15 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 ŞUBAT 2012 PERŞEMBE [email protected] 12 DIŞ HABERLER İlk yerli nükleer yakıtını kullanmaya başlayan İran, AB’ye de ‘Önce ben petrolü keserim’ dedi Tahran ile tehlikeli dönemeç Dış Haberler Servisi İran ilk yerli üretim yakıt çubuklarını Tahran Nükleer Araştırma Reaktörü’ne yerleştirirken petrol ihracatını tümüyle amborgo altına almaya karar veren AB’ye misilleme kartını çıkardı. Nükleer faaliyetleri nedeniyle uluslararası toplumun hedefindeki İran’dan yeni uranyum zenginleştirme santrifüjlerinin inşa edildiği ve ilk yerli yapım yakıt çubuklarının üretilerek kullanılmaya başlanacağı açıklaması geldi. İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın katıldığı bir törenle dün Tahran’daki araştırma reaktörüne ilk yerli üretim yüzde 20 zenginleştirilmiş uranyumdan elde edilen nükleer yakıt yerleştirildi. AA’nın haberine göre törene İranlı yetkililerin yanı sıra bombalı saldırılarda hayatını kaybeden dört nükleer bilimcinin aileleri ile Türkiye’nin Tahran Büyükelçisi Ümit Yardım’ın da aralarında bulunduğu bazı ülkelerin büyükelçileri katıldı. Ahmedinejad geçen hafta nükleer alanda büyük başarıların yakında duyurulacağı yönün İranlaşmak Türkiye’deki “devlet krizini” mercek altına alan yazarlar günlerdir “Görülmüş şey mi?” diye yazıyor, “devletin tepesinde böyle itiş kakış olur mu?” Neden olmasın? Oluyor. Fransa’da, Almanya’da, İngiltere’de değil tabii.. ama yanı başımızdaki İran’da hem çok sık oluyor… Devlet erkânı arasındaki “itişmeler” doğu komşumuzda vakayı adiyeden sayılıyor. “Bilim” kıvamında nerdeyse masaya yatırılıp etüt edilebilecek cinsten bir yönetim tarzı olarak öne çıkıyor. “Hukuk devleti” kurallarının işlemediği yerde “güçler ayrımı” tabii olmuyor. Kurumlar arasında işlemesi gereken “denge ve fren mekanizmalarını”, iktidar kavgası adına iktidar odakları ya da “klikleri” sağlıyor. Kişiler ya da nüfuz grupları etrafında oluşan “klikler”ki İran’da buna “iktidar hanedanları” deniyor kâh birbirlerinin ayaklarını kaydırıyorlar, kâh paslaşıyorlar. Dünün paslaşan ekipleri, bakıyorsunuz düşman oluyor. Ya da tersi… düşman kardeşler.. kankaya dönüşüyor. Devlet tepesindeki bu dalgalanma/pozisyon farklılaşmalarını, “siyasi fikirler” ya da “düşünceler” yerine, çıkarlar ve “iktidar pozisyonlarını sağlamlaştırmak” kaygısı yönetiyor. Keyfi ve şeffaflıktan uzak bu kavga moda deyişle! “gölge oyunu” şeklinde yaşanıyor. Halk “gölge oyununu” seyrederek gölgelerin ebatındaki değişikliklere göre, memleket encamı üzerinde “kripto şifreler” çıkarıyor. İran çözümlemeleri hep böyle, “gölgelere” dayandırılan değerlendirmelerle yol alıyor… Türkiye’de yaşanan son krizde, bizim de artık böyle bir yönetime doğru hızla yelken açtığımız ortaya çıktı. ? İran, dünyadan gelen tüm tepkilere karşın nükleerden vazgeçmeyecekleri mesajını yineledi. Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın dün katıldığı bir törenle Tahran dünyaya yeni gelişmiş santrifüjler inşa edildiğini ve ilk yerli üretim yüzde 20 zenginleştirilmiş uranyumdan elde edilen nükleer yakıtın kullanıma sokulduğunu duyurdu. Aynı gün 6 Avrupa ülkesinin elçileri Dışişleri Bakanlığı’na çağrılarak petrol ihracatı ambargosuna yönelik uyarıldı. lamada, karbonfiberden yapılan 4. nesil santrifüj geliştirildiği duyuruldu. İran devlet televizyonunun kurumun açıklamasına dayandırdığı haberine göre, süpersonik hızlı uranyum saflaştırılmasını sağlayan bu teknolojiyle yapılan santrifüjler daha hızlı, daha az su harcıyor ve daha az yer kaplıyor. Kurum, İran’ın ayrıca Tahran’daki araştırma reaktöründe kullanılmak üzere yüzde 20 oranında saflık düzeyine sahip uranyum üretimine sağlayacak kendi yakıt çubuklarını ürettiğini de bildirdi. İran, geçen ay enerji santrallarında kullanı Daha hızlı santrifüjler deki açıklamasının ardından dün Tahran’daki reaktörden yayımlanan görüntüler eşliğinde nükleerden vazgeçmeyeceğiz mesajıyla dünyaya meydan okudu. İran Cumhurbaşkanı’nın da katıldığı törenden önce bu ülkenin Atom Enerjisi Kurumu tarafından yapılan açık lacak yakıt çubuklarının üretim ve deneme süreçlerinin başarıyla tamamlandığını açıklamıştı. Tahran Araştırma Reaktörü’ne yakıt temini için Türkiye ve Brezilya’nın girişimiyle önceki yıl imzalanan Tahran Anlaşması’na ve taraflar arasında uzun süren müzakerelere rağmen sonuç alınamamıştı. İran, takas ya da satın alma yoluyla Batı’dan yakıt temin edilememesi üzerine kendi yakıtını üretme kararı almıştı. ABD, İsrail başta olmak üzere uluslararası toplum İran’ın nükleer silah peşinde olmasından kuşkulanıyor. İran ise iddiayı reddederek nükleer programının barışçıl ve ülkedeki enerji ihtiyacı için gerekli olduğunu belirtiyor. Uzmanlar nükleer bomba yapmak için yüzde 90 oranında uranyum zenginleştirilmesinin gerektiğini belirtirken yüzde 20’yi kritik bir eşik olarak değerlendiriyor. İran, 1 Temmuz’dan itibaren kendisinden ham petrol almama kararı alan AB’ye misilleme yapılacağı uyarısında bulundu. İran dün Dışişleri Bakanlığı’na Fransa, Hollanda, İtalya, İspanya, Yunanistan ve Portekiz’in Tahran büyükelçilerini çağırdı. Görüşmede AB’nin kararının ve İran’ın atacağı adımların görüşüldüğü ifade edildi. Bazı İran kaynaklarında petrol satışının yasaklandığı iddialarını ise Dışişleri Bakanlığı yalanladı. Açıklamada “şu an için” yasağın olmadığı belirtilerek karara gerekçe olarak “kıta genelindeki soğuk hava ve insani nedenler” gösterildi. İran Petrol Bakanı Rüstem Kasımi yaklaşık iki hafta önce “Bazı Avrupa ülkelerine petrol ihracatı kesinlikle durdurulacak” demişti.Petrol ihracatının durdurulacağı iddiaları üzerine 117 dolar olan petrol fiyatı, yarım saatte 119 dolara çıktı. Ancak ardından eski seyrine döndü. Rusya Genelkurmay Başkanı General Nikolay Makarov, Batı’nın nükleer silah üretmek üzerine olduğunu düşündüğü İran’ı bu yaz vurabileceğini açıkladı. Moskova’da gazetecilerin sorularına cevaplandıran Makarov, başını ABD’nin çektiği Batı ittifakının İran’ı vurmasının artık an meselesi olduğunu belirterek, “Sanırım karar en geç yaz başına kadar verilecek” dedi. Makarov, “İran artık sıcak bir hedef. Biz de bölgedeki gelişmeleri yakından izliyoruz” diye konuştu. Basra Körfezi’nde bulunan ABD’ye ait uçak gemisi USS Abraham Lincoln, İran devriye botlarının sıkı takibi altında önceki gün Hürmüz Boğazı’nı geçti. Uçak gemisine bağlı muharebe grubunun, İran devriye botlarınca takip edilmesine karşın, İran’ın Batılı ülkelerin daha sıkı yaptırımlarına misillemede bulunmak amacıyla kapatmakla tehdit ettiği Hürmüz Boğazı’nı geçişi sırasında herhangi bir olay meydana gelmedi. Petrolde kısa süreli panik ‘Pers İmparatorluğu Bangkok’ta İran izi peşinde’ Dış Haberler Servisi İsrail Başbakan Yardımcısı Silvan Şalom, İran’ın Pers İmparatorluğu’nu canlandırmak istediğini ileri sürdü. Şalom’a göre, İran’ın niyetleri arasında “Ortadoğu’da rejim değişiklikleri yapmak”, “bölgedeki petrol sahalarının kontolünü ele geçirmek” ve “nükleer bomba üretmek” de var. BM Genel Sekreteri Ban Kimun ile görüşmesinin ardından BM’de gazetecilere açıklamalarda bulunan ve soruları yanıtlayan İsrail Başbakan Yardımcısı, “İran tüm bunları gerçekleştirerek süper güç olacağına inanıyor” dedi. İran’ın nükleer silah yapmayı amaçladığı konusunda uzun süredir uluslararası toplumu uyardıklarını ifade eden Şalom, İran’a yönelik sert yaptırımların, İran’ın nükleer programından vazgeçmesine yol açmasını umduğunu söyledi. İsrail Başbakan Yardımcısı Şalom’a göre İran’ın niyeti belli Çok başlı devlete örnek İki ülke görünürde hayli farklı. Türkiye Batı’ya göbeğinden bağlı, nispeten “açık bir toplum”. İran ise görece olarak kapalı. Ve rejimi itibarıyla katı Batı karşıtı. Türkiye, devlet terminolojisinde, yarım asrı aşkın süredir içi boşaltılmış! Batı demokrasileri deyimlerini kullanıyor. İran ise siyaset jargonunu İslam devrimi kavramları üzerine oturtuyor… Zaman zaman zıt konumlar ve görünümler içinde olan bu iki ülke, ne var ki aslında birbirine özde çok benziyor… GülenRTE kavgasını akla düşüren biçimde İran’ın üst düzey iki ismi dini lider Hamaney ile Cumhurbaşkanı Ahmedinejad örneğin, aylardır amansız bir “iktidar kavgası” içindeler. Öyle ki “Hamaney kliği” ile “Ahmedinejad klikleri”; devlet içinde devlet gibi, İran’ da “iki başlı” bir devlet oluşturuyor… 2009’da “insan hakları”, “reform”, “demokratikleşme” isteyen “Yeşil İsyan” muhaliflerine karşı birleşip birlikte hareket eden ve muhalefeti ezen iki lider, şimdi birbirlerinin gözlerini oymak için fırsat kolluyor. “Demokles’in kılıcı” gibi Ahmedinejad üzerinde kendisini “görevden azletmek tehdidini” kullanan Hamaney, Cumhurbaşkanı etrafındaki en yakın isimleri örneğin tutuklattırmaktan kaçınmadı. Bu da yetmedi.. 1979 İran devriminden bu yana hiç kullanılmamış bir prosedürle, Ahmedinejad’ın meclise hesap vermesi istendi. Derinleşen ekonomik krizin yarattığı hoşnutsuzlukları fırsat bilen Hamaney yanlısı milletvekilleri, aralarında yeterli sayıda imza toplayarak devlet başkanını parlamentoya hesap vermeye çağırdı. Bu ideolojik bir çekişme değil. Gelecek ayın parlamento seçimleri öncesinde götürülen bir hesap sadece. 2009 isyanından bu yana ilk büyük siyasi sınav olacak olan seçim arifesinde, taraflar birbirlerne “ayar vermek” peşindeler! Rus komutan: Batı yazın vurur ayland’ın başkenti Bangkok’ta T önceki gün meydana gelen patlamaların ardından yakalanan 3 İranlı tutuklandı. Söz konusu kişilerden biri kaçmaya çalışırken Bangkok Havaalanı’nda, biri yaralı olarak, biri de kaçtığı Malezya’da yakalandı. Tayland istihbaratından üst düzey bir yetkili, biri patlamalar sırasında yaralanan üç kişilik İranlı ekibin hedefinde, büyükelçi de dahil olmak üzere, İsrailli diplomatların bulunduğunu söyledi. İsrail’in Bangkok Büyükelçisi Itzhak Shoham ise Bangkok’taki patlamaların Suriye’deki gelişmelere ilişkin olarak da “Elbette hepimiz Suriye’deki gelişmelerden dolayı çok üzgünüz. BM’nin, Suriye Devlet Başkanı Esad’ı durduramamasından ötürü hiçbirimiz geceleri uyku uyuyamıyoruz” diyen Şalom, BM’nin görevini yerine getirerek hem İran’ın nükleer programını hem de Suriye’deki kıyımı durdurması gerektiğini vurguladı. Uyku tutmuyor faillerinin, Gürcistan ve Hindistan’da geçen pazartesi günü meydana gelen saldırıları düzenleyenlerle muhtemelen “aynı şebekeden” olduğunu, elde edilen bulguların benzerlik gösterdiğini, patlayıcıların Hindistan ve Gürcistan’daki saldırılarda kullanılanlarla çok benzer göründüğünü belirtti. Bangkok’ta meydana gelen 3 patlamada, biri kadın 5 kişi yaralanmıştı. İran Dışişleri Bakanlığı ise patlamaları kınadıklarını ve her türlü terör eylemine karşı olduklarını duyurdu. (Fotoğraf: AP) Hürmüz’de hareketli saatler Yeni anayasa için 26’sında yapılacak halkoylamasının çözüm olamayacağı söyleniyor Esad’dan geciken referandum hamlesi Dış Haberler Servisi Suriye yönetiminin hazırladığı yeni anayasa için 26 Şubat’ta referandum yapılmasını öngören kararnamenin onaylandığı bildirildi. Suriye devlet televizyonu, Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın, kararnameyi onayladığını duyurdu. Yeni anayasa taslağı, Suriye’de iktidardaki Baas Partisi’nin tekeline son vererek, çok partili rejime geçmenin yolunu açıyor. Anayasa taslağında devlet başkanının en fazla iki kez ve yedi yıl süreyle görev yapmak üzere seçilebileceği belirtiliyor. 2014’te görev süresi dolacak olan Esad’ın bir daha devlet başkanı seçilip seçilmeyeceği konusuna ise açıklık getirilmedi. Ancak ülkenin içinde bulunduğu çalkantılı durum ve muhalif grupların çoğunun Esad’ın çekilmesinden başka bir yolu kabul etmemesi nedeniyle referandumun sorunlara çözüm olması beklenmiyor. Humus kentinde ise bir petrol boru hattına saldırı düzenlendiği bildirildi. Suriye devlet televizyonu, boru hattında meydana gelen patlamadan “silahlı terör grupları”nı sorumlu tuttu. Alain Juppe, Birleşmiş Milletler’den, Suriye’de insani yardım koridoru kurulması önerisini tartışmasını bir kez daha talep etti. İslam Konferansı Teşkilatı Başkanı Ekmeleddin İhsanoğlu ise uluslararası toplumun, Suriye’ye askeri müdahaleyi düşünmemesi gerektiğini belirtti. İhsanoğlu, “Libya, Afganistan, Irak ve Somali’den alınan dersler, askeri müdahalenin iyi sonuçlar vermediğini gösterdi” diye konuştu. Mısır, Suriye rejiminin yaptığı insan hakları ihlallerini kınayan bir BM Genel Kurul karar tasarısını BM Genel Kurulu üyeleri arasında dolaştırdı. Arap Birliği tarafından son şekli verilen karar tasarısında insan hakları ihlallerinin kınanmasının yanı sıra Suriye’de 11 aydan beri süren krizi sona erdirmek amacıyla hazırlanan Arap Birliği planına destek veriliyor. Karar tasarısında ayrıca, BM Güvenlik Konseyi’nin Suriye konusunda karar almadaki başarısızlığının Beşşar Esad hükümetini ülkedeki muhalifleri ezmek amacıyla topyekun saldırıya geçmesi konusunda cesaretlendirdiği uyarısında bulunuluyor. Kimyasal silahlara yakın takip Dış Haberler Servisi ABD’nin, on bir aydan beri rejim karşıtı ayaklanmaların yaşandığı Suriye’nin kimyasal silah stoklarını yakından izlediği bildirildi. ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan adı açıklanmayan bir yetkilinin verdiği bilgiye göre ABD, ayaklanmalar sırasında kimyasal silahların yanı sıra taşınabilir uçaksavar füzelerin akıbetinden de endişe ediliyor. Yetkili söz konusu silahların terörist grupların eline geçeceği endişesini duyduğu için ABD’nin konuya ilişkin gelişmeleri dikkatle ve yakından izlediğini belirtti. Dışişleri yetkilisine göre, Amerikan hükümeti, kendisiyle aynı kaygıyı paylaşan ülkelerle yakın işbirliği içinde çalışmaya devam edecek. Yetkili, ABD’nin müttefikleriyle Suriye’nin taşınabilir uçaksavar füzelerinin çalınmadığını ya da dağıtılmadığını garanti etmenin yollarını tartıştıklarını da sözlerine ekledi. Suriye’nin hardal gazı da içlerinde olmak üzere sinir gazlarıyla, bunları taşıyacak Scud füzelerinin yanı sıra gelişmiş konvansiyonel silahlara sahip olduğu sanılıyor. Batıya koşarken doğuya gitmek İran’da bu “ayar vermek” operasyonu öyle sistemli uygulanıyor ki, ülkeyi savaşa sürükleyebilecek “nükleer program görüşmeleri” bile “derin kapışmadan” etkileniyor. Batı ile son kertede anlaşabilecek “klikler”, ülkeyi açmazdan çıkarıp pozisyonlarını sağlamlaştıracaklarından, diğer iktidar öbekleri tarafından sistemli olarak sabote ediliyor…. Bizim devlet içindeki “Kürt açılımcıları” gibi, İran’ın “nükleer açılımcıları” da… sonunda er geç geri adım atıyor. “Açılımcıların” hep geri adım atmasına yol açan bir neden de “açılım projelerinin” fikirler üzerine değil pragmatik/oportünist konjonktürel duruşlara dayandırılanması oluyor… Yargı sistemi de… bu arada Türkiye ile şaşılacak benzerlikler gösteriyor. “Devlet içinde devlet” gibi çok başlı iktidar bölüşümü ve kavgalar yanında, yargı da Türkiye’ deki gibi çok katmanlı İran’da. “Şeriat hukuku” ayrımını bir yana bırakırsak, İran’da da Türkiye’ de olduğu gibi! “adi suçlara” bakan mahkemelerle “devlet ve siyasi suçları” ele alan mahkemeler farklı yapılandırmalarla birbirinden ayrılmış. İkinci tür mahkemeler aynı bizde olduğu gibi sıradan vatandaşları değil, “devlete karşı suç işlediği varsayılan” gazeteciler, yazarlar, politikacılar, protestocuları yargılıyor. Bu kesimlerin uğradığı infazlar, çoğu kez bizde olduğu gibi, mahkemeden önce bir büyük “itibarsızlaştırma operasyonu” kapsamında uluorta medyada yapılıyor! Uzun uzadıya böyle daha çok devam edebilirim. Ama yerim bitti. Ne iş değil mi? Yarım küsur asırlık Batı demokrasisi deneyiminden sonra, dönüp dolaşıp buluştuğumuz yer İran. Boşuna dememişler “Türkiye, güvertesinde batıya koşarken doğuya giden gemidir” diye. Humus Mısır’ın tasarısı halkı, Bab Amro bölgesinde sık sık sığınaklara gitmek zorunda kalıyor. (Fotoğraf: REUTERS) Davutoğlu: BM devreye girsin ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, BM’nin Suriye konusunda insani yardım için de devreye girmesi gerektiğini belirtti. Davutoğlu, BosnaHersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi’nin Boşnak üyesi Bakir İzzetbegoviç ile görüşmesinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. BM Genel Kurulu’na sunulacak Suriye tasarısından çıkacak sonucun bağlayıcı olmayacağını, ancak psikolojik alanda yaratacağı etkinin göz ardı edilmemesi gerektiğini ifade eden Davutoğlu, Tunus’ta yapılacak Suriye toplantısından Suriye yönetimine uyarı mesajı çıkmasını beklediklerini söyledi. Tunus toplantısının ardından da konunun BM gündeminde tutulacağını anlatan Davutoğlu, insani yardım konusunda da BM’nin Cenevre Ofisi’nde gerekli girişimlerde bulunduklarını ifade etti. “BM’nin Suriye konusunda sadece siyasi yardım değil, insani yardım için de devreye girmesi lazım” diyen Davutoğlu Davutoğlu Türkiye’nin bu yönde de çaba sarf ettiğini vurguladı. Bu arada Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Selçuk Ünal, Suriye’de bir tampon bölge oluşturulmasının “bu aşamada Türkiye’nin gündeminde olmadığını” söyledi. SURİYE’YE İNSANİ YARDIM ransa: Koridor oluşturulsun Fransa Dışişleri Bakanı F C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear