ressamca heyecana inanan Mavitan, gelenekten kopmadan, farklı bir estetik bakış getiriyor. TÜREY KÖSE Şehirde beton ‘kuşatma’sı Gürel resimlerine Manhattan ve Dubai’den bol gökdelenli görüntüleri İstanbul’un silueti büyük bir hızla İstanbul’a monte ederek belki de bir bozulup “rantsal” dönüşümler şeh anlamda bize “nereye” ve “neye” ri soğuk, betonarme bir çöle çevirir doğru sürüklendiğimizi gösteriyor. ken sanatın bundan etkilenmemesi Gürel, bu montajı yaparken de maldüşünülemezdi elbette ki… zeme olarak duvar kâğıdı kullanıyor. Ressam Nur Gürel, İstanbul’daki Bu malzemenin resmine girmesi ise ilk kişisel sergisi “Kuşatma” ile İs 1970’li yıllarda rağbet gören, doğa tanbul’u kuşatan yok edici gücü tu manzaralı ‘kitsch’ duvar kâğıtlarınvallerine taşıyor. Artgalerim dan yola çıkmasıyla olmuş. Nişantaşı Sanat GaleriGürel’in resimlerindeki bir si’nde açılan sergi, “Ben diğer öğe ise dev figürler. kentsel dönüşümü Bu figürlerin çoğunun eleştirmek için bir yüzü kadrajın dışında sergi yapacağım dikalıyor, kadraja sığan ye yola çıkmadım” figürlerse Gürel’in diyen Gürel’in daha kendisi. Bunun neçok kişisel hikâyesi. deni ise başkalarının Yeni mezun bir değil, kendi hikâyesisanatçıyken resimleni tablolara sokma isrini kendi odasını ve teği. yatağını çizmekle sınırTablolarını “Fazla balandırdığını fark eden Güğıran”, “sloganvari” olarak rel, sonrasında yaşadığı tanımlasa da vermek isşehrin odasından farklı ? “Dev bir şantiye içinde tediği mesajı dolaylı yololmadığını düşünüp İs yaşıyoruz” diyor Gürel, dan anlatmanın doğru tanbul’u resmetmeye olmayacağını, ancak bu başlamış. Ele aldığı te şehre yukarıdan bakmak şekilde kendi değerini bazı şeyleri onun için bulabileceğini söylüyor. malara, mekânlara “yukarıdan” bakan Gürel, Gürel, “Şimdiye kadaha fazla görünür şehre de yukardan ba kılmış: “Şehirde ‘rantsal’ dar müteahhitlerce gökabilmek için bulabilzümüzün önünde katdiği tüm yüksek nokta bir dönüşüm yaşanıyor ve ledilen şehir, şimdi de lara çıkmış; Galata Ku hepimiz buna tanıklık rant için daha da delesi, Müftülük’ten izin ğiştiriliyor” diyor ve teediyoruz.” alarak çıktığı Beşikpeden inme bu “fallik” taş’taki Sinan Paşa Camii minaresi, ve betonarme yapıların aslında ne kaThe Marmara Oteli’nin ve Karaköy dar çirkin olduğunun anlaşılabilmePostane Binası’nın çatısı... si için insanlarda estetik kaygı olması “Dev bir şantiye içinde yaşıyo gerektiğini söylüyor: “Sanatı hayaruz” diyor Gürel, şehre yukarıdan tımıza ne kadar çok sokarsak esbakmak bazı şeyleri onun için daha tetik algımız o kadar gelişecekfazla görünür kılmış, “Şehirde ‘rant tir.” (Sergi 4 Mart’a kadar Artgalesal’ bir dönüşüm yaşanıyor ve he rim Nişantaşı Sanat Galerisi’nde. pimiz buna tanıklık ediyoruz”. 0212 265 10 34) SİBEL ÇORBACIOĞLU ANKARA Alev Ermiş Mavitan’ın “Nostalji” sergisi başkentte Siyah Beyaz Sanat Galerisi’nde açıldı. 3 Mart’a dek açık kalacak sergide Mavitan’ın “camaltı, camarası” resimleri sergileniyor. Kırılgan bir malzeme üzerine yapılan bu “sağlam” resimler; hem geleneksel zanaate bir saygı duruşu, hem de çağdaş bir katkıyı yansıtıyor. Mavitan, “Camaltı tekniğiyle kendi resmimi yaptım. Camaltı kıymetli bir taş gibi, sihir gibi, pozitif enerji yüklü” diyor. Mavitan’ın sergisinde geleneksel camaltı örneklerindeki dinsel konular, şahmeranlar, denizkızları yok. Mae West, dansçılar, “iyileştirici”ler, “güllü” kadınlar, “saltanat koltuğu”nda oturan insanlar camaltında rengârenk boyalarla “canlanıp” cam üstüne çıkıyor. Sergi broşüründe sanatçının bir tür kişisel manifestosu var: “Bu resimler, evrensel ve çağdaş resmi, kolaycılığa kaçmadan, yozlaşmadan, gündelik ucuz eğilimlere, dürtülere kapılmadan gösterir. Geçmişe sığınmadan, ama gelenekten de kopmadan birikimleri bugüne katarak değişen zaman içinde yaşamın güzelliklerine ve zenginliklerine farklı bir estetik bakış getirmek derdindedir. İzleyeni sanki kendini daha modernmiş gibi hissettirip kandırmaz. Düzenbaz değildir. Anlaşılmaz cümlelerin arkasına sığınmaz. ‘Çağdaş popüler’ olma tehlikesi taşıyan şeylerden uzak durur. Görsellik dışında başka hiçbir disipline ihtiyaç duymaz” sözleri yer alıyor. Mavitan’la sohbet ederken önce bu “manifesto”yu sorduk. Arkasından da “zanaat, sanat” farkını: “Çağdaş sanatta bir felsefe var. Her ressamın bir cümlesi vardır. Ama sanatçının sanatta felsefeyi çok öne çıkarmasından yana değilim. Ressamca heyecana inanan biriyim. Başka disiplinlerle çok fazla karıştırmak istemiyorum. Elbette hiçbir şeyi ötekileştirmemek lazım. Ama önce ressamca bakış, ressamca davranış, ressamca etik gelmeli. Formüle olmuş biçimleri aynen yansıtmaktan yana değilim. Geçmişe sığınmadan, geçmişi yinelemek yerine risk alarak, üstüne bir şeyler katarak kendi resmimi yapmaya çalışıyorum. Geçmişi reddetmiyorum, ama üzerine bir şey eklemeye çalışıyorum. Camaltı tekniğiyle kendi resmimi yaptım. Tekni ği kullandım, ama zanaat değil, ressamca bir bakışla bir sanat eseri ortaya çıkarmaya çalıştım.” Alev Ermiş Mavitan, resim kariyerinin son 5 yılında camaltı çalışmaya başlamış. “Neden?” sorumuza “Camaltını seviyorum, yüzük taşı gibi, kıymetli bir taş gibi, büyülü, sihirli bir şey camaltı. Olumlu anlamlar yüklenmiş hep. Uğurlu bir şey için kullanıyor. Genç kızların çeyizine konuyor, dükkânlara, evlere konuyor, hep uğur, bereket beklenerek. Pozitif enerji yüklü” karşılığını veriyor. Mavitan, “Serginin adı neden Nostalji” sorusuna da şu yanıtı veriyor: “Birincisi; camaltı tekniği yüzünden, bu eski bir teknik. İkincisi; daha önce ‘Yaşam bir tiyatro, herkes oyuncu, herkesin bir kostümü var’ cümlesinden yola çıkarak yaptığım resimlerimi, eski konularımı kendi açımdan yeni, ama çok eski bir teknikle yeniden yapmam nedeniyle. Pastel ve yağlıboya ile yaptığım kalabalık resimlerin bazı yerlerini çıkardım, bazı kompozisyonları camaltı tekniğiyle yeniden yaptım. Bilgelik, şifa ve bereket anlatan sembollerle de destekledim.” Akın Eldes & Sinan Cem Eroğlu ‘Hanei Akustik’ (Piccatura) Müzik dünyasını izleyenlerin dikkatinden kaçmamıştır; yıl bitti, yeni yıl geldi derken birçoğu sessiz sedasız, reklamsız, tanıtımsız pek çok albüm girdi dükkân raflarına, son aylarda. Bunlardan biri de Akın Eldes ve Sinan Cem Eroğlu ortak imzalı sıra dışı çalışma “Hanei Akustik”. Dükkânın büyük ortağı, aynı zamanda albümdeki dokuz bestenin sahibi Akın Eldes. Onu yakından tanıyoruz; Pinhani’den, Bulutsuzluk Özlemi’nin eski kadrosundan, solo albümlerinden ve daha pek çok yerden iyi biliyoruz. Ancak küçük ortak Eroğlu, Eldes kadar göz önünde biri değil. Eroğlu, henüz 26 yaşında ve çok yetenekli bir kaval sanatçısı. Erkan Oğur, İsmail Hakkı Demircioğlu, Cenk Erdoğan, Yinon Muallem, Neşet Ruacan gibi önemli müzisyenlerle çalışmış; kendi üslubunu yaratma konusunda onlardan kabul görmüş. Hatta bir de albümü var, sessiz sedasız dünyaya gelenler listesinden; adı “Tesadüf”. Gelelim ikilinin albümüne. “Gitarın kaval ile sevdası” demiş albümün üreticileri bu çalışmaya. Doğru demişler, “Hanei Akustik”, baştan sona bu iki çalgı ve çalgılar arasındaki uyuma dayalı bir albüm. Elektrik gitarın ustası Eldes’in klasik ve akustik gitar çaldığı bu çalışmanın içindeki bestelerin özelliği (Jethro Tull’ı anımsatan “O Parça” dahil), Osmanlı müziğinden ilham alması. Ancak yanlış bir izlenim uyandırmasın; burada herhangi tasavvufi bir dil yok, duygularımız tamamen masalsı, biraz da doğaçlama. Zaten bazı parça isimleri bunu onaylıyor; “Kopkop”, “Ninni”, “18 Oyun Havası”, “Kaptırmalık” gibi… [email protected] Tindersticks “The Something Rain” (City Slang/Constellation) Bazı gruplar vardır; daha isimlerini duyar duymaz aklınıza belli sözcükler ve imajlar gelir. Tindersticks de 1993’te çıkardığı ilk albümünden bu yana yaptığı müzikle hatları çok belirgin ve güçlü bir karakter yarattı. İngiltere’nin Nottingham kentinden çıksalar da, artık nereden geldikleri önemli değil; melankolik ruhların hayali başkentinde en kıdemli ev sahiplerinden biri Tindersticks. Kariyerinin en başında mükemmel albümler yapan grupların yaşadığını onlar da yaşadı. İkisi de grubun adın taşıyan 1993 ve 1995 albümleri ve özellikle 1997 albümü “Curtains”, o kadar iyi albümler ki, onları aşmak kolay değil. Tindersticks, daha sonraki yıllarda da belli bir çıtanın üzerinde işler yaptı ama kanımca “Curtains”, en yüksek eşik oldu. “The Something Rain” ise Tindersticks’in derin müziğini deneysel bir bakış açısıyla yine zengin bir enstrümantasyonla kaydettiği, son 10 yılda yaptığı en iyi çalışma. Albümün açılışını 9 dakika boyunca bir öyküyü okuyarak yapmak, her grubun cesaret edebileceği bir şey değil. Bunu ancak Tindersticks gibi müziğine sınır koymayan, sofistike bir grup yapar. Şarkıları dikkatle dinlerseniz, albümde bir tematik bütünlüğün olduğu fark ediliyor. Başlangıçtaki öykü öyle sarsıcı ki, 50 dakikalık albüme damgasını vuruyor; sanki her şarkı bir filmin ayrı bir sahnesine eşlik ediyor. Müzik, duyguları etkileme, yüreğe dokunma sanatıysa, Tinderticks de bu sanatın en yaratıcı icracılarından birisi. www.zulalkalkandelen.com Kahraman Acehan hayatını kaybetti Kültür Servisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları emekli sanatçısı Kahraman Acehan yaşamını yitirdi. 1945 yılında İstanbul’da doğan Acehan, İstanbul Belediye Konservatuvarı’nı bitirdi. “Bahar Noktası”, “Bir Kavuk Devrildi”, “Bir Adam Yaratmak”, “Cyrano de Bergerac”, “Cesaret Ana ve Çocukları” gibi oyunlarda rol alan Acehan için yarın saat 10.00’da Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’nde tören yapılacak. Acehan’ın cenazesi Çubuklu Merkez Camisi’nde kılınacak öğle namazının ardından Çubuklu Mezarlığı’nda toprağa verilecek. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear