Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 15 EYLÜL 2010 ÇARŞAMBA
4 HABERLER
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
namikzafer@yahoo.com
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Daha Hızlı ve Daha
Sert Bir Süreç...
erginy@tr.net
http://erginyildizoglu.blogspot.com
Referandum bir süredir Türkiye’de egemen olan
“istikrarsız denge” ortamını siyasal İslamdan yana
bozdu. Bundan sonra Türkiye’yi daha hızlı ve sert
bir siyasi süreç bekliyor.
‘Vesayet rejimi’ tarihe karışmış
Başbakan, referandumdan sonra yapığı
konuşmada “Vesayet rejimi tarihe karışmıştır”
dedi. Başbakan’ın, zafer heyecanıyla söylediği bu
sözlerden dolayı pişman olacağını düşünüyorum.
Yok “vesayet rejimi” bitmediği için değil. “Vesayet
rejimi”, “muhalif ama hegemonik” bir söylem
kurmanın araçlarından biri olmanın ötesinde,
anlamsız ama “Siyasal İslam’’ın yükselen
dalgasına takılmaya, bundan nemalanmaya
çalışan her türlü iktidarsızın yolunu açan çok güçlü
bir kavramdı. Yaptığı bu saptamayla Başbakan,
siyasal İslam-liberal ittifakının elinden çok önemli
bir silahı almış oldu.
Diğer taraftan, AKP’nin, “vesayet rejimi”nin
tarihe karıştığını, önündeki en büyük engelin -
aslında güçler ayrılığı- kalktığını düşündüğü için,
“değişim” sürecinin daha da hızlanacağını,
muhalefeti bertaraf ettiğini düşünmenin iç
rahatlığıyla davranmaya hazırlandığını
söyleyebiliriz.
Ancak, gerçekte AKP ve siyasal İslam,
muhalefeti tasfiye edemedi. Aksine,
referandumdaki “evet” kampanyasında harekete
geçirilen silahlar, kullanılan DSİP gibi araçlar,
muhalefetin kendini tanımlamasına yardımcı
oldu. Bu nedenlerle, AKP’nin “değişim” sürecini
hızlandırma çabaları, bu muhalefetin direncine
çarptıkça siyasi iklimi daha da gerecek,
sertleştirecektir. Muhalefetin bu sertleşmeye hazır
olup olmadığıysa henüz belli değildir.
Bir netleştirici olarak referandum
Referandum süreci, Türkiye’nin siyasi
coğrafyasında, 1970’lerden bu yana görülmeyen
bir netleşme yarattı. ABD ve AB tarafından da
desteklenen “evet” cephesi ki esas olarak, siyasal
İslam (tüm kanatlarıyla) ve masasının altına
sığınmış liberalleriyle birlikte, sandığa giden
seçmenin oylarının yüzde 58’ini aldı. Muhalefet,
esas olarak CHP ve sosyalist hareketten
oluşuyordu ve oyların yüzde 2’sini aldı. MHP
tabanının büyük ölçüde tasfiye olduğunu gösteren
sonuçlara bakarak milliyetçi ideolojinin etkisinin
kırıldığını, siyasi manzaranın çok büyük ölçüde
netleştiğini söyleyebiliriz.
Referandum, Kürt hareketinde, sanırım, ilk önce
Akşam’dan Nihal Kemaloğlu’nun dikkat çektiği
önemli bir ayrıştırıcı etki yarattı. Sermaye-toprak
ağalığı kesimi, BDP’nin kendilerini bağlamadığını
açıklayarak “evet” kampına katıldılar. BDP’nin
boykotu başarılı oldu, ama bu bölünme aynı
zamanda, Kürt egemen sınıflarının, BDP’nin
liderliğindeki ulusalcı entelijansiyaya karşı bir
hegemonya atağı başlattığını haber veriyordu.
Bundan sonra siyaset, yukarıda betimlediğim iki
kampın manevraları üzerinden gelişecek diye
düşünüyorum. BDP de çizgisini bu yeni başlayan
bölünmenin etkileri altında belirleyecek.
Tüm bunlara ek olarak, seçmenin sandığa
gitmeyen yaklaşık yüzde 30’unun büyük bir
kesiminin de aslında siyasal İslamın dayatmaya
başladığı yaşam tarzına ve değerlere yakın
olmadığını, dolayısıyla ikinci kampın çekim alanı
içine girebileceğini düşünüyorum.
Yüzde 42’lik kesim
Pazartesi günü, Güngör Uras, Referandumda
ekonomik değil de ideolojik kültürel etkenlerin rol
oynamış olduğunu vurgulayarak önemli bir
noktaya dikkat çekti. Gerçekten de saflaşma esas
olarak siyasal İslam muhafazakârlığı ile liberal
“pasif nihilizm”inin oluşturduğu reaksiyoner
kesimle, Aydınlanma geleneğinin “hakikat
rejimine” (dünya yeniden inşa edilebilir!) bağlı
Cumhuriyetçi ve sosyalist kesim arasında oluştu.
BDP’nin ideolojisi ve söylemi ve hedefleriyle,
ulusalcı bir hareket olarak, ikinci kampa ait
olduğunu vurgulamak gerekir mi bilmiyorum? Kürt
hareketi geçen 30 yılda oluşturduğu kimliğinin
siyasal İslamın cemaat söylemi, sermayenin,
çözücü etkileri altında bir kuşak sonra eriyip
gideceğini eğer göremiyorsa, belki de vurgulamak
gerekir…
İkinci kampa dönersem, buradaki yüzde 42’lik
oy gelecek seçimlerde eğer bir partide
buluşabilirse o partiyi, örneğin CHP’yi hükümete
getirebilir. Diğer bir deyişle, CHP gelecek
seçimlerde, gözünü kendi sağına değil de kendi
solundaki seçmene, oradaki siyasi şekillenmelerin
enerjisine dikerse, hükümete gelme ya da AKP’nin
meclis hâkimiyetini kırma şansını yakalayabilir.
Ancak, tüm gündeme getirilen kaygılara
aldırmadan hemen “sonuçlara saygılıyız”
açıklaması yapan bir CHP liderliğinin, bugün kendi
solundaki kesimlerin oyunu alacak bir söyleme ve
programa sahip olmadığı da bir gerçektir.
Diğer taraftan, sosyalistlerin, “AKP ve siyasal
İslamın pasif devrimini CHP’ye dayanarak
durduramayız” saptaması doğrudur. Ama,
zamanın akış hızı göz önüne alındığında, “bu
pasif devrim, CHP olmadan durdurulmaz” savı
da doğru değil midir? Buradaki tıkanıklığı açmaya
çalışmak da sosyalistlere düşüyor.
AKP’nin harcamaları Meclis’te
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP,
AKP’nin anayasa değişikliği paketiyle ilgili
referandum kampanyasõndaki harcamalarõ
Meclis gündemine taşõndõ. CHP Milletvekili
Ahmet Ersin, Başbakan Tayyip Erdoğan
tarafõndan yanõtlanmasõ istemiyle TBMM
Başkanlõğõ’na verdiği soru önergesinde,
AKP’nin referandumda, “parti bütçesi ile
karşõlanmasõ mümkün olamayacak aşõrõ
harcamalar yaptõğõna” dikkat çekti. Bu
kapsamda Ersin, Erdoğan’a, 1 Ocak 2010-12
Eylül 2010 tarihleri arasõnda örtülü
ödenekten harcanan para miktarõnõ sordu.
Darbenin ardõndan idam edilen Ramazan Yukarõgöz’ün kardeşi Yõlmaz Yukarõgöz, heyetteki rüşvetçi hâkime dikkat çekti
İstanbul Haber Servisi - 12
Eylül 1980 darbesinin ardõndan
3 arkadaşõyla birlikte idam edi-
len Devrimci Sol ana davasõ sa-
nõklarõndan Ramazan Yukarı-
göz’ün kardeşi Yılmaz Yuka-
rıgöz, Kenan Evren ve diğer so-
rumlular hakkõnda İstanbul Cum-
huriyet Başsavcõlõğõ’na suç du-
yurusunda bulundu.
Sultanahmet Parkõ’nda dün ga-
zetecilere açõklama yapan Yõl-
maz Yukarõgöz, cuntacõlarõn yar-
gõlanacağõ suçlarda zamanaşõmõ-
nõn olmadõğõnõ söyledi. Adliyede
faşist cuntacõlar için suç duyuru-
sunda bulunan Yukarõgöz’ün di-
lekçesinde, 17 Ocak 1981’de ağõr
yaralõ olarak yakalanan 23 yaşõn-
daki Ramazan Yukarõgöz, Ömer
Yazgan, Erdoğan Yazgan, Meh-
met Kanbur ve İsmail Gökalp’in
15 gün süren ve tüm savunma hak-
larõ ellerinden alõnarak yapõlan
yargõlama sonucu idam cezasõna
çarptõrõldõğõ anõmsatõldõ.
Dilekçede, Ramazan Yukarõ-
göz’ün İstanbul’da devam eden
Devrimci Sol ana davasõ sanõkla-
rõndan olduğu, Gölcük’teki Sõkõ-
yönetim Askeri Mahkemesi’ne
bu dava ile birleştirilmesi talebiyle
verilen dilekçelerin reddedildiği
vurgulanarak, askeri mahkeme
heyetinden Deniz Yüzbaşõ Hâ-
kim Eyüp Menteş’in, başka bir ör-
güt davasõna ilişkin idam cezasõyla
yargõlanan kişinin ailesinden rüş-
vet alõrken suçüstü yakalanarak, 8
yõl ağõr hapis cezasõna çarptõrõldõ-
ğõ anlatõldõ.
Bu nedenle, mahkemenin tek-
rar yapõlmasõ için yapõlan baş-
vurularõn reddedilerek, yaşõ kü-
çük olmasõ nedeniyle İsmail Gö-
kalp dõşõndaki 4 kişinin 29 Ocak
1983’te İzmit Kapalõ Cezaevi’nde
idam edildiği anõmsatõlan dilek-
çede, bu kişilerin idamlarõndan 10
dakika önce yazdõklarõ mektup-
larõn ise ailelerine 26 yõl sonra ve-
rildiği belirtidi.
Parti yöneticileri ‘somut gündem değil’ dese de Erdoğan’õn başlattõğõ tartõşmanõn sürmesinden yana
AKPbaşkanlõğõõsõtõyorBaşkanlõk sistemi tartõşmasõnõn panik havasõ
içinde yapõldõğõnõ söyleyen AKP’li Çelik,
önlerinde bu konuda somut bir gündem
olmadõğõnõ, fakat bu tartõşmalarõn sürmesi
gerektiğini söyledi. Grup Başkanvekili Ayşenur
Bahçekapõlõ ise “Bu çok uzun tartõşõlmasõ
gereken bir şey. Tartõşacağõz ve sonucunu hep
birlikte yaşayacağõz” diye konuştu.
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - AKP Mer-
kez Yürütme Kurulu
(MYK), referandum so-
nuçlarõnõ değerlendirmek
üzere toplanõrken, partide
yeni anayasa ve başkanlõk
sistemi tartõşõlõyor. AKP
Genel Başkan Yardõmcõ-
sõ Ömer Çelik, Başba-
kan Tayyip Erdoğan’õn
“Ülkeyi daha iyi nasıl
yönetiriz” anlayõşõ içinde
başkanlõk sisteminin de
tartõşõlmasõnõ istediğini be-
lirtirken “Türkiye’nin re-
jimiyle ilgili bir proble-
mi yoktur. Ama sistem
konusundaki tartışma
bugün de yarın da öbür
gün de sürer” dedi.
Başbakan Erdoğan baş-
kanlõğõndaki MYK top-
lantõsõ öncesinde parti yö-
neticileri gazetecilerin ye-
ni anayasa ve başkanlõk
sistemiyle ilgili sorularõnõ
yanõtladõ. AKP Genel Baş-
kan Yardõmcõsõ Ömer Çe-
lik, başkanlõk sistemiyle il-
gili tartõşmanõn “panik
havası içinde yapıldığı-
nı” belirterek şunlarõ söy-
ledi: “Rahmetli Özal za-
manında da bu konu ko-
nuşuldu. Buradaki so-
run şu; Sayın Başba-
kan’ın da altını çizmek
istediği şey, ‘Bakõn Tür-
kiye yüzde 10’luk bir bü-
yüme yakaladõ. Ülkeyi da-
ha verimli hale getiririz.
Daha iyi nasõl yönetiriz’
diye bu tartışmaların de-
vam etmesi lazım. Bazı-
ları şu andaki sistemde-
ki tıkanıklıklardan bah-
sediyor, ‘daha verimli yö-
netim nasõl olabilir’ diye
konuşuyor.” Televiz-
yonlarda başkanlõk siste-
mi tartõşmasõnõn yapõldõ-
ğõnõ belirten Çelik, “Böy-
le bir somut gündem
yok. Başkanlık sistemiyle
ilgili somut gündem yok.
Bu, Sayın Başbakan’ın
bir televizyon progra-
mında, sistemin daha
verimli işlemesiyle ilgili
bir kanaatini belirtmesi
üzerine ortaya çıktı. Ne
bugünkü MYK’de ne de
başka bir yerde somut
olarak ‘Türkiye başkanlõk
sistemine geçer’ diye bir
tartışma yapılmayacak.
Başkanlık sistemi, ‘ben
hadi başkanlõk sistemine
geçiyorum’ deyip de, bir-
denbire geçebileceğiniz
bir şey değil” şeklinde
konuştu. Çelik, tartõşma-
nõn rejim sorunu haline ge-
tirilmemesi gerektiğini de
vurguladõ.
Her sistemin özgün
tarafları var
Grup Başkanvekili Ay-
şenur Bahçekapılı ise
“Bu çok uzun tartışıl-
ması gereken bir şey.
Her sistemin kendine öz-
gü tarafları veya yanlış
tarafları vardır. Tartı-
şacağız ve sonucunu hep
birlikte yaşayacağız” di-
ye konuştu.
Grup Başkanvekili Be-
kir Bozdağ da bu konu-
daki çeşitli görüşlere dik-
kat çekerek Türkiye’nin
bunlarõ tartõşmasõ gerek-
tiğini, “iyi sonucun” bu
tartõşmalardan sonra orta-
ya çõkacağõnõ söyledi.
Grup Başkanvekili Suat
Kılıç da, Türkiye’nin da-
ha özgürlükçü, daha sivil,
daha demokratik bir ana-
yasaya ihtiyacõ olduğunu
belirterek, “Hele bir Mec-
lis açılsın bakalım, önü-
müzdeki günler Türki-
ye’nin bu konularda ça-
lışmalar yapacağı günler
olacaktır. Ama çok ace-
leci bir anlayış içinde
olmayacağız” ifadesini
kullandõ. Grup Başkan-
vekili Mustafa Elitaş ise
2011 yõlõnda TBMM’nin
yapacağõ ilk işin yeni bir
anayasa sürecini başlat-
mak olmasõ gerektiğini
söyledi.
HUKUKÇULAR TEPKİLİ
‘Diktaya
yol açabilir’
İLHAN TAŞCI
ANKARA - Başbakan
Tayyip Erdoğan’õn ana-
yasa değişikliklerine iliş-
kin referandumda “evet”
çõkmasõnõn ardõndan dil-
lendirdiği başkanlõk siste-
mi, tartõşmalarõ da bera-
berinde getirdi.
Eski Adalet Bakanõ
Prof. Dr. Hikmet Sami
Türk, başkanlõk sistemi-
nin dünyada bir tek
ABD’de başarõ ile uygu-
lanan bir sistem olduğunu,
buna karşõn orada da za-
man zaman tõkanma nok-
tasõna gelindiğine işaret
etti.
Başbakan’õn neden baş-
kanlõk sistemini günde-
me getirmiş olabileceğinin
sorulmasõ üzerine Prof.
Dr. Türk, “Başbakan ya
bundan sonra bu ço-
ğunluğu bulamayacağı-
nı düşünüyor ya da Çan-
kaya Köşkü’ne çıkmayı
hedefliyor” sözleriyle de-
ğerlendirdi. Türk, olasõ
bir başkanlõk sisteminin
Türkiye’de “anayasal pa-
dişahlığı” getirebileceği
uyarõsõnda bulunarak “Ba-
şarıyla uygulandığı tek
ülke ABD. Orada fede-
ral yapı içinde yüksek
yargıyı da kapsayan bir
denge var. Bu dengelerin
olmadığı ülkelerde baş-
kanlık sistemi diktaya
gidebilir. Güney Ameri-
ka ülkelerinde bu açıkça
görülüyor. Yetkiler tek
adamda toplanacak ve
başkanlık sistemi uygu-
lanacak diye ülkenin
parçalanmasının yolu-
nu açmamalı. Demo-
kratik özerklik, fede-
rasyon hatta konfede-
rasyon denilmeye baş-
landı. Başkanlığa geçe-
ceğiz diye ülkeyi parça-
lanma sürecine sokmaya
hakkımız yok” değer-
lendirmesini yaptõ.
Prof. Dr. Necmi Yüz-
başıoğlu ise, Türkiye’nin
bütün kurumlarõnõn Av-
rupa örnek alõnarak di-
zayn edildiğini ve Tanzi-
mat’tan beri bunun böyle
olduğunu vurgulayarak
şunlarõ söyledi: “Neden
tüm Avrupa ülkelerinde
başkanlık sistemi değil
de parlamanter sistem
varken biz ayrı olarak
bunu istiyoruz. ABD dı-
şında bu sistemin başa-
rılı olduğu ülke var mı?
Bu iki soruya verilecek
yanıt da olumsuz oldu-
ğuna göre başkanlık sis-
teminin faydalı olması
mümkün değil. Osman-
lı alışkanlığı, yetkilerin
tek kişide toplanması is-
teği. Bizde demokrasi
kültürü yerleşmiş değil.
Uzlaşmaktan hoşlanmı-
yoruz.”
Eski Yargõtay Başkanõ
Sami Selçuk da, Türki-
ye’nin kültürel yapõsõ ne-
deniyle başkanlõk siste-
mine karşõ olduğunu be-
lirterek şunlarõ söyledi:
“Başkanlık sistemi, çok
iyi incelenmeden, dün-
yadaki uygulamalar ve
bunların sonuçları ince-
lenmeden, sadece
ABD’ye bakarak sonuca
varmak son derece yan-
lıştır. Ben bunu demok-
rasinin sonu olarak gö-
rüyorum. Son derece
tehlikeli buluyorum. Be-
nim yaptığım araştır-
malara ve bilimsel araş-
tırmalara göre bu sonu-
cun parlak olmayacağı
kanısındayım. Buna
benzer konuları bilimsel
temelde tartışmak gere-
kir. Başkaları böyle ya-
pıyor diye Türkiye’ye
de uyarlamak suretiyle
yanlış yollara sapılması-
na karşıyım.”
SOSYALİST SOL REFERANDUMDAN ÇIKAN SONUCU DEĞERLENDİRDİ
‘12 Eylül düzeni yenilendi’
İstanbul Haber Servisi - Özgürlük ve
Dayanõşma Partisi (ÖDP) Genel Başkanõ Al-
per Taş, referandum sonucunun, 12 Eylül
düzeninin, sermayenin ve AKP’nin
bugünkü ihtiyaçlarõ doğrultusunda
yenilenmesinõ sağladõğõnõ söyledi.
Taş, referandumun galibinin yüz-
de 58 oyla muhafazakâr-liberal blok
olduğunu belirtti. Bu blokun önderi-
nin ise Başbakan Recep Tayyip Er-
doğan ile Fethullah Gülen olduğuna dik-
kat çeken Taş, “Bu blok 12 Eylül’ün bir
ürünüdür. Referandumun önemli bir so-
nucu ise BDP’nin uyguladığı boykotun
başarısıdır. Anayasa değişikliği ile 12 Ey-
lül’den bugüne uygulanan sömürü poli-
tikalarının daha köklü bir biçimde ha-
yata geçirilmesinin önü açılmıştır” dedi.
Anayasa değişikliğinin
kabulünün, bir adõm son-
rasõ olan başkanlõk siste-
mine geçişle muhafaza-
kâr-liberal eksenle piya-
sa diktatörlüğü doğrul-
tusunda gelişen rejim de-
ğişikliğini üst yapõda tamamlamak oldu-
ğunu belirten Taş, “Önümüzdeki dö-
nemde toplumsal muhalefetin ve solun
görevi, sosyalistlerin hayır gerekçesinde
vurguladığı talepler etrafında ortak bir
kavgayı sürdürmektir” dedi.
TKP: Anlamlı bir direnç
Türkiye Komünist Partisi’nden
(TKP) yapõlan açõklamada da hal-
koylamasõyla birlikte Türkiye sa-
ğõnõn, AKP’de tekleştiği, Türki-
ye’nin son 30 yõlõna damga vur-
muş olan sağcõlaşma karşõsõnda
anlamlõ bir direnç oluştuğu sonu-
cunun çõktõğõ vurgulandõ. Açõklamada,
“Bizim için, referandumla kabul edilen
anayasa değişikliğinin bir ‘demokra-
tikleşme’ paketi olarak sunulması ina-
nılmaz bir yalandır” denildi.
12 Eylül’e bir suç duyurusu daha
BUDAK’TAN BAŞKANLIK SİSTEMİNE TEPKİ
‘Toplumun talebi yok’
İstanbul Haber Servisi - Eski DİSK
Başkanõ Rıdvan Budak AKP’nin refe-
randum sonucundan hareketle başkanlõk
sistemi tartõşmalarõnõ başlattõğõnõ belirte-
rek, “Başkanlık seçimini tartışabilecek,
demokratik parlamenter sistemden
vazgeçen, başkanlık sistemine yönelik
bir toplumsal talep yok” dedi. Rõdvan
Budak neredeyse 2 kişiden birinin sandõğa
gitmediği ya da hayõr oyu verdiği bir se-
çim sonucunda sistem değişikliğine gi-
dilmesinin doğru olmadõğõnõ söyledi.
CHP GRUP BAŞKANVEKİLİ İNCE
‘Ülke faşizme yol aldı’
FARUK KIRTAY
YALOVA - CHP Grup Başkanvekili
ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce,
“Türkiye faşizme yol aldı” dedi.
İnce, referandum sonuçlarõnõn kesin-
leşmesinin ardõndan basõn toplantõsõ dü-
zenleyen İnce, 1982 darbe anayasasõ re-
ferandumunda askerlerin sandõkta görev
yaptõğõnõ, 12 Eylül 2010 anayasasõ refe-
randumunda ise polislerin elinde telsiz-
lerle, çetele tutarak sandõk görevlisi gibi
çalõştõklarõnõ ileri sürdü.