23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 MAYIS 2010 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 19kultur@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B ARI DÜŞÜNCE HULKİ AKTUNÇ 540 Metre Derinde Cumhuriyet’te ilk kez yazıyor değilim. O bakımdan “merhaba” demedim. Eskilerde Kitap Eki’nde “İmzalı Kitapların Serüvenleri”ni yazmıştım. Resim sergileri üzerine de yazdım bir süre. Şimdi de Arı Düşünce diyerek başlıyorum. Gençlerle söyleşirken doğdu bu düşünce, bu başlık. Gündem cambazlarını, gündem belirleme alçaklarını değerlendirirken doğdu. Özetleyeyim: İki çelişki ekseni var. Dikey çelişki (sınıfsal çelişki, sömürü çelişkisi). Ve... Yatay çelişki (temel çelişkiymiş gibi dayatılan ikincil çelişki). Kitaplarda yoktur bu kavramlar. Ülkemizin özgül, özgün, eskil, güncel karmaşalarını gözleyerek düşüncelerimi arılaştırmak istedim... İki kavramı da böyle ürettim... Her ülke için geçerli sorular, her ülke için değişik, yerli yanıtlar bulmalıdır. Sözgelimi, bir Almanyalının dikey-yatay çelişkileri ile bir Türkiyelinin soruları yanıtları aynı olmayabilir. Şimdi söyleşelim, somutlaştıralım... Egemenler, dikey çelişkilerde çuvallamaya batmaya yenilmeye mahkûm. Sömürü sürgit gizleyemez kendisini. İşçilerin sömürüsü mü? Evet. Ama (+) ağır işsizlik ve iflas tablosu neden? Dikey çelişkiler kendisini somut olarak ortaya koyar: Tekel işçileri grevi, Tuzla tersanelerindeki ölümler (6 işçiyi kum çuvalı yerine kullanıp boğmuşlardı), Karadon maden ocağında -540 kotta ölen 30 işçi. Yeterli güvenlik önlemleri işveren tarafından alınmadığı için, öldürülen 30 işçi. Egemenler, sömürgenler dikey çelişkilerdeki ağır suçlarını, soygunlarını, cinayetlerini gizlemek için yatay çelişkileri gündeme getiriyor... Türbanlı-türbansız çelişkisi aylarca yıllarca gündeme oturtuluyor... Asker-sivil çelişkisi (?!) darbe vuruşlarıyla gündeme çakılıyor... Laik-dindar- dinci çelişkisi... Türk- Kürt çelişkisi... Ermeni - Türk çelişkileri... Sayın sayabildiğiniz kadar. Dikey çelişkileri unutmanız için, uyumanız için, dayatılan gündem ile “ambale” olmanız için, kafalarınız hep karmakarışık olsun için, bizi yatay çelişkiler gündeminde boğmak, şaşırtmak için yapıyorlar bunu. Hepimizi aptal yerine koyuyorlar. Gözlemlerinize bakın. Türbanlı ile türbansızı farklı patronlar mı sömürüyor? Karanlık akşam, hava buz, yağmur feci, asgari ücretli ya da işsiz türbanlı hanım otobüs durağında, yanımda tir tir titriyor. Önünden bilmem kaç bin liralık bir 4 x 4 geçiyor. Zifos sıçrata sıçrata geçiyor. Sürücüsü, türbanlı bir hanım. İkimizi de pisleterek ve sırıtarak geçip gidiyor. Dindar ile laik kişiyi farklı patronlar mı sömürüyor? Kürt işçisiyle Türk işçisini farklı patronlar mı sömürüyor? Yoksul Ermeniler (kaçaklar) Anadolu’da Türk işçileriyle birlikte iş aramıyor mu? Dindar işçi ile laik mühendis 540 metre derinlikte beraber sömürülmüyordu ve beraber ölmedi mi? Bu duruma “kader” denilmedi mi? Bölge insanlarının bu tür üzüntülere alışık olduğu söylenmedi mi? Alışık! Bize dayatılan yatay çelişkileri temel çelişki sandıkça ve kader saydıkça daha çok ölürüz. Yatay çelişkilerle afallatılmış bireyler olarak oy kullanırken öldürülmüşüzdür aslında, oy kullandıktan sonra da sömürüle sömürüle ölürüz. Alışık oluruz! Bu ilk Arı Düşünce yazısında fazla kuramsal kalmadım sanarak ekliyorum: Dikey çelişkilerle yatay çelişkiler arasında sonsuz (sarmal) ilişkiler var. Dikey çelişkiler ekseninde Amerikan emperyalizminden, AB emperyalizminden de söz etmiş değilim. Yukarıda çizdiğim tabloda onların uşaklarının oynadığı rollerden de söz etmedim. Unutulmasın. Şu mütevazı köşemde edebi, sanatsal yazılar, belki de dizeler beklemişsinizdir benden. Unutur muyum? Gelecek. Ama, işsizlikte kendini ele veren iflas etmiş bir sömürü düzenini, Tuzla tersanelerini, maden ocaklarımızı unutmadan yazacağım. Her yazımda, yerin 540 metre dikey derinliğinde - 540 metre kot’ta. Egemen katillerin maktulleri yanından yazmaya çalışacağım... Siz de dünyayı öyle okumaya çalışın sevgili okurlarım. Öncelikle dikey çelişkiler üzerinden okuyun. Yansak da kül yutmayalım. haktunc1949@yahoo.com Kültür Servisi - Uluslararasõ Cannes Film Festivali’nin 63’üncüsünün ödülleri dün sahiplerini buldu. Dünya sinemasõnõn kalbinin attõğõ gecede, Altõn Palmiye’yi alan film Apichatpong Weerasethakul’un yönetmenliğini üstlen- diği Tayland yapõmõ “Lung Boonmee Ra- luek” (Geçmiş Yaşamlarõnõ Anõmsayamayan Boonmee Amca) oldu. Weerasethakul, “Tayland’daki ruhlar ve hayaletlere teşekkür ediyorum, bura- da olmamı onlar sağladı” dediği konuş- masõnda, bu ödülün Tayland sinemasõ için çok önemli bir gelişme olduğunu söyledi. Mi- ke Leigh, Abbas Kiarostami, A. Gonzales Inarritu gibi usta isimlerin yarõştõğõ Altõn Palmiye’de ödülün bu filme gitmesi, sinema çevreleri için sürpriz niteliğinde. Nitekim, Fransa’da dağõtõmcõ dahi bulamayan film, festival boyunca neredeyse hiçbir eleştirmen tarafõndan kayda değer görülmemişti. “Re- jim karşıtı film yapmaktan” ülkesi İran’da tutuklu bulunan yönetmen Cafer Panahi, ödül gecesinde de unutulmadõ. “Copie Con- forme” (Tõpkõsõnõn Aynõsõ) adlõ filmle “En İyi Kadın Oyuncu” ödülüne değer görülen Juliette Binoche, “Ne büyük bir mutluluk seninle çalışmak sevgili Abbas! Panahi umarım seneye aramızda olur” dedi. “Des Hommes et des Dieux” (İnsanlar ve Tanrõlar) adlõ filmiyle “Büyük Jüri Ödülü”ne değer görülen Xavier Beauvois ise Panahi’nin adõnõn yazõlõ olduğu bir kartõ, konuşmasõ bo- yunca kürsüsünün üstünde tuttu. İstanbul’un köpeklerini anlatan kısa filme ödül Bu yõlki festivalin yarõşma kategorilerin- de Türk filmi olmadõğõ gibi Türk jüri üyesi de yoktu. Ancak kõsa metrajda Altõn Palmi- ye’nin sahibi olan “Chienne d’Histoire” (Hayõrsõz Ada) adlõ film, II. Meşrutiyet’in ila- nõyla başlayan Batõlõlaşma hareketleri çer- çevesinde Sivriada’ya sürülen ve dönemin zihniyet çekişmelerinin en önemli figürle- rinden biri olan sokak köpeklerinin itlaf se- rüvenini konu alõyor. Filmin yapõmcõlarõn- dan biri ise Osman Kavala başkanlõğõnda- ki Anadolu Kültür. Altõn Palmiye, Tayland yapõmõ ‘Geçmiş Yaşamlarõnõ Anõmsayan Boonmee Amca’nõn oldu Altõn Palmiye Tayland’a ELİF BEREKETLİ DİYARBAKIR - Kürtlerin önemli tarihçi, yazar ve Kürdo- loglarõndan Celîlê Celil, bu yõl bi- rincisi düzenlenen Diyarbakõr Ki- tap Fuarõ için Diyarbakõr’daydõ. Rusça, Ermenice, Kürtçe ve Al- manca yayõmlanan çok sayõda Kürdoloji çalõşmasõ bulunan Ce- lil, hâlâ Viyana’daki Bilimler Akademisi’nde Kürdoloji Bölümü başkanõ. Celil, Diyarbakõr Kitap Fua- rõ’nda, Kürtçenin önceki yõllara kõ- yasla daha özgür olduğu bu or- tamda hayli mutlu görünüyor. Tüm gün birçoğu dostu olan ya- yõnevi standlarõnõn arasõnda do- laşan 74 yaşõndaki yazar, bu ge- lişmelerin gelecek için umut taşõdõğõnõ söylüyor. Ama dilinden düşürmediği bir şey var, o da bu sonucun verilen mücadelenin sonunda alõndõğõ. - Diyarbakır Kitap Fuarı, yıllarca bu yola emek veren Kürt aydınlarına neler hissettirdi? Bu fuar, öncesindeki yasaklarõn, baskõ- larõn, tacizlerin ne kadar gereksiz olduğu- nu ortaya koyuyor. TÜYAP’õ kutlarõm, bi- zi bizle buluşturdu. Hepimiz umut doluyuz. Dilin kanunen değil ama kamu nazarõnda legalize olmasõna ciddi bir katkõda bulu- nacaktõr. Dilin kamusal alana sirayet etmesi açõsõndan fuarlarda görücüye çõkmasõ ke- sinlikle teşvik edici. Ama esas olan bu de- ğil, esas olan bu dilin eğitimde de kullanõ- labilir olmasõ. - Kürtçe okur sayısı yeterli değil, Kürt- çe yazan yazar az sayıda, yayınevleri sı- kıntıda. Bu durum nasıl bir döngüyle yo- luna girmeli sizce? Fuarın buna nasıl bir katkısı olabilir? Burada anadilinde kitaplarla buluşan in- sanlar bir süre sonra kaçõnõlmaz olarak bu dilin okuru olacaktõr. Okur arttõkça, yayõnlar fazlalaşacak; bir süre sonra rekabet ve ka- lite artacak. Bu da elbette bu dilin gençle- rine, aydõnlarõna yansõyacak. Ve daha çok yazarõmõz olmaya başlayacak. Fuarõn Kürt- çe okura Kürtçe kitabõ sunuyor olmasõ bu döngünün başlangõç atõşõ olabilir. SORUN TEPEDE - Peki ya tüm bu sürece zemin olan “de- mokratik açılım”ı nasıl buluyorsunuz? Bir ümit yarattõğõ kesin. Ama profesyo- nelce bir açõlõmdan söz etmek için altyapõ tamamlanmalõ, yoksa bugün gördüğümüz gibi havada kalõr. Kürt diline acilen meş- ruiyet kazandõrõlmasõ lazõm. Devletin, med- yanõn, aydõnlarõn tek tek ve ayrõ ayrõ yasakçõ bakõş açõlarõnõ, baskõcõ psikolojileri- ni ortadan kaldõrmalõlar. Ve bütün bunlar tepeden inşa edilmemeli. Çün- kü aslõna bakarsanõz halklarõn arasõnda pek sorun yok, sorun tepede. - Yıllarca yasaklı kalan bir dil olan Kürtçe kaleme alınacak ede- biyatın, bundan böyle siyasi bir ton yakalaması gibi bir tehlike var mı sizce? Edebiyat yasaklanõrsa, dil siyasile- şir. Çağdaş Kürt edebiyatõnõn rengi- nin, lirikliği ön planda olan klasik Kürt edebiyatõnõn aksine böyle bir yöne git- mesi doğal. Sonuç elbette bu olacak. Ama sonsuza dek mi? Sanmam. Böy- le bile olsa, edebiyat “propagan- da” olarak görülemez. Edebiyat met- ni düşünce metni değil, sanat eseridir. Bir yandan, problemlerin çözülmesi bu siyasiliği de azaltabilir. Kim istemez ki güzel kadõnlardan, doğadan, aşktan söz et- meyi... - Türkiye edebiyat sahnesinde nasıl bir duruşu olmalı Kürtçe edebiyatın? Türkiye’deki edebiyatõn hiçbir yerinde yer almamalõdõr, kendine özgü bir edebiyat ol- malõdõr. Edebiyat dille ilgilidir, devletle de- ğil. Devletler yõkõlõr, buharlaşõr, edebiyat ise baki kalõr. Ancak sorunuza gelince, arala- rõnda mutlaka bir dostluk ilişkisi olmasõ ge- rektiğini düşünüyorum. Benzer iki kültürün ürünü olarak, birbirlerine çok şey kazan- dõrabilirler. - Birkaç yıl önce tabu olan bir dile ve kültüre bugün bir ilgi seli var. Oryantalist bir bakış geliştiriliyor gibi bir endişeniz var mı? Hayõr, Kürtlerin buna izin vermeyecek ka- dar derin kökleri var. Üstelik, iki kardeş halktan söz ediyoruz. Kürdolog Celîlê Celil ile Diyarbakõr Kitap Fuarõ ve Kürtçe edebiyat üzerine ‘Biz, bizle buluştuk...’Beyaz Müzayede sezonu kapatõyor Charles Emile Vernet Lecomte’un “Rakkase”si de satışa sunuluyor. Kültür Servisi - Beyaz Müzayede, 29 Ma- yõs Cumartesi günü Sofa Otel’de düzenleye- ceği 12. ve sezonun son müzayedesinde, Türk çağdaş sanatõnõn tüm kuşaklarõndan önemli yapõtlara yer veriyor. 12. Beyaz Müzayede’de satõşa sunulacak yapõtlar arasõnda, Abidin Dino’nun gün õşõğõ- na çõkmõş en büyük ebattaki yapõtõ olan, 1960’lõ yõllara ait “Çeşitleme” serisinden olan 170 cmX170 cm ebadõndaki, kõrmõzõ soyut yapõtõ ve Neşet Günal’õn 140 cmX190 cm ebadõndaki “Duvar Dibi V” adlõ yapõtõ, öne çõkan isimler arasõnda yer alõyor. Müzaye- de’de satõlacak yapõtlar arasõnda 4 adet Fah- relnisa Zeid, 5 adet Erol Akyavaş, 5 adet Burhan Doğançay, 10 adet Ömer Uluç ve 3 adet Adnan Çoker yapõtõ da sanatseverleri bekliyor. Pera Müzesi’nde sergisi devam eden dünyaca ünlü Fernando Botero’ya ait bir de- sen çalõşmasõnõn yer aldõğõ 12. Beyaz Müza- yede’de, çok sayõda genç kuşak sanatçõnõn ya- põtlarõna da yer veriliyor. Satõşa sunulan yapõt- lar arasõnda, geçen nisan ayõnda İngiliz Müza- yede Evi Sotheby’s tarafõndan gerşekleştirilen müzayedede eseri 250.000 TL’nin üzerinde bir bedelle satõlan Taner Ceylan’a ait bir re- sim de bulunuyor. Nisan ayõnda Londra’da çõ- kan Türk çağdaş sanatõ hakkõnda yurtdõşõnda yayõmlanmõş en kapsamlõ kitap “Unlished”te yer alan birçok genç sanatçõnõn yapõtlarõ Be- yaz Müzayede’nin bu satõşõnda yer alacak. Hilye-i Şerife’ye 950 bin TL Öte yandan Alif Art’õn Esma Sultan Yalõ- sõ’nda düzenlenen müzayedesinde, Hasan Rõ- za Efendi Ketebeli Hilye-i Şerife, 950 bin li- raya satõlarak müzayedenin en yüksek bedel- le alõcõ bulan eseri oldu. Mahamet Saleh Haroun, Apichatpong Weerasethakul, Lee Chang-Dong ve Javier Bardem. ÖDÜLLER: Altõn Palmiye: “Lung Bo- onmee Raluek” (Geçmiş Yaşamlarõnõ Anõm- sayan Boonmee Amca) - Apichatpong Wee- rasethakul. (Tayland) Jüri Büyük Ödülü: Xavier Beauvois - “Des Hommes et des Dieux” (Tanrõlar ve İnsanlar Üzerine / Fransa) En İyi Yönetmen: Mathieu Amalric - “Tournee” (Turne / Fransa) En İyi Kadın Oyuncu: Juliette Binoc- he - “Copie Conforme” (Tõpkõsõnõn Ay- nõsõ / İran) En İyi Erkek Oyuncu: Javier Bardem - “Biutiful” (Meksika) ve Elio Germano - “La Nostra Vita” (Hayatõmõz / İtalya) En İyi Senaryo: Lee Chang-Dong - “Po- etry” (Şiir / Kore) En İyi Kısa Film: Serge Avedikian - “Chi- enne d’Histoire” (Hayõrsõz Ada / Fransa) Altõn Kamera: Michael Rowe - “Ano Bi- siesto” (Kayõp Yõl / Meksika) Jüri Özel Ödülü: Mahamat-Saleh Ha- roun - “Un homme qui crie” (Ağlayan Adam / Çad)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear