23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Halk Parti- si’nin (CHP) 33. olağan kurultayõ ile birlikte, hem partinin hem de ülkemizin siyasal yaşamõnda yeni bir dönem açõldõ. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurul- tayda yaptõğõ konuşma, önümüzdeki dönemin ipuçlarõnõ da verdi ve yeni çalõşma döneminin eylem planõ olarak değerlendiril- di. Partinin tabanõnda, par- tiye ilgi duyan çevrelerde ve kamuoyunda olumlu yankõlandõ. Kurultayda partinin yö- netsel kadrolarõnda önem- li bir değişim yaşandõ. Bu CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 5 HAZİRAN 2010 CUMARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER PENCERE Parti? Adına siyasal parti denilen örgüt, insanlık tarihinde çok tazedir. 19’uncu yüzyılda çağdaş anlamıyla siyasal partilerin devlet yaşamına katıldığını görüyoruz. Nasıl oluyor bu? Zamanın devletinde egemenliği elinde tutan krala karşı toplumsal güçler başkaldırıyorlar. Soyluların tekelindeki devlet otoritesini paylaşma dönemi Batı’da açılmaktadır. Burjuvazi güçleniyor; “oy hakkı” istiyor; ve insanlık tarihinde yeni bir dönem başlıyor. Kapitalizmle birlikte gündeme giren sanayileşme, işçi sınıfını geliştiriyor. Bu kez de emekçiler siyasal yönetimde hak sahibi olmaya çalışıyorlar. Bu süreçte “devlet yönetimine katılma” siyasal partilerle gerçekleşiyor. Bugün yeryüzünde tüm devlet yapılarında siyasal partilerden vazgeçilemiyor. Neden? Çünkü devlet bürokrasisi, halkı ezen bir çark niteliğine çabucak dönüşmektedir. Siyasal parti, halk kitleleri adına bürokrasiyi denetleme işlevini de yerine getirir. Salt devletin bürokratik örgütleriyle yönetimi yürütmek isteyen bir güç, ne kadar iyi niyetli olursa olsun, boşlukta kalmak tehlikesini göze alacaktır. Atatürk’ün ivedilikle Cumhuriyet Halk Partisi’ni kurarak devlet yapısını güvenceye bağlamak istemesinin nedenleri arasında elbette bu gerekçe etkindir. Ancak devlet bürokrasisinin partileşmesi, ya da siyasal partinin bürokratikleşmesi gibi tehlikeler de her zaman geçerlidir. Polonya’da Komünist partisiyle işçi sınıfı arasındaki uçurumlaşma ülkeyi büyük çatışmalara sürüklemiştir. Bir siyasal partinin egemen sınıflar adına devlet çarkını döndürerek, emekçi halkı ezdiği çok görülmüştür. Türkiye’de çokpartili rejimin yozlaşmasında bu örneğin payı büyüktür. Otuz yıla yakın bir süre devleti eline geçiren güçler, devlet bürokrasisini kendi çıkarlarına göre güderek yozlaşmayı yoğunlaştırmışlardır. Bir zaman gelmiştir ki devletin memurları ancak iktidardaki siyasal partinin çıkarlarına hizmet ettikleri sürece göze girerek yükselme olanaklarına kavuşmuşlardır. Sonuç ortadadır. Ne var ki olaylara salt siyasal parti açısından bakmak işin özünü unutmak demektir. Türkiye eşi az görülen bir sömürü süreci yaşamıştır. Ekonomik çöküntüdür siyasal çöküntüyü yaratan. Ekonomik çöküntünün önüne geçilmeden (iktidara hangi güç gelirse gelsin) iyileşme olanağı bulunamayacaktır. Buna karşın siyasal partisiz bir iktidar gücü ya da devlet yönetimi de çağdaş dünyada düşünülemez. Çalışan geniş halk kitlelerinin çıkarlarını koruyan, isteklerini dile getiren, yönetim denetlemesini gerçekleştiren parti ya da partiler olmadan devlet yaşamının sağlığa kavuşması olanaksızdır. Yaşadığımız geçici ve olağanüstü dönemde siyasal parti “faaliyeti” yasak edilmiştir. Bazı partiler mahkemeye verilmiştir. Devlet bürokrasisi siyasal partisiz bir yönetimin zorunluğu içindedir. Peki, halk ile devlet arasındaki köprü hangi araçlarla kurulmaktadır? Yanıt: - Başkente yurdun her yanından mektuplar geliyor, teker teker değerlendiriliyor; gazeteler kamuoyunun eğilimlerini yansıtıyor; devletin memurları duyarlı davranıyor; neler olup bittiği anlaşılıyor, izleniyor. Böyle bir yanıtın kişiyi doyurabileceğini sanmam. Partisiz bir yönetimin uzun süre yürüyemeyeceği bir siyasal bilim gerçeğidir. Hangi ideolojiyi benimserse benimsesin, bir devlet yönetimi ya kendi siyasal partisini kuracaktır; ya da siyasal partilerin etkinliğini benimseyecektir. (13 Temmuz1981 tarihli yazısı) 5 Haziran Dünya Çevre Günü ve Sağlõklõ Bir Çevrede Yaşamak B ugün yeryüzünde fark- lõ tartõşmalar ve süreç- ler yaşansa da hemen hemen herkesin üze- rinde hemfikir olduğu durum, dünyanõn çevresel bir fela- ketin eşiğinde olduğuna ilişkin ge- nel tespittir. Ancak tam bu noktada zorunlu bir karşõ çõkõş gerekmektedir. Yaşanan çevre felaketleri sadece çevresel et- ki ve olumsuzluklarõn neticesinde meydana gelen gelişmeler değildir. Bugün karşõ karşõya olduğumuz du- rum, insanlõğõn gelişme dinamiği ve bu dinamiğin temelindeki ekono- mik siyasal sitemlerin genel sonu- cudur. Bugün karşõ karşõya olduğumuz dünya, Marshall Berman’õn belirt- tiği ve aynõ zamanda kitabõnõn ismi olan “Katı Olan Her Şeyin Bu- harlaştığı” dünyadõr. Berman kitapta genel olarak postmodernizme karşõ modernliğin bitmemişliğine vurgu yapsa da temelde yaşananlarõ; “sü- rekli genişleyen, şiddetli ve dü- zensiz bir değişime uğrayan kapi- talist dünya pazarınca ilerletilen ve bilimsel keşifler, endüstriyel kal- kınma, demografik dönüşüm, kentsel büyüme, ulus devletler, halk hareketleri şeklinde sıraladı- ğı toplumsal süreçlerin toplamı” olarak yorumlar. Bu yaşananlardan hareketle de katõ olan her şeyin bu- harlaştõğõ tespitini yapar. Egemen kapitalist sistemin ve bu sistemi sürdüren politik-kültürel- askeri güçlerin ortaya çõkardõğõ tab- lo; insanõ ve çevreyi tüketen, her tür- lü değeri ve birikimi yok eden ve bü- tün canlõlar için geri dönülemez tah- ribatlar yaratan bir içerikte şekillen- mektedir. Çevresel olumsuzluk Bilimsel ve felsefi düşünce açõ- sõndan diyalektiğin vazgeçilmez bir önemde olduğunu kabul ediyorsak, bugün çevresel olarak meydana ge- len her türlü olumsuzluğun, neden- leri ve sonuçlarõ açõsõndan yaşadõğõ- mõz dünyadaki her şeyi etkilediğini ve her şeyden etkilendiğini kabul et- memiz gerekmektedir. Buradan yola çõkarak eko-sistemin çözülüşü sadece ve tek başõna ele alõ- namaz. Eko-sistemdeki bozulma ve bunun sonucunda meydana gelen felaketlerin en önemli nedeni, son bir- kaç yüzyõldõr kapitalizmin dizginle- nemez tüketim çõlgõnlõğõdõr. Kapita- list sistemin her şeyi metalaştõrmasõ ve bir değer atfederek onu tüketim malõna dönüştürmesi, bütün canlõla- rõn yaşam dengesini altüst etmiştir. Dünya eko-sisteminin ne kadar tah- rip edildiğinin ve bu tahribatõn her ge- çen gün derinleştiğinin sayõsõz ör- neklerine rastlamaktayõz. Çevre Gü- nü nedeniyle de bu örnekler karşõ- mõza daha fazla çõkacaktõr. Mevcut kapitalist sisteminin var- lõğõ ve sürekli kâr etme hõrsõ bizati- hi eko-sistem için başlõ başõna bir yõ- kõm kaynağõdõr. Bu sistemin yõkõcõ- lõğõnõ göz önünde tutmadan, eleştir- meden ve ortaya çõkardõğõ sorunlarõ çözmeye çalõşmadan, sosyal sorum- luluk projeleriyle eko-sistemin ya- põlandõrõlmasõ söz konusu olamaz. Kapitalist ülkeler arasõndaki reka- betin hõzõ ve bunun sonucunda orta- ya çõkan tablo daha büyük felaket- lerin habercisidir. Ülkemizde mevcut siyasal iktida- rõn çevreye bakõşõ, geçen günlerde adeta kamuoyundan gizlenerek Rus- ya ile imzalanan, Mersin Akkuyu nükleer santral yapõm anlaşmasõndan da anlaşõlmaktadõr. Bu anlaşmanõn ülkemizi ne tür felaketlerle karşõ karşõya bõrakacağõ konusunda siyasal iktidarõn, Batõ ül- kelerinde artõk hõzla terk edilen, ye- rine yenilenebilir enerji kaynaklarõ- nõn (güneş, rüzgâr vb.) hõzla devre- ye sokulduğu bir süreçten hiç ders al- madõğõnõ göstermektedir. Çernobil fe- laketinin de dünyamõzõ ve ülkemizi nasõl bir tehlike ile karşõ karşõya bõ- raktõğõ, hafõzalarõmõzda hâlâ canlõlõ- ğõnõ korumaktadõr. Büyük devlet Diğer taraftan İran ile yapõlan uranyum anlaşmasõ sadece çevresel değil; askeri, politik ve ekonomik riskleri bünyesinde taşõmaktadõr. “Büyük devlet” siyaseti izlediğini söyleyen siyasal iktidarõn, büyük olmanõn mevcut koşullarda daha fazla insan ve doğa sömürmek ol- duğunu bilmemesi söz konusu ol- madõğõna göre buradan nasõl bir dev- let yaratõlacağõ ortadadõr. Doğal kaynaklarõmõzõn, kõyõlarõn yapõlaşmaya açõlmasõ, izlenen yanlõş kentleşme politikalarõ, “Kentsel Dö- nüşüm Projeleri” ve insanõ ve do- ğal çevreyi hiçe sayan TOKİ uygu- lamalarõ, siyasal iktidarõn bu konu- daki yaklaşõmlarõnõ ortaya koyan olumsuz uygulamalarõna örnek ola- rak gösterilebilir. Bugün kapitalizmin kendisinin başlõ başõna bir felaket olduğunu kabul etmek, yaşanõlabilir bir dünya ve çevrenin önkoşuludur. İnsanõ ve doğayõ sömüren ve tüketen bu sistem var oldukça çevrenin kendisini ye- niden yapõlandõrõlmasõ mümkün ol- mayacaktõr. Kõsa vadeli, günübirlik çözümlerin mevcut olumsuzluklarõ çözemeyeceği artõk görülmelidir. Bu gerçeği göstermek her bireyin or- tak sorumluluğudur. Bugün dünyanõn bütün yurttaşla- rõnõn birbirlerine ve doğaya karşõ bü- yük bir görevi ve sorumluluğu bu- lunmaktadõr. Bizden öncekilerin bi- ze ödünç olarak bõraktõğõ dünyayõ kir- leterek ve yok ederek bizden sonra- kilere bõrakamayõz, bõrakmamalõ- yõz. Egemen medya çevre felaketle- rine ilişkin haber yaparken kõyame- tin binlerce yõl sonra kopacağõnõ söylemektedir. Oysa dünyanõn birçok bölgesinde kõyamet yaşanmaktadõr. İnsanlar, sellerin, yanardağlarõn, dep- remlerin, karõn ve fõrtõnanõn ortasõn- da yaşam savaşõ vermekte ve ço- ğunlukla bu savaşõ kaybetmektedir- ler. Kõyamet bir altüst oluşsa yok- sullarõn, açlarõn, salgõn hastalõklarõn, sonu tükenen canlõlarõn varlõğõ bu al- tüst oluşa yeterli bir kanõt değil mi- dir? Demek ki herkesin kõyameti bile farklõ. Dünyadaki eşitsizlik, ölü- mü bile sõnõfsal bir içeriğe kavuş- turmaktadõr. Bütün bu gerçekliklerden hare- ketle yaşanõlabilir, ama eşit ve özgür biçimde, dünyanõn varlõğõ insanlõğõn ortak mücadelesiyle mümkün ola- caktõr. İnsanlõk içinde bulunduğu sistemin yõkõcõlõğõna son vermediği müddetçe sağlõklõ bir çevrede yaşa- mak mümkün olmayacaktõr. Bu bilince kavuşmuş olanlarõn Çevre Günü’nü kutluyorum. H. Ali ULUSOY Mimar/Çankaya Bel. Başk. Yar. Bugün dünyanõn bütün yurttaşlarõnõn birbirlerine ve doğaya karşõ büyük bir görevi ve sorumluluğu bulunmaktadõr. Bizden öncekilerin bize ödünç olarak bõraktõğõ dünyayõ kirleterek ve yok ederek bizden sonrakilere bõrakamayõz, bõrakmamalõyõz. değişim elbette büyük önem taşõyor. Ancak de- ğişim ve yenilenme yal- nõzca isimlerle sõnõrlõ ol- mamalõ, CHP’nin örgüt- lenme ve çalõşma anlayõşõ da yenilenmelidir. CHP, yeni dönemde, yurttaşlarõn yaşam koşullarõnõ, başta iş- sizlik olmak üzere ekono- mik ve sosyal sorunlarõnõ “başat konu” haline ge- tirmelidir. Muhalefetini böylesi bir temel üzerine oturtmalõdõr. Bu anlayõş CHP’nin ha- reket alanõnõ genişletecek ve sosyal demokrat bir parti olarak, asõl ulaşmasõ gereken yoksul, dar gelir- li kitlelerle buluşmasõnõ kolaylaştõracaktõr. Elbette, siyasal çalõşma yalnõzca muhalefet etme, eleştiride bulunma olarak ele alõn- mamalõ, somut çözüm pro- jeleriyle de desteklenme- lidir. Emekten yana ve emek ağõrlõklõ bir kitle partisi olan CHP, yüzünü, yönü- nü, sosyal demokrasinin doğal tabanõ olmasõ gere- ken kitlelere dönmelidir. Durumundan hoşnut ol- mayan, mevcut ekonomik yapõyla ve politikalarla çelişen insanlara CHP, de- ğişim ve dönüşüm umudu vermelidir. Var olanõ sa- vunan ve onunla yetinen değil, onu daha iyiye, da- ha güzele doğru değiştiren, dönüştüren bir anlayõş ser- gilenmelidir. Kitlelere, yüksek üretim ve hakça paylaşõm hedefi gösteril- melidir. Demokrasi ve öz- gürlükler alanõnda sol po- litikalara sahip çõkõlmalõ- dõr. Parti içi demokrasinin güçlendirilmesi ile birlik- te, parti tüzüğünün, Seçim ve Siyasi Partiler Yasa- sõ’nõn değiştirilmesi, te- mel siyasal görevler ol- malõdõr. ‘İnsan ve hayat’ odaklı örgütlenme CHP, halkõn en geniş kesimleriyle buluşmanõn yeni kanallarõnõ açmalõ- dõr. Hayata müdahil ol- manõn yolu, hayatõn için- de ve hayatõn her alanõnda var olmaktan geçmektedir. Sosyal demokratlar için “insan ve hayat”, siyasal çalõşmanõn odak noktasõ- dõr. CHP tümüyle, mevcut içe dönük siyaset yapma anlayõşõnõ değiştirmeli, ye- ni bir siyaset yapma anla- yõşõ partiye egemen ol- malõdõr. Ekonomik, sosyal ve toplumsal konularõn “ba- şat konu” haline geldiği bir siyaset yapma anlayõ- şõnda, örgütlenme alanõn- da da buna koşut bir ör- gütlenme biçimi yaşama geçirilmelidir. Yasalarõn öngördüğü siyasi parti ör- gütlenmesine (il-ilçe- belde) ek olarak CHP, üre- tim merkezlerinde, KO- Bİ’lerde, organize sanayi bölgelerinde, sanayi ve esnaf sitelerinde, işlikler- de ve kõrsal kesimde ör- gütlenmelidir. İnsanlarõn üretim ilişkilerine göre şe- killenecek işçi, işsiz, esnaf, tarõm-köylü, iş yaşamõ vb. komiteler, çalõşma gruplarõ kõrsal kesimde ve tüm Anadolu’da örgütlenmeli ve yaygõnlaştõrõlmalõdõr. Kadõn - gençlik kesimleri ve sivil toplum hareketi kucaklanmalõdõr. CHP’de parti içi yaşam Eğitim çalõşmasõ, sol ve sosyal demokrat partilerin olmazsa olmazõdõr. CHP, önümüzdeki dönemde bu konuya gereken önemi vermelidir. Bilim-kültür platformlarõ işlevsel hale getirilip hayatla buluştu- rulmalõ ve başta büyük kentler olmak üzere tüm Anadolu’ya yayõlmalõdõr. Ar-Ge çalõşmalarõ dö- nemsel olmaktan çõkarõl- malõ ve yalnõzca parti ge- nel merkeziyle ve birkaç ille sõnõrlanmamalõ, sü- rekli olmalõ ve önce iller- den başlayarak tüm örgü- te yaygõnlaştõrõlmalõdõr. Sosyal Demokrat Parti Akademisi kurulmalõdõr. Uluslararasõ ilişkiler çok yönlü güçlendirilmeli, kar- deş partilerle ortak partili çalõşma gruplarõ değişimi ve eğitimi gerçekleştiril- melidir. Uluslararasõ sos- yalist ve sosyal demokrat hareketin birikiminden ve deneyimlerinden yararla- nõlmalõdõr. Arama konfe- ranslarõyla ve kamuoyu araştõrmalarõyla, partinin yurttaşla, seçmenle ilişki- si yeniden biçimlendiril- melidir. CHP’nin en önemli gücü olan yurt ça- põndaki örgütlenmesi en iyi şekilde değerlendiril- melidir. Ülke ölçeğinde kampanyalar düzenlen- meli, e-parti projesi haya- ta geçirilmeli, bilişimin ve iletişimin yarattõğõ ola- naklardan sonuna kadar yararlanõlmalõdõr. CHP’de parti içi ilişkilerde dostluk, dayanõşma, karşõlõklõ sev- gi ve saygõ egemen ol- malõdõr. Bugün ülkemizin ve halkõmõzõn, güçlü bir CHP’ye her zamankinden daha fazla gereksinimi var. Dileğimiz ve beklentimiz, yeni dönemde, halkõn bek- lentilerine, taleplerine ya- nõt veren en üst kademe- den en temel örgütlere ka- dar canlõ, dinamik ve üret- ken CHP’nin yaratõlmasõ- dõr. CHP’nin Yeni Siyaset Anlayõşõ Mehmet Şakir ÖRS
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear