Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
B
oratav, “ Kayıt dışı geliş, sıfırda kal-
saydı en az 14 milyar dolar üstü döviz
talebi daha olacaktı” diyor..
- Türkiye, iki dõşsal şokun etkisiyle oluşan bir
ekonomik bunalõm içindedir. Batõ ekonomi-
sindeki küçülme dõş talebi, dolayõsõyla ihraca-
tõ aşağõ çekmiş, dõş kaynak girişlerindeki düş-
me, tersine dönme ise milli gelirin yüzde 6’sõ ile
12’si arasõnda değişen bir şok yaratarak iç ta-
lebi hõzla aşağõ çekmiştir. Ancak kritik bir so-
ru var: Dõş kaynak girişlerindeki durgunlaşma,
tersine dönme, döviz fiyatlarõndaki tõrmanma-
yõ hõzlandõrarak bir finansal krize niçin yol aç-
madõ?
Üç etken, finansal piyasalarõn krize sürük-
lenmesini önlemiştir. Birincisi, döviz arzõnõn res-
mi rezervlerde gerçekleşen 9.7 milyar dolarlõk
erimeyle beslenmesidir. Rezerv erimeleri baş-
ka kaynaklarla desteklenmezse fazla sürdürü-
lemez; istikrar getireceğine, finansal sistemin
güçsüzlüğü olarak algõlanõr, sermaye çõkõşlarõ-
nõ hõzlandõrõr.
İkinci etken yerli banka, şirket, rantiyelerden
kaynaklanan, krizden önceki on üç aylõk dö-
nemde 19.9 milyar dolara yaklaşmõş olan net ser-
maye çõkõşlarõnõn son bulmuş olmasõdõr. 3.7 mil-
yar dolarlõk bir net girişle, kriz aylarõnda olum-
lu doğrultuda 23.6 milyar dolarlõk pozitif bir ter-
sine dönme meydana getiriyor.
Üçüncü ve kanõmca en önemli etken, Ekim
2008 ile Ekim 2009 arasõnda Türkiye ekono-
misine 14.3 milyar dolarlõk bir kayõt dõşõ kay-
nak girmesiyle ilgilidir. Bu olgunun ilk belirti-
si, 2008 Ekim ödemeler dengesi tablolarõ ara-
lõkta yayõmlanõnca ortaya çõkmõştõ. Bir ayda gi-
ren 7.4 milyar dolarlõk kaynağõ belirsiz, esra-
rangiz sermayenin Türkiye’nin dramatik bir fi-
nansal çöküntüye sürüklenmemiş olmasõna
katkõ yaptõğõ tartõşõlmazdõr. O tarihte de sordu-
ğum gibi; “Siyasal İslamın bir enternasyonal
dayanışması mı, yerli cemaatlerden bir can
simidi, ast-ronomik bir kara para aklanma-
sı mı söz konusudur?” Bilemiyorum.
Bu esrarengiz can simidinin devam ettiği ve
kriz süresinde 14.5 milyar dolarlõk bir toplama
ulaştõğõ gizlenmektedir. Finansal kriz ve çalkantõ
ortamlarõnda kayõt dõşõ sermaye hareketleri ge-
nellikle net çõkõş gösterir. Bankalardan çekilen
döviz yastõk altõna, kayõt dõşõ yollarla ülke dõ-
şõna taşõnõr. Ödemeler dengesi hesaplarõ eksi de-
ğerler verir. Örneğin 2001 krizi boyunca 3.1 mil-
yar dolar kayõt dõşõ çõkõş göstermiştir.
Ekim 2008’i izleyen kriz aylarõnda kayõt dõ-
şõ sermaye hareketleri çõkõş doğrultusunda,
hatta sõfõr olarak gerçekleşseydi, finansal piya-
salar en azõndan 14 kusur milyar dolarlõk ek dö-
viz talebiyle karşõlaşacaktõ. Döviz fiyatlarõndaki
tõrmanmanõn Türkiye’yi 2001 benzeri bir fi-
nansal krizin eşiğine sürükleme olasõlõğõ gün-
deme gelecekti.
Kaynak dõşõ para girişlerine õşõk tutmak
TCMB’nin görevidir. İlk açõklama da Merkez
Bankasõ Başkanõ’ndan 20 Nisan 2009’da Ba-
kanlar Kurulu’na sunulan bir brifingde geldi.
Başkan basõndan öğrendiğimize göre bu sunu-
şunda, kayõt dõşõ sermaye girişlerini varlõk ba-
rõşõ nedeniyle Türkiye’ye giren döviz varlõkla-
rõna bağlamõş.
Bu açõklama tamamen yanlõş ve yanõltõcõydõ.
Zira sözü geçen düzenleme, yurtdõşõndan geti-
rilecek varlõklarõ yüzde 2, ülke içinden getiri-
lenleri yüzde 5 oranõnda vergilemekteydi. Ver-
gi avantajõndan yararlanmak için dövizin yurt-
dõşõndan kayõtlõ olarak bankalar aracõlõğõyla
transfer edilmesi gerekiyordu. Ayrõca uygula-
ma süresi içinde kapsama giren yurtdõşõ trans-
ferlerin toplamõ da sadece 3.2 milyar TL’den (2
milyar dolardan) ibarettir. Yani hem devede ku-
laktõr hem de kayõt içidir.
Merkez Bankasõ Başkanõ 29 Temmuz 2009 ta-
rihli basõn toplantõsõnda sorular üzerine, 2008’in
son üç ayõnda 12 milyar dolar olarak belirlenen
kayõt dõşõ girişlerin 4.4 milyarõnõn Türk vatan-
daşlarõnõn yurtdõşõ mevduatlarõndan Türkiye’ye
aktarmalarõndan oluştuğunu ileri sürmüştür.
Benim kullandõğõm tablo, ödemeler dengesinin
bu düzeltme işleminden sonraki verilere göre dü-
zenlenmiştir. Daha önce yayõmlanan veriler kul-
lanõlsaydõ, kriz boyunca kayõt dõşõ sermaye
girişleri 19 milyar dolara yaklaşacaktõ.
Şimdi endişe ediyorum. Merkez Bankasõ ha-
yali, hatalõ bir sayõyõ gerçek kalemlere (örneğin
Türk vatandaşlarõnõn ülkeye aktardõklarõ yurt-
dõşõ mevduata) kaydõrarak ortadan kaldõrmaya
mõ çalõşõyor? Yaptõklarõ düzeltme işleminin ay-
rõntõlõ dökümü verilmedikçe inandõrõcõ olma-
yacaklardõr; kayõt dõşõ rakamlarõ olduğu gibi ko-
rumalarõ ehvendir.
Krizden ilk etkilenen Doğu Avrupalõlar gibi
Türkiye de Kasõm 2008’de IMF ile bir stand-by
anlaşmasõ yapsaydõ, sonraki sekiz dokuz ay için-
de alacağõ kredi taksitlerine denk gelebilecek bir
dõş kaynağõ kayõt dõşõ sermaye girişlerinden sağ-
lamõş görünüyor. Ekonomik bunalõma bir de fi-
nansal krizin eklenmesi belki de bu katkõ sa-
yesinde önlenmiştir. Krizin derinleşmesini,
yaygõnlaşmasõnõ frenleyen bir katkõnõn varlõğõ-
nõ elbette üzüntüyle karşõlamõyoruz. Ancak
toplumun kaderini ilgilendiren ekonomik ko-
nularda “üzümünü ye bağını sorma” diye-
meyiz. Kaynağõnõ bilmeliyiz ki, aynõ hõzla çõ-
kõp çõkmayacağõnõ, yani bugünkü can simidinin
yarõnõn baş belasõ olup olmayacağõnõ öngöre-
bilelim. Finansal kriz sonrasõnda ABD, AB ta-
rafõndan sõkõştõrõlaran İsviçre dahil, “off-shore”
cennetlerinden kaçan kara/gri paranõn sõğõnmaya
başladõğõ bir liman haline gelip gelmediğimizi
algõlayalõm. Birilerinin bir destek ve dayanõşma
fonu söz konusu ise maliyetini, bedelinin ne ol-
duğunu öğrenelim. 1980’li yõllarõn hayali ihra-
catõnõ andõran bir hayali borç ödeme olgusunun
ortaya çõkõp çõkmadõğõnõ bilelim. Türkiye bur-
juvazisinin kimden ne kaçõrdõğõnõ, nedenleriy-
le birlikte tahmin edebilelim. Bu hesaplarõ ya-
yõmlayan Merkez Bankasõ’nõn hatasõ, özensiz-
liği söz konusu ise, doğru dürüst iktisadi çö-
zümlemelerin gereği olan “düzeltin, hataların
hesabını verin” çağrõsõnõ yapalõm..
CMYB
C M Y B
1 MAYIS 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
DİZİ 11
YARIN: SINIRSIZ TÜKETİMLE BÜYÜME BİTTİ
Üç etken, finansal piyasaların
krize sürüklenmesini
önlemiştir. En önemli etken,
Ekim 2008 ile Ekim 2009
arasında Türkiye ekonomisine
14.3 milyar dolarlık bir kayıt
dışı kaynak girmesiyle ilgilidir.
T
Türkiye toplumunun sõnõfsal ve
siyasi dengeleri 1990’lõ yõllarõn
büyük bölümünde iktidarlarõ
çalkantõlõ, istikrarsõz, “eskinin kötü
kopyası” olan popülizme doğru
savurdu. Emekçilerin güncel taleplerine
karşõ duyarlõlõklarõn siyaseti fazlasõyla
etkilemeye başlamasõ, egemen sõnõflarõ
“popülizmi ebediyen tarihe gömmeyi”
hedefleyen bir önceliğe yöneltti. 1998
sonlarõnda IMF ile ilişkilerin yeniden
kurulmasõ, bu bağlantõlarõn 2001 kriziyle
bütünleşerek on yõl boyunca kesintisiz
sürmesi, bu önceliğin ürünüdür. AKP bu
yönelişi devraldõ, sermayenin genel
çõkarlarõnõ, içerden ve dõşardan sadakatle
gözetti. İçerde cemaat-tarikat, dõşarda
Arap sermaye çevrelerini kayõracak
yöntemler geliştirmesi, neoliberal
modelin temel öğelerini zedelemediği
için fazla tedirginlik yaratmadõ. Zira
bölüşüm ilişkileri hem 2001 krizinden
sonra, hem de AKP’li yõllarda halk
sõnõflarõnõn aleyhine sistematik olarak
bozulmuştur. Tek başõna bu etken,
Türkiye burjuvazisinin iktidara verdiği
temel desteği açõklamaya yeter. Bu
söylemlerin nicel desteklerini bugün,
yukarõdaki tablo aracõlõğõyla tartõşalõm.
Kriz içinde bölüşüm göstergeleri kural
olarak emek aleyhine bozulur. Krizin
bitimini izleyen yõllarda ise bu
bozulmalar kõsmen veya tamamen
giderilir. Tablomuzda seçilen yõllar, bu
sarkaç benzeri hareketin Türkiye’de de
meydana gelip gelmediğini belirlemeye
olanak tanõyor. Kriz öncesi dünya ve
Türkiye ekonomilerini etkileyen
konjektürün zirve noktasõ 1998’dir.
Sonrasõndaki iniş, kriz aşamasõnõn dip
noktasõ 2002’dir. 2002-2007
karşõlaştõrmasõ, ayrõca AKP’li yõllarõ
kapsadõğõ için de önemlidir. Böylece
krizin emek bakõmõndan yol açtõğõ
genelde olumsuz bölüşüm
değişikliklerinin, AKP’li yõllarda
olumlu olmasõ gereken uzantõlarõnõ
belirlememize olanak veriyor.
Görülüyor ki, 2001 krizinin yarattõğõ
bölüşüm bozulmalarõ, 2007’ye kadar
düzelmemiştir. Bu durum önceki
krizlerin ertesinde bölüşüm
göstergelerinin izlediği emekten yana
olumlu sarkaç hareketinin, AKP’li
iktidar yõllarõnda gerçekleşmediğini
gösteriyor.
14.3 milyar dolarlõk kayõt dõşõ kaynağõ bilinmeyen paranõn Türkiye’ye gelmesi finansal piyasalarõn krize sürüklenmesini önledi
Krizde kayıt dışı can simidi
K
orkut Boratav Hoca’dan
son dünya ekonomik
krizinin analizini
istediğimizde, sistemin içinden
gelen eleştirilerden örnekler
vererek söze giriyor. Sistemin
içinden krize yol açan ekonomik
süreçlerin analizi yapõlõrken,
“kapitalizm başıboş
bırakıldığında azgınlaşacağı”
gerçeğinin altõnõn koyu koyu
çizildiğine işaret ediyor...
- Bir kez daha kapitalist sistemin
meşruiyetinin sorgulanõr hale
geleceğini keşfettiler. Sistemin
kazanç hõrsõnõn gemlenmesi
gereğinin zorunluluğunu gördüler.
Daha önce bu gemleme sayesinde
kapitalizmin altõn çağõ yaşandõ.
Dünya dengelerinin değişmesi
bağlantõlõ altan alta kontrolün
tasviyesi gündeme geldi.
Kontrolün en kolay kaldõrõldõğõ
alan finans sistemi oldu. Sosyal
alana daha sonra gelindi. Finans
kapitalin sonsuz kazanç ortamõ
doğdu.
Soyguncu baronlar, antitröst
yasalarla frenlenmişti. Amerika’da
halkõn sosyalizmden nefret ettiği
söylenir. Finans kapitalden Wall-
street’ten daha fazla nefret edilen
yer yoktur. Yine de sermayenin en
kolay engel kaldõrdõğõ alan finans
oldu. Sõnõrsõz kazanç hõrsõnõn
yarattõğõ çõplak yüz ortaya çõktõ.
Sistemin, yamyamlar kapitalizmi
yüzü en çõplak orada geçerli. Geniş
bir kirlenme ortamõ var. Krizde
açõk seçik, yaşananlarla görüldü.
Amerikan toplumunun olup
bitenleri nasõl sahtekârca seyrettiği,
devletin ele geçirilmiş olduğu...
Kapitalizmin meşruiyeti çok ağõr
darbe yedi. Kriz sonrasõ yapõlan
anketlerin sonuçlarõ ilgi çekici.
“Kaybeden kurumlar mı,
kapitalizm mi” sorgulamasõnda,
az farkla kapitalizmin kaybettiği
yargõsõ öne çõkõyor. Çoğunluk
gençler, “Başıboş sistemin
meşruiyeti çok ciddi sarsılmıştır”
yargõsõnõ ortaya koyuyorlar.
Sistemin çöküşünü, sarsõlan güveni
önlemek için olağanüstü çabalar
harcanõyor. “Nereye gidilecek”
sorusuna yanõt vermek, öngörü
yapmak kolay değil. “Sisteme
muhalefet nasıl kanalize
edilecek” sorusunun yanõtõ önemli.
Geçmiş krizler sağõn canlanmasõ
sonucunu getirmişti. Amerika’daki
bu sonuçtan farklõ olarak Fransa
sola açõlmõştõ. 3. dünya ülkeleri
krizlerinde de geçişler çok farklõ
olabiliyor. Türkiye’de son kriz
AKP’yi iktidara getirdi.
Arjantin’de sol güçlendi. Güney
Amerika’da sol iktidarlar büyük
başarõlar kaydettiler...
Geleceği belirleyecek gelişmeleri
öngörememekle birlikte krizin
yadsõnamayacak sonuçlarõnõn altõ
çizilebilir...
Serbest piyasa söylemi külliyen
iflas etti. Finansal genişleme, kamu
açõklarõ, serbest piyasanõn
yükseldiği tüm normlar tersine
çevrildi. Hõzla terk edildi. Çevre
ekonomileri krize kõrõlgan
girmemişlerse; harcama kartõnõ,
kamu musluklarõnõ açan Çin
örneği, Hindistan, Brezilya..
krizden toparlanarak çõkan ülkeler
oldular. Bize geleneksel reçete
dayatõldõ.
Kapitalizmin meşruiyeti darbe yedi
SERMAYE KAYIRILDIĞI İÇİN AKP’Yİ DESTEKLEDİ
ABD’NİN
EKONOMİK
EGEMEN GÜCÜ
KÜÇÜLDÜ
- Başõboş finans sistemi olmaz,
kontrol edilmeli. Avrupa Amerika’ya
karşõ çõkõyor, “Biz kendimizi kontrol
ederiz” diyor. Genel anlamda kriz ön-
cesi geçerli olan neoliberal politikalar
hõzla terk ediliyor. Fakat finans kapi-
tali geçici toparlayan, kabul edilebilir
önlemlerin ardõndan hõzla geriye dö-
nülürse nelerin olacağõ bilinmiyor.
Hõzla eskiye dönmemenin uyarõlarõ ya-
põlõyor. Çõkõş yöntemleri içinde öne çõ-
kan yüksek borçlanmalar sorgulanõyor;
“Nasıl, neyle ödenecekler?” Vergi-
lendirmelerde, para basõp borç kâğõdõ
ödemelerde kâğõdõn değerinin aşõndõ-
rõlmamasõ için sõnõrlar nerelerde tutu-
lacak? Tüm bu seçenekler korkutuyor.
Kimin galip, kimin yenik çõktõğõ bel-
li değil. Mucize ekonomisinin hego-
monik durumu büyük ölçüde sarsõldõ.
Pek çok konuda Çin’e bağõmlõ hale
geldi.
Irak’tan çekilmeden Afganistan’da
savaşamamak... Ekonomik hegemonik
gücün çarpõcõ biçimde küçüldüğünü or-
taya koyuyor. Ağababalar bu durumu
ciddice tartõşõr hale geldiler...
Her şekilde Türkiye’de de dünya da
da solun yeniden gelişmesinin nesnel
şartlarõ ortada. Yeni bir çağõn adeta eşi-
ğinde sayõlabiliriz. Ancak öznel şart-
larõn ne olduğu belli değil. Latin
Amerika, Hindistan, Çin gelişmede
şanslõ görünüyorlar. Avrupa için ay-
nõ şeyleri söylemek güç... Üç büyük
coğrafya da önceden çok da öngörü-
lemeyecek önemli gelişmelere ge-
be...Kimin galip, kimin yenik çıktığı belli değil. Mucize ekonomisinin hegomonik durumu büyük ölçüde sarsıldı. .
Boratav ve
Şükran Soner