Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA 24 MAYIS 2010 PAZARTESİCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 24 Mayıs
Oslo Y 18
Helsinki ?Y 17
Stockholm B 16
Londra B 25
AmsterdamB 19
Brüksel PB 23
Paris PB 26
Bonn Y 22
Münih Y 20
Berlin Y 19
Budapeşte B 24
Madrid B 28
Viyana B 24
Belgrad Y 24
Sofya Y 20
Roma Y 21
Atina B 23
Zürih PB 25
Moskova Y 20
Aşkabat PB 21
Taşkent PB 32
Bakû Y 20
Bişkek B 26
Tiflis Y 25
Kahire B 27
Şam PB 29
İstanbul PB 22
Edirne Y 23
Kocaeli PB 24
Çanakkale PB 22
İzmir PB 26
Manisa PB 27
Denizli PB 26
Zonguldak PB 21
Sinop PB 19
Samsun Y 22
Trabzon Y 18
Giresun Y 17
Ankara PB 21
Eskişehir PB 21
Konya PB 23
Sıvas Y 17
Antalya PB 27
Adana Y 27
Mersin Y 26
Diyarbakır Y 26
Şanlıurfa B 28
Mardin B 22
Siirt Y 23
Hakkâri Y 18
Van Y 17
Kars Y 16
Ülkemiz geneli par-
çalı ve çok bulutlu, Or-
ta ve Doğu Karadeniz,
İç Anadolu’nun doğu-
su, Doğu Akdeniz, Do-
ğu Anadolu, Güney-
doğu Anadolu’nun ku-
zeyi ile Gaziantep, Ki-
lis, Edirne, Kırklareli
çevreleri aralıklı sağa-
nak ve gök gürültülü
sağanak yağışlı geçe-
cek. Hava sıcaklığı, iç
ve batı bölgelerden
başlayarak, salı günü
ülkemiz genelinde 3 ila
5 derece artacak.
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Kılıçdaroğlu’nun bu sorunların çözümünü
sağlayacak ne türden önlemler alacağını,
projeler ürettiğini Kurultay’da açıklayamaması
eleştirilebilir, hatta genel başkanlığı o kadar
ani oldu ki hazırlıksız yakalandı diye bir
mazeret de öne sürülebilir…
…ama RTE gibi, bu sorunlarda başarı
sağlayamayacağını daha ilk günden ilan
etmek abartılı bir davranış değil midir?
RTE eleştiriye tahammül edemedi. AKP’yi
eleştirenlere karşı her türlü yaptırımı uyguladı.
Partide de, devlette de tek kişi diktasını
oluşturdu.
Kılıçdaroğlu “her eleştiriden
yararlanacağını” söyledi. Partiyi tek kişinin
değil, bir kadronun yöneteceğini vaat etti.
Eleştiriden sakınmadığını, hatta (zaman
gösterecek) yararlanacağını temel bir ilke
olarak açıkladığına göre:
Halka doğru sıra sıra vaatler açıklarken:
Ermeni, Kürt, Kuzey Irak, Patrikhane gibi
ulusal dış sorunlara (laik, demokratik
Türkiye’nin savunucusu olacağından söz
etmemesi gibi) hiç değinmemesi iktidara aday
olduğunu ilan eden CHP gibi bir partinin
genel başkanı için bir eksiklik değil mi?
Avrupa Birliği’ne temas ederken “Ya tarih
versinler, ya da…” biçimindeki saptaması
RTE’nin aylardır dilinden düşmeyen bir
vurgulama. Bizden AB standartlarına uygun
anayasa isteyen, ama bizden istediği AB
ölçeklerini Avrupa’nın uygulamadığını
söylemesi, AB karşıtı bir politika izleyeceğini
mi gösteriyor?
Kürt açılımında sessiz. Terörü bertaraf
etmenin yollarına değindi.
Kurultay konuşmasında “Güneydoğu’da ve
Doğu’da yatırım yapana sıfır faizli kredi
vereceğiz” diyor.
Kurultay’dan bir gün önce Sözcü
gazetesinde yayımlanan demecinde:
“İnsanların karnı doyarsa terör biter” diyordu.
Kurultay’daki konuşması ile gazetede çıkan
sözleri bir araya getirilince; Kılıçdaroğlu’nun
terörü silahla değil ekonomik önlemlerle…
Daha açık değerlendirmeyle işsizliğe son
vererek, insanların karnını doyurarak
çözümlemeyi planladığı akla geliyor.
Kılıçdaroğlu herhalde o bölgelere yatırım
yapmaya heves edemeyenlerin, o bölgelere
gitmemesindeki başlıca nedenin güven
noksanlığı olduğunu biliyor olmalı.
Sıfır faiz yatırımcı için elbette iştah açıcı bir
öğe ama… Ya sürüp giden terör korkusu?
Kılıçdaroğlu partide barış istiyor. Ne ki
çarşaf listeden kaçınarak blok listeye ağırlık
verdi. Genel başkan üzerinde tam bir
mutabakat sergileyen delegeler parti meclisi
listesine sıra gelince bölündü.
Evet Kılıçdaroğlu büyük bir zafer kazandı.
Fakat asıl zafer Önder Sav’ın.
Zira Sav; daha önceki Kurultay’da kabul
edilen, 33. Kurultay’da yürürlüğe girmesi
beklenen ve.. genel sekreterin yetkilerini
kâtiplik derecesine indiren tüzük değişikliğine
karşı idi. Baykal’ın iradesini kıramadı.
Sav, “duygularının üstüne çıkarak aklıyla mı
karar verdi” yoksa daha çok kendi hesabına
kişisel yetkisini korumak için mi
Kılıçdaroğlu’nu destekledi?
Aklını kendi hesabına kullandı. Genel
sekreterlik görevini düz bir yönetici üyeliğine
dönüştüren uygulamayı Kurultay’ın ilk günü o
heyecan, esen rüzgâr arasında bir önerge ile
bir buçuk dakikada yürürlükten kaldırttı.
Medyadaki şakşaklara gelince:
Kılıçdaroğlu’na Yılmaz Özdil’in dünkü
Hürriyet’teki yazısını ve bu yazıdaki medya ile
ilgili şu birkaç satırı okumasını salık verelim:
“Adı lazım değil, bir televizyon spikeri, altı
saat ‘Şahane, muhteşem’ dedi. Mikrofonun
kapalı olduğunu zannettiği sırada ‘kepazelik’
deyiverdi.
Bu detay, Kılıçdaroğlu’nu alkışlayan
goygoycu basınımızın ilk fırsatta ne
yapacağının da kanıtıydı adeta...”
Necati Doğru’nun Sözcü’deki “Timsahlar
Kemal’i Sardı” başlıklı ilginç yazısındaki şu bir
iki satıra ne dersiniz:
“Baykal’ın partiden attığı küskünler; dünkü
Kurultay’ı ‘Kasetli kral öldü yaşasın yeni
Gandi Kemal’ havasına soktular.
Halk yeni yüz istiyor. Eskiler Kemal’i sardı…
Zaman çok kısa. Yol çok uzun. Şartlar çetin.
Arkada aç timsahlar. Kemal ağaca çıkmak
zorunda.”
ABDULLAH ÖCALAN
BDP LİDERİ DEMİRTAŞ
Kıbrıs
modeliyle
tehdit
DİYARBAKIR (Cumhuriyet
Bürosu) - Terör örgütü PKK lide-
ri Abdullah Öcalan, Kürt sorunu-
nu çözümünde kendisinin çekil-
mesi halinde PKK’nin kent yapõ-
lanmasõ olan KCK’nin şehir mer-
kezlerinde eylemler yapabileceğini
belirterek, “İşte dünyada bunun
çok örneği var. Abhazya, Kosova,
Çeçenistan örnekleri var. Uzağa
gitmeye gerek yok. Türkiye’nin
de çok iyi bildiği Kuzey Kıbrıs ör-
neği var” dedi. Öcalan, PKK’nin si-
lah bõrakmasõ konusunun da BDP’yi
aştõğõnõ, bu konuda PKK’nin kent
yapõlanmasõ KCK’nin devreye gi-
rebileceğini söyledi.
Öcalan’õn avukatlarõyla yaptõğõ
görüşmenin ayrõntõlarõ, terör örgü-
tüne yakõnlõğõyla bilinen Fõrat Ha-
ber Ajansõ’nda yayõmlandõ.
PKK’lilerin silah bõrakmasõ ko-
nusunun BDP’yi aştõğõnõ ifade eden
Abdullah Öcalan, “ On binlerce ki-
şinin siyasi-sosyal yaşama nasıl
dönecekleri belli değil. Bütün
bunların adım adım konuşularak
çözümlenmesi lazım. Bütün bun-
lar kiminle konuşulacak? Bura-
da KCK devreye girmelidir. On-
larda bana soracak, bana baka-
caklardır. Böyle olmadan kalıcı
bir çözüm olmaz” dedi.
Daha önceki açõklamasõnda 31
Mayõs’a kadar gelişme olmazsa
geri çekileceğini söyleyen Öcalan,
bu durumda üç olumsuzluk ortaya
çõkabileceğini belirtti. Öcalan şun-
larõ söyledi: “Birincisi, devlet
PKK’ye ağır saldırılarla yenilgi
olmazsa bile ciddi kayıplar ver-
direbilir. İkinci seçenek ise KCK
ortaya çıkarak sorumluluk üst-
lenebilir. ‘Siyasi, sosyal, ekonomik,
kültürel her açõdan halkõmõzõn so-
rumluluğunu üstleniyoruz, demo-
kratik özerkliği ilan ediyoruz’ di-
yebilirler. İşte dünyada bunun
çok örneği var. Abhazya, Kosova,
Çeçenistan örnekleri var. Uzağa
gitmeye gerek yok. Türkiye’nin
de çok iyi bildiği Kuzey Kıbrıs ör-
neği var. Üçüncü olarak da savaş
devam eder, bir dengede sürer.
Devlet içinde de PKK içinde de
bazı çeteler türeyebilir.”
El Kaide iddianamesi kabul edildi
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) -
Emekli savcõ M.S.Ç’nin de aralarõnda bu-
lunduğu 4’ü tutuklu 16 sanõklõ El Kaide
davasõna ilişkin iddianame, Diyarbakõr 6.
Ağõr Ceza Mahkemesi tarafõndan kabul
edildi. İddianamede, El Kaide yanlõsõ radi-
kal “Molla Muhammed” lakaplõ Mehmet
Doğan liderliğindeki grubun, Diyarba-
kõr’da emekli savcõ M.S.Ç. öncülüğünde
faaliyet yürüttüğüne dikkat çekildi.
‘Barış heyeti
gönderin’
DİYARBAKIR (Cumhuriyet
Bürosu) - Barõş ve Demokrasi Par-
tisi’nin (BDP), Hakkâri’nin Yük-
sekova ilçesinde düzenlediği “can-
lı kalkan” eyleminde konuşan BDP
Genel Başkanõ Selahattin Demir-
taş “Kandil’e savaş uçağı yerine
barış heyeti gönderin” dedi.
BDP İlçe Başkanlõğõ önünde top-
lanan, aralarõnda BDP Genel Baş-
kanõ Selahattin Demirtaş, BDP mil-
letvekilleri Özdal Üçer, Fatma
Kurtulan, Nezir Karabaş, Hamit
Geylani, kapatõlan DTP’nin siyasi
yasaklõ milletvekili Aysel Tuğluk,
Barõş ve Demokratik Çözüm Gru-
bu üyeleri, BDP MYK üyelerinin
bulunduğu eylemciler kortej halin-
de askeri havaalanõna doğru yürü-
yüşe geçti. Askeri havaalanõ önün-
de konuşan Demirtaş şöyle dedi:
“Kandil’e savaş uçaklarınızı,
askeri birlikleri değil, barış he-
yetleri gönderin. Biz BDP olarak
da kalıcı barış için Kandil’e git-
meye hazırız. Eğer Başbakan bu
savaşı durdurup adım atmazsa
kendi partisi de ‘Kürt sorunu yok-
tur’ diyen CHP gibi bu bölgede ta-
bela dahi bulamayacaktır. Baykal
gibi emekliye ayrılıp Antal-
ya’larda tatil yapacaktır.”
Kõlõçdaroğlu, kurultay konuşmasõnõn ardõndan kendisine yönelik eleştirilere yanõt verdi
CHP Genel Başkanõ Kemal Kılıç-
daroğlu’nun kurultay konuşmasõnõn
ardõndan laiklik, türban, AB, Kürt so-
runu ve iş dünyasõna bakõşõ konula-
rõnda soru işaretleri ortaya çõkmõştõ.
Kõlõçdaroğlu’nun dün PM listesini
açõklamasõndan sonra da bu sorulara
yönetimdeki “ulusalcı-liberal-sol”
dengesiyle ilgili yenileri eklendi. Kõ-
lõçdaroğlu bu konularda Cumhuri-
yet’in sorularõna şu yanõtlarõ verdi:
Konuşmanızda “laiklik” vurgu-
sunun yer almadığı, bu konuya
girmediğiniz eleştirileri yapılıyor...
? Bir kurultayda tüm kesimlere
mesaj vermenin zorluğunu tahmin
edersiniz. Mesaj vereceğiniz kesim-
lerden bir kõsmõnõn entelektüel düzeyi
yüksek. Bir kõsmõnõn farklõ beklen-
tileri var. Ama biz o kurultayda doğ-
rudan yurttaşa seslenmek zorundayõz.
Halk, sorunlarõna bizim yaklaşõmõ-
mõzõ görmek istiyor. Dolayõsõyla ge-
niş halk kesimlerine seslenen bir
ifade kullanmayõ doğru bulduk...
Laiklik konusunun aslõnda CHP ku-
rultayõnda tartõşõlmasõ ve dile geti-
rilmesi bile bana göre gereksiz.
‘Laiklik tavrımız çok net’
Çünkü bu konuda CHP’nin tavrõ
çok açõk, net. Laiklik, çağdaşlaşma-
dõr. Laiklik, toplumu bir arada tutan
temel yargõlardan bir tanesidir. De-
mokrasi, ancak laiklik temeli üzerin-
de yükselir. Buna özel vurgu yapmak
ya da özel ifade kullanmayõ aklõmdan
geçirmedim. Nasõlsa CHP’nin var
olan politikalarõ yõllardõr dillendirili-
yor. Halka dönük politikalarõn üze-
rinde durulmasõnõn ve vurgulanma-
sõnõn daha doğru olacağõnõ düşündüm.
“Kürt sorunu” ifadesini kul-
lanmadığınız ve soruna sadece
ekonomik açıdan baktığınız eleş-
tirileri yapıldı...
? Orada nelerin yapõlmasõ gerek-
tiğini, bir barõş olmasõ gerektiğini, ba-
rõş rüzgârlarõ esmesini ifade ettim.
Devletin oraya yatõrõm yapmasõ ge-
rektiğini, faizsiz kredi verileceğini, Et
Balõk Kurumu’nun canlandõrõlacağõ-
nõ, hayvancõlõğõn geliştirileceğini
söyledim. Ben, etnik, mezhepsel,
dinsel kimliklere dayalõ politika yap-
mayacağõmõ baştan beri yineliyo-
rum. Kimse anne babasõnõ seçme
hakkõna sahip değildir. Etnik kimli-
ği siyasetin odağõna koyarsanõz, 19.
yüzyõl politikalarõna geri dönmüş
olursunuz. Bizim düşündüğümüz in-
sandõr ve insanõn yaşadõğõ sorunlar-
dõr, demokrasidir, temel hak ve öz-
gürlüklerdir. Bu bölgede adeta terö-
rü besleyen ekonomik politikalarõ
vurguladõm. Önce insanlarõn karnõnõn
doymasõ lazõm, karnõnõn doymadõğõ
yerde insanlar ne yapacak? Çaresiz-
lik olacak, umutsuzluk olacak.
‘Etnik kimlik sorun çözmez’
Çaresizliği umuda dönüştürmek la-
zõm. Etnik kimlikten yola çõkarak si-
yaset doğru değil. İnsanlarõn kendi
kültürel haklarõ vardõr, onlarõn ve-
rilmesinden elbette yanayõm. Kendi
dillerini kullanabilmeliler... Yani
bunda sadece toplumun önemli ke-
simini oluşturan Kürtler için değil, di-
ğer kimlikler de var. Ama etnik
kimliğin 21. yüzyõlda siyaset mal-
zemesi yapõlmasõnõ doğru bulmuyo-
rum. Etnik kimliğe kilitlenirsek ül-
kenin sorunlarõnõ çözemeyiz. İşsiz in-
sanõn etnik kimliğine mi bakõp so-
runlarõnõ çözeceğiz? Bu halkõn ön-
celikleri var. Öncelik işsizliktir, aç-
lõktõr. Bunlar varken başka şeylere ki-
litlenmek doğru bir siyaset değildir.
‘DEĞİŞİM SÜRECE BAĞLI’
Listeniz tartışma yarattı. Liberal isimlerin
öne çıktığı eleştirilerini yapanlar var...
? Çok liberal olduğu kanõsõnda değilim. Ulu-
salcõ ya da ulusalcõ değil gibi bir ayrõm doğ-
rusu aklõmõzõn ucundan bile geçmedi.
Arzu ettiğiniz gençleşmeyi, değişimi sağla-
yamadınız sanırım...
? 4 günlük süreçte ne yapabilirsiniz? Değişim
sürece bağlõdõr. Bugün düğmeye basõp ertesi gün
değişim mümkün olmuyor. Dolayõsõyla süreç için-
de hem demokratikleşmeyi, hem de gençleşme-
yi sağlayacağõz. Kadõn kollarõ da güçlenecek.
ANALİZ
UTKU ÇAKIRÖZER
‘Halkõn önceliği açlõk’
AKP’nin çifte
standardõnõ
gösterdim
Hedefim
hesabõnõ
veremeyenler
Havuzlu villalar eleştirileriyle
sermayeyi ürküttüğünüz söyle-
niyor...
? Ben iş dünyasõnõ kesinlikle
destekleyen mesajlar verdiğimi sa-
nõyorum. Üreten Türkiye’yi vurgu-
ladõm. Birkaç kez vurguladõm bu-
nu. Hatta Atatürk’ün sözünü vur-
guladõm. Üretmeyen, yorulmayan
ülkeler önce haysiyetlerini, sonra
özgürlüklerini kaybederler...
Onunla başladõm sözlerime. Sana-
yici üretecek, çiftçi üretecek. Tür-
kiye’de otobüs üretilirken, yurtdõ-
şõndan otobüs almanõn sakõncalarõ-
nõ anlattõm. Havuzlu villalar der-
ken, ben orada Başbakan’õ kastet-
tim. Alõn teriyle kazanõlmõş bir pa-
ranõn kaynağõ zaten sorulmaz. O
farklõ bir şey. Biz, mal varlõğõnõn
hesabõnõ veremeyen siyasetçinin
oturduğu villayõ söylüyoruz. İşa-
damlarõna karşõ hiçbir sorunumuz
yok, onlara sadece saygõmõz olabi-
lir. Hatta onlarõn önündeki bütün
engelleri kaldõracağõz, onlarõn daha
da güçlenmelerini sağlayacağõz. İş
çevrelerini ürkütmek değil amacõ-
mõz. Tam tersine daha fazla üretip
istihdam yaratmasõnõ sağlayacak
politikalarõ üretmek zorundayõz.
Konuşmanızın ana hedefi
AKP tabanına ulaşmak mıydı?
? Elbette biz hem partililere,
hem de partili olmayan yurttaşlarõ-
mõza da mesaj vermek zorundayõz.
O nedenle zaten “hiç kimseyi öte-
kileştirmeyeceğiz” dedim. O ne-
denle bütün yurtsever insanlara
seslendim, sokaktaki işçiye, simit-
çiye, emekliye, köylüye seslen-
dim. Hepsine, “CHP’ye oy verme
zamanıdır” diye seslendim.
“Türban” yerine “başörtü-
sü” sözcüğünü kullanmanız da
eleştirildi...
? O insanlarõn tamamõ sigortasõz
çalõşõyor, o atölyelerde. AKP’nin
çifte standardõnõ ortaya koymak
için söyledim. Bizi dinleyen o kõz-
larõmõz sanõrõm gerçeği görecekler-
dir. CHP’nin emeğe saygõlõ oldu-
ğunu, onlarõn inançlarõna saygõ
duyduğumuzu ama bu inançlarõ sö-
mürüp haklarõnõ ellerinden alan yö-
netime de karşõ olmalarõ gerektiği-
ni söyledim. Türban konusuna gir-
medim çünkü ben bu tür konulara,
bir olayõ getirip siyasete malzeme
etmenin doğru olmadõğõnõ düşünü-
yorum. İnsanlarõn asõl sorunlarõ
farklõ, o sorunlara girmemiz lazõm.
Yarõn Zonguldak seferi var
Dış politikaya yeterince değinmediğiniz eleştirilerini nasıl karşılı-
yorsunuz?
? Geniş kitlelerin ilgisini çeken bir alan değil. İki temel konuya değin-
dim, AB ve Kõbrõs. AB’nin Türkiye’ye uyguladõğõ çifte standardõ eleştir-
dim hatta biraz ağõr kaçtõ bile. Bize dayatõlan anayasa değişikliğini des-
tekliyorlar, o zaman kendi ülkelerinde uygulasõnlar da bakalõm. AB’nin hu-
kukunu, etik kurallarõnõ bizi üye yapsalar da yapmasalar da almayõ hedef-
liyoruz. Bir saat 15 dakika konuşuyorsun, çok konu var. Belki bundan son-
raki konuşmalarõmõzda değiniriz birçok soruna.
İlk icraatınız ne olacak?
? Zonguldak’a gideceğim. Salõ, çarşamba Zonguldak seferi var.
İşçi değil ‘köle’!
Kõzõlõrmak, maden ocaklarõnda yaşananlara dikkat çekti
MUSTAFA ÇAKIR
ANKARA - Zonguldak Gelik’teki maden fa-
ciasõ ile bir kez daha gündeme gelen “taşeronlaş-
tırma” nedeniyle işçiler ocaklarda “köle” gibi
çalõştõrõlõyor.
Dev-Maden Sen Örgütlenme Dairesi Uzmanõ
Yılmaz Kızılırmak, taşeron tarafõndan işletilen
ocaklarda yaşananlara dikkat çekerken, yerin
metrelerce altõnda yaşananlarõ da gözler önüne
serdi. Taşeron uygulamasõnõn özel sektör maden
işletmelerince yaygõn olarak uygulandõğõna işa-
ret eden Kõzõlõrmak, işverenlerin çoğu kez dõşa-
rõdan bir şirketi taşeron olarak kullanmak yerine
kendisine ait şirketlerle, ek bir maliyet oluştur-
mayan yanõnda çalõştõrdõğõ “madenci çavuşları-
nı” taşeron olarak gösterdiğini belirtti. Kõzõlõr-
mak, özel sektör ocaklarõndaki uygulamalarõ
şöyle sõraladõ:
? Her taşeronda 30’dan az işçi çalõştõğõndan,
bu işçiler yasa gereği iş güvencesinden yararla-
namamaktadõr.
? Her taşeronda 50’den az işçi çalõşmasõ nede-
niyle İşyerinde İş Sağlõğõ ve Güvenliği Kurulu
zorunlu olmamaktadõr.
? Ocaklarda meydana gelen iş kazalarõnda ta-
şeron muhatap alõnarak asõl işveren sorumluluk-
tan kurtulmaktadõr.
? İşçilerin sendikal hak ve özgürlükleri böl,
parçala ve yönet anlayõşõyla engellenmektedir.
Devrimci İşçi Hareketi’den bir grup, Zon-
guldak’ta 30 maden işçisinin yaşamını yi-
tirmesinin ardından AKP hükümetinin
olayla ilgili yaptığı açıklamaları protesto
etti. Taksim Tramvay Durağı’nda bir
araya gelen grup, ellerinde, “Kader değil
katliam” pankartı taşıdı. (NİHAN İNAL)
AKP’ye ‘kader’ tepkisi