25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
PAZARI 19EYLÜL2010/SAYI1278 PAZAR SÖYLEŞİLERİ ATAOL BEHRAMOĞLU "Aki Oşimu" r-\ u Pazar yazısında geleneksel Japon şiiri Hayku'dan D ve yaklaşan güzden söz etmek istiyorum... Şu satırları yazmakta olduğum istanbul'da hava bunaltıcı yaz njtubetinden henüz tamamiyle arınmış değilse de, güz esintileri de arada bir kendini duyumsatıyor. Notlarıma bakarken "Okudukça" programı için yaptığım konuşma metinlerinden Hayku'ya ilişkin olanında, nereden bulup yazmışsam, sadece fonetiğiyle değil içeriğiyle de şiirsel Japonca "aki oşimu" sözcükleri gözüme çarptı... "Geçmekte olan güze özlem duymak" anlamına geliyormuş... Birdenotdüşmüşüm. Özlü bir dil olan Türkçe'de bile beş sözcükle ifade edilen bir anlamın, Japonca'da iki sözcükle dile getirilişi konusunda... * # * Hayku Japon şiirine 16-17. yüzyıllarda girmiş. Nitekim ilk ve her zaman için en büyük ustası Matsua Basho 1644-1694 yılları arasında yaşamış. Ben Hayku'nun daha eski birtarihi olduğunu düşünürdüm. Yine de Japon dili ve şiirinde bu türün daha derin kökleri olduğunu düşünmeye devam ediyorum. Tıpkı bizim Yunus'umuzu besleyen daha eski kaynaklar olması gerektiği gibi, Basho'yu hazırlayan etkenler de Japon dili içinde mutlaka olmalıdır... Dil ve şiir ilişkisi her şeye karşın gizemini koruyor... Basho'nun "Kuzeye Giden İnce Yol" adlı (Türkçe çevirisi Coşkun Yerli) harika kitabına, benim Cumhuriyet'te 4 Mart 1995 tarihinde yayımlanan ilk köşe yazımın konusu içinde değinmiştim... Bizde Japon şiirinin Hayku türüne dikkati çeken şairlerimizin başındaOrhanVellgellr»^ ^ »•-• şw Onun kimi şlirlerinde de Hayku «tklleif olÖuöB düşünülebilir. Bir Çin atasözü şöyle diyor: Az söyle ki çok şey anlayayım... Kendimiz ne kadar Batılı ve Ortadoğulu olsak da, dilimizde Asya'ya, Uzakdoğu'ya özgü bir bilgelik ve özlülük sürmekte değil mi? Hayku'dan şimdilik bu kadar söz etmek yeter. Sonra belki yine dönerim. Güze gelelim... Bu yaz benim için, tek dize yazmaksızın, şiirsiz geçti. Güz ne getirir, bilmiyorum... Son şiir kitaplarımdan "Okyanusla ilk Karşılaşma"üa "Hayku Gibf başlığını taşıyan üç de küçük şiir var... Bunlardan ilki, yurtdışı sürgünlüğümün ikinci yılında, 1985'te Helsinki'de yazılmıştı. Güze girerken, onu sizlerle paylaşmak, güzden de böylece söz etmek istedim: İnsan değiştirebilir birparça Yazgısının yolunu Sararmış kayın ağaçlarını kuşatan Sabah sisine Bakarken düşündüm bunu"... • ataolb@cumhuriyet.com.tr Sakineh Mohammadi'nin hikâyesini artık herkes biliyor. Zina ve cinayetle suçlanan bir kadın, bağımsızlığı kendinden menkul bir mahkemede yargılandı ve taşlanarak idam edilme cezasına çarptırıldı. Asiında her şey bundan sonra başladı. Olay bir adli vaka olmaktan çıktı ve kültürler arasındaki adalet, gelenek ve algı çatışmalarının merkezi haline geldi. İş öyle bir boyuta vardı ki İran'la Fransa arasında bir diplomatik kriz bile yaşandı. P ER LA fiTA DENIZ ÜLKÜTEKİN "Ben bir suç işledim ve cezamı çekmek istiyorum" diyordu Sakineh Mohammadi Ashtiani televizyonda. Zina ve cinayete ortaklık suçundan önce recm yani taşlanarak idam cezasına çarptırılan sonra cezası asılarak idam cezasına çevrilen kadının açıklamaları, İran'da ve yurtdışında özgürlüğü için uğraşanlar için şok ediciydi. Sonradan işin gerçeği kadının avukatı Hutan Kiyan sayesinde açığa çıktı. Avukat, Sakineh'nin iki gün boyunca işkence altında kaldıktan sonra canlı yayına çıkmayı kabul ettiğini açıkladı. Tahmin edersiniz ki iran tarzı bir rejimde haber kaynakları da pek sağlıklı olmuyor. Sakineh'nin açıklamalarının baskı altında gerçekleştiğinin bir işareti de Batı basının işe fazlaca burnunu soktuğu yönündeki açıklamasıydı. Oysa recm cezasının ardından avukat bu yüzden endişeliydi. Hillary Clinton'ın bizzat yaptıgı "infazı durdurma" çağrısının hemen ardından televizyonda gerçekleşen zorlama itirafın gelmesi avukatı dışardan gelen baskılara karşı infazın aceleyle gerçekleştirileceği konusunda endişelendiriyordu. Ancak beklenen olmadı Sakineh Mohammedi'nin davası şu an bir kez daha görüşülmek üzere mahkemede. Sakineh Mohammedi iki çocuk annesi 43 yaşında bir kadın. Hem kocasının katillerinden biri olmakla hem de kocasının kuzeniyle evlilik dışı ilişkiye girmekle suçlanıyor. Yani hem cinayet hem de islam yasalarına göre çok ağır bir suç olan zinayla yargılanıyor. Televizyondaki şüpheli itiraftan çok önce birçok ülkeyi idamın durdurulması için destek olmaya çağıran Uluslararası Af Örgütü, İran'ın televizyondaki açıklamaları itiraf olarak görmesini kınadı ve ülkede yargı bagımsızlığının SAKİNEH ! ft LIBERTE L PAROLE, DE PENSEE ET D CONSCIENCE POURTOUSLESCITOYENS î hotapourtes Iranienne»? I Maison 1 Prtoon Hutan Kiyan (Sakineh Mohammadi'nin avukatı) Çocukları da baskı altında - Şu anda davada hukuki süreç ne boyutta? - Mahkeme devam ediyor. Ancak olumlu bir sonuç beklemiyoruz. Yabancı ülkelerin yaptığı kampanyalar davanın uzamasını sağladı ama sonucu etkileyecegini sanmıyorum. - Sakineh Mohammedi'yle en son ne zaman konuştunuz? - Aşağı yukan bir ay önce görüştüm. Televizyondaki programa çıktıgından beri kimseyle görüştürülmüyor. Durum pek de iyi değildi. Hapiste olmak onu yıpratmıştı ve ağlıyordu. Davanın başından beri hiç kurtulma umudu yoktu ve hâlâ da yok. - İran halkı klmin yanında? - Çogunlukla Sakineh Mohammedi'nin yanında. Ancak bunun dava sürecini etkileyecegini sanmıyorum. Hükümet halkın tepkisinden çekindiği için bir an önce davayı sonuçlandırmak istiyor. - Davayı uluslararası mahkemelere taşımayı düşünüyor musunuz? - Buradan sonuç alınmazsa düşünüyorum. Davanın bir ay içinde sonuçlanmasını bekliyorum. Olumlu bir sonuç çıkmazsa davayı İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşıyacağım - Slze karşı bir baskı var mı? - Hemen her zaman baskıyla karşılaşıyorum. Sık sık keyfi uygulamalarla beni yıldırmaya çahşıyorlar. Ben bunun tarafsız bir yargılama olduğunu düşünmüyorum. Siyasiler davanın gidişatını büyük ölçüde etkiliyor. - Çocuklan ne durumdalar? - Onlar da baskı altında. Şu anda yalnız yaşıyorlar. Onları da ölüm korkusu sarmış durumda. -Siz müvekkilinizin suçsuz olduğuna inanıyor musunuz? - Kesinlikle inanıyorum. Sakineh Mohammedi tamamen suçsuzdur. • tamamen sona erdigini açıkladı. Olayın dış basında yankı bulmaya başlamasıyla birlikte Türk basını da İran'dan gelen haberleri gündeme taşımaya başlamıştı. Yer bulan haberlerin çoğuysa Batı'dan kampanyaya destek veren ünlü isimlerin açıklamaları ve karşılığında aldıkları tehdit yüklü mesajlardı. Carla Bruni ve Isabella Adjani de nasibini almıştı. Ancak kararın değişmesi dönüp dolaşıp İran'la ikili ilişkileri iyi olan iki ülkenin üstleneceği role kalıyordu. Brezilya Devlet Başkanı Luis Inacio Lula, Sakineh Mohammedi için sığınma hakkı verebileceklerini açıkça ilan ediyordu. Türkiye'deyse hükümete Sakineh'nin kurtarılması için birçok çağrı kampanyası yapıldı. Davanın seyrini belirleyecek olan en önemli etkenlerden biri de İran halkının tutumu. Ancak halkın kimin tarafında olduğuna yönelik çelişkili bilgiler var. Ülkede birçok kesim Sakineh Mohammedi'nin idamını engellemek için çalışıyor. Uluslararası Af Örgütü İran ekibinden Drevvery Dyke da bunun için çalışanlardan biri. Ona göre halkın Sakineh Mohammedi olayındaki eğilimi asiında son seçimler sonrasında yaşanan kaostan farklı değil. Ülkedeki reform yanlıları ve seçimler sonrasında Ahmedinecat'ı protesto için sokakların altını üstüne getirenler, şimdi de Sakineh'in hayatı için ugraşıyor. Ancak Dyke'ın dediğine göre İran halkının tümden net birtavır takındığını söylemek olası değil. Çünkü tahmin edeceğiniz gibi zina ülke genelinde büyük bir utanç sayılıyor. Dolayısıyla muhafazakâr kesimlerin Sakineh'den daha çok şeriat kurallarının uygulanmasını önemsediğini söylemek yanlış olmaz. Dyke da "Eğer İran halkı Sakineh Mohammedi'nin suç işledigine kanaat getirirse infazın gerçekleştirilmesini onaylar" diyor. Uluslararası Af Örgütü'nün başlattığı kampanya İran'dan çok Batılı ülkelerde ses buldu. Protestoların temeliyse ikiye ayrılıyor. Birisi idam cezasına karşı gösterilen ve kadınlann ikinci sınıf vatandaş kabul edilmesiyle ilgili protestolar diğeriyse işi doğrudan iran rejimi karşıtlığına vuran eylemlerdi. İkinci türden protestolar daha çok yurtdışındaki iranlılartarafından seslendirildi. Olayın diplomatik yönüyse böylesi bir trajedi içinden nasıl komedi çıkarılabileceğine örnekti. Önce ABD'nin idam cezasına yönelik kendi yasalarını unutup iran rejimini olanlardan sorumlu tutması alaycı ifadelere yol açtı. Ardından Carla Bruni ve İran basını arasındaki atışmalar diplomatik bir krize dönüştü. özetle Bruni, Sakineh Mohammediye yazdığı duygu yüklü bir mektubun ardından İranlı yetkilere öfkesini "kocam bu işin peşini bırakmayacak" türünde bir açıklamayla dile getirdi. İran'da hükümet yanlısı muhafazakâr Keyhan gazetesiyse "birşekilde Sarkozy ailesine kendini kabul ettiren Fransız fahişe" türünden bir ifadeyle Bruni'ye cevap verdi. Ancak hakkında böylesi konuştukları kişi Fransa Cumhurbaşkanı'nın eşiydi dolayısyla atışma bir diplomatik krize neden olacaktı. Böylece Sakineh Mohammedi davası kendinden çok alakasız bir diplomatik krize de sebep oldu. Sarkozy cevap vermekte gecikmedi, "Bu iş artık Fransa'nın milli meselesi haline gelmiştir." Görüyoruz ki Sakineh Mohammedi'nin idamı basit bir adli olayın çok ötesinde ülke için, ülkeler ve kültürler arası pek çok ayrışmayı da gün ışığına çıkardı. Sakineh İngiliz Guardian gazetesinde çıkan ve kendisinin olmadığı gazete yönetimi tarafından bile onaylanan başı açık bir kadın fotoğrafı yüzünden 99 kırbaç cezası bile aldı. • denfzulk@gmail.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear