23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
20 MAYIS 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 17kultur@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B Nüfus cüzdanlarõmõzõ kaybettik. Hükümsüzdür. FATİH, FATMA, BETÜL FALIMAZ Ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. CAN ULUKAPI YENİDEN KUVAYI MİLLİYE HAREKETİ DERNEĞİ 3. OLAĞAN GENEL KURULU’NA ÇAĞRI 3. Olağan Kongre’ye gidiyoruz. 23 Mayıs 2010 Pazar günü saat 14.00’te Sadi Çeşme Sok. No: 26/7 (CHP Fatih İlçesi üstü) FATİH/İST. adresinde aşağıdaki gündemle toplanacaktır. Genel kurula çoğunluk sağ- lanamaması durumunda ikinci toplantı; 30 Mayıs 2010 Pazar saat 14.00’te aynı adreste topla- nacaktır. Tüm üyelerimizin katılmasını rica ederiz. GÜNDEM 1. Yoklama - Açılış 2. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması. 3. Başkanlık Divanı Teşkili 4. Genel Başkanın konuşması 5. Faaliyet raporunun, denetçi raporunun okunması ve görüşülmesi 6. Faaliyet raporu ve denetçi raporlarının oylaması 7. Yeni yönetim kurulunun seçilmesi 8. Dilek, temenni ve kapanış. YENİDEN KUVAYI MİLLİ HAREKETİ DERNEĞİ GENEL BAŞKANI HAKKI SEVİM TÜRK GENÇLİĞİNE HİZMET VAKFI’NIN 19 MAYIS 1919’UN 91. YILDÖNÜMÜ BİLDİRİSİDİR Ulusal birlik ruhuyla gerçekleştirilen Türk mucizesi tut- sak uluslara örnek bir insanlık bağımsızlık ateşidir. İç- ten ve dıştan, varlık nedenimiz Atatürk ilkeleriyle laik Cumhuriyetimize yönelik saldırıların değişik bahanelerle yoğunlaştığı, baskı ve dayatılmaların birbirine eklendi- ği günümüzde yurttaşlık bilinci ve bağımsızlık tutkusuyla dolu olduğumuzu vurguluyoruz. Türk gençliğinin büyük ATATÜRK’ün emaneti, kutsal cumhuriyetimizi canını adayarak koruyacağı andını yi- neliyor, kurtarıcı ve kurucularımızı Gençlik ve Spor Bay- ramı’nı kutlamanın kıvancıyla minnet, şükran ve saygıyla anıyoruz. Atatürk yolundan bizi hiçbir güç çeviremez ve bu öz- gün yapıyı kimse yıkamaz. İnsan hakları, demokrasi ve inanç sömürücüleri, çıkarcılar, işbirlikçiler ve Cumhuri- yet düşmanları ne yaparlarsa yapsınlar laik Türkiye Cum- huriyeti sonsuza değin bağımsız yaşayacaktır. Kamuoyuna derin saygılar sunarız. Başkan Prof. Dr. Güngör ŞATIROĞLU ESİNTİLER ZEYNEP ORAL ‘Dava’yı İzlerken... Sevgili Mustafa Balbay, Sen içerdeyken biz dışardakiler, “özgürmüş gibi” yapmayı sürdürüyoruz... Durup dururken niye sana yazıyorum? Önce durup dururken değil. Üç akşam önceydi. Uluslararası Tiyatro Festivali’nin doludizgin sürdüğü akşamlardan biriydi. Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’ndaydık... (Şu anda konumuz değil ama söylemeden geçemeyeceğim: Yeni yapılanmadan sonra ilk kez gidiyordum o yapıya. Önce oraya ulaşana dek çektiğimiz eziyet; arasından geçtiğimiz inşaat pisliğini, kum torbaları, çöp yığınlarını anlatamam. Gündüz bir miting varmış da! Asıl şaşkınlığım binaya girdikten sonra başladı! Bırak engelli birini, yaşlılar tiyatronun o merdivenlerini nasıl çıkacak aklım almadı!) Festival çerçevesinde Almanya’dan gelen Münchner Kammerspiele Topluluğu’nun sunduğu Kafka’nın “Dava” oyununu seyrediyordum... Müthiş bir prodüksiyon, olağanüstü bir olay, eşine ender rastlanan bir tiyatro şöleniydi. Öylesine başarılı bir oyundu ki bilmediğim dilde izlerken bile, kendi anadilimde eseri okurken gözden kaçırdıklarımı daha çok fark eder, altını çizer oldum. Hayır Sevgili Balbay, sana tiyatro sanatından söz etmek için yazmıyorum. Tiyatro faslına yarın döneceğim. Tüm oyunu, üç saat boyunca, seni düşünerek, seni yanımdaki koltukta, omuz başımda hissederek, seninle konuşarak, seninle dertleşerek, zaman zaman kimi repliklerde senin kolunu dürterek izlediğimi söylemek için yazıyorum. Günlerdir, aylardır, bir yılı aşkın süredir hükümlüden beter tutuklu olan sen tıpkı Joseph K. gibi adaleti arıyorsun. Arada şu fark var: Joseph K. tutuklanıyor ama “özgür yaşamına devam edebilirsin” deniyor... İşte o andan sonra, neyle suçlandığını öğrenebilmek için sürdürülen amansız bir çaba... Duruşmalardan birinde sen kendin söyledin yaşadığın sürecin Kafka’nın “Dava”sından daha vahim, daha inanılmaz olduğunu. Joseph K. hangi yasaya göre, neden, kanunun hangi maddesine göre tutuklandığını anlamaya çalışırken sahnede, kulaklarımda senin sesin yankılanıyordu: Terör örgütü üyesi olmak suçundan içeride tutuluyorsun ama aynı terör örgütünün kurucusu, lideri, yöneticisi oldukları varsayılanlar tutuksuz yargılanıyordu… Yargıçlar, savcılar, avukatlar sarmalında Joseph K.’nin öğrenebildiği o üç seçeneği düşünüyorum: “Gerçek aklanma” (ki Kafka’ya göre bu imkânsızdı), “Sözde aklanma” ve “Sonsuza dek davayı sürüncemede bırakma”... İşte tıpkı senin durumundaki gibi güncel olaylar, her gün yaratılan yeni gündem maddeleri, gayri ciddi iddianameler, uzayıp giden sorgulamalar, her gün yeni yeni ihbarlar, tehditler, baskılar sonucu gerçekdışılık, gerçeklik kazanıyordu... Önce ceza ver, sonra nasılsa bir suç bulunur... İşte gerçek dışı gibi görünenin gerçeklik kazanması! Sevgili Balbay, Kafka’nın eserindeki ressamı, (hani gücün, otoritenin ya da iktidarın güvenini kazanmak için mahkeme heyetindekilerin portrelerini yapan ressamı) tıpkı bizim günümüzdeki yandaş gazetecilere benzettiğimi söylesem... Katedraldeki rahibi hani yasa önünde nöbet tutan, adalet kapısından içeri geçilmesine izin vermeyen rahibi, bizim başimamlarımıza hani her geçen gün biraz daha ahlak başmüfettişi kesilen güç ve iktidar sahiplerine benzettiğimi söylesem, güler misin ağlar mısın! Ve bütün bu sürecin hem senin 15 aylık tutukluluğun, hem Joseph K’nin neden tutuklandığını öğrenme çabasını sürdürdüğü süreç, korku sisteminin, korku döneminin baskısı değil de nedir! Bütün bunların kanıksanması, sıradanlaşması... Sanki hiçbir şey olmamış gibi olmuyormuş gibi... Faşizm böyle bir şey... Aklım yüreğim sende, şimdilik hoşça kal. zeynep@zeyneporal.com Y õllardõr hemen tüm kentleri- mizde ve köylerimizde önü alõnamaz bir “kayırma”yla inşa edilen “çirkin”lik abidesi camiler için sayõsõz eleştiri yazõldõ, tepki dile ge- tirildi... Bu serzenişlerin hemen tümü imardan ve camilerden sorumlu kesimlerin bir ku- lağõndan girip öbür kulağõndan çõkarken Diyanet İşleri’nin “tip cami projeleri” de tarihsel kültürümüze yakõşõr düzeyde “çağdaş” sonuçlarõn alõnmasõnõ sağla- yamadõ. Kimi yeni camilerde, özellikle yaptõ- ranlarõn duyarlõlõğõ sayesinde “mimar”a tasarlatõlan ve mimarõnõn da “sanat”çõ- lõğõnõ yansõttõğõ örnekler ise “genel”i etkilemediği gibi zaten çok az... Peki, ne yapmalõ; bugünün camilerini de geçmişteki gibi özenli ve mimarca ger- çekleştirecek bir anlayõşõ ülkeye nasõl ka- zandõrmalõ? Soruyu ortak bir duyarlõlõk içinde “dert” edinen Kayseri Büyükşehir Be- lediyesi ve Tarihi Kentler Birliği Başkanõ Mehmet Özhaseki ile Mimarlar Odasõ Kayseri Şubesi Başkanõ Hakan Mahi- roğlu, yeni camilerimizin bundan böy- le “tarihimize yakışır bir çağdaş uy- garlık” düzeyini yakalayabilmeleri için öncelikle mimarlarõn düşüncelerini ge- liştirmeye önder oldular. Her 8-9 Nisan’da, yani 1588’de 98 ya- şõndayken yaşama veda ettiği günde anõlan Mimar Sinan için bu yõl düzen- lenen etkinliklere “ulusal” bir “fikir” ya- rõşmasõ da ekleyerek, “hemşeri”leri Ko- ca Usta’nõn kemiklerini sõzlatan yeni ca- mi tiplerinden kurtulmamõzõ başlatabi- lecek önemli bir başlangõç yarattõlar. Prof. Dr. Zekai Görgülü’nün baş- kanlõğõnda Nevzat Sayın, Cem Altınöz, Ahmet Tahir Gül ve Yener Torunoğ- lu’ndan oluşan bir seçici kurulla ilan edi- len “Büyük Usta Mimar Sinan’ın Anı- sına Cami Mimarisi Üzerine Fikir Yarışması”nõn amacõ ve konusu özetle şöyleydi: “...cami konusunu kendi öz- gün koşulları içinde tartışmaya açmak ve bu konudaki pırıltılı düşüncelerin yapısal ipuçlarına ulaşmak. Bu amaç- la 500 kişilik kapalı ibadet mekânına sahip bir caminin hangi yapısal ve iş- levsel eklerle ele alınacağı yarışmacı- lara bırakılmıştır.” Bu amaç doğrultusunda ülke düzeyinde tam 250 mimarlõk bürosundan belki de bine yakõn mimarõmõz “geçmişimize yakışır çağdaş camilerimiz”in nasõl olmasõ gerektiği yönünde fikirlerini be- lirlerken Belediye Başkanõ da şunu söy- lüyordu: “Olağanüstü geleneksel ör- neklerin olduğu bir coğrafyada gü- nümüz camilerinin büyük çoğunlu- ğunda gözlenen durum, en hafif deyi- miyle iç karartıcıdır. Bunu aşmamız tarihsel sorumluluğumuzdur.” Benzer şekilde, Oda Başkanõ Mahi- roğlu ise yarõşmanõn önemini şöyle açõk- ladõ: “Hepimizi üzen mimarlık yoksu- nu cami salgınına karşı, başta yaptı- ranlar ve izin verenler olmak üzere herkesi düşünmeye yöneltecek bir ya- rışmanın mimarlar arasında düzen- lenmesi, mesleğin toplumsal yüküm- lülüğü açısından da özel değer taşı- yor...” Seçici Kurul Başkanõ Prof. Dr. Görgülü ise yarõşmaya yüksek düzeyde katõlõmõn nedeni olarak, bugünden yarõna miras ka- lacak cami mimarisindeki mesleki ve top- lumsal özlemin büyüklüğünü gösterirken; sonuçlarõn genel değerlendirmesi için şunlarõ vurguladõ: “Belli bir arsaya ya da yere bağlı kalınmaksızın, genel olarak ‘bugüne ait’ cami mimarisinin temel ilkelerini belirlemeye dönük bir fikir yarışması elbette ki örnek proje elde etmek için değildir... Bu nedenle en başarılı gördüğümüz 6 çalışma ve genelde sergilemeye değer bulunan- ların tümü, ilgili kurumların ve cami yaptırmak isteyen herkesin, öncelikle bir mimarla anlaşmalarından sonra iz- lenecek tasarım anlayışında yol gös- terici rehber niteliğindedir.” SONUÇLAR SERGİLENİYOR Yarõşmada “en başarılı” bulunan mi- mari fikirler arasõnda 6 “eşdeğer” ödü- lü kazanan gruplar ve mimarlarõ şunlar: 1- Mimar Cem İlhan (İTÜ-Ekip Tem- silcisi), Mimar Tülin Hadi (İTÜ), Tür- kan Kahveci (YTÜ), yardõmcõ ekip: İç Mimar Aydoğan Özsoy (Bahçeşehir Üniv.) 2- Mimar Didem Durakbaşa Tuwien (Viyana TÜY-Ekip Temsilcisi) 3- Mimar Bahadır Altınkaynak (Er- ciyes Üniv.-Ekip Temsilcisi), Mimar Tevfik Aydın (Erciyes Üniv.), yardõm- cõ ekip: Mimar Zeliha Kaya (Erciyes Üniv.) 4- Mimar Kutlu Bal (Gazi Üniv.- Ekip Temsilcisi), Mühendis Hakan Ev- kaya (Gazi Üniv.) 5- Mimar İbrahim Eyüp (YTÜ-Ekip Temsilcisi), yardõmcõ ekip: Mimar Olcay Ovalı Eyüp (YTÜ) 6- Mimar Özgür Karakaş (ODTÜ- Ekip Temsilcisi) Yarõşmaya katõlarak ilk elemeyi geçen yaklaşõk 100 proje bir kitapta toplanõrken aynõ projelerden oluşan sergi de Mimarlar Odasõ şubelerinin bulunduğu kentleri dolaşmaya başlõyor... Seçici kurulun de- ğerlendirme notlarõ ve seçim gerekçele- ri ile yarõşmaya sunulan projeler ise Mimarlar Odasõ Kayseri Şubesi’nin ve Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin in- ternet sitesinden incelenebiliyor. (Cami Yarõşmasõ, Prof. Dr. Zekai Görgülü ve Oda Başkanõ Hakan Ma- hiroğlu’nun katõlõmõyla 22 Mayõs 2010 Cumartesi gecesi 23.00’te Kanal B’de- ki İmar Dosyasõ’nda) MURAT BEŞER C az fusion gitarõnõn 40 yõldan beri te- mel direklerinden biri olan John McLaughlin, önceki akşam “The Fourth Dimension” adõnõ verdiği son projesi ile İş Sanat sah- nesini ateşe verdi. Gitarõnõ öpüp başõna ko- yarcasõna yüzüne yaslayarak verdiği seyirci selamõnõn ar- dõndan konuşmadan çalma- ya başlayan usta, adeta yet- mişli yõllardaki fusion gün- lerine dönüş haleti ruhiyesi içindeydi. Bugünden bakõl- dõğõnda ise zamansõz bir ruh hali vardõ müziğinin; yetm- işlerin fusion günlerinden günümüze kadar uzanan za- man dilimi içinde belirsiz bir momentte asõlõ duruyordu. Aslõnda en iyi zamanlarõ çok gerilerde kalmõş bir tarz- da çalõyor olsalar bile, iki önemli nokta bu müziği il- giyle dinlenebilir kõlõyordu. Birincisi, kadrosundaki mü- zisyenlerin; klavyeci Gary Husband, basçõ Etienne M’Bappe, davulcu Mark Mondesir’in hepsinin McLaughlin gibi teknik açõ- dan kusursuz ve birinci sõnõf olmasõ. İkincisi bu projede- ki her kompozisyonun mü- zikal açõdan iyi hazõrlanmõş ve iyi çalõnmõş oluşu. Açõlõştaki “Raju”, parlak distorsiyonlu seslerle oluş- turduğu teknik bir gösteri. Ardõndan gelen “Dissident” modern bir caz valsi. “The Fine Line”, klavyeci Hus- band’õn sahneye kurulu ikin- ci davula geçmesiyle, çift da- vul ziyafetine dönüşüyor. “New Blues”da ise yine multi-enstrimantalist Hus- band çektiği moog solosuy- la fusion müziğinin gele- neksel havasõnõ yaşatõyor. Kompozisyonlar klasik fu- sion numaralarõ ile dolup taşõyor; sololarõn biri bit- meden diğeri sahneye dalõ- yor. Husband bestesi “Sully”, sert riflerden oluşan rock ruhlu bir parça. M’Bappe bestesi “Hijacked” ise, baş- tan sona masif tonlarla örü- lü, sololarla süslenmiş kaya gibi sağlam bir kompozis- yon. “Maharina” ile kapa- nan konsere, biste eski bir McLaughlin projesine ait olan ve Santana tonlarõnda çalõnan “5 Peace Band” nokta koydu. Yaklaşõk 2.5 saat, böylesi kulak hõrpalayan, dinleyeni yoran bir fusion konseri için oldukça uzun bir süreydi. Ayrõca İş Sanat dinleyici profili düşünüldüğünde, ara- da sõkõlanlarõn ve çõkanlarõn varlõğõ kaçõnõlmaz oluyordu. Bir de konseri bir parça mo- noton kõlan şeyin, McLa- ughlin’in bu süreyi tek bir elektrik gitarla, Fender ile ta- mamlamõş olduğu söylen- meli. Yine de ustayõ ve diğer mahir müzisyenleri burun buruna izlemek tarifsiz bir keyifti. (muratbeser@mu- ratbeser.com) Tarihsel kültürümüze yakõşmayan ‘yeni cami’lere ‘çağdaş fikirler’ yarõşmasõ yapõldõ Hadi gel geçmişe gidelim JOHN MCLAUGHLIN KONSERİ BAŞARILI BULUNANLARDAN ÖRNEKLER: 250 projenin sunulduğu yarışmaya katılan tasarımlar, Mimarlar Odası şubelerinin bulunduğu kentlerimizde sergilenerek tanıtılacak... Camii mimarisinde çağdaşlõk
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear