23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Taylan Kara'yla Böyle de Buyurabilirdf Zerdüşt'e dair 'Okuyucuyu harekete zorlayıp rahatsız etmek için yazıyorum' Böyle de Buyurabilirdizerdüşt "aşırı iletisi" olan bir kitap. Bu işi, iletisini zaman zaman gözlere so- karcasına yapıyor. Gevezeliğin bütün olanaklarını zorlayarak okuyanı söz ile eylem arasındaki pasa- port kontrol noktasına götürmeyi amaçlarken bu- lunduğu söz dünyasının sislerinin arasından oku- yucuya asıl olan hayatı işaret ediyor. Taylan Ka- ra'yla Böyle de Buyurabilirdi Zerdüşt ü konuştuk. • sevinç KIRCIL • '•• *v öyle de Buyurabilirdi I 3 Zerdüşt üçüncü kitabı- a n I ~^ nız.Herkitabınızfarklı JL~J birbiçeme sahip. Tür- ler arası geçişlerin üsîubunuz üzerin- deki etkileri çerçevesinde değerlen- Jirecek olursamz üslup ve konu iliş- kisi hakkmda nelersöyîersiniz? - Bir metni yaznıaya başjadığımda özellikle belü bir edebi biçimde olmasına çalışmıyorum. Önenıli olan anlatılmak is- „ teneni en iyi gekilde ifade edebilecck biçi- «~ mi seçmek. Üslup elbette ki önenıli ama anlaulacak konunun önüne geçmemeli. "FARKINDALIĞI ARTTIRMA AMACINDAYIM" - Sanat veyazın ilişkisini ele alacak olur- sanız, "sanatsaî" olan size ne ifade ediyor? Neden yazıyorsunuz? - Picasso "Sanat gerçeği anlamaya yara- yan bir yalandır" der. Ben bu söze sadık olmaya çalışryorum. Amacım, "dürtmek"; sözcüğüıı tanı karşılığı bu, dürtmek. Oku- yucuyu harekete zorlamak, rahatsız et- mek. Genel olarak beninı sanata bakışım mevcut egemen görüş açısından değerlen- direcek olursak bildiğiniz "dinozor" bakı- şı. Sanat, "farkındalığmız üzerinde deği- şiklik yapar." Dünyaya, çevrenize, kendi- nize bakışınızı değiştirir. Edebiyat alanı için konuşacak olursak bir roman okudu- ğunuzda (diyelim teması aşk olan) onu okuduktan sonra o konudaki farkmdalığı- nız artar ya da azalır. Kısacası sanat eseri sizin algınızı daha hassas hale getirebilir ve artık orada daha çok şey görüyor olabi- lirsiniz. Çağın serbest piyasayla uyunılu sanat anlayışında sıklıkla görüldüğü gibi azalıabilir de. Işte ben kapasitem yettiğin- ce farkmdalığı arttırma amacındayım. Üs- lup, tema, izlek gibi yazının aynlmaz bile- şenlerini hep bu doğrultuda işlemeve çalı- şıyorum. Bu ilkeve yaklaştıkça kendinıi başarıh, ondan uzaklaştıkça başansız ola- rak görürüm. - "Farkmdalığı arttırmak"zor bir amaç... Dünya başh başına bir tüketim toplumuna doğru evrilirken; popüler ola- nın, çabuk tüketilebilir olanm öne çıktığı topîumsalkoşullar altında böylesi bir amaç edinmek, 'aykın bir duruş sergile- mek' belki dc. Sanat eseri ve farkındalık ilişkisini biraz daha açsanız... - Bugün için genelgeçer "ana akım sa- SAYFA 6 nat"ın temel işlevi zaman geçir- mek, rahatlatnıak ya da mutlu et- mek. Bireyleri ve kitleleri uyuştu- ran, estetik biünci körelten, alık- laşnncı bir "sanat" anlayışı bu. Bu "sanat" anlayışı, dünyanın mevcut durumunun sürmesini is- teyenlerin yücelttiği bir şey. Buna karşı duran damaıa kendimce katkı koy- maya çalışıyorum. Savunmaya çalışüğım anlayışı bir kavramla ifade edecek olsay- dım ona "aşın gerçekçilik" ya da Thomas Bernhard'ın dcdiği gibi "hakikat ranatiz- mi" diyebilirdim. - Sanatın popülarize edilerek içeriksiz- leştirilmesine karşısmız. Onun yerine da- ha gerçekçi, yaşayan bir sanat anlayışı içindesiniz anladığımız kadarıyla. Başucu yazarlannız kim? • Biçem açısmdan Elias Canetti, Henry Miller, Emile Cioran ve Thomas Bern- hard örnek aldığım yazarlar. Hayranlık duyduğum yazar ise Stanislavv Lem. Gerçi Lem'in yazdıklan ile benimkiler arasmda hemen henıen hiçbir benzerlik yok ancak onun insana bakışta durduğu yer. benim için şu anda aşılmaz gibi görünen bir eşik. - SOD kitabınızda ük dikkati çeken şey kitabın başhğı ve alt başlıklan: "Böyle de Buyurabilirdi Zerdüşt", "Burjuvazinin Gi- zemsiz tticiliği", "Dinle Küçük Adam ", "Devletveîhtilak..." - Buradaki başlıklar, metnin içeriğiyle il- gili olarak az çok okuyucunun bildiği çe- şitli klasik eserlere gönderme. Hiç okuma- yan birisi bile Nietzsche'nin Böyle Buyur- du Zerdüşt kitabını duymuştur. Diğer başhkların kaynağı olan Luis Bunuel'in Burjuvazinin Gizemli Çekiciliği, Lenin'in De\'let ve Ihtilal ya da W. Reich'ın Dinle Küçük Adam'ı da daha az bilincn ama yi- ne de alanlannda çok bilindik eserler. "SORUMLULUK HİÇ HOŞ OLMAYAN BİR $EY" - Böyle de Buyurabilirdi Zerdüşt hşkır- tıcı, hatta birjzprovakatifbirbiçemleya- zılmış. Neden? - Kışkırtıcı olmaya özellikle çalrşıyorum. Çünkü esaslı bir değişiklik arzu eden, de- giştinnek istediğini harekete geçirmek isti- yorsa ona enerji yüklemek zorunda. Eğer okuyucu, kitabımı okuduktan sonra çev- resine baktığında, okumadan önce gördü- ğünden daha çok şey görüyorsa kendimi başarıh sayanm. Öbür türlüsü uyutucu sa- nattır, çöpe atılması gerekir. lnsan hayat karşısmda kenara geçip seyretme gibi pa- sif bir konumda durnıa şansına sahip de- gil. Yaptıklanyla ve daha çok da yapma- dıklarıyla o, aktif bir durumda; bundan ne kadar ralıatsız olursa olsun durmadan se- çim yapar. "Bir şey yapmama" ya da "ta- rafisız kalma" turumlan mevcut durumun sürmesinden yana tavır almak demek. ln- san hayat karşısında sorumluluktan kaça- nıaz. Bu söylenenler sanat eseri ve onun üreticisi için çok daha fazla geçerlidir. So- rumluluk hiç hoş olmayan bir şey; dünya- da olan bitenden kendine görev yontmak : ya da suçluluk duymak çok yorucu bir iş. I Ama insan olmak zaten kendi başına yo- rucu bir işrir. . - Arka kapakta kitabınızın "aşm iletisi" ' olduğunu söylüyorsunuz. Bu ifadeyle ne ; kastediyorsunuz? - Sanat, eğer bir içerik taşıyorsa -ki mut- | laka taşır- kaçmılmaz olarak "iletken"dir. ; Üslubuyla olsun, işlediği temalarla olsun 1 daima bir iletisi vardır. Suyun sıcaklığının, ! cisimlerin şeklinin olması gibi onun aynş- tınlamaz parçasıdır. "Hiçbiı- iletinin olma- ması" ya da "ben hiçbir mesaj vermiyo- : rum " ifadeleri sadece palavra değil büyük bir yalandır da... Benim yaptığım bu ba- riz gerçeği abartarak dile getirmek sadece.' Bir filin "ben zürafayım" demesi nasıl ki i zürafa olmasına yetmezse "mesaj vermiyo- I rum" demek de tıka basa mesaj dolu bir 1 eserin içindeki mesajı yok etmez. "Mesaj • taşımayan sanat eseri", "soğuk ateş" ya da | "Ateist Hıristiyan" demek gibi bir şeydir. I "Oksimoron" denen §ey bu. - Kitabın başmda bütün bunlan oku- duktan sonra hâlâ aptaî olnıadığını anla- madıysan gerçekten aptalsın demektir" : diye bir cümle var. Bunlar sertifadeler de- ğil mi? Bu tarz iddiah, sert itadelerle ne \ amaçladınız? - Benim için, okuyucuya karşı yapabile- ceğim en büyük ahlaksızlık onu kandır- : mak. Dünyada yaşayan insanların büyük bir çoğunluğu, tarihi, üzerinde yaşadığı coğrafyayı, yaşadığı evrenin nasıl oluştu- ğuna dair bilimsel bilgileri, insan türünün biyolojik geçmişini bilmez; bilmemenin eksikliğini de hissetmez, merak da etmez. Dünyanın bütün ülkelerindc halkın bü- yük bir çoğunluğu ne tarih, ne astronomi, ne manok, ne matematik ne de biyoloji bi- lir. Çoğunluk, her yerde bir avuç "profes- yonel uzman yönetici" taranndan yöneti- lir, sözcüğün t;un anlamıyla "güdülür." Bunun bir sürü gerekçesi vardır, onları taıtışmıyorum ama gerçek bu. İnsanların çoğu için bilim algısı iki bin dört yüz yû önce Aristoielcs dönemindeki bilinı algı- sından iarklı değil. lnsan. bugünü anla- mak istiyorsa yaşadığı evreni, gezcgeni, tü- rünün sosyal ve biyolojik tarihini bilmek zorunda. Eğer bu alan mitoslarla, kulak- tan dolma bilgilerle dolarsa -ki çoğu insan için bu ne yazık ki böyle- o insan dünyayı anlayamaz, algdayamaz, çevresinde olan biten şeyleri kavrayamaz. Goethe, "3000 yıllık insanlık tarihinîn muhasebesini yap- mamış olan insan günübirlik yaşayan in- sandu-" der. lnsanlann yüzde 99'u Goet- he 'nin "günübirlik yaşayan insan" diye ni- telendirdiği kategoriye girer. Yine aynı oranda insan, atomun içinde ne vardır di- ye merak etmez, Gödel'in ya da Turing'in kim olduğunu hiç duymadan bilgisayar başında "chat yapar." Descartes'i ve Pla- ton'u tanınıadan "dualistik" düşünür. İn- sanların çoğu "Ben kimim?", "Dünya ve evren nasıl bir yer?" gibi soruları ya hiç sormamış ya da bu alan safsatalarla doldu- rulmuştur. lnsanlann çoğunun bildiği he- men hemen her şey tümüyle yanlış. Şimdi düşünelim. Bütün bu veriler önümÜ2de duruyorken insan türünün çoğunun akıllı ve yetkin olduğunu söylemck onu kandır- mak değil mi? Bu kitap okuyucuya insan türünün büyük bir çoğunluğunun (içinde kendimi de sayıyorum) akli yeteneğinin yetersiz olduğunu anımsatmaya çalışıyor. Bunlann içinde kendimi de sayıyorum çünkü okumanın bende bıraktığı şey, ne kadar cahil, ne kadar bilgisiz ve dünyayı algılama konusunda ne kadar yetersiz ol- duğum yargısını pekiştirnıek oldu. - Sizce bu konuda neleryapıhnah? - Elimde elbette her derde deva reçete yok. Ne yapılması gerektiğiyle ilgili aynntı verebilecek yetkinlikte de değilim. Bana göre yapılacak ilk şey insanın çevresindeki mistik buhardan sıynlıp içinde yaşadığı nesnel gerçekliği kavramaya çalışması. In- sanın akli yetmezliğinden kuıtulabilmesi- nin tek yolu bu yetersizliği kendine sorun yapıp ondan kurtulmaya çabalaması. İçin- de yaşadığı sosyal, kültürel, ekolojik fcla- keti anlamaya yönelmeli; onu değiştirebil- menin yolu bu. lnsan, on binlerce yılda yarattığı kültürü tahrip ediyor. Dünyada var olan korkunç eşitsizliğin, adaletsizliğin ve kâr hırsmın artık insan türünün biyolo- jik varlığını tehdit ettiğini görerek her ya- nından kendisini kuşatan genetik, sosyal, ahlaki sınırhlıklarını aşmaya zorlamalı. Kı- saca, insan merkezciliği bırakıp bir tür "tür ahlaki" edinmek, onu yaratmak zo- runda. Bu açıklamalar çok detaylandınla- bilir. Bütün bunlar birer ahlaki tercih de- ğil; aıtık insan türünün devamı için şart. - Böyle de Buyurabilirdi Zerdüşt hak- kmda son olarak neler söylemek istersi- niz? Bu kitabı okuyucuya birkaç cümleyle anîatm desem... - Bu kitabı fazla abartmıyorum. Her ne kadar bunun karşısında olsa da en nihaye- tinde insan türünün gerileme ve toplum- sal çöküş döneminde yazılmış, her yerine çürümenin ve çöküşün bukştığı bir kitap. Tarihin iyimser, ilerleyici ve hareketli dö- nemlerinde yaşasaydık, ben bu kitabı di- ğer iki kitabımla birlikte çöpe atardım. Bu kitaplan yazmamın amacı da bu zaten: bir gün bu kitaplann çöpe atılacağı bir top- lumsal yapıya kavuşmak. • Böyle de Buyurabilirdi Zerdüşt/ Taylan Kara/ Hayal Yaymlart/ 84 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 5 7
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear