25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 13 ŞUBAT 2012 PAZARTESİ 6 KÜLTÜR SÖYLEŞİLERİ SSM’nin Müdürü Nazan Ölçer, sergi stratejilerini ve ‘Rembrandt ve Çağdaşları’ sergisini anlattı Türkiye’de ilklerin müzesi ? NAZLI PEKTAŞ Kuruluşunun 10. yılını kutlayan Sakıp Sabancı Müzesi’nin başarısına imza atanların başında Nazan Ölçer geliyor. Ölçer, hiç bitmeyen enerjisinin sırrının, işi iyi bilmek ve belli bir donanımla her gün yılmadan çalışmak olduğunu söylüyor. SSM daha şimdiden 2014’teki Van Gogh sergisinin hazırlıkları içinde. nin küratörlerinden biri de olan Ölçer’le sergiyle birlikte, müzeyi ve sanata dair pek çok güncel konuyu konuştuk. Sakıp Sabancı Müzesi 10 yılı geride bıraktı. Bu yolculuğun 9 yılında siz de vardınız. Yılda 34 sergiyle kapılarınızı sanatseverlere açıyor, onların büyük ilgisiyle karşılaşıyorsunuz. Bu büyük enerjinin gerisinde ne saklı? Enerjinin sırrı işi iyi bilmek ve belli bir donanımla her gün yılmadan, bezginlik duymadan çalışmakta saklı. Ekibim buraya tesadüfen gelmediğini bilen, bu işten büyük haz alan ve sürekli öğrenen insanlardan oluşuyor. Bu paylaşımın sokağa yayılması da coşkuyu arttırıyor. İlk önce tlı Köşk’te Sabancı Ailesi Koleksiyonu ile başlayan yolculukta uluslararası alanda saygın müzeler arasına giren ve önemli sergilere imza atan Sakıp Sabancı Müzesi 10. yılını kutluyor. Müzenin başarısına imza atanların başında ise Dr. Nazan Ölçer geliyor. Onun hiç bitmeyen enerjisi müzenin her köşesine işlemiş durumda. Kolay değil elbette, yakında “Rembrandt ve Çağdaşları” geliyor müzeye ve hazırlıklar son hızla devam ediyor. 17. yüzyıla kadar uzanan TürkiyeHollanda diplomatik, kültürel ve ticari ilişkilerinin 400. yıldönümü kapsamında İstanbul’a taşınacak bu seçki A ikamet ettiğimiz Emirgân’da bu enerjinin yarattığı değişimi gördük. Buradan geçen sakinlerin güvenlik görevlilerimize yeni sergiyi ve zamanını sorması, bunun için meraklanması yaratılan farkındalığı ve bu yapılanların bir ölçüde yerine vardığını özetliyor. Bu heyecan kente yayıldıkça da yeni güçler yaratıyorsunuz kendinize. Bu heyecanın 2014’teki adı da Van Gogh olacak, çalışmalarımız devam ediyor. Peki bu 10 yılda müzenin uyguladığı sergi stratejisini nasıl özetlersiniz? Her müzenin bir stratejisi olması gerektiğine inanıyorum. Bu stratejiyi bazen sizin konumunuz, daha çok koleksiyonunuzun yapısı, müzenin duruşu ve mekânlarınız belirler. Elbette çalışanlar ve yönetenler de belirler, ama çok klasik bir koleksiyonunuz varsa birdenbire çağdaş sanat müzesi rolünü üstlenemezsiniz. Bu, önce koleksiyonunuza haksızlık etmek olur. Bizim burada iki tür koleksiyonumuz var. Nihayetinde biz, özel bir koleksiyondan yola çıkmış bir müzeyiz. Koleksiyonerin beğenisi dahilinde ortaya çıkmış iki koleksiyonumuz var. Biri “Osmanlı Hat Sanatları Koleksiyonu” diğeri de “Türk Resminden Bir Kesit”. Bu köklerden hat sanatıyla tarihe ve geleneklere bağlanırsınız, resim ile de Batı’ya, Batı sanatına ve Türkiye’nin Batılılaşma serüvenine bağlanırsınız. Bu iki kökün doğrultusu bizim sergi stratejilerimizi belirler. Batı sanatının Picasso, Dali, Rodin gibi ustalarının sergileri Türkiye’de ilk olduğu için çok ilgi gördü ve hep hatırlandı. Ama unutmayalım ki “Cengiz Han ve Mirasçıları”, “İslam Sanatının Üç Büyük Başkenti”, “17. Yüzyılda Avrupa’da Türk İmajı” gibi, büyük tarih sergileri de yaptık. Bunlar koleksiyonlarımız doğrultusunda dengede durmamızı sağ Görev: MİT’e Cemaat Borusu! TV ve köşeyazılarında geniş bir “cemaat suskunluğu” vardır. Cemaatin iktidarın bir parçası olduğu görmezden gelinir. Cemaat sanki “iktidarın dışında” bir yerlerdedir. Bunun çeşitli nedenleri var, ama şimdi sırası değil. Her taşın altında cemaat arıyorsunuz (ne kadar aptalca söz!) demeleri, cemaatin devlet (vali, kaymakam vb.) ile hükümetin icrasında (şüphesiz ki çeşitli bakanlıklar, eğitim, polis, YÖK, TÜBİTAK, ÖSYM vb.) ve yargı gibi sözde tarafsız organlardaki belirleyici ve etkileyici konumlarını görmeyi engellemek amacını taşıyor. Cemaatin iktidar hamlelerini, iktidarın ikili yapısı arasındaki keskin mücadeleyi ve aralarındaki politika farklılıklarını görmek için basın yayın organlarına bakmak yeter! Bu organları her zaman izleyecek zamanım yok; çoğu kez aynı telden çalarlar, ama belirleyici politik zamanlarda derin farklılıkları görürsünüz. Orada her şey net ve açık. Bu iktidar mücadelesi üzerine merkez medyadaki ulema yazılarına bakıyorum da şaşıyorum. Bugünkü çatışmaya, Kürt sorununa, federatif çözüm mü yoksa üniter çözüm mü gibi iki farklı yaklaşımın neden olduğu masalından tutun... MİT elemanlarının PKK faaliyetlerine katılarak suç işlediğinin ortaya çıkmasına kadar... Her şey var da, ana konu, yani cemaatin, (Gülen’in), Erdoğan’ın başını yemek istemesi yok! Erdoğan iktidarını çökerterek, (benzer kişi ve bakanları da kullanarak!) bir cemaat hükümeti kurma istediği yok! Cemaat ile Erdoğan ve ekibinin, örneğin ABD ve Ortadoğu politikaları da farklı. Ülkede kurmak istedikleri düzen de! ??? Star ve Yeni Şafak, Erdoğan’a AKP’ye yakın. Bugün ise cemaate... Konu: “MİT savaşları...” Cemaat insanları, bir süredir MİT’i hedeflerine aldı: MİT, Ergenekoncuların, hatta en son versiyon olarak Aydınlıkçıların cirit attığı (TV’lerde şık kılıklı düdüklerin üfledikleri konu) bir yapı... Bugün gazetesinden N. Gönültaş, Ergenekon’daki bir numaranın bulunmamış olmasının (vay vay vay... sahi o bulunmamış mıydı?!) suçlusu olarak MİT’i görüyor: “Askerin içinde, Emniyet’in içinde, yargının içinde, üniversitede, medyada her yerde varlar, herkese dokunuldu, ama MİT’e hiç dokunulmadı. Niye? MİT’te yoklar mı? MİT’in başına istenilen kişi atanınca tertemiz mi oldu MİT?” Yine cemaate yakın Faruk Mercan ve hukukçu istihbaratçı kılığında veya Ankara Enstitüsü filancısı olarak TV programlarına katılanlar koro halinde MİT’i KCK üzerinden vuruyor ve bu kirli MİT’in değiştirilmesi, “tarafsız yargı”ya müdahale edilmemesi gerektiği üzerine birlikte şarkılar söylüyor. Cemaat, bizle de MİT’in “kirli geçmişi” üzerinden ittifak arıyor.. “Gelin, Kahramanmaraş ve diğer katliamlarda MİT’in rolünü sorgulayalım, yargılayalım, didik didik edelim..” Onlardan birine dedim ki: Oooo Bay Cemaat, biz on yıllardır MİT’in katliamlarda rolünü soruyoruz, sizler trene tam da şimdi binmeye kalkışıyorsunuz.. Orada borunuzu öttürmek ve Erdoğan’ı vurmak zamanı sizin için...” Cemaatin The Taraf’ı da MİT öykülerine merak sardı! Zamanlama mükemmel! Düüüüüüüttt.. Tren kalktı! Aman aman telefonları dinleniyormuş. Vay canına sayın seyirciler, ne hukuka aykırı bir durum değil mi! Bak sen!! Ama bu “toplu kalkışma”dan anlıyoruz ki, MİT cemaati yakın izlemeye almış... Karşı kampanya, bunun bir nedeni olabilir! (ABD ve CIA ile ilişkilerini de sorgulamalarını rica ediyorum! Bir dosya göndermeniz dileğim!.. Her yerde varlar, acaba, bizim Cumhuriyet’te The Taraf’çı var mı, bilmiyorum.) Yine Bugün’den çok bilmiş rolü kesen temsilci de “nerede basın özgürlüğü, telefonları dinliyor MİT” diye bağırıyor... MİT’e “dokunan yanar mı” diye, bizim cemaate karşı sloganımızı bile kaparak! Ne günler yaşıyoruz! İkincisi, cemaaatçiler, yukarıda sayıp döktüklerinin hepsine nüfuz ettiler: Ordu! Medya! Sağa sola götürerek ayarttıkları gazeteciler! Yargı! Üniversite! YÖK! TÜBİTAK!.. Say babam say... Cemaat haklı, yukarıda saydıklarımızın içinde etkileyici, yönetici, denetleyici bir dizi konumda varlar da... Bir MİT’te boruları ötmüyor demek ki! ??? MİT’i hedef seçmelerinin nedenlerinden daha güçlü bir başkası da şu: MİT güçlü bir gizli denetim yapısı. Ve Erdoğan 10 yıldır bu yapıyı kontrolünde tutuyor, Fidan’la beraber kesin denetimi altına aldı. Erdoğan, siyasi davaları sürdüren cemaat etkisindeki polis ve özel yargıyı ise kontrol edemiyor! Bu yapı, cemaatin denetiminde! Fidan hakkında soruşturmada içine düştükleri şaşkınlık bunun kesin kanıtı! Ama MİT ile bütün yapıları kontrol edebilir! (MİT’in Fidan soruşturmasını izleyememesi de çok komik... Demek ki şimdi bu yapıya yöneleceklerdir!) Cemaat, MİT’i denetleyemediği sürece, eksi konumda olmaya mahkumdur. MİT üzerinden iktidar çatışmasını analiz ederken, ana fikri kaybetmeyelim: Erdoğan’ı yalnızlaştırmak, kuklalaştırmak ve düşürmek! Gelenek ve yenilik 17. yüzyıl ressamı Abraham van den Tempel’in ‘Amsterdamlı Tüccar ve Ailesi’ tablosu da ‘Rembrandt ve Çağdaşları’ sergisinde. Nazan Ölçer 9 yıldır Sakıp Sabancı Müzesi’nin başında. şünüyorum. Çünkü o yeniliklere açık, soruları olan, düşünülen ama söylenemeyecek şeyleri telaffuzda tereddüt etmeyen bir insandı. Müzenin 10. yıl etkinlikleri çerçevesinde neler bekliyor izleyiciyi peki? Öncelikle kalıcı olan hat sanatı koleksiyonumuzu Türkiye’de hiç yapılmamış bir biçimde mayıs ayında yeniden sergiienal coşkusu leyeceğiz. Hattı insanlave SSM ? 22 Şubat’ta rın elinde bir oyuncak Örnek vermek geaçılacak ‘Rembrandt gibi biçimleyerek onları çağın ötesine taşıyan bir rekirse bu strateji doğve Çağdaşları’ metodla sergilemeyi planrultusunda son olarak sergisi, Hollanda lıyoruz. İnteraktif olarak 12. İstanbul Bienali’ne resim sanatının “touchscreen”lerle beparalel bir Sophie raber gezilebilecek. BöyRembrandt, Hals, Calle sergisiyle karşılece hat sanatı hem içerlaşmıştık müzede, daSteen, Vermeer gibi diği dini metinlerden doha önce de “Joseph ustalarının layı saygıyla ve sessizce Beuys ve Öğrencileri” yapıtlarını sunarken, hem de o yazıların ne sergisi vardı. 2007’de bu küçücük ülkenin kadar çağdaş bir yaratma ise “Habersiz Buluşgücü taşıdığı izleyiciyi ma, Blind Date İstanbüyük adımlarına de işin içine katarak paybul” adlı sergide, müdikkati çekmeyi de laşılacak. ze koleksiyonundaki amaçlıyor. Resim koleksiyonumuz Osmanlı hat sanatı da belirli dönemlerde beeserleri ile Deutsche lirli başlıklar altında serBank’ın çağdaş sanat koleksiyonu bir araya gelmişti ve gilenecek. Sonbaharda ise Claude bence müthiş bir diyalog söz ko Monet sergisi düzenliyoruz. Monet sergisine Fransız empresyonizminin nusuydu. Biliyorsunuz, Türkiye’de kısa sü etkisi altında kalmış bir Türk sanatrede müthiş benimsenen, pek çok çının sergisi eşlik edecek. Yine karşılıklı bir diyalog kurarak büyük koleksiyona okuyacağız bu sergileri. platform oluşturan ve 22 Şubat’ta ise “Remgittikçe önem kazanan ? SSM, 10. yıl brandt ve Çağdaşları” serçağdaş sanat alanı ve etkinlikleri gisi açılacak. Rembrandt, bunu gittikçe görünür kapsamında, hat Frans Hals, Jan Steen ve kılan, İstanbul’a ulussanatı Vermeer 17. yüzyıl Hollararası bir kimlik kalanda ve Avrupa resmi için koleksiyonunu zandıran bienal var. Genç nesillerin de mütTürkiye’de ilk kez çok önemli elbette ama siz sergiyi 400. yıl kutlamalahiş ilgi duyduğu bu interaktif bir rı çerçevesinde kurgularbüyük alana yabancı yaklaşımla ken altını çizmek istediğikalmak mümkün değil. sunacak. niz şeyler nelerdi? Bilgisayar ve video giBu sergiyle Kuzey AvruSonbahardaki bi pek çok teknolojik pa sanatının baş isimleri gedisiplinin de bu alanda Claude Monet Adeta ressamların resbuluştuğunu düşündüsergisine, Fransız liyor. mi geçidi. Sergiyi kurgularğümüzde uzak durmak empresyonizminin ken Rijksmuseum’daki mesdoğru değil. Üstelik etkisinde bir Türk lektaşım Pieter Roelofs ile bienaller bütün kenti kapsar, dolayısıyla bu sanatçının sergisi şunun altını çizmeyi planladık: Resim sanatını önemsibüyük etkinliğe katıleşlik edecek. yoruz evet, Hollanda resim mak görevimiz. Müze sanatının Avrupa resim saolarak iki yılda bir bu coşkuya eşlik ediyor, kolay kolay natına getirdiği yeniliği biliyoruz, görülemeyecek bir sanatçıyı ağırla ışığı kullanmadaki ustalığı görüyoruz, ama bir yandan da farklı bir modelle mayı arzuluyoruz. Bunlardan ilki sizin de söylediğiniz karşı karşıyayız. Denizle boğuşan, tagibi Deutsche Bank’ın çağdaş sanat rım alanı olmayan, ama büyük şehirkoleksiyonundan seçki idi. Bunu ka leri olan bu insanlar farklı bir modelle ligrafi ile birleştirdik. Her ikisi de so çıkıyorlar tarih sahnesine. Ticaretle biyut sanatın dışavurumuydu, aynı za raz belini doğrultmuş, bu orta halli inmanda da bunların birbiri ile nasıl sanların daha önce kilisenin yaptığı giuyumlu olduğunu gösteren bir ser bi resim siparişi verdiğini görüyoruz. Birdenbire portrelerde, günlük yagiydi. Birbirinin tersi gibi görünen dünyaların birbiri ile olan uyumunu şam sahnelerinde sıradan insanlarla karşılaşıyoruz. Bir yandan kilise gegösterdik bu sergilerle. Sophie Calle ile gerçekleştirdiğimiz riye çekiliyor, reformist görüş hâkim özel proje “Son Kez, İlk Kez” de 12. ve en önemlisi cumhuriyet var. SonBienal sırasında izleyici ile buluştu. rasında savaşlarla biten altın çağ ve geri gelen krallık. Avustralya’ya kadar taman’dan özel proje giden, uzak keşif yolculukları yapan Gelecek bienal için kimi düşü bu küçücük ülkenin büyük adımlarını göstermek, kısa süren özgürlük günnüyorsunuz? Anish Kapoor 13. Bienal sırasın lerinde atılan tohumların gelecek yılda SSM’de olacak. Çağdaş sanattan lara nasıl uzandığını işaretlemek istisöz açılmışken eklemek isterim; 2014 yoruz. Bu ortamın sanatçıları nasıl yılı Sakıp Sabancı’nın vefatının 10. beslediğini, denizaşırı ticaretin ve yılı. Ailenin isteği doğrultusunda ilişkilerin sanattaki izlerini takip etmek Kutluğ Ataman 2014 için bir proje istiyoruz. Tabii Osmanlı Türk tücgerçekleştiriyor. Çağdaş sanat ala carlarla kurulan ilişki, resimlerde nından bir ismin bunu gerçekleştire gördüğümüz halı ve kumaşlarda karcek olması çok anlamlı. Sakıp Bey ile şımıza çıkan ipuçları, bu serginin çok uyuşacak bir proje olduğunu dü katmanlarını çoğaltıyor. layan sergiler. Önemli olan elinizdeki koleksiyonu yeniliklerle nasıl buluşturduğunuz. Çağa ayak uydurmanın çeşitli yolları vardır. Bunu bazen çağdaş sanat eserleri ile yaparsınız ya da elinizdeki koleksiyonu çağın size verdiği imkânlarla ve teknoloji ile yeniden anlaşılır kılmak için yeniden biçimleyip sunarsınız. Biz 10. yılımızda asıl bunu yapıyoruz. B A 3. havalimanının yeri belli oldu ? İstanbul Haber Servisi Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, 3. havalimanı için yerin belirlendiğini söyledi. Anadolu Ajansı Editörler Masası’nın konuğu olan Bakan Yıldırım, Atatürk Havalimanı’nın pistinin genişletileceğini belirterek, “Sadece İstanbul’da 2023 yılında 150 milyon civarında yolcuya erişeceğiz. O bakımdan, yeni pist yapıyor olsak bile, İstanbul’a 3. Havaalanı mutlaka gerekiyor. Bunun için de çalışmalarımız önemli bir noktaya geldi. Yerimizi de belirledik. Ama şimdilik izninizle açıklamıyoruz” diye konuştu. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear