22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 21 NİSAN 2010 ÇARŞAMBA 6 HABERLER AVRUPA GÜRAY ÖZ Galileo’nun Dersleri Galileo Galilei 1587 yılında gencecik bir bilimci olarak, daha sonra engizisyonda başına gelecekleri henüz aklının köşesinden bile geçirmezken zorlu bir işe girişir. Zorlu ama zevkli bir iştir. Dante’nin Divina Commedia-İlahi Komedya’sının ilk bölümünde anlatılan Cehennem’in boyutları üzerine iki ders verecektir. Daha sonra hani hepimizin bildiği o ünlü hikâyede olduğu gibi “dünya dönüyor” dediği için engizisyona çekilecektir ve ağır baskı sonunda yeryüzü cehenneminden kurtulmak için Papalığın isteklerine boyun eğecektir. Yine de hikâyenin, gerçekliği konusunda kuşkular duyulsa da, en güzel yanı, yargılandığı salondan çıkarken “yine de dönüyor işte” diye mırıldandığı, herhalde mırıldandığı, yoksa duyarlardı, final bölümüdür. Peki, Galileo Galilei neden bir pozitif bilimciyken Dante’nin İlahi Komedyası’ndaki Cehennem’in boyutlarına, coğrafyasına eğilir, araştırmaya girişir. Kariyerini ilgilendiren, Dante’ye olan büyük hayranlığı ile pekişen pek çok nedeni vardır bu derslerin. Ama en önemlisi herhalde, pozitif bilime doğru koşar adım ilerleyen Galileo’nun “cehennem” metaforunu bilimin diline dönüştürme gayreti olsa gerektir. Bunun günümüzle bir ilgisi var mı? Derin pek derin bir ilgisi olduğu söylenebilir. Şimdiki gidiş, pozitif bilimlerden metafiziğe doğru tersine bir gidiştir. Çağımızın sapkınlığı, pozitif bilimlerdeki büyük gelişmeye karşın, insanlığa ihanet eden insanın doymak bilmez hırsıdır. İnsanoğlunun bu canavarı tatmin etmek için talan ettiği doğa ile olan ve intihara benzeyen ilişkisi de bu gidişin bir başka belirtisidir sanki. Bu gidişin filozofisi kendini postmodernizm diye gösteriyorsa da, aldırmayın, şu bildiğimiz hayvan kürkü anlamında ve daha pek çok anlamda “post”la bir ilgisi vardır da, modernizmle ilişkisinin “aşkın” olmakla pek ilgisi yoktur. Galileo Galilei, Cehennem’i matematikle, geometriyle pek güzel anlattı derslerinde. Boyutlarını, coğrafyasını dünya üzerinde kapladığı yeri ve dünyanın merkezine uzanan en dibini, her kademedeki günahkârları Dante’ye yakışır bir şiiirsellikle anlattı. Bizse şimdi şiirsellikten uzak bir zamanda gibiyiz. Çünkü şimdi şiirlerimiz şairlerinden ve anlamlarından uzaklaştırılıyor. Manzume severlerin elinde iğdiş ediliyor. Bir zamanlar “Dörtnala gelip Uzak Asya’dan” güzelim dizelerini yalnızca “dört nal” ve “Asya” zanneden, aklını ırkla bozmuş bir politikacının diline düşen şairimiz, bugün de bir başka politikacının dilindedir. O da kendi hayallerini anlatmak için; bizim en güzel ütopyamızın en güzel anlatımı olan “Güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler” dizelerimize dikmiştir gözlerini. Ne ilgisi varsa. Kısacası bugün Galileo’nun her şeye rağmen dönüp duran dünyası büyük bir inat ve kinle metafiziğe doğru yuvarlanıyor. Yok, biliyoruz, dünya dönmesini yine de sürdürecek, engizisyonun hükmü bir zaman sonra geçip gidecektir. Korkumuz, kaygımız, Cehennem’in geometrisini, coğrafyasını çıkaran, metafizik dünyasıyla hesaplaşan Galileo’nun, insanlığın hallerini eksiksiz anlatan Dante’nin başarısını gösteremeyeceğimiz, buna zaman bulamayacağımız türünden bir korku, bir kaygıdır. Çünkü biliyoruz ki artık, kirli ve kinli politikaların her şeyi kendi çıkarı için kullanan, doğayı talan eden, kendini de yalnızca cehennem ve cennetle tarif edenlerin egemenliğindedir dünya. Onlar kendilerine armağan etmeyi düşündükleri cenneti insanın hayatından ve hakkından ayırıp “merhametle” kazanacaklarını sanıyorlar. Bizim için düşündükleri ise bu dünyayı cehenneme çevirmektir. Doğa ise kızgındır ve artık kendine içkin bilimin diliyle konuşuyor. Üstümüze yağan küller onun bir işareti midir bilinmez. Ama bilimi metafiziğe kurban etmeye niyetlenenlere duyduğu öfkenin işaretidir, bu kesin. e-posta: guray@cumhuriyet.com.tr Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK İktidar partisi milletvekillerinin imzalarõyla TBMM Başkanlõğõ’na sunulan Türkiye Cumhuriyeti Ana- yasasõnõn Bazõ Maddelerinde De- ğişiklik Yapõlmasõ Hakkõnda Kanun Teklifi, şimdiye değin genellikle si- yasi partilerin kapatõlmasõna, Ana- yasa Mahkemesi ile Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu’nun yeni- den yapõlandõrõlmasõna ilişkin hü- kümleriyle tartõşma konusu olmuş- tur (1). Oysa Kanun Teklifi’nin 5, 6 ve 7. maddeleriyle anayasanõn “Sendika kurma hakkı”, “Toplu iş sözleşmesi hakkı”, “Grev hak- kı ve lokavt” kenar başlõklõ 51, 53 ve 54. maddelerinde de önemli de- ğişiklikler yapõlmaktadõr. Nitekim Kanun Teklifi’nin Genel Gerekçesine göre; “sendikal haklar ile grev hakkında öngörülen bazı sınırlamaların kaldırılması, me- murlara ve diğer kamu görevlile- rine toplusözleşme hakkının ta- nınması”, anayasada “mutlaka de- ğiştirilmesi gereken hükümler” arasõnda yer almaktadõr. Teklifin 5, 6 ve 7. maddeleriyle ilgili gerekçe- lerde ise Uluslararasõ Çalõşma Örgütü (ILO) konferanslarõnda sendika öz- gürlüğü, örgütlenme ve toplu pazar- lõk haklarõ konularõnda kabul edilen ve Türkiye tarafõndan onaylanan 87 ve 98 sayõlõ uluslararasõ sözleşmele- re uyum sağlama amacõ dile getiril- miştir. Anayasamõza göre, usulüne göre yürürlüğe konulmuş uluslararasõ antlaşmalar kanun hükmündedir; bunlar hakkõnda anayasaya aykõrõlõk iddiasõyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaz. Temel hak ve özgür- lüklere ilişkin uluslararasõ antlaş- malarla kanunlarõn aynõ konuda fark- lõ hükümler içermesi durumunda ise uluslararasõ antlaşma hükümlerine üs- tünlük tanõnmõştõr (m. 90/V). Dola- yõsõyla sözü edilen 87 ve 98 sayõlõ uluslararasõ sözleşmeler de bu an- lamda kanun hükmündedir. Böyle ol- duğu halde; inceleme konusu Kanun Teklifi ile anayasanõn bazõ hükümleri, bu sözleşmeler doğrultusunda de- ğiştirilmek istenmektedir. Aynı işkolunda birden çok sendikaya üyelik Kanun Teklifi’nin 5. maddesi, anayasanõn 51. maddesinin 4. fõkra- sõnõ yürürlükten kaldõrmaktadõr. Ay- nõ sözcüklerle olmasa da başlangõç- tan beri 51. maddede yer alan bu fõk- ra uyarõnca, “Aynı zamanda ve ay- nı iş kolunda birden fazla sendi- kaya üye olunamaz.” Bu yasağõn kaldõrõlmasõ, 87 sayõlõ Sendika Öz- gürlüğüne ve Örgütlenme Hakkõnõn Korunmasõna İlişkin Sözleşme’ye uygun sayõlabilir. Çünkü bu Sözleş- me’ye göre, “Çalışanlar ve işve- renler, herhangi bir ayırım yapıl- maksızın önceden izin almadan istedikleri kuruluşları kurmak ve yalnız bu kuruluşların tüzükleri- ne uymak koşuluyla bunlara üye olmak hakkına sahiptirler.” Ulus- lararasõ Çalõşma Örgütü de, 87 sayõ- lõ Sözleşme’nin her durumda ço- ğulculuğun olabildiğince olanaklõ kalmasõnõ içerdiği görüşündedir (2). Fakat anayasanõn 51. maddesinin 4. fõkrasõnõn kaldõrõlmasõyla aynõ iş kolunda rakip sendikalarõn çoğal- masõ, var olan sendikalarõn bölün- mesi ve parçalanmasõ, sonuç olarak her birinin toplu pazarlõk gücünün zayõflamasõ yolu açõlacaktõr. Nite- kim Uluslararasõ Çalõşma Örgütü de, -kanunla doğrudan veya dolaylõ olarak sendika tekliğini zorunlu kõlmak, 87 sayõlõ Sözleşme’de ön- görülen standartlara aykõrõ olmak- la birlikte- rakip örgütlerin çoğal- masõndan kaçõnmanõn genellikle çalõşanlar ve işverenlerin yararõna olduğunu; bunun onlarõn pazarlõk masasõndaki konumlarõnõ güçlen- direceğini, yapõsal reformlar ve ça- lõşmalarõnõ etkileyen değişiklerle başa çõkma çabalarõnda eşgüdüm sağlayacağõnõ belirtmektedir (3). Aslõnda bu konuda sendika kurma özgürlüğü ile güçlü sendikacõlõk ara- sõnda makul bir denge kurulmasõ gerekir. Kanun Teklifi’nde bu den- ge gözetilmemiş; örgütlenme öz- gürlüğü adõna güçlü sendikacõlõk düşüncesinden uzaklaşõlmõştõr. Kamu görevlileri sendikaları Kanun Teklifi’nin 6. maddesi ile anayasanõn 53. maddesinin kenar başlõğõ “Toplu iş sözleşmesi ve top- lusözleşme hakkı” olarak değişti- rilmekte; 3. ve 4. fõkralarõ yürürlük- ten kaldõrõlmakta; maddeye eklenen yeni fõkralarla memurlar ve diğer ka- mu görevlilerine “toplusözleşme yapma hakkı” tanõnmakta, bu sü- reçte uyuşmazlõk çõkmasõ durumun- da taraflarõn Uzlaştõrma Kurulu’na başvurabileceği, Kurul’un kararlarõ- nõn kesin ve toplusözleşme hük- münde olduğu belirtilmektedir. Mad- de gerekçesine göre, Uzlaştõrma Ku- rulu’na verilen yetki ile “mevcut dü- zenlemedeki Bakanlar Kurulu’nun takdir yetkisi sona erdirilmekte”; “yeni düzenlemenin bir sonucu olarak 53. maddenin 3. fıkrası” ile 98 sayõlõ Örgütlenme ve Toplu Pa- zarlõk Hakkõ İlkelerinin Uygulan- masõna İlişkin Sözleşme’nin 4. mad- desinde öngörülen “serbest ve gö- nüllü pazarlık” ilkesiyle bağdaş- mayan 4. fõkrasõ yürürlükten kaldõ- rõlmaktadõr. 98 sayõlõ Sözleşme’nin 4. madde- si, günümüz Türkçesiyle şöyle veri- lebilir: “Çalışma koşullarını top- lusözleşmelerle düzenlemek üzere, işverenler veya işveren örgütle- riyle çalışanların örgütleri ara- sında isteğe bağlı görüşme usu- lünden yararlanılmasını ve bu usulün tam olarak geliştirilmesini özendirmek ve kolaylaştırmak için gerektiğinde ulusal koşullara uy- gun tedbirler alınacaktır.” Kanun Teklifi’nin 6. maddesi ile anayasanõn 53. maddesinde yapõlmak istenen değişiklik, kamu görevlileri sendikacõlõğõna ağõr bir darbe niteli- ğindedir. Çünkü bu değişiklikle, 23.7.1995 tarih ve 4121 sayõlõ Kanun’la 53. maddeye 3. fõkra olarak eklenen dü- zenleme ile getirilen kamu görevli- leri sendikalarõ ve bunlarõn idare ile yapacaklarõ toplu görüşmelerin ana- yasal dayanağõ ortadan kaldõrõlmak- tadõr. Eğer bu değişiklik önerisi ka- bul edilirse, sözü edilen 3. fõkranõn uygulanmasõna ilişkin 25.6.2001 ta- rih ve 4688 sayõlõ Kamu Görevlile- ri Sendikalarõ Kanunu da, anayasal te- melden yoksun kalacaktõr. Anaya- sanõn “Sendika kurma hakkı” ke- nar başlõklõ 51. maddesinde 5. fõkra olarak yer alan “İşçi niteliği taşı- mayan kamu görevlilerinin bu alandaki haklarının kapsam, is- tisna ve sınırları gördükleri hiz- metin niteliğine uygun olarak ka- nunla düzenleni.” hükmü ise, 51. maddede içinde “sendika” sözcüğü geçmeyen tek fõkra durumundadõr. Dolayõsõyla kamu görevlileri sendi- kalarõ için bu fõkraya anayasal des- tek işlevi yüklenemez. Zaten bu fõk- ra yeterli olsaydõ, 53. maddeye 4121 sayõlõ Kanun’la şimdi yürürlükten kaldõrõlmak istenen 3. fõkra eklen- mezdi. Eğer önerilen değişiklik gerçekle- şirse, memurlar ve diğer kamu gö- revlileri için getirilmek istendiği öne sürülen “toplusözleşme yapma hak- kı” nasõl uygulanacaktõr? Acaba me- murlar ve diğer kamu görevlileri, top- lusözleşme yapma hakkõnõ bireysel olarak mõ kullanacaklardõr? Sendi- kasõz toplusözleşme olabilir mi? Ka- mu görevlileri sendikacõlõğõ için so- nun başlangõcõ anlamõna gelen bu de- ğişiklikten vazgeçilmelidir. Sürecek (1) Örneğin bk. Hikmet Sami Türk, “Anayasa Değişikliği Taslağõ”, Cum- huriyet, 30.3.2010, s. 2. (2) International Labour Office (ILO), Freedom of Association and Collecti- ve Bargaining, Geneva 1994, s. 44. (3) ILO, age, s. 42, 44. Anayasa Değişikliği ve Sendikal Haklar -I- ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - TBMM Genel Kurulu’nda anayasa değişiklik önerisi görüş- melerinin ilk gün mesaisi muhale- fetin yoğun engellemesi nedeniyle yaklaşõk 18 saat sürerken, yapõlan ilk oylamalarda 367 rakamõnõn üzerine çõkõlamadõğõ için pakete “doğrudan referandum” yolu göründü. CHP, BDP ve DSP’nin katõlmadõğõ, MHP’nin ret oyu kullandõğõ paketin maddelerine geçilmesi 333 oyla ka- bul edilirken, AKP’li bir milletve- kilinin oylamaya yetişememesi ne- deniyle 1. madde 336, 2 ve 3. mad- deleri ise 337 oyla kabul edildi. TBMM Genel Kurulu’nda 19 Ni- san Pazartesi günü saat 13.00’te baş- layan ilk gün anayasa mesaisi dün sa- bah saat 07.00’ye dek sürdü. TBMM’nin uzun anayasa mesaisi milletvekillerini yorgun düşürdü. Görüşmelerin önceki günkü ilk görüşmeleri ile dünkü görüşmelere Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçe- li başõndan itibaren katõlõrken, CHP lideri Deniz Baykal, ilerleyen saat- lerde genel kurula geldi. Önerinin tü- mü ile 1. ve 2. maddeler üzerindeki oylamalara katõldõ. CHP lideri Deniz Baykal ise önerinin tümü üzerinde- ki konuşmasõndan sonra genel ku- ruldan ayrõldõ. CHP ve DSP’li mil- letvekilleri oy kullanmazken, BDP’li- ler oylamalar sõrasõnda genel kurul salonundan ayrõldõ. Bağımsızlar oylamada AKP Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Koca, 1. maddenin oyla- masõna yetişemedi. Önerinin mad- delerine geçilmesi için yapõlan ilk giz- li oylamada 333 kabul oyu kullanõ- lõrken, Koca’nõn yetişememesi ne- deniyle 1. madde 336 oyla, ikinci madde ise 337 oyla kabul edildi. Öne- rinin maddelerine geçilmesine ilişkin gizli oylamaya 410 milletvekili ka- tõldõ. Milletvekillerinden 333’ü kabul oyu kullanõrken, 73’ü ret oyu verdi. Oylamada, 2 milletvekili çekimser ka- lõrken, 2 oy da boş çõktõ. Sonuçlar, MHP’nin yanõ sõra bazõ bağõmsõzla- rõn da öneriye karşõ oy kullandõğõnõ ortaya koydu. Oylamada, bağõmsõz milletvekillerinden bazõlarõ oy kul- lanõrken, bazõlarõ kullanmadõ. Ba- ğõmsõzlardan Ankara Milletvekili Zekai Özcan, Elazõğ Milletvekili Feyzi İşbaşaran ve İzmir Milletve- kili Recai Birgün oy kullandõ. Ana- yasa değişikliği önerisinin kadõn, çocuk ve yaşlõlar lehine pozitif ay- rõmcõlõk öngören 1. maddesine 336 kabul, 70 ret oyu verildi. 407 millet- vekilinin katõldõğõ oylamada, 1 oy ise ‘Çarpılırsın bir tarafın eğilir’ ‘Odak’ AKP’li Kılıç’ı kızdırdı Genel kurulda 3. maddenin görüşmele- rinde CHP’liler ile AKP’liler arasõnda sert tartõşmalar yaşandõ. CHP’li Malik Ecder Özdemir, Meclis’te yapõlmak is- tenen şeyin, AKP’nin 8 yõllõk iktidarõ bo- yunca yarattõğõ “siyasal rejimin adını koymak” olduğunu söyledi. AKP’nin mevcut anayasaya uymayõnca, şimdi anayasayõ kendine uydurmaya çalõştõğõnõ belirten Özdemir, “Anayasa Mahkeme- si kararıyla laikliğe karşı eylemlerin odağı haline gelmiş olan AKP, bu suç- tan vazgeçmek yerine, bu teklifle laik- liğe karşı odak olmayı suç olmaktan çıkarıyor. Eğer bunu kabul edersek, yasamanın, yürütmenin, yargının ba- ğımsızlığndan söz edemeyeceğiz. Ar- tık, sandıklı monarşi mi, diktatörlük mü olur, padişahlık mı olur, yoksa Başbakan’ın söylediği gibi başkanlık sistemi mi olur. Yeni siyasal rejimin adını anayasaya da koyun” dedi. Bu- nun üzerine söz alan AKP Grup Başkan- vekili Suat Kılıç, AKP olarak laik Cum- huriyete, demokratik Cumhuriyete sahip çõktõkça Meclis’te “karnı ağrıyan” zih- niyetler bulunduğunu savunarak, “Laik Cumhuriyeti babanızın evinden getir- mediniz, laiklik kimsenin babasının ta- pulu malı değildir” görüşünü savundu. geçersiz sayõldõ. Önerinin 2. maddesine 337 kabul, 68 ret oyu verildi. Bu maddenin oy- lamasõna da 405 milletvekili katõldõ. Maddeyle, anayasanõn “Özel Ha- yatın Gizliliği” başlõklõ 20. madde- sine, “Herkes kendisiyle ilgili ki- şisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak, kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hak- kında bilgilendirme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanı- lıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir” düzenlemesi ekleniyor. Görüşmelerin dünkü bölümünde ise paketin “seyahat hürriyeti” başlõklõ 23. maddesinde değişiklik yapan maddesi de 2. maddede ol- duğu gibi 337 oyla kabul edildi. 408 milletvekilinin katõldõğõ gizli oyla- mada ret oylarõ 71’e yükselirken, boş ya da çekimser oy çõkmadõ. Şahin’den disiplin tehdidi Görüşmeler sõrasõnda CHP’li En- gin Altay’õn söz istemini TBMM Başkanõ Mehmet Ali Şahin’in geri çevirmesi üzerine tartõşma çõktõ. Şa- hin’in, söz isteminde õsrarlõ olan Al- tay’a “Bir eğitimci olarak size hiç yakışmıyor, oturun yerinize” diye bağõrmasõ üzerine sinirlenen Altay, “Yazıklar olsun size, yazıklar olsun hukukçuluğunuza” diye tepki gös- terdi. Tartõşmanõn büyümesi üzeri- ne Şahin, içtüzükteki “disiplin” hükümlerini uygulayarak “geçici çıkarma cezası” vereceğini belir- terek, ya dõşarõ çõkmasõnõ ya da kür- süden özür dilemesini istedi. Altay ise “Siz benim eğitimciliğimizi yargılayamazsınız” diye tepki gös- terdi. Şahin, CHP grup başkanve- killerini Altay’õ yatõştõrmaya çağõ- rõrken, son derece sinirlendiği göz- lenen Altay’õn, kendisini yatõştõr- maya çalõşan CHP’li arkadaşõ Bil- gin Paçarız’õ itmesi dikkat çekti. TBMM Genel Kurulu’ndaki oylamaya CHP, BDP ve DSP katõlmazken MHP ret oyu verdi. Anayasa paketinin maddelerine geçilmesi 333 oyla kabul edildi. Görüşmelerde zaman zaman CHP’liler ile AKP’liler arasõnda sert tartõşmalar yaşandõ. İlk oylamalarda 367 rakamõnõn üzerine çõkõlamadõğõ için ‘doğrudan referandum’ yolu göründü Anayasa paketi bõçak sõrtõnda TBMM Genel Kurulu’nda 19 Nisan Pazartesi günü saat 13.00’te başlayan ilk gün anayasa mesaisi dün sabah saat 07.00’ye dek sürdü. TBMM’nin uzun anayasa mesaisi milletvekillerini yorgun düşürdü. Oylama sü- rerken Başbakan Erdoğan, milletvekili sıralarında oturdu. (AA) Yorucu maraton ‘Değişiklik neyi değiştirecek?’ Haber Merkezi - DSP İstanbul Milletvekili Süleyman Yağõz, Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan’õn yazõlõ olarak yanõtlamasõ istemiyle TBMM Başkanlõğõ’na verdiği soru önergesinde, anayasa değişikliği teklifindeki yargõya ilişkin maddelerin Türkiye’de neyi değiştireceğini sordu. “Anayasa değişirse aş-iş sorunu çözülecek mi?” diye verdiği 30 soruluk yazõlõ soru önergesinin TBMM Başka- nõ Mehmet Ali Şahin tarafõndan içtüzüğe aykõrõ olduğu gerekçesiyle iade edildiğini belirten Ya- ğõz, “Bu iade de ortaya koydu ki, anayasa değişik- liği, ülkemizin ve ulusumuzun ekonomik ve sair hiçbir sorununa çözüm getirmeyecek” dedi. Meclis’te ‘sarı sendika’ tartışması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Genel Kurulu’nda CHP’nin 1977’deki kanlõ 1 Mayõs katliamõ ile ilgili araştõrma önergelerinin gündeme alõnmasõ AKP oylarõyla reddedildi. CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, katliamla ilgili grup önerilerine, sendikacõ kökenli olan AKP’li Agah Kafkas’õn ne yönde oy vereceğini “merak ettiğini” söyleyince, Kafkas, “Anayasa değişikliği ile memura toplusözleşme hakkõ getiriliyor. Ne- den grubunuzu özgür bõrakmõyorsunuz” dedi. Bu- nun üzerine Anadol, “O zaman niçin grev hakkõ yok teklifinizde. Bu sarõ zihniyetin temsilcisidir. Hava atmak için gazeteye demeç vereceksin, Meclis’e gelecek kõvõracaksõn. Sarõ sendikacõlar- dan alacak sol dersim yoktur” diye tepki gösterdi. Atışmalar tutanaklarda ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - TBMM Genel Kurulu’nda anayasa değişikliği görüşmeleri sõ- rasõnda yaşanan atõşmalar “Ya- lancının...” “Çarpılacaksın Eli- taş”, “Hutulara, Tutsilere dö- neriz” benzeri sözcüklerle tuta- naklara girdi. CHP Grup Başkan- vekili Kemal Kılıçdaroğlu da Anayasa Mahkemesi’ne başvuru planlarõ konusunda kendilerini hedef alan Başbakan Yardõmcõsõ Cemil Çiçek’e “muhtelif za- manların muhtelif partilerin muhtelif bakanı” diye çõkõştõ. TBMM Genel Kurulu’nda ana- yasa değişikliği görüşmelerinin ilk gününden tutanaklara yansõyan bazõ ilginç atõşmalar şöyle: KAMER GENÇ (Tunceli): Şimdi, Giresun SEKA’yõ alan es- ki genel başkanõnõzõn yakõnõ, o da getirdi İranlõya sattõ. MUZAFFER BAŞTOPÇU (AKP Kocaeli): Yalancõnõn… KAMER GENÇ: Bak, yalan- cõya… Gel sen de milletvekilli- ğinden istifaya var mõsõn! *** KAMER GENÇ: 16 saattir bu- rada çalõşõyoruz. Bu, çok büyük bir işkence. Bakõn, arkada AKP’li- lerden en azõndan 20 kişi uyuyor. Bunu tutanaklara geçirelim. Bu- rada bağõmsõz olarak düşüncele- rimi özgürce söyleyecek bir ortam yakalayamõyorum. BURHAN KUZU: Çarpõlõrsõn, bir tarafõn eğilir! *** TACİDAR SEYHAN (CHP): Bakõn, bundan sonra kanunlarda- ki bu esneklik yarõn bir gün etnik konuda bizi nüfusta kodlarsa, nü- fusta şablonlaşõrsa, Afrika’daki Hutular ile Tutsilere döneriz. KEMAL ANADOL: Sayõn Başkan, deminki oylama gizli ol- mamõştõr. OKTAY VURAL: Getirir mi- siniz onlarõ Sayõn Başkanõm? Ba- kõn, orada işaretlenmiş. MEHMET ALİ ŞAHİN: Bana da talimat vermeyin lütfen ya! Ya- ni bir öğretmenin öğrencisine ta- limat veriyormuş gibi davranma- yõn lütfen ya! Lütfen… Lütfen… Bana bõrakõn bu idareyi, ben yö- netiyorum burayõ, oturun yerinize! Arkadaşlar, lütfen… lütfen...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear