22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2 HAZİRAN 2010 ÇARŞAMBA 16 KÜLTÜR DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Afyon’un Cazı Her kentle simgeleşmiş ürünler vardır, Giresun’un fındığı, Malatya’nın kayısısı gibi. Elbet bu simgeler tarım toplumu olarak yaşadığımız dönemlere ilişkin. Sanayi ve kültür toplumu olma yolunda ilerledikçe kentlerin simgeleri de değişiyor. Denizli tekstil ürünleriyle, Aliağa rafinerisiyle anılırken Antalya ve İstanbul başka özelliklerinin yanında festival kenti olarak da anılıyorlar. Batı ülkelerinde de türlü nedenlerle önemi azalmış yerleşimlerin yeni kültürel kimliklerle yeniden canlandırılmasının çok sayıda örneği var. Kaymağı, sucuğu ve kaplıcalarıyla bilinen Afyon kentimiz de son on yıldır Uluslararası Caz Festivali’yle adını duyuruyor. Anadolu’nun ortasında bir caz festivali düzenleme düşüncesi başlangıçta hayalci bulunmuştur mutlaka. Ne ki, bu işlere gönül verenler, arkalarında biraz destek bulunca dağları delecek gücü yaratmayı biliyorlar. Afyon Caz Festivali de, Hüseyin Başkadem’in kişisel girişimciliğine yerel yönetimleri, kültür kuruluşlarını ve sanatçıları katarak başardığı sıradışı bir etkinlik. Hüseyin Başkadem, girişimciliğin yalnızca ticarette değil, kültür hayatında da ne denli etkili olabildiğini göstermesiyle de önemli bir örnek. Bu yıl da 4-12 Haziran tarihleri arasında festival, Afyon’u şenlendirecek. Onuncu yıl coşkusu, bu yılki programın daha da zengin hazırlanmasını sağlamış. Ülkemizden ve dünyadan çok sayıda caz sanatçısı ezgileriyle Afyon’da buluşacaklar. Özellikle de beş yıldır Afyon’un kardeş festivali olan Prag’dan Orta Avrupa cazının çok sayıda seçkin temsilcisi geliyor. Böylesi festivaller kentin tarihsel yapılarının da yeniden değerlendirilmesine yol açıyor. Afyon’un tarihsel Ali Çetinkaya Tren İstasyonu ile Millet Hamamı da müzikle bütünleşerek yeni anlamlara kavuşacak mekânlardan. Bunca zengin dinletilerin bir özelliği de tümünün halka açık, ücretsiz etkinlikler olması. İstanbul ya da Antalya’da yapılan festivallerin büyük bütçelerine bakıldığında Afyon Caz Festivali’nin bütün görkemine ve başarısına karşın amatör bir yerel etkinlik düzeyinde kaldığı görülüyor. Kamu kuruluşlarının ya da “sponsor” denilen büyük destekçilerin katkıları alt düzeyde. Bu farklı bakışın da kısa sürede değişmesi, Afyon’da yakalanan başarıya destek olunması, başka kentlere benzer etkinlikler olarak sıçramasının yolunun açılması gerekir. Ne denli iyi niyetli olunsa da amatör heyecan alevinin zamanla sönükleşeceği unutulmamalı. Festivalin kalıcı bir yapıya kavuşturulması, bu heyecanı paylaşan kişi ve kurumlar için öncelikli bir görev olmalı. Afyon Caz Festivali’nin etkinlikleri yalnızca dinletilerden oluşmuyor. Okul çağındaki gençlerin sanatçılarla buluşması da özel önem taşıyor. On yılda ülkemizin önde gelen edebiyatçı, tiyatrocu, sinemacı, ressam, karikatürcü, fotoğraf sanatçılarından oluşan yüzlerce sanatçı okullarda söyleşi programları, atölye çalışmaları gerçekleştirdiler. Bu buluşmalarda yüz bine yakın öğrenci kültür dünyasının önemli isimleriyle yüz yüze geldi. Çoğu insanın, hele gençlerin sıradan hayatlarının dışına çıkıp bir sanatçı ya da sanat yapıtıyla ilk kez karşılaştıkları an, yaşamlarında bir dönüm noktası olmuştur. Bu nedenle Afyon’un okullarında, sokaklarında sanatla ve sanatçıyla buluşanlar arasında geleceğin aydınlık yüzlü toplumunu oluşturacak bireyler bulunacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. turgay@fisekci.com kultur@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B MURAT BEŞER İ nsanlõk adõna utanç verici bir güne denk geldi Bob Dylan’õn 21 yõl sonraki ikinci İstanbul konseri. Gazze’ye malzeme götüren yardõm gemilerinin İsrail tarafõndan basõlõp insanlarõn katledildiği günün akşamõnda boy gösterdi yaşlõ kurt Açõkhava Sahnesi’nde. Çiftlik kâhyalarõnõ andõran beyaz silindir şapka- sõnõn altõndan çõkmayan, rakõ damõtõlmõşlõğõn- da yetmişlik Dylan, konser boyunca seyirciy- le (üstünkörü müzisyen arkadaşlarõnõ tanõt- mak dõşõnda) ne bir kelam etti, ne de aynõ gün meydana gelen olaylar hakkõnda beyanda bu- lundu. Kocaman bir fotoğrafõ seyrediyor gibiydik 90 da- kika boyunca. Dylan’õ ve emrindeki beş mü- zisyeni sahnede görüyorduk, ama (basçõnõn arada bir kontrbasõ eline almasõnõ ve Dylan’õn ellerini klavyeden çekerek ağõz mõzõkasõ çal- masõnõ saymazsak) sanki hiçbiri hareket etmi- yordu. Sahnede minimum devinim ve canlõlõk belirtisi vardõ. Tüm müzisyenler şeflerinin et- rafõnda toplanmõş devlet memuru gibi Dylan’a bakarak çalõyor ve yer değiştirmiyor- lardõ. Coşkulu izleyicinin her şarkõ arasõnda canhõraş istekte bulunmasõ karşõsõnda duy- mazlõktan geliyor, siyah elbiselerinin içinde çok isteksiz bir görüntü veriyordu Dylan. Kendini otomatiğe almõş müzisyenler arasõn- da solo gitarcõ Charlie Sexton bile uyuşuk görünüyordu. PARÇALARINI FARKLI ÇALIYOR Tüm şarkõlar değiştirilmiş ve monoton olarak ça- lõnõyordu; hepsi Dylan’õn yaşlanan ve kalõnla- şan sesine göre yeniden düzenlenmişti. Bili- yoruz, Dylan her konserinde parçalarõ farklõ çalõyor, ama bu fark bu kez maalesef olumlu sonuç vermiyordu. “Lay Lady Lay”, “Mas- ters of War”, “Just Like a Woman”, “Bal- lad of a Thin Man” gibi çok iyi bildiğimiz şarkõlarõ bile tanõmakta bazen güçlük çekiyor- du insan. Şarkõlar tektipleştirilmiş, müzikal renkleri azaltõlmõştõ. Mekânõ sucuk-ekmek kokularõ kuşatõrken “High- way 61 Revisited” başladõ. Konserin hafifçe yükselen ve kõpõrdanan yerlerinden biriydi bu an. Ardõndan aynõ orta tempoda ve iklimde sürdü. Repertuvarõ açõsõndan bakõldõğõnda, bazõ klasik parçalarõ ondan çalmasõnõ bekle- yen eski kemik hayranlarõnõn sayõsõ azõmsan- mayacak miktardaydõ. Gösteri “Like a Rolling Stone” ve “All Along the Watchtower” ile kapandõğõnda tüm Açõkhava’da ikinci bis için ayaklanan kalaba- lõğõ, sahneye dalarak kablolara girişen rodiler sevk ettirdi çõkõş kapõsõna. Gösteri bitmişti. Hayal kõrõklõğõ olarak nitelenemese de, 21 yõl sonra yine merdivenlerine kadar dolu bir ka- labalõkla gerçekleşen konser, izleyicinin ço- ğunluğundaki beklentinin gerçekçilik sõnõrõnõ aşacak kadar büyük olduğu ve bu beklentinin tam anlamõyla karşõlanmadõğõnõ gösterdi. muratbeser@muratbeser.com Bob Dylan’õn 21 yõl sonra ikinci İstanbul konseri önceki akşam Harbiye Açõkhava Tiyatrosu’ndaydõ ‘Yetmişlik rakı’ niyetine ZÜLAL KALKANDELEN P azartesi akşamõ Harbiye Açõkhava Tiyatro- su’nda dinlenecek bir konser vardõ. 21. yüzyõlda artõk dinlemekten çok görmek için gidilen konserlerden değildi bu. Ne õşõk oyun- larõ, ne de şatafatlõ dans gösterileri sunuldu. Siyahlar içinde altõ müzisyen tam vaktinde çõktõ sahneye. Adeta ‘shoegaze’ gruplarõ andõrõrca- sõna sadece enstrümanlarõyla ilgilenip 1 saat 50 dakika boyunca çaldõlar. Bob Dylan ve grubu The Band, müziğin göze değil, öncelik- le kulağa hitap eden bir sanat olduğunu ve ay- rõcalõğõnõn da buradan geldiğini bir kez daha kanõtladõ. Hõnca hõnç dolu mekânda 20. yüzyõlõn dev mü- zisyenlerinden birisi söylerken herkes kendin- ce yorumladõ şarkõlarõ. “Just Like a Woman”da kimisi Joan Baez’i düşündü, ki- misi Edie Sedgwick’i... “Rainy Day Women #12 and #35”te, bazõsõ şarkõnõn 35 yaşõnda bir kadõn ile 12 yaşõndaki kõzõ hakkõnda oldu- ğuna inandõ; bazõsõ şarkõyõ marihuana ile iliş- kilendirdi... Şarkõlarõna hayat veren metaforlarla dolu şiirle- riyle dinleyenleri yine düşündürdü Dylan. Se- si yõllar içinde iyice çatallaşsa da, 70’ine 1 kalsa da, yerinden hiç kõpõrdamadan sadece müziğiyle insanlarõn ruhunda nasõl hâlâ fõrtõ- nalar yaratabildiğini gösterdi. Aşktan, kadõn- lardan, õrk ayrõmõndan, savaştan, işçi hakla- rõndan, yoksulluktan söz ederek dokundu yü- reklere... AYAKTA ALKIŞLANDI Daha çok 1963-1969 dönemini kapsayan albüm- lerinden şarkõlarõ seslendirdi. 2000’lere yal- nõzca “Honest with Me”, “Thunder on the Mountain” ve “Spirit on the Water” adlõ parçalarla uzandõ. Benim için konserin en vurucu anlarõ, “Ballad of a Thin Man”i söylediği anlardõ. İçerdiği gön- dermeler nedeniyle bazen erotik de bulunan bu şarkõyõ, ben yalnõzlõğõndan dem vururken hayatla dalga geçen bir adamõn manifestosu gibi görüyorum. “Like a Rolling Stone”un ilk biste çalõnacağõnõ tahmin etmiştim; ama “Blowin in the Wind”i de dinleriz diye umu- yordum. Ancak õsrarlõ alkõşlara karşõn ikinci bis için sahneye çõkmadõ Dylan. Oysa çõkõp o şarkõyõ da söyleseydi, “Kaç ölüm olmalı onun bilmesi için / Ne kadar çok insanın öldüğünü?” derdik hep birlikte... Ama bir söz vardõr, denir ki; “En iyi Dylan şar- kılarını tek bir CD’ye sığdırmak, dünya ta- rihini tek bir ders kitabına sığdırmaya ça- lışmak gibidir. Bu işi ne kadar iyi yaparsa- nız yapın, tarihin önemli bir kısmı kitabın dışında kalır.” Bu, konserler için de geçerli. Bugüne kadar yaz- dõğõ 458 şarkõdan konser için 16 tanesini seç- miş ünlü ozan. Bize ancak alkõşlamak düşer- di. Öyle yaptõk; ayakta alkõşlayarak uğurladõk Dylan’õ... www.zulalkalkandelen.com Hayatla dalgageçen biradam ‘Festival eğlence aracõ değil’ ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Hazõrlõklarõ tamamlanmasõna karşõn İsrail’in yardõm gemileri- ne yönelik kanlõ müdahalesi ve İskenderun’da as- kerlere yönelik terörist saldõrõ gerekçe gösterilerek ileri bir tarihe ertelenen 17. Altõn Koza Uluslar- arasõ Film Festivali’ne dair Adana Belediye Baş- kanvekili Zihni Aldırmaz bir basõn toplantõsõ dü- zenledi. Bu yõl 7-13 Haziran tarihleri arasõnda ya- põlacağõ duyurulan festivalin ertelenmesine ise Si- nema Yazarlarõ Derneği (SİYAD) ve festival eki- binden tepki geldi. Festivalin iptal edilmediğini, ileriki bir tarihte gerçekleştirileceğini söyleyen Aldõrmaz, erteleme nedeniyle ortaya çõkan maddi kaybõn ne kadar ol- duğuna yönelik sorularõ yanõtsõz bõraktõ. Aldõrmaz festivalin şenlik ve eğlence kõsõmlarõnõn iptal edi- lip yarõşma ve konferanslarla ilgili bölümlerinin yapõlmasõ fikrine de katõlmadõğõnõ söyledi. ‘FİLİSTİN BARIŞA HASRET’ SİYAD ve festival ekibi “Festivali sadece eğ- lence aracı olarak gören bu zihniyet kabul edi- lemez. Başlamasına bir hafta kalan festivalin programına göz atmayı dahi akıl edememekse tam bir sorumsuzluk örneği. Baksalardı eğer, festivalde ‘Filistin: Barõşa Hasret’ adlı özel bir program olduğunu göreceklerdi. Festivaller kötü gidişata rağmen var olan etkinliklerdir” dedi. SİYAD Başkanõ Murat Özer adõna söz alan Oktay Bulgay da “Angelopoulos gibi uluslar- arası usta sinemacılar, film eleştirmenleri da- vet edilmiş, film kiraları ödenmişken iptal ka- rarının maddi ve manevi kaybı çok büyük. Festivalden eğlencelik olarak bahsedilmesi ve erteleme adı altında iptal kararının alınması büyük gaflet. Bu kararın sorumlularına soru- yoruz. Bu zararı kim karşılayacak?” açõklama- sõnda bulundu. Nâzım İzmir’de anılıyor İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Nâzõm Hikmet, ölümünün 47. yõlõnda yarõn, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafõndan düzenlenen etkinlikle anõlacak. Kültürpark’taki Nâzõm Hikmet Anõtõ’nda saat 18.00’de başlayacak etkinlikte katõlõmcõlar, Nâzõm Hikmet’le ilgili duygu ve düşüncelerini aktaracaklar. Etkinliğin Tarihi Havagazõ Fabrikasõ Kültür Merkezi’nde saat 20.00’de “Şiirlerle Şarkõlarla Nâzõm Hikmet” başlõğõ altõndaki bölümünde ise gazetemiz yazarõ şair Ataol Behramoğlu ile müzisyen Haluk Çetin müzikli bir şiir dinletisi sunacak. Kültür Servisi - Sanatçõ Fa- tih Mika’nõn İstanbul İtalyan Kültür Merkezi’nin katkõsõyla hazõrlanan gravür sergisi, Gale- ri Daire 1’de devam ediyor. Mika’nõn dönem kõsõtlamasõ ol- maksõzõn, tüm işlerinden yapõlan bir seçkinin görülebileceği sergide; özel- likle balõk, çiçek ve kuş figürleri ağõrlõkta. Bugüne dek elliden fazla kişisel sergi açan ve ulus- lar- arasõ birçok karma sergiye katõ- lan Mika, bilgisayar grafiği teknikleri yerine, geleneksel ve deneysel gravür teknikleri için- de keşfe çõkmayõ tercih ediyor. Mika’nõn renk çeşitliliği ile dikkat çeken yapõtlarõnda, Türk gölge tiyatrosunun kahraman- larõna da rastlamak mümkün. Fatih Mika, İstanbul Üniver- sitesi Felsefe Bölümü’ndeki eğitimini yarõda bõrakarak Sa- rayevo Güzel Sanatlar Akade- misi Gravür Bölümü’nden me- zun oldu. 1989 yõlõndan beri Roma’da yaşayan sanatçõ, hâ- len Roma Güzel Sanatlar Aka- demisi’nde Doçent ola- rak Gravür Teknikle- ri dersleri veriyor. (Galeri Daire 1: 0 212 291 42 91) FatihMika’dangravürsergisi İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ’NDE BUGÜN  Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde 20.30’da “Suatra”. Mika’nın tüm işlerinden yapılan bir seçkinin görülebileceği sergide; özellikle balık, çiçek ve kuş figürleri ağırlıkta. Silivri’de “Duruşmaları İzleme Eylemi” ? Hukuk çiğnenerek ? Özgürlükleri ellerinden alõnan ve yargõlanan tüm insanlarõmõzõn ? Silivri’deki duruşmalarõna TANIK olmamõzõ isteyen M. Balbay ve T.Özkan’õn çağrõsõna uyalõm, “Duruşmaları İzleme Eylemi”ni sürdürelim. • Resmi tatil günleri dõşõnda her Cuma günü olacaktõr. • Saat: 08.15’de c’in bahçesinde olalõm. • Başvuru : 0535.636 59 11-0506.787 40 67-0532.713 22 43 4 HAZİRAN 2010 Saat 19.30’da YAZ BULUŞMASINDA AKP’nin KORKULU RÜYASI Sayın Tunceli Bağımsız Milletvekili KAMER GENÇ ile buluşuyoruz. Şiir, müzik, saydam eşliğinde düzenlediğimiz yemeğe toplumsal kurtuluş mücadelemizde yeni bir soluk almak için katılmalıyız. Lütfen yer ayırtınız. SEN GELMEZSEN BİR EKSİĞİZ Tarih: 4 HAZİRAN 2010 CUMA Saat 19.30 Yer: ADEN OTELİ Vapur İskelesi Karşısı - KADIKÖY İletişim: 0555 967 24 97 - 0536 817 18 52 0532 404 39 52 - 0532 556 65 12 - 0536 739 02 29 CUMOK İSTANBUL ÇAĞRISI www.cumokistanbul.org
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear