22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 19 NİSAN 2010 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL ‘Benim Üniversitelerim’ Rus ve dünya edebiyatõnõn devlerinden Maksim Gor- ki (1868 - 1936) üç kitaptan oluşan “Çocukluğum”, “Ek- meğimi Kazanırken” ve “Benim Üniversitelerim” ya- põtlarõnda kendi yaşamöyküsünü anlatõr. Gorki, “Benim Üniversitelerim” isimli yapõtõnda, gerçek üniversitelerin “yaşamın kendisi” olduğunu öğ- retir. Ülkemizde politikacõlar, halktan söz ederken “Benim halkım”, memurdan ve işçiden söz ettiklerinde “Benim memurum, benim işçim” ve söz üniversiteden açõldõ- ğõnda da “Benim üniversitem” diyerek onlarõ, “baba- larının malı” gibi sahiplenirler. Bu sahipleniş, 1950’den sonra iktidarõ devralan kad- rolarõn 1923’te kaldõrõlan Osmanlõ saltanat özleminin dõ- şavurumudur ve aynõ zamanda da “laik cumhuriyete kar- şı” bir “gövde gösterisidir”. Başvuru kaynaklarõnda, “Üniversite” adõnõ alan lise üs- tü yükseköğretim kurumlarõnõn ilkinin, MÖ 387 yõlõnda Atina’da Eflatun (Platon) tarafõndan kurulan “Akade- mia” olduğu aktarõlmaktadõr. Akademia, MS 529 yõlõnda İmparator Jüstinyen tara- fõndan kapatõlõncaya kadar 9 yüzyõl öğretim vermiş. Ülkemizde 94’ü devlet, 36’sõ de vakõf üniversitesi ol- mak üzere 130 üniversite bulunmaktadõr. Bugün üni- versitelerin bünyesinde, 603 fakülte, 182 yüksekokul, 292 enstitü ve 486 meslek yüksekokulu eğitim vermektedir. YÖK yetkilileri 130 üniversitenin yetersizliğine deği- nerek, Türkiye’de üniversite sayõsõnõn en az 200 olmasõ gerekliliğini dile getirmektedir. Ayrõca, “özel” üniver- sitelere izin verilmesi de savunulmaktadõr. Konunun uzmanlarõ, “üniversiteleri” yeterli eğitim ve- remeyen kurumlar olarak görmektedir. Öğretmenlerin ve üniversitelerin bugünkü konumunu, konunun en yetkili uzmanlarõndan, Cumhuriyet Bilim Tek- nik yazarõ sayõn A. M. Celal Şengör, Bilim Teknik der- gisinin 9 Nisan 2010 günlü sayõsõnda açõklamaktadõr. “(…) Öğretmen politikamız tamamen müflistir. Öğ- retmenlerimizi aç bıraktığımız gibi, toplumun en say- gın insanları olmaları gereken bu değerli kişilerin say- gınlıklarını da devlet eliyle beş paralık etmiş du- rumdayız. Bu yetmezmiş gibi, ortaöğretimin değeri artık ders- haneler karşısında hemen hemen sıfıra indirilmiştir. Öğrenci amacını, öğrenmek olarak değil bir üniver- siteye kapaklanmak olarak idrak etmeye başlamıştır. Ülkesinde gideceği üniversitenin ise adından başka o yüce kavramla hiçbir ilişkisi kalmamıştır. (…) Öğrenci üniversiteye gittikten sonra odaklandığı tek şey dip- loma, o diplomadan yegâne beklentisi ise bir iştir. Üni- versitede edinilebilecek bilgi ve beceri ve bunun top- lum yaşamına yapacağı katkı öğrenciyi asla ilgilen- dirmez olmuştur. İşin kötüsü, öğrencinin ebeveyni de bunları düşünmemekte, düşünememektedir. AKP iktidara geldiğinden beri İlber Hoca gibi birkaç istisna dışında her mevkiyi kendi yandaşlarıyla doldurmuş ve ülkenin iş yapma kapasitesini perişan etmiştir. Öğ- rencilerimiz bunu görerek, giderek artan bir ümitsizlik içinde okumaktadırlar. Bu da tabii eğitim ve öğretim kalitesini olumsuz etkilemektedir.” Üniversite ile ilgili görüşlerini kendi adõyla bilinen ma- tematik kuramlarõ ile dünya çapõnda tanõnan, matematikçi Cahit Arf (1910-1997), yõllar önce ülkemizdeki üniversite sayõsõnõn 27 (yirmi yedi) olduğu dönemde, Cumhuriyet Pazar dergideki söyleşisinde açõklamõştõr: “Türkiye’de, üniversite adı altında 27 ortaokul açıldı.” AKP’nin Devletleşme İhtiyacı ÖDP Genel Başkanı Alper Taş ile güncel iki soruluk söyleşi: - AKP, 12 Eylül Anayasası’nı değiştirebilir mi? - Dün, “Kesinlikle anayasa değişikliği gündemimizde yok” diyen AKP’nin anayasa değişikliğini raconkâr bir tavırla “ya hep ya hiç” dayatması ile gündeme getirmesinin iki temel nedeni vardır. Birincisi, AKP’nin giderek erimesidir. İşsizlik, yoksulluk sorunu AKP’yi eritmektedir. Halkın iş, aş sorununu çözmek bir yana daha da derinleştiren AKP bu erimeyi sözde demokratikleşme paketini ortaya atarak sahte bir “değişim/statüko” saflaşması yaratarak durdurmayı amaçlamaktadır. İkinci temel neden AKP’nin devletleşme ihtiyacıdır. Hükümet ve iktidar olma sürecini tamamlayan AKP artık devlet olmak istemektedir. Bu konuda önemli mevziler kazanmıştır. Kazanılması gereken tek mevzi yargıdır. Bugün kuşkusuz Türkiye’nin gerçek bir yargı reformuna ihtiyacı vardır. Ama AKP gerçek bir yargı reformundan yana değildir. Gerçek bir yargı reformunun en temel özelliği yargının her düzeyde siyasal iktidara bağımlı olmaktan kurtarılmasıdır. AKP, tersine kendi iktidarına bağımlı bir yargı istemektedir. İşte AKP “kendin pişir, kendi ye” anlayışıyla kendi ihtiyaçlarının ürünü değişikliği önümüze getirip bunu da bize demokrasi diye yedirmeye çalışıyor. Bu ideolojik manipülasyondur, Tayyip Erdoğan’ın ifadeleriyle söylersek de “şark kurnazlığıdır”. 12 Eylül Anayasası’yla gerçekten hesaplaşılmak isteniyorsa biz varız. Ama AKP’nin 12 Eylül’ün yarattığı kurumlarla sorunu yok, onun için sorun bu kurumları ele geçirme sorunudur. AKP, bu kurumları ele geçirerek iktidarını güçlendirmeyi amaçlıyor. Bu aynı zamanda 12 Eylül hukukunun da güçlenmesi ve pekişmesi demektir. 12 Eylül Anayasası’na mahkûm olmadığımız gibi AKP’nin anayasasına da mahkûm değiliz. Bugünkü ihtiyacımız; 12 Eylül faşist cuntası tarafından hazırlanmış anayasanın çöpe atılarak emekçilerin ve ezilenlerin talepleri doğrultusunda eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik yeni bir anayasanın hazırlanmasıdır. ÖDP olarak bu yolda mücadele edeceğiz. - Peş peşe gelişen soruşturmalar ve davalara ne diyorsunuz? - Anayasada yer alan sosyal devlet “ilga” edildi, yerine ise güvenlik-polis devleti inşa edildi. Devletin sosyal niteliği ortadan kalktığında çaresiz, yoksul, işsiz kalan insanların tepkilerini bastırmak ve etkisizleştirmek için yeni baskı yöntemleri devreye sokuluyor. Başbakan’ın deyimiyle “artık polis rejimin güvencesi” oluyor. Daha önce “rejimin güvencesi” olan ordu ise bölgesel güç olma stratejisinin parçası olarak emperyal bir vizyonla yeniden yapılandırılıyor. Polisin sokakta emekçilere yönelik fiili saldırıları ile birlikte gözetleme-dinleme gibi baskı yöntemleriyle de tam bir korku toplumu yaratılmaya çalışılıyor. Diğer yandan cemaat/tarikat ağları eliyle toplum içerden kontrol edilmeye çalışılıyor. Bu bir tür yukarıdan devlet eliyle, aşağıdan da cemaat eliyle yürütülen bir preslemedir. Şükür Recep Tayyip Erdoğan, “Obama’nın 24 Nisan açıklamasından bir şey beklemiyorum” demiş. ABD Temsilciler Meclisi Dışilişkiler Komisyonu sözde “soykırım”ı kabul etmiş mi? Etmiş. Bizimkiler, tepki olarak Washington Büyükelçisi’ni Ankara’ya çağırmış mı? Çağırmış. Sonra geri göndermiş mi? Göndermiş. Dahası, Başbakan “soykırım” kararını içine sindirip ABD’ye gitmiş mi? Gitmiş. Obama, 24 Nisan’da “Yahudileri gaz odalarında siz boğdunuz, Kızılderilileri de siz kestiniz” dese ne olacak ki? Bir şey beklemiyormuş... Beklemez tabii, “Yarabbi şükür...” Çayyolu’nda akasyaların kesildiğini duyurmuştuk. Antalya’dan bir okurumuz bir başka ağaç kıyımından söz etmiş. Çok daha büyük boyutlu bir kıyım bu: “4-5 sene önce 1 milyondan fazla fıstık çamı, okaliptüs ve benzeri ağaçlar ve bazı endemik bitkiler 5 yıldızlı otel ve golf sahaları uğruna yok edildi. Bir kısmı gömüldü, bir kısmı da gece geç saatlerde TIR’larla odun depolarına taşındı. Bu ağaçların bir kısmı -özellikle fıstık çamları- 200-300 yaşında idi. O günlerde durumu Avrupa’daki doğayı koruma derneklerine bile yazdık, ama netice alınamadı. Şimdi Belek’te golf sahalarında golf oynayanlar parmakla sayılacak kadar az. Bazı yerlere de milyon dolarlık villalar inşa edildi. Zaten daha önce ANAP zamanında orman kıyımı ile 3-4 golf sahası yapılmıştı. Bir tek golf sahası yıllık 1.5-2.0 milyon metreküp su ister ve yılda 1 hektar için 15 kg kimyasal madde gereksinmesi vardır. Bu da çevrede ne kadar doğal böcek, bitki, faydalı organizma varsa yok eder. Maalesef ülkemizin insanı; ağacı, hayvanı, açıkçası doğayı sevmiyor. Siz hiç şehirlerde, kasabalarda binalar yıkıp yerlerine park yapılacak diye bir şey duydunuz mu? Böyle bir şey için mucize gerekir.” Kıyım ve Mucize GÖRÜŞ CEZMİ DOĞANER * CHP ve Avrupa Solu Avrupa Parlamentosu AP Sosyalist Grubu’nun daveti üzerine Brüksel’e gelen CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, Sosyalist grup toplantısında yapacağı konuşmayı izlemek için Brüksel’deyiz. Sosyalist, Sosyal Demokrat, İşçi Partisi olarak adlandırılan merkez sol partilerin milletvekilleri ile bir aradayız. Toplantıyı açan Başkan Martin Schulz, ilk sözlerinde Fransız Sosyalist Partisi’ni ve İtalyan solcularını yerel seçimlerde başarılarından dolayı kutladı. Hollanda’da (9 Haziran) yapılacak erken genel seçimler için yapılan kamuoyu yoklamalarında birinci parti durumunda olan İşçi Partisi için başarı dileklerini belirtti. Milletvekilleri uzunca alkışladılar. Avrupa solundaki gelişmeler, uluslararası toplantılarda izleniyor, tartışılıyor ve konuşuluyor. Parlamenterler, geleceklerinden umutlu ve moralleri yüksek... CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Sosyalist grup toplantısında özetle şunları söyledi: “CHP geçmişteki askeri darbelerden hep mağdur olmuştur. 2002 yılında Sayın Başbakan’ın siyasi haklarını geri almasında CHP’nin büyük rolü oldu. Biz, ana muhalefet partisi olarak daima anayasanın ve mevzuat reformlarının destekçisi olup, AB’ye tam üyelik taraftarı olduk. Türkiye değişik bir dönemden geçiyor. Bir yandan reformların düzenlenmesi, diğer yandan da müzakerelerin beklenenden yavaş ilerlemesi var. Türkiye-AB müzakere sürecinde bir paradoks var. Biz sizlerle aynı değerleri ve standartları paylaşıyoruz. Peki Türkiye 15 yıllık tecrübesinde Avrupa’ya yaklaştı mı? Acaba Türkiye’de basın rahatça hükümeti eleştirebiliyor mu? 120 bin kişinin telefon konuşmaları dinleniyor. Hangi ülkede bir yazar hiçbir neden gösterilmeksizin bu kadar rahat bir şekilde hapse atılıyor? Kimseye karşı şiddet kullanılmamışken hangi Avrupa ülkesinde bu kadar rahatlıkla aydınlar, rektörler, sendikacılar hapse atılabiliyor? Toplumda cinsiyet eşitliği konusunda daha iyi durumda mıyız? Kırsal alanda güvenlik 10 yıl içinde ne kadar aşama kat ederek sağlanabildi? Kadınlar bürokraside üst düzeylere ulaşabiliyor mu? Daha az mı yoksulluk var? Meclis üyeleri aleyhinde şu an 160 tane yolsuzluk davası varken hâlâ nasıl dokunulmazlık mevcut oluyor? Anayasayı değiştirerek AB’ye bir yönden yaklaşıyoruz ama diğer bir yönden de uzaklaşıyoruz.” Baykal’ın dikkatle dinlenen konuşması sosyal demokrasinin CHP’nin kısa bir özetiydi. CHP, askerlerin ülke yönetiminde söz ve karar sahibi olmasına karşıdır. Demokratik halk öncülüğüne inanır. Demokrasiye karşı “sağ”dan ve “sol”dan gelen militarist, radikal, maceracı, tepeden inmeci hareketlere karşıdır. Halkın demokratik bilincine inanır ve güvenir. Kuvvetler ayrımı ilkesi, demokrasinin özü ve önkoşuludur. Demokratik hak ve özgürlüklerin özünün korunmasında en önemli ve yaşamsal ilke, bireysel hak ve özgürlüklerin, kişi dokunulmazlığının güvenceye alınmasıyla kendini tanımlar. Biz Sosyal Demokratlar, insanların diline, dinine, kültürüne karşı saygılı ve höşgörülüyüz. Özgür ortamda, özgürce etkinliklerini sürdürmelerine özen gösteririz. Her türlü sömürüyü ve baskıyı reddederiz. Adil gelişim ve paylaşımdan yanayız. Zayıfları, örgütlenme ve dayanışma yoluyla güçlendireceğiz. İnsan kişiliğinin gelişmesi önündeki ve insan yaratıcılığının önündeki tüm engellerin kaldırılması için uğraş veriyoruz. Toplumda olduğu kadar dünyada da dayanışmayı ve barışı güçlendirmeye çalışırız. Gelişmeyi, yalnız ekonomik büyüme olarak değil; ekonomik, sosyal ve kültürel yönleriyle bir bütün olarak görüyoruz. * Öğretim Üyesi KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc@yahoo.com UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com Bayram İşçi konfederasyonları, 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama zaferini elde ettikleri için övünç içindeler... İşçi haklarını bırakın bir milim ileri götürmeyi, hak yitiklerinin dağ gibi büyüdüğü bir dönemden geçiyoruz. 1 Mayıs’ı, değil Taksim alanında, Moskova’daki Kızıl Meydan’da kutlasan ne! Hem, eylemlerinin sonucunu almadan TEKEL işçilerini ortada bırakıveren Türk-İş yöneticilerine her gün bayram zaten... BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Dik durma- sõ ya da sarõl- masõ için mey- ve ağaçlarõna konulan des- tek. 2/ Eli açõk, cömert, yiğit... Tahõl için kul- lanõlan sekiz kiloluk ölçek. 3/ Soylu Arap atõ. 4/ Şarkõ, türkü... Eski Mõsõr’da güneş tan- rõsõ... Hayvan yiye- ceği. 5/ Zarara uğra- ma tehlikesi... Halk dilinde babanõn kõz kardeşine verilen ad. 6/ Çin ve Japon- ya’dan tüm dünyaya yayõlmõş bir strateji oyunu... Kimyada basit şekerlerin ge- nel adõ. 7/ Birlikten yoksun ve anlaşamayan ge- mi mürettebatõ için kullanõlan sözcük. 8/ Göza- lõcõ parlak renkleri olan bir papağan... Dünya. 9/ Franz Kafka’nõn bir romanõ. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kene. 2/ Aynõ ahõr adõna koşan yarõş atlarõna verilen ad... Mikroskop camõ. 3/ Eskiden mü- rekkebi kurutmakta kullanõlan ince kum... Gece yapõlan sinema ya da tiyatro gösterisi. 4/ Bir işi yaptõrabilme gücü... Kaplarda su nedeniyle olu- şan tortu. 5/ Türlü amaçlarla kullanõlan cansõz var- lõklarõn tümü... Galyum elementinin simgesi. 6/ Afrika’da bir õrmak... Sincaba benzer bir hayvan. 7/ Nâzım Hikmet’in bir oyunu... Kuyruksoku- mu kemiği. 8/ Kastamonu’nun bir ilçesi. 9/ “Ayrõlõk ateşten bir --- / Nazlõ yârdan hiç haber yok” (Türkü)... Üç ya da daha çok direği bulu- nan yelkenli gemilerde arka direk. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 H U B A N N A M E O T A Ğ A H A R N A D A N İ N İ A R D A A K K O T A B A S E O M N A A Ş N A R S K A L A A C A R A M İ L K A B U S N A M E 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 İngilizce’yi İngilizce kaynaklardan öğrenin... Westminster University ve Premier College sertifikalarına sahip, London School of Business Administration’da master yapmış, ÖĞRETMENDEN, BRITISH ENGLISH ? Gramer, konuşma, derslere yardımcı, sınavlara hazırlık ? İş İngilizcesi (Business English) ve İngilizce iş görüşmelerine (Interview) hazırlık Bahariye-Kadıköy / İstanbul 0532 701 80 41 - (0216) 418 94 51 SAHİBİNDEN Merter merkezde okula, ulaşım araçlarına çok yakın 100 m2 (2+1) ve 140 m2 (3+1) masrasız çok bakımlı daire. 0533 369 00 43 - 0532 667 71 68
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear