23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 19 NİSAN 2010 PAZARTESİ 6 HABERLER BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Balbay, Merhaba! Gönderdiğin mektubu aldım. Ben de sana yazacaktım. Ama okurlarımın sürekli baskısı ve yönelttiği bitmez tükenmez soruların üzerine, Ertuğrul Özkök’ün dünkü yazısı da binince, sana daha genel içerikle buradan seslenmek kaçınılmaz oldu. Müthiş karışık duygular içinde okudum mektubunu. Hapishanenin ne olduğunu, ben dahil, bu ülkenin kahır çekmiş çoğunluğu bilir! Hapishane ile tanışmak, bu ülke yurttaşlığının bir yaşam bonusu gibidir! Bütünleşmeye çalıştığımız Avrupa yurttaşları, böyle bir ‘demokratik hak’ka kolay sahip olamazlar! İşe bak ki, ülkemiz, demokrasi yolunda büyük adımlar attıkça (!), yurttaşların hak ve hukukları, yaşadığımız askeri darbe dönemlerinden bile yer yer daha kötü olarak askıya alınıyor. Senin bir yılı aşan tutukluluğunu izah edebilecek bir hukuk vicdanının kalmadığı, mahkemeleri daha çok siyasi tutumların yönlendirdiği bir dönem yaşıyoruz. Hukuk, siyasi giyotin gibi çalışıyor! Bu olağan ve doğal değildir! Hele hele, iktidarın dayattığı anayasal değişikliklerin hukuk ve yargı ayaklarına baktığımızda, Silivri/Ergenekon hukuk anlayışının ülkede sürekli kılınmak istendiğini görüyoruz. Fotoğraf nettir! Ülkemiz insanlarının belki de daha büyük çoğunluklar halinde hapishane özgürlükleriyle tanışacağı zamanlara doğru yol alıyoruz! Ergenekon hukuku, geleceğin provası gibi! İktidar ebediyen kalıcı gibi davranıyor! O halde, adım adım, ısıtıla pişirile, geçmişin pespaye demokrasisini bile arayabileceğimiz bir düzenin tutsaklığına hazırlandırılıyor gibiyiz. Ergenekon kazanı, bu kazan içindeki ve çevresindeki yalan dolanlar, bilgi kirlilikleri, hukuk ahlaksızlıkları, bu ülke insanlarına nasıl bir gelecek planlandığının açık seçik kanıtlarıdır... İktidarın yargıyı bütünüyle ve tamamıyla yıkma girişimi, bu girişime eşlik eden yandaş medyanın, tıpkı bir darbe ortamına özgü hukuku sahiplenen ahlaksız yayınları da, hazırlanan gelecek hakkında güçlü bir fikir veriyor. Sevgili Mustafa, sen ve senin gibi diğer yargılananlar tutuklu kaldıkları sürece, ben de özgür değilim. Ülkede yaşanan bütün kötülükler, ahlaksızlıklar, adaletsizlikler, özgürlüğümüzden alıp götürüyor. Anayasa paketinde yargıya ilişkin değişiklikler gerçekleşirse, hapishane dışında olmanın yarattığı kısmi özgürlük duygusunu da tamamen kaybedeceğimi biliyorum! Bu durum, demokrasi ve özgürlüğe ilişkin ahlaki yargıları ve değerleri daha evrensel olan insanların sorumluluklarını son derece arttırıyor. Bizim kumaşımızdan, hiçbir yalakalık, hele hele iktidar yandaşlığı, değerlerimizi daha alt basamaklara indiren veya satan, duruma uyum sağlayan, pusuya yatıp bekleyen, bugünün Türkiye’sinde epey geçerli bu ve benzeri niteliklere sahip başka bir insan çıkamaz... Dokumuz buna uygun değil. Bu dokunun başka bir özelliği de, saydam kalmaktır. Saydamlık, biliyorsun ki, hele hele müthiş yaralayıcı ve kişiye zarar verici olabilmektedir. Ancak, düşüncelerimizi paylaşamadığımız sürece, kendi hapishanemizi de yaratmış oluruz ve bu kendini yok etme sürecinin başlangıcıdır. Bu varlık sorunudur! Sevgili Balbay, görevden alınman, görüldüğü gibi salt Cumhuriyet’in sorunu olarak kalmamıştır. Cumhuriyet’te önemli olaylardan hiçbiri, Cumhuriyet’in karar organlarının özel sorunu olarak kalmamış, okurlar ve Türkiye’nin ilgili kesimleri, hep olayın içinde olmuştur... Bizler, Cumhuriyet’in sahibi okurlardır, demedik mi! Ertuğrul Özkök’ün yazısı da bunun tipik bir örneğidir. Cumhuriyet’in bu özelliği, tarihsel köklerinden gelir. Atatürk’ün kurduğu gazetedir! Çeşitli süreçlerden geçerek bugün geldiği nokta, daha özgür, daha demokratik, evrensel hukukun ilkelerini benimseyen, sosyal dayanışmacı ve ülkenin insanlık arenasında başı dik ve kararlarını özgürce verebilecek kadar siyasal ve ekonomik bağımsızlığa sahip bir ülkeyi savunmaktır. Cumhuriyet, iktidarın, ülkeyi bu savunduğumuz özelliklerden daha da uzaklaştıracağını görenlerin, bilenlerin gazetesidir. Bu açıdan, iktidarın bir karşı odağıdır! Cumhuriyet, Özkök’ün dediği gibi bir fikir gazetesidir! Böyle bir gazetenin haber tercihleri de vardır. İlhan Selçuk, sen ve Cumhuriyet hakkında söyledikleriyle, ancak bir insan artığı olabileceğini göstermiş kişiciklerin ve benzeri olayların Cumhuriyet’te ciddi-tarafsız haber olarak yer alması, bu bağlamda zordur. Özkök’ün dile getirdiği düşünceleri, okurlar da tartışıyor. Ankara Büro’da şüphesiz ki zorluklar vardı. Atanan temsilci arkadaşımızın da Cumhuriyet’e önemli katkıları olabilecek bir donanımda olduğunu biliyoruz. Eminim ki, Ankara’da temsilci olarak kalmak istemek gibi bir düşüncenden kaynaklanmayan, ama canını yakan süreç, bildiğin gibi, şirket yönetim kurulunun kararıdır. Bu süreçten, bana ve künyede adı olan Yayın Kurulu’nun üyelerine mektup yazacağının bildirilmesi üzerine haberdar edildim. Bu bir danışma değildi, alınan karar ve gerekçelerinin bildirilmesiydi. Bu konu tartışmaya açılabilseydi, daha uygun çözümler ortaya çıkabilirdi... İlhan Selçuk sonrası dönemin en önemli ilk kararı bu oldu! Düşünüyorum da, keşke bu konu, mesela 5 ay önce, İlhan Ağabey’in içinde olacağı bir süreçle karara bağlansaydı! Cumhuriyet’in, bugünü, kimliğini zedelemeyecek bir biçimde atlatması, en büyük arzumuz. İlhan Selçuk sonrası dönemin Cumhuriyet’i ile ilgili genel düşüncelerimi de bir diğer yazıda paylaşacağım. Bu yazıyı yazarken, masamdaki dumanı tüten kahveyi ve yanındaki dark çikolatayı hepinizle paylaşıyorum! obursali@cumhuriyet.com.tr Doç. Dr. Ümit Kocasakal, Ergenekon davasõnda gerçekleşen uzun tutukluluk sürelerini eleştirdi: Bu kararlar AİHM’den dönerTARKAN TEMUR Gazetemiz yazarlarõndan Mustafa Balbay ile Tun- cay Özkan ve Mehmet Ha- beral olmak üzere, ağõrlõk- lõ olarak Ergenekon dava- sõnda yaşanan uzun tutuk- luluk sürelerini eleştiren Ga- latasaray Üniversitesi (GÜ) Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ümit Koca- sakal, uzun tutukluluk sü- relerinin kişi özgürlüğü ve güvenliğini düzenleyen 5. madde bakõmõndan ele alõ- narak incelendiğini belirte- rek “Bu kararlar AİHM’den döner” dedi. Tutuklama kararõnõn, bir “ön ceza olmadığına” ve “istisna” olduğuna dikkat çeken Doç. Kocasakal, hak ve özgürlüğün bir mahkeme kararõ olmadan sõnõrlandõ- rõlmasõnõn engellenmesi için “adli kontrol” uygulama- sõnõn getirildiğine ancak uy- gulanmadõğõna dikkat çekti. Yasada yer alan tutuklu- luk için gerekli şartlarõn gö- zetilmediğini belirten Doç. Kocasakal, “kuvvetli şüp- he”nin tutukluluk için ye- terli olmadõğõnõ, kişinin suç- luluğu hakkõnda kuvvetli suç şüphesi bulunsa dahi, tu- tuklama kararõnõn doğru- dan doğruya başvurulan bir tedbir olmamasõ gerektiğini kaydetti. Doç. Kocasakal, AİHM’nin soyut gerekçe- lerle tutukluluk halinin de- vamõnõ ihlal saydõğõnõ be- lirterek kararlarda tutuklu- luğun gerekçesinin, deneti- me elverecek şekilde açõk ve somut olarak belirtilmesi gerektiğinin altõnõ çizdi. Ge- rekçesiz ya da yetersiz ge- rekçeyle kişilerin özgürlü- ğünden mahrum edildiğini belirten Doç. Kocasakal, “AİHM de zaten soyut ge- rekçelerle, kanundaki ifa- delerin tekrarlarıyla, bu kadar uzun tutukluluk ka- rarlarını haklı olarak ihlal sayıyor. AİHM’nin getir- diği kriter ise tahliye tale- binin reddi ve tutuklulu- ğun devamı için öyle bir gerekçe ortaya koymanız gerekir ki dışarıdan bakan bir üçüncü kişiyi ikna ede- cek düzeyde olmalı” dedi. İhsas-ı rey uyarısı “Kaçma şüphesi” ve “delilleri karatma şüphe- si” gibi özel tutuklama se- beplerine hiç bakõlmadan tutuklama yapõldõğõnõ ve tahliye taleplerinin de soyut gerekçelerle reddedildiğini belirten Doç. Kocasakal, “Orada çok ciddi gördü- ğüm sorunlar var. Tutuk- lama ya da tahliye talep- lerinin reddinin gerekçe- lerinde, ‘suçun cezasõ ve yattõğõ süre dikkate alõndõ- ğõnda’ deniyor. Bu şu de- mektir, bu kişi zaten mah- kûm olacak, mahkûmiye- tin sonucunda infaz edile- cek cezadan daha fazla da yatmasın. Bu öncelikle ‘ihsas-õ rey’ anlamına ge- lir” dedi. 101. madde tartışması Eski Ceza Muhakemele- ri Kanunu’nda (CMK) tu- tuklama kararõna ya da tu- tukluluğun devamõna ilişkin karara itirazõ mümkün kõlan açõk bir hüküm olduğunu belirten Doç. Kocasakal, yeni CMK’de ise uygula- manõn farklõ olduğunu söy- ledi. Doç. Kocasakal, 12. Ağõr Ceza Mahkemesi üye- si Oktay Kuban’õn verdiği tahliye kararõna itiraza atõf- ta bulunarak “Yeni CMK’ye göre ‘tutuklama talebinin reddine’ ya da ‘tahliye kararõna’ itiraz mümkün değil. Bunu, 101. maddeyi çıkarmak müm- kün. 101. maddede özel olarak deniyor ki, bu mad- deye göre verilen karar- lara karşı itiraz müm- kündür. Bunun ters anla- mından çıkan şudur: Ka- nun koyucu burada sade- ce tutuklulukla ilgili ka- rarlara itirazı mümkün gördüğüne göre, tutukla- ma talebinin reddine ve tahliyeye dair kararlara itiraz yolunu kapatıyor. Bu kanunun ruhuna ve mantığına daha uygun. Aslolan tutuksuz yargıla- ma ve özgürlüktür. Öz- gürlüğün sınırlandırılma- sı istisna olduğuna göre normal şartlarda özgür- lüğe dair karara itiraz edilmemesi gerekir. Ben yeni kanun bakımından böyle olduğunu düşünü- yorum” diye konuştu. Yetersiz olduğu halde ihale verilen firma işi yarõda bõraktõ, tahkimden 14 kat para aldõ BOTAŞ’ta ikinci perdeMURAT KIŞLALI ANKARA - BOTAŞ’õn, Hanak doğalgaz kompresör istasyonunun yapõmõnda sahayõ terk etmesi üzerine sözleşmesini feshettiği METOT-IS- KRA-AVIGAZ (MIA) ortaklõğõ, tah- kime gidince 14 milyon dolar tazmi- nat kazandõ. Oysa, sözleşmenin fes- hedilmesinden önce, projenin ta- mamlanmasõ için 1 milyon dolarlõk iş kalmõştõ. Böylece BOTAŞ, projeyi ta- mamlamayan MIA’ya 14 kat para ödemiş oldu. Başbakanlõk Denetleme Kurulu’nun BOTAŞ 2008 yõlõ raporuna göre, yö- netim kurulu, yetkisi olmadan, yeter- lilik taşõmayan MIA ortaklõğõna 62.2 milyon dolarlõk Hanak ve Sõvas kom- presör istasyonlarõ işlerini verdi. An- cak MIA daha sonra sahayõ terk etti ve bunun üzerine BOTAŞ da iki sözleş- meyi feshetti. Akabinde MIA her iki işte tahkime gitti. Hanak’ta yaklaşõk 1 milyon dolarlõk eksik işi bulunma- sõna karşõn hakem heyeti, MIA lehi- ne karar verdi ve BOTAŞ’õn bu or- taklõğa yaklaşõk 14 milyon dolar öde- mesine hükmetti. MIA, Sõvas işinde de yaklaşõk 8.6 milyon dolar talep ediyor. Ancak henüz karar çõkmadõ. Başbakanlõk Yüksek Denetleme Kurulu’nun 22 Aralõk 2009 tarihinde kabul ettiği ra- porda MIA’nõn ihaleleri almasõ son- rasõ yaşanan kamu zararõnõ şöyle an- latõldõ: MIA işi aksattı: Sözleşmelere göre Hanak 30 Eylül 2006’da, Sõvas 22 Ağustos 2007’de bitirilecekti. An- cak MIA işi aksattõ ve yükümlülük- lerini yerine getiremedi. BOTAŞ sözleşmeleri fes- hetti: Yönetim kurulu, 29 Haziran 2007’de sözleşmenin feshi yönünde genel müdürlüğün yetkili kõlõnmasõ- na ilişkin karar aldõ. MIA, 17 Temmuz 2007 tarihli tek taraflõ fesih bildirim yazõsõnõ BOTAŞ’a bildirdi. Genel müdürlük de her iki işin sözleşmesi- ni 1 Ağustos 2007’de feshetti. 4 milyon dolarlık iş ta- mamlanamadı: Hanak’ta 1 mil- yon 18 bin dolar eksik iş kaldõğõ tes- pit edildi. Buna karşõn bu işlerin iha- leye çõkartõlõp tamamlanmasõ için yaklaşõk 5.2 milyon dolarlõk maliyet hesaplandõ. Sõvas’ta ise yaklaşõk 3 mil- yon dolarlõk iş kaldõğõ ve bu işlerin ta- mamlanmasõ için çõkõlacak ihalenin maliyetinin 10.9 milyon dolar olduğu tespit edildi. Buna göre BOTAŞ, fes- hettiği iki sözleşmede kalan 4 milyon dolarlõk işi, 16.1 milyon dolara yap- tõrmak için ihaleye çõktõ. Sıvas’ta ekstra kamu za- rarı: Sõvas’ta kalan işler için yapõlan ihalede en düşük teklifi verdiği halde teminat mektubu usule uygun olma- dõğõ gerekçesiyle teklif dõşõ bõrakõlan bir firma, ilki iptal edildiği için 18 gün sonra yapõlan ikinci ihaleyi 2 milyon dolar yüksek fiyatla aldõ. Kalan işler 15 Temmuz 2009 itibarõyla tamam- landõ, ancak kesin kabul işlemleri yapõlmadõğõ için ilk sözleşme ile ka- lan işlerin ihalesi arasõndaki maliyet farkõ belirlenemedi ve MIA’ya oluşan maliyet farkõnõn rücu edilmesi ile il- gili hukuki işlemlere başlanamadõ. MIA 1 milyon dolar için, 14 milyon dolar aldı: BOTAŞ’ın çı- kardığı maliyetlere karşın, MIA da BOTAŞ aleyhine Hanak ve Sıvas için iki ayrı tahkim süreci başlattı. Bunlardan Hanak’taki süreç MIA lehine tamamlandı ve hakem heyeti, BOTAŞ’ın MIA’ya 13 milyon do- lar ile 1.2 milyon TL tutarında meblağ ödemesine hükmetti. Karar BO- TAŞ’a 4 Kasım 2009’da tebliğ edildi. MIA Sıvas’ta ise BOTAŞ’tan 7.1 milyon dolar, 85.8 bin Avro ve 2.1 milyon TL talep ediyor. TÜYAP 15. İzmir Kitap Fuarı’nda hafta sonu hare- ketliliği yaşandı. Kentteki bahar havasını Kültür- park’ta değerlendiren İzmirli kitapseverler, kendilerini sayfaların arasına attı. Kitap fuarının ziyaretçileri arasında gençlerin yoğunluğu dikkat çek- ti. Gençler, Cumhuriyet Kitapları standının da önde gelen konuklarındandı. Stantta gazetemiz yazarları Hikmet Çetinkaya, Serdar Kızık ve Ataol Behramoğlu, dün okurlarıyla buluştu, ki- taplarını imzaladı. İzmir Kitap Fuarı, 25 Nisan’a dek açık kalacak. (FOTOĞRAF: EMRE DÖKER) Kitaba genç akını Güven’in yanıtı ANKARA (AN- KA) - Yazõlõ açõklama yaparak “Kamuoyunu günlerdir gereksiz yere meşgul eden bir iftira kampanyasõnõn odağõ haline geldim” diyen emekli Tümamiral İlker Güven, eşi Sunahanõm Güven ile arasõndaki bo- şanma davasõ dosyasõn- da yer alan, karşõlõklõ suçlamalar ve iddialara yarõn saat 13.00’te An- kara Sürmeli Oteli’nde basõn toplantõsõyla yanõt verecek. Londra’daki Türk dernekleri LONDRA (AA) - Londra’daki Türk der- neklerinin, 1915 olayla- rõna ilişkin Ermeni id- dialarõyla ilgili olarak düzenlenen ağaç dikme töreninde kullanõlan bir plaketin kaldõrõlmasõ yö- nündeki girişimleri ba- şarõlõ oldu. İngiltere’nin başkenti Londra’daki Ealing bölgesinde Er- meni lobisi, 1915 olay- larõna ilişkin Ermeni id- dialarõnõ yansõtan tören düzenleyerek ağaç dikti. Ağacõn yanõna konulan ve Türk derneklerinin tepkisine neden olan plaket, törenden yakla- şõk bir saat sonra yine Ermeniler tarafõndan kaldõrõldõ. Canlar birlik oldu ADANA (Cumhu- riyet Bürosu) - Pir Sul- tan Abdal Kültür Derne- ği (PSAKD) Dertli Di- vani’nin katõlõmõyla ‘Birlik Cemi’ düzenledi. Seyhan Kültür Merke- zi’nde önceki gün akşam yapõlan etkinliğe Alevi yurttaşlar büyük ilgi gösterdi. Adana Valisi İlhan Atõş’õn da katõldõğõ etkinlikte konuşan PSKAD Adana Şube Başkanõ Miktad Öztürk, Alevileri dõşlamaya kim- senin gücünün yetmeye- ceğini belirtti. Cem ön- cesinde deyiş ve türküle- ri seslendiren ozan Dert- li Divani, Alevi-Bektaşi inancõnõn herkese ve her inanca eşit baktõğõnõ söy- ledi. Etkinlikte Sõvas ve Maraş katliamlarõnda yaşamlarõnõ yitirenler de unutulmadõ. Kitaplı yanıt ANKARA (AN- KA) - Aleviliğin Gizli Tarihi, Aleviliğin Kökle- ri, Kayõp Bir Alevi Efsa- nesi, Aleviliğin Kayõp Bin Yõlõ gibi kitaplarõnda Aleviliğin köklerinin, Hõristiyanlõğõn bir mez- hebi olan Paulikenizme dayandõğõnõ iddia eden Erdoğan Çõnar’a, Hamza Aksüt, Ünsal Öztürk ve Hasan Harmancõ birlikte yazdõklarõ “Alevi Tarih Yazõmõnda Skandal - Er- doğan Çõnar Örneği” ad- lõ kitabõyla yanõt verdi. Kitabõn yazarlarõndan Ünsal Öztürk, Erdoğan Çõnar’õn bilerek ve iste- yerek kaynaklarõ çarpõttõ- ğõnõ ve “yalan söyleye- rek” bu kitaplarõ yazdõğõ- nõ, Çõnar’õn “Alevilik İs- lam dõşõdõr” diyen Alevi- lerin duygularõnõ istismar ettiğini ve onlarõn bilin- çaltlarõna İncil’i ve Tev- rat’õ yerleştirmeye çalõş- tõğõnõ söyledi. Milliyet gazetesi dünkü sayõsõnda hu- kukçularõn “uzun tutukluluk sürele- ri”ne ilişkin değerlendirmelerine yer verdi. SAMİ SELÇUK (Eski Yargıtay Baş- kanı): Tutuklama haksõz mõ, değil mi bilmiyorum. Ama hiç kimse, CMK’nin 100. maddesini gözden õrak tutmasõn. Tutuklama bir istisnadõr, ku- ral değildir. İstisnayõ kural haline geti- rirseniz, tutukluluğu cezaya dönüştü- rürseniz, suçsuzluk karinesini de sars- maya başlarsõnõz. EMİNE ÜLKER TARHAN (YAR- SAV Başkanı ve Yargıtay Tetkik Hâ- kimi): Tutuklama bir tedbirdir ve baş- ka önlemlerle aynõ sonuca ulaşabili- yorsanõz, tutuklama istisnai bir du- rumdur. Asla bir infaz sistemi olarak düşünülmemelidir. En kötüsü, sanõğõn tutuklu kaldõğõ süre gözetilerek, yargõ- landõğõ ceza miktarõ hesaplanarak tu- tukluluk süresine karar veriliyor. Ceza eşittir tutuklama değildir. Uzun süreli tutukluluk masumiyet karinesinin de ihlali anlamõna gelir. GAZİ ERTEKİN (Demokrat Yargı Eş- başkanı): 1926, 1944, Yassõada, 12 Eylül yargõlamalarõyla ilgili gelenek sürüyor. Ben bu geleneğin devamõ ol- duğunu düşünüyorum. Bu gelenek şimdi orduya, yargõya döndü. Tutuk- lama süreleri hukuksal bir tartõşma ol- maktan çõktõ. Yargõ geleneği hâkim ve savcõlarõn önlerine gelen dosyalarõ belli bir bakõş açõsõyla ele almalarõna olanak vermiyor. Gelenek, hâkim sav- cõlarõn daima önüne gelen kişiye şüp- heyle, hatta kinle bakmasõnõ gerektiri- yor. Yargõ geleneği maalesef siyasi davalarda sürüyor. Sorun, bu mesleği yapanlarõn farklõ bir zihniyet edinme- sini sağlayacak sosyal olgunlukta ol- mamalarõndan kaynaklanõyor. OSMAN CAN (Demokrat Yargı Eş- başkanı ve Anayasa Mahkemesi Ra- portörü): Tutuklamanõn bu şekilde bir erken infaza dönüşmüş olmasõ Türk yargõ kültürünün devamõ niteliğinde. Türk yargõ kültürü bu şekilde çalõşõ- yor. Sadece Ergenekon davasõyla ilgili söylemiyorum bunu. KCK tutuklama- larõnda da aynõ sorunla karşõlaşõyoruz. Tek tip yapõlanma, ideolojiyi üretir. Bu ideoloji bugün için bu taraf, yarõn o taraf için işler. Prof. Dr. OSMAN DOĞRU (AİHM uzmanı ve MÜ Hukuk Fakültesi öğ- retim üyesi): AİHM, mahkemelerimi- zin tutuklama kararlarõnda gerekçe ol- mamasõnõ ihlal nedeni sayõyor. Tutuk- lama itiraz müessesesini de yetersiz buluyor. Mutlaka tutuklama konusun- da üst yargõlama yolu açõlmasõ gerekti- ğini işaret ediyor. Ben de belirli bir sü- re tutuklu kalmõş olanlar Yargõtay’a başvurabilmelidir diye düşünüyorum. Kuban’õn kararõnõn gerekçesinde, “Tutuksuz yargılamanın yargının amacına engel oluşturmaması”nõn yer aldõğõnõn altõnõ çizen Kocasakal, “Bizde öyle sanılı- yor ki tahliye edilince yargılanamaycak. Tahliye, ceza sorumluluğu dışına çıka- ran bir şey değil. Ama toplumda öyle bir şey yaratıldı ki sanki bütün yargıla- malar, suç önemliyse, o yargılama mutlaka tutuklu yapılmak zorunda. Yargı sürecine karşı yanlış bir algılama oluştu toplumda. Suçun ağır olması, yargıla- manın tutuklu yapılacağı anlamına gelmez. Gerçekten kaçma şüphesi varsa, kimliği ispat edilemiyorsa, ikametgâhı yoksa, deliller tam toplanmamışsa tu- tukluluk devam edebilir. Ama bugün görülen davalar somut davalar. Mustafa Balbay, tahliye olsa hangi delili karartacak. Eğer çok endişeniz varsa, adli kontrol uygularsanız” diye konuştu. HUKUKÇULAR DEĞERLENDİRDİ ‘12 Eylül geleneği sürüyor’ ‘BALBAY TUTUKSUZ YARGILANMALI’
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear