25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 OCAK 2011 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 İçişleri Bakanı Atalay, Elazığ Belediyesi’ndeki yöneticiler hakkında suç duyurusu yapıldığını açıkladı DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Hükümet vurgunu doğruladı Liseli genç 7 yerinden bıçaklandı SİVAS (Cumhuriyet) Sivas’ta, Baki Ç. adlı lise öğrencisi okulunun bahçesinde dışarıdan geldiği söylenen S.Ç. adlı kişi tarafından bıçaklandı. Göğsüne, koltuk altına ve bacağına aldığı 7 bıçak darbesiyle yaralanan gencin durumunun ağır olduğu öğrenildi. Zanlı S.Ç. ise yakalandı. Olayın kız meselesinden kaynaklandığı belirtildi. Bin Kez Demiştik ki... Ne demiştik?.. Bu iktidarın gizli ajandası var.. Kendilerini güçlü hissettikleri an, en ufak bir tereddüt dahi göstermeden kafalarındaki düzeni dayatacaklar.. Yaşam tarzınızı, geleceğinizi, hatta çocuğunuzu bile kendi isteklerine göre biçimlemek için her yola başvuracaklar.. Muhafazakârlaştırmaktan söz ediliyor, hayır, mutaassıplaştıracaklar.. Evlerinize dek ulaşmanın yolunu da bulacaklar… Demiştik!.. Ne zaman demiştik?.. Bir kere değil ki, en az bin kere demiştik!.. Yıllar önce, kentlerin dışında “kırmızı noktalı” yerler oluşturmak istediklerinde demiştik.. Türbanı neredeyse anaokullarına dek sokuşturmanın yolu açıldığında demiştik.. Yüksek yargıyı, diz çöktürme operasyonları başladığında demiştik.. TÜBİTAK, Adli Tıp gibi kurumlar iktidara kalın zincirlerle monte edilirken demiştik.. Medya açıkça ve de büyük bir hoyratlıkla yandaşlaştırılırken, tetikçi medya yaratılırken demiştik.. Yurtseverler üçer beşer “zulümhanelere” tıkılırken, bu durumu sağlayacak yasalar gece yarıları torba yasaların içinde tek tek çıkartılırken demiştik.. Sivil darbe herkesin önünde “ileri demokrasiye geçiyoruz” martavalıyla açıkça inşa edilirken demiştik... Pekii, onlar, yani iktidar, yanaşmaları, liberal tetikçiler ya da “yetmez ama evet”çi uyurgezer takımı ne demişlerdi? Paranoyak bunlar, demişlerdi… Halkı kandırıyorlar, korkutuyorlar, demişlerdi… Yapılanlar ileri demokrasi için, özgürlük için, insan hakları için, demişlerdi… N’oldi?! O zaman buyurun size paranoya... Yalnızca son günlerde gerçekleşenlere bakalım… Tayyip Bey’e beğenmediği programı kaldırma ve kanal kapatma yetkisi veren RTÜK maddesi AKP’li milletvekillerinin parmaklarıyla kabul edildi!.. Eğer yanılmıyorsam en son Almanya’da, 1930’ların başında, Hitler’e böyle bir yetki verilmişti.. Ama yetkiyi Führer’in görevlendirdiği Propaganda Bakanı Goebbels kullanmıştı!.. Mersin Nevit Kodallı Lisesi Müdürü İbrahim Tol, erkek öğrencilerin kız öğrencilere 45 cm’den fazla yaklaşmasını yasakladı!.. Öğrencilerin yemekhaneleri de ayrıldı. Durumu protesto eden aileleri müdür bey okuldan kovdu… Ankara ve Aydın’da restoranda çoluk çocuk “Pazar yemeği” yiyen aileleri polis bastı ve “pavyon tutanağı” tuttu!. O kafaya göre içki içiliyorsa orası pavyon sayılırdı… İktidarın yapacağı geniş bir ankette hane halkına “Aile imamı” isteyip istemediklerinin sorulacağı ortaya çıktı. Zaten Diyanet İşleri Başkanı da imamların toplumsal rolünün arttırılması gerektiğini söylemişti!.. Tayyip Bey her konuda olduğu gibi sanat konusunda da ne denli üstün bir yetenek olduğunu kanıtladı. Dünyaca ünlü heykeltıraş Mehmet Aksoy’un Kars’ta yaptığı 30 metrelik “İnsanlık Anıtı”nın bir bakışta “ucube” olduğunu anlayıverdi. Tabii ki yıkılacak!.. İktidarının ilk yıllarında “kırmızı sokak” uygulamasını yaşama geçiremeyen AKP hükümeti, Tütün ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu eliyle çıkardığı yeni yönetmelikle emeline ulaştı. Artık kır düğününde dahi içki yasak.. Deniz kenarında da yasak.. 24 yaşında çocuğun (oha oldum yani!) bulunduğu mekânda da yasak!.. Yeter mi?.. Yetmediyse devamı azzz sonra!.. Yetmez ama Evet’çilere kapak olsun… CHP, Kayseri dosyasıyla ilgili suç duyurusu yapacak ‘Gül endişe duyuyor’ KIVANÇ EL CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından gündeme getirilen Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki ve bazı belediye çalışanları hakkındaki yolsuzluk iddialarının ardından çeşitli belgeler açıklayan CHP, harekete geçiyor. CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu ile birlikte Kayseri dosyasını incelemeye alan CHP’nin yolsuzluklar konusundaki uzman ismi CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, bugün Kayseri’ye gidecek. Hiçbir adım atmayan Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulacak. Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada olayın Cumhurbaşkanı Gül ile ilgili bir boyutunun da olduğunu ifade eden Kart, “Halka dosyanın sumenaltı edilmesini, Cumhurbaşkanı boyutunu da anlatacağız. Çıkar ilişkileri yapılanmasına Cumhurbaşkanı ‘Ben kefilim’ diyebiliyor. Bunlar da suç duyurusu dilekçesinde olacak. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı, çok ciddi yolsuzluk ilişkileri bulunan olayla ilgili olarak panik halde ‘Ben sonuna kadar kefilim’ demek gereğini duymuştur. Cumhurbaşkanı’nın kardeşinin de bu yapı içerisinde olduğu iddiaları var. Hemşehrilik ve akrabalık ilişkileri nedeniyle Cumhurbaşkanı endişe duyuyor” dedi. Dumansız kampus projesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) YÖK, üniversitelerin öğrenci temsilcileri ile birlikte sigaraya karşı “Dumansız Kampus” projesi başlatacak. YÖK’ün konferanslar ve afişlerle destek vereceği projenin 1 Mart 2011’de başlaması planlanıyor. Proje için Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı ile görüşmelerin devam ettiği belirtildi. Avukat köprüden atladı İstanbul Haber Servisi İstanbul Barosu’na kayıtlı Avukat Faysal İnce, arkadaşının kullandığı otomobille Boğaziçi Köprüsü’nden geçerken, “Telefonum düştü” diyerek otomobilden inip, köprüden atladı. Ortaköy’deki köprü ayaklarının bulunduğu zemine düşen avukat hayatını kaybetti. Taksiciler kontak kapatıyor İstanbul Haber Servisi Taksicilere yönelik saldırılar sonucu yaşanan ölümler taksicileri ayağa kaldırdı. Birleşik Taksiciler Derneği, yaşadıkları zorluklara dikkat çekmek için bugün 14.0024.00 saatleri arasında İstanbul’da “kontak kapatma” eylemi yapacak. Haber Merkezi Cumhuriyet’in kamuoyunun gündemine taşıdığı “AKP’li Elazığ Belediyesi’ndeki yolsuzluk” iddialarıyla ilgili belediye yönetimi sessizliğini korurken iktidar kanadından ilk açıklamalar dün geldi. Gazetemizin dört gündür manşetinden duyurduğu haberleri doğrulayan İçişleri Bakanı Beşir Atalay, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişleri’nin Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı’na iki ayrı “yolsuzluk ve rüşvet” raporu sunduğunu ve belediye yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunduklarını açıkladı. İçişleri Bakanlığı mülkiye müfettişlerinin Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunduğu raporlarda aralarında AKP’li Belediye Başkanı M. Süleyman Selmanoğlu’nun da bulunduğu toplam 25 belediye personeli hakkında “ihale yolsuzluğu” suçlamasıyla gerekli yasal işlemin yapılması talep ediliyor. Elazığ Belediyesi’ndeki yolsuzluk iddialarıyla ilgili parti adına ilk değerlendirme dün AKP Genel Başkanı Yardımcısı Çelik’ten geldi. Çelik olayın örtbas edilip örtülmediğini savunarak şunları söyledi: “Sanki Sayın Bakan, hükümet, partimiz bir yanlışlığa bile bile göz yumuyor, kendi partisinden olan bir belediye başkanına karşı korumacı bir tavır sergiliyormuş gibi bir algı oluşturulması hakkaniyetle, adaletle ve vicdanla bağdaşmaz. İster AKP’li, ister MHP’li, İster CHP’li, ister BDP’li veya başka bir partiden belediye, kim olursa olsun, AKP çamurun üzerine asla oturmaz. Pisliğe, yolsuzluğu, usulsüzlüğe bulaşmış olan kim olursa olsun, onun adalete hesap vermesi için ne gerekiyorsa bunu yapar. Biz ak olan ismimize kara bulaştırmayız, kara sürdürmeyiz. Bugüne kadar bu tavır sürdürülmüştür, bundan sonra da sürdürülecektir.” ‘İki müfettiş daha var’ CNN Türk’te Elazığ’daki yolsuzluk iddialarıyla ilgili soruları yanıtlayan İçişleri Bakanı Atalay da “İçişleri Bakanlığı mülkiye müfettişlerinin hazırladıkları iki ayrı raporu direk Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiğini” açıkladı. Olayın “yolsuzluk” ve rüşveti kapsadığını belirten Atalay bu nedenle dosyanın direk mülkiye müfettişleri tarafından Elazığ Başsavcılığı’na gönderildiğini ifade etti. Atalay rapor hazırlayan iki mülkiye müfettişi dışında şu anda kentte iki ayrı bakanlık müfettişinin bulunduğunu ve belediyede inceleme yaptığını da sözlerine ekledi. Vicdanları Sarsan Salıvermeler! PERİHAN ERGUN AKP iktidarının oluşturup geliştirdiği torba yasaların en iç sızlatıcı, en yürek yakıcısı (Ceza Muhakemesi Kanunu) CMK’nin 102. maddesi oldu. Bu yasa maddesinin üç kez ertelenmişken uygulanması, kendilerine seçim yatırımı olabileceği düşüncesini de akla getiriyor. Bu yaptırım, iktidarın toplumumuza yeni yılda yüz kızartıcı kara bir hukuk armağanı oldu! 188 yurttaşımızı, hiçbir soruşturma ve mahkemeden geçirilmeden, suçlu, suçsuz gözetilmeksizin, domuz bağlarıyla boğarak katleden Hizbullah’ın kanlı katillerine ki mahkemece müebbet hapis hükmü verilip temyize götürülensuçluların 10 yıldan fazla hapiste tutulamayacağı maddesine dayanılarak salıverilmeleri hangi evrensel hukukta var? Bırakıldıkları gün yandaşlarının Diyarbakır Tutukevi önünde, coşkuyla tekbirler eşliğinde halay çekişlerini ilkel kabilelerin cenaze törenlerinde dans edişlerine benzeterek esefle izledim. Hukukun duayeni saydığım Sayın Av. Turgut Kazan her zamanki hak bilirliğiyle bu uygulamaya karşı çıktı. “Bunlar tutuklu değil, hükümlü. Bu işlem CMK’ye aykırıdır” diyerek, yanlışın düzeltilmesi istemiyle dava açtı. Peki... Bu denli açık bir hukuk maddesini Adalet Bakanı nasıl bilmiyor? Ama öte yandan kendilerine karşı saydıkları Türkiye’nin aydınlanmacı, cumhuriyet sevdalısı yazar ve gazetecilerini düzmece senaryolarla aylar ve yıllardır Silivri Zulümhanesi’nde tutmayı biliyor!.. Bir de Hizbullahçılarla birlikte iddianamelerde katillikleri, mafya babaları oldukları saptanan ağır suçlular da bırakılıverdiler. Bu görüntü çocuk ve gençlerimizde suç işlemenin bir üst nitelik olduğu kavramını da pedagojik olarak yaratmaz mı? Birçok kez toplumumuzdaki bozulmaları gördükçe “Acaba bu necip milletin genleri mi değişti” demekten kendimi alamazken bu son şaşırtıcı salıvermelerle bu düşüncemin kanıtlandığını görerek çok üzülüyorum. Bir de yontucu Mehmet Aksoy’un henüz tamamlanmamış olan İnsanlık anıtı’nı “Ucube” nitelemesiyle aşağılaması, sanatçıları, bir nebze de olsa sanata yakın olanları çok üzdü. Resim ve yontu sanatı her ne kadar bunlara yakınlarca değerlendirilse de estetik oluşumu yönüyle herkesi de kapsar, özellikle bu İnsanlık Anıtı, Ermeni anıtına karşı yurt içinde ve dışında birçok eseri olan yontucu Mehmet Aksoy’un yapıtıysa önünde birkaç kez düşünerek değerlendirme yapılması, sanata ve sanatçıya gösterilecek olan saygının gereğidir. Örneğin; birçok konuda olduğu gibi bu konuda da önderimiz Atatürk, “Sanatsız kalan bir milletin ana damarlarından biri kopmuş demektir” diyerek Türkiye halkına bu özdeyişiyle yol göstermemiş midir? Batı dünyasında uygarlığın temellerine dayanan uluslarda sanat en önde gelen kavram değil midir? Bunun canlı örneği; Almanlar II. Dünya Savaşı’ndan bombalamalarla paramparça olarak çıktıktan sonra en başta tiyatrolarını onararak yapılaşma işine girişmediler mi? İslamda doğal olarak putperestliğin etkisini kaldırmak için resim ve heykel gibi simgeler yasaklanmışsa da zamanla bu da gündemden kalkmıştır. İslam sanatının yanında plastik ve fonetik sanatlar da yer almıştır. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’un fethinden sonra daha 14. yüzyılda İtalyan ressam Bellini’ye portresini yaptırtmıştı. Bugün klasik sanatın çizgilerini algılamaya alışmış birçok kişi kübizmin ürünlerine kendilerini uzak hissetseler de bunu sanata olan saygıları nedeniyle hiç belli etmezler. Bu nedenlerle sayın Başbakan’dan da bu saygı beklenirdi. Toplumdaki olumsuz etkiyi yok edebilmek için Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay zorlanarak da olsa bu yanlışlığı düzeltmeyi görev bildi. Şunu iyice bilmeliyiz ki ulusların tarih içinde takdirle anılabilmelerinin en büyük kanıtları görsel ve yazınsal sanatlarıdır. İstanbul başta olmak üzere memleketimizde turizmin en büyük kaynağı sanat ürünlerimizdir. Buna değer vermek önde gelen vatandaşlık görevidir. HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Bir Yurtsevere Mektup (96) Sevgili kardeşim Balbay, muhteşem bir hafta sonu yaşadık!. Cumartesi günü 15 yazar, Caddebostan Kültür Merkezi’nde, Kadıköy’ün yürekli insanlarıyla kucaklaştık.. Belediye Başkanı Selami Öztürk’ün konuşmasıyla hüzünlendik.. Senin o güzelim mektubunu, olağanüstü bir duyarlıkla okuyan değil, yaşatan sevgili Yıldız Kenter’in titremesine engel olamadığı sesiyle gözyaşı olup aktık… Sonrası ise inanılmazdı, saatlerce, binlerce insanın oluşturduğu, hiç bitmeyecek sandığım kuyrukların göğsüne bastırdığı “Zulümhane”yi imzaladık.. Sen de oradaydın, sevgili Tuncay da, Atilla Albay da, Haberal da, tüm yiğit yurtseverler de oradaydınız... Bir annenin gözyaşında, bir çocuğun “Balbay amca”ya armağanında, bir genç Kemalistin yürekten gelen sevgi yollayışında... Devamı 17 Ocak’ta Silivri’de kardeşim, hepimiz orada olacağız... Seni ve tüm yurtseverleri sevgi ve özlemle kucaklıyorum... eposta: umitzileli@gmail.com ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Bektaşi şeyhinin 1 Yeniçeri Ocağı’nda bulunan müritlerine 2 verilen ad. 2/ Tele 3 fon sözü... Din 4 adamlarının simgesi sayılan başlık. 3/ 5 Tören için mürette 6 batın küpeşte bo7 yunca düzenli biçimde dizilmesi. 4/ 8 Beş parasız, yok 9 sul... Sarhoş ya da 1 2 3 4 5 6 7 8 9 külhanbeyi bağırması. 5/ Derebeylikte, kendisine 1 K U R Ş U N L U itaat edilen efendi. 6/ Öz 2 A L İ A Ğ A MA su... Kaz Dağı’nın antik 3 L A P U L MA N dönemlerdeki adı. 7/ Bir 4 E K S E R A R A takvim türü... Yeniçerile 5 İ İ L A Ş R rin aylıklarına yapılan 6ÇO R H U İ Ş zam. 8/ Bir nota... Notada O B İ durak işareti... Yaklaşık 7 İ K O N A 8 E K O L O J İ on iki bin yıl önce PasiME Ş K fik’e gömüldüğüne inanı 9 İ Y O T lan, insanlığın ve uygarlığın anayurdu sayılan kıta. 9/ Üzerinde ikiden fazla fındık bulunan dal. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Trabzon yöresine özgü, mısır unu ve soya fasulyesiyle yapılan bir tür ekmek. 2/ Belirteç olarak kullanılan eylem soylu sözcük... Japonlara özgü bir tür güreş. 3/ Küçük yayla evi... “Lal” adı da verilen ve sözsüz oynanan köy seyirlik oyunlarının genel adı. 4/ Tıp dilinde idrar salgısının azalmasına verilen ad. 5/ Ciltçilikte, kitap yapraklarını düzgün tutmaya yarayan ince örülmüş şerit... Hayvanlara vurulan damga. 6/ Devlete ait olan... Bir peygamber. 7/ 20 Ekim 1827’de Osmanlı donanmasının yenilgisiyle sonuçlanan deniz savaşı. 8/ Eski dilde su... Üzeri kırmızı parafinle kaplanan bir tür peynir. 9/ Bir cetvel türü... Mersin’in bir ilçesi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear