22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 OCAK 2011 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER ABF Başkanı Ali Balkız: Milletvekili adayı bulsa bile Alevilerden oy alamaz POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA 5 Ali Balkız, AKP’nin kendi düşüncesine yakın Alevilerden milletvekili adayı bulsa bile Alevilerden oy alamayacağını belirtirken Fevzi Gümüş de, “Eğer o tarafa giden olursa adres yanlıştır” dedi. ALİCAN ULUDAĞ ‘AKP’ye giden çürüktür’ İÜ’de protesto İstanbul Üniversitesi öğrencileri, üniversitenin ana kapısında üzerlerini aratmak istemeyen 45 öğrenciye soruşturma açılmasını protesto etti. Üniversitenin Beyazıt’ta bulunan ana kapısı önünde toplanan öğrenciler, “İÜ’de sıkı yönetim var” dövizi taşıyıp, “YÖK kalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizimle özgürleşecek” sloganı attı. Islık Çalan Çocuğu İzlerken... Islık çalan bir çocuk geçmiş zamanları anlatıyordu belki... Ne olup bittiğinin farkında değildi. Gülen gözlerinde kendi düşleri içinde yaşamı çoğaltıyordu. Bir kış güneşi altında yürüyordum sabah sabah... Toprağın ve yıldızların kokularına hasret bir toplum, bunca acıların, hüzünlerin içinde umuda doğru bir yolculuğa çıkabilir miydi? Oktay Akbal, bir kış öğlesinde yazdığı yazısında Cumhuriyet’in bir anıt olduğunu anlatırken, Mustafa Kemal’in kurduğu bu gazetenin bir güvence olduğunu belirtiyordu. Cumhuriyet’e düşman medya borazanları, demokrasiözgürlük masalını yinelerlerken, Türkiye’nin giderek karanlığa sürüklendiğinin ayrımında bile değilllerdi. 185 kanlı cinayeti işleyen, 90’lı yıllarda güvenlik güçlerince eğitilen caniler 11 yıl sonra aramızdaydı ve televizyon ekranlarından sesleniyorlardı: “İslamda pişmanlık olmaz, 11 yıl yattık yetmiyor mu?” İçimde fırtınalar koptu o an... Düşünmeye başladım... İşledikleri cinayetlerle ilgili olarak “Ellerinde kanıt manıt yok, boşu boşuna yattık cezaevinde” diyen Hizbullahçılar neden bu denli rahattı? Yıllar önceye gittim... Hizbullah’ın nasıl örgütlendiğini, devlet tarafından nasıl kullanıldığını anlatan TBMM Faili Meçhul Siyasi Cinayetleri Araştırma Komisyonu’nun raporunun sayfalarını karıştırmaya başladım. Kafamda ıslık çalan çocuk, ölümler, boşaltılan köyler, yoksul insanlar, adına töre cinayeti denilen vahşet, Hizbullah’ın katliamları, öğretmensiz okullar, kapısına kilit vurulan sağlık ocakları... Kendi kendime mırıldandım: “Hazırlanan rapor neden Meclis Genel Kurulu’na getirilip tartışılmadı?” 1980 askeri darbesinden sonra Atatürk’ün kurduğu Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’nu kapatanlar, Türkiye’nin dört bir yanına yüzlerce Atatürk heykeli ve büstü dikiyorlardı. Heykelleri adı sanı belli olmayan sanatçılar yapıyordu ve tümü de Mustafa Kemal’e benzemiyordu. O dönem Oktay Akbal, Erdal Atabek, Ali Sirmen, Ataol Behramoğlu hapisteydi benim gibi... Nadir Nadi “Ben Atatürkçü Değilim” yazısından ötürü yargılanıyordu Sıkıyönetim Mahkemesi’nde. Askeri darbelerde hep Cumhuriyet yazarları, çalışanları işkenceden geçip yargılanmıştı. Tüm bunlara karşın aydınlanmanın penceresi açık oldu. Demokrasiden, özgürlüklerden yana ışık saçtı tüm Türkiye’ye. Sermayenin değil emeğin savunucusuyduk! Dün de öyleydik bugün de... Gazeteciliği şarlatanlık sananlara karşı savaşım verdik. Darbelerin değil demokrasinin, insan haklarının yanındaydık. Bugün demokrasinin laiklik temeli üzerinde yükselip gelişeceğini söylüyoruz, çalışanlarımızla, okurlarımızla birlikte, tıpkı Türkan Saylan gibi: “Ne darbe ne şeriat!” Darbelere de karşıyız, darbe severlere de. İşte dün sabah ıslık çalan çocuğu izlerken tarikat şeyhinin müritlerinin Milli Eğitim’i, yargıyı, güvenlik güçlerini nasıl ele geçirdiğini düşündüm. Yeni sevdaların boy verdiği ormanları, hüzün çiçeklerini, güneşlerin derin denizlerde yıkanışını hayal ettim.. Bir başbakan 2011 Türkiyesi’nde, ünlü sanatçı Mehmet Aksoy’un Kars’ta yaptığı “İnsanlık Anıtı” için nasıl “O ucubeyi kaldırın oradan, bir daha görmeyeyim” diyebilir, söyler misiniz? Başbakan böyle konuşursa, aramıza karışan domuz bağcı katiller de şöyle diyebilir: “Neden pişman olacağız, İslamda pişmanlık olmaz...” Mersin’de Nevit Kodallı Güzel Sanatlar Meslek Lisesi’ndeki yönetici kafasıyla Afganistan’daki Taliban kafası aynı... Benim ülkemin insanı bunları hak ediyor mu? Tartışmaya açık bir konu bu... Zamanın içinde bir yolculuk bizimkisi... Kimi zaman Nâzım Hikmet’i, Sabahattin Ali’yi, kimi zaman Kemal Türkler’i, Doğan Öz’ü, kimi zaman Uğur Mumcu’yu, Musa Anter’i, Hrant Dink’i anımsayarak geçiyor yıllar. Ataol Behramoğlu sesleniyor, bir sabahın ilk saatlerinde: “Günümüzde insan olmanın / Çok ağır bedeli var / Ya parçası olacaksın alçaklığın / Ya seni parçalarlar / Oysa insan olmak / Çoğalabilmektir başkalarıyla / İnsansın, birinin canı yanarken / Senin de canın yanıyorsa / Bir bombayla canına kıyılan / Çoğalmasını bilen biriydi / Daha az Uğur Mumcu’yduk dün / Daha çok Uğur Mumcu’yuz şimdi” Kaç gün kaldı Uğur Mumcu’nun ölüm yıldönümüne? Çoğalabilecek miyiz insanca yaşamak için, haydi söyleyin? ANKARA Alevi örgütleri, seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte “Alevi aday” arayışına giren AKP’ye kapıları kapadı. Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Başkanı Ali Balkız, taleplerinin hiçbirine olumlu yanıt vermediği için Alevilerin AKP’ye oy vermeyeceğini söylerken, “AKP’ye giden de çürük çarıktır” dedi. Balkız, AKP’nin istemesi halinde kendisine yakın adaylar bulabileceğini belirterek, “AKP böyle yaptı diye Alevilerden oy alamaz. AKP’nin yaptığı futbol sahası boyutlarında dokunmuş bir halıda bir ilmektir” dedi. Alevilerin AKP’ye neden oy vermeyeceğini anlatan Balkız, “Öncelikle Alevilerin Alevi olduğunu kabul etmiyor. Cemevlerinin ibadethane olduğunu kabul etmiyor. Madımak Oteli’ni müze yapmıyor. Din derslerini zorunlu olmaktan çıkarmıyor. Taleplerimizin hiçbirine olumlu yanıt vermediği için Aleviler AKP’ye oy vermez” görüşünü kaydetti. AKP döneminde hak ihlalleri arttı AKP’nin Reha Çamuroğlu gibi isimlerin sayısını arttırabileceğini dile getiren Balkız, bu yolla Alevilere şirin görünmek gibi bir uğraş içerisine gireceğini söyledi. Balkız, “Ama Aleviler aydın ve bilinçli insanlardır. Oylarının değerini bilirler” dedi. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Fevzi Gümüş de, AKP döneminde “Alevilere karşı hak ihlallerinin arttığını, Alevilerin kamudan, devletten tasfiye edildiğini” söyledi. Türkiye sınıfta kaldı EMRE DÖKER İZMİR Avrupa Konseyi’nin her yıl gerçekleştirdiği Dünya Adalet Projesi kapsamında hazırlanan Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde Türkiye “sınıfta kaldı”. Yasa yapma kabiliyeti, güvenlik, temel insan hakları, hükümetin yetkilerinin hukukun üstünlüğü anlamında sınırlanması alanlarında Türkiye, son sıralardaki yerini kaptırmadı. 35 ülkede yapılan anketlerle belirlenen sonuçlara göre Türkiye, “hükümetin yetkilerinin hukukun üstünlüğü anlamında sınırlanması” konusunda 35 ülke arasında 31. sırada yer aldı. Türkiye ayrıca temel insan hakları alanında son sırada yer aldı. Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Türkiye Delegesi Avukat Devrim Çukur, Türkiye’nin “kötü bir sonuç” aldığını söyledi. Raporun, İzmir, İstanbul ve Ankara’da bin kişiyle yapılan anket sonucu hazırlandığını bildiren Çukur, “Hükümet, sürekli olarak ‘yargı beni sınırlandırıyor, engelliyor’ demesine karşın, ‘hükümetin yetkilerinin hukukla sınırlandırılması’ alanında 35 ülke arasında 31. sırada yer alıyoruz. Burada en keyfi hükümetin Türkiye’de olduğu ortaya çıkıyor. Yasaları kaliteli yapma konusunda da en son sırada yer alıyoruz. AKP, Hizbullahçıların salıverilmesi konusunda suçu yargıya atmayı bırakmalıdır” diye konuştu. Ali Balkız hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 Siz de hemen üyesi olun, ücretsiz bilgi servislerinden ve pek çok DAHA FAZLA AVANTAJ, DAHA FAZLA HAYAT. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear