25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 5 OCAK 2012 PERŞEMBE dishab@cumhuriyet.com.tr 12 DIŞ HABERLER İtalya’da milletvekillerine 16 bin Avro aylık ücret ödenmesinin ortaya çıkması işçi ve memur maaşlarının 12001600 Avro arasında değiştiği Çizme’de vatandaşların tepkisine neden oldu Vekiller çizmeyi aştı ASLI KAYABAL Macar Örneğinden Çıkarılacak Ders “Yeni anayasanın iki temel niteliği var” diyor ünlü Macar siyaset düşünürü Gaspar Tamas Miklos: “Bunlardan ilki neomuhafazakâr yapı. Bu yapıyla, sosyal haklar askıya alınıyor. Sosyal adalet kavramı yok ediliyor, eşitsizlik pompalanıyor. Bu neomuhafazakâr çatı, ‘otoriter yapı’ ile tamamlanıyor. ‘Otoriter yapı’, tüm gücü yürütmede topluyor. Kontrol denge mekanizmaları budanıyor, ifade özgürlükleri sınırlandırılıyor. Sosyal devlet açısından devletin rolü küçültülürken baskı bağlamında devletin rolü büyüyor… İleride anayasının değiştirilmesi imkânsız kılınıyor. Anayasanın belirlediği seçim yasası, siyasi partilere parlamentoda (anayasayı değiştirmek için gerekli olan) üçte ikiye erişmeyi olanaksız kılıyor… Evrensel insan hakları beyannamesinde ‘doğuştan kazanılmış’ sayılan haklar, –toplum yararı koşulu gözetilmek suretiyle ‘devletin takdirine’ bırakılıyor. Doğal hakların yerini ‘devletin bahşettiği haklar’ alıyor. Sınır ötesi Macarlara ‘yurttaşlık hakkı’ tanınırken Macar azınlıklarının ‘anadili’ haklarına referans yapılmıyor. Vatandaşlık, ‘etnik köken’ üzerinden tanımlanıyor.” Gaspar Tamas Miklos’un; yıl başında yürürlüğe giren yeni Macar anayasası için verdiği bu özlü tanımı sekiz ay önce bu köşede yayımlamıştım. (23. 4. 2011, Sağnak) “Macar usulü anayasa”; 2011’in ilkyarısında “AB dönem başkanlığı yapan” Orban hükümeti tarafından çoktan hazırlanmış, nisanda alayıvalayla Macar parlamentosundan geçirilmişti. “Avrupa’da Hortlayan Faşizm Dalgası” başlığını taşıyan aylar önceki “Sağnak” ta anafikir olarak zaten, “AB dönem başkanı ülkenin yaptığı anayasa buysa!” konusunu işlemekteydi. MİLANO Mario Monti hükümetinin uyguladığı ekonomik manevra çerçevesinde İtalyanlar 2012’yi benzinden gaza, elektrikten otoyollara kadar yüzde 40 ve 50’lere varan zamlarla karşılarken parlamentoda görevli milletvekillerinin 16 bin Avro aylık ücret aldıklarının ortaya çıkması ülke çapında tepkilere neden oldu. İtalyan senatosunda görevli başyazmanın bile, İspanya Kralı’ndan daha fazla ücret aldığı vurgulandı. Uluslararası Para Fonu’nun Nisan 2011 verilerine göre, aylık ulusal gelirin 29 bin 392 dolar (yaklaşık 23 bin Avro) ifade edildiği İtalya’da dün yayımlanan raporda, İtalyan milletvekillerinin işgücü maliyeti Fransa, Almanya, İspanya, Hollanda, Belçika ve Avusturyalı milletvekilleriyle karşılaştırıldı. Rapora göre, İtalya alt meclisindeki milletvekillerinin aylık kazancı, Hollandalı milletvekillerininkinden yaklaşık 3 bin Avro fazla çıktı. Buna göre, İtalyan milletvekillerinin aylık kazancı 11 bin 283 Avro, Hollandalı milletvekillerinin kazancı ise 8 bin 503 Avro. İspanyol milletvekilleri ise 2 bin 813 Avro’yla araştırı yan milletvekillerinin aylık kazançlarının 16 bin Avro’ya ulaştığı belirtildi. İtalya’da işçilere ayda ortalama 12001300 Avro, kamu sektöründe görevli memurlara 15001600 Avro ücret ödenirken milletvekillerine yan gelirlerle birlikte 16 bin Avro ödenmesi vatandaşları kızdırdı. Cgil Sendikası Başkanı Susanna Camusso, Monti hükümetine çağrıda bulunarak işsizlik konusunda acilen bir program yapılmaması durumunda İtalya’nın yakın gelecekte sosyal patlamalara sahne olacağı uyarısında bulundu. Noel tatilinin ardından öğrencilerin 9 Ocak’ta ders başı yapmaya hazırlandığı İtalya’da sendikalar ulusal çapİtalya’da sendikalar ulusal ta 4 saatlik genel grev ilan etti. çapta 4 saatlik genel grev Geçen Noel tatili ve onu izleyen ilan etti. Ülke geçen yıl yılbaşı döneminde mağazaların heişsizliği protesto defledikleri oranda satış yapamagulandı. İtalyan milgösterilerine sahne dıkları ve satışların yüzde 4050 dületvekillerinin kamu olmuştu. (Fotoğraf: AP) zeyinde düştüğü belirtildi. Çizme’de hazinesine getirdiği bugün başlayacak indirimli satışlarbir başka yük de aylık 3 bin 690 Avro’yu bulan büro harcamala da tüketimi teşvik etmek için yüzde 70’lerı oldu. Bu yan gelirler de eklendiği zaman İtal re varan indirim öngörülüyor. Sosyal patlama tehlikesi lan ülkeler arasında en az kazanan milletvekilleri oldu. İtalyan milletvekillerinin maaşının tamamı vergiye tabi olmasına karşın, vergi kesintilerinden daha fazlasını yan gelirle sağladıklarına dikkat çekildi. Milletvekillerinin yan gelirlerinin de aylık 3 bin 503 Avro’yu bulduğu vur Neredeyse her gün bir işsiz kendini öldürüyor ASLI KAYABAL Cumhuriyetçi Parti başkan aday adaylarından Mitt Romney, Iowa önseçimlerini kazanarak önemli bir dönemeci geçmiş oldu. Eski Massachusett Valisi Romney önseçimleri 8 oy farkla kazanarak rakibi Rick Santrom’u geride bıraktı. Tepkisiz Avrupa Avrupa çapında yükselen faşist eğilimleri bir anayasa belgesine geçiren ilk ülke olmak özelliğini ve öncülüğünü kazanan Macaristan’a, o gün bugün, Brüksel’den tepki gelmedi. Rusya, Türkiye gibi AB ile sınırdaş ülkelere; “insan hakları, demokrasi” konularında her fırsatta akıl fikir satan, ders veren Strasbourg’un Avrupa Parlamentosu (AP) temsilcileri; Macarların bu “faşo” anayasalarını hayata geçirmelerini engellemek adına parmaklarını oynatmadılar. “Milliyetçikonservatif” Orban’a; “Dur! Ne yapıyorsun?” diyen çıkmadı. Nasıl çıksın? Orban, AP’nin en büyük siyasi grubu “PPEHıristiyan Demokrat/ muhafazakârların” bire bir başkan yardımcısı. Bu profildeki bir liderin Avrupa’nın en büyük siyasi grubunun başkan yardımcısı olması bile başlı başına aslında çok şey söylüyor. Avrupa’nın en etkili muhafazakâr liderleri, Merkel/Sarkozy bu grubun içinde. Corriere della Sera gazetesi, son dönemde artan intiharları dikkate alarak internet gazetesinde bir forum sayfası açtı. Gazete, ticaretle uğraşan ve güç bir dönemden geçenlerin sorunlarını dile getirmeleri ve paylaşmaları çağrısında bulundu. Küresel krizin ilk izlerinin gözlenmeye başladığı, Lehman Brothers’ın iflas ettiği 2009 yılını odak alan Eures’in araştırmasında İtalya’da 2986 kişinin intihar ettiği açıklandı. 2008 yılında İtalya genelinde 2828 intihar vakasının kaydedildiği bilgisini aktaran araştırma 2009’da gözlenen artışın yaşanan ekonomik krizle ilişkili olduğunu yansıttı. 2009’da yaşamlarına son veren 2 bin 986 kişiden 357’sinin işini kaybedenler olduğu, 2008 yılında işsiz kaldıkları gerekçesiyle ise 260 kişinin intihar ettiği belirtildi. Global krizin ilk etkilerinin yaşanmaya başladığı 2009’da İtalya’da işsiz kalarak bunalıma sürüklenen ve çareyi intiharda görenlerin 2008’e oranla yüzde 37.7 arttığı dikkat çekti. İnternette forum sayfası Müslüman Kardeşler’den işbirliği sözü MİLANO İtalya’da beş yatırımcı, ekonomik kriz nedeniyle içine düştükleri güç koşullarla baş edemeyerek peş peşe yaşamlarına son verdi. Ekonomik ve sosyal araştırmalar enstitüsü Eures’in 2009 yılını temel alarak yürüttüğü bir araştırma ise Çizme’de her gün işsiz durumdaki bir vatandaşın yaşamına son verdiği gerçeğini ortaya koydu. Araştırma, ekonomik sıkıntılarla mücadele edemeyerek intihara yönelenlerin çoğunlukla erkekler olduğunu yansıttı. 2011 yılında ekonomist Mario Monti yönetimindeki teknik hükümetin “İtalya’yı Kurtarma” adı altında hayata geçirmeye başladığı ve çok sert tedbirleri öngören ekonomik manevranın onaylanmasının ardından intiharların küçük ve orta ölçekteki yatırımcılar arasında arttığına dikkat çekiliyor. Geçen hafta Sicilya’nın Catania şehrinde bir motosiklet mağazası sahibi, çalışanlarının işine son vermek zorunda kaldığı gerekçesiyle yaşamına son verdi. 2012 yılında 800 bin kişinin işini kaybedebileceğine dikkat çekilen İtalya’da Catania’daki satıcının ardından Milano’ya bağlı Robecco sul Naviglio’da bir elektrikçi, Trani’de klima satıcısı, Ascoli ve Bari’de de ticaretle uğraşan iki vatandaşın içine düştüğü ekonomik sıkıntı nedeniyle intihar ettiği belirtildi. Uzmanlar ticaretle uğraşan yatırımcıların aşırı borçlanma, mevcut borçlarını ödeyememe, işten personel çıkarmak zorunda kalma, gelecek kaygısı ve depresyona sürüklenme gibi çeşitli nedenlerle intiharı seçtiklerine vurgu yaptı. Cumhuriyetçiler Iowa’da Romney’i seçti Dış Haberler Servisi ABD’nin Iowa eyaletinde Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adaylığı önseçimlerinde ipi Mitt Romney göğüsledi. Eski Massachusett Valisi Romney önseçimleri 8 oy farkla kazanarak rakibi Rick Santrom’u geride bıraktı. Siyasi gözlemciler, muhafazakâr yapısıyla bilinen eyaletteki seçimlerin ülke genelinde seçmenler üzerine “psikolojik bir etkiye” sahip olduğunu öne sürüyor. Yaklaşık 120 bin Cumhuriyetçi ve bağımsız seçmenin katıldığı Iowa’daki seçimlerde Romney ve Rick Santorum, son dakika kadar küçük oy farklarıyla birbirlerini geçti. Sonuçlar yüzde 98 oranında belli olduğunda bile iki aday arasındaki farkın Romney lehine sadece 39 oy olduğu açıklandı. Sonuçların yüzde 99’un oranında belli olduğunda ise Romney 1 oyla öne geçti. Iowa’da yapılan anketlere göre Cumhuriyetçilerin seçime katılımı yüzde 74, bağımsızların ise yüzde 24 oldu. Anketlere göre, “Obama ile yarışabilecek bir aday” isteyenlerin Romney’e, “güçlü ahlaki karakterli” bir aday isteyenlerin ise Santorum’a yöneldiği görüldü. Anketlerde arka sıralarda olmasına rağmen Iowa’daki çıkışıyla gözleri üzerinde toplayan Santorum’un bu eyaletteki başarısında en büyük etkenlerden biri, muhafazakârların ağırlıklı olduğu eyalette 7 çocuk babası “gerçek bir muhafazakâr” olarak görünmesi etkili oldu. Santorum’un evanjelik ve Çay Partisi hareketini destekleyen her 10 kişiden 3’ünün oyunu topladığı belirtildi. Öte yandan 2008 yılındaki başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti’nin adayı olan Senatör John McCain’in, Mitt Romney’i destekleyeceğini açıklayacağı belirtildi. McCain, 2008 yılında New Hampshire eyaletinde yapılan ön seçimleri, o dönem yine aday olan Romney’nin önünde galip bitirmişti. ABD Başkanı Barack Obama da 2008 seçimlerinde başkan seçilmesine uzanan yolda ilk ön seçimlerin yapıldığı Iowa eyaletindeki Demokratlara seslenerek “Özel çıkar gruplarıyla mücadele ediyoruz. O nedenle bu seferki seçimler, bazı bakımlardan, öncekinden çok daha önemli olacak” diye konuştu. ‘Demokrasi’ artık öncelik değil Ekonomik krizle çalkalanan AB ülkeleri liderlerini gereğinde bir telefonuyla yerinden eden Merkel; Orban’la aynı çatı altında sürekli oturup kalkıyor. Avrupa çapında PPE’nin düzenlediği ortak kongrelere birlikte katılıyor. Avrupa’nın yaşamsal konularında, kanka partilerin, kanka liderleri olarak birlikte tavır alıp ortak çizgi belirliyorlar. Kısaca Merkel/Sarkozy tavır koysa; bu “kara anayasanın” eski kıtada gün yüzü görmesi imkânsız. Cameron’dan ise hiç söz etmiyorum. İngiltere’nin muhafazakâr başbakanı çoktandır PPE’de değil. “Avrupa kuşkucularının bir araya getirdiği” bir başka siyasi grup içinde yer alıyor. Ayrıca son “Avro krizi zirvesinden” sonra; diğer AB üyelerinden ayrı kendi kafasına göre takılıyor. Söylemeye çalıştığım şu ki 2000’e dek geçen yarım asırlık evrede olduğu gibi “demokratik rejimlerin korunması/kollanmasına”; “ekonomi” kadar önem veren bir Avrupa yok artık karşımızda. Günümüz Avrupası’nın ehemmiyet verdiği tek konu bundan böyle “ekonomik kriz” ve yalnızca “Avro!” Fransa’da mecliste kabul edilen yasa tasarısı senato gündemine geliyor ‘Soykırım’ bu ay oylanacak Dış Haberler Servisi Fransa’da Ermeni “soykırımı”nı tanımayanlara ceza getiren yasa tasarısının Senato’da bu ay içinde oylanacağı bildirildi. France Info radyosunun haberini doğrulayan Fransız hükümeti kaynakları, 1915’te yaşananlarla ilgili Ermeni iddialarının reddini suç sayan yasa teklifinin ocak sonuna kadar Fransız Senatosu’na sunulacağını söyledi. Söz konusu yasa tasarısı, Fransa parlamentosunun 577 üyeli alt kanadı ulusal mecliste geçen ay 50 milletvekilinin katılımıyla yapılan oylamada çoğunlukla kabul edilmişti. Tasarı yasalaşırsa, “soykırımı” inkâr edenlere dava açılabilecek ve yasayı çiğneyenlere 1 yıl hapis cezası ve 45 bin Avro para cezası verilecek. Tasarı, Senato’ya geldiğinde “değişiklik önergesi verilmeden” geçerse yasalaşabilecek. Değişiklik önergesi verilirse yeniden ulusal mecliste ele alınacak. Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle parlamentonun her iki kanadı da 22 Şubat’ta tatile girecek. Yasa bu tarihe kadar yetişmezse geçersiz olacak. Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppe yasa tasarısına karşı çıkarak, “zamanlamanın kötü” olduğunu söylemişti. Türkiye, yasa tasarısının Fransa Ulusal Meclisi’nden geçmesinin ardından Paris Büyükelçisi’ni geri çağırmış ve bir dizi yaptırım kararı almıştı. Dış Haberler Servisi Mısır’da Müslüman Kardeşler, parlamento seçimlerindeki zaferlerini, kendi istekleri doğrultusunda yeni bir anayasa yapmak için kullanmayacaklarını, bütün rakipleriyle işbirliğine gideceklerini duyurdu. ABD ise Mısır’da Hüsnü Mübarek rejimi devrildikten sonra iktidarı elinde bulunduran ordunun, sivil toplum örgütlerine karşı baskılarını “kabul edilemez” diye niteledi. Müslüman Kardeşler’in desteklediği Özgürlük ve Adalet Partisi Başkanı Muhammed Mursi, “Partinin, yeni parlamentoda çoğunluğu elde etmesi, diğer Mısırlıların haklarını dikkate almadan ya da azınlıkta kalan veya parlamentoya giremeyen siyasi güçleri yok sayarak yeni anayasayı tek başına yapacağı anlamına gelmez” diye konuştu. Müslüman Kardeşler, son aşaması dün yapılan ancak kesin sonuçları henüz belli olmayan seçimlerden galip çıkarken radikal İslamcı, Selefi anlayışa sahip El Nur Partisi de ikinci oldu. ABD Dışişleri Bakanlığı ise aralarında Mısır’daki seçimleri izleyen ABD merkezli gözlem gruplarının da bulunduğu sivil toplum örgütlerine düzenlenen baskınları kınadı. Bakanlık Sözcüsü Victoria Nuland, baskınların Mısır’da devrik eski devlet başkanı Hüsnü Mübarek rejiminin kalıntılarının bir ürünü gibi göründüğünü söyledi. Nuland, kendilerine verilen güvencelere rağmen, hem Amerikan destekli hem de Mısırlı sivil toplum kuruluşlarına yönelik tacizlerin sürdüğünü dile getirdi. Mısır’da geçen haftadan beri 17 sivil toplum örgütüne baskınlar düzenlendi. Kopenhag kriterleri unutuldu Ülkenin önde gelen aydınları tarafından, bir “diktatörlük ilanı” olarak görülen “Orban anayasası”, bu yüzden öncelikle artık Macarların sorunu. Öyle olduğu için 70 bin Macar, sokaklarda yürüyene yani yumurta kapıya dayanana kadar; AB’den höt zöt eden çıkmadı. Artık bir “yüzde 60 oy alan” “Orban Macaristanı” var… Bir de yollara düşen “70 binin ülkesi”… O “70 bin” “Biz de varız!” dediği andan itibaren; –atı alan Üsküdar’ı geçse de– AB tepki vermeye başladı. Komisyon; şimdi Macar anayasasının “AB normlarına uygun olup olmadığına” bakıp “kontrol edecekmiş”(?). Noel tatili dönüşü Strasbourg’daki ilk oturumda da Avrupalı parlamenterler konuyu görüşecekmiş(!)… “Demokratikleşmeyi”; Avrupa’nın bacasından sallandırılan bir Noel armağanı olarak gören Türkiye’nin liberallerine Macar örneğinden çıkarılacak çok büyük dersler var. Tuna’dan yükselen faşizmin hayaletine “dur” diyebilecek tek güç bizzat sokaklarda yürüyen Macarların kendisi olacak; Brüksel’in nicedir unuttuğu Kopehag kriterleri değil. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear